ETÜ hangi kapısını ziraata açtı?
Yurdumuzun yüz ölçümü açısından sayılı illerinden olmamıza rağmen, sanki toprağımız kalmamış gibi ciğerlerimizin tam ortasına, tarihe mal olmuş, dillere destan ve bir çok özelliği var olan Erzurum Ovasının üzerine hem de “Yaylalı” olan birisi tarafından, kalk üniversite yap. Tarım arazilerinin ve altında ki su rezerv sahalarının yok olmasına, bahardan bahara yaşanan kuş cenneti olma özelliklerinin yok olmasına, elimizden uçup gitmesine ön ayak ol ve hatta katkı sağla; sonrasın da kalk bir açıklama yap ve kapılarımızı ziraata açtık diyerekten “üniversitemiz ziraat için bilimsel çalışma yapacak” diye beyanda bulunarak imza töreni düzenle…

tum1haber/medya/ÖZEL
Valla hocam kusura bakmayın ama ben sizin bir şaka olduğunuzu ve hatta şaka yaptığınızı ve hatta hatta bu memleket ile insanlarımız ile hafızamız ile alay ettiğinizi düşünüyorum…
Hani bir kıssa vardır; siz akademik kariyeri olan birisi olarak, biz cahillerden daha iyi bilirsiniz ya, neydi o…
“ koyunun kaybolması ve kaybedenlerin mal sahibine gelip üzüntülerini bildirmesi ve onunla beraber koyunu aramaya çıkmaları ve aranan koyunu pişirtip mal sahibine ikram etmelerinin ve mal sahibiyle birlikte üzülmelerinin” hikayesi.
Bence sizin bu işiniz bu kıssayla eş.
Önce tarlalarımızın ve tarım arazilerimizin, yukarıda saymaya çalıştığımız bir kaç değerimizin üzerine beton döktünüz ve onları yok ettiniz, sonra gözümüzün içine bakarak hiç bir şey olmamış gibi tarım için, ziraat için bilimsel çalışma yapacağınızı ifade ediyorsunuz.
Valla ne diyelim hocam, Allah sizlerden razı olsun.
Bu bilimsel çalışmalarınızın içerisinde beton arası ekmek, pardon ekmek arası beton olayı da var mı? Mesela şöyle standartlarından numunesi alınmış, hafif gevrek tam dişimize göre falan…
Tarım arazilerimizin üzerinde başlatmış olduğunuz bilimsel ilerleme ve şehrimizi geliştirme çabalarınızın içerisinde hangi adımlar var bilmem ama şimdiden size bir proje arz edebilirim. Mesela hap üretseniz. Sebze hapı… Bol acılı tarafından soğan veya sarımsak kokan cinsinden bir karnı yarık hapı mesela. Çoğusunun üzerine siz ÜNİVERSİTE kurduğunuz ve bazı hocalarımız da kalanlarının üzerine hobi bahçesi kurup, çift ve çubuklarıyla oynadıklarından dolayı köylümüze de tarla-marla kalmadığı için, gıda ihtiyacımızın karşılanması da artıkın size kalmış bulunmaktadır.

Dedik ya şöyle çeşit çeşit haplarımız olsa, canımız ne çekiyorsa onu yutsak ta, hevesimizi ve gıdamızı alsak fena mı yani? Kabak tadında bir hap mesela. Domatese sakın girmeyin derim zarar edersiniz o işin piyasasını kapatan bir belediye başkanımız var zaten, hafif makamınızdan dışarı çıkıp batıya doğru oksijeni ciğerlerinize çekerseniz kokusu burnunuza gelir hemen.
Ama kartol olabilir.
Buğdayı da yapabilirsiniz, arada cebimize doldurur “gavurga” niyetine tavuk gibi gagalarız. Sonuçta tarlalarımıza beton dökülüp harika son model binalar yapıldı diye bu binalarda geleceğimizin çiftçileri, pardon ziraat möhendisleri yetişeceği için onlara çalışma alanı lazım değil mi? Dağlarımız ne güne duruyor. Üzerlerine kar yağsa da yine iş görür. Siz heç merak etmeyin hocam üçüncü bir üniversite kuracak olursanız ben yerini biliyorum size gösteririm, Nene Hatun Köyünü Pasinler’e doğru inin karşınıza çıkacaktır hemen. Pasin Ovamız da meşhurdur biliniz istedim.
Belki orada da başka bir üniversite kurarsınız da şu cahallıktan kurtuluruz artıkın…
Yoksa hapı yutmuşuz değil mi?
Kapılarını ziraata açmışlar mış…