Köşe Yazarları

Köşe Yazarları Haberleri

DÜNYA NEREYE GİDİYOR, TÜRKİYE NERESİNDE?

DÜNYA NEREYE GİDİYOR, TÜRKİYE NERESİNDE?

Son birkaç yıldır Dünya, baş döndürücü bir hızla ve önlenemez bir şekilde büyük değişime gidiyor. Bu durum birbirinden bağımsız ya da her biri diğerini destekler ve motive eder tarzda bütün kıtalarda yaşanıyor.

                Merhum İsmet İnönü’nün, “Yeni bir Dünya kurulur ve Türkiye oradaki yerini alır” sözünün ışık hızıyla ve tam yol hayata geçtiği bir dönemi yaşıyoruz. Dünya’nın bütün mazlum ülkeleri uyanmaya ve Batı’lı emperyalist – sömürgeci devletlere karşı güçlü başkaldırılar üretmeye başladılar. Aslında bunun miladı 15 - 16 Temmuz 2016’daki ABD - FETÖ kalkışmasının ezilmesidir. Afrika’nın en küçük ülkelerinde bile, yüzyıllardır devam eden sömürgeci Batılı kuvvetlere devasa geri adımlar attırılmaktadır.

Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki gelişmeler çok çarpıcıdır. Filistin Halkının Hamas önderliğinde verdiği “Özgür Filistin” mücadelesi ise bu başkaldırının en masum, en kararlı kesitidir. İran Suudi Arabistan yakınlaşması da tarihi önemdedir. Arap coğrafyası da hızla Batılı sömürgecilerin kontrolünden çıkmaktadır.

                Bölgemiz Batı Asya hali hazırda, Dünya’nın kalbi durumundadır. Türkiye, Suriye ve Rusya, Dünya’nın Asya’ya, Asya’nın da Dünya’ya açılan kapısıdır. 

Başta ABD olmak üzere, Batılı sömürgecilerin her türlü yol ve yöntemi kullanarak emperyalist hedeflerini gerçekleştirmeye çabaladığı bölgemiz, tarihin en büyük antiemperyalist başkaldırısının inşa edilmesi sürecinin sancılarını yaşıyor.

                Bu sürecin en büyük ve en tayin edici, en lider unsuru, hiç kuşku duyulamaz biçimde Türkiye Cumhuriyeti’dir. Hükümetimizin gelgitli ve tereddütlü tavırları ne yazık ki bu sancılı sürecin uzamasına sebep olmaktadır. Bölgemizdeki hiçbir devletin, komşusuna sırtını dönme, denklem dışa itme ve ötekileştirme hakkı ve şansı bulunmamaktadır.

Bölge ülkelerinin en acil, en hayati olmazsa olmaz ihtiyacı, saniye dahi geciktirmeden ekonomik, siyasi ve askeri olarak çok güçlü bir ittifak oluşturmaktır. Böyle bir ittifak, bölge dışı güçlerin, yani sömürgeci Batı’nın bölgemize nüfuzunu önleyecek yegâne oluşumdur. Bu oluşumu engelleyecek hiçbir girişime izin verilmemesi hayati önemdedir. Bu süreci engellemek şöyle dursun, geciktirecek her türlü söylem ve eylem lanetlenmeli ve mahkûm edilmelidir.

Sosyal Demokrat kesimlerde bu sürece ilişkin ne yazık ki herhangi bir politika gözlemleyemedim. Ama emin olduğum bir tek şey var, o da bu kesimlerin AB’ye üye olma uğruna her türlü milli yapılanmadan taviz verme eğiliminde olduğudur.

Milliyetçi ve muhafazakâr kesime dâhil insanımızın bu konulardaki duyarlılık ve anlayışını taktirle karşılıyorum. Ancak ne yazık ki, bu kesimleri temsil eden partilerin ikircikli ve tereddütlü tutumu sürecin tamamlanmasının önündeki yegâne engel durumundadır. Ancak, Devlet Bahçeli’nin bir süre önceki “PKK ve türevlerine karşı Suriye Yönetimi ile işbirliğine gidilmelidir” çağrısı umutlarımızı biraz olsun canlandırmıştır. Bilindiği gibi Vatan Partisi Lideri Dr. Doğu Perinçek bu çağrıyı bıkıp usanmadan yıllardır yapıyor. 

Irak ve Suriye’nin Batılı sömürgecilerin saldırı ve işgaline uğradığı ilk günden itibaren bu sonucun ortaya çıkacağı gün gibi açıkken, hangi gerekçe ile olursa olsun, iktidar sahiplerinin gerekli politikaları uygulamamak için direnmesi affedilmez bir hatadır. Fakat şimdi bunun üzerinde tepinmek yerine, ihtiyaç duyulan politikanın hayata geçirilmesi için iktidar ve muhalefet, el ele vererek tarihin en büyük antiemperyalist başkaldırısını inşa etmek mecburiyetindeyiz.

Sonuç olarak bu süreci doğru okuyan, gerektirdiği örgütlenme ve faaliyetleri mümkün olduğunca yapan kuvvetleri destekleyip büyütmek, Ülkemiz ve ezilen insanlığın başarısı ve zaferi için tayin edicidir.

NAZIM DOĞAN



Haber Editörü

TÜLAY DİKMEN İLE CUMA KÖŞESİ

admin@tum1haber.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku