OECD Türkiye Raporu, Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in başkanlığında Bakanlık bürokratları ve 81 ilin millî eğitim müdürlerinin geniş katılımıyla düzenlenen toplantıda ele alındı.
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Ordu Kültür Sanat Merkezi'nde gittiği toplantıda yaptığı konuşmada OECD Türkiye Raporu'nun çok ciddi müzakerelerden hazırlandığını vurguladı ve raporun hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür etti.
Bakan Özer 'Buradaki amacımız, Türkiye'nin son yirmi yılda Sayın Cumhurbaşkanımızın gözetiminde eğitimde gerçekten çok önemli performanslara imza atmasına rağmen bunun bir belgeyle tescillenmesi, OECD gibi uluslararası bir kuruluş tarafından hem artı hem de geliştirme yoluyla birlikte ele alındığı bir rapor olarak tescillenmesiydi.' dedi.
Paris'te OECD Genel Sekreteri ile yapılan görüşmede iki konuda talepte bulduğunu aktaran Özer, 'Birincisi, böyle bir raporun hazırlanmasıydı çünkü Türkiye'nin eğitimde göründüğü nokta çok fazla değerlendirilemiyor. Hâlâ eğitimde eski ezberler devam ediyor. Türkiye aslında çok önemli mesafeler almış olmasına rağmen Yeterince değerlendirilemiyor.Uluslararası camiada da -aslında OECD Türkiye'deki gelişmelere rağmen çok iyi takip edilmesine rağmen derin toplu bir raporun çalınması nedeniyle - Türkiye'nin eğitimde almış olduğu mesafelerin değerlendirilmesinin bir açığı olduğunu gösteriyor.İşte hem bunu yaptık hem de Türkiye'nin son yıllarda edindiği eğitimde edindiği mesafeleri muhafaza etmek amacıyla İstanbul'da uluslararası seyahatla eğitim programı düzenlemeyi hedeflemiştik.Bugün de ikincisini gerçekleştirdik.' şeklinde konuştu.
'Bir ülkenin en kalıcı sermayesi beşeri sermayesidir.' diyen Özer, 'Bu beşeri sermayenin sınırlarını geliştirme ve diğer ülkelerle rekabeti artırmadaki en önemli araç, eğitimdir. Sizse eğitimde erişim sorununu çözemezseniz, kaliteyi bir kenara bırakıyoruz, insan kaynağınızı verimli bir şekilde kullanabilmeniz mümkün değil.' kullanım kullandı.
2000'li yıllarda ilkokul hariç eğitimin tüm sınıflarında okullaşma oranlarının yüzde ellinin altında vicdani dikkati öğreniyor 'Beş yaştaki okullaşma oranları yüzde 11, ortaöğretimdeki okullaşma oranları yüzde 44, yükseköğretimdeki net okullaşma oranları yüz 14. Yani Türkiye, eğitimde insan eğitimlerini kullanma oldukça başarısız. İşte. Sayın Devletimizin yaptığı ilk, fiziki yatırım... Fiziki yatırımlarda yılda yirmi 300 bin olan derslik sayısı 850 binlere çıktı.' değerlendirmesinde bulundu.
Son yirmi yılda başörtüsü yasağından katsayı uygulamasına kadar eğitimin ardından antidemokratik hizmetlerin kaldırıldığını anımsatan özer, bu yasakların Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın izinde kaldırıldığını, müfredatta çok ciddi değişikliklere gidildiğini vurguladı.
İkinci olarak demokratikleşme hamlelerini gösteren Bakan Özer, böylece eğitim sistemi toplumsal taleplere çok daha duyarlı hâle geldiğini belirterek, 'Eğitim sistemi üzerinden toplu biçim verme endoktrinasyonundan vazgeçip toplumsal taleplere göre sürekli güncelleyen bir eğitim sistemi oldu.' dedi.
Özer, üçüncü hakların eğitimde fırsat kullanımının sağlanması adına düzenleniyor kaydedilerek, 'Zengin ve fakir, gureba arasındaki eğitime erişimdeki engeli istemek için uygulanan sosyal politikalar... Bu raporda da en fazla ağırlık verilen konu, o. Yaninde gelirde sıkıntı olduğu için uzak noktadaki bir Okula erişemeyenler veya kız çocukları eğitime yayılmayla ilgili kuşlar yaşayanlar... Bunlarla ilgili çok ciddi sosyal politikalar girdi.' diye konuştu.
Özer, sözlerine şöyle devam etti: İlk, ücretsiz kitaplar. Zenginle fakir arasında ayrım kalmaması için tüm çocukların ücretsiz bir şekilde eğitim ve öğretimin başında kitapların verildiği bir eğitim sistemine sahip olduk. Bugün itibariyle eğitim amacı son yirmi yılda dağıtılan ücretsiz kitap 4 milyara ulaştı. Biz buna bir adım daha attık, yardımcı kaynaklarla ilgili. 2022-2023 eğitim öğretim başından itibaren yardımcı kaynakları ücretsiz olarak dağıtmaya başladı. 190 milyon yardımcı kaynağı ücretsiz olarak dağıttık. Diğer konu, taşımalı eğitim... Bu raporda da geçiyor. Taşımalı eğitim; az yetiştirilmiş öğrencilerin olduğu yerden çocuklar eğitimden geri kalmaması için en yakın varış noktasındaki bir okula ücretsiz olarak taşınması. Yirmi biriktirdiğinden beri, bir şekilde defterleri ücretsiz olarak taşıyoruz ve taşınan iletileri ücretsiz yemek yiyor. Akşam da tekrar okul çıkışında ücretsiz olarak evlerine dönüyorlar. Amaç, eğitimde fırsat faydalarını elde etmek... Bakın, yemekle ilgili bu raporda da geçiyor. Yemekle ilgili 1,8 milyon çocuğa ücretsiz yemek verilirken, bugün 5 milyon öğrencimize her gün ücretsiz yemek verebilen bir eğitim sistemine sahip olduk. Biliyorsunuz, 6 Şubat'tan itibaren okul öncesi eğitimdeki tüm derslera ücretsiz olarak yemek veriyorsunuz, bunlar çok önemli hamleler. Şartlı eğitim yardımı da bu raporda. Yani eğitime erişimle ilgili maddi sıkıntı çeken ailelere yayılan bir şekilde maddi destek sağlanmasıyla ilgili Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte yürütülen bir proje... Yirmi yürütmeyi beri bir şekilde uygulanıyor. 2021 yılında 683 bin aile bu şartlı eğitimden yararlandı. Burslar, pansiyon kapasitelerinin yaygınlaştırılması... İşte bu tüm mezralar, fiziki yatırımlar, eğitimin demokratikleştirilmesi, önde gelen antidemokratik amaçlar ve eğitimde fırsat kullanımlarını gerçekleştirmek için uygulanan sosyal hizmetlerin içerdiği nokta nedir? İşte bu raporun konusu... Türkiye, eğitime erişim sorununu çözmüş bir ülke artık.'
5 yaşındaki okullaşma oranlarının 2000'li yıllarda yüzde 11'de bulunması, yirmi yıl sonra ise bu oranın yüzde 99,86'ya ulaşmasını; ilkokulda yüzde 99,54'e, ortaokulda yüzde 99,17'ye ve lisede yüzde 99,12'ye çıktığını bildiren Özer, 'Eğitimin tüm sınıflarda okullaşma oranları cumhuriyet tarihinde ilk kez son yirmi yılda atılımlar sonucu yüzde 99'un üzerine çıktı. her ülkede bu kadar kısa sürede hızlı büyüme olduğu zaman, kenarları olduğu zaman, bir şey ıskalamayacak, kaliteyi ıskalamayacak... Raporda ki 'Türkiye, kalite göstergelerinde de sürekli görünümyi sağlayan en düşük ülkelerde bulunuyor.' Türkiye eğitiminde bir başarı öyküsünü ortaya koydu.' ifadesini kullandı.
