İtirafçı da Var, İtiraf Edilmeyen de: Casusluk Dosyasında Siyaset ve Gerçek Arasında

İtirafçı da Var, İtiraf Edilmeyen de: Casusluk Dosyasında Siyaset ve Gerçek Arasında

Casusluk soruşturmasında “itirafçı” iddiası siyaseti karıştırdı. Türkiye’de artık gerçek ile kurgu, mahkeme salonlarında değil, kamuoyu algısında yargılanıyor.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü “casusluk” soruşturması, artık sadece bir hukuk dosyası olmaktan çıktı. Siyasi gündemin tam ortasında, adeta bir psikolojik savaş enstrümanı haline geldi. Son perde: Şüphelilerden Hüseyin Gün’ün “itirafçı” olduğu iddiası… CHP lideri Özgür Özel’in açıklamalarıyla yeniden alevlenen tartışma, Türkiye’de gerçeğin kimde olduğundan çok, kimin sesinin daha yüksek çıktığı bir dönemde yaşanıyor.

 İtiraf mı, senaryo mu?

Özgür Özel’in, “Hüseyin Gün itirafçı oldu, ‘İngiliz ajanıyım’ dedi” sözleri siyasetin damarına buz gibi bir şok etkisi yaptı. Ancak bu iddia, aynı hızla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yalanlandı. Gerçek şu ki, Türkiye artık iddia ile yalanlamanın arasına sıkışmış bir ülke. Her olayda “hangisi doğru?” sorusunun cevabı artık bir mahkeme kararında değil, toplumun tarafında aranıyor.

Bir dönem “İzmir Askerî Casusluk” davasıyla kahraman askerlerin hayatı karartılmıştı. Bugün benzer bir atmosfer yeniden kuruluyor. O zaman da dosyalar gizliydi, belgeler gizemliydi, ifadeler “itiraf” olarak sunulmuştu. Bugün de tablo pek farklı değil: İsimler değişti, yöntem aynı kaldı.

 Siyaset, adaletin önüne geçtiğinde

Ekrem İmamoğlu, Merdan Yanardağ ve Necati Özkan… Üç isim, aynı dosyada “casusluk” etiketiyle anılıyor. Bu etiket öyle bir yapışıyor ki, masumiyet karinesi artık kâğıt üzerinde bir süs haline geliyor. Her yeni soruşturma, sadece bir hukuk süreci değil, kamuoyu algısına atılan bir taş.

Asıl mesele şu: Gerçek bir casusluk faaliyeti mi var, yoksa “casusluk” kelimesi mi araçsallaştırılıyor? Türkiye’de bazı kelimeler, tıpkı “terör”, “vatan haini” ya da “dış güçler” gibi, politik mühimmat haline geldi. Kimin üzerine atılırsa, o anda tartışmanın öznesi değil, hedefi oluyor.

Belki de en trajik kısmı şu:
Birileri “itirafçı” olurken, birileri de gerçeği itiraf etmekten korkuyor.
Ve toplum, artık itirafların değil, itiraf edilmeyenlerin gölgesinde yaşıyor.

 

 Okur Yorumu Çağrısı:
Sizce bu dosya gerçekten bir casusluk hikayesi mi, yoksa yeni bir siyasi senaryo mu?



Haber Editörü

Hakan DİKMEN

hakandikmen30@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku