Son günlerde kamuoyuna yansıyan açıklamalarıyla tartışmaların merkezine oturan gazeteci Levent Gültekin’in, ‘ Tayyip Erdoğan da, Kemal Kılıçdaroğlu da, Devlet Bahçeli de birer projedir” şeklindeki sözleri, yalnızca siyasi bir değerlendirme değil; toplumun iradesini, sandığı ve demokratik meşruiyeti hedef alan tehlikeli bir söylem olarak kayda geçmiştir.
Bu ifadeler, milyonlarca seçmenin iradesini yok sayan, halkın tercihini küçümseyen ve siyasal sistemi itibarsızlaştırmaya yönelik açık bir algı operasyonu niteliği taşımaktadır. Siyasi aktörlerin eleştirilmesi demokratik bir haktır; ancak seçilmiş liderleri proje’ olarak nitelemek, milletin iradesini yok saymak anlamına gelir ve bu yaklaşım gazetecilik değil, siyasal manipülasyondur.
HERKES PROJE
SÖYLEMİ, SİYASİ SORUMSUZLUKTUR
Türkiye Cumhuriyeti’nde cumhurbaşkanları, genel başkanlar ve siyasi liderler sandıkla, milletin oyuyla seçilir. Milyonların oy verdiği liderleri dış güçlerin “projesi” olarak sunmak; doğrudan halkın ferasetine, tercihine ve demokrasi bilincine hakarettir.
Gazetecilik; eleştiri yaparken belgeye, akla ve tutarlılığa dayanır. Varsayımlar, imalar ve soyut iddialarla toplumun zihnine şüphe tohumu ekmek ne özgür basın anlayışına ne de gazetecilik ahlakına sığar. Bu tür söylemler, bilgi üretmez; güvensizlik üretir.
SİYASİ ELEŞTİRİ AYRI, TOPLUMU MANİPÜLE ETMEK AYRIDIR
Siyasi liderlerin icraatları elbette eleştirilebilir. Ancak “hepsi proje” diyerek, millet iradesini yok saymak; halkı edilgen, iradesiz ve yönlendirilebilir bir kitle gibi göstermek kabul edilemez. Bu yaklaşım, doğrudan seçmeni hedef almakta ve demokrasinin temelini aşındırmaktadır.
Gazetecilik; kanaat üretme sanatı değil, kamuoyunu doğru bilgilendirme sorumluluğudur. Aksi hâlde yapılan şey gazetecilik değil, algı mühendisliğidir.
GAZETECİLİK, İDDİA DEĞİL DELİL ÜZERİNE KURULUR
Cemal Peker olarak altını özellikle çizmek gerekir ki; iddia sahibi olan, iddiasını belgeyle, somut veriyle ve açık kaynaklarla desteklemekle yükümlüdür. Aksi hâlde söylenen her söz, sadece kişisel kanaat olarak kalır ve kamuoyunu yanıltma riski taşır.
Türkiye’de siyaset, milyonların sandıkta verdiği kararlarla şekillenmiştir. Bu gerçeği görmezden gelen her söylem, toplumsal barışı ve demokratik bilinci zedeleme potansiyeli taşır.
SON SÖZ ELEŞTİRİ BAŞKADIR, İTİBARSIZLAŞTIRMA BAŞKA
Sert eleştiri demokratik bir haktır; ancak genelleyici, delilsiz ve küçümseyici söylemler kamuoyuna hizmet etmez. Gazetecilik, kişisel kanaatleri mutlak gerçek gibi sunmak değil; hakikatin izini sürmektir.
Türkiye, kişisel kanaatlerle değil, millet iradesiyle yönetilir.
Ve bu irade, hiçbir “proje” tanımına sığmayacak kadar güçlüdür.