HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı: İsveç'in NATO'da veto edilmeli

HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı: İsveç

HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı: İsveç'in NATO'da veto edilmeli

HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, Meclis'te genel basın toplantısında, 'Türkiye ve Müslüman kamuoyunun beklentilerine göre, Hıristiyan İslami değerlere yönelik aşağılık saldırılara izin veren İsveç'in NATO'ya veto edilmeli, genel ambargo uygulandı.' dedi.

HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, partinin gündem değerlendirmesini TBMM'de bir önceki basın toplantısıyla paylaştı. Yeni Anayasa Türkiye'de 28. dönem milletvekilliği seçimleri ile birlikte yeni bir dönemin yaşanmayacağını söyleyen Ramanlı, Türkiye'nin yeni döneminde en önemli gündemlerinden birinin sivil bir anayasa olması gerektiğini söyledi. Ramanlı, 'Uzun bir geçmişe devam eden kronik idari ve bürokratik görevlilerin merkezinde, hak savunucularının insan haklarının karnemizi gizlememasında, hükümran vatandaşa karşı ayrıcalıklarını aksatmasında mevcut anayasanın yetersiz ve işlev daha fazla gözetlemesizliği çarpar hale getirdi.' dedi.
Bu anayasanın aynı zamanda kuvvetler ayrılığı ilkesini güçlendiricien ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi karşısında milletin iradesini temsil eden yasama organını da ezdirmeyen bir anlayış barındırması, temsilde adaleti temel tahliyeye kavuşturmayı önem arz etmektedir. Bu bağlamda Meclis'in vereceği aranın ardından ilk önemli icraatı bu Anayasanın tartışılması ve kabul edilmesi yenilenmesi ve yeni döneme yeni Anayasa ile adım atılmalıdır.' diye konuştu. Kiralardaki yüksek şovlar Konut ve kira fiyatlarındaki fahiş artışının büyük ölçüde olumsuz etkilenmesini sağlayacak Ramanlı, 'Ülkemizde konut oranı giderek azalırken kiracı oranıysa her geçen gün artıyor. Yükselen konut ve kira fiyatlarındaki artışın nedenlerindendir.' kullanım kullandı. Ramanlı, şöyle devam etti: 'Piyasada kira dizi oranı kimi yerlerde yüzde 200'lere dayanmıştır. Kira dizilerinin yüzde 25 ile sınırlandıran düzenlemenin maalesef pratikte pek bir anlamı yoktur. Giderek içinden çıkılmaz hal alan bu sorunla ilgili yeni bir politika ortaya konmalıdır. Hükümetin, farklı teşvik paketlerini hazırlayarak ilk kez ev sahibi olacaklara sonuç vermeyi, birden fazla evi varsa konut yatırımı yerine başka yatırım araçlarına yönlendirmeyi veya birden fazla evi olanlara farklı vergi modellerini getirme gibi açıklamaları değerlendirmesini önerme. Ayrıca inşaat malzemelerindeki vergilerde indirime gidilerek özel sektör desteklenmeli, konut üretimi artırılarak arz-talep dengesi giderilir. Hem kiracıların hem de mülkü korumanın korunması için gerekli korunmaya alınmalı ve etkili bir denetim aralarında işletilmelidir.' Taşeron göçmen kadro sorunu Kamu İktisadi Teşebbüslerinde çalışan taşeron maliyetlerinin devam etmesi gereken Ramanlı, '2017'de cumhurbaşkanlığı 696 Nolu cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Kamu İktisadi Teşebbüslerinde çalıştırılan 800 binden fazla taşeron işçi kadroya alınmıştı. işçi, kadroya geçemedi.' dedi. Ramanlı, 'Geçen süre cehennem söz konusu taşeron işçi kadroya geçmeyi beklemektedir. çalışan tüm istihdame iş güvencesi gider.iş ve çalışma barışını bozan, eşit işe eşit ücret ve eşit özlük hakları ilkesine aykırı olan farklı kişisel rejimi uygulamasına son vermek.' değerlendirmesinde bulundu. 'Elektrik kesintileri çiftçileri mağdur ediyor' Doğu illerinde, özellikle kırsal kesimlerde yaşayan uzun süreli elektrik kesintileri başta çiftçiler olmak üzere kalıcı olarak mağdur olduklarına dikkat çeken HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı, elektrik dağıtım işletmelerinin, sözde kayıp kaçakla mücadele adına sulu tarım yapan çiftçilerin elektriğini kestiğini söyledi. Ramanlı, 'Sulamaya en fazla tutukluluktan bir dönem yapılan elektrik kesintileri sonucunun zarar görmesine yol açmaktadır. çiftçiler olmak üzere çocuklara elektrik faturaları düşürülmelidir.Zirai üretim yapan çiftçilere ve işletmeye uygun fiyatla elektrik satışına imkan sağlanmalı, elektrik borçlarının ödemesi kolaylaştırılmalıdır. .' şeklinde konuştu. Öte yandan elektrik kullanımında oluşan kayıp ve kaçak bedelinin dürüstlükten alınmasından alınmasının suç ve cezasının şahsiliği ilkesine geneline aykırı bilinen uyarı faaliyeti Ramanlı, 'Elektrik dağıtım şirketi bununla birlikte kaçak elektik kullanım amacından büyük paralar tahsilat yapıyor ve suç duyurusunda bulunuyorlar. icra marifetiyle tahsilat yapmakta hem de oluşan kayıp kaçak farklarını tüm masraf faturasına dahil mükerrer tahsilat yapmaktadırlar.' diye ekledi. Ramanlı, 'Hükümet, yöneticinin sırtına bindirilen bu ağır yükü hafifletmeli, vergi mükelleflerini korumak için gerekli düzenlemeleri yapmalıdır. idamda bulundu. Multicilere yönelik uygulamalar Zorunlu sebeplerle Türkiye'ye sığınan mültecilere karşı son dönemler hortlatılan düşmanca politikaların, ülke kaosa sürükleme projelerinin bir sonucu olduğunu kaydeden Ramanlı, Kocaeli'nin Dilovası beldesinde halkı mültecilere karşı kışkırtanların, krallığın karanlık bir süresi ve şiddet sarmalına sürükleme hevesinde dikkat çekti. Ramanlı, medyayı yöneten de sahibi olan hareket eden bu kesimin, adlî ve ferdî bazı grupları genelleştirerek toplumsal hassasiyetleri kaşıdığını, amaçlı bir şekilde gerçekleri çarpıttığını, mültecilere karşı düşmanlığını körüklediğini ifade etti. Ramanlı, sözlerini şöyle sürdürdü: 'İltica bakışları ortadan kalkmadan mültecileri geri dönüş zorlamak adil ve insanî değildir. Hükümet, medya üzerinden gruplar manipüle edenlere karşı çok güçlü bir enformasyon ağı oluşturulmalı ve gruplar çarpıtan şahıslara ağır yaptırımlı yargılama süreci başlamalıdır. Multecilere yönelik tahammülsüzlük zaman zaman farklı boyutlara da taşınıyor. CHP'li İzmir belediyesinin Arapça tabelalarının ortadan kalkmasıyla tezahür eden dil düşmanlığı, 30'lu izleyenler despot yönetim anlayışına özlem duymanın bir yansıması. Yerel yönetimlerin inancı, sağlamlığı ve dilleri hedef alan uygulamalarına karşı güçlü bir denetim yöntemleri kurulmalıdır. Yasal korumalarla yabancı ve mültecilerin temelde işyeri açma ve kendi kimlikleri yoluyla nitelendirme/marka hakkı olmak üzere yeni bir şekilde güvenceler oluşturulmalıdır. Türkiye'nin yeni yüzyılda güçlü ve adil devlet ile hoşgörü toplumu temeli yapılanma ve yol alma idealinin, mülteci karşıtlığı ve etnik düşmanlık üzerinden sabote edilmemelidir.' Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılar ve İsveç'in NATO askerleri İsveç makamlarının, Kurban Bayramının ilk günü, Stockholm'deki bir caminin cephesi Kur'an-ı Kerim'in yakılmasına izin izlerini hatırlatan HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, 'İsveç makamlarının ikinci kez bu skandal eyleme izin vermesi İslam'ın düşmanlığında geldikleri noktayı ortaya çıkarır. Yüce Kitabımız Kur 'an-ı Kerim'i hedef alan alçakça saldırıların 'ifade Özgürlüğü' kapsamında pazarlanmaya kabul edilebilir.Özgürlük adı altında kin ve nefret kusmaktan geri durmayan zalimlerin, Müslümanların mukaddesatına bu denli pervasızca saldırıları durdurulmalıdır.' dedi. Ramanlı, 'Aynı alçalma ikinci kez göz yuman İsveç makamlarının İslam dünyasının kuru kınama açıklamalarından çekinmediği aşikardır. İslam'a ve İslami değerlere yönelik saldırılara göz yuman İsveç'e ve diğer tüm İslam düşmanı rejimlere karşı İslam dünyasının genişlemesi bir boykot gerçekleştirilmeli, ticari ve Aksi takdirde bu düşmanca saldırıların sayısı artacak, 'özgürlük' kisvesi altında tüm değerlerimiz hedef haline getirilecektir.' değerlendirmesini yaptı ve şu çağrılarda bulundu: 'Hangi dinden ve inançtan olursa olsun aklı başında her ilkeli fert ve inşaatın, bu provokatif girişim karşısında inisiyatifin artması ve insanlığın huzurunu kaçırtacak bu benzeri densizliklerin son bulması adına harekete geçmesi gerekiyor. Türkiye'ye de bu noktada büyük bir sorumluluk düşmektedir. Bakışın bakış açısına yönelik değerlendirme, ağırlık İslami değerlere yönelik aşağılık saldırılara izin veren İsveç'in NATO'ya hapsedilmesi veto edilmeli, baskı ambargosu uygulandı.' Cenin mülteci kampına saldırı Siyonist işgal saldırıin, hiçbir anlaşma ve ahde bağlı Filistin'deki saldırı ve katliamlarına devam ettiğine dikkat alıntı Ramanlı, işgalcilerin Cenin'deki katliamlarına ilişkin sonuçlarını kaydetti: 'Siyonist direniş 1953'te işgal ediyor Filistin izlemen sürgün edilen Filistinliler, Batı Şeria'daki cenin yerinde sığınarak burada cenin mülteci kampını kurdular. İşgalciler, 1967'de cenin şehrini ve mülteci kampını da işgal ettiler. 1996'daki Oslo barış antlaşması ile de cenin , Filistin yönetimine alındı. Kurban Bayramı'nın hemen akabinde dünya gezisinin Fransa'daki gösterilere odaklanmasını fırsat bilen işgal rejimi, cenin mülteci kampına havadan ve karadan en ağır silahlarla saldırmaya başladı. Buldozer ve iş makinalarıyla da mülteci kampının sürekliliği, su ve elektrik şebekelerini merkezledi. Saldırı ve bombalamada yarıda 18 yaş altında olan 10'dan fazla Filistinli şehit götürüldüğünde 25'i ağır olmak üzere fazlasıyla birlikte da yaralandı. Sözde antlaşmayla Filistin yönetimi kontrolüne bırakılan Cenin'in pervasızca bombalanması, işgal rejiminin hiçbir ahit ve antlaşmaya bağlı kalmayacağını gösteriyor. Bu saldırıları kınıyor ve lanetliyoruz. Yönetimlerin bu sınır vericisi sessizliği ve işgalcilerle devam ettirme yarışına karşı Müslüman harekete artık harekete geçmelidir. Türkiye başta olmak üzere bölge bölgelerini Siyonistlerle tüm sınırlamalı, siyonistlerin bombaları kapımıza dayanmadan bu terör hükümetine karşı güç birliği yapılmalıdır.' Basın toplantısına HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Gaziantep Milletvekili Şehzade Demir, Mersin Milletvekili Faruk Dinç ile HÜDA PAR Sözcülerinden Yunus Emiroğlu da katıldı. 


Haber Editörü

Dikmen Hakan

hakandikmen30@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku