Diyanet İşleri Başkanlığı, bu hafta ülke genelinde 'Rabbimiz Çevre İle Bizlere Ne Öğretir?' hutbe verdi.
Türkiye genelinde tüm camilerde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan hutbede, 'Yaratılan her varlığa Yaratandan dolayı değer verelim. Kâinat kitabını, hikmet, tefekkür ve ibretle okuyalım. Kaynaklarımızı ölçülü kullanalım, israf etmeyelim. Çevremize karşı koruyucumuzu ibadet şuuruyla yerine getirelim.Kâinatın yegâne sahibi Rabbimiz olduğunu, bizim ise emanetçiyi bırakmadan aklımızdan çıkarmayalım.' denildi.
Cuma hutbesinde, şu ifadelere yer verilir:
'Her kim bir ağaç diker de ondan bir insan yahut Allah'ın yarattığı herhangi bir canlı yerse bu, o kimse için bir sadaka olur. (İbn Hanbel, VI, 443)
Muhterem Müslümanlar!
Sahabenin önde gelenlerinden Ebu'd-Derdâ (radıyallahu anh) bir gün fidan dikiyordu. Onu gören biri, bu işin dünya malına düşkünlük anlamı geldiği zannederek, 'Allah Resûlü'nün arkadaşı olduğun halde sen de mi böylesin?' dedi. Bunun üzerine Ebu'd-Derdâ (radıyallahu anh), Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem)'in şu hadis-i şerifini ona hatırlattı: 'Her kim bir ağaç diker de ondan bir insan yahut Allah'ın verdiği herhangi bir canlı yerse bu, o kimse için bir sadaka olur.'
Aziz Müminler!
Kâinat, Allah'ın yoktan var ettiği ve bahşettiği bir nimettir. Allah'ın mülkünde ve hakimiyetinde olan, imar ve ihyanın üzerimize yüklediği bir emanettir. Allah'ın varlığını ve birliğini gösteren bir hakikat kitabıdır. Nitekim Rabbimiz bu hakikat Kur'an-ı Kerim'de şöyle haber vermektedir: 'Gökleri, yeri ve bu ikisi içinde yaydığı canlıları yaratması, Allah'ın varlığının delillerindendir.' Cenâb-ı Hak, hassas bir denge ve düzen ile yarattığı kâinatın kişinin eseri olduğunu öğretmektedir. Hayat kurgumuz bu âlemleri ve içleri yaratanın, yaşatanın ve yönetenin kendisinin olduğunu hatırlatmaktadır.
Kıymetli Müslümanlar!
Çevresine ibret nazarıyla bakan insan, göklerin direktsiz kontrolünde, dünyanın yaşamaya elverişli kılınmasında, kâinatın kusursuzluğunda nice hikmetler görecektir. Gökten inen yağmurla hayat bulan topraktan türlü türlü bitkilerin yetişmesinde, can dostlarımız hayvanların birbirinden güzel görüntülerinde ve sundukları sonsuz faydalarda güzel ibretler bulacaktır.
Değerli Müminler!
İnsan, kâinatı keşfettikçe kendini keşfeder. Dünyayı tanıyança yaratılış gayesini daha iyi kavrar. Çevresini anladıkça nereden geldiğini ve nereye gideceğini idrak eder. İnsan, suyu hayatın kaynağı olarak aldığı kadar, kendisiyle de bir damla sudan yaratıldığının düşüncelerinde tevazu sahibi olur, kibirden arınır. Evini bireylerin ışığına ve ısısına açtığı gibi gönül hanesini de İslam'ın çağları aşan aydınlığına açtığında iyiliği dünyaya hakim egemenler. Yemyeşil vadilerin, masmavi denizlerin, yıldızlarla bezenmiş göklerin kâinatın süsü olduğunu idrak ettiği gibi hayâ ve iffetin de ruh süsü farklı olduğundan güzel ahlakı kuşanır, huzura erer, gerçek mutluluğu elde eder.
Aziz Müslümanlar!
Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: 'İnsanların kendi elleriyle yürüdükleri yüzünden karada ve denizde düzeni bozuldu.' Bu ayet-i kerimede belirtilen hakikati bugün hepimiz olarak görüyoruz. Gecelerde yaşanan çevre felaketleri, sorumluluklarımızı ihmal etme kurallarından dolayı. Her gün, bir canlının daha neslinin tükendiğine dair haberler. Tabiattaki doğal yaşam alanları sadece fotoğraflara konu olacak kadar azalmış durumda. İhmal ve kusurlarımızdan dolayı ormanlar kaybolmaya, topraklar merkezileşmeye, su kaynakları yok olmaya başladı. Oysaki çevremizde yer alan her varlık Allah'ın deposu değerlidir ve kendi lisan-ı görünüşe göre Allah'ı zikretmektedir. Yüce Rabbimiz bu hususu bize şöyle haber verir: 'Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah'ı tesbih ederler.'
yanında Kıymetli Müminler!
Yaratılan her varlığa Yaratandan dolayı değer verelim. Kâinat kitabını, hikmet, tefekkür ve ibretle okuyalım. Kaynaklarımızı ölçülü kullanalım, israf etmeyelim. Yüce Allah'ın âleme koyduğu hassas dengeyi gözetelim ve koruyalım. Çevremize karşı korumamızı ibadet şuuruyla yerine getirelim. Kâinatın yegâne sahibi Rabbimiz olduğunu, bizim ise emanetçiyi bırakmayı aklımızdan çıkarmayalım. Unutmayalım ki, çevremiz atalarımızdan bize bir miras, bizim de çocuklaraa bırakacağımız eşsiz bir emanettir. '