BİR UMUT YOLCULUĞU
TORPİLİ OLMAYAN HASTANIN SESSİZ ÇIĞLIĞI…
Ankara’ya bir umutla yola çıkan Savaş Başçoban, aynı gün geri döndü…
Koca yolu tek başına gidip gelmenin yorgunluğunu bir bilseniz!
Eşinin, kardeşlerinin, sevenlerinin yüreğinde yarım kalan bir sevinç, eksik kalan bir umut kaldı geriye.
Doktorun sözleri hâlâ kulaklarda çınlıyor:

“Bu hasta iyileşir…”
Evet, iyileşebilirdi…
Ama ne yazık ki torpili yoktu.
Koca hastanede yatacak yer bulunamadı.
“Yer yok” dediler — bu mudur gerekçe?
Bir insanın hayatı, bir yatak kadar mı değersiz artık?
Ona gerçekten sahip çıkan, derdine çare arayan sadece bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az kişi vardı. Ama çabalar sonuçsuz kaldı.
Üstelik bu şehirden bir Sağlık Bakanlığı yapmış Recep Akdağ çıkmışken…
İnsanın içi sızlıyor; çünkü birileri vesile olup da tedavisine öncülük etseydi, belki bugün çok farklı olacaktı her şey.
Artık yapılacak tek şey, bu yaşananlardan ders almak.
Bir hastanın umudunu, bürokrasiye, ilgisizliğe, torpile kurban etmeyelim.
Bu yaşanan bir ayıp, bize bir ömür yeter…
Hem de tüm dünyaya yardım eli uzatıp, gerçek anlamda da yardımcı olabilen devletimin; sırf tek bir yatak yokluğundan dolayı umut sayesinde hayata tutunmuş bir hastayı binlerce km geri göndermesi saçmalığı kadar…
UMUTLARINA YAZIK ETTİNİZ, BARİ SAVAŞ HOCAYA YAZIK ETMEYİN.