Eyy ahali! Duyduk, duymadık demeyin… Büyükşehir Belediyemizde mikrofon ve kablo yokmuş…

Eyy ahali! Duyduk, duymadık demeyin… Büyükşehir Belediyemizde mikrofon ve kablo yokmuş…

Taşmağazalar Çarşısının bir yönetimi var. Bir çeşit dernek, dernekten öte birlik ve beraberlik çatısı oluşturmaya gayret gösteren bir kaç gönüllü. Çaya davet ettiler kalkıp gittik, başkan Hakan Tazegül çayın limonunda derdini bir

Eyy ahali! Duyduk, duymadık demeyin… Büyükşehir Belediyemizde mikrofon ve kablo yokmuş… 

Taşmağazalar Çarşısının bir yönetimi var. Bir çeşit dernek, dernekten öte birlik ve beraberlik çatısı oluşturmaya gayret gösteren bir kaç gönüllü. Çaya davet ettiler kalkıp gittik, başkan Hakan Tazegül çayın limonunda derdini bir döktü, bize de aynını yazmak şart oldu…   

“Şehrin tarihi gibi bir tarihi olmasına rağmen yok sayılıyor. Şehrin ekonomisi buradan nefes almasına rağmen inkar ediliyor. İhtiyaçları olduğu halde hizmet verilmiyor. Şehrin hemen her tarafında milyarlarca liralık yatırımlar yapılırken burası kaderine terk edilmiş gibi duruyor ve daha bir çok negatif bakış açısıyla olumsuzluğun girdabında boğulan Taşmağazalar Çarşısı bütün varlarına rağmen, yokluklar içerisinde ayakta durmaya çalışıyor.” Diye nitelendiren Hakan Tazegül, bu şehri yönetenlerin Taşmağazalar Çarşısına olan ilgisizliğinden şikayetçi oldu.

Tum1haber/medya/ekonomi/ÖZEL

Hakan Tazegül’e göre Erzurum denilince insanların aklına ilk etapta gelen birkaç cümleden birisidir Taşmağazalar. Burada asırlara meydan okuyan bir şehrin kalıntılarının arasında, şehrin ekonomisine katma değer eklemeye çalışan esnafların oluşumuyla adlandırılmış bir mağazalar zinciri bulunmaktadır. Kimi gelinlik ile renk katarken çarşının ahengine, kimisi de o gelinliği giyecek olana takı… Zamanına kavuşanlar bilirler Taşmağazalar Çarşısının yarım asır evvelki halini. Hatta çeyrek asır evvelki halini. Yaya ve araç trafiğinin insanı bezdiren kalabalığı vardı bir zamanlar. Yapılan ticaretin bereketinin yanı sıra esnaflığın “ahilik vasfı”yla birleşen keyfi bulunurdu. 

Çiftelerden aşağı dönüldüğü zaman farklı bir alana girilmiş olmanın şaşırtıcı güzelliği yansırdı vatandaşın gözlerine. Çarşıya gidilecek olmanın hazırlığı günler öncesinden başlardı. Karakolu vardı esnafa ve vatandaşa güven veren. Nice emniyet elemanlarını emekli etmişliği vardı o çarşının. Ve nice esnafın kardeşlik hikayelerinin dolaştığı…

Dini bayramlarının, arifelerinin ve hatta milli bayramların coşkusu halen daha hatıralarıyla yaşayanların çoğunun burun kemiklerin sızlatmaktadır. Esnaflarının kardeşliği ise halen daha dillere destan anlatılır…     

Yanlış insanların yanlış siyasetleri menfaatleriyle buluşunca çarşıda zayi oldu gitti. Önce trafiğini aldılar ellerinden, araçları başka bir tarafa sevk edince akıllarınca iyilik yaptılar bu şehrin tarih kokan çarşısına. Sonrasında karakollarını aldılar, birilerinin işlerine kapı açarcasına. Hep, ben yaptım oldu mantığı hakimdi. Yapan ve yaptıranlar aynı kefede olunca daha bir ağırlık basmış oldu kantarın topuzuna ve itiraz edenlerin başına kaldı çaresizlik.

Ayakta kalmak için her türlü söylenene olur dediler çarşı esnafları. Nice siyasetler değişti bu çarşı içinde. Nice ocaklar söndürüldü menfaat siyaseti ve yanlışlıklar uğruna. 

Şimdilerde el atmak için gayret gösterenler var ama şu ana kadar verilen vaatlerin hiç birisine sahip çıkan olmadığı için kimsesizlerin oyuncağı konumuna düşmüş asırlık çarşı.

Öncelerde adı dillerden düşmeyen çarşının bugünlerde yönünü gösterecek bir tabelası bile yok. Yüzlerce metre uzunluğunda olan çarşının hangi tarafından bakarsanız bakın üç beş kişiden fazlası zaten bulunmaz. Olanlarda alış-verişe durmaz. Kalan olur ise de bir hayrı olmaz…   

      

Siyasi adım olarak karakolumuz elimizden alınıp başka bir kuruma verilince, bzlere baraka misali çarşıyla alakası ve yakışıklığı olmayan derme çatma bir kontrol noktası gibi bir yer reva görüldü. Yüzlerce metrelik çarşıda bırakın marketi veya gıda tüketimine uygun bir işyerini, ne bir ekmek alacak bakkal var, ne de bir sigara alacak büfe. Ekmeklerini ayakkabı boyayarak sağlayan ve çarşının esnafları arasında sayılan iki ayakkabı boyacısı kardeşimize bile bir metrekarelik alan çok görülmüş.

Bu sıralar şehre yeni atanan Vali Beyimizin talimatlarıyla karakol için çalışma yapılacağı hususunda konu açılsa da, her hangi bir ilerleme sağlanmaması nedeniyle o da “dursun” a söylenmiş gibi. Tıpkı çarşının girişine yapılması planlanan ve hemen hemen bir yıldır sadece üç profillik çizimiyle uğraşılan tac kapıları misali. Konu her açıldığında sağ olsunlar bize oyalanmamız için hiç alakası olmayan taslaktır ki çizip atıyorlar, daha ne olsun ki? 

 

Aylar öncesinde  talep ettik çarşı için bir anons sistemi yapılsın diye, “arz ederim” diye verilen cevapta ivedi olarak yapılacak denilse de, şfai verilen geçiştirmelerde belediyemizde mikrofon yokmuş, üzüldük tabii ki koskoca büyükşehir belediyesinde mikrofon olmaması başlı başına bir eksiklik zaten. Seçim üzerine olduğumuz bu günlerde maazallah mikrofonsuz ne yaparlar diye üzülmemek olur mu? 

Taşmağazalar Çarşısının varlık içerisindeki yokluğunun sesidir bu… 

Eyyy ahali duyduk duymadık demeyin, büyükşehir belediyemizde mikrofon ve kablo yokmuş, arz ederiz.  

  



Haber Editörü

Vedat Kan

vedudi25@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku