Cumhuriyet Kadınları Derneği Antalya Konyaaltı Şubesi Panel Düzenledi
Genel Merkezimiz Her tür medya ortamında kadınlarımızı aşağılara iten, onları değersizleştiren ve kadına yönelik şiddeti normalleştiren yayınlara son verilmesi amacıyla “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu” adıyla yürüttüğümüz bu çalışma İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumda İlişkiler Genel Müdürlüğünce de desteklenmektedir.
Ben konuşmama Mustafa Kemal ATATÜRK’ün sözleri ile başlayacağım. Dünyada hiçbir milletin kadını “Ben Anadolu Kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluş ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar gayret gösterdim diyemez“ ”Türk kadınına güveniniz onlar gerçek bir anne olmasını bildiği kadar, medeni alemin her dalında da üstün yetenekleri ile birer uzman olmasını bilecek kadar çalışkandırlar,inançlıdırlar, gayretlidirler” demiştir.
Halkımızın başta televizyon olmak üzere her tür kitle iletişim aracında; kadınlarımız, aile kurumumuz, değerlerimiz ve kültürümüz yönünden gerek mevcut duruma gerekse medyadan beklentilerine yönelik görüşleri bu ççalışmamıza yön verecek,mücadelemizi ve taleplerimizi güçlü bir sesle ortaya koymamız şarttır.
Medya ne sunuyor, halkımız ne istiyor? Gerçeği ortaya çıkarmak ve medyanın önüne koymak istiyoruz. Medyanın kadına yönelik ayrımcılık ve şiddet içeren yayınlarla dolu olduğu hepimiz izliyoruz. Medyada baskın “kadın” tiplemesi, her tür olumsuz karakterle sunulmaktadır. Onurlu, üretken, fedakâr kadınlarımızın başarıya koşan var olma mücadelesi ortalarda yoktur. Medyadaki kadın, bizleri tanımlamamaktadır. Sahte bir algıyla kadınımızı aşağıya çekmekte, yalancı, entrikacı, şeytan, güvenilmez vb. Gerçeğe uymayan sıfatlarla kadına şiddete kapı açmaktadır.
Aile kurumumuz da medyada yerlerdedir. Dizilerde, öğleden sonra kuşağı programlarında, haberlerde sergilenen aile yapıları bize ait değildir; sahtedir. Buna rağmen medya yoluyla gündelik yaşamımıza öylesine girmiştir ki, aile kurumunu hedef alan neoliberal ideolojinin
ekmeğine yağ sürmektedir.

Özetle kadınlarımızın, ailemizin, toplumsal yaşamımızın sahte biçimlerde sunulduğu, emperyalizmin yoz kültürüne alan açan bir medya kuşatmasıyla karşı karşıyayız.
Medya kuruluşlarının, reyting yani izlenme durumuna bakarak toplumumuzun bu türde programları beğendiği ve talep ettiği görüşü doğru olabilir mi? Gerçekten de Türk toplumu kadının, ailenin, toplum yaşamının bu seviyesizlikte ortaya konmasını istiyor olabilir mi?
Hayır!
Medyanın “Toplum talep ediyor, biz de sunuyoruz” söylemi gerçeğin üzerini kapatmaktadır. Aslında olan, emperyalist kapitalist sistemin yarattığı yozlaşma kültürünün medya aracılığıyla ve büyük sermayeler eliyle topluma “arz” edilerek toplumda “talep” yaratıldığıdır. Büyük teknolojik gelişmelerle devleşen kitle iletişim araçları karşısında insanımız “umduğunu değil, bulduğunu” izler durumdadır.
Kitle iletişim araçlarında kadına yönelik ayrımcılık ve şiddetin sıradanlaştırılmasına karşı çıkıyoruz ve medya kuruluşlarını kadınlarımızın yükselen mücadelesini yansıtan gerçekçi yayınlar yapmaya davet ediyoruz. Medya programlarının önceden müdahale mekanizmaları
oluşturularak Denetlenmesini istiyoruz. “Televizyon Yayınlarında Kadına Yönelik Şiddetin Sürekli Üretildiği Gerçeğiyle Karşı Karşıyayız!” Genel Merkezimizin Design Araştırma Şirketine (SİL Research’a) yaptırdığımız olduğu ‘toplumun televizyon yayınlarındaki kadına yönelik şiddete ilişkin algısını belirlemeye yönelik’ anketin sonuçları,
CKD’nin bazı anket sonuçlarına dayalı açıklaması şöyle:

✓ TV yayınlarında, kadına yönelik şiddete rastlama oranı %90 gibi vahim düzeyde çıkmıştır! Kadına yönelik şiddete “çok” ve “çok sık” rastlayanlar da %74 gibi yüksek bir orandadır. Bu rakamlar hepimiz için önemli bir uyarı olmalıdır. Bu haliyle televizyonların, kadına yönelik şiddetin sürekli göz önünde olduğu tehlikeli bir yapıya dönüştüğü anlaşılmaktadır. O kadar ki, kadına yönelik şiddet, TV yayınları aracılığıyla halkımıza “yaşamın gündelik bir parçası” sıradanlığı içinde sunulmaktadır. Seyirci kadına yönelik şiddeti en çok gündüz kuşağı kadın programları (%65), haberler (%62) ve yerli dizilerde (%61) izliyor!
✓ TV yayınlarında kadına yönelik şiddet algısı kadınlarda erkeklerden yüksek (K: %81 – E: %65). Kadınlar TV yayınlarında kadına yönelik psikolojik ve ekonomik şiddeti ilk iki sırada algılıyor (%94 ve %93). Bu veriler kadınların toplumda ayrımcılığa maruz kaldıkları gerçeğini apaçık yansıtıyor.
Dizi yapımcılarına duyurulur! İzleyicilerin yarısı (%52) birçok dizinin aile, kadın ve çocuklar açısından sakıncalı konular ve olumsuz mesajlar içerdiğini düşünüyor.
Yerli diziler kadına yönelik şiddeti sıradanlaştırıyor ve körüklüyor! Cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, gelir durumu, hayat tarzı özelliklerine bakmaksızın izleyicilerin %80’i bu ifadeyi onaylamıştır.

Kültürümüzü, aile yapımızı, maddi manevi değerlerimizi her gün, tekrar ve tekrar örseleyerek değersizleştiren, sahteliklerle dolu bu programların ısrarla üretilmesi ve az ya da çok izleniyor olması, açıklanmaya muhtaç bir durumdur. “Evin gündüz sakinleri” diyebileceğimiz çoğunluğu ev kadını, emekli, yaşlı ve işsizlerden oluşan milyonlarca vatandaşımız, Anadolu kültürü ve cumhuriyet aydınlanması üzerinde tepinen bu programlarla baş başa bırakılmaktadır.