Filistinli cerrah Dr. Gassan Ebu Sitte, işgalcilerin elinde tutulan şehit cenazelerinin Gazze'ye dönüşünü "hayatın iki kez çalınması" olarak tanımlıyor. "Evlatlarımız bize eksik organlarla dönüyor; önce işkenceyle öldürüldüler, sonra organları hunharca alınarak ikinci kez hayatları çalındı" sözleri, soykırımın karanlık sayfasını özetliyor. Ebu Sitte, uluslararası insan hakları kuruluşlarının suskunluğuna isyan ederek "Dünyanın vicdanı daha ne kadar ölü kalacak?" diye soruyor.
Uluslararası soruşturma çağrısı
Gazze Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Dr. Münir el-Berş, son haftalarda teslim edilen cenazelerin taşıdığı korkunç izlerin uluslararası bir soruşturmayı zorunlu kıldığını belirtti. Berş, "Bu manzaralar tarif edilemez; insan onurunun ve ölülere saygının en vahşi biçimde ihlalidir" dedi.
Sağlık ekiplerinin incelediği her cenazede farklı türden işkence, infaz ve parçalama izleri bulunduğunu aktaran Berş, bazılarının paletlerle ezildiğini, kimilerinin yakın mesafeden kafalarına veya göğüslerine ateş edilerek infaz edildiğini söyledi. Ellerinden ve gözlerinden bağlanmış hâlde teslim edilen naaşlar olduğu gibi, profesyonel cerrahi aletlerle açılmış, kalp, karaciğer, böbrek ve hatta korneaları alınmış bedenler de tespit edildi.
"Göğüsleri cerrahi hassasiyetle açılmış, organları yok edilmiş şehitler gördük. Bu ilk kez yaşanmıyor; işgalciler yıllardır organ hırsızlığını sistematik biçimde uyguluyor" diyen Berş, bazı cenazelerde ise eğitimli köpeklerle yapılan saldırı izlerinin bulunduğunu ekledi.
Kanıtların kaybolma riski
İşgalcilerin cenazeleri son derece kötü koşullarda teslim ettiğini belirten Berş, Gazze'deki sağlık imkânlarının büyük ölçüde yok edildiğini vurgulayarak, cenazelerin balık depolarında muhafaza edilmek zorunda kaldığını söyledi. DNA laboratuvarlarının da bombardımanda yok edildiğini hatırlatan Berş, "Cenazeleri hemen defnetmek zorunda kaldık; kanıtların kaybolması suçların belgelenmesini zorlaştırıyor" dedi.
Cenazelerde sistematik işkence izleri
Gazze Adli Tıp Birimi Sözcüsü Mahmud Aşur da teslim edilen cenazelerde bilinmeyen cerrahi müdahaleler, ağır darbe izleri, kırılmış kafatasları ve ezilmiş kaburgalar tespit ettiklerini belirtti. "Bu bulgular Cenevre Sözleşmesi'nin açık ihlalleridir ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taşınmalıdır" ifadelerini kullandı.
Aşur, kimlik tespitinin büyük ölçüde ailelerin hatırladığı ayırt edici işaretlere dayandığını, teknolojik imkânsızlıkların kimliklendirmeyi zorlaştırdığını söyledi.
Yüzlerce cenaze hâlâ işgalcilerin elinde
Filistinli kuruluşlara göre, ateşkes öncesi siyonist rejim 735 şehidin naaşını elinde tutuyordu. İsrail medyasında çıkan yeni bilgilere göre, "Sde Teiman" üssünde Gazze'den alınmış yaklaşık 1500 ek cenaze daha bulunduğu iddia ediliyor. Hak örgütleri ayrıca çok sayıda Gazzeli esirin işkence altında öldürüldüğünü bildiriyor.
Geri dönen cenazeler, iki yılı aşkın süredir süren soykırımın en karanlık yüzlerinden birini gözler önüne seriyor: Ölümü bile rahat bırakmayan bir işgal düzeni ve sessiz kalan bir uluslararası sistem. (İLKHA)