Köşe Yazarları

Köşe Yazarları Haberleri

Gurbette Esir Düşen Ceset

Gurbette Esir Düşen Ceset

Çin’in zulmü, Doğu Türkistanlıların nefesini kestiği gibi, ölülerine de musallat oluyor. Bir milletin cenazesi bile esirse, yaşarken maruz kalınan zulmü siz düşünün…

Çin’in zulmü, Doğu Türkistanlıların nefesini kestiği gibi, ölülerine de musallat oluyor. Bir milletin cenazesi bile esirse, yaşarken maruz kalınan zulmü siz düşünün…

Bazen bir ölüm, bir milletin kaderini özetler.

Bazen bir mezar taşı, bir soykırımın suskun şahidi olur.

 

Bugün sizlere bir insandan, bir cenazeden, ama aslında koca bir milletin hüzünlü hikâyesinden bahsetmek istiyorum.

 

Çin rejimi yıllardır Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türklerinin sadece yaşamına değil, ölülerine de musallat oluyor. Düşünün; bir mezarın başına dikilen hilal ve yıldız bile onlara ağır geliyor. Bir ayet, bir isim, bir dua… Hepsi yasak! Çünkü Çin, Uygur Türklerini kökünden, kimliğinden, imanından koparmak istiyor. Camileri yıkıyor, türbeleri yok ediyor, evleri düzlüyor. Bir milletin taşını, toprağını, hatırasını silerek tarihten kazımaya çalışıyor.

 

Bir Hayat, Bir Mücadele

 

Ve bu büyük trajedinin en çarpıcı örneklerinden biri geçtiğimiz aylarda Bosna’da yaşandı.

1983 Hoten doğumlu Ehmetcan Ehmet…

Bir zamanlar Kaşgar Üniversitesi’nde okuyan, sonra köyünde memur olarak çalışan, ardından Çin’in toplama kamplarında görev yapmaya zorlanan bir genç. 2016-2017 Zulmün en koyusuna şahit oldu, gördüklerini susturmadı. 2023’te canını ortaya koyarak Türkiye’ye sığındı. Tehditler aldı, kimlik sorunları yaşadı ama konuşmaktan vazgeçmedi. Ve 30 Mayıs 2025’te Avrupa’ya gitme yolunda Saraybosna’da son nefesini verdi.

Ölümden Sonra da Zulüm

 

Buraya kadar her şey sıradan bir ölüm hikâyesi gibi görünebilir. Ama işte Çin’in zulmü, ölümde bile yakasını bırakmadı.

 

Çin’in Saraybosna Büyükelçiliği, “O bizim vatandaşımız” diyerek cenazeye el koydu. Ama defin izni vermedi! Hazirandan buyana günler, haftalar geçti… Ehmetcan’ın naaşı bir morgda bekletildi.

Ailesine ise tek bir haber: “Oğlun öldü.” Ama nasıl defnedildiği, nereye gömüldüğü hakkında en ufak bir bilgi yok.

 

Tâ ki 8 Ağustos’ta uluslararası gazetecilerin sorusuna Çinli yetkililer, soğuk bir dille, “Cenazesi uygun bir şekilde defnedildi” diyene kadar…

 

Ama nasıl?

Ve nereye?

Dinsizler Mezarlığına Gömülen Bir Müslüman

 

Cevap, insanın yüreğini parçalıyor:

Ehmetcan, Saraybosna’da hiç bir dine mensup olmayanlar için özel ayrılmış bölüme gömüldü. Mezar taşında yalnızca Çince yazılı isminin bir çarpıtılmış hali: “AIHAITI.” 

Ne bir dua, ne bir ayet, ne de ana dilinde bir isim.

 

Şimdi muhaceretteki Uygur kardeşlerimiz, Bosna’daki dini kurumlarla görüşerek onun cenazesini İslam’a uygun şekilde yeniden defnettirmeye çabalıyor. Mezar taşına adını kendi dilinde kazıyacak, ruhuna dualar okuyacağız. 

 

Bir Cenazeden Öte

 

Ama buradan çıkarılması gereken asıl ders şu:

Bu olay, sadece bir cenaze krizi değildir. Çin’in zulmü, insanın canını aldıktan sonra bile peşini bırakmayacağının acı bir delilidir.

 

Uygur Türkleri olarak biz, yaşarken susturuluyor ve bastırılıyor, dillerimiz bağlanıyor, camilerimiz yıkılıyor, evlatlarımız elimizden alınıyor olabilir. Nitekim öldüğümüzde bile cesetlerimiz direnmeye devam ediyor. Ehmetcan’ın mezarı bunun en açık tezahürüdür.

 

Belki de bu yüzden, Uygur’un cenazesi bile esirdir.

Ama biz inanıyoruz ki, bir gün bu esaret zinciri kırılacak. Çünkü bir milletin ölüleri bile zulme karşı direniyorsa, yaşayanları elbette özgürlüğe kavuşacaktır.

 

20.08.2025 (Çarşamba)

Muhammed Ali ATAYURT



Haber Editörü

TÜLAY DİKMEN İLE CUMA KÖŞESİ

admin@tum1haber.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku