İran’da düzenlenen Birinci Uluslararası ‘Aksa Tufanı ve Gazze; Anlatılar ve Gerçekler’ konferansında konuşma yapan İslami Cihad Hareketi’nin İran Temsilcisi Nasır ebu Şerif şunları belirtti: Öncelikle tüm İslam alemini İran İslam Devrimi'nin zaferinin yıldönümü dolayısıyla kutluyorum. Bu devrim İran'ı, Siyonist rejimin ve Batılı ülkelerin bölgedeki politikalarına karşı ateşten bir hatta dönüştürdü.
Ebu Şerif şöyle devam etti: Balfour Deklarasyonu'ndan bu yana Filistin halkı saldırılara ve suçlara maruz kalmıştır. Bu konuya İsrailli tarihçiler de değinmiştir. İsrailli tarihçiler de Filistin halkına karşı gerçekleştirilen soykırım ile ilgili kitap yayınladı.
Gazze’deki gelişmelere değinen ebu Şerif: ‘Meselelerden biri de yıllardır abluka altında bulunan Gazze'yle ilgili. Aynı zamanda Kudüs'ün Yahudileştirilmesine de tanık oluyoruz. Rejimin Batı Şeria ve diğer Filistin bölgelerindeki yerleşim yeri inşa etmesine de tanık oluyoruz. Smotrich, yakın zamanda yaptığı bir konuşmasında ‘Filistinlilerin ya ölecekleri ya da onların istedikleri gibi yaşamak zorunda kalacaklarını söyledi. Bu aslında bu, faşist Siyonist rejimin Filistin halkına yönelik asıl projesidir’ ifadelerini kullandı.
İslami Cihad Hareketi'nin İran temsilcisi şöyle devam etti: Faşist iktidarın gölgesinde ‘Filistin sorununun’ ortadan kaldırılmasına yönelik bir operasyon ve sürece tanık oluyoruz. Aynı zamanda Biden, Filistin sorununun çözümüne yönelik bir proje ortaya koydu. Bu projenin amacı, birincisi bölgede rejimi güçlendirmek, ikincisi ise rejim ile Suudi Arabistan, Malezya, Endonezya gibi İslam ülkeleri arasında normalleşmeyi sağlamaktı. Direnişi ve İran'ı kontrol altına almak için her türlü çaba sarf ediliyor.
7 Ekim'e yol açan en önemli faktörlerin bahsettiği sorunlar olduğunu belirten Nasır ebu Şerif şunları söyledi: Direniş, Aksa Tufanı Operasyonunda zafer kazandı. Bu operasyon Siyonist rejime indirilen en büyük darbeydi. Rejimin saldırgan savaşına karşı 15 aydır olağanüstü bir direnişe tanık olduk. Bu dönemde Gazze'ye 100 bin ton patlayıcı atıldı. Buna rağmen Filistin halkı ayağa kalktı. Aynı zamanda Batı'nın ahlaksız sessizliğine de tanık olduk. Batı, insani ve ahlaki değerlerde tam olarak sınıfta kalmıştır. Arap ülkelerinin zaaflarına da şahit olduk, bu büyük bir utanç kaynağı. Ancak bu suçlara ve Batı'nın rejime yaptığı yardımlara rağmen Filistin halkı dik durdu.
Hizbullah’ın da sahaya girerek mevzilerini koruduğu ve düşmana ağır hasar verdiğini belirten ebu Şerif: ‘Elde ettiğimiz bu zafer olağanüstüydü. Siyonist rejim hiçbir amacına ulaşamadı. İlk hedefi direnişi yok etmekti, Siyonist rejim bunu başaramadı. Siyonist rejim sadece direnişle pazarlık yapmak zorunda kaldı’ dedi.
‘İslami Cihad Hareketi temsilcisi ebu Şerif şöyle devam etti: ‘Düşman da ağır bedel ödedi. Birincisi düşman imajının yıpranması ve yerle bir olmasıdır. Dünya kamuoyunun fikrinin değiştiğini gördük. Siyonist düşman içeride zaaf ve bölünmüşlük yaşıyor. İşgal altındaki topraklardan tersine göçe de tanık oluyoruz. Şu ana kadar sermaye sahibi 82 bin İsrailli bu rejimden sonsuza dek ayrıldı. Bu rejim artık çok zayıflamış durumda ve aynı zamanda yeni bir aşamanın eşiğindeyiz. Gücün tüm bileşenlerine hakim olmalıyız.
Nasır ebu Şerif konuşmasının sonunda şunları söyledi: Savaşımız bitmedi ve işgal devam ettiği sürece de devam edecek.