Bir kötünün yanında bir iyiyi anlatalım o zaman (2)

Bir kötünün yanında bir iyiyi anlatalım o zaman (2)

Hemen hemen son çeyrek asırda hep aynı simalarla karşılaşıyoruz STK larımızın veya bazı temsil kurumlarımızın başında.

Bir kötünün yanında bir iyiyi anlatalım o zaman (2)

Hemen her ortamda bulunmalarına rağmen, bu şehir için tek bir ifade tarzları olmadığı gibi gittikleri her yerde de; özel ayrıcalıklı ve farkındalık oluşturacak biçimde ilgi beklemektedirler.

Dikkat ettiniz mi? 

Hemen hemen son çeyrek asırda hep aynı simalarla karşılaşıyoruz STK larımızın veya bazı temsil kurumlarımızın başında. 

Daha önceleri ve evveliyatı da var ama bize son çeyrek yeterlidir.

Sanki bu kadim şehirde onlardan başka bu işi yürütecek kimseler yokmuş gibi oturdukları koltuktan nedense hiç ama hiç kalkmak istememektedirler.

Sonuç ne?  

Onların sıkı sıkıya sarılıp bırakmadıkları koltukları sayesinde bütün maddi ve manevi değerlerimizi bir bir kaybediyoruz. 

Örnek mi istiyorsunuz?

Gözümüzün önündeki Şeker Fabrikası örnek olarak birilerine bir şeyler anlatamıyor ise bizim yazdıklarımızın tamamı boşunadır.

Aynı durumu bir Kayseri’de, bir Trabzon’da veya her hangi bir şehirde yaşayamazsınız!

İşte bu örnekler yüzünden, kötülerimiz zaten ortada.

Onları kaf dağının ardında aramaya gerek yok ki!

Merak eden oldu mu hiç?

Bu şehirde kaç tane STK ve Dernek veya sözde cemiyet ile birlik adı altında oluşum vardır ve bu oluşumların başında başkan (!) sıfatıyla ahkâm keserek dolaşanımız bulunmaktadır.

Bu başkanlarımızın kaçının son altı ay içerisinde bu şehrin ekonomisine, kültürüne, sporuna, hayvancılığına, tarımına veya turizmine ne katkısı olmuştur.

Bu kadim şehrin ve kadim halkının menfaatine, kamu yararına hitap edebilecek her hangi bir projeleri mevcut mudur? 

Uygulamaya konulmuş mudur?

Ya da var ise bu projelerin kaç tanesi bu şehrin ciddi oranda menfaatine göre hazırlanmıştır? 

Şehrin kozmopolit düşünce yapısına baktığımızda ne durumda olduğumuz da ortaya çıkmaktadır.

Üretimin manasını bilmeyen, üretmenin kazanca ve kalkınmaya etkisini idrak edemeyen, üretkenliği teşvik etmek bir yana, kendi menfaatlerinin dışında hayal dahi kuramayan bu zihniyette ki bazılarımızın; şehrin işleyişinde söz sahibi olması ve hatta ön planda tutulmasının yanlışlıklarına daha ne kadar dayanabiliriz ki?

Düşünsenize bu ifade etmeye çalıştığımız oluşumlarımızın içerisinde halen daha kendi bünyesinde olan yerleşim birimlerinden bihaber yaşayan yöneticilerimiz mevcuttur. 

Çok basit bir örnek verelim;

Her hangi bir kurumu veya kuruluşu veya STK yı örnek alın ve bu oluşumun görev ve sorumluluklarını karşılaştırın!

Şehire ne verdiğini ve şehirden neleri aldığını mukayese edin.

İşte o zaman; onlarca yıldır bu şehirde çözümsüzlük yaşayan sorunlarımız, bir bir ortaya çıkacak ve puzzle diye adlandırılan, yap/boz oyunumuzun tamamlanmasına adım atmış olacağız. 

Bunlar, bizim yani bu şehrin bir takım kötülerinin ortak özellikleridir aslında. 

Her biri, bir parça olarak kendi başına hareket etmek istemesine rağmen; hareket edemeyen ve hiçbir şey ifade etmeden öylece kala kalan. 

Paramparça…



Haber Editörü

Vedat Kan

vedudi25@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku