Ermeni Kilisesi'nin bir ikiyüzlülüğü daha

Ermeni Kilisesi

Resul Mirhaşimli: "Uluslararası etkinliklere katılan din adamları seferber edilmeli"

"Evet kendimi intikamcı olarak görüyorum ve hayatımın son saniyesine kadar da böyle yaşayacağım." "Yeni Müsavat", Ermeni Apostolik Kilisesi Tavuş Piskoposluğu başkanı Başpiskopos Bagrat Galstanyan'ın kilisede yaptığı konuşmada bunu söylediğini bildiriyor. Başpiskopos vaazında intikamcılığın Ermenileri manevi, ahlaki veya fiziksel anlamda soymayı amaçlamadığını kaydetti. "Sürekli diz çöküp emeklemek değil, Rabbimizin huzurunda kalkıp ona 'Senin yeryüzündeki işlerini görmek için imanımı artır' demek. Evet, bu bir intikam yoludur. Evinizi restore etmenin başka yolu var mı?" diye sordu Ermeni din adamı. Bagrat Galstanyan konuşmasında, birkaç yıl önce Artsakh'ta herkesin mutlu yaşadığını, gencinden yaşlısına herkesin ziyarete gittiğini kaydetti. Bizim için bu hak edilmiş bir tatlılıktı ve öyle de olmalıdır" dedi Ermeni din adamı.

Yıllardır Ermeni kilisesi radikal, çirkin, intikamcı tavrını din adı altında sergiliyor. Ermenistan aynı zamanda komşularıyla barış anlaşması imzalanmasını da engelliyor. Otuz yıllık Karabağ ihtilafı sırasında Ermeni kilisesinin tutumu her zaman bu çatışmanın dinler çatışması, Hıristiyanlara yönelik baskı ve dini temelde çatışmanın daha da derinleşmesi olduğu yönünde olmuştur. Ermeni müminler her fırsatta dini siyasi araç olarak kullanmışlar ve Azerbaycan'a çeşitli şekillerde iftira atmışlardır.  

Ermeni kilisesine, onların ikiyüzlü inananlarına nasıl cevap verilmeli, bunu kim yapmalı? Ermeni kilisesinin barış görüşmeleri sırasındaki bu tür açıklamaları ve Ermenilerle bir arada yaşama çağrıları, üzerinde düşünmek için sebep veriyor. Ermeniler her zaman intikamcı adımlar bekleyebilirler... 

Resul Mirhaşimli - 55

Araştırmacı gazeteci, ilahiyatçı Rasul Mirhaşimli, tarihin her döneminde kiliselerin Ermenilerin hayatını şekillendiren ve yönlendiren temel güç olduğunu Yeni Müsavat'a şöyle anlattı: "Azerbaycan ve Türkistan topraklarında yaşanan katliamlara ve soykırımlara baktığımızda Ermenilerin kendi kaderleri ve kilisenin kaderi olduğu, kiliseyi bir araya gelmenin ve kimliklerini korumanın temel nedeni olarak gördükleri bir kez daha ortaya çıkıyor. 1918-20'de Azerbaycanlılara karşı yapılan soykırımlarda da, 1988'de başlayan Ermenistan işgalinde de durum böyleydi. 

Azerbaycan, 30 yılı aşkın bir süre Ermeni işgali altındaki tarihi topraklarını kurtardıktan sonra, Ermenistan'daki intikamcı işgalci güçleri bir araya toplamak için yine kilisenin rolünü abartmaya çalışıyorlar. Bagrat Galstanyan'ın konuşmaları da bu temel üzerine inşa ediliyor. Hiçbir dinin çağrısında meslek öncelikli olamaz. Hiçbir semavi din, insanları zalim olmaya, kendilerine ait olanı zorla almaya çağırmaz. Basitçe söylemek gerekirse, Ermeni toplumunun "dindarlığı" Ermeni karakteriyle ortaya çıkıyor. Tarih, bu Ermeni hastalığının yakın zamanda tedavi edileceğine dair hiçbir umudun olmadığını kanıtladı. Yenilgiye uğradığında mazlum numarası yapmak, ikiyüzlülük giymek, kendilerine ait olmayan topraklara tecavüz ederken akla hayale sığmayacak vandallık örnekleri göstermek Ermeni karakterinin gerçek yüzüdür. Bir din adamı, halkının sahip olmadığı bir şeye sahip olmak istediğinde, öncelikle kendi dininin ilkelerine karşı çıkmış olur." 

"Büyük Ermenistan" hayalini gerçekleştirmek isteyen Ermeni kilisesi ve din adamlarının öncelikle fikri hazırlıklar yaptığını ve diplomatik girişimlerle faaliyetlerini genişlettiklerini sözlerine ekleyen ilahiyatçı, "Maalesef son 30 yılda uluslararası örgütler ve dünyanın bir kısmı dünya toplumu Ermeni yalanlarına inandı ve çoğu durumda haklıydılar, değil, işgalci Ermenistan'ın yanında yer aldılar. 

Dini inancımız, inandığımız Kur'an-ı Kerim hikmeti, "Onlar seni çıkardılarsa sen de onları oradan çıkarmalısın" ilahi dersini öğretir. Bu inanca dayanan halkımızın iradesi ve Ordumuzun gücüyle Azerbaycan'ın işgal altındaki tarihi topraklarını özgürleştirdik ve halkımızın Karabağ hasretine son verdik. 

Bu ülkeyi vatanı gören herkesin, Ermenilerin Azerbaycan'a yönelik yürüttüğü saldırı politikasına cevap vermesi gerekir. Bu konuda devlet yapılarının olanakları daha geniştir. Aynı zamanda uluslararası etkinliklere katılan dini şahsiyetler, diaspora kuruluşları da Ermeni propagandasına somut cevaplar vermek için seferber edilmelidir. 

Görünen o ki Ermeni yalanları hiçbir zaman susmayacak ve bundan sonra toplumlarındaki gelecek nesillerin beyinlerini zehirlemek için doğalarının izin verdiği her yolu kullanacaklar. 

Tarihsel olarak unutkanlığımız Ermenilerin yeni işgal planlarını ortaya çıkarmaları için bir meydan okuma haline geldi. En azından tarihten ders aldıktan sonra hata yapmayalım."

Afaq MIRAYIG



Haber Editörü

Dikmen Hakan

hakandikmen30@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku