Dikkatle sonuna kadar okumanız ricasıyla Kamuoyuna Duyurulur:
Daha önce yazmış olduğum Göyçe Zengezur Üniversitesi ve Mehmet Ali Arslan hakkında olan yazılarım kamuoyunun ve arşivlerin hafizasındadır
Yazmış olduğum ve Azerbaycan'ın saygın gazetelerinde yayınlanan
https://axar.az/news/gundem/897580.html
ve Rusça'ya da çevrilen köşe yazılarımda da belirttiğim gibi; üniversitenin, insanları dolandırmak amaçlı kurulduğunun belge ve yazışmalarla delillendirdiğim iddialarımın aksinin ispat için istemiş olduğum halde; aksi iddia olarak sözde değil diye iddia ettikleri üniversitenin, YÖK Tanınırlık Belgesi ve Uluslararası Tanınırlık Belgesi’ni, "gönderilsin özür dileyeceğım" dediğim halde, mahkemelere, yazdığım gazetelere, şahsıma göndererek, beni mahkeme önünde cezalandırmak, konuyu aydınlatmak ve beni bu şekilde susturmak yerine;
Türkiye ve Azerbaycan makamlarınca yazmış olduğum gazeteler aranarak, kendi basınlarında iddialarıma tanık olarak gösterdiğim belgelere cevap olmayan, bir tane belge bile konmayarak saçma sapan haberlerle, şahsıma karalama kampanyası gerçekleştirilmiştir.
Bu karalama çalışmalarında görev yaptığım okuluma bile şikayet edilmememe rağmen bu şikayete kendim bile cevap yazısı bile gereği duymadan bana fazlasıyla güvenen kurumlara gazeteci kimliklerimi göndermem bile yetmiştir.
Üniversitenin sahte olup olmadığını arastirdiğım ilk günlerde, “nasıl olsa ulaşamaz” diye düşünüldüğünden olsa gerek üniversitenin rektörü olarak tanıtilan “inanmazsan git Ali Bilgin'i ara” denilerek telefonun Üniversitenin ilk rektörü olarak tanıtılan Ali Bilgin'i yarım saat sonra ulaşmış, Prof. Dr. daha yaptigi ilk konusmada ismi ve imzasının izinsiz olarak kullanıldığını şahsım da öğrendiğini söyleyen Prof. Dr. Ali Bilgin, bana inanmaması için benimle irtibatını sürdürmemesi için üstü kapalı tehdit edilmiş; Prof. Dr. Ali Bilgin’ e rüşvet teklif edilmiştir. Bu yazışma esnasında da şahsıma yalan dolanla hakaret edilmiş, şahsıma yapılan acizce hakaretler sonucunda suç duyurusunda sonucunda da “mahkeme, hakaret suçun kabul etmiş, hakareti üç kişinin olmadığı ortamda yapıldığından” mahkeme açmaya gerek duymamıştır.
Bu olanlar üzerine Prof. Dr. Ali Bilgin isminin izinsiz kullanıldığı, belgelerde kullanılan imzaların şahsına ait olmadığı ile alakalı olarak mahkemeye suç duyurusunda bulunmuştur. Yaptıklarının kanunsuz olmadığını orada burada belge göstermeden yazıp söyleyenler Prof. Dr Ali Bilgin'e davasından vazgeçmesi için Mehmet Ali Arslan'ın başkalarına aratmasıda bilgim dahilindedir.
Buyrun, ilk yazım yayınlanır yayınlanmaz, Prof. Dr. Ali Bilgin'e gönderdiği mesaj:


Mehmet Ali Arslan'ın "üniversiteye hocalar bakıyor" dediğinde üniversite sitesinde sadece Prof Ali Bilgin'in adı vardı.
Bu da sitelerindeki tek Hoca olarak görünen Prof. Dr Ali Bilgin'in iddialrını belirttiği savcılığa suç duyurusu

Prof. Dr. Ali Bilgin'in bana attığı mesaj

Buyrun size bir belge daha

Süslenecek. devlet büyüklüğü ile resmi algısı gösterilecek ya,
Buyrun, bana aranızdan birisi Göyçe Zengezur adı altında bir devleti haritada göstersin. Olmayan bir devletin devlet üniversitesi olur mu?
Dikkatlı baktığınızda aşağıda sağda ise Rektör yazısı ile birlikte Prof. Dr. Ali Bilgin'in ismi mühürü üstünde de imzası var.
Ali Bilgin'in, sertifakalarda ismim ve imzam kullanılarak sahte belge tanzim ediyorlar diyerek suç duyurusunda bulunduğu suç duyurusu tutanağı da yukarıda.
Sahtekarlık yapıyorlar dediğimde ağırlarına gidiyor da kim yalan söylüyormüş bu sahtekarlık değil de nedir?
Ayrıca;
Birçok insanın ismi geçen kişi ve kurum hakkında, süregelen mahkemeleri, Türkiye mahkemelerine verilen suç duyurularından da haberim olduğunu belirtme gereği duyuyorum.
Kendi basınlarında çıkan şahsımla ilgili yazılara ise avukatım “Dava açılacak” dese de “Yazılanlarla ben baştan fazlasıyla kazandım” diyerek istememiş, “acizliklerini herkes görsün” diyerek dava açılmasını istemeyip, gazetelerden yazıların silinmesini de talep etmedim.
Ayrıca, yazım özellikle Azerbaycan’da çok ses getirmiş, Azerbaycan toprağının bir parçası olan Göyçe-Zengezur’un Cumhurbaşkanı olduğunu iddia eden, gene bu adla sözde dijital üniversite açtığını iddia eden Mehmet Ali Arslan’ın, Azerbaycan Devleti tarafından Azerbaycan’a girmesi bile yasaklanmıştır.
Nereye baksan sahtecilik, yalan kokan ismi geçen şahsın kurmuş olduğu partinin de sahte imzalarla kurulduğunu yazdığım, parti kuruluşundaki sürecini belirttiğim yazımda anlattığım, bana da ulaştırılan birbirinin aynısı olan imza sirkülerinde imzası olan ve “Benim bu imzalardan haberim yok.”diyen iki kişinin ismini verdiğim esas şikayete bu konu olduğu halde karşılarına çıkaracağım şahit ve belgeleri, şahsımın istihbari bilgi gücünü tahmin ettiklerinden ses çıkaramadiklarını; kendilerinin böyle bir cesareti olmasa da partideki sahte imzalarla olaylarla suç duyurusunun bir zamanlar Mehmet Ali Arslan'ın çok yakınında olan ismini açıklamayacağım şahıs tarafından Ankara Mahkemesine savcılığa suç duyurusu olarak verildiği, soruşturmanın da sürdüğü de şahsımda da olan belgeler ile bilgim dahilindedir.
İlk defa yayınlayacağım, Yüzüncü Yıl Partisi'nin kurucu üyelerinin imza sirkülerinin bir kısımını, imzaların, herkesin imzası ilk sanki kendi baş harfiyle başlıyormuş aynı şekilde bitiyormuş gibi atılan, tek elden çıkmıs olduğu bakınca bilr anlaşılan imzaların ilk ve son harflerine dikkat etmenizi rica ederek sizle paylaşacağım.

Bana anlatıldıgına göre savcı görür görmez imzaların sahte olduğunu anlamış siz de anladınız mı?
Kurucuların soyad benzerlikleri eğitim durumlarına da dikkat edin ama imzaların tek kişi tarafından atıldığını destekleyen daha bombası var; 20. sırada TSK emeklisi Hasan Girel var, 27. sırada da Ahmet Aslan var. İkisi de bu benim imzam değil orada değildim diyor. Buyrun, bu da sirküleri görür görmez Hasan Girel'in bana attığı mesaj

Hasan Girel'in iddialarını belirttiği suç duyurusunda bulunduğunu; Mehmet Ali Arslan'ın suç duyurusunda vazgeçsin diyerek araya adam soktuğunu da biliyorum.

Yazdıklarıma “Şu yanlış, bu da belgesi.” diyemeyenlerin karalama çabalarından sonuç alamayan, Mehmet Ali Arslan ve yaptıklarına ortak olan insanların, “Nasıl olsa gerçeği millet gidip soramaz, gerçeği öğrenmez, öğrenemez” diyerek “Hasan Barın’ı mahkemeye verdik, ceza yedi.” diye acziyet içeren yalan söylemlerini defalarca duymuş olmama rağmen çok istesem de cevap vererek vakit kaybetmemem istendiğinden, kapı gibi cevap niteliğindeki belgeyi açıklamadım.
Ama hala bu yalanlar devam ettiği ve açıklamak için de icazet verildiği için açıklıyorum.
Öncelikle, mahkemeye verilerek ceza yediğim yalan, bir mahkeme dahi görmediğimden mahkemeye verdik dedikleri de yalan!
Bunları yayanlar da, para için her şeyi mubah sayan, çamur- iftira atmayı, yalanı huy edinen, kul hakkı tanımayan, Allah’tan korkmaz yalancılar.
Kim doğru söylüyor, kim çamur atıyor, buyurun belgesi:


Ceza verdirsik diye sağa-sola konuşsalar da, suç duyurusu aşamasında, savcılık bile önemsemeyip kovuşturmaya gerek yok diye başlık atıp sebeplerini açıklamış.
Sahsıma yapılan yalan çamur ve hakaretleri yayma sebebini ise;
Şu yazdığı yalan diyemeyenlerin yapmış oldukları kanunsuz sahte belgeleri ortaya koyduğumda, olayları şahit ve belgelerle yazdığımda,
Yaptıkları sahtecilik, dolandırıcılık işleri devam etsin diyerek dolandırdığı insanları dolandırmaya devam etmek; çevresindekileri konsolide etmek; saygınlığını korumak için nafile çabalar olarak görüyor;
Azerbaycan ismi taşıdığı halde Azerbaycan’da, YÖK ve Uluslararası geçerliliği olmayan, ben bunları her yazdığımda Rektör ve akademisyen ismi değiştiren Göyçe Zengezur Üniversitesi hakkındaki reklamlar için uyarıyor, uyarılarıma rağmen kayıt olacaklardan, aşağıda bizzat kendi verdikleri reklamdaki numaradan YÖK ve Uluslararası tanınırlık belgesini istemelerini, bu üniversitenin adresi nette İskoçya görüldüğünden, İskoçya Büyükelçiliği’ne böyle bir üniversitenin varlığının sorulmasını, eğer bu kayıtlar yoksa ilgililer hakkında CİMER’e suç duyurusunda bulunmalarını rica ediyor;

Sahte üniversite ve diplomalarla ilgili geniş çaplı operasyon başlatan Devletimin;
Arkasına aldığı isimlendiremediğim güç ve koruma sayesinde yaptıklarına ve binlerce yıllık geçmişi olan Devletimle dalga geçer tarzda, yazılarımda ve burada belirttiğim davranışlara, hâlen devam ettiklerini görmekte olduğumdan,
Yazmış olduğum yazılarımda da belirttiğim İsmi geçen hiçbir devletin tanımadığı üniversite, sahte imzaların kurulan yüzüncü yıl partisi, başta Mehmet Ali Arslan hakkında mahkemelere de intikal eden belge ve şahitlerle ispat etmeye çalıştığım iddiaların, Devletimin harekete geçmesini arz ediyor;
Bana ulaştirılan;
Ne olur ne olmaz güvendiğim dostlarda da bulunsun diyerek onlara da gònderdiğim; Mehmet Ali Arslan'ın ve çok yakınlarındakilerin başkalarıyla yaptığı tehdit konuşmalarını, kimlerle olduğunu yazamayacağım özel whatsap konuşmalarını midem bulandığı isizlerin de bulanmaması için burada yayınlamadığımı da belirtiyor;
Burada yazdıklarımı ve sunduğum belgelerin etkisini, kimin yalan söyleyip söylemediğini, kimin iftira atıp atmadığını sizlerin takdirine bırakıyor; hiç görmedikleri bana güvenip belge, yazışmaları atan, konuşan, beni taktir eden herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
Herşeyi en iyi şekilde gören bilen, üç günluk dünyada kimsenin kimseye faydası olmayacağı huzurda sonunda hesap verceğimiz; kimsenin hakkına girmeden helal alın teriyle kazanılmış rızk duası, hayırlı insanlarla karşılaşmanız temennisiyle saygılarımı sunuyorum
Hasan BARIN