6.000 nükleer başlığı olan bir ülkenin cumhurbaşkanına, "onu yerine getireceğiz", "iktidardan uzaklaştıracağız" diye hakaret ederseniz, "izgoy"da daha da tehlikeli planlar ve ittifaklar yapar. Zamanı gelir öyle bir bombanın fitilini çeker ki dünyanın aklı karışır.Su yerine kan akar... 

Doğrudan konuya geçmekte fayda var. Ortadoğu'da yaşananlar, Amerika'nın "beyinlerinin" ve Avrupa'daki müttefiklerinin Rusya'yı görmezden gelerek köşeye sıkıştırmasının yanlış bir karar olduğunu bir kez daha doğruluyor. Yanlış yumuşak bir kelime, artık moda olan "stratejik hata" demek daha doğru olur. Ukrayna savaşı bağlamında bunun yanlış olduğunu defalarca yazdım. Doğru anlayan doğru anlamıştır, yanlış anlayan ise yanlış anlamıştır. 

Bir ülkeyi (lideri) dünyadan izole etme niyetiyle, ne kadar adaletsiz olursa olsun (?!) karalıyorsanız, elinin altında 6 bin nükleer başlık bulunan cumhurbaşkanına "değiştireceğiz" diye hakaret ediyorsanız sırtından vururuz", "iktidardan uzaklaştırırız" diyorsa o da bir "hain"dir. O da daha tehlikeli planlar ve ittifaklar kurar ve zamanı geldiğinde öyle bir bombanın fitilini çeker ki dünya yıkılır. kafası karışınca su yerine kan akacak, akan kan durdurulamayacak. Rusya-ABD ilişkileri Ortadoğu'daki olayların doğrudan yansımasıdır.

Hiç kimse Rusya'nın Ukrayna'ya askeri müdahalesi nedeniyle başının okşanması gerektiğini söylemiyor. "Yeni bir dünya düzeni kuruyorum" diyerek baştan itibaren Rusya'yı Ukrayna ile karşı karşıya getirmemek, iki kardeş milleti kendi amaçlarınız uğruna düşman haline getirmemek ve son olarak da onları savaşa karıştırmamak gerekiyordu. savaş. Artık ABD, Yukarı ve Aşağı Ortadoğu'da, üstelik çok çeşitli çıkarların kesiştiği çok karmaşık, hassas bir bölgede zorla savaşa dahil oluyor... 

Elbette Ortadoğu'daki bombanın fitilini çekmekle ilgilenenler Rusya-İran-Suriye üçlüsü değildi, başkaları da vardı ve onların da farklı çıkarları vardı. Bu nedenle İsrail, Holokost'tan sonra Yahudilere yönelik ilk toplu katliam olan bu ani saldırının arkasında tam olarak kimin olduğunu hâlâ açıklığa kavuşturamıyor. İran söylüyor, Lübnan söylüyor ama Hamas'ı destekleyenlerin işinin bitmediğini de biliyor. Mesela Mısır, sınırları için tehlikeli olan Hamas'ın yok edilmesini, böylece bu savaştan "kazanılmasını" istiyor. Lübnan her ne kadar Hamas'ı desteklese de Şii Hizbullah'ın bölgede tek güç olarak kalmasını istedikleri bir sır değil. Buna bölgeye yakın diğer Arap ülkelerinin çıkarlarını da eklersek ipin sonu çok karmaşıklaşacak, MOSSAD'ın işi zor olacaktır. Dolayısıyla İsrail, bir daha bu şekilde kendi ülkelerine karşı kullanmamak için sorunun kökenini yani Hamas'ı yok etmekte ısrar ediyor. En azından Gazze'de boğulana kadar ortalık sakinleşmeyecek gibi görünüyor. Hamas'ın amacı Filistinliler için daha iyi bir yaşam sağlamak değil, İsrail'i yok etmek, mümkün olduğu kadar çok insanı sırf Yahudi oldukları için öldürmektir. Onlara Mücahid diyen kişinin kendi görüşüdür, bunu tartışmanın anlamı yok. 

Şimdi bakın, hem Rusya hem de İran çok aktif, Orta Doğu'da olup bitenler konusunda senkronize olmasa da koordineli bir pozisyon alıyorlar. Rusya İsrail'i bir devlet olarak tanıyor ve Putin'i bu devlete bağlayan bizim bilmediğimiz bağlar var. Çevresinin İsrail bağlantılı çok sayıda Yahudi asıllı yetkili ve iş adamıyla çevrili olması bu ilişkilerin sadece görünen tarafıdır. ABD'nin ısrarlarına rağmen İsrail'in Ukrayna savaşında Rusya'ya karşı aktif rol almamasının nedenlerinden biri de budur. Putin Holokost'u her zaman Leningrad ablukasıyla karşılaştırıyor. Yani İran ve Rusya'nın İsrail'e devlet olarak pozisyonları elbette tamamen farklı. Rusya'nın Orta Doğu'daki çatışmadaki çıkarı, Amerika'yı bu hassas bölgeye çekmek, çıkmaza sokmak ve en azından Ukrayna'ya yönelik aralıksız silah ve mühimmat desteğini azaltmaktır. Bir de Amerika'da yapılacak seçimlerde en belirleyici konuma sahip olan Yahudi lobisiyle karşı karşıya gelmek... Kongre Binası Yahudiler tarafından "işgal edildi", protesto ettiler, kimse "kaşın var" demedi. Biden'ın seçim kampanyaları (diğerleri gibi) Yahudi işadamları tarafından finanse ediliyor. Biden'a karşı ülkesinde Müslüman toplumun ciddi protestoları başladı. Üstelik ABD'nin müttefiki bazı Arap ülkeleri, İsrail'i Gazze planından vazgeçirmek için Beyaz Saray'da diş gıcırdatıyor. Şimdi çık dışarı, bakalım bu durumdan nasıl kurtulacaksın... 

Bugün "politbüro"dan bir üyenin liderliğindeki Hamas heyetinin Moskova'da görünmesi ve Lavrov'la kapalı kapılar ardında yaptığı görüşmelerin ardından, tüm rehineleri İran dışişleri bakanına teslim etmeye hazır oldukları haberi yayıldı. Tabii 6 bin Filistinlinin cezaevinden çıkması şartıyla. İlginç, değil mi? Bu açıklamanın Moskova toplantısının hemen ardından yapılması tesadüf mü? 

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Hamas heyetinin Moskova'ya gelişini "değersiz bir adım" olarak değerlendirdi ve heyetin Rusya'dan derhal çekilmesini talep etti. Rus tarafı, Hamas temsilcileriyle yaptığı görüşmede Rus vatandaşlarının Gazze Şeridi'nden tahliyesi ve rehinelerin serbest bırakılması konusunun ele alındığını duyurdu. Hamas'ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ve tüm Rus diplomasisinin, 7 Ekim'den bu yana yoğunlaşan Filistin-İsrail çatışmasının çözümüne yönelik çabalarını son derece takdir ettiği de biliniyor. 

Sadece Ukrayna nedeniyle değil, aynı zamanda nükleer silahlar nedeniyle, Filistin devletinin kurulması nedeniyle, Suriye nedeniyle ve daha güvenli bir dünya nedeniyle er ya da geç Rusya ile masaya oturmak gerekecek... Zia'nın yarısından dönmek de faydalıdır ve bu Rusya için de geçerlidir. Aksi takdirde dünyada daha birçok bomba patlayacak...

Nazım SABIROĞLU,