Topraklarımızın derin tarihine tanıklık etmiş bir millet olarak, bugün kendi vatanımızda yaşananlara dair duyduğumuz kaygı ve endişe gitgide büyüyor. Sayıları on milyonları aşan Suriye'den, Ukrayna'dan, Afganistan'dan, Pakistan'dan ve Sudan'dan gelen göçmenler ve sığınmacılar, geleceğimizi belirsizlikle kuşatan ağır bir yük taşıyorlar. Kimlikleri, niyetleri ve hikayeleri belirsiz, neredeyse görünmez bir şekilde aramıza karışan bu insanlar, ülkemizi bekleyen tehlikelerin karanlık işaretleri olarak duruyorlar. Bu karmaşa sadece sınırlarımızın ötesinde değil, kendi içimizde de derin izler bırakıyor. Farklı coğrafyalardan gelenler, bu yükü daha da ağırlaştırıyor. Kimi zaman kimlikleri, uyrukları adeta rüzgarda savrulan yapraklar gibi belirsizleşiyor. Ermeni mi, Fars mı, Rum mu? Bu soruların yanıtları sisin içinde kayboluyor. Üstelik Karadeniz'in dalgalarıyla vuran göç dalgası, geleceğimizin daha da karmaşık bir hâl almasına neden oluyor. Türk milleti olarak, bu durumu kabul etmediğimizi, geleceğimizin belirsizliğin pençesinde sıkıştığını gür bir sesle ifade ediyoruz. Kendi vatanını savunmayan, vatan sevgisini bilmeyen insanların ülkemizin geleceğini şekillendirmesi, derin bir düşündürücülüğü hak ediyor. Üstelik kendi ülkelerinde barışı sağlayamamış, sorunlarını çözememiş insanların, ülkemizi karmaşık ve belirsiz bir geleceğe sürüklemesi kaçınılmaz bir sonuç. Göçmen sorunu, geleceğimizi ciddi biçimde tehdit eden büyük bir kriz olarak karşımızda duruyor. Bu belirsizliklerin ortasında geleceği öngörmek zor, ancak tehlikenin boyutu apaçık. Şehirlerimizin kontrolünü kaybetme riski, toplumsal dengemizi sarsacaktır. Bu yük, geleceğimizi daha da belirsizliğe sürüklüyor gibi görünüyor. Ancak hiçbir zaman unutmamalıyız ki, bu sorun yalnızca dışarıdan gelenlerin sorunu değil, aynı zamanda hepimizin sorunudur. Geleceğimizi koruma yolunda bir araya gelmeli, milli birlik içinde çözüm yolları aramalıyız. Dahası, bu karmaşanın gelecekte kaosa ve tehlikeye yol açabileceğini göz ardı etmemeliyiz. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar karmaşık ve yoğun bir göç uygulamasına rastlanmamıştır. Bu tablo, küresel güçlerin ülkemize yönelik niyetlerinin iyi olmadığını düşündüren bir planın parçası gibi duruyor. Ancak bu karanlık tablo karşısında millet olarak birbirimize sıkı sıkıya sarılmalı, sağduyulu ve birlik içinde hareket etmeliyiz. Geleceğimizi koruma yolunda attığımız her adım, umudun ışığını daha da parlak bir şekilde yükseltecektir. Necat Kacan