İşçi sendikaları konfederasyonundan kitlesel ortak basın bildirisi…
Çalışma hayatında karşılaşılan başta geçim şartları olmak üzere iş barışını bozan gelişmeler yaşanması, ücret ve vergideki adaletsizlik, kamuda ücret dengesizliği, benzeri sorunlar İşçi Sendikaları Konfederasyon kurullarında ele alınarak değerlendirilmiş ve sorunların çözüme kavuşması için hak ve taleplerinin yeniden gündeme taşınması zorunluluğunu ortaya koyduğu tespitinden yola çıkılarak, işçi sendikaları konfederasyonu tarafından bir eylem planı hazırlanmış ve uygulamaya konulmuştur.

tüm1habermedya/gündem/basınaçıklaması/işçi/konfederasyon/eylemplanı
Bu eylem programı çerçevesinde; Erzurum Ağır Bakım Fabrikasında çalışmakta olan ve Harb-İş Sendikasına bağlı fabrika işçileri seslerini duyurmak amacıyla, Türk Harb-İş Sendikası Doğu Anadolu Bölgesi Temsilcisi Murat Tamcahan Başkanlığında ve gözetiminde, basın açıklaması içeren bir eylem planı gerçekleştirdiler.
Murat Tamcahan; TÜRK-İŞ e bağlı konfederasyon tarafından 81 ilde eş zamanlı olarak yapılan bu eylem planında hazırlanan bültende yapmış olduğu basın açıklamasında işçilerin mağduriyetleri yanı sıra olumsuz geçen hayat şartlarına da değinerek hükümetin dikkatine çağrı yaptı.
Tamcahan, yapmış olduğu açıklamada ana başlıkları tüm vatandalar tarafından bilinen ve yaşanılan durumlardan bahsederek, işçilerin sıkıntılarını maddeler halinde sıraladı.
*Hayat Pahalılığı
*Satın alma gücümüzdeki gerileme
*Adaletsiz vergi sistemi
*Kamu işçilerinde ücret dengesizliği
*İşsizlik
*Güvencesiz çalıştırma
Yaşadığımız bu sorunlara dikkat çekmek için önce geçtiğimiz ay 81 ilde basın açıklaması yaptık. Ardından 26 Ağustosta Tekirdağ/Çerkezköy’de, 3 Eylülde ise Zonguldak’ta on binlerce işçinin katıldığı mitingler yaptık.
Sesimizi duyurmak istedik. Sağduyulu davranmaya gayret ettik. Diyalog kapılarını açık tuttuk. Ancak bir sonuç alamadık.
Sürekli sabırlı olmamız istendi. Ama bıçak kemiğe dayandı.
Bundan sonra sözümüzü meydanlarda yüz binler ile söyleyeceğiz.
Ekonomik krizin bedelini işçiler olarak biz ödemeyeceğiz.

Değerli arkadaşlar;
Markete, pazara, temel tüketim ürünlerine tepeden tırnağa her şeye her gün zam geliyor. Dün aldığımızı aynı fiyatıyla bugün alamaz olduk.
Büyükşehirlerde ev kiraları ortalama asgari ücretin üzerine çıktı.
Okullar açıldı, eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hale geldi. Analar, babalar “çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz diyor”.
Elektriğe ve Doğal gaza geçtiğimiz aylarda % 38 zam geldi. Önümüz kış ve işçi emeklisi kışı nasıl geçireceğiz diye kara kara düşünüyor.
Kişi başına düşen gelir artıyor ama işçinin ve emeklisinin geliri değil sefaleti artıyor.
Ülkemizde gelir adaleti hızla bozuldu.
İşçilerin milli gelirden aldığı pay alırken işverenlerin payı da her geçen gün artmaktadır.
Buradan tekrar söylüyoruz: Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu, en düşük emekli maaşının asgari ücretten de düşük olduğu bir toplumda huzuru tesis etmek mümkün değildir. Sosyal Barış olmaz…
Değerli arkadaşlar;
Geçmiş yıllarda da ekonomik krizler yaşandı. Geçim şartları ağırlaştı. Ancak bu dönemde olduğu kadar yoksulluk görülmedi. İşçiler mağdur olmadı.
Enflasyon kadar ücret zammı yoksulluğun sürmesidir.
Kaldı ki açıklanan enflasyon, yaşadığımız gerçeğin çok uzağındadır. Bizi yansıtmıyor.
Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu kayıp daha da artacaktır.
Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır.
İşçiler enflasyonun sebebi değildir. Enflasyonu düşürmek için fedakarlığı, kazancını ve servetini artıranlar yapmalıdır.

Değerli arkadaşlar;
Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergide adaletin sağlanması gerekir.
Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler var. Ama işçinin ödediği kadar vergi vermiyorlar.
İşçiler 12 ay çalışmakta ve fakat 2,5 aylığını vergi olarak ödemek zorunda kalmaktadır. Yaptıkları her harcamada KDV si, ÖTV si olmak üzere ödediği dolaylı vergi var.
Vergi sisteminde acil olarak düzenleme yapılmalıdır. Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları kabul edilebilir düzeyde güncellenmelidir. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır.
Gelir vergisi tarifesi ilk basamağı, geçmiş yıllarda olduğu gibi, brüt asgari ücretin 12 katından az olmamalıdır. Gelir vergisi oranı bütün işçiler için yüzde 15 te sabitlenmelidir. İşçilere yapılan sosyal amaçlı ödemelerden vergi kesilmemelidir.

Değerli arkadaşlar;
Kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde yaşanan sıkıntıyı biliyorsunuz. 2023 yılında Çerçeve Anlaşma Protokolü kapsamında imzalanan toplu iş sözleşmelerinin yürürlük başlangıç tarihleri farklıdır.
Enflasyonun yüksek olması sebebiyle, sözleşme başlangıç tarihleri arasındaki bir aylık zaman farkı bile ücret zammı açısından soruna yol açmıştır. Kamuda bir ücret dengesizliği ortaya çıkmıştır.
Bu sorun işyerlerinde huzursuzluğa yol açmaktadır.
Ücretlerde ortaya çıkan farklılık, çalışma barışını ve üretimi olumsuz noktaya taşıyabilecek noktaya gelmiştir.
Acilen ek çerçeve anlaşma protokolü yapılması talebimizi yaptık.
Yürürlük başlangıç süresi Ocak ayı olanlarda, 1 Şubat ve ilerleyen aylarda olan toplu iş sözleşmelerindeki ücret zammı oranı arasındaki fark ortadan kaldırılmalıdır.

Değerli arkadaşlar;
Sosyal güvenlik sistemimizde birçok sorun çözüm beklemektedir. Ancak bu sorunlara yenileri de eklenmektedir.
Emekli aylığı bağlanmasında geçmişte yapılan düzenlemelerin ne anlama geldiği bugün daha iyi anlaşılmaktadır.
Aynı işyerinde, aynı dönemde çalışan iki işçiye emekli aylığı başvuru tarihleri farklı olduğu için farklı aylık bağlanabilmektedir.
Uygulanan sosyal güvenlik sistemi nedeniyle, enflasyon farkının yüksek olduğu bu dönemde 2024 yılı içerisinde emekli aylığı talebinde bulunanların emekli aylıkları, 2025 yılında başvuracaklardan daha fazla olacaktır.
Bu durum birçok işçinin emeklilik başvurusu yapmasına sebep olmaktadır. Nitelikli çalışanlar oluşacak fark sebebiyle emekli olmayı tercih etmektedirler.
Bu mağduriyetin yaşanmaması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. İşçinin hak kaybı yaşamasının önüne geçilmelidir.
Değerli arkadaşlar;
Geçimini emeği ile sağlayan işçilerin emeklilik döneminde önemli bir güvencesi alacağı kıdem tazminatıdır.
İşçiler geçmiş yıllarda kıdem tazminatları ile iyi kötü bir ev alabilmekte, çocuklarını evlendirebilmekteydi.
Bu sebeple yıllarca kıdem tazminatına her el uzatıldığında, meydanlarda “kızımın çeyizi, oğlumun düğün parası” dedik, ortadan kaldırılmasına karşı durduk.
TÜRK-İŞ olarak verdiğimiz mücadeleyle bu güne kadar kıdem tazminatına dokundurtmadık.
Ancak kıdem tazminatı da zaman içerisinde eridi.
Kıdem tazminatı tavanı uygulaması işçilerin mağduriyetini her geçen gün artırdı.
Bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için kıdem tazminatı tavan miktarının brüt asgari ücretin 7,5 katı olması gerekmektedir.

Değerli arkadaşlar;
TÜRK-İŞ sadece işçinin değil; emeklinin, çiftçinin, esnafın yani dar ve sabit gelirli geniş kesimlerin insana yakışır şartlarda yaşaması için mücadele etmektedir.
Sendikalı işçi ile örgütsüz işçi, memur ile işçi, sigortalı işçi ile kayıt dışı çalışanı ve mülteciyi karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. İşsizlerin iş beklentisiyle çalışanlara baskı kurulmak isteniyor.
Türkiye ucuz işgücü ülkesi olmayacaktır. Rekabet düşük işçi maliyet sağlanmamalıdır.
Zorlu çalışma şartlarını biz yaşıyoruz, geçim sıkıntısını biz çekiyoruz.
Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz.
Yaşasın TÜRK-İŞ,
Yaşasın Ekmek, Barış ve Özgürlük Mücadelemiz…