Türkiye’de çalışma hayatı ve kamu personel rejimi her zaman tartışma konusu olmuştur. Ancak, bu tartışmalar içinde belki de en büyük adaletsizlik, polis teşkilatının çalışma koşulları ve ücretlendirilmesinde yaşanmaktadır.
Bugün en düşük memur maaşı 44 bin TL iken, polis maaşı 60 bin TL civarında. Kağıt üzerinde polisin daha fazla maaş aldığı görülüyor olabilir. Ama işin içine çalışma saatleri, ek görevler, gece mesaileri ve ucu açık angaryalar girince bu maaşın aslında ne kadar yetersiz olduğu ortaya çıkıyor.
Çalışma Saatleri: Memur 160, Polis 240+
Bir devlet memuru, haftalık 40 saat çalışarak ayda yaklaşık 160 saat mesai yapar. Ancak polis için durum tamamen farklıdır. Resmî çalışma süresi ayda 240 saati bulur. Dahası, ek görev, gece mesaileri ve olağanüstü hallerdeki belirsiz süreli çalışmalar hesaba katıldığında bu süre daha da artar. Yani bir polis, en düşük devlet memurunun neredeyse 1.5 katı fazla çalışıyor.
Burada adil bir soru sormak gerekiyor: Eğer bir meslek grubunun çalışma süresi standart kamu görevlilerinin neredeyse iki katına çıkıyorsa, maaşı neden yalnızca %35 daha fazla? Üstelik polislerin mesaileri yalnızca uzun değil, aynı zamanda stresli, riskli ve yüksek sorumluluk gerektiren bir doğaya sahip.
Ek Görevler ve Gece Mesaileri
Bir polis memurunun mesai sonrası eve gidip dinlenme garantisi yoktur. Göreve çağrılabilir, ek mesai yazılabilir, mitingde, statta, gösteride görevlendirilebilir. Özel günlerde tatil yapamaz, gece vardiyası sabaha kadar sürebilir. Buna rağmen ek görevlerin çoğu için ya hiç ek ödeme yapılmaz ya da yapılan ödeme komik düzeyde kalır.
Diğer yandan, pek çok ülkede polisler, fazla mesai yaptıklarında ya ciddi bir ek ödeme alır ya da o süreyi daha sonra izin olarak kullanabilir. Türkiye’de bu mümkün değildir. Polis, fazla çalışır ama karşılığında ya ücret alamaz ya da bir şekilde sümen altı edilen bir izin hakkı verilir.
Sendikal Haklar ve Örgütlenme
Türkiye’de polislerin en büyük sorunlarından biri de sendikal haklarının sınırlı olmasıdır. Avrupa ülkelerinde polisler sendikalaşarak haklarını savunabiliyor. Ancak Türkiye’de polisin bir sendikası yoktur, olması da yasaktır. Bunun yerine dernekler aracılığıyla hak arama girişimleri vardır, ancak bunların yetkisi kısıtlıdır.
Sendikal hakların olmaması, polisin toplu pazarlık yapamaması ve çalışma koşullarını iyileştirme konusunda yeterli baskı oluşturamaması anlamına geliyor. Bunun sonucu olarak da yıllardır süregelen aşırı çalışma, düşük ücret, kötü çalışma koşulları bir türlü çözülemiyor.
Sonuç: Polis Maaşı Artmalı, Çalışma Saatleri Düzenlenmeli
Adalet, sadece mahkeme salonlarında aranmaz. Çalışma hayatında da adalet olmalıdır. Eğer polisler diğer devlet memurlarına göre en az 1.5 kat daha fazla çalışıyorsa, maaşlarının da buna göre belirlenmesi gerekir. Bugün 60 bin TL maaş alan bir polisin, saatlik kazancı, 44 bin TL alan bir devlet memurundan bile düşüktür.
Polislerin çalışma saatleri düzenlenmeli, haftalık maksimum çalışma saati uluslararası standartlara (örneğin 45 saat) çekilmelidir.
Fazla mesailer mutlaka ücretlendirilmelidir.
Polislerin sendikal hakları tanınmalı, toplu sözleşme hakkı sağlanmalıdır.
Eğer bir ülkede güvenliği sağlayan insanlar bu kadar zor koşullarda çalışıyorsa, orada adaletten söz edilemez. Devlet, polisi yalnızca bir kolluk gücü olarak görmek yerine, insanca çalışma koşullarına sahip bir kamu görevlisi olarak ele almalıdır. Yoksa bu sistemin sürdürülebilirliği her geçen gün daha da zorlaşacaktır.
Gökmen Küçükçalık