GÜNDEM

GÜNDEM Haberleri

Altın Kabuk, Fakir Üretici

Altın Kabuk, Fakir Üretici

Dünyanın fındığını biz üretiyoruz, parasını başkaları yiyor. Bahçede ter, pazarda hüsran.

Karadeniz’in yamaçlarında sabahın ayazında, öğlenin sıcağında, akşamın yorgunluğunda dökülen alın teri… Adına “altın kabuk” denilen fındığın asıl sahibi köylü, yılın her günü bahçesine bakıyor. Gübre, ilaç, mazot, işçi parası… Hepsi cebinden çıkıyor. Peki hasat zamanı ne oluyor? Fiyatı üretici değil, masa başında oturanlar belirliyor.

Tuhaf bir tablo: Dünyanın fındığının yüzde 70’ini biz üretiyoruz ama parasını biz değil, yabancı markalar kazanıyor. Bizim köylü kilosunu 100 liraya satarken, market rafında 200 gram kavrulmuş fındık 150 lira. Yani emeğin değerini aracı, ihracatçı, çok uluslu şirket biçiyor.

Bir kilo fındığın fiyatını açıklarken üreticinin maliyetini mi soruyorlar? Hayır. Tüccarın kârını mı düşünüyorlar? Evet. İşte bu yüzden köylü bahçesini terk ediyor, gençler şehre göçüyor. Fındık bahçeleri yaşlanıyor, üretici tükeniyor.

Fındık, bu ülkenin milli ürünü değil mi? O zaman neden üretici kendi ürününde söz sahibi olamıyor? Neden taban fiyat üreticiyi korumak için değil, aracıya yaranmak için açıklanıyor?

Bir gün gelecek, bu topraklarda fındık ağacı kalmayacak. Biz hâlâ “dünya lideriyiz” diye övünürken, elimizde sadece boş kabuk kalacak.

Çünkü bu ülkede üretici her zaman en sona yazılıyor.
 



Haber Editörü

Hakan DİKMEN

hakandikmen30@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku