Beraberliğe şaşırdık mı?
Aslında son yılların en çarpıcı durumlarını yaşadığımızı elbette ki itiraf etmek gerekir. Bu durumu nasıl başardığınızı bırakın merak etmeyi; şehrimizde bulunan iki üniversitede ders notu olarak araştırılıp, okutulması ve hatta tez çalışması için teklife bile hazırlandığımızı söylemekte fayda var diye düşünüyorum.
Sustuk; çünkü kat ettiğiniz bir yol vardı ve bu yolda her türlü ihtimal, olası bir gerçek olarak önümüzde duruyordu. Takım olarak alacağınız her türlü sonuç bizim için geçerli ve kabul edilir bir durum olarak zaten ortada idi.
Nereye kadar?
Üçüncü beraberliğinize kadar…
Sonrası farkında mısınız bilmem ama baymaya başladı.
Elbette şampiyonluk gibi bir beklentimiz yok.
En azından aklıselim olanlarımız için.
Ama saha içerisinde ve dışarısında alınan bu beraberlik sonuçları artık tribünleri ve size gönül vermiş olanları sıkmaya başladı haberiniz olsun.
Ardınızda Mehmet Sekmen gibi vizyon birisi, Ahmet Dal gibi özveri kaynağı ve Dadaşlar diyarı kadim bir Erzurum şehri varken; içerisinden çıkamadığınız şu beraberlik girdabı, sizi hiç mi rahatsız edip, boğmuyor?
Tesis ise tesis, taraftar ise taraftar, destek ise destek…
Belki şehrin tamamı ardınızda olmayabilir ama var olanların gücünün, böylesi kaç şehire bedel olduğunun farkına bile varamamış iseniz, kusura bakmayınız ama sıkıntı sizde olsa gerek.
Nasıl başarıyorsunuz bilmem ama 3-0 dan 3-3 lük bir beraberliğe, 2-2 lik ve sonrasında 1-1 lik skorla kardeş payı olarak sonuçlanan tam 7 karşılaşma.
Ya son dakikalarda ya da uzatmalarda umudun tüketilerek hayal kırıklığı yaşanılan 14 olmayan puan…
Aslında kaybetmenizi özledik diyebiliriz!
Çünkü geçen sezonlarda yaşanılan ve o yokluk zamanlarındaki kaybettiğiniz bir karşılaşma sonrasında azminizle esen bir rüzgâr ile 3-4 maç seriye bağlayarak, galibiyet yaşattığınız günlerinizi özledik. Üstelik o günlerde size maddi olarak borcumuz vardı, tesislerimizde sıkıntı vardı…
Birçok yokluğumuz vardı.
Yokların ardı ardına yağmur gibi sıralandığı zamanlarda, tüm “var” olanların sıkıntılarına rağmen, sanki siz daha bir gayretle mücadele ediyordunuz!
Dün Manisa’da sizi tanımakta zorlandık ve Başkan Ahmet Dal için bir kez daha üzüldük diyebiliriz. Allah aşkına adam daha ne yapsın, sahaya çıkıp sizler tarafından oynanması gereken oyunu tek başına mı oynasın? Sırtınızdaki forma ile ayağınızdaki ayakkabı karşı takımdakilerle aynı, bir başka takımın kullandıklarıyla da.
Ayağınıza gelen top, tüm dünya sahalarındakileriyle aynı!
Sahaların ölçüleri, karşılaşan takım oyuncu adetleri falan hep aynı.
Yani 11-11…
Evet, bazı karşılaşmalarda kanaat adı verdiğimiz hakem hataları olmuyor değil ama siz oynayıp gol attınız da, gayretinizi sahaya yansıttınız ve bizlerde bunu göremedikse ve hakkınız daha önceden olduğu gibi bu sezonda da yine gasp edildi ise sözümüz yok.
Lütfen arkadaşlar, şu beraberlik rayından çıkın artık.
Ya galip gelin, ya da yenilin.
Ki
Siz de rahatlayın biz de…
Namağlup olmanız artık bir başarı olarak görülmüyor. Mümkünse galip gelerek namaglûpluğunuzu gösterin. Uzatmalarda veya son dakikalarda zoraki yediğiniz gollerle gelen beraberlikleriniz bizim için artık başarı olarak görülmüyor.
Hem
Ahmet Başkan buna ne yapsın?
Ama anlaşılan o ki,
Ya sizde bir sıkıntı var, oynayamıyorsunuz; ya da hocada, sizi oynatamıyor…