Amacınız ne sizin?
Hizmet var iken hizmette kusur aramakla, hizmet yok iken hizmetin yokluğunu sorgulamak farklı şeylerdir.
Hizmetin yokluğunda; hizmeti sorgulamak, istemek ve hatta hizmetin gelmesi açısından eleştiri yapmak, bir çeşit hak aramak adına en doğalından demokrasinin bir gereği olup, aynı zamanda kanunlar çerçevesinde de anayasal bir haktır.

Tam tersi durumda var olan hizmeti yok sayarak, kusur aramak ise başka bir isim başlığı altına girmekte olup, küçük başlık sıralaması ise isteğe göre madde olarak artmaktadır. Örnek verecek olursak şayet; bu durum siyaset gereği olabilir ki biz bunun adına muhalefet demekle işin içinden kolaylıkla sıyrılabilmekteyiz.
Ancak siyasetinde, muhalefetinde bir kaidesi; kuralı ve hatta ahlakı olduğunu unutmamak gerekir, bunu unuttuğumuz zaman yapılan siyaset maksadını aşarak, başka alanlara doğru kayabilmektedir.
Bu tür durumlarda siyaset çirkinleşebilmekte, sözüm ona vatandaşa fayda sağlamak yerine zarar verecek duruma da gelebilmektedir.

Örneğimizi açtığımızda, şehrimizde Mehmet Sekmen’in “Halk Pazarı” açması vatandaşa sunulan bir hizmet olup, birilerinin bu durumdan faydalanarak eleştirmesi, hizmeti beğenmemesi ise bir çeşit muhalefettir. Bu eleştiri kuralı çerçevesinde yapıldığı takdirde, demokrasinin gereği olan siyaset meydana gelmektedir.
Buraya kadar her şey olması gerektiği gibi seyretmekte, olağan seyrinde de devam etmektedir. Ki bu “Halk Pazarları”nın açılmasıyla alakalı olarak birilerinin canı sıkılıp, ortalıkta kendilerini göstermeden fısıltı gazeteleri aracılığıyla alakasız bir biçimde eleştiri yapanların yapmış olduğu şeyin adı muhalefet veya siyaset değil, düpedüz bu şehire ve insanına ihanettir.
Ben bu şehir halkının yerinde olsam; bu halk pazarlarından her semte, her ilçeye ve hatta büyük kamu alanlarının içerisine de isterim. Mesela Üniversite Hastanesinin içerisine, Şehir Hastanesinin içerisine veya olmadı çok yakınlarında bir yere…
Sözüm ona muhalefet adı altında ihanet etmek isteyene de kapı her zaman açıktır.

Tıpkı bu hafta Aziziye Belediyesinde yapılan ciddi anlamda yanlı (!) ve gereksiz muhalefet adımları gibi…
A benim cancağızlarım!
Bu şehrin tamamına yakını ve hatta ülkemin, Anadolu’mun tamamına yakınının her yanı şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış topraklardır.
Sen ki hangi bölümünde bu mukaddesiyeti görmedin de, üzerine ev yapıp içinde paşa gönlünce oturmaya başladın? Hangi bölümünde bu kanı çiğnemeden hareket edebiliyorsun merak ettim doğrusu!
Hangi karış toprağında yok bu kandan?
Şehidimizin düşmediği, şehit veya gazilerimizin kanının bulaşmadığı ayak bastığımız veya basmadığımız bu toprağımızın neresi kaldı?

Kimseler yalandan kusura bakmasın;
Çıkardığınız yaygaranın adı ne siyasettir, ne muhalefettir, ne de mantıklı bir açıklaması vardır.

Muhalif olmanın da gerçekten bir kaidesi olmalı değil mi?
Bırakın ama iyi ama eksik, bir şekilde adamlar işlerini yapsınlar. Kaldı ki muhalefet yapılacak o kadar adım, eleştirilecek birçok çalışma varken, buna mı takılıp kaldı aklınız?
Kendiniz zorla sorduruyorsunuz ya merak ettik gerçekten; amacınız ne sizin?