Ergin Dursun
Karayollarından emekli Ergin Dursun, 2010 ‘da Karayolları Emeklileri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ni kurdular. Amaç, emekliler birbirini unutmasın, unutturmasın. Öncelikle Ege Bölgesi’nde örgütlenen 250 kişiden derneği kurma görevi kendisine verildi. Şu anda bütün Ege Bölgesi’nde örgütlüyüz. 450 üyemiz var. Diyarbakır’da temsilciliğimiz var ve ilk şubemizi de Antalya’da açıyoruz.
tum1haber/medya/yerel/Antalya/Hasan Eryiğit
Sadece tabela dernekçiliği yapmıyoruz. Dernek adına özel tıp merkezlerine protokoller yaparız, üyelerimize daha ucuz ve kaliteli sağlık hizmeti sunmak için. Ayrıca optikçilerle protokoller yaptık. Her türlü gözlükte yüzde 40’a varan indirimlerden faydalanıyorlar. Biz depremlerde de duyarlı davranarak en son Kahramanmaraş depreminde depremzede çocuklarımıza yüz bin liraya yakın kışlık montundan beresine kadar yardım sağladık. Biz sosyal bir dernek olduğumuzu orada gösterdik. Ayrıca bir de Bağımsız Emekliler ve Emekçiler Platformu’nun il irtibat bürosunu açıyoruz. Bizim bu platformları oluşturma sebeplerimizden birisi Gazi Mustafa Kemal’in bize emanet ettiği bu ülkeyi, üretim ekonomisinden çıkarıp maalesef tüketim ekonomisine sürüklediler. Şu anda emekliler, emekçiler sefalete sürüklenmiştir. Bizler de buna karşı sessiz kalamazdık. 9 arkadaşımız 2023’te bir araya gelip burada platformu kurduk ve şu anda da 25 ilde platform temsilciliğimiz bulunmakta.

Hedeflerimiz
Anayasanın ilk 4 maddesi bizim kırmızı çizgimizdir. Biz tarafsız bir cumhurbaşkanı istiyoruz. Bir cumhurbaşkanı bu ülkenin namus timsali ve sancağıdır ve tarafsız olmalıdır. Ancak maalesef şu andaki cumhurbaşkanımız bir belediye başkan adayı gibi mitinglerde boy gösteriyor. Bu bizi halk olarak çok üzüyor. Biz milletvekilliğinin bir meslek olmadığını ve emekliliğinin söz konusu olmaması gerektiğini düşünüyoruz ve güçlendirilmiş parlamenter sistemden yanayız. Biz, ülkemizi kuruluş ayarlarına döndürerek tüketimden üretim ekonomisine geçirmeyi sağlamak istiyoruz.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları Kurtuluş Savaşı’ndan sonra buğday satarak uçak fabrikaları, ağır sanayi fabrikaları, Sümerbank gibi birçok kalkınma hamlesinde bulunmuşlardır. Maalesef günümüzde topraklarımız, yeraltı kaynaklarımız satılarak, fabrikalar satılarak biz dışardan buğday hatta saman aşır duruma geldik. Savaş halindeki ülkelerden buğday, Ayçiçek yağı ve saman alıyoruz. Ayrıca en son darbe de üzüm üreticisini vurmaya başladı. Azerbaycan’la gizli gümrük anlaşmaları olduğunu iddia ederek, üzüm ve üzüm maddelerinin Türkiye’ye getirilmesini sağlıyorlar. Bu da üzüm üreticilerine büyük bir darbedir. Bu da bu ülkenin yok oluşudur. Biz, tüm bunların önüne geçebilmek adına yerel seçimlerden sonra bizler de siyasallaşmanın yolunu açacağız.

Şu anda bir kamuoyu yoklaması yapacağız, yedi coğrafi bölgede bölge sorumlularını belirledik. Burada Akdeniz Bölge Sorumlusu – Karayolları Emeklileri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Şube Başkanı ve Antalya İl Yürütme Kurulu Başkanı Sevil Karol, İl Başkanı Buket Hanım
Büyükşehirlerin çoğunda il yürütme kurullarımız oluştu ve ilçeler oluşmaya devam ediyor.
Çalışamayan kadınlarımızı güvence altına almak zorundayız. Çalışamayandan kasıt ‘engelli’ ve ‘iş göremeyecek’ özellikle zihinsel ve bedensel olarak çalışamayacak durumda olan kadınlar. Diğer türlü insanları hükümetin yaptığı gibi tembelleştiremeyiz. Bakın köylüleri nasıl tembelleştirdiler. Tohum kredisi, mazot teşviği, hayvancılık teşviği veya tarım kredisi vererek insanları tembelliğe sürüklediler. Bu kredi teşviklerini alan işçilerin birçoğu büyükşehirlerde başka yatırımlar yapmaya başladı. Bu aslında teşvik değil, köylüye rüşvetti, köylüyü tembelleştirmeydi. Maalesef tembelleştik ve tarımı bitirdiler. Yerli üretim alanlarını satarak, kapatarak üretimi bitirdiler. Antalya, narenciyenin yeridir. Narenciye ağaçlarını söktüler. Üretici, toplatmak için 3 lira verirken, toptancı, büyük firmalar ise 1 buçuk liraya alıyor. Yani maliyetinin yarısına verebiliyor. Portakal üreticisi de zarar edeceğini bildiği için ağaçlarını kesmek zorunda kaldı.

Madenlerimizi yok ettiler. Erzincan’daki maden faciasında kaybolan insanların hala bulunamamasından bahsetti. Fırat Nehri zehirlenmesi siyanürden dolayı
Ekonomik anlamda emekliye yok, diyorlar ama büyük holdinglerin, altın madeni sahiplerinin vergi borçlarını siliyorlar. İşçiye, emekliye gelince ‘paramız yok’ diyorlar. Peki, kur korumalarına, mevduatlarına verdiği faiz, peki Suriyeli, Afganlı mülteciye verilen paralar ne olacak? Mülteciler Pazar arabalarını tıka basa doldururken bizim halkımız aynı ürünü sayıyla alıyor. Bunlar bu ülkenin yok edilişidir. Asıl sorun Büyük Ortadoğu Projesi’nin yavaş yavaş işleyişini görüyorum. Suriye’nin içi bilinçli olarak boşaltılmıştır ve Gazze saldırısında iki tane yanlışlıkla attıklarını söyledikleri füze aslında İslam aleminin nabzını yoklamaydı. Adım adım İsrail Türkiye’ye doğru yürüyor. Bizim halkımız bir şekilde yandaş medya tarafından uyutuluyor. Biz halen halkımızın hassas noktası olan dini konuları işleyerek onların gerçekleri görmesini engelliyorlar. Biz bunun için yola çıktık.