Dün 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle Anıtkabir’de yapılacak tören öncesi, törenin huzurunu bozmak için olacak, gene avluya bir takım ne oldukları belirsiz başıbozuk bir güruh doldurulmuştu. 
Buna karşılık törene katılacak, astsubaydan generale kadar askeri personelin adları önceden belirlenmişti. Listede adı olmayanlar Anıtkabir’e sokulmadı. Listede adları yazılı olanlar ise, 4 ayrı noktada polis ve bekçiler tarafından üstleri arandıktan sonra içeri alındılar. 
Anıtkabir askeri bölge ve güvenliğinden doğrudan Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı Anıtkabir Komutanlığı sorumlu. AKP döneminde daha önce böyle üst aramaları astsubaylar tarafından yapılıyordu. Bu da kabul edilebilir bir şey değildi. Ancak askere hiç güven kalmamış olmalı ki bu kez polis ve bekçilere yaptırıldı…
*
Bakalım Atatürk bu konuda da bir şey söylemiş mi?
“Dünyada insanca ve şerefle yaşamak için bağımsız olmak gerekir. Bağımsız olabilmek için de kuvvetli olmak gerekir. Kuvvet ordudur. Bu nedenle düşmanlarımızın birinci taarruz hedefi ordudur. 
Malum bir askeri hakikat, ‘felsefi” hakikattir’: ‘ordunun ruhu subaylardadır.’  Orduyu imha etmek için mutlaka subayı mahvetmek, aşağılamak lazımdır. Bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi boğazlamakta engeller ve müşkülat kalmaz.
Bu nedenle, düşmanlarımız herkesten önce subayları öldürürler. Onları aşağılar ve hor görürler. Hayatında bir an bile subaylık yapmış, subaylık izzetinefsini, şerefini duymuş, ölümü küçümsemiş bir insan, hayatta iken, düşmanın tasarladığı ve reva gördüğü bu muamelelere katlanamaz. Onun yaşamak için bir çaresi vardır; Şerefini korumak! Halbuki düşmanlarımızın da kastettiği, o şerefi ayaklar altına almaktır.
Dolayısıyla subay için “ya istiklal, ya ölüm” vardır. Fakat arkadaşlar ölmeyeceğiz, bağımsızlığımızı muhafaza ederek yaşayacağız ve milletimizi daima bağımsız görmekle bahtiyar olacağız!
(Atatürk’ün 31Temmuz 1920 tarihinde, Afyonkarahisar Kolordu Dairesi’nde subaylara hitaben yaptığı konuşmadan.)

Prof.Dr.Süleyman Çelik