29 Ekim 2011… Herkes bayrak asıyordu, sokaklarda marşlar çalıyordu, gökyüzü kırmızı beyazdı. Benim içimdeyse karanlık bir sessizlik vardı. O gün ben, yalnızca bir bayramı değil, en kıymetli varlığımı kaybettim. O gün ben, babamı toprağa değil, kalbimin en derinine verdim.
Babam…
O sadece baba değildi; bir sığınaktı, bir yön, bir nefesti. Onun sesiyle uyanmak, onun gölgesinde büyümek, onun bakışıyla “güvende” hissetmekti hayat. Ve bir gün… o ses sustu. O el bir daha omzuma konmadı. O gözler bir daha beni görmedi.
Zaman durdu.
Kalbim bir eksikle yeniden atmayı öğrenmek zorunda kaldı.
İnsan, babası ölünce büyümüyor aslında. Sadece çocuk kalmayı bırakıyor. Artık kimse “korkma” demiyor, kimse “hallederiz” demiyor. Ne kadar güçlü görünürsen görün, bir tarafın hep çocuk kalıyor. Çünkü baba giderse, arkandaki dağ da gider. Rüzgâr daha sert eser, yollar daha uzun olur, gece daha sessiz.
Babam, sen gideli hayatın tadı hep eksik. Ne bir kahkaha tam çıkıyor içimden, ne bir başarı tam sevindiriyor. Hep bir yanım “keşke görseydin” diyor, hep bir yanım “sen olsaydın” diye iç geçiriyor.
Bazen rüyalarımda geliyorsun… Hiç konuşmadan sadece gülüyorsun. Uyanınca yastığım ıslak oluyor, ama içim biraz hafifliyor. Çünkü senin gülüşün, mezar taşına sığmayacak kadar büyük bir miras bırakmış bana.
Zaman geçiyor, insanlar “alışırsın” diyor.
Oysa alışılmıyor baba…
Senin yokluğuna değil, sessizliğine alışıyor insan.
Evde yankılanmayan ayak sesine, çıkmayan bir telefona, “nasılsın oğlum?” demeyen bir sese…
Ama alışmak, unutmaktan başka bir şey. Ben seni unutmuyorum, unutmam da.
Çünkü sen sadece benim babam değildin — benim gururum, pusulam, kalbimin ilk kahramanısın.
Toprak seni aldı belki ama, ben seni içimde taşımayı öğrendim.
Her sabah bir dua, her akşam bir özlem, her nefeste bir teşekkür var sana.
Varlığınla öğrendim güçlü olmayı, yokluğunla öğrendim sabretmeyi.
Senin oğlun olmak, hayatın en onurlu unvanıydı bana.
29 Ekim artık benim için bir bayram değil baba…
Ama o gün, seni anarken yine başımı dik tutuyorum. Çünkü biliyorum; sen benim içimde yaşıyorsun.
Her nefesimde, her susuşumda, her “baba” deyişimde…
Ve ben ölünceye kadar senin adını kalbimde taşımaya devam edeceğim.
Nur içinde yat canım babam.
Sensiz eksik, ama seninle doluyum.
29 Ekim 2025
Oğlun