Köşe Yazarları

Köşe Yazarları Haberleri

ASLA DÖNÜNCE ADAM VE ABAD OLURUZ. ADAM VE ABAD EDERIZ!

ASLA DÖNÜNCE ADAM VE ABAD OLURUZ. ADAM VE ABAD EDERIZ!

Hep; aslı burakıp da münafıkın yanında duranlar...

Mustafa ve Alileri her dönem bırakıp da Mustafa ve Ali görünümlü (sandığı) Anezi'nin, Pakraduni'nin peşinde olanlar...

Dönmenin  tuttuğu ipleriyle; dönmeye "asıl" diye yapışıp; "aslı" dönme diye öğrenenlere...

Bak! Biz Allah'ın emirlerini yerine getirmeye çalışan; yani okuyan, düşünen, akleden, istişare eden, sabreden, hoşgören, affeden, ilmedenler; iman, irade, ihlas ile sevgi, saygı, samimiyet ile nerden girip nereden çıkacağız; sen de Emirlerin en az birisine uy! OKU!

- Kur'an'da, inişine dair bir tek ayette bile "gökten" kelimesi yoktur.

- Sadece Efendimiz; bir hadisinde, Mirac'a dair "gök" değil ama "gökler" kelimesini kullanır

- Gök; ulu, yüksek, öte hatta derin, kök, anlamına da gelen kelimedir. (İngilizce'deki 'meta' kelimesi gibi...)

- Takdir edilir ki, Efendimiz de; Allah'ın gökyüzünde oturduğunu kastetmemiş; O'nun boyutuna yükselirken, diğer yüksek boyutlardan geçmeyi kastetmiştir.

- Hulâsa; hepimiz biliriz ki, Allah; orda burda şurda değil; bizim kul kelamımızın 'hep ve her' kelimeleri bile eksik kalsa da; hepsinde, her yerdedir.

- Bütün, büyük din alimlerinin de tabii ki (doğal olarak) görüşü budur.

- Allah'ı cc, her şeyde, herşeyden, herşeye olmak olağanüstülüğünden alıp gökte ve tahtında oturan kral olağanlığına indirgemek;  dünyaya fazla kayna(ş)mış, Batı(l) Ekol zayiatı Nakşi görünümlü Selefi/Vahhabi olmaktandır.

- Bu sadece somutçu ve kibirli akıl; bir zihin yetersizliğinin; sevmeyi değil korkmayı bilen sinik yüreğin göstergesidir.. Yani, dünyaca ünlü yönetmen Francis Ford Coppola'nın "Kur'an'ın ilk iki kelimesini anlasanız, dünyada problem kalmaz!" dediği konuşmasına atfen; Allah'ın Rahman ve Rahim Ol'uşunu idrak edememenin göstergesidir. Bu, tam da 1493 model Avrupa'dan tam ithal; elitist Haham ile teslisçi Papaz aklıdır ki; birebir kripto papaz ve hahamlar eliyle yerleştirilmiştir; ANAlarla ve ATAKANlarla DOLU vatanımın toprağına...

- Ama tabi bizim maalesef, anezi, pakraduni, sabetay düzeniyle 500 yılda 'yetiştiremediğimiz' ve ilme, akla yüz çevirmiş; toplumu, Allah ın emri olan okuma, düşünme ve akletmeye uzak bırakmış binlerce papaz, haham Şeyhülislamımız, imamımız, şeyhimiz ve onların  yüzbinlerce - Allah'ın emirleri değil de - şeyhinin emirleri ile yürüyen beşerimiz var. Allah'ın emrini nasıl dinlesin ki; Allah'ın emrini bile yine Allah'ın emriyle okumak, düşünmek, akletmek yerine; şeyhinin okuyup, akledip aktarmasına bağlamış. Ne yapsın? İyi niyetli ve tembel çünkü. E bir de zannediyor ki; Adnan, Fetö, Ebu Suud, Atıf o kadar... Yok yook! Bak, sırf diyanetde 40,000 tane o papaz ve hahamlardan var.

- Öyle ki, bu gaflet, Erbakan Hoca'nın yolundayım der. Erbakan Hoca Atatürk'ü öven kitap yazdırır. Hasta yatağında bile Atatürk'ü anar. Ama bizim sözde Erbakan yolunda olanlar onu değil de; Hoca'nın en yakın kadrosunda olup; sonucunu bile bile; Hoca'nın demediğini diyen, yapmadığını yapan ve bağıra bağıra Hoca'ya darbe yaptıranların peşinden gider.

- Öyle ki bu gaflet; örneğin Saygın Cumhurbaşkanı'nın onlarca çok özel noktalara temas ettiği konuşması vardır ve mesela Atatürk'ü "milli irade aşığı kahraman", "kemalist değil", "müspet" vs ifadeleriyle anlatır; ama bizimki; Cumhurbaşkanı'nı öldürmek, ülkeyi işgal etmek isteyenlere karşı, onu halkla buluşturmayan kanalların sözde tarihçilerinin peşinden gider.

- Öyledir ki bu gaflet; Halife Sultan'a "gavur, dinsiz vs" der; haham/papaz Şeyhülislam önderliğinde Halife Sultan katleder.

- Öyledir ki bu gaflet; Efendimiz'in Hutbe'sini sansürler; İlmin Kapısı, ilk iman eden, Seyyid(e), Şerif(e)lerin Babası, Fatma Zehra Anamızın Eşi, Efendimiz'in torunlarının Babası, İlim ayetlerinin indiği Mekke de kendi yatağında bıraktığı ve İmam Ali'dir dediği (Halife = Devlet Başkanı/Sultan... İmam= Din/İlim otoritesi) Hz Ali'nin ve oğullarının değil de; Efendimiz'i mecburi teslimiyetine kadar öldürmeye çalışan, Efendimiz'in Âlî Âba'sını katleden ailenin peşinden gider

- Öyle bir gaflet ki; İmam Birgivi'yi bırakır; Anezi Suud'a vefa eder

- Öyle ki; Atatürk'ü ve herşeyi kendi has liderlerinden dinleyerek değil başka devletler, onların açık ajanları, gizli ajanları, medyası, sosyal medyası, kitap, belge ve anlatımlarını dinleyerek sözde öğrenir.

- Öyledir ki bu gaflet, delalet, hıyanet ehli; Almanların bir yolla sürekli sıkıştırdığı ama yaptıkları ve söylemleriyle tam da "Melami'nin Muhteşem Operasyonu ve Müslüman'ın Dayanılmaz Cehaleti" şeklinde kitabı yazılabilecek Rahmetli Mısıroğlu bile bunlara bir şey anlatamadı ki...
"Ben bunlara esirim. Mecburum. Ama siz azcık akıllı olun da anlayın sinyallerimi ve söylediğimin tersine gidin!" diyen; demeye çalışan rahmetli; detaylıca dinleyince, şöyle der bu gafillere...

Tüm yaptıkları ve söyledikleri, akil birisini tersine yönlendirmeye yönelikken...

"Evladım aklınız mı durdu? Biriniz; "İslam Âlimi nasıl olur da, inatla ve sürdürerek tecessüs yapar?" demedi be evladım... Ben, Latife Hanım anılarıyla; yekten teceessüs yapıyorum, siz peşimdesiniz.

Not: "Özel hayatı açıkta anlatanın anlattıkları güvenilmezdir. Hiç bir hüküm mecraında, birisinin, bir başkasının özel hayatına dair anlattıkları, bırakın delil kabul edilmeyi; iftiradan dolayı karşı dava sebebidir."

- İngiliz ve Rus ajanı olduğu ispatlı, bakan olamadığı için kızgın olduğu bilinen ve hatıratına eklenenlerin farklı elden çıktığı ispatlı Rıza Nur'u temel aldım; siz yine peşindesiniz...  

"Raporluyum!" diyorum; siz peşimdesiniz.

"Bana belgeleri MI6 verdi!" diyorum; siz hâlâ peşimdesiniz!

- Benim kafamda 'gâvur' şapkası; ki kıyafet devrimini bahseden, deneyen, yapan Osman, Selim ve Mahmut hanlara göndermedir; ama siz düğümü çözmeye çalışmak yerine; yine benim peşimdesiniz!

Hani elimde salladığım ve sadece Devlet Memurlarına şapka zorunluluğu getiren kanunda, "Halka bir şapka zorunluluğu yok ki; halk asılsın!" diyebilmek için o kanuna bir göz atmalısın be evladım. Elimde salladığım belgelere baksan, sadece devlet memurlarının beraat ve para cezası ile sonuçlanan şapka davalarını; İskilipli Atıf'ın da beratla sonuçlanan davasını ve ikinci başka bir davada ise, daha önce de Padişahın "zimmete para geçirme" hükmüyle İstanbul'dan kovduğu İskilipli'nin; devletin uyarısına rağmen (içeriğinden berat ettiği ama ayaklanmaları harketlendirmek amaçlı kullanılan) risalesini dağıtmaya devam etmesi ve imzası olmasa da İnglizcilerle kurup başkanı olduğu derneğin dağıttığı ve Sultan ile Atatürk ün yürüttüğü milli mücadeleye karşı hıyanet içeren bildiri üzerine de konuşmayı reddedip; vatana ihanetten idam edildiğini okur ve görürsün be evladım.

- Akif'in "Korkma" kelimesi taaa hicret mağarasında Efendimiz'in (sav) Es Sıddık'a (ra) dediğinden... Hani ardına "La tahzen; inn'Allah'a meana" diye ayet gelenden... E ben bu ince girişi Efendimiz'e atfen yapan ve içinden dinimiz fışkıran 571 kelimelik marşı yazan Arif'e ve bu marşı yazdırıp, İstiklal Marşı yapan Bozkurt'a çatıyorum; siz yine peşimdesiniz.

- Kendi Hatıratımı içeren eserimde; benim zihnime Atatürk ü olumsuz işleyen hocamın ilim ile uyarılıp bir daha Paşa ile ilgili olumsuz konuşmadığını ve sonra Paşa'nın benim rüyama da geldiği ve onunla sohbetimi ve özellikle de "Ben size ve Devlete karşı bir şey yapmadım ki!" cümlesini öne çıkarttığım bir dip notu da okumuyorsunuz ama yine peşimdesiniz.

- "Yezid; aslında iyi adamdır; iyi komutandır." diyorum; siz yine peşimdesiniz.

- En acısı da; toplumumuzda en yaygın olan "zan ile yargı/hüküm" meselemize dair yapmaya çalıştıklarım sanırım. Bir çok konuda "Belgeyle açıklıyorum!" dediğim belgeleri okusanız, benim doğru söylemediğimi anlayacağınız belgeleri bile okumuyorsunuz ki be evladım! Sırf beni seviyorsunuz diye söylediğimi de kesin doğru kabul ediyorsunuz ama hani ben tam bir ajan olsam ilk işim kendimi sevdirmek olmaz mı; zaten...

- "Padişahımız maalesef bizi '0' ile bıraktı. Başkent dahil işgal altında idi... 738.000 km kare 0'dan büyüktür. Üstelik savaşı yapan ile masaya oturan irade aynıdır, satsa, neredeyse çıplak ayak yapılan, Yunan'ı bile zor püskürten savaşta satardı; ama ben "Lozan hezimet! İngiliz neden kurşun atmadan gitti! " vs. dedim; siz yine peşimdesiniz. 
(Not: Lozan'a "Devletimizin tapusu!" diyen Saygın Cumhurbaşkanı ile Saygın Devlet Bey iradesi Lozan'ı da yırtan iradedir. Yani Lozan bizim sevmediğimiz ama, o gün mecbur olduğumuz anlaşmadır.)

- Hem resmen kaldırılmamış olan; hem de sadece kraliçe el koyamasın diye, ataması süresiz ertelenmiş; Mustafa Kemal Paşa'nın 3 yıl boyunca iknaya çalıştığı Libya'dan Senusi'nin üstlenmek istemediği; sonra da ileride nasıl tesis edileceği Atatürk tarafından anlatılmış olan ve meclis uhdesine saklandığı gün İngiliz gazetelerinin kudurduğu; suç makinesi İskilipli Atıf'ın, "İngiliz'e emanet edersek; rahat ederiz!" seçeneği ile kendine yakışanı yaptığı hilafeti; "Atatürk kaldırdı!" dedim; siz yine peşimdesiniz.

Ya Hû! Elimi kolumu Alman (İngiliz değil Alman) bağlamışken; ben size daha nasıl anlatayım? Ve ben bilemedim ki, sizin bu halinize ne diyeyim? "Alman'ın, İngiliz'in işi de ne kolay!" mı diyeyim? "Hayy!" de; demiyeyim! Çünkü senin olduğunu, kendine layık gördüğünü, ben sana demeyi bile layık göremiyorum; evladım!"

Rahmetli Mısıroğlu'nu da anlamak için çaba sarfetmeyip, yani dinlemeyip sadece duyanlara; aslı bırakıp da hep dönmemiş, devşirilmemiş de öyleymiş gibi yapmışların peşinden gitme meraklılarına biz göz atmaya devam edelim!

- Ama siz adamın mason yemin cümlesi ile masonlara parmak sallayıp, son kesin ölüm emrinin verildiği konuşmayı bile; uydur kaydır ile "Kur'an a dedi" diye yayan bir  akılsınız. Akıl mısınız acaba?

- Siz Yahudi Anzavur'u, Yahudi Derviş Mehmed'i sizden sanıp; Sultanların yetiştirdiği, görevlendirdiği ve hatta Sultan ile (adına Sadrazam) Amasya'da protokol yapıp, 1922 ye kadar o protokolle birlikte hareket eden Atatürk ü ise siyonist sananlarsınız.

- Bir din âlimi Atatürk videosu yapınca ona cevaben İngiliz gazetesi, mason ve/veya siyonist kişilerin video ve anlatımyla cevap veren Lawrence Aşıklarısınız. Hani bizi arkadan vuran Arap var ya, Anezi Arap ve tebası hani?.. Ha işte osunuz.

Ya çocuğum; siz neden böyle işe gelince tembel, hükme gelince azılısınız ki?

Edeb Ya Hû! Adamın deyip demediği bile belli olmayan; Demişse de çok açıkça Tebliğ ve Hadis Külliyatı'nı benim insanıma son bir kaç yüz yıldır yanlış, eksik tahrif edilmiş olarak anlatan yani nakleden; soydaşları 1493'te matbaa kurup İsrailiyat basarken; Müslüman'a 250 yıl matbaa kurdurmayan Anezi Araboğlu'na; yani sadece son 500 yılda bile Fenari, Günari, Suud'dan bu yana gelen sözde alimlere demiş elbette. Yoksa; Kur'an'ı Türkçe meal/tefsirden okuyunca; içinde Efendimiz'in (sav) yalanlarını mı bulacağız; biz?

E ama bunu 80 yaşında sözde âlim Efendimiz'e hakaret ve belgesi diye utanmazca anlatınca, ne yapsın benim Milletim!

Ne mi yapsın? İşine gelince olduğu gibi, azıcık uyanık olsun. "Bizim bu sözde milli tarihçi ve âlimlerin, sosyal medyada sayfaları neden hiç kapanmaz? Bunlar medyada nasıl her tarafa çıkarlar? Hani natocular öldürmeye giderken Cumhurbaşkanı'nı halka bağlamayan; hani 1 dk Türk Devletler Birliği, 1 dk LGBT programı yapmayan o sözde en milli kananlların medyasına?.." diye bi soruversin kendisine...

Yaa işte! Atatürk'ün demek bu süper zamane Yavuzları kadar aklı yok zaar. Sen tut cebinden Türkçe Kur'an tefsiri yaptır; hatta kendin redakte et; tut tüm Hadis Külliyatını Türkçeleştir. Bu çalışmaları Akif, Elmalılı, Gölpınarlı gibi alimlerle yap. Veee hep birlikte, içindeki yalanları bulalım diye mi? :)))

İşte siz gillerin, bir adamın, bir başka adam bana şöyle şöyle dedi, demesine, belge diyen; orada söylenen sözün de Efendimiz'e söylendiğini uyduran sözde âlim, kanaat önderinizin dahi aklı bu kadar... Bu akıl da ancak toplumu kavgaya sevk eder. Gerçek âlimler ise, olumsuz bir şey olduğunda bile, topluma duyurmaktan imtina eder. Bunlar ise uydurup; uydurdukları ile tribün yapıp, âlim diye gezenler.

Mesela bu alimgillerden kanun yani Türkçe okuyamayıp, kanunda yazmayanı uyduran; Fetö yy 2013-16 ya kadar tanıyamamış ama 100 yıl önceki Atatürk ü çözdüğünü zanneden; bir insanın cinselliğini başkasının bilemeyeceğini, ancak bilmesi için kendisinin de içinde olmuş olması gerektiğini, içinde olmuş ve anlatıyorsa kötü niyetli olduğunu, kötü niyetlinin ise; sözünün bir anlamının bile olmadığını; bu türden kötü niyetli, ahlaksız bir çok eski eşin yaptığını, kovulmuş bir eski eşin neler yapabileceğini; hepsinin de üstüne tecessüse yeltenmenin bile günah olduğunu bile düşünemeyen âlimler... Hem de sözde Müslüman Âlimler...

Nasıl? Sadece Allah a sorumlu olduğu ve belki de Allah un affedebileceği alkolden ve her biri aslen net üç-beş uyduruk, cımbızlama cümleyle birini İslam dışı göreceksin. Ama sen, helallik almadan Allah un affetmeyeceği, tecessüs, iftira, dedikodu, hakaret, topluma kin pompalama vs hepsini bir arada yapacaksın maş'Allah; ve sözde Müslüman Türk Kanaat Önderisin emi? Yok yaw.

Özetle, NEDEN HEP ASIL, KÖK OLAN DEĞİL DE SONRADAN (sözde) DÖNÜŞEN/DEVŞİRİLEN/TÖVBE EDEN in safındasınız? Yoksa biz iyimserlikle mi "gaflet" diyoruz. Yoksa siz de mi onlardansınız? E tabii. Sayı 30 milyon olduğuna göre şu an...

E bir de hiç şaşmamışsınız tarihte; bu yolunuzdan. Hep asıl olana karşı sözde dönmenin safında...

Ne zamanki çoğunlukla asıl olana döneriz; o zaman istiklâl ve istikbal bizim!

Biz ne zaman, Hz Muhammed MUSTAFA'nın yolu sanıp da girdiğimiz; can düşmanı Anezi ve onun duble emanet katili çocuklarının hurafatından çıkıp; Hz Efendimiz'in (sav) ve onun Seyyidlerinin yoluna gireriz; o zaman Adam oluruz!

Biz, ne zaman Çakıroğlu Şehit MUSTAFA Paşam'ın yolu sanıp da gittiğimiz; can düşmanı ve katillerinin has adamı, Pakraduni sağırın değerlerinden, çizgisinden çıkıp da gerçekten Mustafa Kemal Atatürk'ün, dünyaya mektubunda da yazdığı "sırat-ı müstakim'e" dönersek; o zaman Adam oluruz.

Bizler Allah'ın bize armağanı, biri kocaman iki Seçilmiş'te buluşursak; o zaman Adam oluruz. Biz ne zaman, "Cennette konuşulan dili"* konuşan Adamların Birliği** olursak o gün abad olur abad ederiz; elhamdülillah!

* Hz Muhammed Mustafa'nın (sav) "O cennette konuşulan dil" dediği Kök Türkçe...
** Mustafa Kemal Atatürk: "Türk; bir ırkın adı değildir. Adamların Birliğidir. Adam da o ilk Adam'dır."

Allah'a hamd olsun!
Devletimiz var olsun!
Allah; Türk'ü korusun!
Ne mutlu Türk'ün diyene!

Kâzım Yurdakul



Haber Editörü

Dikmen Hakan

hakandikmen30@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku