LÜTFEN, SAMİMİ OLALIM! ZİRA İSLÂM, SAMİMİYETTİR
Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu
katıldığı bir iftar programında verdiği poz günlerdir konuşuluyor. Kılıçdaroğlu, "Üzgünüm,
seccadeyi göremediğim için çok üzgünüm. Dünyada kimseyi incitmek istemem, hele
milletimi asla. Buradan istismarcılık yapanları ve kullandıkları propaganda
aparatlarını da milletimizin vicdanına bırakıyorum.” diyerek verdiği bu görüntüden
dolayı özür diledi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında veya karşısında olan herkes gayet iyi biliyor ki
Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanlığına aday olmuş birisinin bilerek bu görüntüyü
vermesi mümkün değildir. O nedenle bu görüntüden hareketle dini ve mezhebi bir tartışmayı
başlatma, ülkemize hayır getirmez. Kaldı ki bu görüntüyü sürekli olarak gündemde tutanlar
bunu dini duygulara karşı duyarlılıklarından dolayı yapmıyorlar. Amaçları gayet açık; bu
görüntü ile kaç samimi Müslüman’ı kandırabiliriz, böylece yaklaşmakta olan seçimde
oyumuzu artırırız kurnazlığıyla hareket ediyorlar. Kılıçdaroğlu, “Samimi olarak üzgünüm.
Ben, ailem, eşim, çocuklarımız asla ve asla hiçbir kutsala saygısızlık etmez. Bunu da
bilmenizi isterim. Hem bu benim hayat tarzıma, hayat görüşüme ve varoluşuma aykırı.
Böyle iftiralardan, operasyonlardan siz samimi Müslümanlara sığınıyorum”, diyor.
Tamam, bir hata yapılmış; ancak bu yapılan hatayı yapan kişi samimi bir biçimde özür
dilemiştir. Bu görüntüyü çekip uzatmak, siyasi çıkar için kullanmak, karşısındaki kişi için
“işte bulduk karşımızdaki kişiyi yıpratacak konuyu”, diyerek sürekli kaşımak ve
gündemde tutmak, siyasi emellerine araç yapmak asıl samimiyetsizlik ve dine karşı
saygısızlık budur.
Siyasi manevralar için kutsallarımızı ve değerlerimizi istismar etmek, tartışma konusu
yapmak, toplumsal ayrımcılığın, ötekileştirmenin bir başka boyutudur. İnsan, hata yapmaz
mı? Yapar! Kılıçdaroğlu da bir hata yapmıştır. Önemli olan yapılan hatanın farkına varmak ve
hatadan dönmektir. Hatadan dönülmüş müdür? Evet! Özür dilenmiş midir? Evet! Bu özür,
bütün toplumun önünde samimi bir biçimde yapılmış mıdır? Evet! Peki, geriye ne kalıyor ve
bu kadar yaygara niye?
Şimdi yapılan bu hatayı dillerine pelesenk edenler, sabah akşam televizyon ekranlarına
taşıyanlar, yapanın özür dilediği ve hiçbir zaman tasvip etmediği bir hatayı gazete
manşetlerine çeken sözüm ona sözde İslâm’ı hassasiyetleri olanlara sormak gerekir.
Siz, Karaman'da bir tarikat evinde yaşları 9-10 olan 45 erkek öğrenciye tecavüz
edildiği zaman neredeydiniz?
Siz, bir zamanlar Avrupa Birliği Bakanı olan bir zatın; "Her Cuma Bakara Makara
bir ayet sallıyorum", diye kutsal kitabımızla alay edildiği zaman ne işle meşguldünüz?
Siz, yine bir bakanın; "Hz. Peygamber gurura kapıldı, ayetle uyarıldı! "biz
kapılmadık", dediği zaman neden tepki göstermediniz?
Siz, kendini bilmez bir milletvekilinin Sayın Erdoğan için sarf ettiği "Allah'ın bütün
vasıflarını üzerinde toplayan bir lider" deyip de şirkin doruklarında liderine seslendiği
zaman seccadenizin üzerinde uyuyakaldığınız için mi tepki göstermediniz?
Siz, “Cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım”, ayetine rağmen çocuklarımızı zekâ,
beceri ve yetenekleri doğrultusunda eğitim imkân hazırlamayanlar, eğitim- öğretimi yerlerde
süründürenler karşısında niçin sesinizi yükseltemiyorsunuz?
Siz, bu milletin dişinden tırnağından artırdığı tüyü bitmemiş yetimin hakkının da
olduğu fabrikaların, işletmelerin “babalar gibi” satıldığı zaman istihareye mi yatmıştınız?
Siz, “Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyin.” ayetine uygun hareket edilmediğini,
devletin malının israf edilmesini görmenize, bilmenize rağmen neden ses çıkarmıyorsunuz?
Siz, Maide suresi 32. Ayette; “Bir cana kıymanın veya yeryüzünde bozgunculuk
çıkarmanın cezası olmaksızın kim bir kimseyi öldürürse sanki bütün insanları öldürmüş
gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa sanki bütün insanların hayatını kurtarmış gibi
olur.” Açık hükmüne rağmen binlerce insanın ölümüne sebep olan doğal afetlerden maden
kazalarına kadar bir dizi ölümün tedbirsizlik nedeni ile olduğunu bildiğiniz halde neden
susuyorsunuz?
Sizin, kendilerine yeminle teslim edilen kamu mallarının ve hazinesinin yağmalandığı,
sonuçta hepimizin canını yakan hayat pahalılığına davetiye çıkarıldığı, insanlarımızın giderek
fakirleşmesi karşısında niçin sesiniz yükselmez?
Daha sayayım mı?
Lütfen! Samimi olalım. İslâm, samimiyettir. İslâm, üç kuruşluk siyasi kazanca alet
edilmeyecek kadar da yücedir.
Hadi Önal/ 9 Nisan 2023/ Elazığ