Bu ne yaman çelişki anne!
Miracın hemen ardından; cahiliye dönemi, demek ki henüz bitmemiş… Bunu yapan KİM?
Kamu kurum ve kuruluşlarımızda, büyük AVM lerimizde, Holdinglerimizde, Özel sektöre ait kurum ve kuruluşlarda halka hizmet adı altında yapılan çalışmaların en göz alıcısı, kalitelisi, reklam yansımasına uygun olanı vs vs, her zaman halkın toplu olarak kullandığı yerlerde ortaya çıkmaktadır. Lavabolarda, merdivenlerde, asansörlerde, camekân ve pencerelerde olduğu gibi!
Tum1haber/medya/güncel/ÖZEL
Müslüman ülkesinde kendi dinine ve dinin gereklerine gereken özeni göstermeyen ve hatta belki de saygıyı göstermeyen ülke olma yolunda bilinçli olarak başlatılan çalışmalara her geçen gün bir yenileri ekleniyor.

Korkulur ki kısa bir zaman sonra dine olan saygı ve hatta sevgi tartışılır, (Allah korusun) yok olur gider…
En basit ve hatta gereksiz bir müdürün veya şefin odası dahi en göz alıcı bir yerde iken! Günümüzün büyük bir çoğunluğunu geçirdiğimiz bilhassa kamu kurum ve kuruluşlarındaki bazı toplu kullanım alanlarının bakımsızlığı, ilgisizliği ve hatta önemsizleştirilerek “lütfen” öylesine yapılan tıpkı maksat yerini bulsun tarzındaki yerler, ne zaman aslına kavuşturulacak?
Nereden mi bahsediyoruz?

Makam odalarınızı veya yemekhanelerini, balo salonlarınızı, toplantı salonlarınızı binalarınızın en üst katına ve havadar yerlere ve göz alıcı yerlere koyan siz yetkililerimiz; ALLAH’ın EVİ diye inandığımız ve bir gün içerisinde 5 defa kullandığımız ve bilhassa Cuma günleri yer bulamadığımız için koridorlarına, merdivenlerine, basamaklarına, lavabolarına kadar taşarak ibadet yaptığımız, normal vakitlerde de başımıza bir şey gelecek endişesiyle korkarak namaz kıldığımız, ibadet yaptığımız bu yerler için acaba nasıl bir çare bulunması düşünülmektedir?
Oturduğun o makamı sana nasip edene dua edeceğin yer olarak seçtiğin en kuytu ve gözden ırak mekâna, hangi gerekçe ile karar verildiğini hiç düşündünüz mü?
Bahçelerinizde metre karelerce boş alan olmasına rağmen, devasa binalar yaparak, tam tersine bu binalarınızın sanki de bir şeylerin intikamını alırcasına, en ücra köşesini mescit veya camiye çevirerek, insanlara ibadet etme hakkı tanıma “samimiyetiniz” ciddi manada komik düşmektedir.

Oysaki biz; İslamiyet’in rahat bir şekilde kimselerden korkmadan, çekinmeden ve hatta işkence görürüz korkusu yaşamadan yaşanabileceği bir zamandayız diye tahmin ediyorduk. Ve maalesef ki; İslamiyet’in ilk tebliği edildiği ve gerçek Müslümanların, işkence altında samimi bir şekilde ibadet etme arzusunda oldukları ve bu yeni tebliği kabullenmeyenlerin işkencelerinden korunmak için gizli yapmak zorunda kaldıkları ibadetlerinin, aleni ve ortada olma zamanı demek ki halen daha gelmemiştir. Demek ki cahiliye dönemi halen daha aşılamamıştır. Çok değil bundan 1500 yıl önce yapılan işkencelerin farklı bir versiyonu Cumhuriyet Döneminde milli şeflik döneminde dozu artırılarak yaşatılmaya çalışılırken, şimdiki versiyonu başka bir boyut olarak devam etmektedir.
Makama çıkmak için en güzel kata, yemeğe çıkmak için havadar teras kata, Allah’a ibadet etmek için buyurun zemin kata. Adımız Müslüman, dinimiz İslam, yolumuz, söz de hak yolu… Bu ne yaman çelişki anne?