Birleşmiş Milletler Suriye temsilcisi, Çarşamba günü ülkenin yeni yönetimine, Beşşar Esad rejiminin devrilmesinin ardından intikam ve hesaplaşma döngüsünün önlenmesi çağrısında bulundu.

BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşan Geir Pedersen, Suriye'nin geçiş yetkilileri dönemindeki şiddet haberlerinden duyduğu endişeyi dile getirerek, "ateşkeste öldürülen adamlar" ve "gözaltında ağır kötü muamele" ifadelerine atıfta bulundu. Ayrıca "kaçırma, yağmalama, mülke el koyma ve ailelerin kamu konutlarından zorla tahliye edilmesi" haberlerine de dikkat çekti.

Esad, Aralık ayında Hayat Tahrir el-Şam liderliğindeki gruplar tarafından devrilmişti ve örgütün lideri Ahmed el-Şara şu anda Suriye'nin geçici devlet başkanı olarak görev yapıyor.

Pedersen, yetkililerin kendisine "intikam veya misilleme politikası olmadığı" ve yüzlerce tutuklunun serbest bırakıldığı konusunda güvence verdiğini belirtti. Ancak, hala tutuklu olanlar için usulüne uygun yargılama konusunda "netlik eksikliği" olduğu konusunda uyardı.

Elçi, hak ihlallerine son vermenin ve "kapsamlı bir geçiş adaleti çerçevesi" oluşturmanın "geçici makamların sorumluluğu" olduğunu vurguladı.

Suriye'nin yeni liderliğinden gelen güvencelere rağmen, Esad'ın Alevi topluluğu üyeleri hedefli misillemelerden korkuyor. Esad'ın devrilmesinden bu yana, Alevilere yönelik şiddet arttı ve önde gelen bir gözlemci 160'tan fazla cinayet bildirdi.

Yakın zamanda Suriye'yi ziyaret eden Pedersen, bölge sakinleri arasında "kadınlara yönelik ayrımcı uygulamalar" ve "belirli normlara uymaya yönelik artan toplumsal baskı" konusunda artan endişelere dikkat çekti.

BM yetkilisi, ABD ve Avrupa Birliği'nin Suriye'ye yönelik yaptırımların olası hafifletilmesine ilişkin "son kararları ve sinyalleri" memnuniyetle karşıladı. Ancak, "güvenilir bir geçişin olumlu ve cesur yaptırım hareketlerinin devam etmesi ve genişletilmesi için elzem olacağını" vurguladı.

Pedersen sözlerini şöyle tamamladı: "Suriye'nin karşı karşıya olduğu sorunlar çok sayıda ve büyük; bunlar arasında devam eden bir çatışma, parçalanmış bir güvenlik ortamı, hırpalanmış bir ekonomi ve on dört yıllık savaştan büyük bir umutla ama aynı zamanda bölünmüş bir şekilde çıkan bir nüfus var."