Ceyhun Memmedov
Milletvekili Ceyhun Memmedov, 'Yeni Müsavat'a yaptığı açıklamada, Ermenilerin dini her zaman siyasi araç olarak kullandıklarına dikkat çekti. J. Memmedov, Kiliseler Birliği aracılığıyla Azerbaycan'a yönelik sürekli baskı girişimlerine tanık olduğunu belirterek, 'Azerbaycan'a yönelik ikiyüzlü politika her zaman kendini göstermiştir. Ne yazık ki 90'lı yılların başında Azerbaycan toprakları işgal edildiğinde, camilerimize hakaret edildiğinde, tarihi Arnavut kiliseleri yıkılırken, tarihin çarpıtıldığı zamanlarda da bu tür açıklamalara tanık olmadık. Çifte standart hala mevcut. Ermenistan'a destek vermekten, Azerbaycan gerçeklerini çarpıtmaktan, maddi ve kültürel mirasımızı yok etmekten bahsediyoruz. Önyargılara bir kez ve tamamen son verilmelidir. Ne yazık ki Ermeniler kirli oyunlarına Katolik Kilisesi'ni de dahil ediyorlar. Camilerin yıkılması, hakaretler ve Hıristiyanlığın inek besleme konusundaki tutumu hakkında Roma Papası bir açıklama yapsa iyi olur. O zaman gerçek dini değerlere olan bağlılığı görebilirdik. Bugün yapılan bu açıklama ve açıklamalar çifte standartların ve önyargının göstergesidir.'
Resul Mirhaşimli
İlahiyatçı Resul Mirhaşimli konuya ilişkin şu yorumu yaptı: 'Avrupa'nın Karabağ sorunuyla ilişkileri çifte standartlara dayanmaktadır. Romalı Papa'nın çağrıları da bu türden çağrılardır. Bir din adamının gücünü kendinde bulması ve olayları gerçekçi bir şekilde değerlendirmesi gerekir. Çünkü ait olduğu din, sözün sorumluluğunu taşımanın, zalim ile mazlumu ayırmanın gerekliliğini ima etmektedir. Karabağ'daki Hıristiyan anıtlarının ve ibadet yerlerinin çoğu Arnavut anıtlarıdır. Azerbaycan devleti Karabağ'ı özgürleştirdi ve bu anıtları maddi ve manevi mirasımızın örnekleri olarak koruyacaktır. Papa'nın ya da Batılı herhangi birinin 'endişelerine' gerek yok. Karabağ'ın 30 yıllık Ermeni işgali sırasında Azerbaycan'ın dini anıtlarının, türbelerinin ve camilerinin tahrip edilmesi dünyanın en büyük suçlarından biriydi. Ermeniler ya İslam dinine ait eserleri tamamen yok ettiler ya da bu ibadethanelere hakaret ettiler. Bu dönemde bu kadar mezalim gerçekleştiren Ermenistan'a nedense itiraz etmeyenler artık 'dini fanatikleri' olarak ortaya çıkmış durumda. Avrupa'da yaşayanlar yaşananları değerlendirirken öncelikle ölçeği itibarıyla en büyük trajedilerden biri olarak kabul edilen Hocalı soykırımını objektif bir şekilde değerlendirmeli ve bu trajediyi gerçekleştiren Ermenistan'ı kınamalıdır. Karabağ'ın özgürleştirilmesinin ardından Ermeniler tarafından vahşice katledilen Azerilerin toplu mezarları ortaya çıkarıldı. Bu vahşet karşısında Batı, Roma'nın Papası sessiz kaldı. Bu tutum, Papa'nın otoritesinin işgalciye eylemlerinden dolayı tepki gösterecek düzeyde olmadığını gösteriyor. Çağrıları dini bir şahsiyete yakışmayan bir çağrıdır, işgalcinin yanında yer almaktır.'
Nigar HASSANI,