Prof. Dr. Rençber’den Atatürk Barajı açıklaması ‘Su akıyor, enerji üretiliyor ama Adıyaman bakmakla yetiniyor’

Prof. Dr. Rençber’den Atatürk Barajı açıklaması ‘Su akıyor, enerji üretiliyor ama Adıyaman bakmakla yetiniyor’

ADIYAMAN (PERRE) - Şeriban ÖZÇAKMAK - Adıyamanlı Akademisyenler Platformu (ADAP) Başkanı Prof. Dr. Fevzi Rençber, "Fırat Akar, Adıyaman Bakar" başlıklı yazılı açıklamasında, Atatürk Barajı'nın Adıyaman'a yeterli katkıyı sunmadığını belirterek, "Fırat akı

Adıyamanlı Akademisyenler Platformu (ADAP) Başkanı Prof. Dr. Fevzi Rençber, Atatürk Barajı'nın Adıyaman'a sağladığı katkıların yetersizliği ve kentin barajdan yeterince faydalanamaması konusunda yazılı bir açıklama yaptı. Prof. Dr. Rençber, Atatürk Barajı'nın Cumhuriyet tarihinin en büyük mühendislik projelerinden biri olmasına rağmen, baraj gölü kıyısında yer alan Adıyaman'ın bu dev yatırımdan yeterince faydalanamadığını ifade ederek, "Artık Adıyaman'ın seyirci olma lüksü yoktur" dedi. 

Fırat Nehri'nin elektrik üretimi ve tarımsal sulama açısından birçok kente katkı sunduğunu belirten Prof. Dr. Rençber, Adıyaman'da sulama altyapısının tamamlanamaması nedeniyle baraj suyunun tarlalarla buluşamadığını vurgulayarak, "Ana kanalların, kapalı sulama sistemlerinin ve arazi toplulaştırmasının tamamlanamaması, baraj suyunun tarlayla buluşmasını engelliyor. Baraj yıllardır orada duruyor; eksik olan kanallar, bitmeyen projeler ve ertelenen yatırımlar. Sulama hatları tamamlanmadığı için çiftçi hâlâ kuraklığa mahkûm" dedi.

Prof. Dr. Rençber, açıklamasının tamamında şu ifadeleri kaydetti:

"Fırat akıyor. Hem de deniz gibi... Elektrik üretiyor, ovaları yeşertiyor, başka şehirlerin kaderini değiştiriyor. Ama Adıyaman? Adıyaman hâlâ bakıyor.

Fırat Nehri üzerinde yükselen, Cumhuriyet tarihinin en büyük mühendislik hamlelerinden biri olan Atatürk Barajı, yalnızca elektrik üretmek için değil; tarımı kalkındırmak, göçü durdurmak ve bölgesel refahı artırmak için inşa edildi. Ancak gelin görün ki baraj gölünün kıyısında yer alan Adıyaman, bu "Fırat Denizi"nden yeterince pay alamayan illerin başında geliyor. Su akıyor, enerji üretiliyor; ama Adıyaman bakmakla yetiniyor. Fırat Denizi var, fakat Adıyaman susuz.

"Sulama Hatları Tamamlanmadığı İçin Çiftçi Hâlâ Kuraklığa Mahkûm"

Adıyaman'ın Atatürk Barajı'ndan yeterince faydalanamamasının birkaç temel nedeni var. Birincisi, sulama altyapısının yetersizliğinden kaynaklanan problemlerin varlığıdır. Baraj tamamlanalı uzunca bir zaman olmasına rağmen Adıyaman'daki sulama projeleri ya gecikmiş ya da parçalı biçimde hayata geçirilmiştir. Ana kanalların, kapalı sulama sistemlerinin ve arazi toplulaştırmasının tamamlanamaması, baraj suyunun tarlayla buluşmasını engelliyor. Baraj yıllardır orada duruyor; eksik olan kanallar, bitmeyen projeler ve ertelenen yatırımlar. Sulama hatları tamamlanmadığı için çiftçi hâlâ kuraklığa mahkûm. Yağmur yağarsa üretim var, yağmazsa yok. Bu çağda, dünyanın sayılı barajlarından birinin kıyısında tarım hâlâ "dua usulü" yapılıyorsa ortada ciddi bir ihmal vardır. Çiftçi hâlâ yağmura bakıyor, verim düşük kalıyor.

"Adıyaman İse Sürekli 'Bir Sonraki Etap' Denilerek Bekletildi"

İkincisi, planlama ve öncelik sorunu ortadan kalkmalıdır. GAP kapsamında yapılan yatırımlar uzun yıllar daha çok Şanlıurfa ve Harran Ovası odaklı yürütüldü. GAP denildiğinde akla hep aynı adresler geldi. Harran Ovası büyüdü, başka iller sıçrama yaptı. Adıyaman ise sürekli "bir sonraki etap" denilerek bekletildi. Yıllar geçti, etaplar değişti ama Adıyaman'ın sırası bir türlü gelmedi. Bu, tesadüf değil; plansızlığın ve zayıf sahiplenmenin sonucudur.

Üçüncüsü, ekonomik katma değerin oluşturulamamasıdır. Barajın ürettiği elektrik ulusal şebekeye aktarılırken, Adıyaman'da enerjiye dayalı sanayi yatırımları sınırlı kaldı. Su var, enerji var; fakat bunları işleyecek organize sanayi, tarıma dayalı sanayi ve lojistik altyapı yeterince gelişmedi. Atatürk Barajı

"Adıyaman'da Su Var, Enerji Var, Fakat Sanayi Yok"

Türkiye'nin elektrik ihtiyacının önemli bir kısmını karşılıyor. Ancak bu devasa enerji üretimi, Adıyaman'da sanayiye, istihdama ve katma değere dönüşmüyor. Organize sanayi bölgeleri sınırlı, yatırımcı isteksiz. Çünkü enerji avantajı kâğıt üzerinde kalıyor, teşvikler yetersiz, altyapı eksik. Barajdan çıkan elektrik başka şehirleri aydınlatırken, Adıyaman gençleri işsizlikle kararıyor.

"Kıyılar Atıl, Göl Sessiz"

Dördüncüsü, sosyal ve çevresel etkilerin doğru yönetilememesidir. Baraj yapımıyla birlikte bazı yerleşimler sular altında kaldı, insanlar yer değiştirdi. Ancak bu nüfusa sürdürülebilir geçim kaynakları sunulamadı. Turizm, balıkçılık ve su ürünleri gibi alanlar potansiyel barındırmasına rağmen plansızlık nedeniyle gelişemedi.

"Su, Barajda Değil Tarlada Anlamlıdır"

Sorun tespit edildiyse, çözüm de mümkündür. Yeter ki irade ve doğru planlama yapılsın. Sulama projeleri hızla tamamlandıktan sonra Adıyaman Ovası başta olmak üzere, barajdan beslenebilecek tüm tarım alanları için kapalı ve basınçlı sulama sistemleri hayata geçirilmelidir. Bu hem su israfını önler hem de çiftçinin maliyetini düşürür. Sulamayla birlikte arazi toplulaştırması eş zamanlı yürütülmelidir. Sulama projeleri "derhal ve eksiksiz" tamamlanmalıdır. Su, barajda değil tarlada anlamlıdır.

"Sulu Tarım Sadece Daha Çok Ürün Değil, Daha Değerli Ürün Demektir"

Ürün deseni değiştirilmeli, katma değer artırılmalıdır. Yani sulu tarıma geçiş, sadece daha çok ürün değil, daha değerli ürün demektir. Pamuk, mısır gibi su isteyen ürünlerin yanı sıra sebze, meyve ve tıbbi-aromatik bitkilere yönelim teşvik edilmelidir. Çiftçiye eğitim ve alım garantisi sağlanmadan bu dönüşüm mümkün değildir. Sulu tarıma geçişle birlikte ürün deseni değiştirilmeli, çiftçi yüksek gelirli üretime yönlendirilmelidir.

"Üretimin Kıymeti, İşlenince Ortaya Çıkar"

Tarıma dayalı sanayi ve OSB'ler güçlendirilmelidir. Sulama tek başına yetmez. Üretilen ürünün işlenmesi gerekir. Gıda işleme, paketleme, soğuk hava depoları ve lojistik merkezleri kurulmalı; enerji avantajı sanayiciye cazip teşviklerle sunulmalıdır. Atatürk Barajı'nın elektriği, Adıyaman için rekabet üstünlüğüne dönüştürülmelidir. Tarıma dayalı sanayi, soğuk hava depoları ve işleme tesisleri kurulmadan üretimin kıymeti olmaz.

"Baraj Gölü Ekonomik Değere Dönüştürülmelidir"

Baraj yapılırken köyler sular altında kaldı, insanlar yerinden oldu. Ama bu insanlara yeni bir ekonomik düzen sunulamadı. Balıkçılık potansiyeli var, değerlendirilmedi. Turizm imkânı var, planlanmadı. Kıyılar atıl, göl sessiz. Bu suskunluk, kalkınmanın konuşamadığı bir sessizliktir. Suya dayalı alternatif gelir alanları geliştirilerek Baraj gölü; balıkçılık, kafes balıkçılığı, su sporları ve turizm açısından büyük bir potansiyel taşır. Kıyı düzenlemeleri, küçük limanlar, sosyal tesisler ve eko turizm projeleriyle Adıyaman, barajla barışık bir ekonomik model kurabilir. Baraj gölü; balıkçılık, turizm ve su sporlarıyla ekonomik değere dönüştürülmelidir.

"Adıyaman'ın Hakkı Güçlü Bir İradeyle Talep Edilmelidir"

Yerel yönetimler ve sivil toplum sürece dâhil edilerek merkezi projeler yerelin sesi olmadan başarıya ulaşamaz. Belediyeler, ziraat odaları, kooperatifler ve üniversite birlikte çalışmalı; Adıyaman'ın barajdan beklentileri net ve güçlü biçimde Ankara'ya taşınmalıdır. En önemlisi: Adıyaman'ın hakkı güçlü bir siyasi ve yerel iradeyle talep edilmelidir.

"Gaziantep Ve Şanlıurfa'ya Sağladığı Katkı, Adıyaman için Söz Konusu Değil"

Atatürk barajının Gaziantep ve Şanlıurfa'ya sağladığı katkı ne yazık ki Adıyaman için söz konusu olmadı. Her iki şehrimiz önemli bir büyüme gerçekleştirirken Adıyaman arka planda kaldı. Ani bir şekilde büyüyen şehirlerin altyapı ve şehirleşmesi güçleşti. Bu sebeple bundan sonraki süreçte yapılacak yatırımların Adıyaman şehrine yönlendirilmesi ve teşvik edilmesi suretiyle Adıyaman'ın kalkındırılması bölgeye katkı sağlayacaktır.

"Su Akarken Bakmak Kader Değil, Tercihtir"

Sonuç olarak Atatürk Barajı, yalnızca beton ve sudan ibaret değildir; doğru kullanıldığında bir kalkınma aracıdır. Adıyaman'ın kaderi, Fırat'ın kıyısında seyirci kalmak olmamalı. Su akarken bakmak değil, suyla üretmek zorundayız. Aksi halde "Fırat Akar, Adıyaman Bakar" sözü, bir köşe yazısının başlığı olmaktan çıkıp acı bir gerçeğin özeti olmaya devam edecektir.

Bu şehir, Fırat'ın kıyısında yoksulluğa razı olmak zorunda değildir.

Su akarken bakmak kader değildir; tercihtir.

Ve artık Adıyaman'ın seyirci olma lüksü yoktur.

Artık bahanelerin sonuna gelinmiştir."

Kaynak : PERRE



Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku