Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta düzenlenen Uluslararası Barış ve Güven Forumu, diplomatik temasların yoğun geçtiği bir zirveye sahne oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile kapsamlı bir görüşme gerçekleştiren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, programın devamında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yürürken gerçekleştirdiği hararetli sohbetle dikkatleri üzerine çekti. Forum alanından çıkışa kadar süren bu yürüyüş diplomasisi, hem uluslararası medyada hem de Türk kamuoyunda geniş yankı buldu.
Yürüyüş sırasında samimi bir iletişim gözlemlenirken, Hakan Fidan’ın tebessümü kameralara yansıdı. Putin'in gestleri ve konuşma temposu, ele alınan konuların diplomatik açıdan önem taşıdığı izlenimi verdi. Her iki ismin yüz ifadeleri ve yakın mesafeli yürüyüşü, görüşmenin protokol dışı fakat bir o kadar da stratejik bir nitelik taşıdığını ortaya koydu.
Putin’in Fidan ile gerçekleştirdiği bu yürüyüş konuşması, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapılan uzun görüşmenin hemen ardından geldi. Erdoğan–Putin buluşması, bölgesel gelişmelerden enerji başlıklarına kadar pek çok kritik konunun masaya yatırıldığı stratejik bir diplomatik temas olarak değerlendirilmişti. Bu görüşmenin sonrasında Fidan ile yapılan yürüyüş sohbeti, Türkiye–Rusya temas zincirinin ikinci halkası olarak okundu.
Analistler, bu tür spontane görüşmelerin genellikle önceden planlanmamış fakat önemli başlıkların hızlı koordinasyonu için yapılan “kısa diplomatik duraklar” olduğunu belirtiyor. Özellikle Türkiye ile Rusya arasında uluslararası güvenlik, enerji politikaları, Suriye ve Karadeniz dengeleri gibi konularda yoğun bir dosya trafiği olduğu düşünüldüğünde, yürüyüş sırasında gündeme gelen konuların kapsamlı olabileceği değerlendiriliyor.

2025 yılının Birleşmiş Milletler tarafından “Uluslararası Barış ve Güven Yılı” ilan edilmesi ve Türkmenistan’ın tarafsızlık statüsünün 30. yılı nedeniyle düzenlenen Forum, bölgesel diplomasi açısından kritik bir buluşma oldu. Türkiye, hem jeopolitik konumu hem de yürüttüğü aktif dış politika nedeniyle zirvenin en etkili aktörlerinden biri olarak öne çıktı.
Bu kapsamda Putin–Fidan arasındaki yürüyüş diplomasisi yalnızca görüntü olarak değil, Türkiye’nin sahadaki rolünü ve diplomatik ağırlığını yansıtması bakımından da dikkat çekici bulundu. Özellikle Fidan’ın diplomasi pratiğinde sıkça görülen “protokolsüz görüşmeler”, bu görüntülerle bir kez daha uluslararası gündeme taşındı.
Forum sonrası kameralara yansıyan bu sıcak temas, modern diplomaside “ayaküstü görüşmelerin” ne kadar kritik olabileceğini bir kez daha gösterdi. Kapalı kapılar ardındaki resmi görüşmeler kadar, yürürken yapılan samimi temasların da stratejik sonuçları olabileceği uluslararası ilişkiler literatüründe sıkça vurgulanır. Rusya ve Türkiye’nin yakın dönemdeki yoğun temas trafiği düşünüldüğünde, bu görüntüler diplomatik açıdan sıradan bir kare olmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor.