ERZURUM “AĞIR BAKIM”DA NELER OLUYOR?

ERZURUM “AĞIR BAKIM”DA NELER OLUYOR?

Ve bir kez daha gözümüzün içine baka baka elimizden bir değerimiz daha alınıyor! Uyan Erzurum! O fabrikayı kapatmak için kimler bahaneye bakıyor?

Bu sese kulak verin!                   

ERZURUM “AĞIR BAKIM”DA NELER OLUYOR?

Ve bir kez daha gözümüzün içine baka baka elimizden bir değerimiz daha alınıyor! 

Uyan Erzurum! O fabrikayı kapatmak için kimler bahaneye bakıyor? 

Bu şehrin kaderinde var, değişmiyor. Tarih hep tekerrür ederek zaman içerisinde bu şehire hep aynı filmi izlettiriyor. Elimizden alınan ve başka illere gönderilen kurumlarımız, kapatılan veya satılan fabrikalarımız, ötelenen-ertelenen veya proje kapsamından çıkarılan çalışmalarımız, yatırım programına alınmayan veya alınmak istemeyen, engellenen hizmetlerimiz. Ağırdan alınan ve geciktirilen, ilgi gösterilmeyen yatırımlarımız.

 

Adı her ne kadar “ağır bakım fabrikası” olsa da bir kültür ve eğitim yuvası olarak yıllardır şehrimize hizmet vermekte olan bu köklü tesisin “ağır-ağır kapanışına sürüklendiğini” görmüyor musunuz? 

 

Tum1ÖZEL 

   

ERZURUM “ASKERİ İŞYERLERİNİN” TARİHÇESİ 

 

Osmanlı Devleti son zamanlarında Rus yayılmacılığına karşı doğuda ve balkanlarda özellikle Erzurum da kışla ve tabya yaparak tedbirler almaya çalışmıştır. Firdevsoğlu kışlası da bu tedbirler doğrultusunda Erzurum valisi Müşir Mustafa Paşa tarafından 1875 yılında yaptırılmış ve adını da arsayı bağışlayan ailenin adını alarak, Firdevsoğlu kışlası olmuştur. Kışla tarih içinde “süvari kışlası” ve “Topçu kışlası” olarak, ayrıca 1877-78 Osmanlı Rus savaşında da (93 harbinde) Gazi Ahmet Muhtar Paşa tarafından karargâh olarak kullanılmıştır. 

 

Erzurum silah fabrikasının temeli 1920 yılında, Türk ordusunun Kars ve Gümrü civarına yönelik ileri harekâtından sonra atıldı. Gümrü ve Karsta ki onarım evlerinden alınan Ruslara ait makine ve tezgâhlar, kolordu komutanı Kazım Karabekir Paşanın gayretiyle Erzurum a getirilerek, Firdevsoğlu kışlasının bir köşesinde çekirdek bir atölye oluşturulmuş ve böylece “iş ocağı” adıyla bir tamir atölyesi kurulmuştur. 

 

İş ocağı kurulurken kışlanın bir kısmında 20. Topçu Taburu ikamet etmekteydi. Kışlanın bir köşesinde ise küçük bir atölye olarak iş ocağı açılmıştı. İş ocağı atölyesinde şark cephesindeki kıtalardan toplatılan kamacı ve tüfekçi ustalar ve bazı sanat erbabı askerler çalıştırılarak ufak tefek tamirata başlanmış ve çalışma dönemine girmiştir. İlk çalışmalarda bir taraftan silah onarımı yapılırken diğer taraftan İngiliz fişekleri Türk silahlarına uygun hale dönüştürülüyordu. Ayrıca atölyeye alınan kadınlar tarafından iplik imal edilerek ordunun giyim eşyası karşılanmaya çalışılmış, birde saraçhane kurulmuştur. 

 

Doğu Anadolu bölgesinde Birinci Dünya Savaşı nedeniyle yetim ve kimsesiz kalan çocuklar 1919 da Kazım Karabekir Paşa tarafından toplattırılarak, iş ocağında açılan “çıraklık okulu” na alınmışlardır. Bunlar ordudan temin edilen işlerle, beş subayın nezaretinde hem teorik, hem pratik bilgiler almaktaydı. 

 

Erzurum Firdevsoğlu kışlasın da ki kurumun adı olan “iş Ocağı” 1923 te “Erzurum Esliha tamirhanesi” adını alarak 1938 yılına kadar faaliyetlerini sürdürmüş, bu yıldan sonra “silah fabrikası” haline getirilmiştir. Ancak Erzurum halkının zihninde uzun süre “iş ocağı” olarak kalmıştır. 1923 yılında Esliha tamirhanesi adıyla Milli müdafaa vekâleti Harbiye Fabrikaları müdüriyetine bağlandıktan sonra tamirhaneye gereken sanatkârlar Ankara’dan gönderilmiş ve Erzurum’daki sanatkârlar da bu müesseseye alınmışlardır. Çırak mektebinden buraya yüz kadar çocuk ayrılarak eğitime başlandı. Burada aynı zamanda otomobil tamiri ve şoförlük eğitimi de veriliyordu. Burada birde kuyumculuk şubesi vardı. Aynı günlerde çırak mektebi lağvedilerek, öğrencilerin bir kısmı İstanbul sanat mektebine bir kısmı darüleytama verilmiştir. 1938 yılında silah fabrikası haline getirilen iş yeri bünyesinde çıraklık mektebi tekrar açılarak 1943 yılına kadar talebe yetiştirmiştir. 

 

1950 yılında fabrikanın adı “Ağır Bakım Tamir Fabrikası” olarak değişmiş, 1956 yılında bünyesinde çıraklık okulu tekrar faaliyete geçirilerek yeniden çekirdekten usta yetiştirilmeye başlanmış, 1969 yılına kadar bu okul devam etmiş sonra talebeler sanat okuluna nakledilmiştir. Bu arada fabrika “1021 inci Ordu Donatım Ağır Bakım Tamir Fabrikası” adını almış ve çatısı da kiremitli hale getirilmiştir. 1972 yılında tekrar isim değiştirilerek “Ağır Bakım Tamir Fabrikası” adını almıştır. Fabrika 1982 yılında Dadaşköy yolu üzerindeki şehit er Ahmet ÖĞCÜ kışlasına taşınmış olup, bugün aynı kışlada 55. Bakım Fabrika Müdürlüğü olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. 

 

Silah Fabrikası denildiğine bakmayız siz; burası Sosyal ve Kültürel Faaliyetleri olan bir eğitim yuvasıdır…

 

Erzurum un yakın siyasi tarihinde önemli izler bırakan 1925 deki şapka olayının ardından Erzurum barı yasaklanmıştı. Hadiseden hemen sonra polis müdürü Tevfik Bey, barın halkı isyana teşvik ettiğini ileri sürerek böyle bir uygulamayı başlatmıştı. Hâlbuki bar, Erzurum halkının en köklü kültür unsurlarından olan, halkı birleştirip eğlendiren ve Milli duygularını coşturan bir oyundu. Yasak 6 ay devam etti. O günlerde halkın tek eğlence ve tesellisi olabilecek bu oyunun yok olmak üzere olduğunu gören Askeri Silah Fabrikası Müdürü İhsan YAVUZER her şeyi göze alarak, 30 Ağustos 1926 günü hükümet meydanında yapılan tören sırasında, daha önce hazırladığı davul ve zurnacıyı meydanın ortasına getirerek çaldırmaya başladı. Meydana toplanmış olan Erzurumlular, hüzünle karışık bir şaşkınlıkla olanları seyrediyor, fakat bar oynamaya kimse cesaret edemiyordu. Bunun üzerine İhsan Bey birkaç Dadaşı ellerinden tutarak korkmadan oynamalarını istedi. Kendisi de başlarına geçti ve böylece bar başladı. Altı ay devam eden korkunç kâbus bitmişti. Halkın hislerine tercüman olan İhsan Bey, o günün gece yarısına kadar Askeri Silah Fabrikasının önünde bar oyununu devam ettirmişti. Bu olay Silah Fabrikasının Erzurum un Kültür hayatına olan katkısının tarihi bir örneğidir. 

 

Aslında burası sosyal hayatımızın bir parçası, bir okuldur… Silah Fabrikasının Spor Ve Folklor Faaliyetleri

 

Silah Fabrikası, isminin ötesinde Erzurum un sosyal hayatında da önemli bir yer tutmuştur. Özellikle 1934 te Silah Fabrikası Müdürü İhsan YAVUZER döneminde birçok sosyal aktivitenin merkezi olmuş ve adeta Erzurum halkevi ile rekabet haline girmiştir. Bu dönemde Erzurum’daki folklor oyunlarını belirli bir disiplin altında yaşatmak amacıyla bu oyunları en iyi bilenlerle davul zurnayı iyi çalan kişiler, Fabrikaya işçi olarak alınmıştır. Böylece o tarihe kadar mesire yerlerinde ve düğünlerde disiplinsiz ve karışık bir şekilde oynanan bar oyunu, silah fabrikası sayesinde bir düzen ve disiplin altına alınmış ve günümüze kadar bu sayede gelmiştir. Erzurum da spor kulübü anlayışını yerleştiren ve kış sporlarına önem veren ilk takım olan Erzurum Gücü, Askeri Silah Fabrikasının mensupları tarafından kurulmuş bir kulüptü. Kulüp sadece kayakla ilgilenmemiş tiyatro, folklor, müzik ve çeşitli spor dallarında faaliyetlerde bulunmuştu. Yine birçok sporcu (daha çok güreşçi) Fabrikaya işçi olarak alınmıştır.     

                     

Sonuç ve talep

 

Sonuç olarak Türkiye bulunduğu coğrafya ve stratejik konumu itibariyle tarih boyunca emperyal güçlerin devamlı hedefinde olmuş ve ağır bedeller ödemiştir. Bu bağlamda Erzurum’ da bulunduğu konum itibariyle defalarca saldırılara maruz kalmış katliam ve yıkıma uğramıştır. Anadolu’nun kalesi, Mülk-i İslam’ın kilidi olan Erzurum bütün bu saldırılara başarıyla göğüs germesini bilmiştir. Bugün bu kaleyi her bakımdan güçlü kılmak bizlerin ecdadımıza karşı yükümlülüğümüzdür. 

         

Erzurumlunun hafızasında İş ocağı, Ağır Bakım isimleriyle yerini alan ve bugün 55. Bakım Fabrika Müdürlüğü olarak faaliyetlerini sürdüren işyerimiz, Erzurum’ a sadece Savunma Sanayii alanında ve ekonomik anlamda katkı sunmamış, ayrıca sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerde de öncülük etmiş, şehrin kültüründe derin izler bırakmıştır. 

         

Bugün 55. Bakım Fabrika Müdürlüğü; bölgesinde bulunan bütün askeri birliklere her türlü bakım, onarım ve imalat desteği sağlamakta olup, birliklerdeki bütün tırtıllı ve tekerlekli araçlar, ağır ve hafif silahlar, silah sistemleri, optik, özel silah, iş makineleri, kar üstü araçları, yangın söndürme cihazları ve akaryakıt sistemlerinin bakım ve onarımını yapmaktadır.   

İhtiyaç olmasına rağmen işyerimize uzun zamandır yeterli işçi alınmamaktadır. Ortalama üç emekli olan işçi yerine bir işçi ancak alınmakta veya hiç alınmamaktadır. Bu emekli – yeni alım dengesinin böyle devam etmesi işyerinin geleceğini tehlikeye atmaktadır. Başka bir önemli hususta; Askeri işyerlerindeki işler özel deneyim ve tecrübe gerektiren işlerdir, bu işlerde çalışan işçilerin bu deneyim ve tecrübelerini emekli olmadan yeni alınacak işçilere aktarmaları gerekmektedir. Yani yeni alınacak bir işçinin en az 3-5 yıl tecrübeli işçiyle çalışması lazımdır. Şu an işleri deneyim ve tecrübeleriyle yürüten işçi jenerasyonuda emekliliklerini 3-5 yıl içinde hak edebilecek duruma geleceklerdir. Dolayısıyla tecrübeli işçilerin emekli olmadan birikimlerini yeni alınacak işçilere aktarmaları büyük önem arz etmektedir.  Çünkü bizim işçi arkadaşlarımız sınır içi veya sınır ötesi operasyonlara lojistik olarak destek vermekte, gerektiğinde cephe hattında arızalanan silah araç ve her türlü teçhizata müdahalede bulunmaktadır. Bunun dışında birliklerin her an harekete hazır durumda olmaları için verilen görevleri devamlı olarak yapmaktadırlar. 

 

“Bugün ihtiyacım yok diye kaybedeceğiniz yetenekleri, yarın lazım olduğunda bulamayacağınız unutulmamalıdır.”

 

M.S. B ye bağlı işyerlerinde işçi alımı için, öncelikle bütün işyerleri işçi taleplerini silsile usulüyle üst taraflara iletmekte, son noktada Milli Savunma Bakanlığı toplam işçi ihtiyacını Maliye Bakanlığına bildirmektedir. Maliye Bakanlığı da istenilen rakamları gözden geçirip değerlendirme yaptıktan sonra kadro tahsis etmektedir. 55. Bakım Fabrika Müdürlüğü 2021 yılı için M.S. B. ye iş olmadığı gerekçesiyle işçi talebinde bulunmamıştır. Zaten son 4 – 5 yıl içindeki işçi alımlarında da 12 işçi ancak alınmıştır.  Bu durum kalıcı olmadığı gibi bizim sınır bölgemizin de (Azerbaycan – Ermenistan savaşı göz önünde bulundurulduğunda) çok sakin olmadığı görülecektir. Tabi Rusya faktörü de hiçbir zaman unutulmamalıdır. Yine iş hususunda geçici olan pandemi sürecinin olumsuz etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır. Geçici olduğunu düşündüğümüz bu durumlardan dolayı ve yalnız bugünün şartları düşünülerek, işçi ihtiyacı yok demenin doğru olmayacağı düşüncesindeyiz. şöyle ki; Türkiye Cumhuriyeti Kurtuluş savaşından sonra yaklaşık 100 yıldır terör örgütleriyle yapılan mücadeleyi saymazsak, herhangi bir ülkeyle fiili savaşa girmemiştir. Şimdi 100 yıldır kimseyle savaşmıyoruz diye Ordu’ya ihtiyaç yok yada Ordu’yu güçlendirmek için boşuna masraf etmeyelim diyebilir misiniz? Tabii ki hayır. Çünkü Ordu size 100 yılda bir kez lazım olur o zaman da ya kazanır varlığınızı devam ettirirsiniz, yada kaybeder yok olmayla karşı karşıya kalırsınız. Dolayısıyla Ordu’nun her an savaşa hazır durumda olması aklın ve Askeri stratejinin gereği olduğu gibi, Ordu’nun göreve hazır olmasında ona lojistik destek sağlayan Askeri fabrikaların da günün şartlarından ayrı düşünülerek her an göreve hazır halde bulunmaları da aklın ve Askeri stratejinin gereği olmalıdır. Bugün ihtiyacım yok diye kaybedeceğiniz yetenekleri, yarın lazım olduğunda bulamayacağınız unutulmamalıdır. Ayrıca şunu da hatırlatalım; M.S. B. 2016 yılında yeniden yapılandırılmış ve sivil – Asker ortak bir yönetim yapısı oluşturulmuştur. Bunun sonucu olarak Askeri birlikler dışında sivillere hatta yurt dışına iş yapmak için Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğüne bağlı ASFAT A.Ş. kurulmuş ve kısa sürede de çok başarılı projelere imza atmıştır. ( örnek; Pakistan’la üç adet savaş gemisi için bir milyar dolarlık anlaşmayla Cumhuriyet tarihinin tek kalemde en büyük ihracat anlaşması yapılmıştır.) bu düşünceyle desteklediğimiz birlikler dışında proje geliştirilip sivillere de iş yapılabilir.   

         

Fabrikada görev yapan sendika yöneticilerinden alınan bilgiler doğrultusunda, yapılan çalışmaların ve talep edilenlerin detayı belirtilmiş olmasına rağmen sonuç alınamaması, bu fabrikanın gözden çıkarıldığı ve tepki çekmemek için kapanışa bu şekilde sürüklendiği yönünde olmuştur. 

 Mevcut kadronun %10 u üzerinde işçi çalıştırılabileceği de göz önünde bulundurulursa işyerimize en az 100 işçi alınması gerekmektedir. (Tabi proje geliştirilip işçi sayısı daha da artırılabilir) Bizim siyasetçilerimizden ve bürokratlarımızdan beklentimiz işyerimize sahip çıkmaları ve en kısa sürede en az 100 işçi alınmasını temin etmeleridir. Bu işte; ya Maliye Bakanlığının direkt Erzurum’a kadro tahsisiyle, ya da Milli Savunma Bakanlığının kadroları dağıtırken Erzurum’a öncelik vermesiyle olacaktır.Her ne kadar işyerimiz işçi talebinde bulunmasa da, yukarıda bahsettiğimiz hususlar ve önceki alımlarda fazla işçi alınmadığı da göz önünde bulundurularak Erzurum’a pozitif ayrımcılık yapılmalı ve öncelik verilmelidir. Bu bizim âcizane görüşümüzdür. Elbette ki ne yapılması gerektiğini sizler çok daha iyi bilirsiniz. 

         

Ama şunu unutmayın; bugün bu talebimiz en kısa sürede yerine getirilmez ise, yarın Erzurum hem bir ekmek kapısından olacak hem de köklü bir kurumu kaybetmekle karşı karşıya kalacaktır. 

         

Bu sese kulak verin! 

                 

TÜRK HARB-İŞ SENDİKASI

DOĞU ANADOLU BÖLGE

TEMSİLCİSİ

 

Murat Tamcahan

Bölge Temsilcisi



Haber Editörü

Vedat Kan

vedudi25@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku