Evet; Nerede Kalmıştık?
Daha karpuz kesecektik.
Sohbetin en koyusunu yapıp, demli çay yudumlar gibi siyaseti yudumlayacaktık ya. Hem daha yeni dem almaya başlamıştı, böyle bırakıp gitmek ne demek?
Gerçi kimse inanmıyor bir yerlere gittiğinize ama görünür bu şekilde yansıdığı için, şimdilik yorum bu…
Bana kalsa, derim ki; şimdi daha çok gelecekler bu vatanın, bu vatandaşın üzerine. Atlarıyla, itleriyle, bitleriyle.
Daha çok kanatacaklar, her daim kaşıyarak; bu halkların kardeşlik kültürünün yarasını. 1453 ün intikamını almak pahasına.
Bütün amaçları bu değil miydi ki?
1453 ü unutmama hırsına.
Hani bir yerlere yazmışlardı; yok hayır kendileri değil, tasmalarını tuttuklarına yazdırmışlardı “zulüm 1453 te başladı” diye. Ne güzel etmişiz. Ne mutlu bize, ne mutlu o komutana, ne mutlu o askere. Öyle; âlemlere rahmet olarak gelmiş bir peygamberin duasına mazhar olmak, ne kolay… O duayı şimdilere kadar sürdürmek, o duaya muhtaç olup, o duanın kudretine inanmak…
Zaten inanmayanın cehennemin dibine kadar yolu var! Çok ta tın…
Bu gece; Türkiye Yüzyılının gerçek manada ilk adımın atıldığı kutsal bir gecedir. Başka bir komutan eşliğinde ama aynı ruh içerisinde… Bu gece; insanlık tarihinin paragraf başı verdiği ve gerçek tarihinin yazılmaya başlanıldığının ilk saatleridir. Aynı ruhun inancıyla yüz yıllardır ayakta kalan kadim halkların kardeşlik türküsüyle.
Bu gece; yerkürede bulunan mazlumların, garibanların, ezilmişlerin, ötelenmişlerin dualarının kabul ve makbul olduğu bir gecedir. Gözü kararmışların, sahte ve maddiyatçı olanların ve hatta hatta paraya secde edenlerin acı duyduğu, hüzünlendiği bir gecedir.
Bu gece; Allah’a gerçek manada inanmış, secde etmiş, el açıp niyazda bulunmuş ve bulunduğu niyazının kabulünü görmüş olan bahtiyar kulların mutlu gecesidir.
Bu gece; bir kilo soğana, bir balya samana ve hatta bir gecede bilinçli olarak yapılan zamlara alet olmuş olanların, gerçek güç olan ALLAH’a havale edildiği nadide bir gecedir.
Daha nereye gidiyorsunuz; birkaç lafın belini kıracaktık ya, dedikoduya siz başlamıştınız; biz, siz olmadan devam edelim o zaman. Mesela, bu gece 1453 ün yıl dönümü olan bir gecedir o zaman… Yoksa bu, dedikodu sayılmaz mı?
Bu tarihleri öyle ezbere alınmış bir karar, rastgele bir tarih olarak mı görüyorsunuz siz?
Yazık, çok yazık.
Bir de sözüm ona memleket yönetmeye talipsiniz öyle mi?
Neyse uzatmanın fazla bir önemi yok. Gerçek bir yüzyıl, bizi bekler durur. Oyalamayın çok işimiz var.
Sizler bir pazarcı esnafıyla devletin gücünün keyfine varır iken, kurduğunuz senaryolar bir bir ayaklarınıza dolaşacak. Ve Rabbim bunların hesabını elbet soracaktır. Hani Kıyamet Suresinin 36. Ayetinde işaret edildiği gibi “insanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır”…
Daha karpuz kesecektik, ağzımız tatlanacaktı, yarınlara dair hayallerimiz vardı ya; nerede kaldı, gelecek olan? Desenize, vuslat yine başka baharlara kaldı.
Neyse oyalamayın, çok işimiz var bizim; siz gidin bu sefer de “kumda oynayan adam” heykeli yapın, bizi bekleyen kocaman bir Yüzyıl var.
Oyalamayın bizi.
Evet
Nerede kalmıştık?