Dadaşlar diyarından bir Ağıralioğlu geçti…
Ağırlığınca, ağır ağır olmasına rağmen; birilerine göre de beklenmeyen bir sevgi çerçevesi içerisinde!
Sanki demek eksik kalır ifadelere ama galiba Erzurum Ağıralioğlu’nu sevdi mi ne!
Evet, başka genel başkanlarda geldi bu şehire.
Birçoğunun gelip gittiğini bizlerde kendi yayın organları olan veya olmaya çalışan gazete haberlerinden öğrendik. Ve ne yazıktır ki gerçek anlamda da bu çoklarının adını dahi bilmiyoruz.
Kimdir, necidir?
globalbakis.com/özel-yorumhaber
Siyaset, halkın kendi gönlüne hitap eden bir kavram olduğu için; yapabilenlerin ve hatta yapmaya çalışanların sayısı ile “eh işte öylesine” bir mantık ile içerisinde bulunanların özellikle birbirinden ayrılması gerekmektedir.
Az biraz mantıklı olarak geçmişin sayfalarını karıştırdığımızda, siyaset çöplüğünde yatan binlerce ismi dahi hatırlanmayan görebiliriz.
Özellikle Erzurum gibi gerçek anlamda kadim olan bir şehirden böylesine bir sevgiye ve tabloya layık görülmek, az önce bahsine çalıştığımız ismini dahi bilmediğimiz o birçok siyasetçiye nasip olmamıştır.
Geldikleri gibi sessiz ve sedasız bir şekilde çıkıp gitmişlerdir!
Hem bir daha gelmemek üzere Dadaşlar diyarından, hem de siyaset arenasından…
Ağıralioğlu için dün istemeden de olsa salondan ayrılmadan önce, rahmetli Erkal’ın “bir dadaş gibi” ifadesini duydum diyebilirim. Erzurum, sevdiğine hemen bir isim takar ve dün o salonda Ağıralioğlu’na bu isimle hitap eden birilerini duyduk. Belki birileri abarttığımızı ifade etmek isteyeceklerdir ama zaten o salon hınca hınç dolu olmakla beraber, daha düne kadar o salonu dolduramayan asırlık partileri de, yeni veya biraz eski olan partileri de gördüğümüzü unutmayalım.
İlk salon toplantısı olmasına rağmen böylesi bir coşkuyla karşılanan Ağıralioğlu’nun sonraki ziyaretini nasip olur ise çok merak ediyorum diyebilirim.
Elbette ki bu durumdan siyaset ve bürokrasi tecrübeli il başkanı Yücel Ahmet İşleyen’in de katkısı inkâr edilemez. Göreve geldiği andan itibaren kadrosu ve teşkilatlarıyla göstermiş olduğu; gerek sosyal sorumluluk adımları ve gerekse diğer mesai çalışmaları ortada olup, başarı olarak odaklanmış olduğu hedefe çok rahat bir şekilde ulaşacağı bize göre farklı bir durum olmaması şartıyla, aşikârdır.
İlk kurulduğu tarih ile gelinen noktada ki yükseliş oranına baktığımızda, Ağıralioğlu’nun kendi ifadesiyle birkaç ay sonra bahse konu durumun, çok daha ileri seviyelerde olacağına mantık olarak “mümkündür” demek gerekmektedir.
Bu şehir Ağıralioğlu’nu gerçekten de sevdi.
Nereden mi biliyorum? Acemi ve heyecanlı birkaç arkadaşın işgüzarlıkları sonrasında gittiğimiz mahalle arasındaki çay ocağında kulak kabarttığımız yan masa sohbetlerinden biliyorum. Çok iyi bilinir ki; çay ocakları, berber ve özellikle de taksi muhabbetleri siyasetin gerçek tahlillerinin yapıldığı yerlerdir.
Ekonomide gelinen son durum, özellikle altının son bir ay içerisinde uzaya fırlar misali rekor üstüne rekor kırması, emeklilerin vermek üzere oldukları son nefesleri, özellikle raflardaki önlenilemeyen ihtiyaç maddelerindeki afakî kâr oranlarını içeren zamlar; Ağıralioğlu’nun “Anahtar”ını sığınak aramakla meşgul olan vatandaşa, bir çıkış noktası olarak göstermiştir.
“Bir tek sen kaldın” sloganı buradan yola çıkılarak daha net bir şekilde anlaşılmaktadır.
İşte dün Erzurum’da Necip Fazıl Kısakürek Kongre ve Kültür Merkezinde bulunduğumuz kısa süre zarfında ve sonrasında videolardan izleyerek edindiğimiz genel tanı bu.
Şimdilik öyle görünüyor ve bu şekilde devam ederse eğer, o bir tek sen kaldın sözünün özellikle de Erzurum’da havada asılı kalmayacağına “şimdilik” inanmış bulunmaktayım.
Ama bu demek değildir ki Anahtar öyle her kapıyı rahat bir şekilde açacaktır.
Olması gereken odur ki; mevcut iktidarın geçtiği yerlerden geçmesi ve yaşadığı şeyleri (Allah bu ülkeye bir daha o günleri nasip etmesin) yaşaması gerekmektedir ki, aslolan yerini bulsun. Hani büyüklerimiz ne der hepimiz biliriz “bekâr olana kadın boşamak kolay”…
Değil mi?
Ve bir de CHP gibi ana muhalefet vermesi…
Yoksa bu “Anahtar”ın saman alevi gibi bir parlayıp, bir sönmesi ve siyaset çöplüğünün anahtarlığındaki yerini bulması an meselesidir.