HÜDA PAR: Batı'dan ithal edilen yasalar aileyi yok oluşa sürüklüyor

HÜDA PAR: Batı

HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Zehra Çiftçi, Türk Medeni Kanunu'nun yürürlüğe girmesinin yıl dönümünde yaptığı açıklamada Batı'dan ithal edilen yasaların aileyi korumadığını aksine yok oluşa sürüklediğini belirtti.

Genel İdare Kurulu Üyesi Zehra Çiftçi, Türk Medeni Kanunu'nun yürürlüğe girmesinin yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yaptı.

Çiftçi, "Medeni Kanun, aile yapısını daha iyi bir konuma getirmemiş, aksine onu yok oluşa doğru sürüklemektedir." dedi.

"Batılı devletler kendi kurtuluşları için hazırladıkları kanunları İslam toplumuna dayatmıştır"

Türk Medeni Kanunu'nun İsviçre Medeni Kanunu'ndan birebir çevrilerek 4 Ekim 1926'da yürürlüğe girdiğini hatırlatan Çiftçi, "Dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, kanunun gerekçesini kaleme alırken şöyle demiştir:

'Cumhuriyet, Türk adaletinin bu keşmekeşten, yokluktan ve pek ilkel vaziyetten kurtarılmasını; inkılâbın ve çağımız medeniyetinin gereklerine uygun yeni bir Türk Kanunu Medenisinin süratle vücuda getirilmesini ve kanunlaştırılmasını zaruri kılmıştır.'

Oysa bu durum; Orta Çağ karanlığından kurtulmak için arayışa giren ve kendi toplumsal yapılarına uygun düzenlemeler geliştiren Batılı devletlerin, kendi kurtuluşları için hazırladıkları kanunları, farklı bir toplumsal yapıya ve inanca sahip olan İslam toplumuna dayatmaları anlamına gelmiştir. Üstelik Medeni Kanun, aile yapısını daha iyi bir konuma getirmemiş, aksine onu yok oluşa doğru sürüklemektedir." şeklinde konuştu.

"Başka bir topluma ait kanunların olduğu gibi alınması topluma zarar verir"

Kanunların toplumun inanç, kültür ve geleneklerine göre hazırlanması gerektiğinin altını çizen Çiftçi, "Kanunlar ancak bu şekilde toplumsal sorunları çözer ve insanlar arasındaki ilişkilerde dengeleyici bir rol oynar. Başka bir topluma ait kanunların olduğu gibi alınarak benimsenmesi ise bu dengeyi bozarak topluma zarar verir. Hiçbir şekilde toplumsal yapımız, yaşayışımız, kültürümüz, inanç ve örfümüz ile bağdaşmayan Batı'nın aklını yansıtan Medeni Kanun; aile kurumunu korumak şöyle dursun, toplumu aile üzerinden dönüştürme misyonu taşımaktadır. Üstelik imzalanan uluslararası sözleşmelerle her defasında üzerinde yapılan değişiklikler bu akışı hızlandırmaktadır." dedi.

"Bu yasalar ve uygulamalar nedeniyle gün geçtikçe boşanmalar artmakta"

"Hâlbuki aile, toplumun temeli ve geleceğimizin teminatı olması hasebiyle en hassas kurumumuzdur." diyen Çiftçi, şöyle devam etti:

"Bu kurumun korunması ve geleceğe taşınması tüm kurumların korunmasından çok daha önemlidir. Ailenin korunması, aileyi aile yapan değerlerin yasalara yansımasıyla mümkündür. Maalesef Medeni Kanun başta olmak üzere Batı'dan ithal edilen yasalar, aileyi değil bireyi esas almakta; aile bütünlüğünü korumak yerine aile bireylerini birbirinden koparmaktadır. Batı'nın bireyci anlayışını yansıtan bu yasalar ve uygulamalar nedeniyle gün geçtikçe boşanmalar artmakta, evlilikler azalmakta, evlilik yaşı yükselmekte, nüfusumuz erimekte ve ahlaki yozlaşma tavan yapmaktadır."

"İnancımızı referans alan kanunların oluşturulması şarttır"

Çiftçi son olarak, "Yeniden yaralarımızı sarmak ve aile kurumunu korumak istiyorsak; aileyi temele alan, aile bütünlüğünü koruyucu, uyumu sağlayıcı ve inancımızı referans alan kanunların oluşturulması şarttır." değerlendirmesinde bulundu. (İLKHA)



Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku