Ferrero’nun Fındık Restinin Perde Arkası: Şili Kartı, Yerli İşbirlikçiler ve Üreticinin İsyanı

Ferrero’nun Fındık Restinin Perde Arkası: Şili Kartı, Yerli İşbirlikçiler ve Üreticinin İsyanı

İtalyan devi Ferrero’nun Türkiye’den fındık alımını durdurduğu iddiası büyük yankı uyandırdı. Ancak perde arkasında fiyat kırma stratejisi, yerli işbirlikçiler ve üreticiyi ezip geçen bir sistem var.

Karadeniz’in dik yamaçlarında yetişen fındık, Türkiye’nin en stratejik tarım ürünlerinden biri. Yalnızca bir geçim kaynağı değil, milyonlarca insanın yaşamına değen bir ürün. Ancak bu yıl o bereketli bahçelerin üstünde kara bulutlar dolaşıyor.

Nisan ayında yaşanan don felaketi, fındık rekoltesini çökertti. Zirai zararlılar, özellikle kahverengi kokarca istilası, üreticiyi zaten sarsmıştı. Buna rağmen Karadeniz İhracatçılar Birliği, gerçek üretim miktarının çok üzerinde bir rekolte açıklaması yaptı. Bu açıklama, hem fiyatların düşürülmesine hem de tekellerin oyun alanı kurmasına zemin hazırladı.

Ve şimdi sahneye Ferrero çıktı. Financial Times’ta yayımlanan bir habere göre Ferrero, Türkiye’den fındık alımını askıya almış, yerine Şili ve ABD’den tedarik arayışına girmişti. Bu açıklama bir anda piyasalarda panik havası yarattı. Fakat arkasında, üreticiye diz çöktürme planı olduğu konuşuluyor.

Ferrero’nun bu hamlesi, klasik bir “fiyat kırma stratejisi” olarak yorumlanıyor. Çünkü fındık fiyatları son dönemde ikiye katlandı. Don, kuraklık ve zararlılar nedeniyle azalan ürün, piyasada değer kazandı. Ferrero ise bu yükselişi kabullenmedi. Satın alımları durdurarak üreticinin elindeki ürünü ucuza kapatmak istedi.

Gazeteci Orhan Gökdemir bu tabloyu çok sert sözlerle değerlendirdi:
“Bu yıl Ferrero’nun tek derdi, ucuza fındık alamaması. Üretici az ürün çıkardı ama elindekini korumaya çalışıyor. Araya giren yerli hırsızlar köylünün elindekini topladı, şimdi büyük hırsızlara satmak için bekliyor. Ferrero, Şili’ye gitmek istiyorsa bu işbirlikçilerini de yanına alsın. Fındık bizimdir.”

CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel de olayı farklı bir cepheden ele aldı. Adıgüzel’e göre bu, bir “algı operasyonu.” Ferrero’nun kendisi herhangi bir resmi açıklama yapmadı. Ancak piyasa manipülasyonu yaratacak haberler servis edildi. Adıgüzel, “Ferrero Türk fındığı olmadan çarkını çeviremez. Şili hikâyesi koca bir yalandır. Fındığı yeriz, ama bu numaraları yemeyiz” diyerek tepki gösterdi.

Rekabet Kurumu da sessiz kalmadı. Başkan Birol Küle, Ferrero’nun piyasayı manipüle ettiğini ima ederek, “Türkiye’yi gerekçe gösterip fiyatları baskılamak kabul edilemez” dedi. Kurum, Ferrero’nun geçmişte verdiği taahhütleri hatırlatarak, bu tür davranışların rekabet hukukuna aykırı olduğunu vurguladı.

Ancak tablo yalnızca bir şirketin hırsıyla açıklanamayacak kadar karmaşık. Çünkü Türkiye’de fındık piyasasının kaderi yıllardır birkaç tekelin elinde. Ferrero, Balsu ve Olam gibi devler fiyatları belirliyor, üreticiyi borç batağına sürüklüyor. Üreticinin dayanabileceği tek yapı olan Fiskobirlik yıllardır etkisizleştirildi, TMO ise piyasada denge kurmakta yetersiz kaldı.

Fındığın kaderi, aslında Türkiye’nin tarım politikasının özeti. Üretici alın teriyle kazanamıyor; tekeller, aracı şirketler ve siyasi bağlantılarla beslenen bir sistem, emeği ucuza kapatıyor. Üstelik bu yılki “kokarca istilası”na karşı devletin ciddiyetsiz önlemleri — sülün salımı, çocuklara böcek toplama yarışması gibi uygulamalar — sorunun vahametini artırdı.

Şimdi soru şu: Ferrero gerçekten gider mi? Uzmanlara göre bu mümkün değil. Türkiye’nin fındığı hem miktar hem kalite açısından dünyada rakipsiz. Şili ya da ABD üretimi, Türk fındığının yerini dolduramaz. Ancak bu tehdit, üreticinin moralini kırmaya, fiyatları baskılamaya yarıyor.

Sonuçta mesele sadece ticaret değil; ülkenin üretim gücü, emeğin itibarı ve tarımın onuru meselesi. Ferrero ister gitsin ister kalsın, fındık Karadeniz’indir. Üretici ayağa kalkmadıkça bu düzen değişmeyecek. Çünkü mesele sadece kimin alacağı değil, kimin emeğine sahip çıkacağıdır.
 



Haber Editörü

Dikmen Hakan

hakandikmen30@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku