Erzurum ekonomisindeki ısmarlama fısıltılı kaos ve burnumuza gelen pis kokuların kaynağı…

Erzurum ekonomisindeki ısmarlama fısıltılı kaos ve burnumuza gelen pis kokuların kaynağı…

Sanki birileri camlara taş mı atıyor ne?

Erzurum ekonomisindeki ısmarlama fısıltılı kaos ve burnumuza gelen pis kokuların kaynağı…

Sanki birileri camlara taş mı atıyor ne?

yorum/özel haber/değerlendirme

Hani bir fıkra vardır.

Mahallenin gençleri, harçlıkları bittiği vakit; gizliden esnafın dükkânlarının camlarına taş atarak veya tezgâhlarının arasına ürünlerinin özelliğini bozabilecek nesneler koyarak onları müşterileri karşısında sıkıntılı duruma sokarlarmış. Sonra hemen ardından bu kahramanlarımız (!) esnafa uğrayarak, bu şüpheli durum karşısında onlara yardımcı olacakları hissini vererek, dükkânların önünde nöbetleşe durmaya başlayıp, olayların önüne geçerlermiş (!). Sözde bu duruma müdahale ettikleri gerekçesiyle de emeklerinin karşılığı olarak “canım ne gereği var, istemezük yan cebimize koy” mantığıyla ceplerini doldururlarmış. Üstelik tüm bunları yaparken de esnafın yanında çırak olarak bulunan kendi arkadaşlarından da, hem sırların ifşası hususunda hem de erketecilik durumundan faydalanıyorlarmış…

Hani hepimizin bildiği şu koyunu çalıp, pişirip yiyen ve çobana dahi ikram eden ve çobanla birlikte ağlayıp, aramaya katılan misali…      

Bu sıralar bakıyorum da bu fıkralara konu olabilecek senaryoların uzmanı kodlamacı birileri çok rahat bir şekilde, bu şehri parmaklarında oynatmak için yeni bir girişimin içerisine girmeye başlamış. 

Bazı camlardan şakırtı sesleri gelmeye başladığına göre belli ki birilerinin harçlığı bitmiş!

Baksanıza mahallenin gençleri iş başında mı ne? 

Anlaşılan o ki bu şımarıklar mahallenin meydanını boş zannedip, bizim de bu mahalleden olduğumuzu henüz anlamamışlar…

Anlatırız sıkıntı yok!

Bu arada 

Bana hep sitem ediyorlar, çok uzun yazıyorsun diye ama kısa yolu yok ki bu durumun. 

Biz kodlama yapamıyoruz ne yapalım şimdi.  

Yine uzun olacak ama konuyu biraz açalım isterseniz. 

Olmaz da, diyelim ki; benim cebimde param olsa ve yatırım yapmak için nereleri, hangi şehirleri tercih ederim diye düşünmeye başlasam, ilk ama ilk kontrol edeceğim yer, elbette ki seçtiğim şehrin/şehirlerin yerel basını olur.

Oradan şehrin ekonomiye bakışını, ekonomideki yerini ve ekonomi adımlarını çok rahat bir şekilde görerek diğer aşamalara geçerim. 

Bu diğer aşamaların neler olduğunu zaten hepimiz çok ama çok iyi bilmekteyiz (!) ama ben yine de hatırlamıyor olanlara bir kez daha bu satırlardan hatırlatmış olayım istedim.

Mesela istihdam seviyesinin hangi aşamada veya ne durumda olduğuna bakarım. Kalifiye eleman durumuna bakarım, üreteceğim veya üretmeyi planladığım ürünün ham madde tedarik durumuna bakarım. En yakın ve en uzak pazar alanlarına intikal, yani ulaşım ağına bakarım.  Pazar payına veya pazar alanı haritasına bakarım, sektördeki alternatif ve rekabet ortamına bakarım,  o şehirde bulunan kamu kurum ve kuruluşlarının yatırımcıya yaklaşım tarzlarına bakarım, özellikle kurumsal denetim sağlayıcı personellerin yani devletin resmi memurunun konuya vakıf olma durumuna ve çözüm noktasındaki yaklaşımına bakarım.

Bu çalışmaya öncelikle iğneyi kendimize batırma anlamında kadim şehrim Erzurum’dan başlarsak şayet; mesela devletin sağlamış olduğu teşviklerden yararlanma durumu nedir? Teşvik sağlayıcı veya katkı sağlayıcı kurumlar konumunda ne aşamadadır? Ona bakarım.

Şehrin ve bölgenin kalkınması maksadıyla yatırımların gerektirdiği araştırma, planlama, programlama, projelendirme, izleme, değerlendirme ve koordinasyon hizmetlerinin yerine getirilmesi noktasında neler bulunmaktadır? 

İşleyiş nasıldır? 

Son 5 yıllık planlamalar dâhilinde neler yapılmıştır veya hangi adımlar atılmıştır hepsine bir bir bakarım…

Tüm bu adımlarda yerel basının olaylara yaklaşım seviyesine ve durumu ele alış biçimine bakarım.

Mesela örnek verecek olursak şayet ülkemin üretim aşamasında sanayi devlerinin arenası olarak bilinen ilk 500 veya sonraki 500 firmasının arasında temsilcisi falan var mı, ona bakarım. 

Şehrin var ise Ticaret veya Sanayi Odasının işleyiş durumuna bakarım. Yatırım yapacak olan firmalara ne tür yardımlarda bulunuyor, ne tür hizmetlerde danışmanlık yapıyorlar ona bakarım. 

Yönlendirmeleri var mıdır, aşama aşama atılacak adımların hangi merhalesinde yanınızda bulunuyorlar ona bakarım. Kurulması planlanan işletme ve iş sahası için ne tür avantajlar ve ayrıcalıklar tanıyorlar ona bakarım.

Bu kurumun, yani ticaret ve sanayi odasının; şehrin STK noktasındaki iletişim ve birliktelik zenginliğine bakarım. Bu birliktelikle hangi durumlarda işletmecilerin yanında bulunuyorlar ve şehrin kalkınması noktasında ne tür adımları vardır ona bakarım. Bünyesinde bulunan üyelerinin arasında az önce zikrettiğimiz ve her şehrin hayalini kurduğu şartlarda ki ilk 500 veya ikinci 500 listesinde bir veya bir kaç firması var mıdır ona bakarım. Var ise bu firma veya firmaların namus özelliği taşıyan bilgilerinin, halka doğru ve tatmin edici bir şekilde yansıması doğrultusunda, ne tür resmi adım atıyor ona bakarım.

Daha sayamadığım birçok şeyine bakarım, bakmasına da; ilk etapta kendi kadim şehrim Erzurum’a baktığım zaman, emin olun çocuklar gibi bir köşede oturup ağlayasım geliyor. 

Çünkü

Yukarıda bahse konu ettiğimiz özelliklerin “avantaj olarak” büyük bir çoğunluğu bu şehrin elinde olmasına rağmen; sırf birilerinin koltuk egosu yüzünden, menfaat sağlama hırsları yüzünden ve özellikle de mahallenin şımarık gençler yüzünden, kimselerce icraatta sınıfta nasıl kaldığımızın resmini henüz çizen olmamış ta o yüzden…

Üstelik

Henüz bahsettiğimiz ilk 500 de bizim de örnek olarak tek bir firmamızın olmasına rağmen, bu firmanın gerçek anlamdaki bilgileri, şehir halkına kimlerin ve nasıl bir yöntemle farklı servis etmesinin hüznünü atlatamamışken; yine gizli bir elin, tam da umutların yeniden canlandırılmaya çalışıldığı bu zamanda, şehrin ekonomisinde sıkıntı yaratacak bir şekilde olumsuzluk havası estirecek bir adıma giriştiğini özellikle görmekteyiz.

Ticarette elbette ki sıkıntılı zamanlar olacaktır. 

Bu durumlarda firmalarımızın namus sınırları çizgisi niteliğinde olan bu tür bilgilerinin, kim veya kimler tarafından farklı olarak halka servis ediliyor ve maksatları nelerdir; ona bakmak lazım! 

Değil mi ki birileri taş atmaya camları şakırdatmaya başlamışsa özellikle ilk etapta özellkle de çırağa dikkat etmek lazım… 

Bu tür dedikoduların, gerçek dahi olsa; bilinçli olarak çıkarılmış fısıltı gazetesi yoluyla kulak içine değil, şehrin yerel basınının tamamının davet edildiği bir toplantıda kamuya açıklanarak adım atılması gerekmektedir.

Bu şehirde var olan bir ERÇİMSAN gerçeğini henüz çözememiş birilerinin, bu tür güdüm özelliği taşıyan ekonomi haberleriyle, zaten sınırlı bir sayıda olan iş insanlarının ve dahi esnafının; ticari ahlakını ve ticari psikolojisini yıpratmaya haklarının olduğunu düşünmüyorum.

Atılan bu adımlar bu şehrin kalkınmasına, gelişmesine ve hatta bölgedeki lokomotif olma adımlarına karşı yapılan en büyük ihanettir. 

Bir firma olmak kolay mı zannediyorsunuz siz?

Anlaşılan o ki birileri yine esnafın, iş insanlarının camlarına taş atmaya başlamış, desenize mahallenin şımarık gençlerinin harçlıkları bitmiş, haydi beyler pamuk eller cebe…

Yoksa tezgahtan, camdan olursunuz ona göre.



Haber Editörü

Vedat Kan

vedudi25@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku