Koray Demir'in yazıp yönettiği tarihî belgesel "Kut'ül Amare" filmini, dün akşamki gala gösteriminde ilgiyle seyrettik.
Değerli tarihçi Prof. Dr. Ali Satan Hocamızın da açıklamalarda bulunduğu, konunun önde gelen uzmanlarından, değerli askerî tarihçi e. Albay Zekeriya Turkmen Hocamızın danışman heyetinde bulunduğu bu belgesel, yönetmenin de tarihçi olması dolayısıyla geniş ufuklu, tarihî hakikatlere uygun ve değerbilir nitelikte bir ekip çalışmasını ortaya koydu. Adeta, bir tarih sempozyumunda gibiydik...
Belgeselde, Selmanpak Muharebesinin ve büyük komutan "Sakallı Nureddin Paşa"nın, bu büyük zaferdeki önemine geniş bir şekilde yer verilmesi de hakkaniyetli bir yaklaşımdı. Her konuda olduğu gibi, bu konuda da birleştirici bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.
Bazı vicdanlı Batılı ve Doğulu tarihçilerin açıklamalarına geniş bir şekilde yer verildi. Filmde, bölgedeki önde gelen Sünni ve Şii Arap aşiret reislerinin, İngiliz emperyalistlerinin oyunlarına karşı soylu bir davranışla karşı çıkmalarının ve Osmanlı Devletinin yanında savaşmalarının, torunları da davet edilerek değerbilir bir yaklaşımla verilmesi takdirle karşılandı.
Tabii, her konuda karşılaştığımız gibi, filmin güncel siyasî tartışmalarla ilgi kurulmasına yol açması da kaçınılmazdı. Ancak, Mekke Şerifi Hüseyin'in, İngiliz emperyalizmine uşaklığına ve Osmanlıya büyük ihanetine de yer verilmesi, bir ölçüde de olsa yanlış anlamaları giderdi, denebilir.
Kaldı ki, Kutülamare Zaferimizi gündeme getirdiğimiz değerli Necmettin Özçelik Paşa, Atatürk'ün de değer verdiği kahraman Uceymi Sadun Paşanın adının, Urfa'da bir caddeye verilmesi için çaba harcadı; ben de destek vermiştim.
Belgesel filmde, tamamen anlatıma ağırlık verildiğini; sinemanın geniş imkânlarından ve dramatik örgüden faydalanma yoluna pek gidilmediği belirtilebilir. Savaş sahnelerinin ve kuşatmanın "baştan savma" olması, ciddi bir eksiklikti. Bu savaşta Türk askerinin, tüfekle uçak düşürdüğüne bile yer verilmedi!
Halil Kut Paşanın, tıpkı Gazi Osman Paşaya Rus Çarının ve daha sonra, esir Yunan komutanı Trikupis'e büyük Atatürk'ün davrandığı gibi asil bir davranışla İngiliz komutanın kılıcını ona iade etmesine de yer verilmesi gerekirdi.
İngiliz askerleri içindeki Hintli Müslümanlara da yer verilebilirdi.
Filmde, savaş ve zafer atmosferi yaratılmasında ciddi bir eksiklik hissettik. Çok geniş ve ayrıntılı açıklamalara, çok sık yer verilmesi de bunu engelledi.
Tarihî ve millî konularda bütün iyi niyetli çabaları yürekten destekliyoruz. Yönetmen Koray Demir ile ekip arkadaşlarından, Türkleri bin bir yalanla karalayan "Gece Yarısı Ekspresi" gibi filmlere karşı da hakkaniyetli güzel bir belgesel veya film çekmesini bekliyoruz.