Bu şehri sevenler konuyu uzatmadan kalkınmaya bakacak!

Bu şehri sevenler konuyu uzatmadan kalkınmaya bakacak!

Dün dündür, bugün bugündür...

Bu şehri sevenler konuyu uzatmadan kalkınmaya bakacak!

Aman efendim şöyle demişlerdi de, böyle demişlerdi de… Şu şuna bunu dedi, bu buna bunu dedi. 

Allah aşkına derdiniz ne sizin?

Tamam; bırakın dünyayı ve hatta Türkiye’yi, bu kâinatın görmüş gözetmiş olduğu en büyük kalem sizsiniz. 

Ellerinizden öperiz. 

Tamam bitti. 

Bırakın artık siyaseti irdelemeyi de şu şehrin sıkıntılarına hep bir elden çare olalım. Son 1 yıl içinde ne yapıldı bu şehire ona bakalım, kim nereden ne getirmiş, kim nereden ne götürmüş ona bakalım. Bir yandan kemer sıkma politikası var iken, bir gazetenin dahi aboneliğine Çin Seddi gibi set çekilmişken, öte yandan Kültür Yolu Projesi adı altında onlarca ve hatta yüzlerce sanatçıya sırf göbek atalım diye ödenen milyonların derdine düşelim. Hem de mahkeme-i Kübra’da asıl kıyametimiz olacak olan Gazze örneği göz önünde dururken. Öğlen Gazze protestosuna katılan halkımız, doğal olarak yorgunluğunu atmak için akşama bilmem hangi sanatçının konserine gidip “oynama şıkıdım, şıkıdım” diyerek dinlenecek öyle mi?

Ama yookkk… 

Biz halen daha 31 Mart olaylarını, pardon seçimlerini konuşuyor olacağız.

 Vay endim sen bana sarı çizmeli Memet Aga dedin de, ben sana ne desem şimdi yeridir. Sen bana dün ne demiştin de, ben şimdi sana ne diyeceğimi bilirim.

Hayırdır?

Talandan mal mı kaçırıyorsunuz siz?

Neden bu olayı bu kadar körüklüyorsunuz ki? 

Diyelim ki insanlar bu laflarınız karşısında kavgaya tutuştu, amacınız ne sizin?

Aferin ise, işte size aferin.

Hem de en âlâsından.

Ne kadar da ön görülü bir çalışmanız var, tebrik ederiz sizi. 

Arkadaşlar bu işin böyle olacağını 31 Martta göremediniz de şimdi bir hafta öncesinden gördünüz öyle mi? O tarihlerde bir tv programında AK Partiden başka partilere giden oyların tamamının tepki oyu olduğunu, en kısa zamanda yuvaya geri döneceğini, hatta ve hatta birkaç belediyenin seçilmiş oldukları partilerinden istifa ederek asıl gücün yanına geleceklerini söylediğimizde, Mehmet Seken ‘in bu şehir için “kabul etseniz de etmeseniz de” bir avantaj olduğunu söylediğimizde ve hatta Mehmet Sekmen’in Erzurum’un gerçek manada bir ayrıcalığı olduğunu ifade ettiğimizde birileri bize olmayan bıyıklarının veya öyle zannettikleri dudaklarının altından sırıtmışlardı. 

Olan oldu değil, olması gereken oldu ve bitti…

İşte bunun adına tüm dünya da “siyaset” deniliyor.

Hani rahmetli Demirel’imizin dediği gibi “dün dündür, bugün bugündür”

Hem bu durumda garipsenecek bir şey yok ki! 

Kırk yıllık evlilikler bir celsede sona eriyorken. Çocuğunuza adını koyduğunuz fanatiği olduğunuz futbolcular takımlarını değiştiriyorken. 

Veya daha dün sırf üç-beş kuruş para için birçok maddi ve manevi değerlerimizi ayaklar altına alarak, “Vatan-Millet-Sakarya” kavramlarımızı bir kenara bırakarak, bölücü örgütün ve destekçilerinin propagandasını yapanların, bugün kalkıp içeriğini bilmedikleri bir olay karşısında “devletimin yanındayım” ayağına yatmaları hoş karşılanıyorken. 

Devletlerin dahi kendi menfaatleri doğrultusunda yan yana yürüdükleri ülkeleri anında bırakıp başka oluşumların içerisine girmeleri normal bir adım olarak görülüyorken, muhalefet partilerinde iç transferler memleket menfaati adı altında işlem görürken; bir Köprüköy Belediyesinin veya Aziziye Belediyesinin veya Horasan Belediyesinin parti değiştirerek, başka bir partiye geçmelerinde ne gariplik olabilir ki?

Neden olsun?

Mevcut hizmetlerini daha kaliteli ve daha kapsamlı yapmalarında, yapmayı istemelerinde veya o doğrultuda çare aramalarında garipsenecek ne var?

Atılan bu adım yanlış bir adım değil, olmamalı…

Bir de bu açıdan baksak şehrimiz için daha hayırlı olmaz mı?

İnsanları neden bu tür mahalle baskılarıyla sıkıntıya koyalım ki? Nerede ve nasıl rahat hareket edecekler ise o alana rahatlıkla gidebilmelerinin adı gerçek ve asıl olan demokrasi değil mi? Cumhuriyetin temel kavramlarında bu adım yok mu? 

Allah aşkına tek bir soru soralım ve cevabını da aynı mertlikte alalım! 

Sizce problem, bu başkanların seçilmiş oldukları partilerinden istifa edip, AK Partiye geçmelerinde mi? 

Mesela CHP ye geçselerdi aynı sekil de mi yaklaşım sergileyecektiniz? İşte bu adımda siyaset bilgisi ve siyasete yaklaşım açınız ortaya çıkar benden demesi…

O yüzden bırakalım bu tür boş şeyleri de, gerçek siyaseti konuşarak bu şehrin menfaatlerini ele alalım.  Mesela son 1 yıl içerisinde bu şehrin menfaatlerine var ise bir proje; yapan karşılığında ne almış? Projeye onay veren karşılığında ne görmüş? Hangi menfaati sağlamış? Proje makamı hangi kıstaslara göre projelere onay vermiş ve bu projeler sayesinde şehrimizin maddi ve manevi kazanımları ne olmuş. Bu projeler sayesinde kimler nerede iş, aş ve kazanım sağlamış ona bakalım.

Bu şehir nasıl kalkındırılır ve kalkınır ona bakalım olmaz mı?

Yoksa bilinçli olarak yönlendirilen bu tür boş muhabbetlerle inanın bir yerlere varamayız. Rahmetli Erkal’ın dediği gibi yapalım ve her zaman her yerde havayı Erzurum’dan taraf tutarak “önce Erzurum sevim” diyerek şehrimize verelim…



Haber Editörü

Vedat Kan

vedudi25@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku