GÜNDEM

GÜNDEM Haberleri

Hadi gel Erzurum’a gel…

Hadi gel Erzurum’a gel…

Hani diyoruz; sanki aşina olduğumuz o senaryo, içimizdeki birileri tarafından yeniden mi sahnelenmeye başlıyor ne?

Hadi gel Erzurum’a gel…

Zamanlamanın harikalığına söz söylemek mi? 

Bravo tam işte sizden beklenilen adımdı bu. 

Yorum mu? 

Haddimiz değil! 

Hâlbuki daha bir kaç gün evvelinden “mahallenin gençleri harçlıksız kaldıkları zaman, esnafın camını taşlarmış “diye bir misale açıklık getirmiştik. Sanki bu birkaç zamandır yaşanılan ve camlara atılan taşlardan böyle bir hisse kapıldık dersek, kimse bize alınıp kızmaz umarım.

Zamanlama demiştik ya işte gerçekten de tam zamanıydı ve bu zamanın son saniyeleri de başlamak üzereydi.

Öyle ki “neden Erzurum” ve “neden Atatürk Üniversitesi” gibi can alıcı noktalara cevabın harika bir şekilde verildiği bir zamanlama içerisinde, birilerinin kalkıp ta bu köklü eğitim yuvasını; bir kez daha şehriyle birlikte ötekileştirmeye çalışması, inanın beklenilen bir adımdı… 

Şaşırdık mı?

Elbette ki hayır ama çok iyi biliyoruz ki atılan bu adım; bu coğrafyaya ve özellikle bu şehrin dünden bugününe tüm insanlarına yapılmış en büyük ihanetten başka bir şey değildir.

Üstelik bu zamanlamanın bitiş noktasında da gündemin ana başlığı olan  “öğrencinin tercih kapısı” bulunuyor ise tıpkı Ali Baba ve Kırk Haramiler masalındaki “açıl susam açıl” parolasıyla da durum kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. 

Hani diyoruz; sanki aşina olduğumuz o senaryo, içimizdeki birileri tarafından yeniden mi sahnelenmeye başlıyor ne? 

Açıl susam açıl…

Boş verelim ceplerine taş dolduranları da biz kendi işimize bakalım.

Bir kaç gün içerisinde binlerce öğrencimizin, tercih sıralamalarına koyacağı şehirlerin ve güzide ilim yuvalarımızın ön plana çıkarılacağı malumunuzdur. Hayati önem taşıyan bu tercihlendirme faaliyeti; gerek ailelerimiz açısından ve gerekse çocuklarımızın yarınlarının şekillenmesi açısından, gerçekten ama gerçekten büyük bir önem arz etmektedir. 

İşte asıl mesele burada meydana gelmekte, bu noktada başlamaktadır.

Öyle ya; neden Atatürk Üniversitesi ve neden Erzurum?

Mantıklı düşünüldüğü zaman; özellikle eğitim dünyasının son dönemlerine ciddi açılardan damga vurmuş, söz sahibi olmuş, karar aşamasında yönlendirici olarak köklü ve zengin pek çok özelliği bulunan, Atatürk Üniversitesi ailesinin avantajlarını uzun uzadıya saymak yerine, sadece birkaç nokta atışla sorumuzun cevabını net bir şekilde ortaya koyabiliriz.

Kaldı ki, göz bebeğimiz Türkiye’mizin eğitim dünyasında ilk ona giren bir aileye mensup olmak; ayrıcalık isteyen bir durum oluşturacağından, sihirli kelime olan “açıl susam açıl”ın yerini bulması da ayrıca önem arz etmektedir. 

 

 

İlk etapta akademik kadrosunun, idari kadrosunun ve hizmet kadrosunun uyum içerisindeki birlikteliği başarılarının temelini oluştursa da; asıl olan tercih listesinin zenginliği ve yoğunluğunun, özellikle karar aşamasında göz önünde bulundurulması, eğitim kalitesinin asla ve kat’a tartışılmazlığının temelini oluşturacaktır. Bu bahse konu durumun ülkemizin bu konudaki tek yetkili adresi tarafından her daim tescillendiği de dip not olarak belirtilebilir. 

Büyük bir gurur ile ifade etmek gerekir ki, öğrencinin ömrü hayatı süresince unutamayacağı kampüs hayatının zenginliği bile “neden Atatürk Üniversitesi” sorusunun cevabı olarak tek başına “açıl susam açıl” için yeterli olabilecek başlıca ana enstrümandır. Yurt, barınma ve konaklama zenginliği, okula ve şehire ulaşım kolaylığı, sosyal ve kültürel etkinlik alanlarının varlığı sadece küçük ayrıntılar olarak mevcut olmakla beraber; başarılarınızın devamı açısından teşvik edilmesi, hayallerinize değer verilmesi ve özellikle maddi ve manevi olarak desteklenmesi “köklü üniversite, güçlü bilim ve parlak gelecek” beklentinizin ayrıca cevabı olacaktır. 

Kaldı ki eğitiminiz dışında; spordan, sanata, kültürden, tarih zenginliğine ve hatta kadim Anadolu’muzun ortak birçok güzelliğinin yer aldığı coğrafik yapısına kadar hayallerinizi süsleyen hemen her türlü aktiviteyi de, özellikle doğal ortamında ve dünyada sayılı bulunan değerleriyle yaşama imkânınız, ayrıcalıklı olarak yarınlarınızın aydınlatıcı rehberi olacaktır.

Her ne kadar iklim şartlarının olumsuz etkileri, fısıltı gazeteleri yoluyla kulak ardına söylense de; Palandöken Dağının zirvesinden, Narman Peri Bacalarının masalımsı ortamından, Çoruh’un inadına isyanını anlatan militan hoyratlığından, Tortum’un adını taşıyan Şelalesinden, Oltu’nun sabır aşılayan kehribarından kısacası dadaşın öz yurdu Erzurum’dan dünyaya selam yollamak size neden nasip olmasın ki? 

Kim bilir? 

Belki de doğduğunuz yer olmayabilir ama doyduğunuz yer olmaması için nasıl bir sebep olabilir? Hem neden olmasın ki?

Bu aşamada; neden Erzurum ve neden Atatürk Üniversitesi sorusunun cevabını bulmanın tek bir yolu vardır, o da “açıl susam açıl” diyerek bu kadim şehrin ve köklü üniversitenin masalımsı hayatına giriş yapmanız olacaktır.            

Her ne kadar art niyetli birileri, düşünme ve düşünce özürlü birileri, provokatif amaçlı ve menfaat kazanımı içerisinde olan birileri esnafın camına taş atıp “hadi gel Erzurum’a gel” ifadesini farklı terennüm etse de; biz rahmetli Erkal’ın nağmelerinde kardeşliğin, dostluğun, başarının, azmin samimi ve yürekten bir daveti olarak sesleniyoruz.

Yarınlarının, başarılarının sağlığı ve huzuru için güçlü bir nesil ve dünyaya meydan okuyabilme cesareti için henüz başlangıcında olduğumuz bu kutsal yolda, var mısınız bizimle yürümeye?

O zaman, 

Haydi gel Erzurum’a gel…     



Haber Editörü

Vedat Kan

vedudi25@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku