Curling’deki “başarı masalı”nın perde arkasında ne var? Birkaç turnuva ile övünmek kolay, ama yıllardır yerinde sayan bir sistemi “buz üstü parıltılarla” cilalamak gerçek başarı değil

Buz Üstünde Mücadele, Kulislerde Sessizlik
İsviçre’nin Basel kentinde yapılan Swiss Cup 2025 turnuvasında A Milli Erkek Curling Takımımız sahadaydı.
Evet, iyi oynadılar, mücadele ettiler, alkış aldılar.
Ama sonra elendiler.
Ve her zamanki cümle yine söylendi: “Elensek de gururluyuz.”
Bu ülkede sporun yarısı elenmekle, diğer yarısı da elenmeye kılıf uydurmakla geçiyor zaten.
Birileri çıkıp “büyük ilerleme” diyor ama ilerleme neyle ölçülüyor?
Bir turnuvaya katılmakla mı, yoksa aynı koltuklarda yıllardır oturanların “emek verdik” demesiyle mi?
Federasyon mu, Feodal Düzen mi?
Türkiye Curling Federasyonu yıllardır “vizyon” vurgusu yapıyor.
Ama ortada vizyon değil, kişilere bağlı bir sistem var.
Kenan Şebin yıllarını spora vermiş olabilir, ancak yıllarını vermek, aynı yöntemlerle devam etmek anlamına gelmemeli.
Gerçek başarı bireyden değil, kurumsal yapıdan doğar.
Bugün birkaç genç sporcu parlıyorsa, o çocuklar sisteme rağmen parlıyor, sistem sayesinde değil.
Federasyonun içinde kurumsallıktan çok kişisel sadakatlerin belirleyici olduğu bir düzen hâkim.
Bu da gelişmeyi değil, daralmayı hızlandırıyor.
Başarı mı, Başarılı Görünmek mi?
Kenan Şebin’in adı geçince herkes “çok çalışıyor” diyor.
Doğrudur, ama bazen çok çalışmak değil, doğru çalışmak gerekir.
Aynı yüzler, aynı sözler, aynı sonuçlar…
“Bu kez daha iyiydik.”
Oysa dünya curling ülkeleri aynı dönemde altyapı, antrenör eğitimi ve veri odaklı sistem kurdu.
Biz hâlâ “kimin karşısına kim aday olacak” hesabındayız.
Federasyon seçimlerinin sporcunun emeğinden çok konuşulduğu bir yerde,
buz değil, buzun altındaki düzen erimeye başlamış demektir.
Buzu Kırmak İçin Cesaret Gerek
Bugün biri çıksa da dese:
“Evet, Kenan Şebin emek verdi ama artık değişim zamanı.”
Bu cümle bile yankılanmaz,
çünkü kimse buzun üstündeki statükoyu kırmaya cesaret edemiyor.
Evet, curling gelişti — ama gelişmek, aynı isimleri yıllarca izlemek değil,
yeni vizyonlara yer açabilmektir.
Bir spor dalı bir ismin gölgesinde yaşıyorsa,
orada gelecek donmuş demektir.
Emeğe Saygı, Tekeliğe Değil
Kimse emeği inkâr etmiyor.
Ama “ekmeği emekçiye ver” derken,
ekmeğin tamamını bir kişiye yedirmek de adalet değil, alışkanlık olur.
Curling’i gerçekten ileri taşımak istiyorsak,
birkaç kişiye bağlı başarı hikâyelerinden çıkıp,
buzun altındaki çatlağı görmemiz gerekiyor.
Yoksa o parlak buz, bir gün hepimizi altına alır.