GÜNDEM

GÜNDEM Haberleri

Haydut devlet, zorba kral!

Haydut devlet, zorba kral!

Haydut devletin zorba kralı böyle istiyor… Allah’tan Gazze’ye, Panama’ya, Kanada’ya ve Grönland’a demokrasi götüreceğim dememiş. Zira demokrasi götürmeye kalktığı Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’nin durumu ortada…

Haydut devletin zorba kralı böyle istiyor… Allah’tan Gazze’ye, Panama’ya, Kanada’ya ve Grönland’a demokrasi götüreceğim dememiş. Zira demokrasi götürmeye kalktığı Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’nin durumu ortada…

HALİT YILDIRIM

KÜRESELLEŞEN dünyada yaprak kımıldasa, dünyanın en ücra köşesinde bile gündem olabiliyor. Atılan her adım, gelişen her olay, dünya barışını ve huzurunu yakından ilgilendiriyor. Hele de bu yaprak büyük bir yapraksa ve kımıldadığında fırtınalar koparıyorsa tüm dünyanın gözü kulağı bu yaprağın çıkaracağı en küçük hışırtıya odaklanıyor.

 

Dünya düzeni, her geçen gün yeni bir kisveye bürünüyor. Bu kisve, kan ve gözyaşı yağdıran bir bulut gibi insanlığın üzerine musibetler sağmakta. Aslına bakılırsa ortada bir düzen olduğu da söylenemez. Bu nasıl bir düzendir ki devletleri tehdit ediyor, insanları yerlerinden, yurtlarından 

uzaklaştırmayı planlıyor, şu çağda sözüm ona şu en modern çağda alenî katliamlar yapılabiliyor ve adına da “yeni dünya düzeni” deniliyor. 

 

Ortada apaçık bir düzensizlik var. Bir yerde düzensizlik varsa bu düzensizliği yöneten, ona sebep olan amiller, etkenler, failler de var demektir. Yazımızın başlığından da anlaşılacağı gibi ortada bir haydutluk, bir zorbalık var demektir. Ve yine bu karanlık düzeni arzu eden sözüm ona süper devletler, küresel finansörler, sapkın ideolojiler de cabası…

 

21. asır, zorbalığın, haydutluğun, gaspın, katliamın meşrulaştırılmasının da asrı olmaya aday gibi. Tuncer Topur’a göre haydut devlet; küresel barışı tehdit eden, ne yapacakları önceden tahmin edilemeyen, kitle imha silahlarının yaygınlaşmasına yardım eden, kendi halklarına merhametsizce davranan, komşularını tehdit eden ve katı bir şekilde tarafı oldukları uluslararası antlaşmaları ihlal eden, terörizmi destekleyen, hatta bunu siyasetlerinde bir araç olarak kullandıkları iddia edilen devletler için uluslararası ilişkilerde kullanılan bir terimdir.[1]

 

Tanım, gayet açık ve neredeyse adrese teslim. Bu tanımı okuyan herkesin aklına evvelen Amerika, saniyen de İsrail gelir gelmesine de maalesef Amerika bu tanımı kendi menfaatlerine ters düşen ülkeler için kullanmaya başladı. Tarihte ilk kez Küba, 1982 yılında haydut devlet olarak ilan edildi. Tam bir ironi değil mi?

 

17 Nisan 2015’te Amerikalı yazar, tarihçi ve eleştirmen Noam Chomsky, ABD ve İsrail’i iki ayrı haydut devlet olarak nitelendirdi. Söz konusu söyleşide Chomsky şu ifadeleri kullanıyor.

 

“Ortadoğu’da azgınlık yapan, şiddetini taşıyan, terör eylemleri gerçekleştiren, sürekli yasadışı eylemler yürüten iki devlet var. İkisi de büyük nükleer silahlı devletler ve nükleer silahları var. Ve onların nükleer silahları kaale alınmıyor. (Soru: Kimi tam olarak kastediyorsunuz?) Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail… Dünyanın ana nükleer devletleri. Demek istediğim, uluslararası araştırmaların Amerikan araştırma kurumları tarafından yapıldığının nedeni var. Birleşik Devletler, ezici bir farkla dünyadaki en büyük tehdit olarak kabul edilir. Başka bir ülke yanına bile yaklaşamaz. İşin ilginci Amerikan medyası bunu yayınlamayı reddetti. Ama böyle gitmez.”[2]

 

Noam Chomsky, 11 Eylül saldırılarının sorumlusunun ABD olabileceğini de söylüyor.[3]

 

William Blum da “Haydut Devlet/ Dünyanın Tek Süper Gücü İçin Bir Rehber” isimli kitabıyla haydut devlet olarak Amerika’yı açıkça nitelendirmekte.[4]

 

Geçmişte yaşanılanları bir yana bırakırsak Trump’ın ABD Başkanı olmasının ardından yaptığı açıklamalar, Kanada’yı ilhak etmek istemesi, Grönland’ı istemesi, “Gazze bizim olacak, Gazzeliler başka Arap ülkelerine mülteci olsun” şeklindeki demeçleri de gerçek haydut devletin ABD olduğunu ve başındaki zorba kralın da Trump olduğunu açıkça gösteriyor. Peki, İsrail nedir, diye sorarsanız, “İsrail, küçük ABD, ABD ise büyük İsrail’dir”. Netenyahu’nun sandalyesini bir garson titizliği ile çekip Siyonizm’e hizmetkâr olduğunu herkese gösteren Trump, zaten bu kavli durumu fiili hâle getirmişti.

 

Columbia Üniversitesi Psikiyatri Başkanı Jeffrey A. Lieberman, The New York Times’da yer alan makalesinde narsist olduğunu söylediği Trump için ülkenin önde gelen 27 psikiyatristinin Trump’ın zihinsel kapasitesini değerlendirip şu sonuca vardığını yazıyor: “Bir insanın hayatını emanet edemeyeceği kadar dengesiz.”[5]

 

İkinci defa başkan olduktan sonra yaptığı açıklamalara bakıldığında Trump için söylenen bu sözlerin az bile olduğunu düşünmek, gayet mantıklı bir çıkarım olur.

 

Hatırlarsanız Trump, geçtiğimiz günlerde ABD’nin Gazze Şeridi’ni “ele geçireceğini” ve bölgeyi “Orta Doğu’nun Rivierası” hâline getirmek istediğini söylemişti. Bu söylemi en çok beğenen ve “devrimci” ve “yaratıcı” olarak değerlendiren de tabii ki Netanyahu olmuştu. Bu söylem büyük bir infiale sebep olmuştu. Aklı başında olan herkes böyle bir durumun gündeme getirilmesini bile kabul edemez. Zaten öyle de oldu, Trump’ın sözlerini bırakın duyarlı İslâm ülkelerini -ki duyarsız ve teslimiyetçi bazı Arap liderler bu fikri desteklediler- Amerika’nın kendi içinden peş peşe itiraz açıklamaları geldi.

 

Örneğin Bruxelles Üniversitesi Uluslararası Hukuk Profesörü Olivier Corten, Euronews’e yaptığı açıklamada, “Eğer yüz binlerce Filistinli zorla sınır dışı edilir ve kendi topraklarının dışına nakledilirse bu sürgün anlamına gelir” diye tepki gösterenlerden birisi…

 

Konuyla ilgili olarak Euronews’in bir haberinde Uluslararası Kriz Grubu’nun ABD programı direktörü Michael Wahid Hanna da “Zorla yerinden etme ve etnik temizliğe uluslararası hukukta izin verilmez” diyor ve ekliyor: “Bu bir savaş suçu teşkil edecektir. Uluslararası bir suç. Bu, Filistinlilerin topraklarından etnik olarak temizlenmesine yardım ve yataklık olarak gören Arap halkları arasında son derece tartışmalı olacaktır. Örneğin Mısır için, Gazze sorununu ve Gazzelilerin yerlerinden edilmesini uzun zamandır bir tür kırmızı çizgi olarak gören ordu ve güvenlik güçleri için de son derece tartışmalı olacaktır.”

 

Yine aynı haberde Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) araştırmacısı Hugh Lovatt’ın Euronews’e yaptığı açıklamada, “Trump’ın önerdiği şey Gazze için açıkça bir felaket ama aynı zamanda bölge ülkeleri için de istikrarsızlaştırıcı olacaktır” dediği de yazılmış.[6]

 

Bu açıklamalardan sonra Gazzelilerin “gönüllü” olarak Gazze’yi terk etmelerine yardımcı olmak için harekete geçen zorba kral Trump, daha önceki zorba kral Biden tarafından İsrail’e satışı durdurulan MK-84 türü 1 tonluk bombaların satışını onayladı ve bu her biri bir ton ağırlığındaki 1800 adet bomba 16 Şubat tarihinde İsrail’in Aşdod Limanı’na indirildi.

 

Zorba kral Trump’ın yapmak istedikleri sadece Gazze ile sınırlı değil. Trump ayrıca Panama Kanalı’nın da Grönland’ın da ABD’nin ekonomik güvenliği için gerekli olduğunu ve aynı zamanda Kanada’ya da ABD’nin bir parçası hâline gelmesi için ekonomik baskı uygulayacağını söylemişti. Kısacası zorba kral, dünyayı bir savaş alanına dönüştürmeyi kafasına koymuş gibi…

 

Zorba kral, dünyanın en büyük adası olan ve nüfus yoğunluğu olarak en düşük yerleşim yeri olan bu yarı buzul adayı neden istiyor dersiniz? Tabii ki adanın yeraltı kaynakları için… Zira ada altın ve platinum gibi değerli metallerin yanı sıra lityum, titanyum ve kömür, uranyum, elmas ve yakut kaynaklarına sahip. Bu zenginlik zorba kralın iştahını kabartıyor.

 

1999 yılına kadar Panama Kanalı’nı elinde bulunduran ABD, yıllarca süren müzakerelerin ardından buranın kontrolünü 1999’da Panama’ya devretmişti. Trump burasının Çin’in eline geçtiğini iddia etse de kanal trafiğinin yüzde 72’sini Amerikan kargo gemileri, yüzde 22’sini de Çin kargo gemileri oluşturuyor. Ayrıca ABD gibi Çin’in de Panama’da büyük ekonomik yatırımları var.[7]

 

Anadolu Ajansı’nın yaptığı bir habere göre Trump, Kanada’nın ABD’ye 51. eyalet olarak dahil olması gerektiğini savunarak, “Biz onlardan daha fazlasına sahibiz ve onların hiçbir şeyine ihtiyacımız yok. Dolayısıyla neden Kanada’yı korumak için yılda 200 milyar dolar kaybediyoruz?” demişti.[8]

 

Evet, haydut devletin zorba kralı böyle istiyor… Allah’tan Gazze’ye, Panama’ya, Kanada’ya ve Grönland’a demokrasi götüreceğim dememiş. Zira demokrasi götürmeye kalktığı Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’nin durumu ortada…


 



Haber Editörü

TÜLAY DİKMEN İLE CUMA KÖŞESİ

admin@tum1haber.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku