Bir Zamanlar Ruh Vardı, Şimdi Sadece Gövde
Bir şehir düşünün; kalabalık, gürültü, trafik var ama ruh yok.
Eskiden sokaklarında selam vardı, mahallelerinde samimiyet, esnafında mertlik.
Şimdi bakıyorsun, herkes var ama kimse yok.
Erzurum’un o kadim kültürü, o insan sıcaklığı, o vefa duygusu birer birer siliniyor.
Yerine plastik tebessümler, menfaat ilişkileri, beton yığınları almış.
Bir şehir binalaşarak değil, ruhunu koruyarak büyür.
Ama bizde ruh göç etmiş, beden kalmış.

Kültür Değil, Kopya Hayatlar
Erzurum bir dönem Doğu’nun kültür merkeziydi; dadaşlık bir unvan değil, yaşam biçimiydi.
Bugün o kültür, sosyal medyanın parıltısında eriyor.
Geleneksel kahveler kapanıyor, yerlerine zincir kahve markaları açılıyor.
Türkü dinleyen yok, herkes kulaklıkla “trend şarkı” peşinde.
Şehir artık kendisi olmaktan çıkmış, başkalarına özenen bir kopyaya dönüşmüş.
Kültür ithal edilmez, yaşatılır.
Ama Erzurum kendi değerlerini unuttukça, kimliğini de kaybediyor.

Sosyal Hayatın Kalbi Durdu
Erzurum’da artık sosyal yaşam da nabızsız.
Kültür etkinlikleri, konserler, tiyatrolar seyrek; meydanlar, parklar sessiz.
Gençlik için sosyalleşme alanı neredeyse yok.
Üniversite var ama öğrenci şehre karışmıyor; şehir öğrenciye kapalı.
Oysa bir şehir, gençliğini içine almadıkça büyüyemez.
Ama Erzurum gençlerine “kal” diyemiyor, “git” bile diyemeden kaybediyor.
Şehirde hayat var ama hareket yok; sokak var ama anlam yok.

Dadaşlık Artık Tabelada
Bir zamanlar “dadaş” dendi mi; mertlik, doğruluk, yardımseverlik akla gelirdi.
Bugün o dadaşlık, sadece reklam panolarında hatırlanıyor.
Mertlik yerini menfaate, dayanışma yerini duyarsızlığa bıraktı.
Sözün ağırlığı kalmadı, selamın değeri azaldı.
Erzurum’un en büyük kaybı altın değil, ahlaktır.
Bir toplumun kimliği, betondan değil, karakterden inşa edilir.
Ama biz maalesef “şehirleşmeyi” sadece bina yapmak sanıyoruz.
Şehir Kaybolmadan Ruhunu Geri Vermek Gerek
Erzurum hâlâ dirilebilir.
Çünkü bu şehirde hâlâ vicdanlı insanlar, yürekli gençler, geçmişin izine sahip çıkan aileler var.
Ama bunu yeniden yeşertmek için kültürü “anı” değil, “yaşam biçimi” haline getirmek gerekiyor.
Yerel yönetimler sadece yol yapmamalı, kültür yolu da açmalı.
Gençleri dinlemeden şehir planlanmaz; tarihi korumadan gelecek kurulmaz.
Erzurum’un kurtuluşu ne sadece sanayi, ne sadece ulaşım — önce kimliğini geri alması gerek.
Yoksa bir gün tabelada “Erzurum” yazar, ama o şehir artık bizden biri olmaz.
Beton Büyüdü, İnsan Küçüldü
Bugün Erzurum’un asıl sorunu ekonomik değil, manevi iflas.
Şehir büyüyor ama insan küçülüyor.
Kalabalık artıyor ama kimlik azalıyor.
Erzurum’un yeniden doğması için önce kendi aynasına bakması gerek.
Çünkü bir şehir, ruhunu kaybederse ne sanayi işe yarar, ne tren, ne pist.
Erzurum’un kurtuluşu; fabrika bacasında değil, vicdan nefesinde gizli.