Papanın Yıllar Sonra Türkiye Ziyareti: Kimin Kapısı Kime Açılıyor?

Papanın Yıllar Sonra Türkiye Ziyareti: Kimin Kapısı Kime Açılıyor?

Papa’nın yıllar sonra Türkiye ziyareti, basit bir protokol değil; küresel dengelerin yeniden kurulduğu dönemde Ankara’ya verilen net bir diplomatik mesajdır.

Papanın Yıllar Sonra Türkiye Ziyareti: Kimin Kapısı Kime Açılıyor?

Dünya bir yandan yanıyor, diğer yandan herkes birbirine “barış” dağıtıyor. Ama o barışın kime uğradığı, kimin kapısını çaldığı, kimin önünden sessizce geçtiği hep muamma. Papa’nın yıllar sonra Türkiye’ye gelmesini de böyle okumak lazım: Kimin barışı, kimin ajandası, kimin hesabı?

Bu ziyaret öyle “protokol gereği” yapılmış, “dini nezaket turu” diye geçiştirilecek bir gezi değil. Aksine, dünyanın en eski diplomasi kurumlarından biri olan Vatikan’ın çok katmanlı satranç hamlesi. Bizim ise yıllardır alıştığımız üzere, olup bitenin ortasında “seyirci tribününde” durmuş bir toplum gibi bakmamamız şart.

Barış Elçisi mi, Sessiz Diplomasi Komisyoneri mi?

Papa’nın Türkiye’ye gelişi, ilk bakışta “dinler arası diyalog”, “kültürel yumuşama”, “manevi buluşma” gibi romantik etiketlerle süsleniyor. Ama perdeyi biraz aralayınca başka bir tablo çıkıyor.

Ortadoğu kaynıyor. Avrupa güvenlik kaygılarıyla titriyor. Ukrayna–Rusya savaşında tünelin ucunda hâlâ ışık yok. Kudüs, tarihte hiç olmadığı kadar barut kokuyor.

Bu tabloda Vatikan şunu görüyor:
Türkiye olmadan hiçbir kriz masası tamamlanmıyor.
Bu yüzden Papa, “hayırlı olsun” demeye değil, denge siyasetine geliyor.

Türkiye’nin Konumu: Ne Kadar Susarsan O Kadar Merak Uyandırıyorsun

Dünya, Türkiye’nin en gürültülü olduğu dönemlerde değil, en sessiz olduğu günlerde daha dikkat kesiliyor. Çünkü Ankara sessizleştiğinde herkes “acaba fırtına öncesi sessizlik mi?” diye düşünüyor.

Vatikan da bunun farkında. Avrupa da hissediyor. Bölgedeki aktörler de yaşıyor.
Bu yüzden bu ziyaret hem bir iltifat, hem bir nabız yoklama, hem de diplomatik bir “omzuna dokunayım da ne düşündüğünü anlayayım” hamlesi.

Hristiyan Dünyasının Açmazı ve Türkiye’nin Çapraz Rolü

Orta Doğu’daki Hristiyan nüfusu eriyor. Suriye’de, Irak’ta, Lübnan’da ve Filistin’de varlık tarihsel bir kırılma yaşıyor. Bu durum sadece dini bir kaygı değil; medeniyet hafızasının da çöküşü anlamına geliyor.

Vatikan bu erimeyi durdurmak zorunda.
Türkiye ise bu coğrafyadaki son güvenli nefes borusu, son istikrar direği.

Papa’nın özellikle İznik’i gündeme taşıması boşuna değil. Bu topraklar, Hristiyanlık tarihinin en kritik kararlarının alındığı yer. Yani hem manevi hem siyasi hafızanın merkezlerinden biri.

Jeopolitik Gerçek: Papa Geliyorsa, Bir Şeyler Yerinden Oynuyordur

Vatikan takvimi basit işlemez. Her ziyaretin bir parolası, her temasın bir kodu vardır. Papa’nın Türkiye ziyareti de yeni bir mesaj içeriyor:

“Yeni küresel düzen şekilleniyor. Sen hangi masadasın?”

Bu ziyaretin satır arasında şu sorular var:
– Türkiye Batı’ya ne kadar yakın?
– Doğu ile ne kadar mesafeli?
– Bölgesel krizlerde ağırlığını ne kadar koymak istiyor?

Papa’nın ziyareti bir “görüşme” değil; pozisyon testi.

Gelen Papa Değil, Mesajın Kendisi

Bu ziyareti bir tören, bir fotoğraf, bir nezaket anı olarak değil; küresel sistemin yeniden kurulurken Türkiye’ye çizdiği rolün hatırlatması olarak okumak gerek.

Gelen Papa değil, değişen dünya düzeninin diplomatik gölgesi.
Bu gölge Türkiye’ye diyor ki:

“Masada yerin hazır. Ama ne istediğini sen belirleyeceksin.”



Haber Editörü

Hakan DİKMEN

hakandikmen30@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku