GÖRÜNMEYEN yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ vardır.
ÖLÜMÜN bir son olduğunu düşünüyorsunuz, ama BİG BANG'ten önce başka bir şey olmalı çünkü enerji yoktan var olamaz diyorsunuz. O halde enerji ÖLÜMLE yok da olamaz.
Hatta KIYAMET de bir DÖNÜŞÜMDÜR. Herşey aynı anda KIYAMET ile ölebilir ve sonra dönüşebilir. O halde, herşey ölüp dönüşüyorsa, onları dönüştüren herşeyden ayrı olan bir GÜÇ vardır.
Hiçbir şey dışarıdan bir ETKİ olmadan dönüşmeyeceğine göre, DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile DÖNÜŞENİN varoluşlarının BAŞLANGICI aynı anda olamaz.
ZAMAN ve ENERJİ sonsuzdur ama BAŞLANGICI belki BIG BANG değildir ama kesinlikle DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile yani YARATICI ALLAH ile aynı BAŞLANGIÇTA değildir.
Dolayısıyla ALLAH başı ve sonu olmayandır. Ama ZAMAN ve ENERJİ başı olan ama sonu olmayandır.
AHİRETİN KESİN İSPATI
ÖLMEK, son değil, DÖNÜŞÜMDÜR.
ÖLMEK, sadece KALBİN DURMASI ise; anne karnında neden 4ncü HAFTADAN itibaren KALP oluşmaya başlıyor? Demekki, kalpsiz olarak 4 HAFTA yaşayabiliyoruz.
Yada ÖLÜM, vücudumuzdaki tüm 100 TRİLYON HÜCRENİN ölmesi ise, HER GÜN ÖLÜYORUZ; çünkü her gün 330 MİLYAR HÜCRE ölüyor ve yenileniyor vücudumuzda.
SUYUN oluşması için, HİDROJENİN YANICI özelliği ile OKSİJENİN YAKICI özelliği ÖLÜYOR.
YILDIZLARIN ÖLÜMÜ, ya beyaz cüceye, ya nötron yıldızına, ya da KARA DELİĞE dönüşümüyle olur.
Yıldızların ÖLÜMDEN SONRAKİ HAYATINDA, kara delikler de en az 10 üzeri 100 yılda yani 1 GOOGOL YILDA buharlaşacaktır. Yani yaşarken ÖLÜMDEN SONRAKİ HAYATINI gördüğümüz bir çok varlık olmasına rağmen, kendimizin DİRİLTİLECEĞİNE inanmamamız çok tuhaf.
Yıldızların SÜPERNOVA patlamalarıyla oluşan YILDIZ TOZLARINDAN vücudumuzdaki TÜM ATOMLAR oluşur.
Yani YILDIZLAR ölmeden İNSANLAR doğmaz.
HACC Suresi 5.Ayette, ANNE RAHMİNDEKİ 3 ayrı YARATILIŞTAN bahsediyor. Her DÖNÜŞÜM, yeni bir ÖLÜMDÜR, yeni bir DİRİLMEDİR, yeni bir YARATILIŞTIR.
Anne karnındayken ANNENİZİ ve DÜNYA hayatını göremediğiniz gibi, dünyadayken de ALLAH'I ve AHİRETİ göremezsiniz.
TIRTIL ölünce, KELEBEK doğar.
GÖRÜNMEYEN yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ vardır.
İSRA Suresi 85.Ayet: 'Sana RUHU soruyorlar. De ki: “RUH, Rabbimin EMRİNDEDİR” Bu konuda size ancak az bir bilgi verilmiştir.'
Bu ayete göre, ALLAH'IN emrinde olan RUHUN AZAP ÇEKMESİ mantıksızdır.
Ve size RUH konusunda AZ BİR BİLGİ verilmiş olması demesi; ruhun şekli İNSAN SURETİNDE olsaydı, Kuran-ı Kerim'de bu husus yazardı demektir.
Ama AKLINI kullanmayan birçok insan, ruhu RUHSAR gibi birşey zannediyor.
Neden evrenin tamamı karanlık enerjiden oluştuğu halde, birşeyleri SOMUTLAŞTIRMAYA çalışıyoruz? Gerçek bilim SOMUT düşünen İNSANİ bilim değil, SOYUT düşünen İLAHİ bilimdir. Düşünceleriniz ve aklınız bile ALLAH tarafından görünebilir olduğuna göre, SOYUT değil SOMUTTURLAR.
PSİKOLOJİ, RUH bilimi değil, ALGI bilimidir.
GÖRÜNMEYEN yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ ve DUYAMADIKLARIMIZ vardır, ALGI sınırlarınızdan dolayı.
GÖRÜNEN ve GÖRÜNMEYEN diye bir AYRIM YOK.
Halbuki insanlardan daha HAREKETLİ olan ATOMLARI cansız olarak algılatan AKLIMIZDIR.
HİNDİSTAN'DA bedenleri YAKILANLARIN yada ATOM BOMBASINDA bedenleri BUHARLAŞANLARIN nerede ceza çektiğini zannediyorsunuz?
Artık şu vücudumuzu RUH ve BEDEN diye ayırıp durmayın. RUHU da MELEKLER gibi birşey hayal etmeyin. Zaten MELEKLER de, bizim gibi SOMUT GÖRÜNEN varlıklardır. Fakat sadece eksiğimiz onların FREKANSLARINI göremiyoruz yani algılayamıyoruz. O halde SOMUT bedenimizin içinde yine SOMUT MELEKLER gibi bir RUHUN varolması şu ana kadar yanlış bilinen bir olgu değil midir?
ALLAH'IM beyinleri kafatası ile ÖRTMÜŞ, insanlara da AKLI örtmeyi bırakmıştır. SAÇI örtmeyle herşey çözülseydi, başınızda 7 DELİK yaratmazdı. SÖZ: ECEM DİPDAĞ
Kuran-ı Kerim ayetleri SİHİR SÖZCÜKLERİ değildir. 'Subhanallahi ve Bihamdihi Subhanallahil Azim Estağfirullah' anlamı 'Allâh’ı hamd ile tüm eksikliklerden tenzih ederek tesbih ederim. Azîm olan Allâh’ı her türlü eksikliklerden tenzih ederek tesbih ederim.' manasına gelmektedir. 100 BİN tane günahı olan birisi, bu zikri 100 kere okuduğunda tüm günahları bağışlanacaksa, TÖVBEYE gerek yok mu? TÖVBEYE gerek varsa, bu ZİKİRLERE gerek var mı? TÖVBE, günahın affı için YETERLİDİR. Ve tövbenin TEK ŞARTI, o günaha bir daha GERİ DÖNMEMEKTİR. Bu zikrin HADİS olduğunu söyleyen KURAN-I KERİM'E karşı gelmiş olur. Çünkü Kuran-ı Kerim'de TÖVBE yeterlidir der. ALLAH'I her an zikredip, ÖLÜMÜ hiç bir zaman unutmazsanız; zaten günaha hiçbir zaman bulaşmazsınız. Kalbinizin attığı her an boyunca, kalp atım sayınız kadar ALLAH'I zikredin. Yani 63 yaşına kadarki 2 MİLYAR saniye boyunca 2 MİLYAR kez zikretmiş olursunuz. Zikretmenin şartı yoktur. Şu kadar zikrederseniz, CENNETE gidersiniz diye birşey yoktur. Zaten amaç CENNET değil, ALLAH'IN RIZASI olmalıdır. Onun için de HER SANİYE Allah'ı anmak gerekir. Ayrıca alttaki fotoğrafta yazdığı gibi, bir kimse başka bir kimsenin günahının bağışlanmasına neden olamaz. Herkes kendi yaptıklarından kendisi sorumludur.
KADER, senaryo veya alınyazısı değildir. KADER, deneydir. KAZA ise gözlemdir. Yani bişeyleri YAZILDIĞI için yapmıyoruz. YAPTIĞIMIZ için yazıldı. Yani bizim için OLACAK OLAN, ALLAH için ÇOKTAN OLMUŞTUR. Allah, tüm zamanları görür.
ALLAH, geçmişi, geleceği ve TÜM ZAMANLARI aynı anda ve her an görmektedir.
Eğer ŞANS OYUNLARI günahsa, HACCA giderken niye ÇEKİLİŞ yapılıyor? Yılda 1 defa MİLLİ PİYANGO oynamak ile HER GÜN oynamak AYNI DERECEDE günah mıdır? Milli Piyangodan kazanılan paradan, günah para olduğu için YARDIM olmaz mı? O zaman BORÇLARINIZI da kapatmayın helal para olmadığı için. 100 MİLYON TL kazandınız diyelim. Yarısını yani 50 MİLYON TL'Yİ fakirlere dağıtsanız, GÜNAH MI? Milli Piyangodan kazanılan paranın ZEKATI olmaz mı? O para ALLAH'IN İZNİYLE kazanılmadı mı? İŞİNİZE geldiği gibi davranıyorsunuz. Sanki HELAL paranız olsa, ZEKAT veriyorsunuz. Sanki HELAL yoldan o kadar parayı bir anda kazanabileceksiniz? Yeryüzünde o kadar fakir varken, milyon dolarlık serveti olanlar, HELAL yoldan mı kazandılar sanki servetlerini. ZENGİNLER, hep cimrilikleriyle ve hep HARAM yoldan zengin olmuşlardır. MEMUR maaşı ve ASGARİ ücretle zenginleşilmez. Bankadan alınan KREDİNİN ve bütün BANKALARIN FAİZ ürünü olduğunu biliyorsunuz ama yine de KREDİ çekiyorsunuz veya insanları KREDİ çekmeye zorluyorsunuz. ZENGİN, FAKİRİ düşünmüyor. Çoğu insan BENCİL ve CİMRİ.
Peygamberimizin 'KOMŞUSU açken, tok yatan bizden değildir.' sözündeki KOMŞU kelimesi, OSMANLI DEVLETİ zamanında, imparatorluk içindeki GAYRİMÜSLÜMLER dahil tüm insanları kapsıyordu. Ama şimdi dinimizi GÖSTERİŞEN yaşayan çoğu Müslüman kardeşlerim KOMŞU olarak APARTMAN KOMŞUSUNU algılıyor. Yani ZEKATIN anlaşılamadığı dönemimizde, YARDIMLAŞMALAR azaldı, TİCARETTE HİLELER arttı, PARAYA TAPMALAR arttı. Yani dinimizi GÖSTERİŞEN yaşamak arttı.
Sigara içmek ile uyuşturucu kullanmak arasındaki fark, uyuşturucu hemen öldürür, sigara yavaş yavaş öldürür. Yani GÜNAHIN ve HARAMIN DERECELERİ olduğu gibi, İNTİHARIN da dereceleri vardır. Kimisi UYUMAK için İÇKİ içer, kimisi içince ADAM ÖLDÜRÜR. İbadetlerinizi NİYETİNİZ, günahlarınızı SONUCUNUZ belirler. Bir insanı suçu yokken öldürmekle, suçu varken öldürmek yani MEŞRU MÜDAFAA aynı mıdır hiç? Bir ÇOCUĞU öldürmekle, 80 yaşındaki bir İHTİYAR adamı öldürmek aynı olur mu hiç? ÇOCUĞUN 80 yılını yokedersiniz, İHTİYAR adamın 5 yada 10 yılını yokedersiniz.
Kelime-i Şehadeti TÜRKÇE olarak okuyan kimse MÜSLÜMAN olmaz mı yada ANLAMINI bilmeden ARAPÇA olarak okuyan kimse MÜSLÜMAN olur mu? Yani 'Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü.' yerine 'Şahitlik ederim ki, Allah'tan baska ilâh yoktur ve yine şahitlik ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve resûlüdür.' diye okusak MÜSLÜMAN olmaz mıyız? Ülkemizde kendisini MÜSLÜMAN zanneden çoğu kişi Kelime-i Şehadetin anlamını bilmiyor. BESMELENİN anlamını bilmeyen de çok kişi var. “Bismillahirrahmanirrahim” yerine “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” desek daha anlamlı olmaz mı? NAMAZDA secdede okuduğunuz ‘’Sübhane Rabbiyel Ala’’ cümlesinin anlamının 'Büyük olan Rabbim her türlü noksan sıfatlardan uzaktır.' olduğunu ve rükuda okuduğunuz 'Sübhane Rabbiyel Azim' cümlesinin anlamının “Büyük olan Allah (rabbim) her türlü kusur ve eksiklikten uzaktır” olduğunu KAÇ KİŞİ BİLİYOR?
Türkçe DUA etsek, Türkçe TÖVBE etsek kabul olmuyor mu? İllaki Arapça mı dua ve tövbe okunmalı? Eğer Türkçe DUA kabul oluyorsa, KURAN-I KERİM'İ Türkçe olarak okuyabilir miyiz ve NAMAZDA ZAMMI SURELERİ Bakara Suresi gibi UZUN surelerden seçip, TÜRKÇE olarak okuyabilir miyiz?
Kur'an-ı Kerim'de SİHİR küfür sayılır (Bakara:102)
BAKARA Suresi 102.Ayet: Onlar (kitap ehlinden bir grup), Süleyman’ın hükümdarlığı hakkında şeytanların (uydurup) söylediklerine uymuşlardı. (Oysa) Süleyman, (büyü yapıp) kâfir olmamıştı. Ancak şeytan (ruhlu insan)lar kâfir olmuşlardı.* (Çünkü) onlar, insanlara büyü ve Babil’de Harut ile Marut isimli iki hükümdara* indirileni öğretiyorlardı. (O iki hükümdar): ‘Biz sadece bir imtihanız; sakın kâfir olmayın!’ demeden kimseye (bir şey) öğretmezlerdi.* (Şeytan ruhlu insanlar), o ikisinden (Harut ile Marut’tan), kişi ile eşinin arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı. (Hâlbuki) onlar (şeytan ruhlu insanlar), Allah’ın izni olmadan kimseye hiçbir şekilde zarar veremezler(di).* Bu kişiler, kendilerine zarar veren ve yarar sağlamayan şeyleri öğreniyorlar(dı)! Yemin olsun ki (büyüyü) satın alanların ahiretten payı olmadığını çok iyi bilmektelerdi. Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi!
Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimseler değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.
Hazret-i Muhammed (S.A.V.)
Cehennem KÖMÜR insanların, Cennet ELMAS insanların yeri olacaktır.
Öncelikle ÖNYARGILI insanlara baştan söyleyeyim: Bu yazıda HARAMLAR ve GÜNAHLAR reddedilmiyor. AHLAKSIZLIK, onlardan da büyük İĞRENÇ birsey diye ek var sadece. Yani ANALİZ ve ANLAMA yeteneği olması lazım, bu yazılanları ANLAMAK için.
Din kitaplarından ve Kutsal Kitaplardan öğrendiğimiz günahlara DİNİ GÜNAHLAR, kitaplarda yazmasına gerek olmadan AKIL yoluyla bilinmesi gereken günahlara da AHLAKİ GÜNAHLAR yani AHLAKSIZLIK denir. Mesela ORUÇ TUTMAMAK, NAMAZ KILMAMAK dini günahtır. ANNEYE BABAYA KÖTÜLÜK, ÇOCUK TECAVÜZÜ ahlaki günahtır. DİN Kutsal Kitaplarla, AHLAK ise akıl ile öğrenilir.
ALLAH, NİSA Suresi 17.Ayete göre, BİLEREK YAPILAN kötülüklerin TEVBESİNİ kabul etmez. ALLAH, ZÜMER Suresi 53.Ayette, ŞİRK dahil TÜM GÜNAHLARIN tevbesini kabul edeceğini söylemiştir. Ancak Kuran-ı Kerim'i sadece ARAPÇA olarak okuyup anladığını zannedenlere lafım. İşte TÜRKÇE olarak okuyup anlamak bile bu kadar zordur işte. TEK BİR AYETE göre hüküm veremezsiniz. O konu ile ilgili TÜM AYETLERİ anlamanız gerekir. AHLAKSIZLIĞIN tevbesi kabul olmaz ama DİNİ GÜNAHIN tevbesi samimi tevbe ise kabul edilebilir.
Mesela DÖVME yaptırmak ve BAŞ ÖRTÜSÜ olmaması DİNİ bir günahtır. AHLAKSIZLIK değildir. Ama MAHREM KADINLIK ORGANLARININ görünmesi AHLAKSIZLIKTIR. İÇKİ içmek DİNİ GÜNAH hatta HARAM, İÇKİ içip adam öldürmek ise adam öldürmeden dolayı AHLAKSIZLIKTIR. KAHVE FALI ve yılda 1 defa MİLLİ PİYANGO oynamak DİNİ GÜNAH hatta HARAM, ama KUMAR ile ailenin yokolmasına sebep olmak AHLAKSIZLIKTIR. İbadetlerinizi NİYETİNİZ, günahlarınızı SONUCUNUZ belirler. İnsanın sadece kendisine yaptığı kötülükler DİNİ GÜNAH, başka insanlara ve başka canlılara yaptığı kötülükler AHLAKSIZLIKTIR. Yani AHLAKSIZLIĞIN içinde KUL HAKKI YEMEK vardır. Adam öldürmek de yaşam hakkını elinden aldığın için KUL HAKKI kapsamına girer.
NİSA Suresi 17.Ayette şöyle der: Allah’ın kabul edeceği tevbe, sadece bilmeden kötülük edip sonra hemen tevbe edenlerin tevbesidir. İşte Allah bunların tevbesini kabul eder. Allah bilendir, doğru hüküm verendir.
KADER, alınyazısı değildir. Yani yazıldığı için yapmıyoruz, yaptığımız için yazıldı. KADERDE, DOĞUM ve ÖLÜMÜN zamanı, yeri ve ŞEKLİ (İNTİHAR edenler hariç) insan iradesinde değil, ALLAH iradesindedir. İNTİHAR edecek olanı da, ALLAH zamanı çok hızlı gördüğü için BİLİR. O kişi, ALLAH'IN onun için daha çok KALP ATIMLIK ÖMÜR verdiğini ancak İNTİHAR etmeseydi öğrenebilirdi. Tüm yaratılmışların ÖLÜM ZAMANI önceden nasılki belliyse, ÖLÜM ŞEKLİ de bellidir. Tıpkı KIYAMETİN zamanının ve şeklinin belli olduğu gibi. 63 yıl yaşadığınızı varsayalım. Bu, 2 MİLYAR NEFES ve KALP ATIMI demektir. 2 MİLYAR nefesinizin tamamının şükrünün karşılığını, ÖLÜRKEN verdiğiniz SON NEFESİN ŞEKLİ belirlemez. Yani nasıl ölürseniz, öyle dirilirsiniz ayrıca nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz. Yaşamları ALLAH yolunda olmayanlar, ölürken de ALLAH yolunda değillerdir. FEDAKARCA yaşayanlar, FEDAKARCA ölürler. Geçenlerde bir yazı gördüm. ATATÜRK'ÜN şehitliği için ÖLÜM ŞEKLİNİ araştırmışlar. ŞEHİTLİK için, insanların ÖLÜM ŞEKLİNİ değil, YAŞAM ŞEKLİNİ araştırın. ATATÜRK, yaşamını TÜRK MİLLETİNİN geleceği için FEDAKARCA yaşamış ve VATANIMIZI kurtarmıştır. Bu yüzden ŞEHİTTİR. Ancak kimin ŞEHİT olduğunu sadece (isimlerinden biri de EŞ-ŞEHİD olan) ALLAH bilir. Şehitlik, FEDAKARCA ölmek değil, FEDAKARCA yaşamakla olur. ÖLÜM ŞEKLİMİZ zaten ALLAH'IN takdiridir. Ama yaşarken yaptığımız herşeyden biz SORUMLUYUZ.
ŞEHİT kelimesi, Kuran-ı Kerim'de ŞAHİT anlamındadır. ALLAH yolunda öldürülenler, bedenen ölmüş olsalar da HAYATLARIYLA ve ölüm anlarıyla hak ve hakikate ŞAHİT olmuşlardır. İmanını HAKKA, HAKKI da imanına ŞAHİT tutanlar, ALLAH katında bir dirilikle varlıklarını devam ettirmektedirler. ALLAH yolunda öldürülenlerin diğer insanlar gibi ölü olmadıkları, aksine ALLAH katında durumunu bizim bilemeyeceğimiz şekilde rızıklandırılmakta oldukları AL-İ İMRAN Suresi 169 ve 170.Ayette ve BAKARA Suresi 154.Ayette anlatılmaktadır. ŞAHİTLER, bu dünya hayatını, dünyevi zevkler peşinde koşarak geçirmemişlerdir yani bu dünya hayatını boşuna geçirmemişlerdir. Yani yaşamlarını ALLAH'A ve dinimize, ALLAH yolunda feda etmişlerdir.
Zonguldak'ta bir maden işçisi: 'Aşağıda ölüm var, yukarıda açlık. Aşağıdaki ölüm olasılık, yukarıdaki açlık kesin' demişti.
Bazı meslekler kıymetlidir..
Diploması terfisi kıdemi yoktur.
Alın teri, yüzünün kömür lekesi ,
göremediği güneşi en büyük sermayesidir..
Tek tesellisi mesai bitiminde görecekleri
gün yüzü ki bazen o bile nasip işi...
Sen muhafaza eden'sin Allah'ım ! ..
Koru hepsini..!?
'-Yüz karası değil kömür karası.
Böyle kazanılır ekmek parası...'
Yüreğimiz, dualarımız sizinle..
Kadınlar ile Erkekleri EŞİT görmemek, AHLAKSIZLIKTIR. Kadınları Erkeklerle EŞİT GÖRMEYEN bir ZİHNİYET gömüyordu KIZ ÇOCUKLARINI. PEYGAMBERİMİZ ile gelen İSLAMİYET ve KURAN-I KERİM ile bu AHLAKSIZ ZİHNİYET ortadan kaldırıldı.
ARAPLAR, başka milletlerden üstün değildir. TÜRKÇE ARAPÇA'DAN, ARAPÇA DA TÜRKÇE'DEN üstün değildir.
Komşusu AÇKEN, TOK yatan MÜSLÜMAN değildir. Yani kendini Müslüman ZANNEDEN çoğu insan aslında MÜSLÜMAN değil. ZEKATINI hakkıyla veren bir ZENGİN duymadım henüz.
Kuran-ı Kerim'de ilk indirilen ayet 'OKU'dur. Ama OKUMAYA önem vermeyen insanların en büyük eksikliği OKUMAMAK ve okumadığı için EKSİK DÜŞÜNMEKTİR.
Şu kızın 'SAÇI AÇIK' deyip, ona bakmayı hak olarak görenler; açık bir şekilde buldukları PARAYI çalmayı kendilerine hak olarak mı görüyorlar veya KIZ KARDEŞLERİNİ yanlışlıkla açık olarak gördüklerinde gözlerini bakmaktan hemen çevirmezler mi?
Kadınlar ile Erkekleri EŞİT görmemek, AHLAKSIZLIKTIR. Kadınları Erkeklerle EŞİT GÖRMEYEN bir ZİHNİYET gömüyordu KIZ ÇOCUKLARINI. PEYGAMBERİMİZ ile gelen İSLAMİYET ve KURAN-I KERİM ile bu AHLAKSIZ ZİHNİYET ortadan kaldırıldı.
ATATÜRK ŞEHİTTİR. Geçenlerde bir yazı gördüm. ATATÜRK'ÜN şehitliği için ÖLÜM ŞEKLİNİ araştırmışlar. ŞEHİTLİK için, insanların ÖLÜM ŞEKLİNİ değil, YAŞAM ŞEKLİNİ araştırın. ATATÜRK, yaşamını TÜRK MİLLETİNİN geleceği için FEDAKARCA yaşamış ve VATANIMIZI kurtarmıştır. Bu yüzden ŞEHİTTİR. Ancak kimin ŞEHİT olduğunu sadece (isimlerinden biri de EŞ-ŞEHİD olan) ALLAH bilir. Şehitlik, FEDAKARCA ölmek değil, FEDAKARCA yaşamakla olur. ÖLÜM ŞEKLİMİZ zaten ALLAH'IN takdiridir. Ama yaşarken yaptığımız herşeyden biz SORUMLUYUZ.
KADER, alınyazısı değildir. Yani yazıldığı için yapmıyoruz, yaptığımız için yazıldı. KADERDE, DOĞUM ve ÖLÜMÜN zamanı, yeri ve ŞEKLİ (İNTİHAR edenler hariç) insan iradesinde değil, ALLAH iradesindedir. İNTİHAR edecek olanı da, ALLAH zamanı çok hızlı gördüğü için BİLİR. O kişi, ALLAH'IN onun için daha çok KALP ATIMLIK ÖMÜR verdiğini ancak İNTİHAR etmeseydi öğrenebilirdi. Tüm yaratılmışların ÖLÜM ZAMANI önceden nasılki belliyse, ÖLÜM ŞEKLİ de bellidir. Tıpkı KIYAMETİN zamanının ve şeklinin belli olduğu gibi. 63 yıl yaşadığınızı varsayalım. Bu, 2 MİLYAR NEFES ve KALP ATIMI demektir. 2 MİLYAR nefesinizin tamamının şükrünün karşılığını, ÖLÜRKEN verdiğiniz SON NEFESİN ŞEKLİ belirlemez. Yani nasıl ölürseniz, öyle dirilirsiniz ayrıca nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz. Yaşamları ALLAH yolunda olmayanlar, ölürken de ALLAH yolunda değillerdir. FEDAKARCA yaşayanlar, FEDAKARCA ölürler.
ŞEHİT kelimesi, Kuran-ı Kerim'de ŞAHİT anlamındadır. ALLAH yolunda öldürülenler, bedenen ölmüş olsalar da HAYATLARIYLA ve ölüm anlarıyla hak ve hakikate ŞAHİT olmuşlardır. İmanını HAKKA, HAKKI da imanına ŞAHİT tutanlar, ALLAH katında bir dirilikle varlıklarını devam ettirmektedirler. ALLAH yolunda öldürülenlerin diğer insanlar gibi ölü olmadıkları, aksine ALLAH katında durumunu bizim bilemeyeceğimiz şekilde rızıklandırılmakta oldukları AL-İ İMRAN Suresi 169 ve 170.Ayette ve BAKARA Suresi 154.Ayette anlatılmaktadır. ŞAHİTLER, bu dünya hayatını, dünyevi zevkler peşinde koşarak geçirmemişlerdir yani bu dünya hayatını boşuna geçirmemişlerdir. Yani yaşamlarını ALLAH'A ve dinimize, ALLAH yolunda feda etmişlerdir.
Depremler, maden patlamaları ALLAH'IN TAKDİRİNDE olan musibetlerdir. Ancak bu musibetlerde vefat eden insan sayıları ALDIĞIMIZ ÖNLEMLERE bağlıdır. ARAÇ KAZALARI, Allah’ın takdiridir ama aracı hızlı kullanırsan ölürsün, yavaş kullanırsan yaralanırsın. ALLAH'IN TAKDİR ettiği ÖMÜRÜ uzatamayız, sadece almadığımız önlemlerle veya sağlığımıza zarar vererek KISALTIRIZ, tıpkı İNTİHARLA ömrümüzü kısalttığımız gibi. ALLAH, Kuran-ı Kerim'de NİSA Suresi 136.Ayette 'KADERE İMAN' hariç, İMANIN 6 şartının 5'inden bahseder.
Kuran-ı Kerim'de NAMAZIN KAZASI ifadesi NAMAZIN zamanında EDASI anlamındadır. NAMAZ, hiçbir gerekçeyle ertelenemez. Zamanında kılınamayan namazların sadece ÇOK SAMİMİ bir TEVBESİ olur ve bu tevbeden sonra asla NAMAZ hiçbir şartta TERK EDİLEMEZ. Geçmişte kılınamayan namazların KAZASI, sadece NAFİLE NAMAZLAR şeklinde olur.
FATIR Suresi 22.Ayet: Sen, mezarlarda olanlara (gerçeği) duyuramazsın.
ÖLÜLERİN RUHLARININ mezarda olmadığını ZÜMER Suresi 42.Ayet şöyle bildirir: Allah (nefislerin) ölüm zamanı gelince, ölmeyenin de uykusundayken [nefis]leri vefat ettirir.* Ölümüne hükmettiğini (kişinin ruhunu katında) tutar; diğerini ise (ölüm zamanı gelmeyeni ise) belirlenmiş bir süreye kadar (kişiye) gönderir. Şüphesiz ki bunda düşünen bir toplum için dersler vardır.
ALLAH'IN herkesi sadece VERDİĞİ, DUYDUĞU, GÖRDÜĞÜ ve SAHİP OLDUĞU şeylerle yani AKLI, İRADESİ ve VİCDANIYLA İMTİHAN edeceğini MAİDE Suresi 48.Ayet bildirir: Sana da daha önceki Kitabı(n aslını) doğrulayıcı ve onu koruyucu olarak* Kitabı (Kur’an’ı) bir amaç ile indirdik. Aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet! Sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma! Hepiniz için bir kanun ve bir yol belirledik.* Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı* fakat size verdiği imkânlarla sizi denemek için (böyle yaptı).* İyiliklerde yarışın! Hepinizin dönüşü yalnızca Allah’adır. (Allah) hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n içyüzünü) size bildirecektir.
Tüm insanlar TOPRAKTAN yaratılsaydı, TOPRAKTAN yaratılan İLK İNSANLARIN erkekler ve dişiler olarak yaratılmasının manası olmazdı. Tüm canlıların erkek ve dişi türlerini AYNI ÖZDEN yaratan ALLAH, ilk insanların ilk peygamberi olan HZ.ADEM'İ ve eşi HZ.HAVVA'yı diğer canlılar gibi AYNI ÖZ olarak, TOPRAKTAN yaratmıştır.
KADIN, erkeğin KABURGA kemiğinden yaratılmamıştır. Bütün insanlar, HZ.ADEM'İN soyundan gelmemiştir. HZ.ADEM ilk peygamberdir. HZ.ADEM gibi birçok ilk insanlar (ilk erkekler ve ilk kadınlar) TOPRAKTAN yaratılmıştır.
NİSA Suresi 1.Ayet: Ey insanlar! Sizi tek bir [nefis]ten* (candan/cevherden) yaratan, eşini de ondan* yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan*Rabbinize karşı [takvâ]lı (duyarlı) olun!
ZÜMER Suresi 6.Ayet: (Allah) sizi tek bir [nefis]ten* (candan/cevherden) yaratmıştır; sonra ondan (o candan/cevherden) eşini de var etmiştir. Sizin için hayvanlardan da sekiz çift*indirmiştir (yaratmıştır). Sizi annelerinizin karınlarında üç katlı karanlık içinde aşamalardan geçirerek yaratıyor.
FATIR Suresi 11.Ayet: Allah sizi (önce) topraktan, sonra da [nutfe]den (zigottan) yarattı;* daha sonra sizi eşler (çiftler) hâline getirdi.* Hiçbir dişi, O’nun bilgisi olmadan gebe kalamaz ve doğuramaz. (Bir canlıya) ömür verilmesi de ömründen kısılıp azaltılması da mutlaka bir kitaptadır (bir sistemi vardır).* Şüphesiz ki bu, Allah’a çok kolaydır.
HUCURAT Suresi 13.Ayet: Ey insanlar! Şüphesiz ki biz sizi bir erkekle bir dişi (hücre türün)den yarattık.* Birbirinizle tanışmanız için sizi toplumlara ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki Allah katında en değerli olanınız, en çok [takvâ]lı (duyarlı) olanınızdır.* Şüphesiz ki Allah bilendir, haberdardır.
EN'AM Suresi 143.Ayet: (Dişi ve erkek) sekiz eş (yarattı): Koyundan iki, keçiden iki. De ki: “(Allah) bunların erkeklerini mi dişilerini mi yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan (yavrular)ı mı haram kılmış! Doğruysanız bana bilgiyle söyleyin!
EN'AM Suresi 144.Ayet: Deveden de iki, inekten de iki (çift yarattı). De ki: “(Allah), bunların erkeklerini mi dişilerini mi yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan (yavrular)ı mı haram kılmış! Yoksa Allah’ın size böyle vasiyet ettiğine şahit mi oldunuz?”
DUYGU ve DÜŞÜNCELER, elle tutulur, görünür ve somutturlar. Beynimizin sınırlarından dolayı göremiyoruz ve bu yüzden GÖRÜNMEYEN diyoruz. RUH adlı İLAHİ BİLGİ KODLARI da görünürdür. Aslında GÖRÜNMEYEN hiçbir şey yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ vardır. Sadece GÖRÜNÜR MUCİZE arıyorsunuz, fakat sahip olduğunuz her BİLGİ de mucizedir. Size MANEVİ veya SOYUT mucize gibi gelir, ama aslında SOMUT mucizedir. Aklımızdaki düşüncelerin, sadece başlangıç ve bitişlerini belirleyebileceğimiz ve geri kalan süreçte ise kendilerine verdiğimiz imkanlar ve kısıtlılıklar doğrultusunda sınırsız özgürlükle hareket edebilen ve kendilerince sınırsız ama sonları olan varlıklar olduklarını düşünün. İnsansı beyninizle İLAHİ AKILI düşünemediniz değil mi? Tüm kainat ve tüm varlıklar kainat yaratılmadan önce ALLAH'IN AKLINDAYDI, her zaman da ALLAH'IN İLMİNDEDİR. Allah, ZAMAN kavramını yarattığında yani kainatın başlangıcından itibaren, tüm varlıkların KIYAMETE kadar yaptıkları her şey ise ALLAH'IN kainat büyüklüğündeki kitabı LEVH-İ MAHFUZ'A (Allah için 6 günde yani insan içinse 14 milyar yılda) ALLAH katında yazıldı ama tüm yaratılmışlar katında ise halen her yaptıklarında yazılmaya devam etmektedir. (ZAMANDAN çok daha yavaş oldukları için yani zaman algısı standartlarının farklılıklarından dolayıdır bu farklı algı) Bu kainat büyüklüğündeki kitap olan LEVH-İ MAHFUZ aslında KAİNATIN ta kendisidir. Biz insanların 4'den fazla boyutlu olarak gördüğü bu kainatı, ALLAH 2 boyutlu bir KİTAP gibi görmektedir. Tüm varlıkların ruhları ise bu Kainat Kitabının harfleridir ve KIYAMETTEN sonra bu kitaptan gerçek dünyaya (AHİRETE) çıkacaklardır. BU KİTAP; Allah katında yaratılmış ama henüz insanlar katında yaratılmamış (insanlar, zamana bağlı olduklarından dolayı) CENNET ve CEHENNEMİN arasındadır ve amel defterlerimiz ise bu kitabın bizimle ilgili bölümleridir.
DEPREMLER, topraktaki levhalar için CÜZ'İ İRADE, insanlar için KÜLLİ İRADE olarak görülür. Yani DEPREMLER, toprağın iradesi, insanların alınyazısıdır. DEPREMDE kaç insanın öleceği ise, insanın iradesidir yani insani tedbirlerin neticesidir. İlk çağlarda HAVA OLAYLARINI tahmin edemezken, şimdi tahmin edebiliyoruz.
YAŞAMANIN ve zamana bağlı olmamızın NEDENİ, kainat yaratıldığında yani çok önceden verdiğimiz kararları ve yaptığımız seçimleri NEDEN yaptığımızı anlamamız içindir. Bizim için GELECEK zaman, ALLAH için çoktan geçmiştir. Allah katında, KIYAMET çoktan kopmuştur ve AHİRET yaşanmaktadır. Geleceği göremememizin nedeni, ZAMANA BAĞLI oluşumuzdur. KAİNAT, Allah'ın AKLININ ve İLMİNİN; CENNET ve Cennetteki varlıklar ise Allah'ın NURUNUN yansımasıdır.
ALLAH, isimlerinin ve özündeki sırrın görülmesini, anlaşılmasını istedi. Kendisinin bütün gizlerinin, bir AYNADAN kendisine bakar gibi, kendisine görülmesini arzu etti. CENNETİ (ebedi yansımasını, ebedi ışığı) ve CEHENNEMİ (ebedi hiçliği, ebedi karanlığı) yarattı. Sonra da kendine en yakın varlıkları yani aynadaki yansımalarını seçmek için imtihan yeri olarak KAİNATI yani LEVH-İ MAHFUZ kitabını ve aynı anda ZAMANI yarattı CENNET ve CEHENNEMİN arasında. CENNET ve CEHENNEM yani AHİRET, zamanın olmadığı, ebedi bir alemdir. Uçmamanız nasılki yerçekiminin varlığından dolayı ise, ölüm de zamanın varlığından dolayıdır. ÖLÜM, SON UYKUDUR. Öldükten sonra dirilmek, uykudan kalkıp uyanmaya benzer. Tek fark, ölüm ile zamanı aşarsınız, uyku ile zamanda kalmaya devam edersiniz. KAİNAT, Allah'ın AKLININ ve İLMİNİN; CENNET ise Allah'ın NURUNUN yansımasıdır. AYNADAKİ GÖRÜNTÜ, seninle ÖZDEŞ değildir ama senden BAŞKASI da değildir. Allah'ın nurunun aynadaki görüntüsü de CENNETTEKİ İNSANLARDIR. Tüm kainat ve tüm varlıklar ise Allah'ın ilminin görüntüsüdür. Kuran-ı Kerim'in bir ZAHİRİ (görünen yüzü), bir de BATINİ (görünmeyen yüzü) vardır. Görünmeyen yüzü KAİNAT kitabı olan LEVH-İ MAHFUZ'U yansıtır. GÖRÜNMEYEN yüzünü çoğu insan aklı ANLAYAMAZ. Bu yüzden, bu çoğu insan kolayına gelene yani sadece DIŞ YÜZÜNE yani GÖRÜNEN YÜZÜNE takılı kalır. Bu ise tıpkı Şeytanın, HZ.ADEM'İ topraktan ibaret görmesi gibidir. Aslında GÖRÜNMEYEN diye birşey yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ vardır. YAŞAMANIN ve zamana bağlı olmamızın NEDENİ, kainat yaratıldığında yani çok önceden verdiğimiz kararları ve yaptığımız seçimleri NEDEN yaptığımızı anlamamız içindir. Bizim için GELECEK zaman, ALLAH için çoktan geçmiştir. Allah katında, KIYAMET çoktan kopmuştur ve AHİRET yaşanmaktadır
ZEKAT, MALDAN VERİLİR.
NAMAZ ve ZEKAT, Kuran-ı Kerim'de çoğu yerde birlikte anılır ve DİNİMİZİN temel direkleridir. Bu da iki ibadetin SÜREKLİ her an ifa edilmesi gereken bir ibadet olduğunu gösterir. Yani sadece 1 YILLIK malların zekatı verilmez. Sahip olduğumuz bütün rızıklar, ALLAH'TANDIR ve ZEKATA dahildir. Bakara Suresi 3'üncü AYETTE bu husus şöyle açıklanır: 'Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.' Kuran’da birçok ayette anlatılan bu konuda, eğer 1/40 şeklinde bir ölçü evrensel ve belirlenmiş olsaydı, hiç şüphesiz ALLAH'IMIZ bunu Kuran-ı Kerim'de açıklardı. ZEKAT, İHTİYAÇ FAZLASIDIR.
CEHENNEMİN çoğunu ZEKAT VERMEYENLER, cennetin çoğunu da FAKİRLER oluşturacaktır. Nereden mi biliyorum çünkü neredeyse insanların tamamının KURAN'DA anlatıldığı gibi yapmadığı ibadettir ZEKAT yani neredeyse hiç yapılmayan ibadettir ZEKAT. Tüm ZEKATLAR hakkıyla verilmiş olsaydı, şu an yeryüzünde YOKSUL kalmazdı.
NAMAZI anlamadan gösterişen kılarsanız sizi kötülüklerden ALIKOYMAZ. Namazı, ANLAYARAK ve hayatınıza uygulayarak kılarsanız, sizi kötülüklerden ALIKOYAR. Namazı anlamak da, namazda okuduğunuz SURELERİ yani KURAN-I KERİM'İ anlamak ile olur. KURAN AHLAKI ile yaşayabilmek için, önce Kuran-ı Kerim'i ANLAYARAK okumak gerekir.
MAUN Suresi, AHLAKSIZ olup da İBADET edenlerle ilgili şöyle der: 'Dini yalanlayanı gördün mü? İşte odur YETİMİ İTİP KAKAN. Yoksulu doyurmaya teşvik etmeyen. Yazıklar olsun o NAMAZ KILANLARA (o musallilere) ki, onlar namazlarından gaflet içindedirler! Onlar gösteriş yaparlar. Ve onlar ufacık bir YARDIMA BİLE ENGEL olurlar.”
ANKEBUT Suresi 45.Ayet: 'Sana vahyedilen Kitabı [tilavet]* et (okuyup aktar) ve namazı kıl! Şüphesiz ki NAMAZ, ÇİRKİNLİKTEN ve KÖTÜLÜKTEN ALIKOYAR.* Allah’ı anmak* elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.'
İBRAHİM Suresi 4.Ayet: '(Allah’ın emirlerini) onlara AÇIKLASIN diye HER ELÇİYİ yalnız kendi KAVMİNİN diliyle gönderdik.'
NİSA Suresi 82.Ayet: 'Onlar Kur’an’ı İYİCE DÜŞÜNMÜYORLAR mı?* O, Allah’tan başkası katından (gönderilmiş) olsaydı, elbette onda birçok ÇELİŞKİ bulurlardı.' Bu sureyi anlayabilmek ve ÇELİŞKİLERİN olmadığını görebilmek için KURAN-I KERİM'İ tamamıyla ANLAMAK gerekir.
CUMA Suresi 5.Ayet: Kendilerine o kitap yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, KİTAPLAR taşıyan EŞEĞİN durumu gibidir. Allah’ın ayetlerini yalanlayanların durumu ne kötüdür, Allah ZALİM toplumu doğru yola iletmez.'
NİMET denince aklımıza ilk maddi şeyler geliyor. Oysaki insanın AHLAKLI insan olmaya denk gelmesi de bir nimettir.
Peygamberimiz, Kuran ayetlerini ARAPÇA ama ANLAYARAK okurdu ve NAMAZI da surelerini ANLAYARAK kılardı. O halde, KURAN'I ve NAMAZDAKİ sureleri ANLAMADAN ARAPÇA olarak okumak mı SÜNNETTİR yoksa ANLAYARAK ARAPÇA okumak mı sünnettir?
Kuran-ı Kerim'i ve NAMAZDAKİ sureleri ANLAYARAK OKUMA konusunda NET anlaşılan bu soruyu özellikle, ANLAMADAN da olsa ARAPÇA okumanın SÜNNET olduğunu savunan ve ANLAMADAN okuyan kardeşlerime soruyorum.
Bir fikrin doğruluğu, ESKİDEN gelmesinden veya taraftarlarının KALABALIK olmasından değil, kaynağının sağlam olmasından gelir. Diyoruz ki söylenenlerin kaynağı KUR'AN olmalıdır.
Bu insanlar peygamberin DİŞ FIRÇALAMA üstünden sonuç çıkarmıyor da MİSVAK sünnettir diyor. Elbisesinin temiz olup olmaması ile değil de KUMAŞI ile ŞEKLİ ile ilgileniyor. SAKALININ boyu şu kadardı diyor bunlarla uğraşıyorlar.
Bir REÇETE okunsun diye yazılmaz, UYGULANSIN diye yazılır. İşte KUR'AN ile irtibatımız da bu yönde olmalıdır.
Bizim kültürümüzde RİVAYETLERİ dirilere, AYETLERİ ölülere okuyorlar.
ZİKİR etmek 'Allah,Allah,Allah' demek değil, ALLAH ile yaşamak demektir. Zikir etmek her işinde Allah'ı hatırlamaktır. Allah'ı her anına ŞAHİT tutmaktır. ZİKİR budur.
Allah MÜZZEMMİL Suresinde 'Kuran'ı SİNDİRE SİNDİRE oku' dedi. Peki biz ne yaptık? Kuran'ı EN HIZLI kim okuyacak diye YARIŞMALAR düzenledik.
GELENEK dediğimiz şey, GELEN ve EKLENENDEN oluşmaktadır. Neyin geldiğini, neyin de sonradan eklendiğini ise KUR'AN ile test etmeliyiz.
Allah'ın PEYGAMBERİ, Allah'ın KİTABINA aykırı söz söylemez. Öyle bir söz varsa, o söz zaten peygambere ait olamaz.
Allah'tan gelen 6236 tane okunmamış MESAJIN var. Neden açıp okumuyorsun? MESAJI mı beğenmedin? GÖNDERENİ mi hesaba katmıyorsun?
Kuran'ı ANLAYIP da YAŞAMAK ibadetken, ANLAMADAN OKUMAK ibadet haline geldi.
Peygamberi RÜYADA değil, KURAN'DA görürsün. Kur'an okumazsan gördüğün herkesi PEYGAMBER zannedersin.
KUR'AN, KAİNATIN kullanma kılavuzudur.
Allah'ın ALEMLERE rahmet olan SON NEBİSİNİN izinden gitmek isteyen için tek bir yol vardır; o da KURAN'DIR.
Sana bu kitabı, HERŞEYİ AÇIKLAYAN ve müslümanlara YOL GÖSTERİCİ, RAHMET ve MÜJDE olarak indirdik. (NAHL Suresi 89.Ayet)
Peygamberimiz, Kuran ayetlerini ARAPÇA ama ANLAYARAK okurdu ve NAMAZI da surelerini ANLAYARAK kılardı. O halde, KURAN'I ve NAMAZDAKİ sureleri ANLAMADAN ARAPÇA olarak okumak mı SÜNNETTİR yoksa ANLAYARAK ARAPÇA okumak mı sünnettir?
Kuran-ı Kerim'i ve NAMAZDAKİ sureleri ANLAYARAK OKUMA konusunda NET anlaşılan bu soruyu özellikle, ANLAMADAN da olsa ARAPÇA okumanın SÜNNET olduğunu savunan ve ANLAMADAN okuyan kardeşlerime soruyorum.
Yazımı ANLAMAYANLAR için söylüyorum. Ben ANLAYARAK ARAPÇA okuyun dedim zaten. İnsanları YANLIŞLARI konusunda uyarmak için hatırlatma yaptım. Ama insanlar ÇOCUKKEN SADECE ARAPÇA EZBERLEDİKLERİ için BÜYÜDÜKLERİNDE ANLAMINI da araştırmaya ve ANLAYARAK ARAPÇA okumaya ÜŞENİYORLAR. Bide 'HOCALARIMIZDAN böyle gördük' diyenler var. Kardeşlerim rehberiniz sadece KURAN-I KERİM ve PEYGAMBERİMİZ olsun. ANLAYARAK ARAPÇA okumanın SÜNNET olmadığını düşünenler var. SÜNNET, Peygamberimizin Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan davranışlarıyla şu ya da bu konuda söylemiş olduğu sözlerin tümü, Peygamberimizin koyduğu kurallar ve Müslümanlara gösterdiği yoldur. Dolayısıyla ANLAYARAK okumak yani ANLAYARAK Arapça okumak da SÜNNETTİR.
Birde 'peygamberimiz OKUMA YAZMA bilmiyordu ve KURAN o zaman daha KİTAP haline gelmemişti' diyenler var. Kuran-ı Kerim AYETLERİNİ anlayarak KAVMİNE okumuyor muydu? Ayetleri okuması için illaki KİTAP haline gelmesi gerekiyor mu, ayetlerin İNDİRİLMİŞ olması yetmiyor mu?
KURAN-I KERİM, 1856 yılında keşfedilen PARMAK UÇLARININ farklılığını yıllar önceden haber vermiştir.
The Qur'an foretold the difference of FINGERTIPS discovered in 1856 years ago.
KIYAMET SURESİ 3 ve 4.AYET
İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?
Evet, bizim onun PARMAK UÇLARINI bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
Zenginliği ve Adaleti SONSUZ olan ALLAH'IN kulu iken, DÜNYANIN fakirliğinden ve adaletsizliğinden NEDEN KORKAYIM?
SİGARA HARAM diyen bir insan, ALLAH'IN hükümlerini, HARAM diye bildirdiği YASAKLARI değiştiriyor demektir. ALKOL ve UYUŞTURUCU aklı uyuşturan şeylerdir. SİGARA ise aklı uyuşturmaz, aksine UYANDIRIR. Sigara da onlar gibi SAĞLIĞA ZARARLIDIR ama sigara aklı UYUŞTURMAZ. Dolayısıyla onlarla AYNI KATEGORİDE değildir. Kuran-ı Kerim'de 'SARHOŞ olan NAMAZ kılamaz' anlamında ayet vardır. Ama 'SİGARA içen NAMAZ kılamaz' demez. Ayette PİS OLAN şeyler HARAMDIR der ama sadece 1 ayete göre değil, Kuran-ı Kerim'in TAMAMINA göre ANLAMAK lazımdır. Ayrıca ayetlerde ALLAH, bu PİS şeylerin neler olduğunu bildirir, yani insanlar o PİS olan şeyleri belirleyemez. İnsan VÜCUDUNUN yüzde 57'si yani yarısından fazlası MİKROP hücrelerinden oluşur. Şimdi tüm insanlar PİS mi yani HARAM MI? Bu şuna da benzer. İnsan, Allah'ın yarattığı VÜCUDU değiştiremez diye anladığımız ve DÖVME için akıl yürütülen bir ayet var. DÖVME, insan vücudunu değiştiriyorsa, KÜPE ve HIZMA da mı vücudu değiştiriyor demek? Peygamberimizin hadisine göre DÖVME yapan ve yaptıran LANETLENMİŞTİR. Sorum şu KÜPE takan ve taktıran da LANETLENMİŞ MİDİR? Lütfen Peygamberimizden aktarılan tüm hadisleri önce KURAN-I KERİM'E uyuyor mu diye kontrol edin. Şurada birisine DOMESTOS abdesti bozar desem, 100 yıl sonra DOMATES abdesti bozar olarak çevirirler İNSAN İRADELERİ. Değişmeyen tek rehberimiz vardır o da KURAN-I KERİM. Ayrıca ALLAH ayette de belirttiği gibi, herşeyi ayrıntılı olarak anlatmıştır Kuran-ı Kerim'de. Tabiki HADİSLERİ yok sayamayız, inkar edemeyiz. Ama kaynağını KURAN-I KERİM'DEN alan HADİSLERE inanın lütfen. Birde MÜZİK HARAMDIR diyenler var. SİGARAYA ve MÜZİĞE HARAM diyenler, NAHL Suresi 116.Ayet ve MAİDE Suresi 90.Ayeti özellikle okusunlar ama TÜM İNSANLAR lütfen KURAN-I KERİM'İN tamamını en azından 1 KEZ ANLAYARAK okusunlar.
NAHL Suresi 116.Ayet: Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak “Şu HELALDİR, şu da HARAMDIR!” demeyin; sonunda Allah’a yalan uydurmuş olursunuz. Allah’a YALAN UYDURANLAR kurtulamazlar.
MAİDE Suresi 90.Ayet: Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar), fal (şans) okları şeytanın işinden bir PİSLİKTİR. Ondan (o pis şeylerden) uzak durun ki kurtulasınız.
MÜZİK HARAM diyenlerin, KURAN-I KERİM'İ ezgiyle, makamla okunmasında, EZANIN yine EZGİLİ olmasında, İLAHİLERİN söylenmesinde sakınca görmemesi büyük bir ÇELİŞKİDİR.
MÜZİK, hayatın her alanında vardır. Kuşların CIVILDAMASINDAN, bir şelalenin DİNLENDİRİCİ SESİNE kadar her yerde RİTİM, EZGİ yani MÜZİK vardır.
Yakında MATEMATİĞE de, TÜM BİLİMLERE de HARAM derler bu tür AKLINI kullanmaya ACİZ insanlar.
Bir kardeşim 'FETVA VERME YETKİNİZ NEDİR?' diye sormuş. Haddim değil hadsizlere bile haddini bildirmek ama hak ediyorlar. FETVA yetkim, PSİKOLOGLARIN AKIL HASTALARINI tedavi etmesi derecesindedir. AKLINIZI kullanmada ENGELLİ değilseniz, lütfen üstünüze alınmayın.
Biz insanları, HAYVANLARDAN ayıran şey; AKLINI kullanabilmek, GÖRDÜĞÜNÜ anlayıp yorumlayabilmektir. Ama çoğu insan GÖRDÜĞÜNÜ değil, OKUDUĞUNU bile anlamıyor. Hatta OKUMAYA ÜŞENİYOR. Esas ENGELLİ olan insan, doğuştan genetik engelliler değil, psikolojik hastalığı olmadığı halde AKLINI kullanamayan ve ANALİZ yapamayan insanlardır.
SİGARA HARAM DEĞİLDİR. Çünkü hakkında KUVVETLİ bir NAS yoktur.
Bazı hocalara göre SİGARA 3 sebepten dolayı harammış.
1.Sağlığa ZARARLI olması. Az uyumak haram mı şimdi?
2.İSRAF olması. Makarna yerine kavurma yemek haram mı şimdi?
3.KOKUSUNDAN dolayı KUL HAKKINA girmesi. Çalışıp terlemek ve ter kokusu haram mı şimdi?
SİGARA HARAM DEĞİLDİR. Çünkü hakkında KUVVETLİ bir NAS yoktur. Yani hakkında AYET veya HADİS yoktur. Ki zaten herşeyi önceden bilen ALLAH'IM ayetlerle bildirmemiş.
Ama İÇKİ haramdır. DOMUZ ETİ haramdır. Ancak mesela KÖPEK ETİ haram değildir. Birşeyi SEVMİYOR olmanız, onu HARAM yapmaz.
DOMUZ, dişisini KISKANMAYAN tek hayvandır ve KISKANÇLIK duygusunu zayıflatır. İÇKİ de AKLI uyuşturur. Yani İÇKİNİN ve hayvanlardan özellikle DOMUZUN haram kılınmasının nedeni SAĞLIĞA ZARARLI olmaları değil, MANEVİYATA ZARAR vermeleridir. Bu da Kuran-ı Kerim'in MANEVİYAT ağırlıklı bir kitap olduğunu gösterir. En doğrusunu ALLAH bilir.
DOMUZ, dişisini KISKANMAYAN tek hayvandır ve KISKANÇLIK duygusunu zayıflatır. İÇKİ de AKLI uyuşturur. Yani İÇKİNİN ve hayvanlardan ÖZELLİKLE DOMUZUN haram kılınmasının nedeni SAĞLIĞA ZARARLI olmaları değil, MANEVİYATA ZARAR vermeleridir. Bu da Kuran-ı Kerim'in MANEVİYAT ağırlıklı bir kitap olduğunu gösterir. En doğrusunu ALLAH bilir.
Dünyada sigara içenlerin yüzde 20si akciğer kanseri oluyor. Yüzde 80i olmuyor. Hatta sigara içip de uzun yaşayanlar da var. Sigara İÇMEYEN insanlar da akciğer kanseri oluyor. Demekki arasında bir KORELASYON yani doğrudan bağlantı yok. Ayrıca benim dediğim husus, haram olan şeylerin SAĞLIĞA ZARARLI olduğundan değil, MANEVİYATA ZARARLI olmasından ALLAH tarafından haram kılınmasıdir. Hayvanlardan ÖZELLİKLE DOMUZUN haram olmasının nedeni de budur. Yani Kuran-ı Kerim MANEVİYAT AĞIRLIKLI bir kitaptır. Mesela çok ŞEKER kullanan insan ŞEKER HASTASI olmaz, hatta kan değerlerinde şekeri düşük bile çıkar, KENDİMDEN biliyorum. ABDEST ve TEYEMMÜM DE vücudumuzdaki KENDİLİĞİNDEN görünen yerlerin mikroplardan temizlenmesinden çok, KÖTÜ GÖZLERİN etkisinden temizlenmesi amacıyla SU ve TOPRAK ile temizlenmesi için vardır. Kuran-ı Kerim'de ABDESTİN şeklinden bahsedilip, NAMAZIN şeklinden bahsedilmemesinin nedeni; ABDESTİN şeklinde BAŞÖRTÜSÜ ayetindeki KENDİLİĞİNDEN görünen yerlerin tarifi için ve NAMAZ'DA şekilden çok ALLAH'I anmanın ve Kuran-ı Kerim'i ANLAYARAK OKUMANIN öneminden dolayı yani Kuran-ı Kerim'in MANEVİYAT AĞIRLIKLI olmasından dolayıdır. Allah, MADDİYATTAN çok MANEVİYATA, OKUMADAN çok ANLAMAYA önem verdiğini gösterir. En doğrusunu ALLAH bilir.
'O'nun ayeti sağlıklı olduğun halde senin üç gün konuşmamandır.' (Meryem, 10).
BABASIZ olarak dünyaya gelen HZ.İSA gibi, KISIR bir ANNE ve İHTİYAR bir BABADAN dünyaya gelen HZ.YAHYA'NIN da mucizevi olarak dünyaya gelmesi, ALLAH'IN hiçbir olayda NEDENE ihtiyaç duymamasına yani NEDENSELLİĞİN sadece İNSANİ bilimde olduğunun ama İLAHİ bilimde olmadığının göstergesidir. Ayette belirtildiği gibi SAĞLAM olan DİLİN konuşamaması da konuşamamanın nedeninin dildeki hastalık olmadığını gösterir.
İbadetler, ALLAH'IN ihtiyacı olduğu için değil, insanların ALLAH'I ANMASI (SALAT) için yani insanların İYİLİĞİ için.
ATATÜRK bu vatanı kurtarmıştır. Anlamıyorum insanların ATATÜRK ile ne derdi var?
Evet, yolumuz PEYGAMBERİMİZİN yoludur, hatta ALLAH'IN yoludur. Ama insanların vatanımızı kurtaran ATATÜRK ile bir problemi var. GECESİNİ GÜNDÜZÜNÜ bu MİLLETİMİZİN geleceği için feda etmiştir ATATÜRK. ATATÜRK'E saygı göstermeyen insan, ASKERLERİMİZE de BİLİM ADAMLARINA da saygı göstermiyor demektir. ATATÜRK hem askerdir, hem bilim adamıdır. ELEKTRİĞİ icad eden EDİSON gavurdur deyip, ona lanet mi okuyorsunuz? ALLAH razı olsun bütün bilim adamlarından ve askerlerimizden demeniz lazım değil mi? ATATÜRK'E dinsiz deyip, istediğiniz şeylere HARAM deyip ne yapmaya çalışıyorsunuz? ŞEHİTLERİN ve ALİMLERİN, hocalarımızdan daha önemli mertebede olduğunu hatırlatayım istedim.
Evet yolumuz PEYGAMBERİMİZİN yoludur, hatta ALLAH'IN yoludur. Ama ATATÜRK'E kimsenin saygısızlık yapmaya hakkı yok. VATAN mı KURTARDIKKİ, kendimizi birşey zannediyoruz?
Kuran-ı Kerim ayetleri SİHİR SÖZCÜKLERİ değildir. Kim alttaki ZİKRİ 100 kere okursa, tüm günahları bağışlanacaksa, TÖVBEYE gerek yok mu? TÖVBEYE gerek varsa, bu ZİKİRLERE gerek var mı? TÖVBE, günahın affı için YETERLİDİR. Ve tövbenin TEK ŞARTI, o günaha bir daha GERİ DÖNMEMEKTİR. Kuran-ı Kerim'de TÖVBE yeterlidir der. Lütfen PEYGAMBERİMİZDEN aktarılan HADİSLERİN sahih hadis olup olmadığını KURAN-I KERİM'İ okuyup anlayarak TEYİT EDİN.
ALLAH'I her an zikredip, ÖLÜMÜ hiç bir zaman unutmazsanız; zaten günaha hiçbir zaman bulaşmazsınız. Kalbinizin attığı her an boyunca, kalp atım sayınız kadar ALLAH'I zikredin. Yani 63 yaşına kadarki 2 MİLYAR saniye boyunca 2 MİLYAR kez zikretmiş olursunuz. Zikretmenin şartı yoktur. Şu kadar zikrederseniz, CENNETE gidersiniz diye birşey yoktur. Zaten amaç CENNET değil, ALLAH'IN RIZASI olmalıdır. Onun için de HER SANİYE Allah'ı anmak gerekir.
'Subhanallahi ve Bihamdihi Subhanallahil Azim Estağfirullah' anlamı 'Allâh’ı hamd ile tüm eksikliklerden tenzih ederek tesbih ederim. Azîm olan Allâh’ı her türlü eksikliklerden tenzih ederek tesbih ederim.' manasına gelmektedir.
DEVE SİDİĞİ ile ilgili HADİS ve diğer tüm hadislerle ilgili size açıklayayım. Bu hadis sahih mi uydurma mı bilmiyorum çünkü hiç bir hadis KURAN-I KERİM kadar net değildir. Ayrıca GÖRMEDİM ve DUYMADIM, sadece rivayet edildi yani aktarıldı.
HADİSLERİ ve AYETLERİ yorumlarken kelimelerde çok takılı kalıyorsunuz. Diyelim bu hadisin SAHİH bir hadis olduğuna inanıyorum.
Peygamberimiz o hadiste HASTALIĞIN devasını dünyanın neresinde olursa olsun bulun, hiç duymadığınız nimetler olabilir anlamında demiştir. Yani edebiyat dersinde gördüğünüz gibi KOMPOZİSYONUN ANA FİKRİNİ görün. DEVE SİDİĞİ bilimsel açıdan yararlıysa ve hastalığın tek tedavisi buysa, o zaman kimse içmeyerek bile bile intihar etmeyi istemez tabiki. Dünyada deve sidiğinden başka hiç SIVI ve hiç besin kalmasa ne içersiniz? Peygamberimiz illaki DEVE SİDİĞİ için FARZDIR demiyor. Sadece KURAN-I KERİM'DE yazan ayetleri uygulamak FARZDIR yani ZORUNLUDUR. Peygamberimizin MİSVAK ile diş fırçalama sünnetinin özü, DİŞ FIRÇALAMAKTIR ister diş fırçasıyla ister misvakla. Yani TEMİZLİKTİR. Sakal bırakma sünnetinin özü, peygamberimizin giyim kuşamına dikkat etmesidir. KELİMELERE ÇOK TAKILI KALMAYIN. Hadislerdeki ve Ayetlerdeki özleri anlayın. Ama yanlış anlaşılma olmasın. Hadislerde NAMAZ 5 VAKİTTİR diyor. Ona kimse 6 veya 4 vakit diyemez. Ayetlerde İÇKİ HARAMDIR diyor. Ona kimse helaldir diyemez. DEVE SİDİĞİ hadisinde, Peygamberimiz deve sidiği için diye zorlama yapmıyor, tavsiyede bulunuyor. Zaten hadislerin çoğu TAVSİYE niteliğindedir. DİNDE ZORLAMA YOKTUR ayetinde belirtildiği gibi Peygamberimiz hiçbir zaman ZORLAMA yapmamıştır. FARZLAR, sadece KURAN-I KERİM'DE bulunur. Ve ALLAH Ahirette sizi ÖNCE KURAN-I KERİM'DEN yargılayacak.
MİSK kedisinin DIŞKISINDAN yapılan KAHVEYİ duydunuz mu? Özetle bu hadis ister SAHİH olsun ister UYDURMA olsun. ÖZÜNDE hastalığınızın tedavisini bulun anlamı yatmaktadır. ALLAH insana düşünmesi ve hakikati anlaması için AKIL vermiştir. Ayrıca ayette de belirtildiği gibi, kimse ALLAH'IN Kuran-ı Kerim'de HARAM demediği birşeye HARAM diyemez. Melekler HZ.ADEM'E secde ederlerken, peygamber olduğu için değil, ALLAH'IN EMRİ olduğu için secde etmişlerdir.
Işık, saniyede dünyayı 7 kere dönebiliyorken, Ay yörüngesine çıktığında 7 saniyede dünyayı 1 kere dönebiliyor. Ay, ışık hızında hareket etseydi, yörüngesinde 1 günde 12 bin kez yani 1000 hicri yıldaki dönüşü kadar Dünyanın etrafını dönerdi.
HAC SURESİ, 47. âyetteki, “Allah katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir.” sözünün delilidir bu hesaplama.
وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَلَنْ يُخْلِفَ اللّٰهُ وَعْدَهُۜ وَاِنَّ يَوْمًا عِنْدَ رَبِّكَ كَاَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ
بينما يمكن للضوء أن يدور حول الأرض 7 مرات في الثانية ، عندما يدور القمر حوله ، يمكنه تدوير الأرض مرة واحدة في 7 ثوانٍ. إذا كان القمر يتحرك بسرعة الضوء ، فإنه سيدور حول الأرض 12 ألف مرة في يوم واحد ، أي بقدر دورانه في 1000 سنة هجرية.
While light can rotate the earth 7 times per second, when the Moon orbits it, it can rotate the earth once in 7 seconds. If the Moon were to move at the speed of light, it would revolve around the Earth 12 thousand times in 1 day, that is, as much as its rotation in 1000 Hijri years.
HAC SURAH, verse 47, states, 'A day in the sight of Allah is like a thousand years from what you count.' This calculation is the proof of your word.
Peygamberimizin SÜMÜĞÜNÜ yemek, İDRARINI ve KANINI içmek belki ona SEVGİ göstergesi olabilir ama sizi CEHENNEMDEN kurtarmaz. ALLAH ile KUL arasına hiçbir varlık giremez. Günahların AFFININ tek çaresi, TÖVBEDİR ve günaha bir daha dönmemektir; SÜMÜK yemek değildir.
Cehennemi hiçbir ibadet HARAM yapamaz. Kimse sizin cehenneme girmeyeceğinizi GARANTİ edemez. Kimse ALLAH'IN haram demediği birşeye HARAM diyemez. PEYGAMBERİMİZ, ALLAH'IN hükümlerine asla karşı gelmemiştir. Cehennemi HARAM ettiğine yönelik bu hadis, YANLIŞ aktarılmıştır; ve bu YANLIŞA inananlar ve Allah'ın HARAM demediği birşeye HARAM diyenler, Allah'a ŞİRK koşmuş olurlar.
Ancak KARAMSAR olmayın. ALLAH'IN merhameti, ANNENİN EVLADINA duyduğu merhametten SONSUZ KAT büyüktür.
Peygamberimizin KANINDAN içen kimse, CEHENNEME gitmemeyi GARANTİLEMEZ. Aynı KANDAN, aynı SOYDAN olmak, CEHENNEME gitmemeyi garantilemez. HZ.İBRAHİM'in babası AZER, putperestti. HZ.LUT'un eşi de, HZ.NUH'un oğlu YAM da HELAK olanlardandı. Yani bu da şu demektir: Peygamberimizin soyundan gelen Adıyaman MENZİLLİLERİN tamamı, seyyidler ve şerifler ile imamların tamamı GÜNAHSIZ insanlar olacak değildir. KURAN-I KERİM ile TEZATLAŞAN herkes, SOYU nereden gelirse gelsin, GÜNAHKARDIR.
İSLAMİYET yani HAK DİNİ HZ.ADEM'den beridir var olan bir dindir. Değiştirilmiş olan MUSEVİLİK ve HRİSTİYANLIĞIN yani İSEVİLİĞİN özleri İSLAMİYETTİR.
Kuran-ı Kerim'de ALLAH insanları hiçbir zaman 'ÖLDÜRÜN' demez, kafirlerle olan SAVAŞLAR ve MEŞRU MÜDAFAA hariç. Zaten peygamberimiz de SAVAŞ ESİRLERİNİ bile öldürmemiştir. ALLAH yolunda SAVAŞ ve MEŞRU MÜDAFAA durumları hariç, HAKSIZ yere İBADET etmeyen birini ÖLDÜRMEK yani İDAM, ona ceza değil aksine bu dünyadan kurtararak ÖDÜL vermek olur ve onun yaşam hakkını elinden alıp KUL HAKKINA girmektir, aynı zamanda TÜM İNSANLARI öldürmek gibidir. HANEFİ harici diğer MEZHEPLERDE ve ŞERİATTA olan bu tarz insanlık dışı uygulamalar, KURAN AHLAKINA aykırıdır.
İnsanlar sineklere nasılki DİŞİ ve ERKEK diye farklı muamele yapmıyorsa, ALLAH da insanlara KADIN ve ERKEK diye farklı uygulama yapmaz.
FAİZ beklentileriyle çocuklarının rızkını DOLANDIRICIYA veren insanlar, ŞEYTANA UYANLAR gibidir; DOLANDIRICI da ŞEYTAN gibidir.
Bir konu ile ilgili TEK BİR AYETE bakarak anlamayın. O konu ile ilgili TÜM AYETLERİ anlayın. Örneğin, MAİDE Suresi 51 ve 57nci ayetler birlikte okunmalıdır.
MAİDE Suresi 51.Ayet: Ey iman edenler! Yahudi ve hristiyanları dost edinmeyin!
MAİDE Suresi 57.Ayet: Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin!
YORUMLAMA METODUMU anlatayım. Önce konuyla ilgili KURAN-I KERİM'DEKİ bütün ayetlere, sonra peygamberimizin tüm hadislerine, sonra şu anki EHLİ SÜNNET hocalarının yorumlarına sonra da MEALCİ hocaların yorumlarına bakarım.
Şimdi diyorsunuzki, senin FETVA VERME YETKİN nedir, İLAHİYAT mı bitirdin? Eskiden tüm din alimleri İLAHİYAT mı bitiriyordu veya insanların KURAN-I KERİM'İ anlaması için İLAHİYAT mezunu mu olması lazım? Ayetler KUMAR HARAMDIR diyor. Bu cümleyi sadece İLAHİYAT mezunu mu anlayabilir? KURAN-I KERİM sadece İLAHİYAT mezunlarına değil, AKLI olan insanlara hatta TÜM İNSANLARA indirilmiştir.
PEYGAMBERİMİZİN sünnetleri ve hadisleri elbette rehberimizdir ama ALLAH'IN EMİRLERİNİN önüne yani KURAN-I KERİM'İN önüne geçemez. Sadece ayetlerde anlatılan hususları ayetlerle TEZAT oluşturmayacak şekilde İLAVE detaylarla AÇIKLAYABİLİR.
Melekler HZ.ADEM'E secde ederlerken, peygamber olduğu için değil, ALLAH'IN EMRİ olduğu için secde etmişlerdir. Çünkü sadece ALLAH'A secde edilir.
Şimdi diyorsunuzki, senin FETVA VERME YETKİN nedir, İLAHİYAT mı bitirdin? Eskiden tüm din alimleri İLAHİYAT mı bitiriyordu veya insanların KURAN-I KERİM'İ anlaması için İLAHİYAT mezunu mu olması lazım? Ayetler KUMAR HARAMDIR diyor. Bu cümleyi sadece İLAHİYAT mezunu mu anlayabilir? KURAN-I KERİM sadece İLAHİYAT mezunlarına değil, AKLI olan insanlara hatta TÜM İNSANLARA indirilmiştir.
YORUMLAMA METODUMU anlatayım. Önce konuyla ilgili KURAN-I KERİM'DEKİ bütün ayetlere, sonra peygamberimizin tüm hadislerine, sonra şu anki EHLİ SÜNNET hocalarının yorumlarına sonra da MEALCİ hocaların yorumlarına bakarım.
Peygamberimizin sünnetleri ve hadisleri elbette rehberimizdir ama ALLAH'IN EMİRLERİNİN önüne yani KURAN-I KERİM'İN önüne geçemez. Sadece ayetlerde anlatılan hususları ayetlerle TEZAT oluşturmayacak şekilde İLAVE detaylarla AÇIKLAYABİLİR.
Bir konu ile ilgili TEK BİR AYETE bakarak anlamayın. O konu ile ilgili TÜM AYETLERİ anlayın. Örneğin, MAİDE Suresi 51 ve 57nci ayetler birlikte okunmalıdır.
MAİDE Suresi 51.Ayet: Ey iman edenler! Yahudi ve hristiyanları dost edinmeyin!
MAİDE Suresi 57.Ayet: Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin!
YORUMLAMA METODUMU anlatayım. Önce konuyla ilgili KURAN-I KERİM'DEKİ bütün ayetlere, sonra peygamberimizin tüm hadislerine, sonra şu anki EHLİ SÜNNET hocalarının yorumlarına sonra da MEALCİ hocaların yorumlarına bakarım.
Melekler HZ.ADEM'E secde ederlerken, peygamber olduğu için değil, ALLAH'IN EMRİ olduğu için secde etmişlerdir. Çünkü sadece ALLAH'A secde edilir.
KADER, yolun tamamını değil,
Sadece YOL AYRIMLARINI verir.
GÜZERGAH bellidir.
Ama tüm DÖNEMEÇ ve sapaklar YOLCUYA aittir.
Öyleyse, ne hayatın HAKİMİSİN,
Ne de hayat karşısında ÇARESİZ.
ALLAH, ZAMANDAN daha hızlı ve zamandan MUAF olduğu için, AHİRET ile ilgili konuları Kuran-ı Kerim'de (yaşanmış olduğu için), GEÇMİŞ ZAMAN ifadeleriyle anlatmaktadır.
Peygamberimiz MİRAÇ Gecesi Allah'ın izniyle ZAMANIN HIZINI AŞIP, şu an bizim için daha kurulmamış fakat Allah için kurulmuş ve hatta yaşanmakta olan CENNET ve CEHENNEMİ görmüştür.
KADER, senaryo veya alınyazısı değildir. KADER, deneydir. KAZA ise gözlemdir. Yani bişeyleri YAZILDIĞI için yapmıyoruz. YAPTIĞIMIZ için yazıldı. Yani bizim için OLACAK OLAN, ALLAH için ÇOKTAN OLMUŞTUR.
Allah, geçmişi, geleceği ve TÜM ZAMANLARI, AYNI ANDA ve HER ZAMAN görür. KIYAMETE kadarki OLACAK OLAN DEĞİL, OLMUŞ OLAN herşeyi içerir LEVH-İ MAHFUZ kitabı.
YAŞAMANIN ve zamana bağlı olmamızın NEDENİ, kainat yaratıldığında yani çok önceden verdiğimiz kararları ve yaptığımız seçimleri NEDEN yaptığımızı anlamamız içindir. Bizim için GELECEK zaman, ALLAH için çoktan geçmiştir. Allah katında, KIYAMET çoktan kopmuştur ve AHİRET yaşanmaktadır. Geleceği göremememizin nedeni, ZAMANA BAĞLI oluşumuzdur. KAİNAT, Allah'ın AKLININ ve İLMİNİN; CENNET ve Cennetlikler ise Allah'ın NURUNUN yansımasıdır.
İnsanlar ELEKTRON olduğunuzu ve saniyede 7 KATRİLYON TUR attığınızı, ALLAH'IN da sizin 7 KATRİLYONUNCU turunuzdan sonra KIYAMETİ koparacağını düşünün. ALLAH zamandan muaf olduğundan yani zamanı katrilyonlarca veya sonsuz kat hızlı gördüğünden ALLAH için AHİRET hayatı bile şu an yaşanmaktadır. Ama biz insanların ZAMAN STANDARTLARI çok çok düşük olduğu için, daha henüz belki 1 MİLYARINCI TURUMUZU yeni atıyoruz.
İnsanların zaman standartlarına göre, CENNET ve CEHENNEM şu an halen YARATILMAMIŞTIR. ALLAH zamandan muaf ve zamandan sonsuz hızlı olduğundan, ALLAH'A göre KIYAMET çoktan kopmuş, AHİRET yaşanmaktadır.
Uçmamanız nasılki yerçekiminin varlığından dolayı ise, ölüm de zamanın varlığından dolayıdır. ÖLÜM, SON UYKUDUR. Öldükten sonra dirilmek, uykudan kalkıp uyanmaya benzer. Tek fark, ölüm ile zamanı aşarsınız, uyku ile zamanda kalmaya devam edersiniz.
ALLAH'A İMAN o kadar kolay bişey mi zannediyorsunuz? Kalbinde 2 AYNI sevgi bulunan kişi, o 2 şeyi sevdiğini mi zanneder? Gerçek sevgi, kalbin tamamını DOLDURAN sevgidir. AHİRETE inanmayan, ALLAH'A inanmış ve GÜVENMİŞ olmaz. AHİRETE inanan ise, HİÇ ÖLMEYECEKMİŞ GİBİ yaşamaz dünyada. Her an ÖLÜMÜ hatırlar. DÜNYA ile AHİRETİ aynı derecede sevmez kalbinde. ALLAH'A inanan, Allah'ı SEVER ve Allah’a GÜVENİR.
ALLAH'I seven, o muhteşem KELAM sahibi Allah'tan gelen TÜM KİTAPLARI ANLAYARAK okur. Okumak için okumaz, ANLAMAK için ve hatta YAŞAMAK için okur.
ALLAH'I seven, O'nun tüm İSİMLERİ gibi; MERHAMET, SABIR, ADALET, İLİM SAHİBİ gibi ERDEMLERE sahip olur.
ALLAH'A güvenen, ondan gelen TÜM MALVARLIĞINI cömertçe ihtiyacı olanlara KARŞILIKSIZ dağıtır ve böylece Allah’a BORÇ vermiş gibi olur.
ALLAH'I seven, sadece 5 VAKİT NAMAZDA değil, her saniye her an O'nu ANARAK yaşar. Aldığı HER NEFES için, her saniye O'na ŞÜKREDER.
ALLAH'A güvenen, hayatı boyunca BELALAR ve FAKİRLİKLE yaşasa da, hiç İSYAN etmeden SABREDER.
ANKEBUT Suresi 2.Ayet şöyle der: İnsanlar, İMTİHAN edilmeden sadece “İMAN ettik!” demeleriyle bırakılacaklarını mı sandılar!
Bu yüzden, ALLAH'A İMAN hiç de kolay birşey değildir.
'Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış, yarın ölecekmiş gibi de ahirete çalış.' HADİSİNDE sen yine de kardeşim, bu DÜNYA için değil, hep AHİRET için hatta hep ALLAH'IN RIZASI için çalış.
Çünkü ALLAH'I seven, sadece ALLAH'I GÖRMEK için yaşar. İNSANLARI ve tüm CANLILARI sevmeyen kişi, ALLAH'I sevmiş olmaz. Bu arada PARA, canlı varlık değildir.
GÖRMEDEN ve DUYMADAN SEVMEK, görerek ve duyarak sevmekten DAHA YÜCEDİR. Biz insanları, MELEKLERDEN üstün kılan şey, ALLAH'I GÖRMEDEN ve DUYMADAN sevmemizdir. ALLAH'I seven, sadece ALLAH'I GÖRMEK için yaşar.
KADER, alınyazısı değildir. Yani yazıldığı için yapmıyoruz, yaptığımız için yazıldı. KADERDE, DOĞUM ve ÖLÜMÜN zamanı, yeri ve ŞEKLİ (İNTİHAR edenler hariç) insan iradesinde değil, ALLAH iradesindedir. İNTİHAR edecek olanı da, ALLAH zamanı çok hızlı gördüğü için BİLİR. O kişi, ALLAH'IN onun için daha çok KALP ATIMLIK ÖMÜR verdiğini ancak İNTİHAR etmeseydi öğrenebilirdi. Tüm yaratılmışların ÖLÜM ZAMANI önceden nasılki belliyse, ÖLÜM ŞEKLİ de bellidir. Tıpkı KIYAMETİN zamanının ve şeklinin belli olduğu gibi. 63 yıl yaşadığınızı varsayalım. Bu, 2 MİLYAR NEFES ve KALP ATIMI demektir. 2 MİLYAR nefesinizin tamamının şükrünün karşılığını, ÖLÜRKEN verdiğiniz SON NEFESİN ŞEKLİ belirlemez. Yani nasıl ölürseniz, öyle dirilirsiniz ayrıca nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz. Yaşamları ALLAH yolunda olmayanlar, ölürken de ALLAH yolunda değillerdir. FEDAKARCA yaşayanlar, FEDAKARCA ölürler. Geçenlerde bir yazı gördüm. ATATÜRK'ÜN şehitliği için ÖLÜM ŞEKLİNİ araştırmışlar. ŞEHİTLİK için, insanların ÖLÜM ŞEKLİNİ değil, YAŞAM ŞEKLİNİ araştırın. ATATÜRK, yaşamını TÜRK MİLLETİNİN geleceği için FEDAKARCA yaşamış ve VATANIMIZI kurtarmıştır. Bu yüzden ŞEHİTTİR. Ancak kimin ŞEHİT olduğunu sadece (isimlerinden biri de EŞ-ŞEHİD olan) ALLAH bilir. Şehitlik, FEDAKARCA ölmek değil, FEDAKARCA yaşamakla olur. ÖLÜM ŞEKLİMİZ zaten ALLAH'IN takdiridir. Ama yaşarken yaptığımız herşeyden biz SORUMLUYUZ.
ŞEHİT kelimesi, Kuran-ı Kerim'de ŞAHİT anlamındadır. ALLAH yolunda öldürülenler, bedenen ölmüş olsalar da HAYATLARIYLA ve ölüm anlarıyla hak ve hakikate ŞAHİT olmuşlardır. İmanını HAKKA, HAKKI da imanına ŞAHİT tutanlar, ALLAH katında bir dirilikle varlıklarını devam ettirmektedirler. ALLAH yolunda öldürülenlerin diğer insanlar gibi ölü olmadıkları, aksine ALLAH katında durumunu bizim bilemeyeceğimiz şekilde rızıklandırılmakta oldukları AL-İ İMRAN Suresi 169 ve 170.Ayette ve BAKARA Suresi 154.Ayette anlatılmaktadır. ŞAHİTLER, bu dünya hayatını, dünyevi zevkler peşinde koşarak geçirmemişlerdir yani bu dünya hayatını boşuna geçirmemişlerdir. Yani yaşamlarını ALLAH'A ve dinimize, ALLAH yolunda feda etmişlerdir.
Mustafa Kemal ATATÜRK: 'Benim naciz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat TÜRKİYE CUMHURİYETİ, ilelebet payidar kalacaktır.'
CUMHURİYETİMİZİN 99.YILI KUTLU OLSUN.
İNTİHAR, içinde intihar KAST ve NİYETİ barındırır. Yeteneğini göstermek için 10 metreden denize atlayan kişi, intihar niyeti yoksa intihar etmiş sayılmaz. Zaten ALLAH niyetleri görür ve bilir. 10 metreden betona ise kimse yeteneğini göstermek için atlamaz. Kendisini süperman zannedip atlarsa, yine intihar niyeti yoksa yani ÖLECEĞİNİ BİLMEDEN atlarsa yine intihar sayılmaz. Sigara içen herkes ölmez. Dolayısıyla kimse sigarayı intihar niyetiyle içmez. Uzun vadede öldürür demek de tamamen sigaradan dolayı öleceği anlamına gelmez. Ve kişinin gerçekten intihar niyeti varsa yemek de yemez, su da içmez, hayata küser. Uyku ilacını uyumak için veya alışkanlık için alan herkes ölmez. İntihar niyeti olan kişi, bünyenin kaldıramayacağı dozda içer. Bedene zarar vermek ile intihar niyeti olmak farklı şeylerdir. Aracı hızlı kullanan kişi yeteneğine güveniyorsa intihar değildir ama mesela ses hızında aracı sürmeyi denerse ölümü de ihtimalleri arasında düşünmek zorundadır. Zaten ALLAH, intihar niyetini bilir. Bütün tedbirleri aldınız diyelim ama deprem oldu. Eviniz Türkiye'deyse hasarlı, eviniz Japonya'daysa hasarsız olabilir.Bu durumda evi Türkiye'de olanlar, intihar mı etmiş oluyor? Tabiki evi Türkiye'de olanlar, intihar etmiş sayılmaz. Ölüm ihtimali, yaşam ihtimalinden fazla olarak düşünülüyorsa intihar olur. Mesela ameliyat ile az da olsa kurtulma ihtimali olan insan, ameliyat olmazsa öleceği için ameliyat olmamayı seçerse intihar olur. Ameliyattaki ölüm ihtimali, yaşam ihtimalinden fazla bile olsa; ameliyatla kurtulma ihtimali, ameliyatsız kurtulma ihtimalinden daha fazla olduğu için BÜTÜN OLASILIKLARA göre karar verilir. Diyelimki karar verecek insan, akıl sağlığını yitirmiş yada ölümün ne olduğunu anlayamayacak yaşta. O zaman intihar niyeti de oluşamayacağından intihar sayılmaz. İntihar niyeti ve kastı yoksa, tüm ölümler İLAHİ TAKDİR olur. Ama İLAHİ TAKDİR olması, suçluların olmayacağı anlamına gelmez. Mesela 3 şiddetindeki bir depremde ev yıkılırsa ve ölüm olursa, o müteahhit suçludur. Yine burada da öldürme niyetinin belli olması için; öldürme olasılığının, yaşama olasılığından fazla olması gerekir.
Halen KIYAMET kopmuyorsa, bilinki bu tarz DİNİ paylaşımları anlayan insanlar halen yaşıyor demektir ve yeryüzünde halen ALLAH'A İNANAN insanlar yaşıyor demektir. KIYAMET, kainatta şu ana kadar yaşamış bütün kötülüklerin HELAKIDIR.
TEBLİĞ, insanın anlayacağı dilden yapılır. Hangi TEBLİGATI anlamadan İMZALADINIZ?
Kuran-ı Kerim, ARAPÇA'NIN KUREYŞ LEHÇESİYLE indirilmiştir. Yani RABÇA olarak değil. O zamanda KUREYŞ lehçesinden indirilmemiş olsaydı, ilk başta KUREYŞLİLER anlamazdı ve Kuran-ı Kerim hiç YAYILMAZDI. Kuran-ı Kerim EVRENSEL bir kitap olduğuna göre, tüm milletler o kitaptaki VAHİYLERİ kendi anlayacağı dilden ANLAYARAK okumalıdır.
ARABİSTAN'DAKİ diğer bölgelerin KURAN-I KERİM'İ anlamamasının nedeni RABÇA olmasından değil, KUREYŞ LEHÇESİYLE olmasındandır. Belki onlardan da anlamayan vardır. TÜRK olup, İSTANBUL'DA yaşayıp, İSTANBUL TÜRKÇESİNİ anlamayan ALGI PROBLEMLİ insanların olabileceği gibi.
FUSSİLET Suresi 44.Ayet: Biz onu yabancı dilde bir Kur’an yapsaydık “Ayetleri açıklanmalı değil miydi? Arap’a yabancı dilden (kitap) olur mu?” derlerdi. De ki: “O, inananlar için doğru yolu gösteren bir rehber ve şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir (s)ağırlık vardır ve o (Kur’an) onlara kapalıdır. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor!”
Ahmed er-Rufâî Hazretleri buyuruyor ki:
Kendisinde üç vasıf bulanan üç insan veli olamaz, Allah dostu olamaz. Bunlar;
- Kibirliler
- Cimriler (Hasis insanlar)
- Ahmaklar
DİKKAT ederseniz, SAKALSIZLAR olamaz diye birşey yok.
TEBLİĞ, insanın anlayacağı dilden yapılır. Hangi TEBLİGATI anlamadan İMZALADINIZ?
Kuran-ı Kerim, ARAPÇA'NIN KUREYŞ LEHÇESİYLE indirilmiştir. Yani RABÇA olarak değil. O zamanda KUREYŞ lehçesinden indirilmemiş olsaydı, ilk başta KUREYŞLİLER anlamazdı ve Kuran-ı Kerim hiç YAYILMAZDI. Kuran-ı Kerim EVRENSEL bir kitap olduğuna göre, tüm milletler o kitaptaki VAHİYLERİ kendi anlayacağı dilden ANLAYARAK okumalıdır.
ARABİSTAN'DAKİ diğer bölgelerin KURAN-I KERİM'İ anlamamasının nedeni RABÇA olmasından değil, KUREYŞ LEHÇESİYLE olmasındandır. Belki onlardan da anlamayan vardır. TÜRK olup, İSTANBUL'DA yaşayıp, İSTANBUL TÜRKÇESİNİ anlamayan ALGI PROBLEMLİ insanların olabileceği gibi.
FUSSİLET Suresi 44.Ayet: Biz onu yabancı dilde bir Kur’an yapsaydık “Ayetleri açıklanmalı değil miydi? Arap’a yabancı dilden (kitap) olur mu?” derlerdi. De ki: “O, inananlar için doğru yolu gösteren bir rehber ve şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir (s)ağırlık vardır ve o (Kur’an) onlara kapalıdır. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor!”
İNSAN sevgisi olmadan, ne ALLAH sevgisi olur, ne VATAN sevgisi, ne de HAYVAN sevgisi.
İNSAN devlet için değil, DEVLET insan için var olmalıdır.
AHİRETE kainat değil, insanlar gidecek. Bu yüzden, BİR İNSAN, KAİNATA bedeldir. OSMANLI HALİFESİ bile olsanız, İSTANBUL'U fethetseniz bile, EVLAT KATLİNE ferman veremezsiniz. Çünkü, bir EVLAT, İSTANBUL'A hatta TÜM KAİNATA bedeldir. Hiç bir insanı ve hiç bir varlığı da, ALLAH SEVGİSİNİN önüne koyamazsınız.
AHİRETE çalışan kimse, İNSANA hizmet edendir.
EGEMENLİK kayıtsız şartsız MİLLETİNDİR, VATANIN değil.
VATANI vatan yapan, üzerinde yaşayan MİLLETTİR. AİLEYİ aile yapan da EV değil, içindeki bireylerdir.
HAYVANLARI ve tüm sahip olduğumuz RIZIKLARI, MALLARIMIZI sevmeden önce kendi TÜRDEŞLERİMİZ olan İNSANLARA saygı duymalıyız. ÖNCELİKLERINİ doğru belirleyemeyen, ilk önce ÖNCELİKLERİNİ kaybeder.
ALLAH'A en çok inanan, eseri KURAN-I KERİM'E en çok uyan, eseri KAİNATI en iyi okuyan, eseri İNSANLARI ve TÜM YARATILMIŞLARI en çok seven, GÜNAHI en az olandır. Yani ALLAH'A İNANDIM demekle inanmış olmazsınız. KURAN-I KERİM'E tamamen uymak ne kadar zorsa, GÜNAHSIZ olmak ne kadar zorsa, ALLAH'A İNANMAK daha zordur. Hepimiz ALLAH'A döndürüleceğiz. ALLAH'A İMAN başlangıç değil, sonuçtur. Hayatımızın SONUCUDUR.
İnsanların çoğu KURAN-I KERİM'İ yanlış anlamışlar ve yanlış yorumlamışlardır.
Bizim dinimiz ZORBALIK dini değildir, KOLAYLIK ve AKIL dinidir.
MAİDE Suresi 38.Ayet: Hırsızlık yapan erkek ve kadının, elde ettiklerine karşılık ve Allah’tan ibretlik bir ceza olmak üzere ELLERİNİ KESİN!
BURADA KASTEDİLEN hırsızlıktan ellerin kesilmesi yani hırsızlık yapacak durumların ortadan kaldırılması, hırsızlık yapamayacak duruma getirmek anlamındadır.
HANEFİ harici diğer MEZHEPLERDE ve ŞERİATTA olan bazı insanlık dışı uygulamalar, KURAN AHLAKINA aykırıdır. Mesela, 'DİNDE ZORLAMA YOKTUR' diyen Kuran-ı Kerim'de ALLAH insanları hiçbir zaman 'ÖLDÜRÜN' demez, kafirlerle olan SAVAŞLAR ve MEŞRU MÜDAFAA hariç. Zaten peygamberimiz de SAVAŞ ESİRLERİNİ bile öldürmemiştir. ALLAH yolunda SAVAŞ ve MEŞRU MÜDAFAA durumları hariç, HAKSIZ yere İBADET etmeyen birini ÖLDÜRMEK yani İDAM, ona ceza değil aksine bu dünyadan kurtararak ÖDÜL vermek olur ve onun yaşam hakkını elinden alıp KUL HAKKINA girmektir, aynı zamanda TÜM İNSANLARI öldürmek gibidir.
İnsanlar sineklere nasılki DİŞİ ve ERKEK diye farklı muamele yapmıyorsa, ALLAH da insanlara KADIN ve ERKEK diye farklı uygulama yapmaz.
Peygamberimiz ile aynı KANDAN, aynı SOYDAN olmak, CEHENNEME gitmemeyi garantilemez. HZ.İBRAHİM'in babası AZER, putperestti. HZ.LUT'un eşi de, HZ.NUH'un oğlu YAM da HELAK olanlardandı. Yani bu da şu demektir: Peygamberimizin soyundan gelen Adıyaman MENZİLLİLERİN tamamı, seyyidler ve şerifler ile imamların tamamı GÜNAHSIZ insanlar olacak değildir. KURAN-I KERİM ile TEZATLAŞAN herkes, SOYU nereden gelirse gelsin, GÜNAHKARDIR.
Peygamberimizin SÜMÜĞÜNÜ yemek, İDRARINI ve KANINI içmek belki ona SEVGİ göstergesi olabilir ama sizi CEHENNEMDEN kurtarmaz.
Günahların AFFININ tek çaresi, TÖVBEDİR ve günaha bir daha dönmemektir; SÜMÜK yemek değildir.
HANEFİ harici diğer MEZHEPLERDE ve ŞERİATTA olan bazı insanlık dışı uygulamalar, KURAN AHLAKINA aykırıdır. Mesela, 'DİNDE ZORLAMA YOKTUR' diyen Kuran-ı Kerim'de ALLAH insanları hiçbir zaman 'ÖLDÜRÜN' demez, kafirlerle olan SAVAŞLAR ve MEŞRU MÜDAFAA hariç. Zaten peygamberimiz de SAVAŞ ESİRLERİNİ bile öldürmemiştir. ALLAH yolunda SAVAŞ ve MEŞRU MÜDAFAA durumları hariç, HAKSIZ yere İBADET etmeyen birini ÖLDÜRMEK yani İDAM, ona ceza değil aksine bu dünyadan kurtararak ÖDÜL vermek olur ve onun yaşam hakkını elinden alıp KUL HAKKINA girmektir, aynı zamanda TÜM İNSANLARI öldürmek gibidir.
İnsanlar sineklere nasılki DİŞİ ve ERKEK diye farklı muamele yapmıyorsa, ALLAH da insanlara KADIN ve ERKEK diye farklı uygulama yapmaz.
KURAN-I KERİM para ile satılamaz. ALLAH'IN AYETLERİ para ile satılamaz. TÜM İNSANLARA ücretsiz MEALLİ Kuran-ı Kerim dağıtılmalıdır. Öğrencilere ücretsiz LAPTOP dağıtılıyor, peki MEALLİ Kuran-ı Kerim niye dağıtılmıyor?
TRENDYOLDA BAYSEM firmasından sipariş ettiğim MEALLİ 7 özellikli Kuran-ı Kerim yerine MEALSİZ Kuran-ı Kerim gönderdiler. Para ile satmak biryana, gerçekten DOLANDIRILDIM. Kuran-ı Kerim'i PARA ile satanlara ve hatta DOLANDIRANLARA yazıklar olsun.
KURAN-I KERİM para ile satılamaz. ALLAH'IN AYETLERİ para ile satılamaz. TÜM İNSANLARA ücretsiz MEALLİ Kuran-ı Kerim dağıtılmalıdır.
TEBLİĞ, insanın anlayacağı dilden yapılır. Hangi TEBLİGATI anlamadan İMZALADINIZ?
Kuran-ı Kerim, ARAPÇA'NIN KUREYŞ LEHÇESİYLE indirilmiştir. Yani RABÇA olarak değil. O zamanda KUREYŞ lehçesinden indirilmemiş olsaydı, ilk başta KUREYŞLİLER anlamazdı ve Kuran-ı Kerim hiç YAYILMAZDI. Kuran-ı Kerim EVRENSEL bir kitap olduğuna göre, tüm milletler o kitaptaki VAHİYLERİ kendi anlayacağı dilden ANLAYARAK okumalıdır.
ARABİSTAN'DAKİ diğer bölgelerin KURAN-I KERİM'İ anlamamasının nedeni RABÇA olmasından değil, KUREYŞ LEHÇESİYLE olmasındandır. Belki onlardan da anlamayan vardır. TÜRK olup, İSTANBUL'DA yaşayıp, İSTANBUL TÜRKÇESİNİ anlamayan ALGI PROBLEMLİ insanların olabileceği gibi.
FUSSİLET Suresi 44.Ayet: Biz onu yabancı dilde bir Kur’an yapsaydık “Ayetleri açıklanmalı değil miydi? Arap’a yabancı dilden (kitap) olur mu?” derlerdi. De ki: “O, inananlar için doğru yolu gösteren bir rehber ve şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir (s)ağırlık vardır ve o (Kur’an) onlara kapalıdır. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor!”
Ben hem Mealistçiyim hem Hadisçiyim. Atatürkçüyüm. Elhamdülillah Müslümanım. Şarkıcıyım. Matematikçiyim. Din kadınıyım aynı zamanda bilim kadınıyım. Kuantum fizikçiyim ve uzaybilimciyim. Psikoloğum ve filozofum. Ayrıca çok iyi bir tarihçiyim ve şairim. Beni tahmin etmeye ve belli bir sınıfta sınıflandırmaya çalışmayın. Belki de ben, ben değilim.
Peygamberimizin sünnetlerinin ve hadislerinin içinde Kuran-ı Kerim'e uygun olanları hiçbir zaman REDDETMEDİM ve reddetmem de. Peygamberimizi, oğullarımı sevdiğim kadar severim. Ama ALLAH'I herşeyden çok severim. Ve esas rehberim Kuran-ı Kerim'dir. Mustafa İslamoğlu hocamın sözüne kısmen katılıyorum. Kimse kimsenin giyimine karışamaz. ALLAH'IMIN ayette de söylediği üzere 'DİNİMİZDE ZORLAMA YOKTUR.' Ama ben ŞORT giymem ve kızım olsa ona da giydirmem. Neden mi? BACAKLAR mahremdir yani kendiliğinden görünen yer değildir SAÇLAR gibi. Yani erkek ve kadın cinsiyet ayırt etmeksizin, SAÇLAR gibi açıkta bulunamaz BACAKLAR. ŞORT giymem ama kimseyi de eleştirmem.
Dövmelerim var ve başörtüm yok diye çok eleştiren var. Ama şaşırıyorumki, siz beni görmediniz bile.
Melekler HZ.ADEM'E secde ederlerken, peygamber olduğu için değil, ALLAH'IN EMRİ olduğu için secde etmişlerdir. Peygamberimizin sünnetleri ve hadisleri elbette rehberimizdir ama ALLAH'IN EMİRLERİNİN önüne yani KURAN-I KERİM'İN önüne geçemez. Sadece ayetlerde anlatılan hususları ayetlerle TEZAT oluşturmayacak şekilde İLAVE detaylarla AÇIKLAYABİLİR.
Şimdi diyorsunuzki, senin FETVA VERME YETKİN nedir, İLAHİYAT mı bitirdin? Eskiden tüm din alimleri İLAHİYAT mı bitiriyordu veya insanların KURAN-I KERİM'İ anlaması için İLAHİYAT mezunu mu olması lazım? Ayetler KUMAR HARAMDIR diyor. Bu cümleyi sadece İLAHİYAT mezunu mu anlayabilir? KURAN-I KERİM sadece İLAHİYAT mezunlarına değil, AKLI olan insanlara hatta TÜM İNSANLARA indirilmiştir.
YORUMLAMA METODUMU anlatayım. Önce konuyla ilgili KURAN-I KERİM'DEKİ bütün ayetlere, sonra peygamberimizin tüm hadislerine, sonra şu anki EHLİ SÜNNET hocalarının yorumlarına sonra da MEALCİ hocaların yorumlarına bakarım.
Ben Atatürkçüyüm ve Elhamdülillah Müslümanım. Şarkıcıyım. Matematikçiyim. Din kadınıyım aynı zamanda bilim kadınıyım. Kuantum fizikçiyim ve uzaybilimciyim. Psikoloğum ve filozofum. Ayrıca çok iyi bir tarihçiyim ve şairim.
En başta 3 evladımın annesiyim.
Beni tahmin etmeye ve belli bir sınıfta sınıflandırmaya çalışmayın. Belki de ben, ben değilim.
Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Aynı din ve bilimin birbirinden ayrılması gibi. Din kalbimde, bilim aklımdadır. Dolayısıyla ayrılmış oluyorlar. Bilimsiz müslümanlar, aklı olmadan inanmaya; dinsiz bilimciler de kalbi olmadan düşünmeye benzer. LAİKLİK, dinsizlik değildir, herşeyin içinde din olduğuna inanarak, herşeyi çeşitlendirebilmektir. Allah'ım herkesin kalbine imanı koydu, ama dünyada türlü türlü insan var. Çoğu kimse herşeyin ardında ALLAH'IN olduğunu düşünmeden yaşıyor. Ama çeşitlilik sonsuz tane de olsa, gerçek 1 tanedir. O da ALLAH. Dolayısıyla tek yönlü düşünen insan, insanları sadece görmek istediği tek taraftan görür.
TARİKAT üyesi bir arkadaş bana kaç tane DİNİ KİTAP okuduğumu sordu.
Ben de 1000 civarı okuduğumu söyledim.
O da dediki 'Bu kadar az kitapla insanlara fetva vermeye kalkma. Bizim ehli sünnet hocalarımız TRİLYONLARCA KİTAP okuyor' dedi.
Hocasına haşa ALLAH gibi tapan MATEMATİK ÖZÜRLÜ o arkadaşa tek bir cümle yazdım. Gerçi o yazdığımı da anlamadı. Hem MATEMATİK özürlü, hem TÜRKÇE özürlü.
Şunu dedim: '63 YIL yaşayan bir insan, HER SANİYE 1 KİTAP okusa bile, en fazla 2 MİLYAR kitap okuyabilir.'
O zaman anladımki, MATEMATİK bilmeyen insan, OKUDUĞU hiçbir şeyi ANLAMAZ ve KANDIRILMAYA en müsait insandır.
Ayrıca ESAS rehberiniz KURAN-I KERİM olsun, TARİKATLAR olmasın. ALLAH'A ŞİRK KOŞMUŞ olursunuz ama anlamazsınız. ALTTAKİ 2 AYET, günümüzün TARİKAT ÜYELERİNİ anlatıyor.
TEVBE Suresi 31.Ayet: 'Din bilginlerini, din adamlarını ve Meryem oğlu İsa'yı Allah'tan ayrı rabler edindiler. Oysa yalnız Allah'a kulluk etmekle emredilmişlerdi. O'ndan başka tanrı yoktur. O, eş koştukları kimselerden de çok yücedir.'
BAKARA Suresi 170.Ayet: 'Onlara (müşriklere); 'Allah'ın indirdiğine uyun' denildiği zaman onlar 'Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız' derler.'
Devleti oluşturan insanlardır. Yöneticiler laik ve insanlar laik olmazsa, devlet de laik olmaz. İnsanlar yani millet olmazsa, devlet sadece vatan toprağından ibaret kalır, ancak toprak laik olamaz.
Kuran-ı Kerim'de ve Peygamberimiz zamanındaki İslamiyette KADIN ile ERKEK eşittir. Ama dinimizin şimdiki halinde KADINLAR aşağılanıyor. Demekki Kuran-ı Kerim AYETLERİNE ve Peygamberimizin SÜNNETLERİNE bağlılığınız bu kadar ZAYIF.
İnsanlar sineklere nasılki DİŞİ ve ERKEK diye farklı muamele yapmıyorsa, ALLAH da insanlara KADIN ve ERKEK diye farklı uygulama yapmaz.
AHLAK, diğer yaratılmışlarla olan dengemiz için yani EVRENSEL İYİLİK için; DİN ise AHLAKIMIZI doğru yöne yönlendirebilmemiz için yani KENDİ İYİLİĞİMİZ için var olan kurallardır. Laiklik, AHLAK ile; Şeriat, DIN ile ilgilidir. AHLAKSIZ DİNDARLIK ve DİNSİZ AHLAKLILIK, eksik düşünmektendir. AHLAK olmadan DİN, DİN olmadan AHLAK olmaz. Tıpkı BİLİM olmadan DİN, DİN olmadan BİLİM olmadığı gibi. Ancak bu ÇOK YÖNLÜ bakış açısı ile İNSANİ bilimden İLAHİ bilime ulaşılabilir.
HÜMANİZM ile İNSAN SEVGİSİ nasıl farklı anlamlar ise, SEKÜLARİZM ile LAİKLİK de farklı anlamlar taşır. Laiklik dahil her düşünceyi AVRUPA'DAN aldık bazılarına göre. AKSİNE AVRUPALILAR her bilimi, her görüşü TÜRKLERDEN almışlardır. Laiklik, DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ demektir aynı zamanda.
Laiklik, İLK TÜRK DEVLETLERİNDE bile olan bir kavramdır. OSMANLILAR laik olmasaydı, içinde birçok farklı dinden millet olabilir miydi imparatorluğun?
Dünyaya HÜKMEDECEKSEN, herkesin dinine SAYGI duyacaksın. Yani laiklik, ATATÜRK ile gelen bir kavram değildir.
KURAN-I KERİM'deki 'DİNİMİZDE ZORLAMA YOKTUR' ayeti de LAİKLİK anlamını taşır.
Biz dedik; Herşey olacağına varır.
ALLAH dedi ki; İnsan için ancak, çalıştığı vardır! (Necm,39)
Biz dedik; Nasipse olur, kısmetse olur.
ALLAH dedi ki; Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık. (İsra,13)
Sonra oturduk beceriksizliğimize, kader deyip ağladık.
KADERE İMAN ile kastedilen; ALLAH'TAN gelen her ŞERRE yani her MUSİBETE, imtihan olduğunu ve ŞERRİN altında bir HAYIR olduğunu bilerek, ALLAH'A hiçbir zaman İSYAN etmemektir.
AMENTÜ Duası, Kuran-ı Kerim'de geçen bir sure değildir.
Kuran-ı Kerim'de 'KADERE İMAN' kavramı yoktur, ama 'KADER' kavramı vardır. Mesela ALLAH'IN en güzel 99 İSMİ vardır Kuran-ı Kerim'de ama onlara iman tek bir kavram olarak geçer. O da 'ALLAH'A İMAN'. Yani RAHMET de, Allah'ın bir ölçüsüdür; KADER de Allah'ın bir ölçüsüdür. KADER, Allah'ın İLİM sıfatının; KAZA, Allah'ın KUDRET sıfatının; RAHMET de Allah'ın RAHMAN sıfatının ölçüsüdür.
'YAZILDIĞI için YAPMIYORUZ, YAPTIĞIMIZ için YAZILDI.' cümlesi KADERİ açıklıyor. KADER, ALINYAZISI veya SENARYO değildir. KADER ve KAZAYI, DENEY ve GÖZLEM olarak düşünebilirsiniz. ALLAH'IN yaptığımız herşeyi bilmesi, ZAMANDAN MUAF ve ZAMANDAN ÇOK HIZLI olmasındandır. ALLAH, AHİRET de dahil TÜM ZAMANLARI AYNI ANDA ve HER ZAMAN görür.
KÖTÜLÜK, ALLAH'TAN gelen imtihan amaçlı MUSİBET ve İNSANIN İNSANA yaptığı KÖTÜLÜK olarak 2'ye ayrılır. Bunların hepsini ALLAH, ZAMANDAN muaf olduğu için ÖNCEDEN BİLİR.
BAKARA Suresi 216.Ayet: Sizin HAYIR sandığınız şeyde ŞER; ŞER sandığınız şeyde HAYIR vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
İSRA Suresi 13.Ayet: Biz her insanın kaderini KENDİ ÇABASINA bağlı kıldık.
NECM Suresi 39.Ayet: İnsan için kendi yaptığından (çalışma ve gayretinden) başka bir şey yoktur.
İMANIN ŞARTLARI: NİSA Suresi 136.Ayet: Ey iman edenler! Allah'a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği TÜM kitaplara iman edin. Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr eden kimse iyice sapıtmıştır.
NAHL Suresi 93.Ayet: İşlediklerinizden, and olsun ki, sorumlu tutulacaksınız. Allah dileseydi, sizi TEK BİR ÜMMET yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. YAPMAKTA olduğunuz şeylerden mutlaka SORGUYA çekileceksiniz.
KADERE İMAN ile kastedilen; ALLAH'TAN gelen her ŞERRE yani her MUSİBETE, imtihan olduğunu ve ŞERRİN altında bir HAYIR olduğunu bilerek, ALLAH'A hiçbir zaman İSYAN etmemektir.
AMENTÜ Duası, Kuran-ı Kerim'de geçen bir sure değildir.
Kuran-ı Kerim'de 'KADERE İMAN' kavramı yoktur, ama 'KADER' kavramı vardır. Mesela ALLAH'IN en güzel 99 İSMİ vardır Kuran-ı Kerim'de ama onlara iman tek bir kavram olarak geçer. O da 'ALLAH'A İMAN'. Yani RAHMET de, Allah'ın bir ölçüsüdür; KADER de Allah'ın bir ölçüsüdür. KADER, Allah'ın İLİM sıfatının; KAZA, Allah'ın KUDRET sıfatının; RAHMET de Allah'ın RAHMAN sıfatının ölçüsüdür.
'YAZILDIĞI için YAPMIYORUZ, YAPTIĞIMIZ için YAZILDI.' cümlesi KADERİ açıklıyor. KADER, ALINYAZISI veya SENARYO değildir. KADER ve KAZAYI, DENEY ve GÖZLEM olarak düşünebilirsiniz. ALLAH'IN yaptığımız herşeyi bilmesi, ZAMANDAN MUAF ve ZAMANDAN ÇOK HIZLI olmasındandır. ALLAH, AHİRET de dahil TÜM ZAMANLARI AYNI ANDA ve HER ZAMAN görür.
KÖTÜLÜK, ALLAH'TAN gelen imtihan amaçlı MUSİBET ve İNSANIN İNSANA yaptığı KÖTÜLÜK olarak 2'ye ayrılır. Bunların hepsini ALLAH, ZAMANDAN muaf olduğu için ÖNCEDEN BİLİR.
BAKARA Suresi 216.Ayet: Sizin HAYIR sandığınız şeyde ŞER; ŞER sandığınız şeyde HAYIR vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
İSRA Suresi 13.Ayet: Biz her insanın kaderini KENDİ ÇABASINA bağlı kıldık.
NECM Suresi 39.Ayet: İnsan için kendi yaptığından (çalışma ve gayretinden) başka bir şey yoktur.
İMANIN ŞARTLARI: NİSA Suresi 136.Ayet: Ey iman edenler! Allah'a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği TÜM kitaplara iman edin. Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr eden kimse iyice sapıtmıştır.
NAHL Suresi 93.Ayet: İşlediklerinizden, and olsun ki, sorumlu tutulacaksınız. Allah dileseydi, sizi TEK BİR ÜMMET yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. YAPMAKTA olduğunuz şeylerden mutlaka SORGUYA çekileceksiniz.
NİSA Suresi 79.Ayet: Sana ne iyilik gelirse ALLAH'TANDIR. Sana ne kötülük gelirse KENDİNDENDİR.
BAŞ ÖRTÜSÜ ile ilgili 2 ayette (NUR Suresi 30-31 Ayetlerde) ilk önce ERKEKLER uyarılıyor. Göz zinasının HARAM olduğu yazıyor. NAMUSLARI korumak için gerekli olanın, HARAMA bakmamaları olduğu işaret ediliyor. Sonraki ayette ERKEKLERİN uyarıldığı hususlarda KADINLAR DA uyarılıyor. İlaveten KENDİLİĞİNDEN GÖRÜNEN KISIMLAR hariç açmayın diyor.
Bu KENDİLİĞİNDEN GÖRÜNEN kısımlar, ABDEST alırken yıkadığımız ve mesh ettiğimiz yerlerdir. ABDEST sırasında yıkadığımız yerleri KÖTÜ GÖZLERİN tesirinden, hem de MİKROPLARDAN arınmak için yıkarız. BAŞIMIZIN TEPESİNİ de MESH ederiz. Çünkü ERKEKLER gibi, KADINLARDA DA kendiliğinden görünen kısımlardan biridir SAÇIMIZ. Zaten SAÇLARA bakarak ŞEHVET duyan insanın ahlaksız bir mahlukattan bir farkı yoktur. SAÇINI sıfır numara kesse kadınlar, ERKEK kafasından farklı bir kafaya sahip olmaz sanırım kadınlar. ALLAH, biz insanlardan daha AYRINTILI düşünür. Zaten bu 2 ayette SAÇLARI ÖRTÜN demiyor. Boynun arkasından yakaları üstüne SALIN kastediliyor. Hem boyundaki ZİYNETLİK yani SÜS, kolye vs. kapanmış olur hem de GÖĞSÜN ÜSTÜ kapanmış olur. Biz kadınlar nasılki UZUN SAÇLI ERKEKLERİ görünce nasıl ŞEHVETE kapılmıyorsak, erkekler SAÇA bakıp ahlaksız bir mahlukat gibi ŞEHVETE mi geliyor?
Uzun saçlı erkekler de BAŞ ÖRTÜSÜ takıyor mu veya saçı kısa oldukları için takmalarına gerek yok mu? ALLAH'IM bu 2 ayette niye önce HARAMA bakan GÖZLERİ uyarmış? Çünkü GÖZLER, SAÇLARDAN daha önemlidir. Bu 2 ayette SAÇ kelimesi geçmiyor. ALLAH'IM kullarının İYİLİĞİ için, ZİYNETLİKLERİNİZİ örtün diyor. Çünkü o ziynetliği almak için sizi öldürecek ahlaksız insanlar var. Tüm ibadetler, insanların İYİLİĞİ, maddi ve manevi SAĞLIKLARI içindir. Kadınlardan AVRET yerlerini açanlar, zaten AHLAKSIZDIR.
Bu AVRET yerleri, KADINLARIN CİNSEL organlarıdır, KENDİLİĞİNDEN GÖRÜNMEYEN yerleridir. Hz.Adem ve Hz.Havva'nın cennette birbirine görünen ve örttükleri yerleri, AVRET yerleridir, SAÇLARI değildir.
BAŞ ÖRTÜSÜNÜ açıklayan AYETLER şunlardır:
NUR Suresi 30.Ayet: Mümin ERKEKLERE söyle: “GÖZLERİNİ (HARAMA bakmaktan) kıssınlar ve NAMUSLARINI korusunlar!” Bu, kendileri için en uygun olandır.* Şüphesiz ki Allah yapmakta olduklarından haberdardır.
4 KADINLA evlenebilmenin ŞARTI, NİSA Suresi 3.Ayette, YETİMLERE haklarını vermekten korkanlar için, yani mallarını KENDİ AİLESİNDEN olmayanlara vermeyen CİMRİLER içindir.
Bu ayet, YETİMLERLE ve YOKSULLARLA evlensinler, böylece kendilerini GARANTİYE almış olurlar yani bu CİMRİLERİN malları AİLESİNDEN başka birine gitmemiş olur ve aynı zamanda o YETİMLERE de bir AİLE kazandırmış olurlar düşüncesiyle ALLAH tarafından 2 TARAFA da KOLAYLAŞTIRICI bir GARANTİDİR. Çünkü CİMRİLER, canını verirler ama MALLARINI vermezler.
Bu ayetteki AMAÇ, ŞEHVET ve CİNSELLİK değil, insanlara İYİLİK yapmak için AKLINI KULLANDIRMAYI öğretmek ve insanları KORUMAKTIR.
Zaten NİSA Suresi 8.Ayette de YETİMLERİN ve YOKSULLARIN DA aile bağlarınız olmasa bile MİRASINIZDA HAK SAHİBİ olduğunu anlatır. Yani bütün mallarınız ALLAH'TAN gelmiştir; dolayısıyla ailesi olmayan ZENGİN CİMRİLER, uyanıklık yapıp tüm mallarını kendileri yaratmış gibi yemesinler.
Bazı UYANIKLAR da 'Niye EVLENİP de mallarımı EŞİMLE ve ÇOCUKLARIMLA paylaşayım' zihniyetindeler. EVLENMEK FARZDIR. Ne yaparsanız yapın, TÜM mallarınızın ZEKATINI vermekten kurtulamazsınız. İşte bu ayet, ERKEKLERİN aç gözlülüğü için değil, YOKSULLARI ve YETİMLERİ korumak için indirilmiştir.
Sizler bu ayette anlatıldığı gibi, KORKAK değilseniz, EVLENMEDEN bir kadına KARŞILIKSIZ yardım edersiniz.
Daha anadilimiz olan TÜRKÇE'Yİ algılayamayan bazı kişiler, 'DAYAK, CENNETTEN ÇIKMADIR' atasözündeki DAYAK kelimesine kilitli kalıp, ona BASTON demişlerdir. CÜMLENİN vurgusu DAYAK değil, ÇIKMA yani ÇIKARILMADIR. Demekki GRAMERİ bilmek yeterli olmuyor, VURGUYU ve MECAZİ ANLAMI görmek gerekiyor, ayrıca ANALİZ YETENEĞİ ve ALGILAYABİLME gerekiyor.
KADINLARI DÖVÜN diye hiçbir ayet yoktur.
Kuran-ı Kerim'de “Onları çıkarın” ya da “ayrılın” ifadesini, çoğu çevirmenler “dövün” diye çevirmişlerdir. Dilimize “dövün” diye aktardıkları “darabe” sözcüğü, Kuran’da 58 yerde geçer ve bağlamına göre farklı anlamlara gelir. Arapçada, kitap darb etmek, kitap yayınlamak demektir. Arapçada “Darb-ül evvel” deyimi ilk yaratıklar anlamına gelir. Arapçada iki insanın darblaşması dövüşmeleri anlamına gelmez. Tersine birbirleriyle ortak olup bir işletme kurmaları anlamına gelir. Birinin kendi parasını darb ettiği, diğerinin de yalnızca emeğini darb ettiği ortaklıklara Arapçada darblaşma (Mudaraba) adı verilir. Öyleyse Kuran’ın bu ayetinde geçen “o kadınları darb edin” cümlesi nasıl olurda “dövün” demek olabilir? Arapçada kitap darb etmek, bir kitabı pataklamak, dövmek midir ki bir kadını darb etmek “o kadını dövün” anlamına gelsin? Arapça çadır darb etmek çadır kurmak anlamına gelir yoksa çadırı dövmek değil.
Kuran’da çok sayıda örnek vardır ki, darabe fiili harf-i cer almadan kullanılmıştır ve bu kullanımlar dövme manasına gelmezler. Kuran’da çok sayıda ayette harf-i cer olmadan kullanılan “darabe” kelimesi, ağırlıklı olarak “örnek verme” anlamında kullanılır. Eğer biz 13:17 ayetini de, -bir kesimin iddia ettiği gibi- harf-i cer olmadığı için “dövme” olarak alırsak, ayetin anlamı “Allah hakkı ve batılı böyle döver” şeklinde olacaktır. Sonuç olarak darabe fiili, harf-i cer almadan da dövme anlamı dışında kullanılabilir. 4:34 ayetindeki kullanımı da bu şekildedir. Ayrıca ayette itaat olarak geçen kısım, gönülden gelen isteyerek itaat anlamına geliyor. Dayak zoruyla olan itaat gönülden gelen itaat olamaz.
NİSA Suresi 34.Ayet: Geçimsizliğinden endişe ettiğiniz kadınlara gelince, onlara öğüt verin; onları yataklarda yalnız bırakın ve kendilerini (kısa süreli yanınızdan) uzaklaştırın!
DÖVMEK, aslında ELLE değil LAFLA olur. LAFLA DÖVMEK yani ÖĞÜT VERMEK. 'KIZINI DÖVMEYEN, DİZİNİ DÖVER' diye bir atasözü var. Bunun anlamı şudur: 'Kızına öğüt vermeyen, pişman olur yani DÖVÜNÜR.' Öğütten anlamayan insanları ise kendinizden AYIRIN yani hayatınızdan ÇIKARIN. Gerçekleri ve KIYMETİ, kaybettiklerinde anlayacaklardır. ALLAH da kafirlere TOKATI, onları RIZASINDAN ve MERHAMETİNDEN ayırarak CEHENNEMDE bırakarak atacaktır. CEHENNEM, bir nevi ALLAH'IN RIZASININ EVİNİN dışıdır yani ALLAH'IN rahmetinden kovulmaktır. EN BÜYÜK ve EN GERÇEKÇİ TOKAT budur. Denildiği gibi DAYAK, CENNETTEN ÇIKMADIR yani ÇIKARILMADIR. Hz.Adem ve Hz.Havva'nın Cennetten çıkarılması gibi. Ama AHİRET, EBEDİ olacaktır.
Daha anadilimiz olan TÜRKÇE'Yİ algılayamayan bazı kişiler, 'DAYAK, CENNETTEN ÇIKMADIR' atasözündeki DAYAK kelimesine kilitli kalıp, ona BASTON demişlerdir. CÜMLENİN vurgusu DAYAK değil, ÇIKMA yani ÇIKARILMADIR. Demekki GRAMERİ bilmek yeterli olmuyor, VURGUYU ve MECAZİ ANLAMI görmek gerekiyor, ayrıca ANALİZ YETENEĞİ ve ALGILAYABİLME gerekiyor.
Tam anlamış olarak, içtenlikle söylüyorumki, KURAN'I KERİM'DE KADINLARI DÖVÜN diye hiçbir ayet yoktur.
Kuran-ı Kerim'de “Onları çıkarın” ya da “ayrılın” ifadesini, çoğu çevirmenler “dövün” diye çevirmişlerdir. Dilimize “dövün” diye aktardıkları “darabe” sözcüğü, Kuran’da 58 yerde geçer ve bağlamına göre farklı anlamlara gelir. Arapçada, kitap darb etmek, kitap yayınlamak demektir. Arapçada “Darb-ül evvel” deyimi ilk yaratıklar anlamına gelir. Arapçada iki insanın darblaşması dövüşmeleri anlamına gelmez. Tersine birbirleriyle ortak olup bir işletme kurmaları anlamına gelir. Birinin kendi parasını darb ettiği, diğerinin de yalnızca emeğini darb ettiği ortaklıklara Arapçada darblaşma (Mudaraba) adı verilir. Öyleyse Kuran’ın bu ayetinde geçen “o kadınları darb edin” cümlesi nasıl olurda “dövün” demek olabilir? Arapçada kitap darb etmek, bir kitabı pataklamak, dövmek midir ki bir kadını darb etmek “o kadını dövün” anlamına gelsin? Arapça çadır darb etmek çadır kurmak anlamına gelir yoksa çadırı dövmek değil.
Kuran’da çok sayıda örnek vardır ki, darabe fiili harf-i cer almadan kullanılmıştır ve bu kullanımlar dövme manasına gelmezler.
'DAYAK, CENNETTEN ÇIKMADIR.' atasözünde; CENNETEN çıkan DAYAK değil, CENNETTEN ÇIKMANIN yani ÇIKARILMANIN adı DAYAKTIR.
Daha anadilimiz olan TÜRKÇE'Yİ algılayamayan bazı kişiler, 'DAYAK, CENNETTEN ÇIKMADIR' atasözündeki DAYAK kelimesine kilitli kalıp, ona BASTON demişlerdir. CÜMLENİN vurgusu DAYAK değil, ÇIKMA yani ÇIKARILMADIR.
Demekki GRAMERİ bilmek yeterli olmuyor, VURGUYU ve MECAZİ ANLAMI görmek gerekiyor, ayrıca ANALİZ YETENEĞİ ve ALGILAYABİLME gerekiyor.
KADINLARI DÖVÜN diye hiçbir ayet yoktur.
Kuran-ı Kerim'de “Onları çıkarın” ya da “ayrılın” ifadesini, çoğu çevirmenler “dövün” diye çevirmişlerdir.
ZİNA, sadece evlilerin EŞİNİ aldatması değildir. Kişi, ilişki kurduğu kişiyle EVLENMİYORSA, o da zinadır. Zina, sadece cinsellik organı ile değil, TÜM MAHREM bölgelerin herhangi bir tanesiyle temas ile de olan EVLİLİK DIŞI ilişkidir. Karşı tarafın İSTEĞİ yani rızası, ZİNA sayılmasını ENGELLEMEZ.
Zina HARAM olup, HZ.MUSA'ya indirilen ON EMİRDE DE vardı ve HZ.ADEM'DEN beri tüm hak dinlerde vardı.
Ayetlerde BAŞ ÖRTÜSÜNÜN kelime olarak geçmesi gibi, EVLİLİK de geçmektedir. Evlilik kelimesi, ayetlerde kelime olarak geçtiğinden dolayı, FARZ mı yoksa TAVSİYE mi, bazı yorumculara göre değişir. Ayette EVLİLİĞİN, ZİNAYI önleyeceğinden bahsediyor; tıpkı BAŞ ÖRTÜSÜNÜN ziynetlerin görünmesini engellemesi gibi. EVLİ olanlar da zina yapıyor, önemli olan NEFİSLERİN de EVLİ olmasıdır, yani evlilikte TAKVADIR, tıpkı BAŞ ÖRTÜSÜNDE önemli olanın TAKVA GİYSİSİ olması gibi.
Din adamları EVLENEMEZ diye bir kural yoktur. Evlenmek istemeyen de hayatı boyunca zinaya bulaşamaz. Kişi, göz zinası ve düşünce zinasından da kendini korumalıdır ve nefsine sahip çıkmalıdır.
KENDİNİ TATMİN ETME sırasında bile, düşünce zinasına bulaşamaz. İMKANSIZ diyenler, hayatlarını yaşarken veya konuştukları tüm sözleri söylerken sanki hep HAYAL kuruyorlar. Mesela, düşünmeden yaptığınız eylemlerden biri NAMAZDA okuduğunuz SURELERİN ANLAMLARI.
Yani size göre İHTİYAÇ düşünerek, İBADET düşünmeden yapılır, öyle mi? Kendinizi kandırabilirsiniz ama ALLAH'I kandıramazsınız. ALLAH tüm niyetlerinizi ve düşüncelerinizi görür ve bilir.
Sevdiğinize güvenmeyişinizi kontrol kılıfıyla örtmenizi, içinizdeki fesatlığı başkalarının suçlarını aramayla ve suçsuz iyilik meleği gibi görünmeyle örtmenizi, bilgisizliğinizi bol bol hikaye anlatarak örtmenizi, Allah'ı her an düşünmeyişinizi sadece NAMAZLARDA hızlı hızlı SURELERİ okuyarak örtmenizi, kısacası tüm niyetlerinizi ALLAH görür.
ÖLÜMDEN SONRA DİRİLMENİN KESİN DELİLİ
Ölmek, sadece KALBİN DURMASI ise; anne karnında neden 4ncü HAFTADAN itibaren KALP oluşmaya başlıyor? Demekki, kalpsiz olarak 4 HAFTA yaşayabiliyoruz.
Yada ÖLÜM, vücudumuzdaki tüm 100 TRİLYON HÜCRENİN ölmesi ise, HER GÜN ÖLÜYORUZ; çünkü her gün 330 MİLYAR HÜCRE ölüyor ve yenileniyor vücudumuzda.
ÖLÜM, şu anki halinizle tahmin bile edemeyeceğiniz yeni hale dönüşmüş olmanızdır, yani DÖNÜŞÜMDÜR. Dünyada HERKES her gün ÖLÜR ve her gün yeniden DİRİLİR; uyku ve uyanma hallerinde. İnsanların hepsi her gün İŞİTME duyusu hariç, diğer 4 DUYU organı ile ölür ve her gün organları YENİLENİR ki bu UYKU halidir; kimisi de NARKOZ hali veya BİTKİSEL HAYAT hali gibi yaşar, kimisi de tüm organları ile ölür.
SUYUN oluşması için, HİDROJENİN YANICI özelliği ile OKSİJENİN YAKICI özelliği ÖLÜYOR.
HACC Suresi 5.Ayette, ANNE RAHMİNDEKİ 3 ayrı YARATILIŞTAN bahsediyor. Her DÖNÜŞÜM, yeni bir ÖLÜMDÜR, yeni bir DİRİLMEDİR, yeni bir YARATILIŞTIR.
Anne karnındayken ANNENİZİ ve DÜNYA hayatını göremediğiniz gibi, dünyadayken de ALLAH'I ve AHİRETİ göremezsiniz.
İlk yaratıldığımız TOPRAK nasılki SU ile canlanıyorsa, ölü bir KALBİN canlanması da ALLAH için imkansız değildir.
YILDIZLARIN ÖLÜMÜ, ya beyaz cüceye, ya nötron yıldızına, ya da KARA DELİĞE dönüşümüyle olur. Kara delikler de en az 10 üzeri 100 yılda yani 1 GOOGOL YILDA buharlaşacaktır. Yani yaşarken ÖLÜMDEN SONRAKİ HAYATINI gördüğümüz bir çok varlık olmasına rağmen, kendimizin DİRİLTİLECEĞİNE inanmamamız çok tuhaf.
ATOMLARIN içindeki ELEKTRONLARIN ömrü ise 66000 YOTTA YIL (YOTTA, 10 üzeri 24 demek) yani evrenin şu anki yaşının 5 KENTİLYON katıdır.
HACC Suresi 5.Ayet: “Ey insanlar! Eğer siz öldükten sonra dirilmekten şüphe ediyorsanız, bilin ki: Biz sizi ilkin TOPRAKTAN, sonra bir NUTFEDEN, sonra bir YAPIŞKAN HÜCREDEN, sonra esas unsurlarıyla hilkati tamamlanmış, ama bütün azalarıyla henüz tamamlanmamış bir çiğnem et görünümünde bir CENİNDEN yarattık ki, kudretimizi size açıkça gösterelim. Dilediğimizi BELLİ BİR SÜREYE kadar ana rahminde durdururuz.
Sonra da sizi bir bebek olarak dünyaya çıkarırız.
ÖLÜMDEN SONRA DİRİLMENİN KESİN DELİLİ
Ölmek, sadece KALBİN DURMASI ise; anne karnında neden 4ncü HAFTADAN itibaren KALP oluşmaya başlıyor? Demekki, kalpsiz olarak 4 HAFTA yaşayabiliyoruz.
Yada ÖLÜM, vücudumuzdaki tüm 100 TRİLYON HÜCRENİN ölmesi ise, HER GÜN ÖLÜYORUZ; çünkü her gün 330 MİLYAR HÜCRE ölüyor ve yenileniyor vücudumuzda.
ÖLÜM, şu anki halinizle tahmin bile edemeyeceğiniz yeni hale dönüşmüş olmanızdır, yani DÖNÜŞÜMDÜR. Dünyada HERKES her gün ÖLÜR ve her gün yeniden DİRİLİR; uyku ve uyanma hallerinde. İnsanların hepsi her gün İŞİTME duyusu hariç, diğer 4 DUYU organı ile ölür ve her gün organları YENİLENİR ki bu UYKU halidir; kimisi de NARKOZ hali veya BİTKİSEL HAYAT hali gibi yaşar, kimisi de tüm organları ile ölür.
SUYUN oluşması için, HİDROJENİN YANICI özelliği ile OKSİJENİN YAKICI özelliği ÖLÜYOR.
HACC Suresi 5.Ayette, ANNE RAHMİNDEKİ 3 ayrı YARATILIŞTAN bahsediyor. Her DÖNÜŞÜM, yeni bir ÖLÜMDÜR, yeni bir DİRİLMEDİR, yeni bir YARATILIŞTIR.
Anne karnındayken ANNENİZİ ve DÜNYA hayatını göremediğiniz gibi, dünyadayken de ALLAH'I ve AHİRETİ göremezsiniz.
İlk yaratıldığımız TOPRAK nasılki SU ile canlanıyorsa, ölü bir KALBİN canlanması da ALLAH için imkansız değildir.
YILDIZLARIN ÖLÜMÜ, ya beyaz cüceye, ya nötron yıldızına, ya da KARA DELİĞE dönüşümüyle olur. Kara delikler de en az 10 üzeri 100 yılda yani 1 GOOGOL YILDA buharlaşacaktır. Yani yaşarken ÖLÜMDEN SONRAKİ HAYATINI gördüğümüz bir çok varlık olmasına rağmen, kendimizin DİRİLTİLECEĞİNE inanmamamız çok tuhaf.
ATOMLARIN içindeki ELEKTRONLARIN ömrü ise 66000 YOTTA YIL (YOTTA, 10 üzeri 24 demek) yani evrenin şu anki yaşının 5 KENTİLYON katıdır.
HACC Suresi 5.Ayet: “Ey insanlar! Eğer siz öldükten sonra dirilmekten şüphe ediyorsanız, bilin ki: Biz sizi ilkin TOPRAKTAN, sonra bir NUTFEDEN, sonra bir YAPIŞKAN HÜCREDEN, sonra esas unsurlarıyla hilkati tamamlanmış, ama bütün azalarıyla henüz tamamlanmamış bir çiğnem et görünümünde bir CENİNDEN yarattık ki, kudretimizi size açıkça gösterelim. Dilediğimizi BELLİ BİR SÜREYE kadar ana rahminde durdururuz.
Sonra da sizi bir bebek olarak dünyaya çıkarırız.
ÖLEBİLECEK olduğumuz için ŞANSLIYIZ.
Ölmek, sadece KALBİN DURMASI ise; anne karnında neden 4ncü HAFTADAN itibaren KALP oluşmaya başlıyor? Demekki, kalpsiz olarak 4 HAFTA yaşayabiliyoruz.
Yada ÖLÜM, vücudumuzdaki tüm 100 TRİLYON HÜCRENİN ölmesi ise, HER GÜN ÖLÜYORUZ; çünkü her gün 330 MİLYAR HÜCRE ölüyor ve yenileniyor vücudumuzda.
SUYUN oluşması için, HİDROJENİN YANICI özelliği ile OKSİJENİN YAKICI özelliği ÖLÜYOR.
ÖLÜMDEN SONRA DİRİLMENİN KESİN DELİLİ
ÖLMEK, SON DEĞİL, DÖNÜŞÜMDÜR.
TIRTIL ölünce, KELEBEK doğar.
GÖRÜNMEYEN yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ vardır.
ÖLMEK, sadece KALBİN DURMASI ise; anne karnında neden 4ncü HAFTADAN itibaren KALP oluşmaya başlıyor? Demekki, kalpsiz olarak 4 HAFTA yaşayabiliyoruz.
Yada ÖLÜM, vücudumuzdaki tüm 100 TRİLYON HÜCRENİN ölmesi ise, HER GÜN ÖLÜYORUZ; çünkü her gün 330 MİLYAR HÜCRE ölüyor ve yenileniyor vücudumuzda.
SUYUN oluşması için, HİDROJENİN YANICI özelliği ile OKSİJENİN YAKICI özelliği ÖLÜYOR.
YILDIZLARIN ÖLÜMÜ, ya beyaz cüceye, ya nötron yıldızına, ya da KARA DELİĞE dönüşümüyle olur.
Yıldızların ÖLÜMDEN SONRAKİ HAYATINDA, kara delikler de en az 10 üzeri 100 yılda yani 1 GOOGOL YILDA buharlaşacaktır. Yani yaşarken ÖLÜMDEN SONRAKİ HAYATINI gördüğümüz bir çok varlık olmasına rağmen, kendimizin DİRİLTİLECEĞİNE inanmamamız çok tuhaf.
Yıldızların SÜPERNOVA patlamalarıyla oluşan YILDIZ TOZLARINDAN vücudumuzdaki TÜM ATOMLAR oluşur.
Yani YILDIZLAR ölmeden İNSANLAR doğmaz.
ÖLÜM, şu anki halinizle tahmin bile edemeyeceğiniz yeni hale dönüşmüş olmanızdır, yani DÖNÜŞÜMDÜR. Dünyada HERKES her gün ÖLÜR ve her gün yeniden DİRİLİR; uyku ve uyanma hallerinde. İnsanların hepsi her gün İŞİTME duyusu hariç, diğer 4 DUYU organı ile ölür ve her gün organları YENİLENİR ki bu UYKU halidir.
HACC Suresi 5.Ayette, ANNE RAHMİNDEKİ 3 ayrı YARATILIŞTAN bahsediyor. Her DÖNÜŞÜM, yeni bir ÖLÜMDÜR, yeni bir DİRİLMEDİR, yeni bir YARATILIŞTIR.
Anne karnındayken ANNENİZİ ve DÜNYA hayatını göremediğiniz gibi, dünyadayken de ALLAH'I ve AHİRETİ göremezsiniz.
İlk yaratıldığımız TOPRAK nasılki SU ile canlanıyorsa, ölü bir KALBİN canlanması da ALLAH için imkansız değildir.
ATOMLARIN içindeki ELEKTRONLARIN ömrü ise 66 OKTİLYON YIL (Oktilyon, 10 üzeri 27 demek) yani evrenin şu anki yaşının 5 KENTİLYON katıdır.
HACC Suresi 5.Ayet: “Ey insanlar! Eğer siz öldükten sonra dirilmekten şüphe ediyorsanız, bilin ki: Biz sizi ilkin TOPRAKTAN, sonra bir NUTFEDEN, sonra bir YAPIŞKAN HÜCREDEN, sonra esas unsurlarıyla hilkati tamamlanmış, ama bütün azalarıyla henüz tamamlanmamış bir çiğnem et görünümünde bir CENİNDEN yarattık ki, kudretimizi size açıkça gösterelim.
MÜNAFIKLAR, HADİS kavramı olmayan HRİSTİYANLIKTA ve MUSEVİLİKTE, kitapları değiştirdiler ama KURAN-I KERİM'İ değiştiremezler, bu yüzden bazı hadisleri değiştirdiler; zaten KURAN-I KERİM'İ de değiştirmeye güçleri yetseydi HADİSLERE gerek duymazlardı. Ama ALLAH'IM buna asla izin vermez.
ATEİSTLER, göremedikleri herşeye GÖRÜNMEZ diyorlar, halbuki görememek onların KISITLI ALGILARINDAN. O yüzden GÖRÜNMEYEN diye bir şey yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ vardır.
GÖRÜNMEYEN, GÖREMEDİĞİMİZDİR.
Bizi hayvanlardan ayıran şey ve değiştirebildiğimiz tek şey yani bizim ÖZGÜR İRADEMİZ olan DÜŞÜNCE KIRILIM NOKTALARIMIZDIR yani ANALİZ (SENTEZ) YETENEĞİMİZDİR.
Hayat TEZ ve ANTİTEZLERDEN oluşur yani ETKİ ve TEPKİLERDEN. DÜŞÜNCE (AKIL) dışındaki TÜM KAİNAT, kuralları ve hareketleri ALLAH tarafından belirlenmiş ve BÜYÜK PATLAMADAN bu yana NEDEN-SONUÇ olarak birbirine bağlı zincirleme TEZLERDİR; aynı şekilde aynı yukarıdaki cümle gibi olan DÜŞÜNCE ise ANTİTEZDİR yani TEPKİDİR yani içimizdeki PARALEL EVRENLERDİR. Bu tüm ETKİLER ve tüm TEPKİLER birbirini her zaman etkiler. DÜŞÜNCE, büyük patlamadan bu yana nesillerce DNA vasıtasıyla aktarılmıştır. BEYİN dahil tüm organlarımız da TEZLERE dahildir. SEVGİ, VİCDAN, İRADE de ANTİTEZ olan AKILA dahildir.
AKLIN zirvesi İRADEDİR yani SENTEZDİR. Her 1000 insanda belki de 1 kişide olabilen bir yetenektir bu. Bu yetenek kullanılırsa kimi insanı EVLİYA yapar, kimi insanı ALİM yapar. Ama bu yetenek kullanılmazsa, gününü geçirmek için yaşayan SIRADAN, GELENEKLERE bağlı, KİŞİLERE TAKILI kalan, TEK TARAFLI düşünen, GÖZ PERDESİ açılmamış, GÖREMEDİĞİNİ GÖREMEYEN, aklını kullanamayan kişiler, oluşur. Yani ATEİSTLER (KAFİRLER), MÜNAFIKLAR ve BİLMEDEN İNANANLAR oluşur bu yetenek kullanılmazsa. Bu yetenek nesilden nesile AKTARILMAZ, sadece onu kullanan kişilerde vardır ve nesilden nesile aktarılmayan tek yetenektir. Kulun istemesiyle, ALLAH da diler ve bu yetenek oluşur. ATEİSTLER ve MÜNAFIKLAR gibi SIRADAN insanlar, bu yeteneği KULLANAMAMA hastalığındadır, dolayısıyla DÜŞÜNCELERİNİ içe kapalı bir şekilde hiçbir zaman değiştirmezler. BİLİM ile DİNİN ayrı olduğunu söyleyen MÜNAFIKLAR gibi hep sabit fikirlidirler, ÇOK YÖNLÜ olamazlar. Ama insanların en büyük çoğunluğu BİLMEDEN İNANANLARDIR yani GÜNÜ GEÇİRENLERDİR, onlar insanların özgürlüklerine karışmazlar MÜNAFIKLAR gibi. Yani sadece önüne bakarlar.
MÜNAFIKLAR, HADİS kavramı olmayan HRİSTİYANLIKTA ve MUSEVİLİKTE, kitapları değiştirdiler ama KURAN-I KERİM'İ değiştiremezler, bu yüzden bazı hadisleri değiştirdiler; zaten KURAN-I KERİM'İ de değiştirmeye güçleri yetseydi HADİSLERE gerek duymazlardı. Ama ALLAH'IM buna asla izin vermez.
IŞIK, saniyede dünyayı 7 kere dönebiliyorken, Ay yörüngesine çıktığında 7 saniyede dünyayı 1 kere dönebiliyor.
AY, ışık hızında hareket etseydi, yörüngesinde 1 günde 1000 yıllık dönüşü kadar Dünyanın etrafını dönerdi.
CİNLERLE alakalı KORKU FİLMLERİ sizi aldatmasın. Gerçekten CİN musallat olan varsa, tek ilacı İMANINIZI SAĞLAMLAŞTIRMAK.
CİNLERİN ÇARPTIĞINA ve MUSALLAT OLDUĞUNA inanıyorsunuz. Halbuki sadece ALLAH çarpar. ALLAH'A ŞİRK koşmuş oluyorsunuz. Bi düşünün bakalım niye musallat oluyorlar size. Herşey ALLAH'IN DİLEMESİYLE olur.
ALLAH'IM şunu diyor size 'Normalde görmediğiniz halde şu an bu CİNLERİ görüyorsunuz. BÜYÜLERİN etkisini görüyorsunuz. Ama ALLAH'I niye göremiyor ve tam olarak inanmıyorsunuz' CİNLER ve BÜYÜLER kalbinde SAĞLAM İMAN olan insanlara ETKİ etmezler. PEYGAMBERİMİZE de büyü yapıldı ama TUTMADI. Tuttuğunu iddia edenler BÜYÜ MİSYONERLERİ olan SİYONİST YAHUDİLERDİR.
Uykuda KABUS gördüğünüzde ne yapıyorsunuz uyanmak için? Ya UYKUDA olduğunuzu hatırlıyorsunuz yada GÖZ KAPAKLARINIZI açıyorsunuz. CİNLERİ gördüğünüzde, ALLAH dışındaki herşeyin sadece HAYAL olduğunu hatırlayınız ve UYANIN artık. Sizi UYUTMALARINA izin vermeyin. ALLAH'IM HERŞEYE KADİRDİR.
KURAN-I KERİM'DE ayette söylediği gibi, sizin Kuran-ı Kerim'den ve Peygamberimizden başka hiçbir REHBERE ihtiyacınız yoktur.
YILDIZLARIN ÖLÜMÜ, ya beyaz cüceye, ya nötron yıldızına, ya da KARA DELİĞE dönüşümüyle olur.
Yıldızların ÖLÜMDEN SONRAKİ HAYATINDA, kara delikler de en az 10 üzeri 100 yılda yani 1 GOOGOL YILDA buharlaşacaktır.
Yani yaşarken ÖLÜMDEN SONRAKİ HAYATINI gördüğümüz bir çok varlık olmasına rağmen, kendimizin DİRİLTİLECEĞİNE inanmamamız çok tuhaf.
Bir arkadaş demişki: 'Önce NUR Suresi 31.Ayeti oku. Sonra insanlara birşeyler öğret' Ama beni ilgilendiren NUR Suresi 31.Ayet değil, NUR Suresi 30.Ayet'
GÖRÜNEN sizi aldatmasın. ÖNYARGINIZI parçalayacağım.
İnsanların çoğu 20'li yaşlarda ÖLÜRLER, 70'li yaşlarda GÖMÜLÜRLER.
Aradaki 50 yıl, SUSUZ TOPRAK gibi KURAKTIRLAR.
Ufacık bir ZERREYİ yaratan, HERŞEYİ yaratabilir. Yaratmak, SAHİBİ olmaktan daha büyük bir kavramdır.
YARATAN, yarattığının TÜM ATOMLARININ ve ATOMALTI parçacıklarının başından sonuna TÜM HAREKETİNİ bilir ve yönetir.
BİLDİĞİ ama YÖNETMEDİĞİ tek şey, kullarına verdiği ÖZGÜR İRADELERDİR.
Bir varlığı, büyük yapan SABRININ BÜYÜKLÜĞÜDÜR. Sabırsızlık ise, küçük varlıkların özelliğidir.
Yeryüzüne yılda 10 SEKSİLYON YAĞMUR damlası, Dünya yaratıldığından beri 45 NONİLYON yağmur DAMLASI düştüğü
ve hiçbir yağmur damlasının birbiriyle kesişmediği,
KURŞUN gibi hızda yere düşmediği,
topluca değil de TEKER TEKER damlalar halinde yere düştüğü ve
tuzlu sulardan buharlaştığı gibi TUZLU olarak değil de TATLI su olarak yere düştüğü, MUHTEŞEM bir gerçek.
SES VE PARLAKLIK
1100 DESİBELLİK ses, EVRENİ YOKEDEBİLİR. 1883 yılında KRAKATAO YANARDAĞI patlaması sırasında çıkan 310 desibellik ses, insan KULAĞI için tehlike sınırı olan 150 desibelden 10 KATRİLYON kat, ATOM BOMBASININ 250 desibellik sesinden 1 milyon kat fazladır. Metrekarede 0,01 GOOGOL WATT gücündeki 1100 desibellik ses evreni yokedebilir. 120 desibellik sesin gücü 1 watt dır.
En büyük karadelik Ton-618, güneşten 140 TRİLYON kat PARLAKTIR, güneşin çapının 160 milyar katıdır ve
güneşin kütlesinin 66 milyar katıdır.
Çapı 880 seksilyon kilometre (yaklaşık 1 xonametre yani 1 oktilyon metre) ve yaşı 440 katrilyon saniye olan EVRENDEKİ en hızlı turu, saniyede 7 KATRİLYON tur (7 PETAHERTZ) ile 66 oktilyon yıllık ömrü olan ELEKTRONLAR atarlar.
Yüzey alanı 6 kentilyon metrekare yani 6 gigametrekare olan GÜNEŞİN çapının 2150 katı olan yani çapı 3 milyar kilometre olan Stephenson 2-18 YILDIZI, Güneşten 440 bin kat parlak olup, içine 10 milyar Güneş veya 13 katrilyon Dünya (Hacmi 1000 megametreküp yani 1 trilyon kilometreküp yani 1 yottalitre olan Dünya) sığabilir. Stephenson 2-18'in 1 günü 18,5 saat sürerken, Güneş'in ve Ay'ın 1 günü 27 gün sürmektedir.
Atomlardaki boşluklar çıkarılırsa Dünyamız bir misket, tüm insanların tamamı da bir küp şeker boyutuna sıkıştırılır. Yani her bir insan, toplu iğne ucu yani toz parçası kadar olurdu. Saniyede 75 bin km hızla 700 kez kendi etrafında dönen, ışık hızının 4te biri hızda maddeleri kendine çeken, dünyanın kütleçekim kuvvetinden 1 katrilyon kat güçlü olan (Dolayısıyla orada cisimlerin ağırlıkları 1 katrilyon kat artar.), 1 trilyon gauss manyetik alana sahip olan (MAGNETARLAR ise 1 katrilyon gauss manyetik alana sahiptirler.), yüzey sıcaklığı 10 milyon dereceyi bulan ve metreküpte 100 trilyon ton olan NÖTRON YILDIZLARININ 1 milyar tonluk (Everest Dağı kütlesine eşit) 1 çay kaşığı parçası nötronyum maddesi gibi (çelikten 10 milyar kat sert) olurduk.
AŞIK OLUNACAK, SEVİLECEK tek varlık ALLAH'TIR.
O'nun dışındaki tüm varlıklar, sadece O'nun bize HEDİYELERİDİR.
Ben Allah'ıma AŞIĞIM. ALLAH'IMA şükürler olsun GÜNDE 5 VAKİT namazı kaçırmam. Her saniye ALLAH'I ANARAK, ALLAH katındaki BİLGİMİ artırmaya çalışırım her saniye. GECELERİ bile en fazla 2 SAAT uyurum.
Bunları kendimi övmek için DEĞİL, insanlara şunu anlatmak için yazdım: ALLAH katında GECE ve GÜNDÜZ yoktur, ZAMAN kavramı yoktur. Hangi günün CUMA GÜNÜ, hangi gecenin KADİR GECESİ, hangi ayın da RAMAZAN AYI olduğunu bilemeyiz. Onun için her an, her saniye ALLAH'I ANMAYI bırakmamalıyız. CENNET için değil, ALLAH'IN RIZASI için, ALLAH'I GÖREBİLMEK için. ALLAH'I ANMAK, en büyük ibadettir.
Adam karısına kısa etek giyme diyor. Karısı onunla gezerken uzun etek giyiyor, o yanında YOKKEN kısa etek giyiyor. Adam da bunu fark edip, ceza vermeyip, SABIRLA hatasından dönmesini bekliyor. Onun İRADESİNE karışmıyor ama çevresini ayarlıyor. Onun hep kapalı kıyafetlilerle karşılaşmasını sağlıyor. Ama kadın bir türlü eşine gerçeği itiraf etmiyor. Eşi ilk duyduğunda hemen ceza verebilirdi. Kadının bahanesi BEN SENİ GÖRMÜYORDUM olabilir mi? Yada adam ceza verseydi, GÜVEN duyacak mıydı bidaha ona, yada kadının bir daha giymeyeceğinin garantisi var mıydı? Kadının başına BELA gelince, o zaman zaten pişmanlık duyarsa iş işten geçmiş olur.
Sevgilinizden ayrılırken, bırakın hatayı karşı taraf yapsın. Pişmanlık duymayın, o pişmanlık çeksin. VAZGEÇEN olmayın, VAZGEÇİLMEYEN olun.
RUH EŞİ olabilmek için, o kişinin siz söylemeden sizi OKUMASI lazım.
Gerçek DİSİPLİN yani SAYGI, onu görmediğinizde de olan disiplindir. Herkes sevdiğini söyler, ama SAYGILIYI bulmak çok zordur.
Sonsuz DİSİPLİNLİ ve sonsuz SABIRLI ALLAH, tüm yarattıklarının tüm hareketlerini BİLİR ve YÖNETİR.
BİLDİĞİ ama YÖNETMEDİĞİ tek şey, kullarına verdiği ÖZGÜR İRADELERDİR.
Bir varlığı, büyük yapan SABRININ BÜYÜKLÜĞÜDÜR. Sabırsızlık ise, küçük varlıkların özelliğidir.
AHLAK (AKIL), CANLI olabilmeyi; DİN (İRADE) ise İNSAN olabilmeyi sağlar.
İnsanlar, ACIKTIKLARI için yemek yerler. Aklını kullanan İNSANLAR ise, açlık, DÜŞÜNMESİNE mani olmasın diye yemek yer.
İnsanlar, CİNSEL TATMİN olmayı İÇGÜDÜ olarak yaparlar. Aklını kullanan İNSANLAR ise, cinsel açlığın DÜŞÜNMESİNE mani olmasın diye.
İnsanlar, ÖLMEMEK için ihtiyaçlarını giderir. Aklını kullanan İNSANLAR ise, aklının TAMAMINI kullanmasına hiçbir ihtiyaç engel olmasın diye.
Eğer ACIKTIĞINIZ için yemek yerseniz, yemek seçersiniz ve doyunca beyniniz durur. Eğer DÜŞÜNMEK için yemek yerseniz, yemek seçmezsiniz ve doyunca beyniniz açılır. Beyni KAPALI olan insan ŞÜKREDEMEZ ve diğer AÇ OLANLARI göremez. Ama beyni AÇIK insan görebilir.
SİGARA içmek ve KENDİNİ TATMİN etmek, tıpkı KAHVE içmek gibi sizi UYANDIRIYORSA ve daha faydalı DÜŞÜNMENİZE yardımcı oluyorsa, ÖNCELİĞİNİZ doğru. Ama sadece AÇLIK ve ZEVK için yapıyorsanız, ÖNCELİĞİNİZ yanlış.
Mutlu olmak BEYİNDE biter. AKIL yoksa, birçok servetiniz de olsa, MUTLU olamazsınız ve diğer insanları göremezsiniz. O yüzden, AKIL ve İRADE, bizi GERÇEK İNSAN yapan yani HAYVANLARDAN ayıran özelliktir. İnsanın en büyük İHTİYACI, AKLINI kullananilmektir.
ATEİST biri, AKLINA inanır. Düşüncenin Çekim Yasası ile SEVGİ ve İKNA gücünün varlığı ile 2 insan aklının birbirini hatta birden fazla aklı etkileme gücü olduğuna inanır. Bu aynı atomun 2 ELEKTRONUNUN birbirinden sonsuz mesafede uzakta da olsa birbirini etkilemesi yani KUANTUM DOLANIKLIĞI ile aynıdır. Demekki TÜM AKILLAR, tüm RUH adlı İlahi Bilgi Kodları ve TÜM KAİNAT görebildiklerimiz ve göremediklerimizle birlikte tek bir BÜTÜNÜN parçalarıdır. PANTEİZM ile karıştırmayın bunu. KAİNATIN kendisi değildir ALLAH. Bütün varlıkları da içinde bulunduran ALLAH, tüm KAİNATTAKİ herşeyi, SINIRSIZ FARKLILIKLAR şeklinde YARATMIŞTIR. Yani kendi TEK SONSUZLUĞU ile başı ve sonu olan SINIRSIZLARI yaratmıştır.
ALLAH'I inkar etmek, herşeyi ama gördüğünüz ve göremediğiniz herşeyi, AKLI da inkar etmektir. AKILA inansaydı, tüm AKILLARIN aynı bütünün FARKLILAŞMIŞ parçaları olduğunu bilirlerdi. AKLI farklılaştıran faktörler ise, çevresel ve geleneksel faktörler ve DNA dır. İRADE yani seçim özgürlüğü ise, tıpkı ALGI gibi, FARKLI varlıklar düzeni içinde KENDİLİĞİNDEN oluşması zorunlu bir yönelimdir. Sadece İYİYİ ve KÖTÜYÜ seçme özgürlüğü değil, tüm farklılıklarla ETKİLEŞİM özgürlüğüdür İRADE. RUH adlı İlahi Bilgi Kodları canlı ve cansız tüm varlıklarda varken, İRADE ise AKLI olan tüm varlıklarda vardır.
Örneğin bir şeye DOKUNMAK İMKANSIZDIR çünkü 2 ATOM birbirine asla dokunamaz. Ama bize dokunmuşuz gibi hissettiren şey ALGIDIR. Göremediğimiz varlıkları göremememizin nedeni de ALGIDIR. Aynı şekilde hiçbir şey KATI değildir. Ancak ELEKTRONLARIN çekirdeğin etrafında saniyede 7 KATRİLYON TUR dönmelerinden dolayı, bize KATILIK hissi verir. İRADE de böyle birşeydir. Yaptığımız tüm seçimler, beyinde çevresel ve nörolojik faktörlerin etkisiyle çoktan gerçekleşmesine rağmen bize şimdi oluyormuş gibi hissettirir. Karasineklerin zamanı bizden 4 kat yavaş hissetmesi gibi, insanlar da zamanı ALLAH'IN katındaki zamandan TRİLYON KAT yavaş hissederler. Evrenin ömrü olan 6 GÜNÜ, bizim 13 milyar yılmış gibi hissetmemiz gibi. Yani seçimlerimizi çoktan yaptık ama çok yavaş hissediyoruz.
DÜNYA insanlara göre, 3 boyutlu bir KÜREDİR. Ama ALLAH'A göre, TÜM KAİNAT 2 boyutlu bir LEVH-İ MAHFUZ kitabıdır.
Gerçek bilim, İNSANİ bilim değil, İLAHİ bilim olduğuna göre; tüm kainat DÜZDÜR, dolayısıyla DÜNYA 1 boyutlu bir NOKTA gibidir. Ama biz insanlar, BEYİNLERİMİZ olan PARALEL EVRENLERİ de dahil edersek, kainatı 4 BOYUTLU görüyoruz.
ZAMAN, kainatın da üstü bir boyuttur. Sadece İNSANİ zamanı aşabilirsiniz, İLAHİ zamanı aşamazsınız.
TIPKI özgür irade olan İNSANİ KADERİNİZİ değiştirebilecek, ama İLAHİ KADERİ değiştiremeyecek olduğunuz gibi.
Ne demişler: 'KADERİN ÜSTÜNDE BİR KADER VARDIR.'
Bütün canlılar ALLAH'I zikrederler HER SANİYE. Ama ARAPÇA AŞIĞI insanlar, onların KUŞÇA, ASLANCA gibi dillerini KUTSAL DİL saymazlar.
Keşke o kişiler önce İNSANCA konuşup, İNSANCA düşünebilmeyi öğrenebilseler.
ARAPÇA ve TÜRKÇE, TÜM DİLLER, sonsuz BİLİM sahibi ALLAH'I anlamak için sadece ARAÇLARDIR.
ÖLÜMDEN SONRA DİRİLMENİN KESİN DELİLİ
ÖLMEK, SON DEĞİL, DÖNÜŞÜMDÜR.
TIRTIL ölünce, KELEBEK doğar.
GÖRÜNMEYEN yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ vardır.
ÖLMEK, sadece KALBİN DURMASI ise; anne karnında neden 4ncü HAFTADAN itibaren KALP oluşmaya başlıyor? Demekki, kalpsiz olarak 4 HAFTA yaşayabiliyoruz.
Yada ÖLÜM, vücudumuzdaki tüm 100 TRİLYON HÜCRENİN ölmesi ise, HER GÜN ÖLÜYORUZ; çünkü her gün 330 MİLYAR HÜCRE ölüyor ve yenileniyor vücudumuzda.
SUYUN oluşması için, HİDROJENİN YANICI özelliği ile OKSİJENİN YAKICI özelliği ÖLÜYOR.
YILDIZLARIN ÖLÜMÜ, ya beyaz cüceye, ya nötron yıldızına, ya da KARA DELİĞE dönüşümüyle olur.
Yıldızların ÖLÜMDEN SONRAKİ HAYATINDA, kara delikler de en az 10 üzeri 100 yılda yani 1 GOOGOL YILDA buharlaşacaktır. Yani yaşarken ÖLÜMDEN SONRAKİ HAYATINI gördüğümüz bir çok varlık olmasına rağmen, kendimizin DİRİLTİLECEĞİNE inanmamamız çok tuhaf.
Yıldızların SÜPERNOVA patlamalarıyla oluşan YILDIZ TOZLARINDAN vücudumuzdaki TÜM ATOMLAR oluşur.
Yani YILDIZLAR ölmeden İNSANLAR doğmaz.
ÖLÜM, şu anki halinizle tahmin bile edemeyeceğiniz yeni hale dönüşmüş olmanızdır, yani DÖNÜŞÜMDÜR. Dünyada HERKES her gün ÖLÜR ve her gün yeniden DİRİLİR; uyku ve uyanma hallerinde. İnsanların hepsi her gün İŞİTME duyusu hariç, diğer 4 DUYU organı ile ölür ve her gün organları YENİLENİR ki bu UYKU halidir.
HACC Suresi 5.Ayette, ANNE RAHMİNDEKİ 3 ayrı YARATILIŞTAN bahsediyor. Her DÖNÜŞÜM, yeni bir ÖLÜMDÜR, yeni bir DİRİLMEDİR, yeni bir YARATILIŞTIR.
Anne karnındayken ANNENİZİ ve DÜNYA hayatını göremediğiniz gibi, dünyadayken de ALLAH'I ve AHİRETİ göremezsiniz.
İlk yaratıldığımız TOPRAK nasılki SU ile canlanıyorsa, ölü bir KALBİN canlanması da ALLAH için imkansız değildir.
ATOMLARIN içindeki ELEKTRONLARIN ömrü ise 66 OKTİLYON YIL (Oktilyon, 10 üzeri 27 demek) yani evrenin şu anki yaşının 5 KENTİLYON katıdır.
HACC Suresi 5.Ayet: “Ey insanlar! Eğer siz öldükten sonra dirilmekten şüphe ediyorsanız, bilin ki: Biz sizi ilkin TOPRAKTAN, sonra bir NUTFEDEN, sonra bir YAPIŞKAN HÜCREDEN, sonra esas unsurlarıyla hilkati tamamlanmış, ama bütün azalarıyla henüz tamamlanmamış bir çiğnem et görünümünde bir CENİNDEN yarattık ki, kudretimizi size açıkça gösterelim.
Ahirette HANGİ DİLDE konuşacağız diye sormuşsunuz.
Sadece AĞZIMIZ konuşmayacakki, TÜM ORGANLARIMIZ konuşacak. GÖZLERİN konuşması için DİLE ihtiyaç var mı? Kesin olan şey, tüm organlarımız ANLAYACAĞIMIZ DİLDEN konuşacaklar.
Normalde konuşmak, GİTARDAKİ TELLER misali SES TELLERİNİN titreşimiyle oluşur. Bu yüzden, KONUŞMAK, içimizdeki MÜZİKTİR.
TİTREŞEN herşey KONUŞUR. Ama her FREKANSI duyamayız. Zaten ALLAH dilerse, CANSIZ MADDELER bile konuşur.
Zaten CANSIZ madde yoktur. Onların içinde bile ATOMLAR hareketlidir. Dolayısıyla onların da RUHLARI vardır. RUH, ALLAH'IN OL EMRİDİR, varlığın yaratılış amacıdır, İlahi Bilgi Kodlarıdır.
'ALLAH 6 GÜNDE evreni yarattı.' manası 'Allah, 6 GÜNLÜK evren yarattı.'
Allah'ın EVİ olan CENNETİ, tüm KAİNATTAN daha büyük bir yer olarak düşünün. CEHENNEMLİKLERİN de, yaşamın olmadığı, HİÇLİĞİN ve SONSUZ YOKOLUŞUN olduğu KAİNATIN DIŞI gibi bir yer olan CEHENNEME atıldığını düşünün.
Herkes CENNETE gidecekmiş gibi, TERTEMİZ doğar. Zaten AHİRETİN esas yeri CENNETTİR, çöplüğü CEHENNEMDİR. Binlerce yıl önce ölenle, şimdi ölen tüm insanlar ZAMANDAN MUAF olarak AYNI ANDA göz açıp kapayıncaya kadarki sürede AHİRET meydanında DİRİLİRLER.
MATEMATİK bilmeyenin ADALETLİ olamayacağı gibi; EVRENİN büyüklüğünü tam anlamayan insan, ALLAH'IN büyüklüğünü tam anlamış olmaz ve ALLAH'A bilmeden inanmış olur. ALLAH'I bilerek inananları, şeytan kesinlikle kandıramaz.
Şeytanı KİBİRLİ yapan, şeytanın ALLAH'IN büyüklüğünü tam olarak anlamamasıydı. 6000 yıl ALLAH'I bilmeden ibadet etmiş. Halen daha bilmiyor. AKLIN ve BİLGİNİN düşmanı olan bir insana SONSUZ tane MUCİZE göstersen, başına SONSUZ tane MUSİBET gelse yine akıllanmazlar. ATEİSTLER de AKLININ mühürlenmesini dilemişler ALLAH'TAN.
MATEMATİK bilmeyenin ADALETLİ olamayacağı gibi; EVRENİN büyüklüğünü tam anlamayan insan, ALLAH'IN büyüklüğünü tam anlamış olmaz ve ALLAH'A bilmeden inanmış olur. ALLAH'I bilerek inananları, şeytan kesinlikle kandıramaz.
Bu yüzden bu dünya AKILLILAR ve AKILSIZLAR dünyası. AKILLILAR bu dünyada, AKILSIZLAR öbür dünyada ceza çekecekler.
Allah'ı BİLMEK ve ANLAMAK, Allah'a İNANMAKTAN daha üstündür. Aynı şekilde Kuran-ı Kerim'i BİLMEK ve ANLAMAK, onun SİHİRLİ olduğuna İNANMAKTAN daha üstündür.
Melekler HZ.ADEM'E secde ederlerken, peygamber olduğu için değil, ALLAH'IN EMRİ olduğu için secde etmişlerdir. Çünkü sadece ALLAH'A secde edilir.
Bir arkadaşım, hep AYNI yazılar paylaşıyorsun demiş. Ben her gün FARKLI paylaşımlar yapıyorum. Ama İLGİ ALANINIZ din değilse, size her yazım AYNI gelir.
Mesela ATEİSTLERE Kuran-ı Kerim hep aynı ayetleri yazıyormuş gibi gelir. Ama her ayet FARKLIDIR. İLGİ alanınız olmazsa, farkedemezsiniz.
AYNI şekilde ÇİNLİLER bize hep AYNI insanlar gibi gelir. Aralarındaki farkı sadece o milletten olanlar bilebilir.
Tüm YILDIZLAR, uzay ile ilgilenmeyen insana hep AYNI gelir.
MUCİZEYE inanmayan bir insan, ölü insanın diriltilmesini bile SIRADAN görür.
HZ.İSA'ya sormuşlar, Ölü diriltmekten daha zor ne olabilir?
Demiş ki, 'Anlamayana, anlatmak.'
Beyinlerin KİLİTLİ olan yerlerini yani ölü NÖRON hücrelerini CANLANDIRMAZSANIZ yani EKSİK DÜŞÜNÜRSENİZ, İLGİ ALANINIZ olmayan herşey size AYNI ve KAOTİK görünür. Halbuki hiçbir şey RASTGELE değildir, DÜZEN içindedir.
MUCİZELER, sıradan şeylerde OLAĞANÜSTÜ olanı gördüğünüz an başlar.
FATURAYI KİME KESELİM zihniyetindeki herkes zaten ÇOK AHLAKLI.
Halen ŞEYTANA UYDUM diye kendi şerefsizliğini şeytana suçlayan insanlar hep var. Sanki şeytan olmasaydı, melek olacaktı beyinsiz. Sanki ALLAH gibi taptığı PARASINI fakirlere dağıtacaktı. Herkes ZEKATINI verseydi, FAKİR kalmazdı. Herkes KUL HAKKINA saygılı olsaydı, dolandırıcılık ve taciz olmazdı. Bi tutturmuşunuz TESETTÜR diye. Sanki herkes TESETTÜRLÜ olsa, kimse AHLAKSIZ olmayacak?
Bide tutturmuşsunuz ATATÜRK olmasaydı, herkes KURAN-I KERİM'İ adam gibi anlardı diye. Ulan sanki OSMANLI DEVLETİ döneminde eğitimde, bilimde çok iyiydik de, EĞİTİME önem veren ATATÜRK sayesinde cahil kaldınız dimi?
Ya gerçekten KİŞİLERE, ŞEKLE, GÖSTERİŞE takılı kalan herkes BEYİNSİZDİR.
ŞEYTAN hiç yaratılmamış olsaydı bile, insanların çoğunun NEFSİ BOZUK olduğundan yine ŞEYTAN gibi olurdu ve sırf şeytanın ALLAH'A dediği gibi insanları ALLAH YOLUNDAN döndürmeye çalışırlardı.
Çoğu kişi SABRETMİYOR, ŞÜKRETMİYOR ve KUL HAKKI YİYOR.
AHLAKIN 3 ŞARTI
1.Kul Hakkı Yememek (Adam öldürmemek, hırsızlık ve dolandırıcılık yapmamak, taciz ve tecavüz etmemek, kimseyi rahatsız etmemek, adaletli olmak)
2.Sabretmek.(Herkesi dinlemek, herkese saygılı olmak, kimseyi üzmemek, eline beline diline sahip çıkmak)
3.Şükretmek. (Malını fakirlere dağıtmak, Yardım etmek, Kıymet bilmek, değer vermek)
İSLAMIN 5 ŞARTI
1.Kelime-i Şehadet 2.Namaz kılmak.
3.Oruç tutmak. 4.Zekat vermek.
5.Hacca gitmek.
BAKIŞ AÇINIZI değiştirmeden, ACINIZI değiştiremezsiniz.
Dünya yüzeyinin 150 km altında 1 katrilyon ton ELMAS bulunduğu tespit edilmiş. Elmasın gramının 30 bin dolar olduğu ve dünyanın en zengin ailesi olan ROTHSCHİLD ailesinin servetinin 240 TRİLYON DOLAR olduğu hesap edilirse, Dünyadaki elmaslar ile Dünyadaki 8 milyar kişinin her biri o ailenin 15 katı kadar ZENGİN olabilir demektir. Evrenin en büyük elması ise, V886 Centauri beyaz cüce yıldızının çekirdeğidir ve 10 desilyon karat yani 2 desilyon gramdırki, bu ise dünyadaki elmasın 2 TRİLYON katıdır.
Herşeyin TESADÜFEN oluştuğuna inanan ve AKLI ile ve İNSANİ BİLİM ile evrendeki her sırrı çözeceğine inananlara soruyorum: Sizce inanmadığınız ALLAH sizi elmasın 1 GRAMI ile bile zengin edecekken, neden bu kadar elmasın gezegenlerin merkezinde olmasına izin vermiş? İMTİHAN için olabilir mi? BASINÇ olduğu için ELMAS oluyor diyeceksiniz. O zaman neden yaşam amacı PARA ve hayatın keyfini çıkarmak olan TEK CANLI olarak yaşıyorsunuz? Ufacık bir SIKINTIDA BASINÇTA isyan ediyorsunuz. TOPRAĞIN üstünün değil, TOPRAĞIN altının değerli olduğunu görmüyorsunuz. Sahip olduğunuz ARAZİLERİNİZİN altında binlerce ton ELMAS, üstünde binlerce ton OKSİJEN varken halen daha sadece GÖRDÜKLERİNİZE inanıyorsunuz ve hayatın KEYFİNİ çıkardığınızı zannediyorsunuz.
Dünyada şu ana kadar yaşamış 110 milyar insan, 2 milyar saniyelik hayatları boyunca, her saniye 3000 tane hidrojen atom üretseler, 602 SEKSİLYON atom içeren 1 GRAMLIK HİDROJEN ATOMU ancak oluşturabilirler.
Buna rağmen, 1 nena yani 1 oktodesilyon atom bulunan ve kütlesi 2 desilyon gram yani 2 vundagram olan GÜNEŞ, saniyede 400 septilyon joule yani 4 desilyon erg enerji üretir ve her saniye 600 milyon ton HİDROJENİ HELYUMA dönüştürürki; bu 10 milyar atom bombasının patlamasına eşdeğerdir yani 1 dakikada dünyanın yaratıldığından beri üretilen enerjiyi üretir.
EŞ SEÇİMİ, anne baba seçimi gibi İLAHİ KADERDİR. Çocuklarını nasılki sen seçemezsen, onların ANNELERİ olacak eşini de seçemezsin.
EVLİLİK, Allah'ın takdiridir; BOŞANMAK ise insanın seçimidir.
BAKARA Suresi 24.Ayet şöyle der: 'Yakıtı İNSANLAR ve TAŞLAR olan cehennem ateşinden sakınınız.'
Bu ayetteki TAŞLAR kelimesi TAŞLAŞAN İNSANLAR anlamındadır. Öyle insanlar vardırki, başlarına binlerce MUSİBET gelse, hatta CEHENNEMDE DE yansalar iman etmezler. Bunlar TAŞLAŞMAYI hakeden insanlardır. TAŞ olarak cehennemde yanmaya devam edeceklerdir. İNSAN olarak yananlar ise, akılları başına gelip GERÇEKTEN iman edinceye kadar yanacaklar ve CENNETİN İLK KATINA gireceklerdir.
TAŞLARA karşı ALLAH'IN MERHAMETİ olmaz. ALLAH SONSUZ MERHAMETLİDİR ve onları TAŞLARA çevirerek SONSUZA kadar onlara olan MERHAMETİNİ de sonlandıracaktır.
İNSANLAR cezasını çektikten sonra CEHENNEMDEN çıkacaklar ama TAŞLAŞAN İNSANLAR ebediyyen cehennemde yanacaklardır.
Yani KARAMSAR olmayın. Çoğu insan CENNETE gidecektir ALLAH'IN SONSUZ MERHAMETİ sayesinde. Ama amacınız CENNETİN İLK KATI değil, CENNETİN 7nci KATI olsun. CENNETİN 7nci KATI sonsuz nimetle doluyken, İLK KATI sınırlı nimetle doludur. AKILLI bir insan olup MUSİBETLERDEN ders çıkarın.
ÖMÜR BOYU iman etmemiş bir insan ÖLÜRKEN de iman etmez. O tarz insanlar CEHENNEMDE yanarken bile iman etmezler. FİRAVUNUN ölürken secde ettiğini zannetseniz de, yine GERÇEKTEN bir iman etmemiştir.
Allah'ın EVİ olan CENNETİ, tüm KAİNATTAN daha büyük bir yer olarak düşünün. CEHENNEMLİKLERİN de, yaşamın olmadığı, HİÇLİĞİN ve SONSUZ YOKOLUŞUN olduğu KAİNATIN DIŞI gibi bir yer olan CEHENNEME atıldığını düşünün.
Herkes CENNETE gidecekmiş gibi, TERTEMİZ doğar. Çocuk olarak ölenlerin İRADESİ olmadığı için, AZAP görmezler. Zaten AHİRETİN esas yeri CENNETTİR, çöplüğü CEHENNEMDİR. Binlerce yıl önce ölenle, şimdi ölen tüm insanlar ZAMANDAN MUAF olarak AYNI ANDA göz açıp kapayıncaya kadarki sürede AHİRET meydanında DİRİLİRLER.
BAKARA Suresi 24.Ayet şöyle der: 'Yakıtı İNSANLAR ve TAŞLAR olan cehennem ateşinden sakınınız.'
Bu ayetteki TAŞLAR kelimesi TAŞLAŞAN İNSANLAR anlamındadır. Öyle insanlar vardırki, başlarına binlerce MUSİBET gelse, hatta CEHENNEMDE DE yansalar iman etmezler. Bunlar TAŞLAŞMAYI hakeden insanlardır. TAŞ olarak cehennemde yanmaya devam edeceklerdir. İNSAN olarak yananlar ise, akılları başına gelip GERÇEKTEN iman edinceye kadar yanacaklar ve CENNETİN İLK KATINA gireceklerdir.
TAŞLARA karşı ALLAH'IN MERHAMETİ olmaz. ALLAH SONSUZ MERHAMETLİDİR ve onları TAŞLARA çevirerek SONSUZA kadar onlara olan MERHAMETİNİ de sonlandıracaktır.
İNSANLAR cezasını çektikten sonra CEHENNEMDEN çıkacaklar ama TAŞLAŞAN İNSANLAR ebediyyen cehennemde yanacaklardır.
Yani KARAMSAR olmayın. Çoğu insan CENNETE gidecektir ALLAH'IN SONSUZ MERHAMETİ sayesinde. Ama amacınız CENNETİN İLK KATI değil, CENNETİN 7nci KATI olsun. CENNETİN 7nci KATI sonsuz nimetle doluyken, İLK KATI sınırlı nimetle doludur. AKILLI bir insan olup MUSİBETLERDEN ders çıkarın.
ÖMÜR BOYU iman etmemiş bir insan ÖLÜRKEN de iman etmez. O tarz insanlar CEHENNEMDE yanarken bile iman etmezler. FİRAVUNUN ölürken secde ettiğini zannetseniz de, yine GERÇEKTEN bir iman etmemiştir.
Allah'ın EVİ olan CENNETİ, tüm KAİNATTAN daha büyük bir yer olarak düşünün. CEHENNEMLİKLERİN de, yaşamın olmadığı, HİÇLİĞİN ve SONSUZ YOKOLUŞUN olduğu KAİNATIN DIŞI gibi bir yer olan CEHENNEME atıldığını düşünün.
Herkes CENNETE gidecekmiş gibi, TERTEMİZ doğar. Çocuk olarak ölenlerin İRADESİ olmadığı için, AZAP görmezler. Zaten AHİRETİN esas yeri CENNETTİR, çöplüğü CEHENNEMDİR. Binlerce yıl önce ölenle, şimdi ölen tüm insanlar ZAMANDAN MUAF olarak AYNI ANDA göz açıp kapayıncaya kadarki sürede AHİRET meydanında DİRİLİRLER.
HELAK edilen tüm KAVİMLER ölürken SECDE ederek ölmüşlerdir ama iman ettiklerinden değil, GAZABA karşı EN KÜÇÜK küçültme hareketi olduğu için.
Sizler AKILLI ve İBRET alan insanlar iseniz, ölürken değil ölmeden ALLAH'A SECDEYE varınız.
ALLAH'IN merhameti, annenin evladına merhametinden SONSUZ kat büyüktürki; bu yüzden CEHENNEMDE azap çeken insanlardan AKILLANMAYANLARI, İNSAN olarak değil, TAŞ olarak SONSUZA kadar yakmaya devam eder. Bu sayede FERYATLARI bile duyulmaz.
Yine yanarken İMAN ETMEYİ seçmeyip, cehennem azabını hissetmemek için, TAŞLAŞMAYI o insanlar ALLAH'TAN isteyeceklerdir.
İşte cehennemde EBEDİYYEN kalacak olanlar, bu TAŞLAŞAN İNSANLARDIR.
Bazı insanlar, kalplerini ve akıllarını dünyadayken TAŞA çevirirler.
BAKARA Suresi 24.Ayet şöyle der: 'Yakıtı İNSANLAR ve TAŞLAR olan cehennem ateşinden sakınınız.'
ARAP kültürünü İSLAM sanmakla, BATI kültürünü MEDENİYET sanmak, aynı hezeyanın sonucudur.
Çocukların, BABALARINA borcu yoktur. BABALARIN, çocuklarına borcu vardır.
YAŞ ilerledikçe PARAYA bağımlılık azalmıyorsa, o kişinin ALLAH'A ve AHİRETE imanı ŞÜPHELİDİR.
Hz.Yakup peygamber bile oğlu Hz.Yusuf peygamber için haddinden fazla üzülmekten korkmaktadır.
Peygamberimiz ve peygamberler ALLAH'IN ortağı değillerdir, sadece elçileridir.
Bu yüzden önceliğiniz HADİSLER değil KURAN-I KERİM olmalıdır.
İnsanların muhabbetlerinin ve düşüncelerinin yüzde 50si PARA, yüzde 50si CİNSELLİK.
ALLAH'A ve AHİRETE inanan bir insanın PARA, CİNSELLİK ve benzeri DÜNYEVİ işlerle işi olmaz.
PARA BİRİKTİREN herkes aklında UFACIK yüzde 1 de olsa 'YA AHİRET YOKSA' diye İHTİMAL düşünüyor.
AHİRETE yüzde 100 inanan insan, PARA BİRİKTİRMEZ.
Para biriktirmekten kastım, mezar taşı için kefen parası biriktirenler, kendileri paraları yastık altı edip çocuklarının ihtiyaçlarına yardımcı olmayanlar, yaşlansa bile topraklarına toprak katmaya parasına para katmaya çalışanlar, ufacık bir para için insanları dolandiranlar, kendisi ölene kadar mirasından hiç pay etmeyenler, tüm malvarlığından hiç ZEKAT vermeyenler yani bunların hepsi HÜMEZE SURESİNİN özeti.
Cinsellik saplantılığından kastım, evlenmek yerine hep zina için yaşayanlar, nefsinin istekleri olan cinsel zevklerin köleleri olanlar, sapıklar, abazalar, milletin karısına kızına bakanlar, kadınları sadece bir cinsel obje gibi görenler, zina edenler, zevk için haram yollar deneyenler, tacizciler, tecavüzcüler.
Herşey CİNSELLİK değildir. NEFSİNİZİN arzuları ŞERDİR yani hayırlı değildir. CİNSELLİK sadece 3 şey için normaldir.
1.Evlilerin ÇOCUK sahibi olması için
- Evlilerin ZİNAYA yönelmesini engellemek için.
- Evlilerin düşüncesini ve aklını cinsellikten tamamen arındırmak için. Ayrıca CİNSELLİKTE herşey temas arzularından dolayı olsaydı, soyunu devam ettirme ihtiyacı da mı temas arzularından kaynaklanıyor? Siz hayatta herşeyi cinsellikten mi ibaret ZANNEDİYORSUNUZ.
HADIM olanlar yani kısırlaştırılanlar bile, hatta engelliler bile AŞIK OLABİLİR.
AŞKI AŞK yapan, cinsellik arzuları değil, GÖRMEDEN DE SEVEBİLMEKTİR.
Dokunmayla AŞK olsaydı, 2 ATOMUN birbirine dokunması İMKANSIZ olmazdı.
Akıllar ve kalpler evlenmezse, BEDENİN hiçbir önemi yoktur.
Bugün ALLAH'A değil de, EVRİM TEORİSİNE inanan insanlar, AKIL ve SEVGİNİN gelişimini açıklayamazlar. Halbuki vücudumuzda sadece 2 GERÇEK ORGAN vardır: BEYİN ve KALP.
Kuran-ı Kerim'de BİLİM ve SANATA en ufak düşmanlık yoktur.
Ayrıca en büyük BİLİM SAHİBİ ve en büyük SANATKAR, ALLAH'TIR. Eseri de KAİNATTIR.
Kim kimin arkasından konuşuyorsa, DEDİKODU yapanları, İFTİRA atanları, ALLAH'A gösterişen ibadet edip PARA konusunda CİMRİLİK yapanları, evlatlarını değil başka DEDİKODUCULARIN laflarını dinleyenleri, torunlarını evlatları gibi sevmeyenleri, BAŞÖRTÜSÜ takıpta AĞZININ dedikodusunu engel olamayanları, içleri FESAT olanları kısacası DEDİKODUCULARI, CİMRİLERİ, İFTİRACILARI, FESATLARI hepsini ALLAH'IMA HAVALE EDİYORUM.
Belalar musibetiniz olunca 'YANDIM ALLAH' demeyin. Hem sizi PARA kurtarmaz, hem de AHİRETTE PARA geçmiyor.
Kendisini İMANLI zannedenlerle görüşeceğiz AHİRETTE. Hatta BU DÜNYADA inşallah.
Kimin KİM olduğunu BİLEMEZSİNİZ.
Dokunmayla AŞK olsaydı, 2 ATOMUN birbirine dokunması İMKANSIZ olmazdı.
AŞKI AŞK yapan, GÖRMEDEN DE SEVEBİLMEKTİR.
Akıllar ve kalpler evlenmezse, BEDENİN hiçbir önemi yoktur.
Güneşin içine 1,3 milyon Dünya, Stephenson 2-18 yıldızının içine 10 milyar Güneş, Ton 618 karadeliğinin içine 2,2 milyon Stephenson 2-18 yıldızı sığar.
Yani Neptün'ün 8,3 ışık saatlik yörünge çapının 40 katı kadar çapa ve 66 milyar Güneş kütlesine sahip bu karadeliğin içine 30 SEKSİLYON Dünya sığar.
Evrende 7 trilyon GALAKSİ, her bir galakside ortalama 10 milyar YILDIZ olduğunu düşünürsek; GÜNEŞİMİZ evrendeki 70 SEKSİLYON yıldızdan birisidir. Ve yıldızların sayısı, dünyadaki KUM TANELERİNİN sayısı olan 4 SEKSİLYONDAN daha fazladır.
Evren'de 700 kentilyon GEZEGEN ve 70 seksilyon YILDIZ olmasına rağmen, CANLILIĞIN olduğu kanıtlanan tek gezegen DÜNYA'DIR.
Bu dünyada şu ana kadar yaşamış 115 milyar insandan biri olan siz; babanızın 4 trilyon SPERMİ ve annenizin 100 bin YUMURTASINDAN oluşabilecek yani doğamamış 400 katrilyon kardeşinizden EN ŞANSLI olanısınız.
Hergün durmadan PARASINA PARA katan ŞERREFSİZLER sayesinde dünyada birçok AÇ ve FAKİR var.
AHİRETTE PARA geçmeyecek, CAYIR CAYIR yanacaksınız MİLYON LİRALARI gözünü kırpmadan eğlence için, mal mülk için yiyen KANI BOZUKLAR.
ALLAH'IM zengine gönlünce harca diye servet vermiyor. Yukarıdaki yazdıklarım benim görüşüm değil, AHİRETTE olacak olanlar. 1 milyon TL ye ARABA alanın vay haline veya 1 milyon TL yi savurarak harcayanin vay haline. HARCAMALAR, insanın öbür taraftaki YÜKLERİDİR. Hepsi AHİRETTE CAYIR CAYIR yanacaklardır. ZEKATINI adam akıllı verseler kurtulurlar ama veren yok NE YAZIKKİ. Sadaka verip ZEKATTAN yırttıklarını zannediyorlar. Hepsi YANACAK o CİMRİLERİN.
Kağıda kadar gelen büyüklük kadardır, kağıttan evrene kadarki.
Yani EVRENİN çapı 7 nonilyon KAĞIT çapı, kağıdın çapı ise 7 nonilyon SİCİM uzunluğudur.
Evrenin çapı 880 seksilyon kilometre, yaşı ise 440 katrilyon saniyedir.
Evrenin çapı 55 minga planck uzunluğu, yaşı ise 4 minga planck zamanıdır.
DÜNYA sicim büyüklüğünde olsaydı, EVREN atomun çekirdeği büyüklüğünde ve KAİNAT da ATOM büyüklüğünde olurdu. KAİNAT, EVRENDEN 1 KATRİLYON kat büyüktür; tıpkı ATOMUN kendi çekirdeğinden 1 KATRİLYON kat HACİME sahip olduğu gibi.
KAF Suresi 16.Ayet: 'Biz ona ŞAH DAMARINDAN daha yakınız.'
Bu ayette şu anlatılır: 2 ATOM hiçbir zaman birbirine DOKUNAMAZ. Dolayısıyla biz hiçbir şeye TEMAS edemeyiz, 2 cisim birbirine dokunamaz ve içimizde olan hiçbir ORGANIN ATOMLARI bize dokunamaz.
Tüm varlıklara ve tüm atomlara sadece ALLAH dokunabilir. Yani ALLAH, size tüm organlarınızdan daha yakındır.
Dolayısıyla atomları SIFIR KELVİN sıcaklığa gelmeden sadece ALLAH durdurabilir. ÖLÜM ise, vücudumuzdaki tüm OKSİJEN atomlarının durması ile gerçekleşen bir UYKU halidir.
Vücudunda 7 oktilyon oksijen atomu bulunan insanın toplam 21 gram elektronu (ölünce 21 gramlık azalma gibi) ve 12 kg protonu vardır.
BU SORUM EVRİMCİLERE: Maddelerin ve hücrelerin yapı taşları ATOMLAR hiçbir zaman EVRİMLEŞMEDİĞİNE göre; sizin EVRİM zannettiğiniz şey, özünde hiç değişmeyen ŞEKLİ YANILSAMA olabilir mi? Sonuçta bir TETRAKROMATIN gördüğü milyonlarca RENGİ göremiyor olmanız, o renklerin yok olduğu anlamına gelmez. ÖLÜMÜN bir son olduğunu düşünüyorsunuz, ama BİG BANG'ten önce başka bir şey olmalı çünkü enerji yoktan var olamaz diyorsunuz. O halde enerji ÖLÜMLE yok da olamaz. Hatta KIYAMET de bir DÖNÜŞÜMDÜR. Herşey aynı anda KIYAMET ile ölebilir ve sonra dönüşebilir. O halde, herşey ölüp dönüşüyorsa, onları dönüştüren herşeyden ayrı olan ALLAH'TIR. Hiçbir şey dışarıdan bir ETKİ olmadan dönüşmeyeceğine göre, DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile DÖNÜŞENİN varoluşlarının BAŞLANGICI aynı anda olamaz. ZAMAN ve ENERJİ sonsuzdur ama BAŞLANGICI belki BIG BANG değildir ama kesinlikle DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile yani YARATICI ALLAH ile aynı BAŞLANGIÇTA değildir. Dolayısıyla ALLAH başı ve sonu olmayandır. Ama ZAMAN ve ENERJİ başı olan ama sonu olmayandır.
BU SORUM EVRİMCİLERE: Maddelerin ve hücrelerin yapı taşları ATOMLAR hiçbir zaman EVRİMLEŞMEDİĞİNE göre; sizin EVRİM zannettiğiniz şey, özünde hiç değişmeyen ŞEKLİ YANILSAMA olabilir mi?
Sonuçta bir TETRAKROMATIN gördüğü milyonlarca RENGİ göremiyor olmanız, o renklerin yok olduğu anlamına gelmez. ÖLÜMÜN bir son olduğunu düşünüyorsunuz, ama BİG BANG'ten önce başka bir şey olmalı çünkü enerji yoktan var olamaz diyorsunuz. O halde enerji ÖLÜMLE yok da olamaz.
Hatta KIYAMET de bir DÖNÜŞÜMDÜR. Herşey aynı anda KIYAMET ile ölebilir ve sonra dönüşebilir. O halde, herşey ölüp dönüşüyorsa, onları dönüştüren herşeyden ayrı olan ALLAH'TIR.
Hiçbir şey dışarıdan bir ETKİ olmadan dönüşmeyeceğine göre, DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile DÖNÜŞENİN varoluşlarının BAŞLANGICI aynı anda olamaz.
ZAMAN ve ENERJİ sonsuzdur ama BAŞLANGICI belki BIG BANG değildir ama kesinlikle DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile yani YARATICI ALLAH ile aynı BAŞLANGIÇTA değildir.
Dolayısıyla ALLAH başı ve sonu olmayandır. Ama ZAMAN ve ENERJİ başı olan ama sonu olmayandır.
SADAKA da KURAN-I KERİM'DE geçer. Ama ZEKAT verme konusunda CİMRİLİK yapanlar genelde sadece SADAKA vererek, kendisini AVUTURLAR. Halbuki SADAKA vaciptir, ZEKAT farzdır. Bu şuna benzer: Yatsı namazının FARZINI kılmayıp, VACİP olan VİTİR ve TERAVİH namazını kılmaya benzer.
Yani ZEKAT vermeyenin, SADAKASI kabul olmaz. ALLAH BİLİR. Ama insanların NİYETLERİNİ ve UYANIKLIKLARINI da bilir ALLAH'IM.
ZEKAT ise Kuran-ı Kerim'de İHTİYAÇ FAZLASI diye geçer.
100 bin TL'ye ARABA alabilecekken, 1 milyon TL'ye ARABA almak da İHTİYAÇ FAZLASIDIR. Yani İHTİYAÇ FAZLASI olan tüm HARCAMALARINIZ, size AHİRETTE YÜK olur. Kuran-ı Kerim'de 40'DA 1 diye bir ORAN yoktur. Dolayısıyla kişi 1 milyon TL'ye ARABA alıp, 25 bin lirasını ZEKAT vermekle kurtulur mu, ALLAH bilir.
HARCAMALARINIZ, size AHİRETTE YÜK olacaktır. Size verilen HER NİMETTEN sorguya çekileceksiniz. Yani ZEKAT, ihtiyaç fazlası olan TÜM MALVARLIĞINIZI kapsar. Kendinizi KANDIRABİLİRSİNİZ ama ALLAH'I kandıramazsınız.
Ama ZEKAT vermek bir yana, KARŞILIKSIZ İYİLİK yapan bile çok az kaldı günümüzde. ALLAH'IN AYETLERİNİ bile PARA karşılığında TEBLİĞ ediyor bazıları.
ALLAH'A ve AHİRETE İMANI olan bir insan, 5 kuruşun hesabını yapmamalıdır.
EVRİM Teorisi, MAYMUNLARI küçük düşürüyor.
Hayvanlar yeteneklerini eksiksiz kullanırken, insanlar AKILLARINI ve yeteneklerini bile bile kullanmıyorlardır.
DİŞİ BAL ARILARI, yıllardır insanları SOKUNCA ölürler insanların DERİ kalınlığından dolayı. EVRİM Teorisi gerçekse, neden ölmemek için bu YETENEKLERİ gelişmedi? İnsanların DERİ kalınlığı mı evrimleşti? MAYMUNLAR çok kıllı olduğundan ve bu yüzden DERİSİ insanlardan daha KALIN olduğuna göre, maymunlardan türemediğimiz KESİN.
HAMAM BÖCEKLERİ bile insanlardan TİKSİNİYORSA, bence MAYMUNLARA da sormak lazım, 'İNSANLARA dönüşmeyi isteyip istemediklerini'.
GİRDAP ETKİSİ, dönmeyle suyun ALTA DOĞRU delik oluşturmasını sağlar.
LAVABONUZ tıkanmışsa, GİRDAP oluşturun, AÇILDIĞINI göreceksiniz.
EVRENDE dönen tüm YÖRÜNGELER de KARANLIK ENERJİNİN, yörüngenin merkezine akmasını sağlar. Ne kadar HIZLI dönerse, o kadar çok ENERJİ AKAR ve AÇILIR.
DÜNYA dönüşüyle GÜNEŞİN yüzeyini, AY dönüşüyle DÜNYANIN yüzeyini etkiler MANYETİK düzeyde.
Bu yüzeylerdeki DÖNÜŞLER de yüzeyin altına doğru MANYETİK GİRDAP oluşturur.
DİKKAT EDİN lütfen. EVRENDE ve DÜNYADA hiçbir şey boşuna dönmüyordur.
DÖNEN varlıklar azalırsa, başka DÖNEN varlıklar ile o DENGE illaki sağlanır. Ancak bide her ETKİNİN bir TEPKİSİ olacaktır TERS yönde yani YUKARI yönde.
Bunun için evrendeki SOLUCAN DELİKLERİNE ve KARA DELİKLERDEN çıkan IŞIMALARA bakabilirsiniz.
AHİRETİN KESİN İSPATI
ÖLMEK, son değil, DÖNÜŞÜMDÜR.
ÖLMEK, sadece KALBİN DURMASI ise; anne karnında neden 4ncü HAFTADAN itibaren KALP oluşmaya başlıyor? Demekki, kalpsiz olarak 4 HAFTA yaşayabiliyoruz.
Yada ÖLÜM, vücudumuzdaki tüm 100 TRİLYON HÜCRENİN ölmesi ise, HER GÜN ÖLÜYORUZ; çünkü her gün 330 MİLYAR HÜCRE ölüyor ve yenileniyor vücudumuzda.
SUYUN oluşması için, HİDROJENİN YANICI özelliği ile OKSİJENİN YAKICI özelliği ÖLÜYOR.
YILDIZLARIN ÖLÜMÜ, ya beyaz cüceye, ya nötron yıldızına, ya da KARA DELİĞE dönüşümüyle olur.
Yıldızların ÖLÜMDEN SONRAKİ HAYATINDA, kara delikler de en az 10 üzeri 100 yılda yani 1 GOOGOL YILDA buharlaşacaktır. Yani yaşarken ÖLÜMDEN SONRAKİ HAYATINI gördüğümüz bir çok varlık olmasına rağmen, kendimizin DİRİLTİLECEĞİNE inanmamamız çok tuhaf.
Yıldızların SÜPERNOVA patlamalarıyla oluşan YILDIZ TOZLARINDAN vücudumuzdaki TÜM ATOMLAR oluşur.
Yani YILDIZLAR ölmeden İNSANLAR doğmaz.
HACC Suresi 5.Ayette, ANNE RAHMİNDEKİ 3 ayrı YARATILIŞTAN bahsediyor. Her DÖNÜŞÜM, yeni bir ÖLÜMDÜR, yeni bir DİRİLMEDİR, yeni bir YARATILIŞTIR.
Anne karnındayken ANNENİZİ ve DÜNYA hayatını göremediğiniz gibi, dünyadayken de ALLAH'I ve AHİRETİ göremezsiniz.
TIRTIL ölünce, KELEBEK doğar.
GÖRÜNMEYEN yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ vardır.
ALLAH'IN VARLIĞININ KESİN İSPATI
GÖRÜNMEYEN yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ vardır.
ÖLÜMÜN bir son olduğunu düşünüyorsunuz, ama BİG BANG'ten önce başka bir şey olmalı çünkü enerji yoktan var olamaz diyorsunuz. O halde enerji ÖLÜMLE yok da olamaz.
Hatta KIYAMET de bir DÖNÜŞÜMDÜR. Herşey aynı anda KIYAMET ile ölebilir ve sonra dönüşebilir. O halde, herşey ölüp dönüşüyorsa, onları dönüştüren herşeyden ayrı olan bir GÜÇ vardır.
Hiçbir şey dışarıdan bir ETKİ olmadan dönüşmeyeceğine göre, DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile DÖNÜŞENİN varoluşlarının BAŞLANGICI aynı anda olamaz.
ZAMAN ve ENERJİ sonsuzdur ama BAŞLANGICI belki BIG BANG değildir ama kesinlikle DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile yani YARATICI ALLAH ile aynı BAŞLANGIÇTA değildir.
Dolayısıyla ALLAH başı ve sonu olmayandır. Ama ZAMAN ve ENERJİ başı olan ama sonu olmayandır.
KADER, yolun tamamını değil,
Sadece YOL AYRIMLARINI verir.
GÜZERGAH bellidir.
Ama tüm DÖNEMEÇ ve sapaklar YOLCUYA aittir.
Öyleyse, ne hayatın HAKİMİSİN,
Ne de hayat karşısında ÇARESİZ.
ALLAH, ZAMANDAN daha hızlı ve zamandan MUAF olduğu için, AHİRET ile ilgili konuları Kuran-ı Kerim'de (yaşanmış olduğu için), GEÇMİŞ ZAMAN ifadeleriyle anlatmaktadır.
Peygamberimiz MİRAÇ Gecesi Allah'ın izniyle ZAMANIN HIZINI AŞIP, şu an bizim için daha kurulmamış fakat Allah için kurulmuş ve hatta yaşanmakta olan CENNET ve CEHENNEMİ görmüştür.
KADER, senaryo veya alınyazısı değildir. KADER, deneydir. KAZA ise gözlemdir. Yani bişeyleri YAZILDIĞI için yapmıyoruz. YAPTIĞIMIZ için yazıldı. Yani bizim için OLACAK OLAN, ALLAH için ÇOKTAN OLMUŞTUR.
Allah, geçmişi, geleceği ve TÜM ZAMANLARI, AYNI ANDA ve HER ZAMAN görür. KIYAMETE kadarki OLACAK OLAN DEĞİL, OLMUŞ OLAN herşeyi içerir LEVH-İ MAHFUZ kitabı.
YAŞAMANIN ve zamana bağlı olmamızın NEDENİ, kainat yaratıldığında yani çok önceden verdiğimiz kararları ve yaptığımız seçimleri NEDEN yaptığımızı anlamamız içindir. Bizim için GELECEK zaman, ALLAH için çoktan geçmiştir. Allah katında, KIYAMET çoktan kopmuştur ve AHİRET yaşanmaktadır. Geleceği göremememizin nedeni, ZAMANA BAĞLI oluşumuzdur. KAİNAT, Allah'ın AKLININ ve İLMİNİN; CENNET ve Cennetlikler ise Allah'ın NURUNUN yansımasıdır.
İnsanlar ELEKTRON olduğunuzu ve saniyede 7 KATRİLYON TUR attığınızı, ALLAH'IN da sizin 7 KATRİLYONUNCU turunuzdan sonra KIYAMETİ koparacağını düşünün. ALLAH zamandan muaf olduğundan yani zamanı katrilyonlarca veya sonsuz kat hızlı gördüğünden ALLAH için AHİRET hayatı bile şu an yaşanmaktadır. Ama biz insanların ZAMAN STANDARTLARI çok çok düşük olduğu için, daha henüz belki 1 MİLYARINCI TURUMUZU yeni atıyoruz.
İnsanların zaman standartlarına göre, CENNET ve CEHENNEM şu an halen YARATILMAMIŞTIR. ALLAH zamandan muaf ve zamandan sonsuz hızlı olduğundan, ALLAH'A göre KIYAMET çoktan kopmuş, AHİRET yaşanmaktadır.
Uçmamanız nasılki yerçekiminin varlığından dolayı ise, ölüm de zamanın varlığından dolayıdır. ÖLÜM, SON UYKUDUR. Öldükten sonra dirilmek, uykudan kalkıp uyanmaya benzer. Tek fark, ölüm ile zamanı aşarsınız, uyku ile zamanda kalmaya devam edersiniz.
KIYAMET ANSIZIN KOPACAKTIR ve ANSIZIN olacak bir şeyin ALAMETİ olmaz.
Mesela DABBETÜL ARZ, kıyametten önce değil, AHİRETTE çıkacaktır.
NEML Suresi 82.Ayeti tek olarak okumak yetmez. 83.Ayet ile BİRLİKTE okunmalıdır. O zaman anlayacaksınızki, DABBETÜL ARZ Kıyamet öncesi değil, AHİRETTE çıkacaktır.
NEML Suresi 82.Ayet: Onlar hakkında o (azap) sözü gerçekleştiği zaman, onlar için yerden bir canlı çıkarmış (olacağ)ız ve bu (inkârcı) insanların ayetlerimize kesin bir şekilde inanmamış olduklarını kendilerine söyleyecektir.
NEML Suresi 83.Ayet: O gün, her ümmet içinden ayetlerimizi yalanlayanlardan (çeşitli) grup(ları) toplayacağız; onlar, (hesap yerine) sevk edilecektir.
GÜNAH işlemeye devam eden insan, ALLAH'A yüzde yüz İNANMIYOR demektir.
İnsanların en büyük sorunu SORU SORAMAMAK ve EKSİK DÜŞÜNMEKTİR. Bugünkü TÜM SUÇLARIN ve bütün YANLIŞ ANLAMALARIN sebebi bu AKLIN KULLANILAMAMASIDIR. Çoğumuz DERSLERİ sadece DERS der geçeriz. Hepsi bir BİLİMDİR ve aklın bir kullanım alanıdır. Mesela MATEMATİK, tüm bilimlerin temelidir. MATEMATİK bilmeyen, ADALETLİ olamaz, EMPATİ kuramaz, MANTIKLI düşünemez. FİZİK bilmeyen MAKRO EVRENİ, KİMYA bilmeyen MİKRO EVRENİ, FELSEFE bilmeyen SORU SORMAYI, PSİKOLOJİ bilmeyen HOŞGÖRÜYÜ, DİN KÜLTÜRÜ bilmeyen KALP ile DÜŞÜNEBİLMEYİ ve MANEVİYATI bilemez veya bildiğini zannediyorsa da YANLIŞ ANLIYORDUR.
Her insan, sahip olduğu BİLİMİ, sonraki NESİLLERE aktarma konusunda ÖĞRETMENDİR.
Tüm öğretmenlerimizin ÖĞRETMENLER GÜNÜ kutlu olsun. Ancak ÖĞRETMENİN ve ÖĞRENMENİN günü HER GÜNDÜR.
DEPREMİN imtihan olduğu doğrudur ama DİN imtihanı değil, MÜHENDİSLİK imtihanıdır.
Şüphesiz eğer HAYVANLARIN dini olsaydı, şeytanı İNSAN şeklinde hayal ederdi.
TÜM EVREN, sadece KARANLIK ENERJİDEN; İNSANLAR ise hem karanlık enerjiden hem de BİLİNÇTEN oluşur. Karanlık enerjinin, gördüğümüz MADDE ve ENERJİDEN farkı yoktur fakat GÖREMİYORUZ.
Tüm maddeleri KARADELİK olacak şekilde yani TÜM ATOMLARINI birleştirerek SIKIŞTIRIRSAK, aklımızın KÜTLE ve HACİM olarak gördüğü şeyin tamamının IŞIK ve ENERJİ olduğunu anlardık.
Tamamı NUR olan evrende, tüm enerjileri AMAÇ doğrultusunda DÜZENLİ şekilde aklımıza gösteren BİLGİ kodları RUHLARDIR. Tüm NURLAR ve tüm RUHLAR, YARATICININ NURUNUN birbiriyle bağlantılı parçalarıdır.
Sınırsız iradeli AKLIMIZI ve BİLİNCİMİZİ oluşturan şey ise, tüm nurların YARATICI tarafından FARKLILAŞMASINA izin verilmiş yansımalarıdır.
Yani RUHLAR, NURUN AKLIMIZA yansımalarıdır. Tamamı enerjiden oluşan YILDIZLAR, sonsuz ışıktan oluşan KARANLIK ENERJİNİN içinden AKLINIZIN görmesine izin verilenlerdendir.
Neden evrenin tamamı karanlık enerjiden oluştuğu halde, birşeyleri SOMUTLAŞTIRMAYA çalışıyoruz. Gerçek bilim SOMUT düşünen İNSANİ bilim değil, SOYUT düşünen İLAHİ bilimdir. Düşünceleriniz ve aklınız bile ALLAH tarafından görünebilir olduğuna göre, SOYUT değil SOMUTTURLAR.
PSİKOLOJİ, RUH bilimi değil, ALGI bilimidir.
GÖRÜNMEYEN yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ ve DUYAMADIKLARIMIZ vardır, ALGI sınırlarınızdan dolayı.
GÖRÜNEN ve GÖRÜNMEYEN diye bir AYRIM YOK.
İnsanın içinde 2 BENLİK yani 2 BİLİNÇ bulunmaz.
Elektronların saniyede 7 KATRİLYON tur döndüğü ATOMLARIN ve ORGANLARIMIZIN hatta hücrelerimizin de RUHLARI yani aklımıza yansıyan BİLGİSEL CANLILIKLARI vardır.
CANLI ve CANSIZ herşeyin RUHU yani İLAHİ BİLGİ KODLARI vardır. Halbuki insanlardan daha HAREKETLİ olan ATOMLARI cansız olarak algılatan AKLIMIZDIR. AKLIMIZ, vücudumuzdaki tüm RUHLARI ve çevremizdeki tüm RUHLARI, ayrı ayrı BENLİK halinde BÜTÜNLER olarak görmemizi sağlar.
ZAMANA bağlıymışız gibi algılamamızı sağlayan da, tüm enerjileri KÜTLE ve HACİM olarak görmemizi sağlayan da AKLIMIZDIR. GÖREMEDİKLERİMİZİ soyut varlık, GÖRDÜKLERİMİZİ ise somut varlık olarak algılatan da AKLIMIZDIR.
RUHLAR, KOD olduğu için CEZA çekmezler. HİNDİSTAN'DA bedenleri YAKILANLARIN yada ATOM BOMBASINDA bedenleri BUHARLAŞANLARIN nerede ceza çektiğini zannediyorsunuz?
Artık şu vücudumuzu RUH ve BEDEN diye ayırıp durmayın. RUHU da MELEKLER gibi birşey hayal etmeyin. RUH sadece KODDUR, BİLGİDİR. Zaten MELEKLER de, bizim gibi SOMUT GÖRÜNEN varlıklardır. Fakat sadece eksiğimiz onların FREKANSLARINI göremiyoruz yani algılayamıyoruz. O halde SOMUT bedenimizin içinde yine SOMUT MELEKLER gibi bir RUHUN varolması şu ana kadar yanlış bilinen bir olgu değil midir?
ALLAH her an RUH yani İlahi Bilgi Kodları yaratmaktadır.
RUH, ALLAH'IN kainattaki KURALLARIDIR.
SONSUZ KÜLLİ iradenin, SINIRSIZ CÜZİ irade ile yarattıklarıyız biz insanlar. SONSUZLUK ise, birbirinden farklı SONSUZ tane SINIRSIZI da kapsar.
İSRA Suresi 85.Ayet: 'Sana RUHU soruyorlar. De ki: “RUH, Rabbimin EMRİNDEDİR” Bu konuda size ancak az bir bilgi verilmiştir.'
Bu ayete göre, ALLAH'IN emrinde olan RUHUN AZAP ÇEKMESİ mantıksızdır.
Ve size RUH konusunda AZ BİR BİLGİ verilmiş olması demesi; ruhun şekli İNSAN SURETİNDE olsaydı, Kuran-ı Kerim'de bu husus yazardı demektir.
Ama AKLINI kullanmayan birçok insan, ruhu RUHSAR gibi birşey zannediyor.
Neden evrenin tamamı karanlık enerjiden oluştuğu halde, birşeyleri SOMUTLAŞTIRMAYA çalışıyoruz? Gerçek bilim SOMUT düşünen İNSANİ bilim değil, SOYUT düşünen İLAHİ bilimdir. Düşünceleriniz ve aklınız bile ALLAH tarafından görünebilir olduğuna göre, SOYUT değil SOMUTTURLAR.
PSİKOLOJİ, RUH bilimi değil, ALGI bilimidir.
GÖRÜNMEYEN yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ ve DUYAMADIKLARIMIZ vardır, ALGI sınırlarınızdan dolayı.
GÖRÜNEN ve GÖRÜNMEYEN diye bir AYRIM YOK.
Halbuki insanlardan daha HAREKETLİ olan ATOMLARI cansız olarak algılatan AKLIMIZDIR.
HİNDİSTAN'DA bedenleri YAKILANLARIN yada ATOM BOMBASINDA bedenleri BUHARLAŞANLARIN nerede ceza çektiğini zannediyorsunuz?
Artık şu vücudumuzu RUH ve BEDEN diye ayırıp durmayın. RUHU da MELEKLER gibi birşey hayal etmeyin. Zaten MELEKLER de, bizim gibi SOMUT GÖRÜNEN varlıklardır. Fakat sadece eksiğimiz onların FREKANSLARINI göremiyoruz yani algılayamıyoruz. O halde SOMUT bedenimizin içinde yine SOMUT MELEKLER gibi bir RUHUN varolması şu ana kadar yanlış bilinen bir olgu değil midir?
ALLAH'A inanmıyorum ama AHLAKLIYIM diyenlere cevabım:
'Siz bir eve misafirliğe gitseniz, ama EV SAHİBİNE deseniz AHLAKLIYIM ama SANA İNANMIYORUM diye sizce sizi EVE ALIR MI?'
Demekki CENNETE girmek için AHLAKLI olmak yetmiyor.
CENNETİN sahibine de İNANMAK gerekiyor.
EVRİMCİ arkadaşlar sizce SU bulunan GEZEGENLERDE niye DÜNYA hayatı gibi bir YAŞAM gelişmedi?
Tüm yaşam NEDEN-SONUÇ ile devam eder; ama ALLAH'IN müdahalesi hiç olmasaydı, tek bir DÜNYA değil, birçok DÜNYA olurdu.
Yani TÜM ŞARTLAR eşit olsa bile AYNI SONUCU vermez EVREN.
Üstelik İLK CANLILIK su içinde başladı ve her gezegende SU yok. Peki SU nasıl DÜNYADA oluştu? CANSIZ maddelerden mi EVRİLDİ?
Arkadaşa soruyorum. Neden sadece DÜNYA'DA yaşam var diye? Verdiği cevap sen ALLAH'IN gücünü mü kısıtlıyorsun oluyor.
Kardeşim YILDIZLARI ve gezegenleri MUCİZEVİ yapan üstünde YAŞAM olması değil, YARATILMASIDIR.
ASLANI da mucizevi yapan ALLAH demesi değil, YARATILMASIDIR.
Ayrıca HERŞEYE MUHALEFETSİNİZ ve konuyu hep kendi ANLAMAK istediğiniz yere çekiyorsunuz.
AHLAKLI olsa da kişi ALLAH'A inanmıyorsa CENNETE giremez yazıyorum.
Arkadaş Müslümanlardan GÜNAHLILAR var diyor.
Ya kardeşim ALLAH'A inanan bir insan zaten GÜNAHLARI işlemez isleyemez. ALLAH'A inanmayı kolay birşey mi zannediyorsunuz?
Ayrıca HERŞEYE MUHALEFETSİNİZ ve konuyu hep kendi ANLAMAK istediğiniz yere çekiyorsunuz.
Bir arkadaşım şunu sordu? 'ALLAH eğer heryerdeyse, nasıl olur da EVRENİ 2 boyutlu olarak görür?' dedi.
ALLAH'IN tüm kainatın heryerinde SONSUZ tane GÖZÜ vardır. Dolayısıyla KAİNATTAKİ tüm ZERRELER kadar GÖZLERİ vardır yani TÜM YARATILMIŞLAR ALLAH'IN GÖZLERİDİR.
İsterse evreni SİZİN gözünüzden görür, isterse kimsenin göremeyeceği taraftan görür.
İsterse sizinle aynı yükseklikten bakar, isterse tüm kainatı ZERRE kadar küçük görebilen bir YÜKSEKLİKTEN bakar.
Allah tüm insanlara ŞAH DAMARINDAN daha yakındır.
KURBAĞA nasılki SUYUN içinde olduğunu anlamıyorsa, biz de içinde olduğumuz SU MOLEKÜLLERİNİ anlayamıyoruz.
GEZEGENLERDE niye DÜNYA hayatı gibi bir YAŞAM gelişmedi?
Tüm yaşam NEDEN-SONUÇ ile devam eder; ama YARATICININ müdahalesi hiç olmasaydı, tek bir DÜNYA değil, birçok DÜNYA olurdu.
Yani TÜM ŞARTLAR eşit olsa bile AYNI SONUCU vermez EVREN.
Üstelik İLK CANLILIK su içinde başladı ve her gezegende SU yok. Peki CANSIZ maddelerden EVRİLEMEYECEĞİNE göre, SU nasıl DÜNYADA oluştu?
Bir arkadaşım sormuş: 'TÜM yaratılmışlar, ALLAH'IN GÖZLERİ ise, KIYAMET koptuğunda, herşey yokolduğunda ALLAH nasıl görecek?' diye.
SONSUZDAN SONSUZ çıksa, SONSUZ yine SONSUZDUR.
Bu dünyada büyük bir KONSER vermek nasip olmadı, çünkü bu dünya SESE değil, PARAYA ve REKLAMA önem veriyor.
İnşallah AHİRETTE Cennet ehline konser veririm. Şaka tabiki bu dediğim.
En büyük SANATÇI olan ALLAH'IMI görmek yeterli benim için. Onun için DÜNYA SANATÇISI değil, AHİRET SANATÇISI olmayı tercih ederim.
Keşke herkes PARA için değil de, HAYIR için yapsa mesleğini. İşverenler olmasa, kimse kimseye üstünlük kurmaya çalışmasa, kimse para biriktirmeye çalışmasa, herkesin olumlu ihtiyaçları ve olumlu istekleri ücretsiz ve karşılıksız karşılansa.
Biz insanlar sürekli bu dünya hayatında para denilen kağıttan ama ateşte yanabilen kağıt parçası ile uyuduk ve uyutulduk.
Az para ile ÇOK KATLI BİNALAR çıkarak, kendimizi ve başka insanları kandırdık. Sadece felaketlerde aklımıza geldi ÖLÜM. PARA için yaşayan TEK CANLI olduk.
Gökteki yıldızları da PARA ile satın alabileceğimi zannettik. İnsanlara ÜSTTEN bakmak bize güzel geldi.
O yüzden KIYAMET deyince korkuyorlar ve olmayacağını düşünerek kendilerinin kurtulacağını sanıp, kendilerini avutuyorlar.
O gün geldiğinde, AKILLARI bile onların İNKARCI BAŞLARINI terkedecek ve yine Allah'tan geldiği gibi Allah'a geri dönecek.
Bir arkadaşım 1 kere ZİNA yapanla, 100 kere ZİNA yapan aynı yerde yanacak. Bu nasıl adalet diye soru sormuş.
1 günü 50 BİN YIL olan AHİRETTE, 1 kere ZİNA yapan 50 BİN YIL, 100 kere ZİNA yapan 5 MİLYON YIL yanınca eminimki; dünyada yaptığı UYANIKLIK HESABINDAN pişman olacaktır.
Kimse ALLAH'A karşı küçük hesaplar peşinde koşmasın. ALLAH, tüm niyetlerinizi ve tüm düşüncelerinizi BİLİR.
TÜRBAN giyen bir arkadaş 'Biz yüzyıllardır BOŞUNA mı TÜRBAN giyiyoruz?' diye sordu.
Yüzyıllardır insanların gerçeği anlamamış olması ANORMAL birşey değildir.
Örneğin insanlar, BİNLERCE yıldır RUHUN ne olduğunu, evrendeki KARANLIK ENERJİNİN ne olduğunu ve EVRENLE ve YARATILIŞLA ilgili birçok bilgiyi bilmiyorlardı.
ALLAH'TAN gelen tüm KUTSAL KİTAPLARA iman etmek lazımdır. Peki Hz.Adem'den beri insanlar hep TESETTÜRLÜ mü dolaşıyordu? Kuran-ı Kerim'de TESETTÜR ve SAÇ ÖRTÜSÜ kavramları geçmez. BAŞ ÖRTÜSÜ kavramı geçer. SAÇ kelimesi hiç geçmez. İlgili olan o ayette SAÇ değil, GÖZ kelimesi geçer. GÖZÜN zinaya bakmaması olarak geçer NUR SURESİ 30-31 Ayetlerde ve TAKVA ÖRTÜSÜ geçer.
Ayrıca BOŞUNA mı giyiyoruz cümlesi yanlış bir cümledir. Tüm ibadetleri yapsak ama yine de ALLAH bizden RAZI olmasa, Allah'a İSYAN MI edeceğiz? İbadetler, bizim MANEVİ SAĞLIĞIMIZ içindir.
Allah'ım tüm ERKEKLERE VE KADINLARA tüm dünya zevklerinden TAKVA ile KAPANMAYI nasip etsin inşallah.
İbadetler, MANEVİ SAĞLIĞIMIZ içindir.
Kuran-ı Kerim'de SAÇINIZI açın da DEMİYOR, kapayın da demiyor.
SAÇ kapalı kabul edilse, ABDESTTE başınızı MESHEDİN demezdi.
SAÇI açın da DEMİYOR.
Ancak ÖZEL yani MAHREM yerleriniz AÇIK olursa AHLAKSIZ olursunuz.
SAÇA bakıp AZAN insan SAPIKTIR. GÖZ normalde SAÇTAN daha çok etkilidir. Bu yüzden Kuran-ı Kerim'de SAÇ kelimesi hiç geçmez ama GÖZ kelimesi geçer.
Peygamberimizin hanımları gibi olacaksa bütün hanımlar, erkeklerin de peygamberimiz gibi olması ve tüm kadınlara saygılı ve kendisinden yaşça büyük kadınlarla evlenmesi gerekirdi.
Ama tam tersi oluyor, çoğu erkek yaşça küçük kadınla evleniyor.
Ayrıca o ayette peygamberimizin hanımlarının TANINMAMASI için kapanmasını TAVSİYE etmiş ALLAH'IM.
Tıpkı Kuran-ı Kerim'de geçen EVLENMENİN zinaya bulaşmamak için TAVSİYE olduğu gibi.
Bütün YÜZÜNÜZ de SAÇLI yaratılsaydı, o zaman erkekler SAÇA bakarlar mıydı?
Yada SAÇI UZUN bir ERKEĞE nefsi uyanan KADIN oluyor mu?
SAÇ ile GÖZ, SAÇ ile GÖĞÜS aynı ETKİYE sahip değillerdir.
Saçını kapatanlar, GÖZLERİNİ de BANTLA kapatsınlar ve o şekilde GÖZLERİ KAPALI yürüsünler YOLLARDA çünkü AYETTE GÖZ bilakis bahşedilmiş.
SAÇIN açık veya kapalı olması, sizin kendinizi hangi durumda İYİ HİSSETTİĞİNİZE bağlı olan bir TERCİHTİR ama MAHREM yerlerin açık olması TERCİH değil çok büyük bir GÜNAH ve AHLAKSIZLIKTIR.
Saçlarını kapatıp, DİLLERİNİN DEDİKODUSUNU kapatmayanlar ve nefsini DÜNYA ZEVKLERİNE kapatmayanlar sadece kendilerini KANDIRIRLAR ve dinimizi sadece GELENEK olarak yaşarlar.
SAÇTAN da önemli olan, MAHREM YERLERDİR ve en önemlisi NEFSİN KAPANMASIDIR yani TAKVADIR.
İslamiyette CEMAAT, tarikat ve MEZHEPLER yoktur.
UYANIN artık. ŞİRK koşuyorsunuz ALLAH'A cemaatçiler.
Yorumlar, ZİHNİYETİMİZİ belli eder. Kuran-ı Kerim'i doğru ANLAMAK lazımdır. NEBE Suresi 31-34 Ayetlerinin 2 farklı din alimi tarafından yapılan MEALLERDEN hangisi doğru?
İSRA Suresi 85.Ayet: 'Sana RUHU soruyorlar. De ki: “RUH, Rabbimin EMRİNDEDİR” Bu konuda size ancak az bir bilgi verilmiştir.'
Bu ayete göre, ALLAH'IN emrinde olan RUHUN AZAP ÇEKMESİ mantıksızdır.
Ve size RUH konusunda AZ BİR BİLGİ verilmiş olması demesi; ruhun şekli İNSAN SURETİNDE olsaydı, Kuran-ı Kerim'de bu husus yazardı demektir.
Ama AKLINI kullanmayan birçok insan, ruhu RUHSAR gibi birşey zannediyor.
Neden evrenin tamamı karanlık enerjiden oluştuğu halde, birşeyleri SOMUTLAŞTIRMAYA çalışıyoruz? Gerçek bilim SOMUT düşünen İNSANİ bilim değil, SOYUT düşünen İLAHİ bilimdir. Düşünceleriniz ve aklınız bile ALLAH tarafından görünebilir olduğuna göre, SOYUT değil SOMUTTURLAR.
PSİKOLOJİ, RUH bilimi değil, ALGI bilimidir.
GÖRÜNMEYEN yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ ve DUYAMADIKLARIMIZ vardır, ALGI sınırlarınızdan dolayı.
GÖRÜNEN ve GÖRÜNMEYEN diye bir AYRIM YOK.
Halbuki insanlardan daha HAREKETLİ olan ATOMLARI cansız olarak algılatan AKLIMIZDIR.
HİNDİSTAN'DA bedenleri YAKILANLARIN yada ATOM BOMBASINDA bedenleri BUHARLAŞANLARIN nerede ceza çektiğini zannediyorsunuz?
Artık şu vücudumuzu RUH ve BEDEN diye ayırıp durmayın. RUHU da MELEKLER gibi birşey hayal etmeyin. Zaten MELEKLER de, bizim gibi SOMUT GÖRÜNEN varlıklardır. Fakat sadece eksiğimiz onların FREKANSLARINI göremiyoruz yani algılayamıyoruz. O halde SOMUT bedenimizin içinde yine SOMUT MELEKLER gibi bir RUHUN varolması şu ana kadar yanlış bilinen bir olgu değil midir?
KARANLIK gökyüzü aslında tamamen SONSUZ IŞIK DEMETİ parlaklığındadır.
Fakat AKILLARIMIZ orayı KARANLIK görüp, sadece YILDIZLARI parlak görür.
Yıldızlar da tamamen ENERJİDEN oluştuğu gibi, uzay boşluğu da tamamen ENERJİDEN oluşmuştur.
ALLAH'IN görünür bir varlık olduğunu düşünün; ancak o zaman tüm KAİNATTA O'ndan başka hiçbir şey görünmezdi.
Yani ALLAH'I göremediğimizden dolayı VARIZ.
CENNETTE kimi HURİ isteyecek, kimi birçok NİMET. Ama asıl AKILLI insanlar sadece ALLAH'I GÖRMEK isteyecekler.
CENNETTE bile ALLAH'I GÖRMEK için diğer nimetlerden vazgeçmek isteyeceğinize göre, bu 1 günlük DÜNYADA neden Allah'tan ALLAH'I GÖRMEK dışında birçok şey istiyoruz?
ALLAH'IN görünür bir varlık olduğunu düşünün; ancak o zaman tüm KAİNATTA O'ndan başka hiçbir şey görünmezdi.
Yani ALLAH'I göremediğimizden dolayı VARIZ.
CENNET KÖŞKLERİNİN herbirinin YILDIZLAR kadar büyük olduğunu ve O BÜYÜKLÜKTEKİ köşelerde sadece sizin ve ailenizin bulunduğunu; CEHENNEM ehlinin tamamının ise şimdiki TAPTIKLARI DÜNYANIN YANMIŞ halinde olduklarını düşünün.
ALLAH isterse 1 DÜNYA yaratır; isterse YILDIZLARIN SAYISI kadar DÜNYA yaratır.
RUH, aklımızın görünmeyen DNA'sıdır yani BİLGİ KODLARIDIR.
Nasılki HÜCRELERİMİZ birçok özelliğini DNA'ya borçluysa, AKLIMIZ da yorum ve analiz kabiliyetini RUHA borçludur.
CANLI ve CANSIZ herşeyin RUHU vardır. Ancak RUHU olduğunu, sadece AKLI olanlar kavrayabilir.
Evrenin tamamı ENERJİDEN oluşmuştur. Mesela DÜNYADAKİ tüm atomlar birleştirilmesi, KÜP ŞEKER hacminde bir madde oluşur yani tamamı ENERJİDİR.
AKLIMIZDAKİ bu enerjilere HACİM ve KÜTLE algılatan ve ELEKTRONLARIN atom çekirdeği etrafında dönmelerini sağlayan BİLGİ kodlarına RUHLAR denir; ancak ELEKTRONLAR ruhlarının farkında değillerdir.
RUH olmadan AKIL olmaz; ancak AKIL olmadan RUH olur fakat ALGILANMAZ.
RUH, ALGILARIN aklımızdaki GÖRÜNTÜSÜDÜR. RUH, ENERJİYE canlılık, hacim, kütle ve amaç kazandırır AKLIMIZDA. Tüm ATOMLAR hareketli gibi görünmesine rağmen, tamamen ENERJİDEN oluşmuştur.
Kısacası RUH, ALLAH'IN bizim bilmemiz ve görmemiz gerekenleri AKLIMIZA yazmasıdır.
HZ.ADEM'E üflenen RUH bunu anlatmaktadır ve Hz.Adem'i kendinden önceki İNSANA benzeyen MAYMUNLARDAN ayırmaktadır.
Bizi İNSAN yapan ve onlardan ayıran şey AKIL ve RUHTUR. RUHUN yazılı olduğu AKLIMIZ ise tek gerçek ORGANIMIZDIR.
AKIL, RUHUN; İNSAN da AKLIN vücut bulmuş halidir; ancak bu HACİMSEL GÖRÜNTÜYÜ de bize algılatan RUHTUR.
EVRİM TEORİSİNE inananlar, ALLAH'IN müdahalelerini yok sayarlar.
Tüm CANLILAR ve tüm HÜCRELER, SUDAN (hidrojen ve oksijen) ve TOPRAKTAN (yıldız tozlarından) yaratıldı ve farklı farklı canlılara EVRİLDİLER.
SUYUN HAFIZASINA ilave olarak, ALLAH insanı yaratırken AKLIN HAFIZASI olan RUHU da aklına yazmıştır yani üflemiştir.
İNSAN ve MAYMUN 2 farklı yaratılıştır. Maymunda SUYUN HAFIZASI, insanda ise AKLIN HAFIZASI vardır.
RUH, ALLAH'IN bizim bilmemiz ve görmemiz gerekenleri AKLIMIZA yazmasıdır.
HZ.ADEM'E üflenen RUH bunu anlatmaktadır ve Hz.Adem'i kendinden önceki İNSANA benzeyen MAYMUNLARDAN ayırmaktadır.
Bizi İNSAN yapan ve onlardan ayıran şey AKIL ve RUHTUR. RUHUN yazılı olduğu AKLIMIZ ise tek gerçek ORGANIMIZDIR.
AKIL, RUHUN; İNSAN da AKLIN vücut bulmuş halidir; ancak bu HACİMSEL GÖRÜNTÜYÜ de bize algılatan RUHTUR.
EVRİM TEORİSİNE inananlar, ALLAH'IN müdahalelerini yok sayarlar.
Tüm CANLILAR ve tüm HÜCRELER, SUDAN (hidrojen ve oksijen) ve TOPRAKTAN (yıldız tozlarından) yaratıldı ve farklı farklı canlılara EVRİLDİLER.
SUYUN HAFIZASINA ilave olarak, ALLAH insanı yaratırken AKLIN HAFIZASI olan RUHU da aklına yazmıştır yani üflemiştir.
İNSAN ve MAYMUN 2 farklı yaratılıştır. Maymunda SUYUN HAFIZASI, insanda ise AKLIN HAFIZASI vardır.
BAŞ ÖRTÜSÜ ile ilgili 2 ayette (NUR Suresi 30-31 Ayetlerde) ilk önce ERKEKLER uyarılıyor. Göz zinasının HARAM olduğu yazıyor. NAMUSLARI korumak için gerekli olanın, HARAMA bakmamaları olduğu işaret ediliyor. Sonraki ayette ERKEKLERİN uyarıldığı hususlarda KADINLAR DA uyarılıyor. İlaveten KENDİLİĞİNDEN GÖRÜNEN KISIMLAR hariç açmayın diyor.
Bu KENDİLİĞİNDEN GÖRÜNEN kısımlar, ABDEST alırken yıkadığımız ve mesh ettiğimiz yerlerdir. ABDEST sırasında yıkadığımız yerleri KÖTÜ GÖZLERİN tesirinden, hem de MİKROPLARDAN arınmak için yıkarız. BAŞIMIZIN TEPESİNİ de MESH ederiz. Çünkü ERKEKLER gibi, KADINLARDA DA kendiliğinden görünen kısımlardan biridir SAÇIMIZ. Zaten SAÇLARA bakarak ŞEHVET duyan insanın ahlaksız bir mahlukattan bir farkı yoktur. SAÇINI sıfır numara kesse kadınlar, ERKEK kafasından farklı bir kafaya sahip olmaz sanırım kadınlar. ALLAH, biz insanlardan daha AYRINTILI düşünür. Zaten bu 2 ayette SAÇLARI ÖRTÜN demiyor. Boynun arkasından yakaları üstüne SALIN kastediliyor. Hem boyundaki ZİYNETLİK yani SÜS, kolye vs. kapanmış olur hem de GÖĞSÜN ÜSTÜ kapanmış olur. Biz kadınlar nasılki UZUN SAÇLI ERKEKLERİ görünce nasıl ŞEHVETE kapılmıyorsak, erkekler SAÇA bakıp ahlaksız bir mahlukat gibi ŞEHVETE mi geliyor?
Uzun saçlı erkekler de BAŞ ÖRTÜSÜ takıyor mu veya saçı kısa oldukları için takmalarına gerek yok mu? ALLAH'IM bu 2 ayette niye önce HARAMA bakan GÖZLERİ uyarmış? Çünkü GÖZLER, SAÇLARDAN daha önemlidir. Bu 2 ayette SAÇ kelimesi geçmiyor. ALLAH'IM kullarının İYİLİĞİ için, ZİYNETLİKLERİNİZİ örtün diyor. Çünkü o ziynetliği almak için sizi öldürecek ahlaksız insanlar var. Tüm ibadetler, insanların İYİLİĞİ, maddi ve manevi SAĞLIKLARI içindir. Kadınlardan AVRET yerlerini açanlar, zaten AHLAKSIZDIR.
Bu AVRET yerleri, KADINLARIN CİNSEL organlarıdır, KENDİLİĞİNDEN GÖRÜNMEYEN yerleridir. Hz.Adem ve Hz.Havva'nın cennette birbirine görünen ve örttükleri yerleri, AVRET yerleridir, SAÇLARI değildir.
BAŞ ÖRTÜSÜNÜ açıklayan AYETLER şunlardır:
NUR Suresi 30.Ayet: Mümin ERKEKLERE söyle: “GÖZLERİNİ (HARAMA bakmaktan) kıssınlar ve NAMUSLARINI korusunlar!” Bu, kendileri için en uygun olandır.* Şüphesiz ki Allah yapmakta olduklarından haberdardır.
SONSUZ KÜLLİ iradenin, SINIRSIZ CÜZİ irade ile yarattıklarıyız biz insanlar. İşte bunun için; SONSUZ ALLAH'IN, SINIRSIZ EVRENİNİN merkezinde olacak kadar önemliyiz.
SINIRSIZLIĞIMIZI, ALLAH'IMIZIN SONSUZLUĞUYLA kaynaştıracağımız yerdir CENNET.
Siz, evlatlarınızın her yönden size çok benzemesini istemez misiniz?
Bu dünya bir nevi imtihandan öte YETİŞTİRME ve EĞİTİM dünyasıdır. İBADETLER, sizin iyiliğiniz içindir, ALLAH'I yüceltmek için değil.
Hiç kafanızı kaldırıp, gökyüzündeki 70 SEKSİLYON YILDIZI görmez misiniz? ALLAH'IN sizin yapacağınız ibadete zaten ihtiyacı yok.
Bir YILDIZ mı yaratabiliyorsunuz? Nedir bu KİBİR?
ALLAH'I GÖRMEK istiyorsanız, O'nu zekatını vermemiş ZENGİNLERİN yani CİMRİLERİN yanında değil; YOKSULLARIN yani ASGARİ ÜCRETLE çalışanların ve KONUŞAMAYAN veya GÖREMEYEN kullarının yanında arayınız.
Ki zaten cimri zenginler servetinin ALLAH'TAN geldiğine inanmazlar.
YOKSULLAR ve engeli bulunan kullar ise, daima ŞÜKRETMEK için bir güzellik görmeye çalışırlar.
Bu yüzden zenginlerin AKLI TEMBEL, fakirlerin ise AKLI UYANIKTIR.
SAÇI KAPALI kardeşim bir insanın sözüyle saçını AÇARSA, önceden kendi ibadetlerine ve kendine inancı SAĞLAM değildir GÖSTERİŞENDİR.
SAÇI AÇIK kardeşim bir insanın sözüyle saçını KAPARSA, önceden bu konudaki HADİSLERİ ya duymamış yada duymazdan gelip, uyarılmaya ihtiyaç yaşamıştır.
Her iki halde de, kişi AKLINI kullanıp KURAN-I KERİM'İ bir kere bile ANLAYARAK OKUMAMIŞTIR. Anlamış olsaydı, bir insanın SAÇ ÖRTÜSÜ konusunda bilgiler vermesi onu dünyanın en büyük mevzusu gibi RAHATSIZ etmezdi ve KURAN'I ANLAMIŞ olsaydı kendini GÜNAHSIZ bir insan gibi görmeyip, ALLAH'IN saç örtüsünden DAHA NET olarak bildirdiği başka birçok EMRİ olduğunu görebilirdi.
Yani asıl mevzu SAÇ ÖRTÜSÜ değilken, onu asıl mevzu yapmazdı. İnsanların GÜNAH olarak en fazla ORTAK özelliği, PARASAL ibadetlere SAÇ ÖRTÜSÜ kadar değer vermemeleri. İşte bu yüzden AÇLIKTAN birçok insan ÖLÜYOR. Tüm CİMRİ ZENGİNLER zekatını vermiş olsalardı, dünyada kimse AÇLIKTAN ÖLMEZDİ.
ALLAH'A isyan edenle, hiç inanmayan bir olur mu? Birisi isyan ederken bile ALLAH kelimesinden vazgeçemez, diğeri ise ALLAH kelimesini bile telaffuz etmekten rahatsız olur. Mesela İNŞALLAH yerine UMARIM der.
ALLAH'IN varlığı BİLİMSEL olarak ispatlanamaz. Ama bu dünyadaki nihai amacımız, bu ispat için değil, AKLIMIZIN SINIRLARINI keşfetmek için olmalıdır. Ne kadar süre AÇ kalabilirim? Ne kadar süre UYUMADAN durabilirim? BİLİM olarak en fazla ne kadar BİLGİYE sahip olabilirim? Ne kadar fazla KİTAP okuyabilirim?
Bu sınırları keşfettiğinizde, aslında daha hiçbir sınırı keşfedemediğinizi anlayacaksınız. Doğumunuzla birlikte var olan ve herkeste FARKLILIK içeren AKILLARIN da BİLİMSEL olarak ispat edilememesine, edilse bile bu FARKLILIKLARIN açıklanamamasına rağmen; AKIL VARSAYIMINI kabul edip, ALLAH VARSAYIMINDA neden tereddüt ediyorsunuz? Aslında kendinizle ve aklınızla ÇELİŞMİŞ ve en başta kendinize İNANMAMIŞ olmuyor musunuz?
AKLINI herşeye kapatanlar, UYUYAN KARINCALARA benzerler. GÖZ KAPAKLARI olmadan uyumaları nasılki yorulabilen bir akılla mümkünse, GÖZLERİ olsa da uyumamaları yorulmak nedir bilmeyen bir akılla mümkün olabilir.
KÖRLER göz kapaklarını hissedebilirken, DÜŞÜNMEKTEN ve DİNLEMEKTEN bile aciz akıllar GÖZ PERDELERİNİ bile hissedemezler.
ŞEYTAN ve CİNLER, aklınıza tesir edebilseydi ve düşüncelerinizi okuyabilseydi, emin olun VESVESE vermezlerdi.
Onların MUSALLAT olduğunu, ALLAH'A eksik inanan insanlar söyler. Halbuki düşünmezlerki, ALLAH'IN izni olmadan YAPRAK bile yere düşmez.
TÜM ATOMLARI birleştirsek, İNSAN vücudu İĞNE UCUNA, Dünya ise KÜP ŞEKER hacmine dönüşürdü.
O halde gördüğümüz herşeyi, herşeyin tamamı ENERJİDEN oluşmasına rağmen; GÖRMEK istediğimiz gibi ve bu yüzden bize ÜFLENEN BİLGİLER gibi algıladığımız halde nasıl olur da, CİNLERİN etki etmesine siz müsaade etmemiş olmazsınız? Demekki siz istediğinizden dolayı, ALLAH da izin verdi.
Hanginiz RÜYASINDA ne göreceğini önceden bilir? Bilemediğiniz için İLAHİ TAKDİR dersiniz. Halbuki UYANIKKEN yaptıklarınız, RÜYANIZI bilemeseniz bile, onların içeriklerine biraz da olsa YÖN VERMENİZİ sağlar.
İşte KADER de böyledir. Tamamına İLAHİ TAKDİR deseniz de, İNSANİ ÇABALARINIZ ona yön verir.
Keşke herkes ALARM çalmadan UYANABİLSE ve UYKUDA olduğunu UYANMADAN anlayabilse.
NUR Suresi 31.Ayette çok ince bir DETAY vardır: 'ŞEHVET sahibi olmayıp (evde) bulunan erkek (yaşlı hizmetçi)ler veya kadınların AVRETLERİNİN henüz farkında olmayan çocuklardan başkasına ZİYNETLERİNİ açmasınlar!'
Burada çocukların farkında olmadıkları yerler 'SAÇLAR' değildir. Kadının GÖĞÜSLERİNİN üstünden DİZ KAPAKLARINA kadarki tüm bölgeleri AVRETLERİ ve ZİYNETLERİDİR.
Yani NAMAZ ABDESTİ sırasında YIKAMADIKLARI yerlerdir.
NUR Suresi 60.Ayette şöyle der: 'NİKAH ümidi kalmayan YAŞLI kadınların, ziynet(lerin)i açmaksızın elbiselerini çıkarmalarında kendilerine herhangi bir GÜNAH yoktur. '
O halde CİNSEL ARZULARI kalmamış olan bir kadının TESETTÜR giymemesini normal karşılamak gerekir. Yukarıdaki 2 ayette de bahsi geçen ZİYNETLER kelimesi de bu 2 ayetin BAĞLANTILI olduğunu ve ELBİSEDEN kastın içine SAÇ ÖRTÜSÜ kavramını da kapsadığını da gösterir.
Kendinizi kaç yaşında YAŞLI sayacağınız KURAN-I KERİM'DE yazmaz; lakin kesin olan şudur:
CİNSEL ARZULARI bitmemiş olan kadınların, TESETTÜR giymeleri onların hayrınadır.
Kuran-ı Kerim'de EVLENMEK nasılki FARZ olmayıp, ZİNAYA bulaşmamak için bir TAVSİYE ise; TESETTÜR de nefislerini kontrol altına almak için bir TAVSİYEDİR cinsel arzuları bitmemiş olan kadınlara.
Seni sen yapan, sen gibi düşünmendir. Geri kalan bedenler, hep aynıdır. Düşünceleriniz görünür olsaydı, kimse kimseyi görmediği kadarki kadar sevmezdi. Allah'ın size görünmüyor olması, yine O'nun merhametindendir. Dünyadaki her acıyı görebiliyor, her depremi hissedebiliyor, görünmeyen her varlığı görebiliyor olsaydınız mutlu olmaya fırsatınız olmazdı. Allah'ı gördüğü halde Allah'a itaat etmeyen Şeytanın KİBİRİ gibi, Ateistler de Allah'ı görselerdi yine Allah'a itaat etmezlerdi. Asıl göz, akıl gözüdür. Asıl görmek, bilmektir. Yeryüzüne yılda 10 SEKSİLYON yağmur damlası, Dünya yaratıldığından beri 45 NONİLYON yağmur damlası düştüğünü ve hiçbir yağmur damlasının birbiriyle kesişmediğini, kurşun gibi hızda yere düşmediğini, topluca değil de teker teker damlalar halinde yere düştüğünü ve tuzlu sulardan buharlaştığı gibi tuzlu olarak değil de tatlı su olarak yere düştüğünü düşündüğünüzde Allah'ı görmek için birçok mucize olduğunu anlardınız. Her bir yağmur damlasından da bir meleğin sorumlu olduğunu düşünün. Biz insanları nonilyonlarca MELEKTEN üstün tutan şey, ALLAH'I görmeden sevmemizdir. CEHENNEMDE yanmaktan ziyade bir YOKOLUŞ söz konusudur. Elmanın çürük kısmının ÇÖPE ATILIP KURTLANMASI gibidir cehennem azabı. ALLAH kendisine en yakın kullarını CENNETE yerleştirir ve bu çürük insanları CEHENNEM ÇÖPLÜĞÜNDE sonsuza kadar yavaş yavaş YOKEDER. Bu yüzden CEHENNEME giren bir daha CEHENNEMDEN çıkamaz. Cehennemlikler ALLAH'IN rahmetinden ve sevgisinden kovulmuştur ve en büyük esas ceza budur. Cennetlikler ise nimetlerden DERECE DERECE farklı zevk alırlar. GÖZÜ HARAMA bakmış olanla HİÇ HARAMA bakmamış olan aynı şekilde göremez CENNETTE, tıpkı yemek sofrasında oturanların yemeklerden ayrı zevk alması gibi. Malının zekatını vermeyenler, zekatını verenler gibi dik yürüyemez CENNETTE. Zekatını vermediği mallar, onların yükleri olur.
Bir arkadaşım 'Kuran-ı Kerim'i ARAPÇA olarak EZBERLEMEK daha kolay, o yüzden ARAPÇA okunmalıdır.' diye YORUM yapmış.
Beynin bir özelliği var: BEYİN, ya İHTİYACI olan SEVDİĞİ bilgiyi ya da her gün konuştuğu dilden FARKLI DİLDE olan bir bilgiyi BÜTÜN olarak HAFIZAYA alır. Beynimiz, KURAN-I KERİM'DE ihtiyaç duyduğumuz yada sevdiğimiz bilgi yoksa, o yüzden ARAPÇA olarak BÜTÜNÜ hafızaya almayı tercih ediyor.
Ayrıca BEYİN hem OKUMA hem okuduğunu DÜŞÜNME işini yani 2 EYLEMİ aynı anda yaparken daha çok zorlanıyor. Bu yüzden kolay geleni yani DÜŞÜNMEDEN OKUMAYI tercih ediyor ve o sırada daha kolay EZBERLİYOR.
ALLAH, AHİRETTE sormayacak mı? Kendi dilimizde okullarda DERSLERİ, KOMPOZİSYONLARI, ŞARKILARI, FİLM REPLİKLERİNİ ezberliyoruz da, niye ALLAH'IN kelamı olan KURAN-I KERİM'İ sırf beynimize daha zor geliyor diye DÜŞÜNEREK OKUYARAK ezberleyemiyoruz? BEYNİMİZE zor mu geliyor aynı anda OKUMA ve DÜŞÜNME eylemlerini yapmak?
'Karım benimle hiç BİRLİKTE OLMUYOR veya İLGİLENMİYOR' deyip eşini aldatan kocalar; siz 'ALLAH'I göremiyorum veya Allah benimle ilgilenmiyor' deyip başka GÖRÜNÜR TANRILAR mı ediniyorsunuz?
Şu kızın 'SAÇI AÇIK' deyip, ona bakmayı hak olarak görenler; açık bir şekilde buldukları PARAYI çalmayı kendilerine hak olarak mı görüyorlar veya KIZ KARDEŞLERİNİ yanlışlıkla açık olarak gördüklerinde gözlerini bakmaktan hemen çevirmezler mi?
NEFSİNİZE kolay gelen şeyler, hayrınıza olmayan şeylerdir. Çünkü nefisler, SABRETMEYİ sevmez.
Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz...
Nehirler kendi suyunu içemez.
Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez.
Güneş kendisi için ısıtmaz.
Ay kendisi için parlamaz.
Çiçekler kendileri için kokmaz.
Toprak kendisi için doğurmaz.
Rüzgar kendisi için esmez.
Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz.
Doğanın anayasasında ilk madde şudur:
Her şey birbiri için yaşar!
Birbiri için yaşamak, doğanın kanunudur...
Eski çağlarda yürürlükte olan bir anlayıştı bu.
Bütünlüğü anlatırdı, özü iki cümleydi:
'Ben, biz olduğumuz zaman ben olurum.'
'Ben, ben olduğum için sen, sensin.'
Seni sen yapan, sen gibi düşünmendir. Geri kalan bedenler, hep aynıdır. Düşünceleriniz görünür olsaydı, kimse kimseyi görmediği kadarki kadar sevmezdi.
Yeryüzüne yılda 10 SEKSİLYON yağmur damlası, Dünya yaratıldığından beri 45 NONİLYON yağmur damlası düştüğünü ve hiçbir yağmur damlasının birbiriyle kesişmediğini, kurşun gibi hızda yere düşmediğini, topluca değil de teker teker damlalar halinde yere düştüğünü ve tuzlu sulardan buharlaştığı gibi tuzlu olarak değil de tatlı su olarak yere düştüğünü düşündüğünüzde Allah'ı görmek için birçok mucize olduğunu anlardınız.
Biz insanları nonilyonlarca MELEKTEN üstün tutan şey, ALLAH'I görmeden sevmemizdir. CEHENNEMDE sadece yanmak değil, bir YOKOLUŞ söz konusudur. Elmanın çürük kısmının ÇÖPE ATILIP KURTLANMASI gibidir cehennem azabı. ALLAH kendisine en yakın kullarını CENNETE yerleştirir ve bu çürük insanları CEHENNEM ÇÖPLÜĞÜNDE sonsuza kadar yavaş yavaş YOKEDER. Bu yüzden CEHENNEME giren bir daha CEHENNEMDEN çıkamaz. Cehennemlikler ALLAH'IN rahmetinden ve sevgisinden kovulmuştur ve en büyük esas ceza budur. Cennetlikler ise nimetlerden DERECE DERECE farklı zevk alırlar. GÖZÜ HARAMA bakmış olanla HİÇ HARAMA bakmamış olan aynı şekilde göremez CENNETTE, tıpkı yemek sofrasında oturanların yemeklerden ayrı zevk alması gibi. Malının zekatını vermeyenler, zekatını verenler gibi dik yürüyemez CENNETTE. Zekatını vermediği mallar, onların yükleri olur.
ALLAH'IN merhameti, ANNENİN EVLADINA duyduğu merhametten SONSUZ KAT büyüktür. Belki de HERKES CENNETE gidebilecek. En doğrusunu ALLAH bilir. Ama TOPRAĞIN bile kabul etmeyeceği, İNSANLIKTAN nasibini almamış insanları illaki görmüşsünüzdür. Mesela çocuk tecavüzcüleri, çocuk katilleri, hayvanlarla ilişkiye girecek kadar sapık olanlar, haksız yere masum insanları öldürenler, katliam yapanlar, uyuşturucu ile insanları zehirleyenler, para için annesini babasını öldürenler ve benzeri bu tür insanları TOPRAK bile kabul etmez. Bu tür canilerden değilseniz, belki de HERKES CENNETE gidebilecek. O halde siz neden CENNETTEN alacağınız huzuru ve dereceyi artırmaya çalışmıyorsunuz? Eğer bu tür canilerden değilseniz, inancınız neden KİBRİNİZİN esiri oluyor? Ahlaklıyım diyorsunuz ama Allah'a inanmamakta ısrar ederek KİBİRLİ oluyorsunuz. Allah'a inanmayan insan, KİBİRLİ insandır. KİBİRLİ insan, AHLAKLI insan değildir. AHLAK olmadan DİN, DİN olmadan AHLAK olmaz. İMAN etmeyen insan, AHLAKLI değildir. Hep EKSİK ve TEK TARAFLI, TÜMEVARIMSIZ düşünüyorsunuz. 'NAMAZ kılmayan, CENNETE giremezmiş. Bu ne saçma bir DİN' deyip inanmıyorsunuz. ALLAH varken, kim sizin CENNETE girip giremeyeceğinize karar verebilirki. Neden ALLAH'IN merhameti ve İSLAMİYET hakkında bu kadar KARAMSAR davranıyorsunuz veya hangi din görevlisi sizi bu kadar KORKUTTU? Neden ALLAH ve kitabı KURAN-I KERİM varken, sizden daha az aklını kullanan bazı hocaların sözleriyle İSLAMİYETİ tam öğrendiğinizi düşünerek kendinizi MÜSLÜMANLIKTAN soğutuyorsunuz? BARDAĞA DOLU tarafından bakmak varken, niye hep BOŞ tarafından bakıyorsunuz? ŞÜKRETMEK için aldığınız NEFES bile yeterken, niye hep FAKİRİM diye isyan ediyorsunuz? Niye ALLAH'I daha çok tanımak değil de, ALLAH'I inkar etmek için SORGULAMA yapıyorsunuz? Neden EVRENİ araştırmak, sizi DİNDEN ÇIKARIR gibi saçmasapan hurafelere inanıyorsunuz? Siz imanınızdan vazgeçmediğiniz sürece sizi hiçbir HURAFE, dinden çıkaramaz. Neden KURAN-I KERİM'İ okumak yerine, HURAFELERE ve HOCALARA inanıyorsunuz? ALLAH size AKIL vermedi mi? Yoksa İLAHİYAT mezunu değilsiniz diye KURAN-I KERİM'İ anlayamayacağınızı mı zannediyorsunuz? KURAN-I KERİM Allah'ın insanları uyarmak için bir mesajıdır.
Çocuk tecavüzcüleri, kadın tecavüzcüleri, hayvanlarla ilişkiye girecek kadar sapık olanlar ŞEHVETE ve NEFSİNİN arzularına TAPARLAR. Haksız yere masum insanları öldürenler, katliam yapanlar, çocuk katilleri ALLAH'IN verdiği canları kendileri alarak, kendilerini ALLAH gibi görürler. Para için annesini babasını öldürenler PARAYA taparlar. İNTİHAR edenler, ALLAH'TAN umudu kesip, ALLAH'A güvenmezler. Allah'ın affetmeyeceği tek günah, Allah'a ŞİRK koşmaktır. Ama biz insanların düşünemediği şey, ŞİRKİN KAPSAMININ genişliğidir. NEFSİNE, PARAYA tapmak, kendini ALLAH gibi görmek ve ALLAH'TAN umudu kesmek de ŞİRKTİR. Yani yukarıdaki günahların hepsi ŞİRKTİR ve kesinlikle affı yoktur. Masum yere İNSAN ÖLDÜRMEK, o insanı geri getiremeyeceğin için hem affı olmayan bir günah, hem ŞİRK, hem de YAŞAM HAKKINI elinden almak olduğu için KUL HAKKI yemektir. CİNLERİN ve ŞEYTANIN çarpacağını düşünüp, ALLAH'TAN fazla onlardan korkmak da, ŞİRKTİR. ŞİRK sadece taştan putlara tapmak değildir. KAĞITTAN PUTLAR olan PARA için canlar almakta, NEFSİMİZİ putlaştırıp onun istekleri için insanlara tecavüz etmek ve onları masum yere öldürmek de ŞİRKTİR. PARA için, daha çok ARAZİ için ORMANLARI yakmak da ŞİRKTİR. UYUŞTURUCU kullanıp, onun esiri gibi davranmak da UYUŞTURUCUYA TAPMAKTIR ve o da ŞİRKTİR. Allah'tan başka bir varlığı daha yaratıcı kabul eden herkes şirk koşmuş olur. Mal, mülk biriktirme hırsı ve dünya sevgisi de ŞİRKTİR. Çünkü dünyaya ve dünya nimetlerine fazla düşkün olmak, Allah sevgisinin önüne geçer.
'Kim bir insanı (suçsuz yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de suçsuz bir insanı ölümden kurtarırsa, sanki bütün insanları ölümden kurtarmış gibidir!..' (Maide, 5/32)
“Şu kesin ki: Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, ama dilediği kimse hakkında, bunun dışındaki diğer günahları affeder. Her kim Allah’a şirk koşarsa, haktan çok uzağa sapmış olur.” (Nisa, 4/116)
LİVATA ile hemen hemen aynı sayılır zinanın cezası, Kuran-ı Kerim'de. LİVATADAN dolayı LUT KAVMİ helak oldu. Zina da bir helak sebebidir. ZİNA yapmak, saçın açık olmasından belki 100 kat belki 1000 kat günahtır.
KURAN-I KERİM'DE saçın kapatılması gerektiği yazıyor. Ayetleri hiçbir şekilde sorgulayamayız. Ayetler, ALLAH'IMIZIN KELAMIDIR. İnsanları uyaran hocalardan bir isteğim olacak. PAVYONLARI, faiz yiyen BANKALARI ve TİKTOKU da kapattırın lütfen. Fakat şimdi çoğu insan karşı çıkar çünkü HARAM PARA getiriyor bu yerler. İnsanlar ayrıca içlerini, fesatlıklarını, azgınlıklarını temizlesinler TV lerde çıkan hocalarım lütfen. Kuran-ı Kerim'de GÖZ ZİNASINDAN da bahseder.
Bugun KIYAMET kopmuyorsa bunun sebebi Allah'ın, peygamberimizin ümmetine peygamberimizden dolayı sağladığı merhamettendir. Yoksa çoktan helak olmayı HAKETTİK. Geçmişte alışverişteki adaletsizlik, ölçü ve tartıya dikkat etmemeden dolayı helak olan MEDYEN KAVMİNDEN bile ibret almadık. Saçımızın açık olması ve DÖVME büyük günahlar değildir ZİNA ve KUMAR kadar. Medyen kavmi gibi PARAYA TAPIYOR çoğu insan. Çoğu erkek saçtan çok GÖZDEN ve DUDAKTAN etkileniyor. Onlar da NAMAHREM. Gözünüzü de kapatın bantla. Hatta tüm yüzünüzü de kapatın. O şekilde yürüyün yollarda görmeden yürüyebiliyorsanız. Bu son sözlerimi yanlış anlamayın. Laf dokundurmadır. ALLAH, herkesin içini, niyetini görür. Halbuki biz insanlar ne kadar ŞEKİLCİYİZ dimi saygıdeğer hocalarım.
Size 2 CÜMLE arasındaki FARKI sormak istiyorum. Bu farkı anlayanlar KURAN-I KERİM'DE TÜRKÇE okuduğunu ANLAYABİLİR. Bakalım kimlerin ANALİZ ve ANLAMA yeteneği var?
1'inci Cümle: CEHENNEMİN çoğunu ZEKAT VERMEYENLER, cennetin çoğunu da FAKİRLER oluşturacaktır.
2'nci Cümle: ZEKAT vermeyenler CEHENNEME gidecektir.
1'inci Cümle DOĞRU, 2'nci Cümle YANLIŞ.
İki cümlenin anlamı AYNI DEĞİLDİR.
Ama çoğu insan AYNI ANLAMDA olduğunu ZANNEDİYOR.
1'inci Cümlenin doğruluğunu nereden mi biliyorum çünkü neredeyse insanların tamamının KURAN'DA anlatıldığı gibi yapmadığı ibadettir ZEKAT yani neredeyse hiç yapılmayan ibadettir ZEKAT. Tüm ZEKATLAR hakkıyla verilmiş olsaydı, şu an yeryüzünde YOKSUL kalmazdı.
Şu ana kadar yaşamış olan 115 MİLYAR insanın 114 MİLYARI zekatını doğru olarak vermemiştir. Dolayısıyla CEHENNEME gidenlerin içinde en fazla insanca işlenen ortak günah, ZEKAT VERMEMEKTİR. Yanlış anlaşılmasın, ZEKAT vermedikleri için CEHENNEME giderler demiyorum. CENNETTEKİ insanların içinde de en fazla insanca işlenen ortak günah, ZEKAT VERMEMEKTİR. İnsanların çoğu PARAYI çok sever ve PARAYA TAPARLAR. PARAMA değil de, CANIMA zarar gelsin diye düşünürler. Dünyada hep BORÇ içinde veya FAKİR olarak yaşayanlar ZEKAT vermek zorunda değildir. Bu yüzden, CENNETİN çoğunu FAKİRLER oluşturacaktır. Yine yanlış anlaşılmasın, ALLAH'A İMAN etmeyenler FAKİR olsalar da CENNETE giremezler. Demek istediğim, CENNETE girenlerin en çok ortak yanı FAKİR olmalarıdır. Bu yüzden, bu dünyada FAKİRİM diye isyan etmeyin, aldığınız her NEFES için ALLAH'A şükredin. Çok iyi kalpli, çok ahlaklı ve insanlara MADDİ PARASAL ve MANEVİ her türlü yardım eden, PARASINI ve MÜLKÜNÜ insanlara dağıtan, dünya malında hiç gözü olmayan, hiç kul hakkı yememiş ama yaşadığı yerde hiç HAK DİNLERDEN haberi olmayan ve bu yüzden ALLAH'IN ismini bile HİÇ DUYMAMIŞ insanların CENNETE girip giremeyeceğini ALLAH bilir, SAKALLI HOCALAR bilemez. Son yazdığım cümleyi İYİ DÜŞÜNÜN. Bizler Elhamdülillah şükürler olsunki MÜSLÜMAN bir ülkede dünyaya geldik. Ya BUDİST olan HİNDİSTAN'DA dünyaya gelseydik, İSLAMİYETİ arayıp bulabilir miydik? O zaman da, KURAN-I KERİM'İ anlamadan okuyup öğrenmeye mi çalışacaktınız?
Bizler Elhamdülillah şükürler olsunki MÜSLÜMAN bir ülkede dünyaya geldik. Ya BUDİST olan HİNDİSTAN'DA dünyaya gelseydik, İSLAMİYETİ arayıp bulabilir miydik? O zaman da, KURAN-I KERİM'İ anlamadan okuyup öğrenmeye mi çalışacaktınız veya KELİME-İ ŞEHADETİ manasını anlamadan mı MÜSLÜMAN olacaktınız? ÖĞRENMEK, ANLAMAKLA olur, o da bildiğin dilden OKUMAKLA olur. Okuduğunu ANLAMAYAN insan, kendini KANDIRMIŞ olur. Kendisini kandırmaktan da asla rahatsız olmaz. Çünkü hayatı bile GÜNÜBİRLİK ve sadece ZEVK almak için yaşamaya ALIŞKIN çoğu insanın psikolojisi.
Değerli din kardeşlerim, bugün bizlere öğretilen ama Kur’an da asla bahsedilmeyen, hatta bunun kabul edilmesi dahi Kur’an ayetlerine ters düşen bir konuda, yani KABİR AZABI KONUSUNDA KONUŞMAK İSTİYORUM. Bizlere bu konuda söylenenleri Kur’an ayetleri ile karşılaştırıp, konunun mahiyetini birlikte araştıralım.
Yaradan Kur’an da bahsetmediği, ama bizlerin rivayet ve sanı inançlarımızın etkisiyle inandığımız konular hakkında ne söylüyor, önce yine her zaman yaptığımız gibi, Kur’an ayetleri ile anlamaya çalışalım. Yani Kur’an a danışalım. Önce aşağıdaki ayeti lütfen dikkatlice okuyalım ve çok dikkatle üzerinde düşünelim.
Araf 33 ; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, HAKKINDA HİÇBİR DELİL İNDİRMEDİĞİ BİR ŞEYİ, Allah'a ortak koşmanızı VE ALLAH HAKKINDA BİLMEDİĞİNİZ ŞEYLERİ SÖYLEMENİZİ, HARAM KILMIŞTIR.
Değerli arkadaşlarım, lütfen ayeti dikkatlice tekrar okuyalım. Ne diyor Yaradan, HİÇBİR DELİL İNDİRMEDİĞİ BİR ŞEY HAKKINDA, yine Allah hakkında bilmediğiniz ŞEYLERİ SÖYLEMEMİZİ HARAM KILDIĞINI, YASAKLADIĞINI çok açık bir şekilde belirtiyor. Bu ayeti yazının devamı sürecince lütfen unutmayalım. Şimdide kabir azabı konusunda, günümüzde rivayetler yoluyla, bakalım neler anlatılıyor bizlere.
(İnsanlar ölür ölmez kabir diye bir çukura konuyorlar. Hemen sonra munker-nekir melekleri geliyor, soru sormaya başlıyor: Rabbin kim? Dinin ne? Peygamberin kim? gibi sorular... Müslümanlar bu sorulara: Rabbim Allah, dinim İslam, Peygamberim Hz. Muhammed diye cevap veriyor. Kâfirler ise.- Hah, hah anlamadım diyorlar. (Fıkhul Ekber, Aliyyul Kari Şerhi).)( Kabir, müminler için cennet bahçelerinden bir bahçe, kâfirler için ise cehennem çukurlarından bir çukurdur.)
Önce şunu unutmayalım, bu sözleri Kur’an asla doğrulamaz ve bunlarla ilgili tek bir bilgide Kur’an da yoktur. Mezheplerde, Kabirde kime soru sorulacağı konusu da tartışıla gelmiştir. Bu konuda Hanefiler arasında bile, ittifak yoktur. Bir kısmı, Müslümanların çocuklarının da sorguya çekileceğini söylerken bir kısmı, Peygamberler, çocuklar ve şehitlerin sorgudan muaf tutulacağını söylemişlerdir.
PARANIN geçerli olmadığı ülke: KÜBA
CENNETTE de PARA geçerli değildir. Keşke her ülke, KÜBA gibi olsaydı. KOMÜNİZM kötü birşey midir? DEVLET, insan için mi vardır; İNSAN, devlet için mi vardır? VATANIN üstünde MİLLET yoksa, o vatana VATAN denir mi? DEVLETLER, her insana bir EV ve bir dekar ARAZİ veremeyecek kadar fakir mi? ALLAH'A ve AHİRET'E inanıyorsanız, İNSANA neden değer vermiyorsunuz? ANNELİK neden MESLEK sayılmıyor? Halbuki dünyanın en zor ve en kutsal işi. İNSAN, zamana göre değerlenmediği halde; PARANIN neden ZAMAN DEĞERİ var? HİZMETİN bedeli neye göre ölçülüyor? COVİD-19 gibi milyonlarca insan SMA hastası olsaydı, SMA ilacının 1 adedi 2 milyon dolar olur muydu?
Devletin bekası için bile olsa, KARDEŞ VE EVLAT KATLİ hiçbir zaman şart değildir, İSLAMİYET'TE yer almamaktadır ve CANİLİKTİR. İslam HALİFESİ olan Osmanlı padişahlarının HALİFELİĞİNE ve hatta MÜSLÜMANLIĞA yakışmayan çok büyük bir günahtır. Canı veren ALLAH, canı alır. İDAMDAN yani ÖLDÜRMEKTEN daha etkili CEZALAR vardır. CANI sadece ALLAH alabilir. KARDEŞ VE EVLAT KATLİ zaruri bir kural olsaydı, 222 YIL hiç yapılmadan Osmanlı Devleti nasıl devam etmişti? Demekki, KARDEŞ VE EVLAT KATLİ, şart değilmiş.
OSMANLI DEVLETİ'NDE oğlunu öldürten ilk padişah, I.Murat Hüdavendigâr'dır. Sultan II.Murat'ın ölümünden sonra tahta Fatih Sultan Mehmet çıktı.İlk iş olarak 2 yaşındaki kardeşi Ahmet'i ve Hasan'ı öldürttü. Fatih Kanunnamesi'ni çıkardı. Bu kanunun meşhur maddesine göre, 'Nizam-ı alem için şehzadeler öldürülebilir'di. Bu maddeye dayanarak tahta çıkan padişahlar ilk iş ve kendilerine tanınmış bir hak olarak kardeşlerini katletmeye başladılar. Fatih, ek olarak iki de eşini öldürttü. I.Selim (Yavuz Sultan Selim), babasını öldürterek tahta geçti. Kardeşleri Ahmet, Korkut, Abdullah, Şehinşah, Şahsultan, Alemşah, Mahmut ve Mehmet'i olmak üzere 8 kardeşini boğdurarak öldürttü. Bunların tüm eş ve çocuklarını da öldürttü. I.Süleyman, oğlu Şehzâde Mustafa'yı Hürrem Sultan'dan olan oğlu Sarı Selim'in padişah olmasına imkân sağlamak amacıyla ve onun yönlendirmesiyle boğdurdu. III. Murat, Osmanlı mülkünü devralır almaz ilk iş olarak 6 kardeşini boğdurttu. III. Murat öldüğünde, hemen o gece ondan hamile olan 10 cariye boğdurulup Sarayburnu'ndan denize atıldı. III. Mehmet, içlerinde kundakta olan çocukların da olduğu 19 kardeşini tahta çıktığı günün gecesi öldürttü. Yerine oğlu I. Ahmet geçti. Aynı gün biat töreni yapıldıktan sonra III. Mehmet'in cenazesi Ayasofya camisine götürüldü. Cenaze namazı kılınacaktı. Kalabalık toplanmıştı. Fakat oğlu 13 yaşındaki genç padişah I. Ahmet gelmemişti. Şeyhülislam, birkaç kişiyle padişahı davet etmeye gitti. İçeri girdikleri zaman padişahı iki elinin arasına başını almış düşünür buldular. Şeyhülislam'ın cenaze namazını kılmak için davetini şu sözlerle geri çevirdi.
Kusursuzluk, SINIRSIZLIK gibidir; siz KUSUR bulunca biter. Ama SONSUZLUK, siz sınır bulsanız da bitmez.
KURAN-I KERİM'deki ayetlerin indirildiği DİLDEN okunmasını savunanlara soruyorum: Kuran-ı Kerim'i HZ.EBUBEKİR zamanında kitap haline getirildi. HZ.OSMAN zamanında ÇOĞALTILDI. Mademki Kuran-ı Kerim indirildiği DİLDEN okunmalıdır; o halde neden KİTAP haline getirildi ve ilk İNDİRİLDİĞİ şekliyle okunmuyor? Anlayarak okumak gerektiğini söylediğimizde, YURTDIŞINA giderken niye İNGİLİZCE öğreniyoruz diyorlar. Bunu dediklerinde aslında kendilerini HAKSIZ duruma sokuyorlar. Çünkü okullarda İNGİLİZCEYİ anlamadan öğrenmiyoruz yani kelimeleri TÜRKÇE anlamları ile öğreniyoruz. Dedikleri gibi YURTDIŞINA gidersek, oradakilerin dili olan İNGİLİZCE ile konuşuyoruz. Ama derdimizi anlatabilmek için aklımızdan TÜRKÇE ÇEVİRİSİNİ bilerek İNGİLİZCE soru soruyoruz. ALLAH da, peygamberimizin yaşadığı ARAP kavmine anlamaları için ARAPÇA olarak indirdi Kuran-ı Kerim'i. TÜRKÇE olarak indirseydi, ARAP kavmi hiç anlamazdı ve İSLAMİYET yayılmazdı. BÜTÜN MİLLETLERE peygamber gelmiştir o milletlerin dilleriyle. Demekki Allah BÜTÜN DİLLERİ biliyor. Peygamberimize İMAN ettiklerini, peygamberimizin konuştuğu ARAPÇA dilini bilerek gösterenler neden ARABİSTAN'DA yaşamıyorlar? İMAN ETMEK, tıpatıp AYNISI olmak demek değildir. MELEKLERE de İMAN ediyoruz ama MELEK gibi miyiz yani hiç İNSANCIL ihtiyacımız yok mu? TÜM PEYGAMBERLERE İMAN ediyoruz ki zaten; TÜM MİLLETLERE geldikleri için içlerinde TÜRKÇE konuşan TÜRK MİLLETİNE gelmiş peygamber de vardır muhakkak. Ben 9-10 yaşlarımda YAZ KURAN KURSUNA gittim ve Kuran-ı Kerim'i ARAPÇA olarak 3 KEZ HATİM ETTİM. Ama ANLAMADAN okuduğum için hiçbir şey ÖĞRENEMEDİM. Bu yıl ise 5 KEZ TÜRKÇE olarak HATİM ETTİM. TÜRKÇE olarak okuduğumda ÖĞRENDİM. Eminimki, çoğu insan kendini ÇOK İYİ zannediyordur. Kuran-ı Kerim'in tamamını TÜRKÇE olarak en az 1 KEZ okursanız, ÇOK EKSİĞİNİZ olduğunu göreceksiniz. İNGİLİZCEYİ öğrenmek gibi, ARAPÇAYI öğrenmek de ZOR DEĞİL. Mesele ALFABE öğrenmekse, DİL KURSU öğretiyor. Ama mesele Allah'ın EVRENSEL MESAJI olan Kuran-ı Kerim'i öğrenmek. YAŞARKEN KÖR ve SAĞIR olmuş bir insan, KURAN-I KERİM'İ sadece DOKUNMALI MORS ALFABESİ ile okuyabilir. Yani MORS ALFABESİ gibi ARAPÇA ve TÜRKÇE sadece bir ARAÇTIR.
Peygamberimizden aktarılan HADİSLER 2'ye ayrılır: 1.DOĞRU aktarılan hadisler 2.YANLIŞ aktarılan hadisler CEHENNEMİN çoğunluğunu KADINLARIN oluşturduğu yönündeki hadis, YANLIŞ aktarılan HADİSTİR. Çünkü KURAN-I KERİM ile uyumlu bir hadis değildir.
Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimseler değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.
Hazret-i Muhammed (S.A.V.) BU HADİS ise DOĞRU aktarılan bir hadistir. Çünkü KURAN-I KERİM ile uyumlu bir hadistir.
BAKARA Suresi 223.Ayet: Kadınlarınız sizin için bir tarladır.* Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın!* Kendiniz için (ileriye) hazırlık yapın!* Allah’a karşı [takvâ]lı (duyarlı) olun! Bilin ki şüphesiz siz O’na kavuşacaksınız. Müminleri (büyük ödülle) müjdele! BU AYET ile kadın aşağılanmamış, aksine 'insanın yaratıldığı öz' anlamında TOPRAK benzetmesi ile YÜCELTİLMİŞTİR.
EMEVİLER döneminde BİRÇOK HADİS değiştirilmiştir. Esasında PEYGAMBERİMİZİN bütün HADİSLERİ, Kuran-ı Kerim ile UYUMLUDUR.
Bir arkadaşım şu soruyu sormuş: ÇOCUK TECAVÜZCÜSÜNÜN TEVBESİ kabul olur mu? KURAN-I KERİM'DE ALLAH hiçbir şeyi açıkta bırakmamıştır. ALLAH, ZÜMER Suresi 53.Ayete göre, ölüm gelip çatmadan önce ŞİRK dahil tüm günahların tevbesini kabul eder. Ama NİSA Suresi 17.Ayette tevbenin bir diğer şartını da anlatır. O da BİLEREK YAPILAN kötülüklerin TEVBESİNİ kabul etmez. Bazı eylemlerinizin mesela PARAYA TAPMANIN ŞİRK olduğunu bilmiyorsanız ve tevbe ederseniz, günahınız affedilebilir ama ÇOCUK TECAVÜZÜNÜN kötü birşey olmadığını bilmemek mümkün değildir. Burada aslında ince bir PÜF NOKTASI var. Din kitaplarında ve Kutsal Kitaplardan öğrendiğimiz günahlara DİNİ GÜNAHLAR, kitaplarda yazmasına gerek olmadan AKIL yoluyla bilinmesi gereken günahlara da AHLAKİ GÜNAHLAR denir. Mesela ORUÇ TUTMAMAK dini günahtır. ANNEYE BABAYA KÖTÜLÜK ahlaki günahtır. DİN Kutsal Kitaplarla, AHLAK ise akıl ile öğrenilir. AHLAKSIZLIĞIN tevbesi kabul olmaz ama DİNİ GÜNAHIN tevbesi samimi tevbe ise kabul edilebilir. ÇOCUK TECAVÜZÜ ise en büyük AHLAKSIZLIKLARDANDIR.
Mesela DÖVME ve BAŞ ÖRTÜSÜ olmaması DİNİ bir günahtır. AHLAKSIZLIK değildir. Ama MAHREM KADINLIK ORGANLARININ görünmesi AHLAKSIZLIKTIR.
NİSA Suresi 17.Ayette şöyle der: Allah’ın kabul edeceği tevbe, sadece bilmeden kötülük edip sonra hemen tevbe edenlerin tevbesidir. İşte Allah bunların tevbesini kabul eder. Allah bilendir, doğru hüküm verendir.
NİSA Suresi 18.Ayet: Kötülükleri (sürekli) yapıp da içlerinden birine ölüm gelip çatınca “Ben şimdi tevbe ettim.” diyenler ile kâfir olarak ölmekte olanlar için (kabul edilecek) tevbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlamış (olacağ)ız.
ZÜMER Suresi 53.Ayet: De ki: “(Allah şöyle buyuruyor:) Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın merhametinden ümit kesmeyin! Şüphesiz ki Allah bütün günahları bağışlayabilir. Şüphesiz ki O çok bağışlayandır, çok merhametlidir.
ZÜMER Suresi 54.Ayet: Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun; sonra size yardım edilmez.
DÖVMENİN HARAM olduğunu söyleyen KURAN-I KERİM'DEN bihaber arkadaşlar okusun lütfen.
En'âm Suresi 145.Ayette Kuran-ı Kerim'de ALLAH'IN haram kıldığı 4 şeyden bahsediyor: Leş, kan, domuz eti.
ASKERLİĞE yeni gelen acemi askere ESAS DURUŞ, askerliğin temeli olarak gösterilir. Zamanla ESAS DURUŞUN sadece SAYGININ gelişimi için sadece bir ARAÇ olduğunu anlar. UZUN YÜRÜYÜŞLERİN, dayanıklılığı artırdığı anlatılır. Zamanla onun da sadece SABRIN gelişimi için bir ARAÇ olduğunu anlar. Aynı mantıkla, NAMAZ da ALLAH'I sürekli ZİKRETMENİN aracı ve kötülüklerin önleyicisidir. ORUÇ da hem açların halini anlamak için araç yani EMPATİNİN ve SABRIN aracı, NİYETE SADAKATİN aracıdır. ABDEST, temizliğin aracı; ZEKAT, yardımlaşmanın aracı, SAHIP olduğun herşeyin ALLAH'TAN geldiğini anlamanın aracı ve DÜNYA MALINA değer vermemek gerektiğini anlamanın aracıdır. HAC, peygamberimizin hayatını ve mücadelesini anlamanın aracıdır. KURBAN da ALLAH için en sevdiğinin varlıklardan bile vazgeçebileceğini anlamanın aracıdır. KURBAN, amaç bakımından ZEKATA çok benzer. İYİ ve AHLAKLI olmak ne kadar çok zor birşeyse, bu AMAÇLARI ANLAMAK da çok zordur. Mesela, KANUNLAR olmasaydı; HIRSIZLIK, TECAVÜZ vs. artardı. Çünkü ALLAH'TAN korkmayan bazı insanlar, KANUNLARDAN ve POLİSLERDEN korkuyorlar. Kanunlar olmadan da DİSİPLİNLİ olmayı başarabilecek SEVİYEYE gelseydi keşke tüm insanlar. Veya okullarda ÖDEV verilmeden veya SINAV yapılmadan kendi arzusuyla DERS çalışabilecek seviyeye gelse keşke tüm öğrenciler. O seviyeye gelen insan için OKULLARA gerek yoktur. Söylediklerim YANLIŞ ANLAŞILMASIN. NAMAZ, dinimizin direğidir. NAMAZA gerek yok demiyorum diyemem de, çünkü para gibi dünyevi zevklere değer vermekten fırsat bulup, ALLAH'I ömrü boyunca zikreden insan yok yeryüzünde (peygamberler hariç). İslamiyet'te TASAVVUF ve VAHDET-İ VÜCUD seviyesi diye adlandırılan bu seviyeye ulaştığını iddia eden bazı insanlar bile, HAK ile BATILI ayırt etmede bazı EKSİK düşüncelere sahiptir. Bunun nedeni de MATEMATİK, FİZİK, EVREN, KUANTUM FİZİĞİ, FELSEFE gibi BÜTÜN BİLİMLERİN tamamını bilmemelerindendir. Bu KAMİL İNSAN seviyesi, TÜM BİLİMLERİ özellikle de MATEMATİĞİ bilmekle olur. MATEMATİĞİ gerçekten öğrenen kişi, FORMÜLLERİ ezberlemeden, formülleri kendisi KEŞFEDEN kişidir. KÖR bir insan ünlü bir RESSAM, SAĞIR bir insan ünlü bir BESTECİ olabilir. Bunlar için RENKLERİ görmesine, NOTALARI duymasına gerek yoktur.
KURAN-I KERİM niçin ARAPÇADIR?
İBRAHİM Suresi 4.Ayet bunu cevaplar: (Allah’ın emirlerini) onlara açıklasın diye her elçiyi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik.
ARAPÇA, ÜSTÜN BİR DİL DEĞİLDİR.
ALLAH, isimlerinin ve özündeki sırrın görülmesini, anlaşılmasını istedi. Kendisinin bütün gizlerinin, bir AYNADAN kendisine bakar gibi, kendisine görülmesini arzu etti. CENNETİ (ebedi yansımasını, ebedi ışığı) ve CEHENNEMİ (ebedi hiçliği, ebedi karanlığı) yarattı. Sonra da kendine en yakın varlıkları yani aynadaki yansımalarını seçmek için imtihan yeri olarak KAİNATI yani LEVH-İ MAHFUZ kitabını ve aynı anda ZAMANI yarattı CENNET ve CEHENNEMİN arasında. CENNET ve CEHENNEM yani AHİRET, zamanın olmadığı, ebedi bir alemdir. Uçmamanız nasılki yerçekiminin varlığından dolayı ise, ölüm de zamanın varlığından dolayıdır. ÖLÜM, SON UYKUDUR. Öldükten sonra dirilmek, uykudan kalkıp uyanmaya benzer. Tek fark, ölüm ile zamanı aşarsınız, uyku ile zamanda kalmaya devam edersiniz. KAİNAT, Allah'ın AKLININ ve İLMİNİN; CENNET ise Allah'ın NURUNUN yansımasıdır. AYNADAKİ GÖRÜNTÜ, seninle ÖZDEŞ değildir ama senden BAŞKASI da değildir. Allah'ın nurunun aynadaki görüntüsü de CENNETTEKİ İNSANLARDIR. Tüm kainat ve tüm varlıklar ise Allah'ın ilminin görüntüsüdür. Kuran-ı Kerim'in bir ZAHİRİ (görünen yüzü), bir de BATINİ (görünmeyen yüzü) vardır. Görünmeyen yüzü KAİNAT kitabı olan LEVH-İ MAHFUZ'U yansıtır. GÖRÜNMEYEN yüzünü çoğu insan aklı ANLAYAMAZ. Bu yüzden, bu çoğu insan kolayına gelene yani sadece DIŞ YÜZÜNE yani GÖRÜNEN YÜZÜNE takılı kalır. Bu ise tıpkı Şeytanın, HZ.ADEM'İ topraktan ibaret görmesi gibidir. Aslında GÖRÜNMEYEN diye birşey yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ vardır. YAŞAMANIN ve zamana bağlı olmamızın NEDENİ, kainat yaratıldığında yani çok önceden verdiğimiz kararları ve yaptığımız seçimleri NEDEN yaptığımızı anlamamız içindir. Bizim için GELECEK zaman, ALLAH için çoktan geçmiştir. Allah katında, KIYAMET çoktan kopmuştur ve AHİRET yaşanmaktadır. Geleceği göremememizin nedeni, ZAMANA BAĞLI oluşumuzdur. Oysaki TÜM KAİNAT YAŞAMI, bir anda olmuş ve bitmiştir.
Esmaül Hüsna yani ALLAH isimleri, İNSANLARA yansımıştır. SINIRSIZ BİLGİMİZİN kaynağı, SONSUZ İLİM sahibi ALLAH'ın İLİM sıfatının yansımasıdır. SINIRSIZ SABRIMIZIN kaynağı, SONSUZ SABIR sahibi ALLAH'ın ES-SABUR isminin yansımasıdır.
KURAN-I KERİM Arapça indirildiği için, ARAPÇAYI kutsal kabul edenler, diğer kutsal kitaplara iman etmiyorlardır. ÇÜNKÜ TEVRAT, ARAPÇA değil İBRANİCE indirildi. AKILLI düşünen bir insan ne demek istediğimi anlar. Şöyle açıklayayım: Allah HAŞA anadilini mi değiştirdi önce İBRANİCE sonra ARAPÇA indirerek. DİL TAKINTISI olanlar için söylüyorum. Yada Allah, insanlar İBRANİCE anlamadığı için sonra ARAPÇA olarak mı indirdi? ALLAH, TÜM DİLLERİ bilir. Şimdi bide İBRANİCE ile ARAPÇA aynı dil diyenler var. HARFLERİ bile farklı. İMANIN şartlarından birisi de tüm kutsal KİTAPLARA İMANDIR. Allah, AKLINI kullanmayanlar için, DİLE ve ŞEKİLE TAKINTISI olanlar DİLİN değil ANLAMANIN önemli olduğunu anlasınlar diye peygamberlerin KAVMİNİN dilinde, Kuran-ı Kerim'i ARAPÇA, Tevratı İBRANİCE olarak indirmiştir. Üstelik bütün peygamberler ARAPÇA konuşmuyorlardı. Peygamberlerden daha mı AKILLISINIZ veya daha mı AHLAKLISINIZKİ, onlar kendi kavimlerinin dilleriyle konuşurlarken, siz ARAPÇA diline takılarak, ALLAH'IN sizi yarattığı ANA DİLİNİZİ kullanmıyorsunuz? ALLAH'IN yarattığı VÜCUDU değiştiremezsiniz diyorsunuz ama ANA DİLİNİZİ kullanmıyorsunuz? Kuran-ı Kerim'i ANLAMADAN sadece ARAPÇA okuyanlara lafım. ANLAYARAK okuyanlara değil. Esas mesele, DİL meselesi değildir, ANLAMA meselesidir. Kuran-ı Kerim'i ANLAMADAN okumanın, ÖLÜLERE Kuran-ı Kerim okumaktan bir farkı yoktur. Ölülere Kur'an okumak, trafik kazasında ölen adama trafik kurallarını hatırlatmaya benzer.
CİNLERİN ÇARPTIĞINA ve MUSALLAT OLDUĞUNA inanıyorsunuz. Halbuki sadece ALLAH çarpar. ALLAH'A ŞİRK koşmuş oluyorsunuz. Bi düşünün bakalım niye musallat oluyorlar size. Herşey ALLAH'IN DİLEMESİYLE olur. ALLAH'IM şunu diyor size 'Normalde görmediğiniz halde şu an bu CİNLERİ görüyorsunuz. BÜYÜLERİN etkisini görüyorsunuz. Ama ALLAH'I niye göremiyor ve tam olarak inanmıyorsunuz' CİNLER ve BÜYÜLER kalbinde SAĞLAM İMAN olan insanlara ETKİ etmezler. PEYGAMBERİMİZE de büyü yapıldı ama TUTMADI. Tuttuğunu iddia edenler BÜYÜ MİSYONERLERİ olan SİYONİST YAHUDİLERDİR. Uykuda KABUS gördüğünüzde ne yapıyorsunuz uyanmak için? Ya UYKUDA olduğunuzu hatırlıyorsunuz yada GÖZ KAPAKLARINIZI açıyorsunuz. CİNLERİ gördüğünüzde, ALLAH dışındaki herşeyin sadece HAYAL olduğunu hatırlayınız ve UYANIN artık. Sizi UYUTMALARINA izin vermeyin. ALLAH'IM HERŞEYE KADİRDİR. Muskalardan, türbelerden, hocalardan UMUT beklemeyin. KURAN-I KERİM'DE ayette söylediği gibi, sizin Kuran-ı Kerim'den ve Peygamberimizden başka hiçbir REHBERE ihtiyacınız yoktur.
Tüm kainat yaşamını VİDEO yapacak olsak, HIZLANDIRILMIŞ şekilde MİNİMUM 6 GÜNLÜK VİDEO yapabiliriz. Kainatın EN YAVAŞ hızlısının büyük patlamadan bu yana katettiği mesafe, kainatın EN HIZLISININ 6 GÜNLÜK mesafesine eşittir yani bu HIZLAR arası oran da yaklaşık 1 TRİLYONDUR. Yani kainat yaşamı yaklaşık 1 TRİLYON HAFTADIR fakat ALLAH'A göre sadece 6 GÜNDÜR. ALLAH, yaratılmışlardan TRİLYON KAT daha hızlı görür yaşamı. En yavaş hız ELEKTRONLARIN, en hızlı hız IŞIĞINDIR. İlk başta söylediğim VİDEO HIZLANDIRMA olayının örneği, ELEKTRİK olayı sırasında ELEKTRONLARIN en yavaş hızdan en hızlı hıza ulaşması gibidir.
YAŞAMANIN ve zamana bağlı olmamızın NEDENİ, kainat yaratıldığında yani çok önceden verdiğimiz kararları ve yaptığımız seçimleri NEDEN yaptığımızı anlamamız içindir. Bizim için GELECEK zaman, ALLAH için çoktan geçmiştir. Allah katında, KIYAMET çoktan kopmuştur ve AHİRET yaşanmaktadır. Geleceği göremememizin nedeni, ZAMANA BAĞLI oluşumuzdur. KAİNAT, Allah'ın AKLININ ve İLMİNİN; CENNET ve Cennetteki varlıklar ise Allah'ın NURUNUN yansımasıdır.
ALLAH, isimlerinin ve özündeki sırrın görülmesini, anlaşılmasını istedi. Kendisinin bütün gizlerinin, bir AYNADAN kendisine bakar gibi, kendisine görülmesini arzu etti. CENNETİ (ebedi yansımasını, ebedi ışığı) ve CEHENNEMİ (ebedi hiçliği, ebedi karanlığı) yarattı. Sonra da kendine en yakın varlıkları yani aynadaki yansımalarını seçmek için imtihan yeri olarak KAİNATI yani LEVH-İ MAHFUZ kitabını ve aynı anda ZAMANI yarattı CENNET ve CEHENNEMİN arasında. CENNET ve CEHENNEM yani AHİRET, zamanın olmadığı, ebedi bir alemdir. Uçmamanız nasılki yerçekiminin varlığından dolayı ise, ölüm de zamanın varlığından dolayıdır. ÖLÜM, SON UYKUDUR. Öldükten sonra dirilmek, uykudan kalkıp uyanmaya benzer. Tek fark, ölüm ile zamanı aşarsınız, uyku ile zamanda kalmaya devam edersiniz. KAİNAT, Allah'ın AKLININ ve İLMİNİN; CENNET ise Allah'ın NURUNUN yansımasıdır. AYNADAKİ GÖRÜNTÜ, seninle ÖZDEŞ değildir ama senden BAŞKASI da değildir. Allah'ın nurunun aynadaki görüntüsü de CENNETTEKİ İNSANLARDIR. Tüm kainat ve tüm varlıklar ise Allah'ın ilminin görüntüsüdür. Kuran-ı Kerim'in bir ZAHİRİ (görünen yüzü), bir de BATINİ (görünmeyen yüzü) vardır. Görünmeyen yüzü KAİNAT kitabı olan LEVH-İ MAHFUZ'U yansıtır. GÖRÜNMEYEN yüzünü çoğu insan aklı ANLAYAMAZ. Bu yüzden, bu çoğu insan kolayına gelene yani sadece DIŞ YÜZÜNE yani GÖRÜNEN YÜZÜNE takılı kalır. Bu ise tıpkı Şeytanın, HZ.ADEM'İ topraktan ibaret görmesi gibidir. Aslında GÖRÜNMEYEN diye birşey yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ vardır. YAŞAMANIN ve zamana bağlı olmamızın NEDENİ, kainat yaratıldığında yani çok önceden verdiğimiz kararları ve yaptığımız seçimleri NEDEN yaptığımızı anlamamız içindir. Bizim için GELECEK zaman, ALLAH için çoktan geçmiştir. Allah katında, KIYAMET çoktan kopmuştur ve AHİRET yaşanmaktadır
Peygamberimiz, Kuran ayetlerini ARAPÇA ama ANLAYARAK okurdu ve NAMAZI da surelerini ANLAYARAK kılardı. O halde, KURAN'I ve NAMAZDAKİ sureleri ANLAMADAN ARAPÇA olarak okumak mı SÜNNETTİR yoksa ANLAYARAK ARAPÇA okumak mı sünnettir?
Kuran-ı Kerim'i ve NAMAZDAKİ sureleri ANLAYARAK OKUMA konusunda NET anlaşılan bu soruyu özellikle, ANLAMADAN da olsa ARAPÇA okumanın SÜNNET olduğunu savunan ve ANLAMADAN okuyan kardeşlerime soruyorum.
Yazımı ANLAMAYANLAR için söylüyorum. Ben ANLAYARAK ARAPÇA okuyun dedim zaten. İnsanları YANLIŞLARI konusunda uyarmak için hatırlatma yaptım. Ama insanlar ÇOCUKKEN SADECE ARAPÇA EZBERLEDİKLERİ için BÜYÜDÜKLERİNDE ANLAMINI da araştırmaya ve ANLAYARAK ARAPÇA okumaya ÜŞENİYORLAR. Bide 'HOCALARIMIZDAN böyle gördük' diyenler var. Kardeşlerim rehberiniz sadece KURAN-I KERİM ve PEYGAMBERİMİZ olsun. ANLAYARAK ARAPÇA okumanın SÜNNET olmadığını düşünenler var. SÜNNET, Peygamberimizin Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan davranışlarıyla şu ya da bu konuda söylemiş olduğu sözlerin tümü, Peygamberimizin koyduğu kurallar ve Müslümanlara gösterdiği yoldur. Dolayısıyla ANLAYARAK okumak yani ANLAYARAK Arapça okumak da SÜNNETTİR.
Birde 'peygamberimiz OKUMA YAZMA bilmiyordu ve KURAN o zaman daha KİTAP haline gelmemişti' diyenler var. Kuran-ı Kerim AYETLERİNİ anlayarak KAVMİNE okumuyor muydu? Ayetleri okuması için illaki KİTAP haline gelmesi gerekiyor mu, ayetlerin İNDİRİLMİŞ olması yetmiyor mu?
Bir arkadaşım 'Kuran-ı Kerim'i ARAPÇA olarak EZBERLEMEK daha kolay, o yüzden ARAPÇA okunmalıdır.' diye YORUM yapmış.
Beynin bir özelliği var: BEYİN, ya İHTİYACI olan SEVDİĞİ bilgiyi ya da her gün konuştuğu dilden FARKLI DİLDE olan bir bilgiyi BÜTÜN olarak HAFIZAYA alır. Beynimiz, KURAN-I KERİM'DE ihtiyaç duyduğumuz yada sevdiğimiz bilgi yoksa, o yüzden ARAPÇA olarak BÜTÜNÜ hafızaya almayı tercih ediyor.
Ayrıca BEYİN hem OKUMA hem okuduğunu DÜŞÜNME işini yani 2 EYLEMİ aynı anda yaparken daha çok zorlanıyor. Bu yüzden kolay geleni yani DÜŞÜNMEDEN OKUMAYI tercih ediyor ve o sırada daha kolay EZBERLİYOR.
ALLAH, AHİRETTE sormayacak mı? Kendi dilimizde okullarda DERSLERİ, KOMPOZİSYONLARI, ŞARKILARI, FİLM REPLİKLERİNİ ezberliyoruz da, niye ALLAH'IN kelamı olan KURAN-I KERİM'İ sırf beynimize daha zor geliyor diye DÜŞÜNEREK OKUYARAK ezberleyemiyoruz? BEYNİMİZE zor mu geliyor aynı anda OKUMA ve DÜŞÜNME eylemlerini yapmak?
Son peygamber Peygamberimiz Hz.Muhammed'dir. Ondan sonra peygamber gelmeyecektir. Ayrıca MEHDİ de gelmeyecektir. Eğer MEHDİ gelirse, sosyal medya hesaplarında milyonlarca TAKİPÇİSİ olmalıdır, ÇOK ZENGİN olmalıdır, makam ve mevki olarak ÇOK YÜKSEK mertebelerde olmalıdır. Çünkü ne yazıkki, bu çağda TAKİPÇİSİ ve PARASI olmayan insan söz geçiremez büyük kitlelere. Günümüzde PARASI ve TAKİPÇİSİ olmayan insan İTİBAR görmüyor. Günümüzde PARASI olmayan ŞARKICI şarkılarını hiçbir insana ulaştıramıyor, PARASI olmayan YAZAR kitaplarını matbaada bastıramıyor. Hatta PARASI olmayan insan EVLENEMİYOR. Saltanat kaldırıldı gibi gözüküyor ama kaldırılan şey sadece devlet yönetimindeki saltanat. ZENGİN olan insanın çocuğu da zengin oluyor. TANINMIŞ KİŞİ diye birşey var. PARASI olmayan insan TANINMIŞ KİŞİ de olamıyor ve babası tanınmadığı için çocuğu da tanınmıyor. SEÇİLMİŞ olan kişiler bile PARALARI olmasa seçilmezler; hatta ADAY bile olamazlar. Eskiden BİLGİ, SES, SEVGİ önemliydi ve SAMİMİYET vardı. Günümüzde onların yerini sadece PARA ve MENFAAT aldı. Artık AŞKLAR ve EVLİLİKLER bile PARA için. KADIN isen SAKALIN olmadığı için DİNİ DÜŞÜNCE aktaramıyorsun. BOYU KISA olanlar POLİS olamıyor; sanki BOYU KISA olanların VATAN SEVGİSİ olamazmış gibi. İLAHİYAT diploman yoksa KURAN-I KERİM ayetlerinin TÜRKÇE MEALİNİ açıklayamıyorsun. Tek günahın BAŞ ÖRTÜSÜ takmamak olsa da, BAŞ ÖRTÜN olmadığı için DİN hakkında söylediğin herşey yalan algılanıyor. BAŞ ÖRTÜN varsa da TARİKAT ÜYESİ değilsen yine DİN hakkında söylediğin herşey yalan algılanıyor. Sadece SAVCILAR Cumhuriyet Savcısı gibi, öğretmenler CUMHURİYET Öğretmeni gibi değer görmüyor. BİNLERCE KİTAP okusan bile, DİPLOMAN ve PARAN yoksa, bildiğin şeyler hakkında bile yorum yapamıyorsun. İktidardaki PARTİDEN tanıdıkların yoksa, güzel yerlere TAYİNİN çıkmıyor. BABANIZIN suçundan dolayı, sanki AHLAK genetik birşeymiş gibi, VİZE alamıyorsunuz. ORANTININ yanlış mantığı gereğince, AZ MAAŞ alan kişi AZ ZAM alıyor, ÇOK MAAŞ alan kişi ÇOK ZAM alıyor. Yani FAKİR daha çok fakirleşiyor, ZENGİN daha çok zenginleşiyor. Yani PARAN, DİPLOMAN ve TANIDIKLARIN yoksa, çok BİLGİ bilsen de, SESİN çok güzel olsa da, çok KİTAP okusan da hiçbir faydası yok. Dünyayı CENNETE çevirmek istiyorsanız önce PARAYI yoketmek gerekir. Asıl DECCAL, PARADIR.
Esas olan GÜZELLİK değil, GÜZELİN kendisidir. Esas olan DİNLER değil, ALLAH'IN kendisidir.
Kelime-i Şehadeti TÜRKÇE olarak okuyan kimse MÜSLÜMAN olmaz mı yada ANLAMINI bilmeden ARAPÇA olarak okuyan kimse MÜSLÜMAN olur mu? Yani 'Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü.' yerine 'Şahitlik ederim ki, Allah'tan baska ilâh yoktur ve yine şahitlik ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve resûlüdür.' diye okusak MÜSLÜMAN olmaz mıyız? Ülkemizde kendisini MÜSLÜMAN zanneden çoğu kişi Kelime-i Şehadetin anlamını bilmiyor. BESMELENİN anlamını bilmeyen de çok kişi var. “Bismillahirrahmanirrahim” yerine “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” desek daha anlamlı olmaz mı? NAMAZDA secdede okuduğunuz ‘’Sübhane Rabbiyel Ala’’ cümlesinin anlamının 'Büyük olan Rabbim her türlü noksan sıfatlardan uzaktır.' olduğunu ve rükuda okuduğunuz 'Sübhane Rabbiyel Azim' cümlesinin anlamının “Büyük olan Allah (rabbim) her türlü kusur ve eksiklikten uzaktır” olduğunu KAÇ KİŞİ BİLİYOR?
Rüyanızda sahip olduğunuz şeyleri nasılki uyandığınızda getiremezseniz, aynı şekilde dünyada sahip olduklarınızı da Ahirete götüremezsiniz.
İnsanlar birçok DİLLERE ve DİNLERE sahip olsalar da, VİCDANI OLANLAR ve OLMAYANLAR olarak 2'ye ayrılırlar.
Bir Hristiyan arkadaşım İslamiyetin hakikat olduğunun 2 kere 2, 4 eder gibi kesin kanıtını istemiş.
Dinler de bilim gibi keşiftir ve keşfedilir. Her keşfedilen yeni bilgi, bir önceki bilgiyi güçlendirir ve daha iyi açıklar. Siz 2+2=4 dersiniz ben 2+2=3,99999999999...... derim. 4 sayısı kendi başına SINIRSIZDIR. Sabit bir nokta değildir. Sınırsız tane 3,99999999....... sayılarının hepsi 4'e eşittir. Siz Hz.İsa Allah'ın oğlu dersiniz. Halbuki bütün insanlar Allah'a EN YAKIN varlıklar olup, Allah'ın nurunun parçalarıdır. Siz Hz.Muhammed'i peygamber olarak görmezsiniz fakat Yahudiler de Hz.İsa'yı peygamber olarak görmezler. İnsanların bakış açıları sadece o açıdan doğru olduğunu gösterir halbuki kimse 360 derece göremez. Bazen göremediğimiz şeyleri de sorgulamak gerekir. Esas olan İslamiyet de değil, HAK DİNİDİR, TEVHİD DİNİDİR. Aynı şekilde esas olan KURAN-I KERİM değil LEVH-İ MAHFUZ dur. Esas olan güzellik değil güzelin kendisidir. Esas olan dinler değil ALLAH'IN kendisidir. Bu sonsuzluğu kavraması için ALLAH insanlara AKIL vermiş.
Allah'ın nurlarının parçaları olan insanlar tertemiz bebek olarak doğarlar. Sonra da hem bedenen hem ahlaken değişmeye ve bozulmaya başlarlar yıllar geçtikçe. Ama ahlaken bozulmadan hayatını surdurebilseler herkes keşke. ALLAH, nurlarının bile değişmesine izin veriyorsa, sözlerinin de değiştirilmesine izin vermektedir. Bugün Kuran-ı Kerim'i anlamadan okuyan herkes onu kendince zaten değiştirmektedir. SÖZ uçar, YAZI kalır. YAZI uçar, AKIL kalır.
Türkçe DUA etsek, Türkçe TÖVBE etsek kabul olmuyor mu? İllaki Arapça mı dua ve tövbe okunmalı? Eğer Türkçe DUA kabul oluyorsa, KURAN-I KERİM'İ Türkçe olarak okuyabilir miyiz ve NAMAZDA ZAMMI SURELERİ Bakara Suresi gibi UZUN surelerden seçip, TÜRKÇE olarak okuyabilir miyiz?
'Karım benimle hiç ilgilenmiyor' deyip eşini aldatan kocalar; siz 'ALLAH'I göremiyorum' deyip başka TANRILAR mı ediniyorsunuz?
Şu kızın 'SAÇI AÇIK' deyip, ona bakmayı hak olarak görenler; açık bir şekilde buldukları PARAYI çalmayı kendilerine hak olarak mı görüyorlar veya KIZ KARDEŞLERİNİ yanlışlıkla açık olarak gördüklerinde gözlerini bakmaktan hemen çevirmezler mi?
NEFSİNİZE kolay gelen şeyler, hayrınıza olmayan şeylerdir. Çünkü nefisler, SABRETMEYİ sevmez.
Kuran-ı Kerim ayetleri SİHİR SÖZCÜKLERİ değildir. 'Subhanallahi ve Bihamdihi Subhanallahil Azim Estağfirullah' anlamı 'Allâh’ı hamd ile tüm eksikliklerden tenzih ederek tesbih ederim. Azîm olan Allâh’ı her türlü eksikliklerden tenzih ederek tesbih ederim.' manasına gelmektedir. 100 BİN tane günahı olan birisi, bu zikri 100 kere okuduğunda tüm günahları bağışlanacaksa, TÖVBEYE gerek yok mu? TÖVBEYE gerek varsa, bu ZİKİRLERE gerek var mı? TÖVBE, günahın affı için YETERLİDİR. Ve tövbenin TEK ŞARTI, o günaha bir daha GERİ DÖNMEMEKTİR. Bu zikrin HADİS olduğunu söyleyen KURAN-I KERİM'E karşı gelmiş olur. Çünkü Kuran-ı Kerim'de TÖVBE yeterlidir der. ALLAH'I her an zikredip, ÖLÜMÜ hiç bir zaman unutmazsanız; zaten günaha hiçbir zaman bulaşmazsınız. Kalbinizin attığı her an boyunca, kalp atım sayınız kadar ALLAH'I zikredin. Yani 63 yaşına kadarki 2 MİLYAR saniye boyunca 2 MİLYAR kez zikretmiş olursunuz. Zikretmenin şartı yoktur. Şu kadar zikrederseniz, CENNETE gidersiniz diye birşey yoktur. Zaten amaç CENNET değil, ALLAH'IN RIZASI olmalıdır. Onun için de HER SANİYE Allah'ı anmak gerekir. Ayrıca alttaki fotoğrafta yazdığı gibi, bir kimse başka bir kimsenin günahının bağışlanmasına neden olamaz. Herkes kendi yaptıklarından kendisi sorumludur.
İKİZLER PARADOKSU şöyledir: Mesela hızımız, ışık hızına 7/TRİLYON hassasiyetle yaklaşırsa 1000 YILI 1 GÜN gibi; 1/SEPTİLYON hassasiyetle yaklaşırsa BÜYÜK PATLAMADAN BU YANA olan süreyi 6 GÜN gibi yaşarız.
Hızı, ışık hızının 0,9 katından büyük olan yani yaklaşma oranı 0,1 den küçük nesneler için; zamanı t kat hızlandırmak istersek, YAKLAŞMA ORANI (y), 1 bölü t'nin karesi kadar olmalıdır. Yani y.t²=1 dir.
Işık, saniyede dünyayı 7 kere dönebiliyorken, Ay yörüngesine çıktığında 7 saniyede dünyayı 1 kere dönebiliyor. Ay, ışık hızında hareket etseydi, yörüngesinde 1 günde 12 bin kez yani 1000 hicri yıldaki dönüşü kadar Dünyanın etrafını dönerdi.
HAC SURESİ, 47. âyetteki, “Allah katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir.” sözünün delilidir bu hesaplama.
Yeryüzü olan evreni atomun çekirdeği, 7 kat göklerle (7 kat gök, elektronların 7 yörünge seviyesi misali) birlikte tüm Arş Evrenini de atom olarak düşünürsek, arşın bize olan uzaklığı evrenin çapının 50 bin katı olurdu, ayrıca Arş Evreninin içine 1 katrilyon evren sığardı.
MEARİC SURESİ 4. Ayetteki 'Melekler ve Ruh, O’nun Arşına miktarı ELLİ BİN sene olan bir günde yükselirler.' sözünün delilidir bu hesaplama.
Elektronların 50 BİN YILDA aldığı mesafe, ışığın 1 SANİYEDE aldığı mesafeye eşittir; yani evrenin başından beri aldıkları mesafe, ışığın 6 GÜNLÜK mesafesidir.
MEARİC SURESİ 4. Ayetteki 'Melekler ve Ruh, O’nun Arşına miktarı ELLİ BİN sene olan bir günde yükselirler.' sözünün delilidir bu hesaplama.
ALLAH'IM beyinleri kafatası ile ÖRTMÜŞ, insanlara da AKLI örtmeyi bırakmıştır. SAÇI örtmeyle herşey çözülseydi, başınızda 7 DELİK yaratmazdı.
DOKUNDUĞUNUZ şeylerin SERT olması, sizin SİNİR HÜCRELERİNİZDEKİ algınızdan dolayıdır.
Halbuki maddelerin tamamı ENERJİDİR.
Size o SERTLİK hissi vermesi YARATICI tarafından istendiği için öyle ALGILARSINIZ.
Eğer TESADÜF diyorsanız, VÜCUDUNUZDAKİ örneklere bakın. Mesela SIVI haldeki KAN nasıl PIHTILAŞIYOR?
Veya SIVIDAN yaratılan insan nasıl ANNE karnında SERTLEŞİYOR?
Normalde hiçbir maddeye DOKUNAMAZSINIZ bile, çünkü ATOMLAR birbirine DOKUNAMAZ. Peki DOKUNMA hissini de size AKLINIZ algılatmıyor mu?
Bu 1 günlük DÜNYADA neden Allah'tan ALLAH'I GÖRMEK dışında birçok şey istiyorsunuz, CENNETTE bile ALLAH'I GÖRMEK için diğer nimetlerden vazgeçmek isteyeceğinize göre.
Gerçekten MÜSLÜMAN ve AKILLI olan insan ALLAH'I GÖRMEYİ ister sadece. HURİ de istemez, PARA da istemez.
AHİRETTE bedenlerimiz azap çekecek, RUHUMUZ değil. RUH, Rabbimizin emrindeki BİLGİLERDİR zaten.
KIYAMET Suresi 3.Ayet: 'İnsan, KEMİKLERİNİ asla bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor!'
İSRA Suresi 85.Ayet: Sana RUHTAN soruyorlar. De ki: “RUH, Rabbimin EMRİNDEDİR.” Size ancak az bir BİLGİ verilmiştir.
Kuran-ı Kerim'de RUH hakkında ÇOK AZ BİLGİ verilmiştir derken ve Kuran-ı Kerim'de hiç KABİR AZABI geçmemişken, HADİSLERDE nasıl olur da KABİR AZABI konusunda bilgi verilir.
DÜNYADAKİ sıkıntılar, MAHŞERDEKİ amel defteri alınana kadar sonucu bilinmeyen ve 50 BİN YIL sürecek sıkıntılı sorgulama süreci ve CEHENNEM AZABI yetmiyor mu sizce KABİR AZABI olmadan.
Üstelik KABİR AZABI olsaydı, MAHŞERDE beklemek insana sıkıntı verir miydi ve AMEL DEFTERİNİ alma anı o kadar kritik olur muydu sizce?
Dünyadaki 2 MİLYAR insan ATEİSTKEN ve Kuran-ı Kerim'de ATEİSTLERİN kalbi MÜHÜRLÜDÜR ve 'Ne yaparsanız yapın, onlar ASLA İNANMAZLAR' derken,
nasıl olur da MEHDİ'NİN geleceğine ve tüm dünyayı MÜSLÜMAN yapacağına inanırsınız?
Yeryüzünün en ahlaklısı olan PEYGAMBERİMİZDEN daha mı ÜSTÜN bu MEHDİ?
Hatta ALLAH'IN ayetlerinden daha mı ÜSTÜN bu MEHDİ?
UYANIN artık. KIYAMET ANSIZIN KOPACAKTIR. Bunu anlayacaksınız ama İŞ İŞTEN GEÇMİŞ OLACAK. O zaman sizi HOCALARINIZ bile kurtaramayacak.
KURAN-I KERİM sadece İLAHİYAT mezunlarına değil, TÜM İNSANLARA gönderilmiştir.
AHİRETTE Kuran-ı Kerim'den sorguya çekileceksiniz, HADİSLERDEN değil.
KURAN'A uymayan HADİS doğru değildir, bu yüzden Kuran-ı Kerim'i okuyan TÜM DOĞRU HADİSLERİ okumuş olur.
HADİS peygamberimizin sözleri, KURAN ise Allah'ın sözleridir.
Lütfen ÖLMEDEN Kuran-ı Kerim'i en azından 1 KEZ ANLAYARAK okuyun TAMAMINI. O zaman, DOĞRU olan HADİSLERİ de okumuş gibi olacaksınız.
Önceliğiniz HADİSLER değil, Kuran-ı Kerim olsun. Nitekim ne zaman ÖLECEĞİNİZ belli değil.
HÜCRELERİN de RUHU vardır, her gün 330 MİLYAR hücre ÖLÜYOR.
RUH, o varlığın tüm hayat sürecinin BİLGİSİDİR.
Yani RUH, aklımızın ve kaderimizin YAZILMIŞ kısmıdır. İRADE yani NEFİS ise aklımızın ve kaderimizin biz YAPTIKÇA YAZILAN kısmıdır.
RUH ve NEFİS, kaderimizin ve aklımızın bölümleridir.
Yani RUH, İlahi Bilgidir; NEFİS ise İnsani Bilgidir.
İnsani tüm bilgileri, ALLAH zamandan muaf olduğu için bilir. Ama İNSAN zamana bağlı olduğu için ALLAH'IN neyi bildiğini bilemez.
İLAHİ BİLGİ olan RUH ise ALLAH'IN YARATMA BİLGİSİDİR, Allah'ın kainat KURALLARIDIR.
İMAN ETMEK, akıl ve kalple olur. İNANMAK ise sadece kalple olur.
ALLAH'A inandığı halde GÜNAH işleyen ve MUSİBETLERE dayanamayan İMAN ETMİŞ sayılmaz.
İMAN EDEN bir kalpte ALLAH AŞKI her saniye devam eder. İNANAN ise DÜNYA ZEVKLERİNDEN de vazgeçemez.
CENNET için ibadet eden İNANANDIR, ALLAH'IN RIZASI için ibadet eden İMAN EDENDİR.
Kuran-ı Kerim'i ANLAMADAN okuyan İNANANDIR, ama ANLAYARAK YAŞAYARAK okuyan İMAN EDENDİR.
İMAN EDEN her saniye ZİKREDER, İNANAN ise sadece belli sayılarla ZİKREDER.
İMAN EDENİ hiçbir şey KANDIRAMAZ ama İNANAN kişi CİNLERDEN bile korkar.
ATEİST bir kalp ise, aklını ve kalbini KENDİ mühürlemiştir.
ÖLEN insan öldüğü an, yaşamış ve YAŞAYACAK tüm insanlarla birlikte AHİRETTE dirilir. Çünkü ÖLEN insan zamandan muaftır, YAŞAYAN insan ise zamana bağlıdır.
YAŞAYAN insana mesela BİNLERCE YIL gibi gelen zaman, ÖLEN insana GÖZ AÇIP KAPAMA süresi kadar gelir.
Bu yüzden HER ÖLÜM, toplu büyük kıyametten önceki, kişinin kendi kıyametidir ve TEK ALAMETİ DOĞMAKTIR.
Peygamberimiz RÜYASINDA Miraca yükseldiğinde tıpkı ÖLÜM gibi ZAMANI AŞIP, sadece ZAMAN aşılınca ulaşılabilecek yer olan CENNET ve CEHENNEMİ içlerinde yeryüzündeki tüm insanlar olacak şekilde görmüştür.
ÖLEN kişi, YAŞAYAN kişileri ölmüş olarak HEMEN GÖRÜR. Yani ÖLEN kişi AYRILIK ACISI çekmez, YAŞAYAN kişi AYRILIK ACISI çeker.
Bu yüzden YAŞAYANLAR ölüleri duyamaz ama ÖLÜLER yaşayanları duyabilir ama MEZARLIKTA değil, AHİRETTE. Ve hatta hiç ayrılmamışlardır ÖLÜLERE göre.
Zaten ALLAH katındaki İLAHİ BİLİME göre, bu DÜNYA hayatı, AHİRETTEKİLERE itiraz etmemeleri için gösterilen KISACIK bir ÖZGEÇMİŞTİR. Esasında ALLAH için şu an AHİRET yaşanmaktadır ama DÜNYADAKİ İNSANLAR için daha henüz yaratılmamıştır bile çünkü bu dünya hayatı ZAMANDAN MUAF değildir.
Ahirette meleklerin BEDENLERİNİ görebileceğiz. Melekler 50 bin yıllık bir günde Allah'a ulaşırlar MEARİC Suresi 4.Ayete göre. Meleklerin BEDENLERİNİ görebilecegimize göre ALGIMIZ 1 günü 50 bin yıl olarak algılayacak AHİRETTE.
O yüzden bir GÜNAHI 2 kez işlemekle 1 kez işlemek arasında ne fark ederki demeyin. 50 BİN YILLIK bir ceza farkeder. Günahlarınız için lütfen TÖVBE edin.
Günahların bağışlanması yüzlerce ZİKİR ve TESBİHLERLE değil, sağlam bir TÖVBE ile olur. Onun da kabul şartı PİŞMANLIK ve o günaha bir daha DÖNMEMEKTİR.
GÜNEŞİN BATIDAN DOĞMASI, batıda sabah olduğunda KIYAMET kopacak demektir.
O sabah, Güneş ve Ay birleştirilir, yani GÜNEŞ TUTULMASI olur.
Batıda SABAH iken, Türkiye'de İKİNDİ vakti olur. Tıpkı ŞU ANKİ gibi.
Tüm Evren hayatını 1 YILA sığdırırsak, 1 asırlık bir insan ömrü GÖZ AÇIP KAPAMA süresi kadar yani saniyenin 4de biri kadar olurdu.
Bu 1 asırlık insan ömrü ise, MELEKLER için 3 DAKİKALIK süredir. Melekler için 1 gün ise, 50 BİN YILLIK süredir.
Yani peygamberimizden bu yana, MELEKLER için 40 DAKİKA geçti.
Yani gerçekten SON SAATTEYİZ.
ATEİSTLER beyninin sol lobunu kullanıyor, ama sağ lobonu eksik kullanıyor.
EVRENİ görüp, YARATICIYI görmemek gibi yani sadece AKIL GÖZÜ olan RUH ile düşünürler ve SOLDAKİ CEHENNEMİ görürler.
İNANANLAR beynin sağ lobonu kullanıyor, ama sol lobunu eksik kullanıyor.
YARATICIYI görüp, EVRENİ görmemek gibi yani sadece KALP GÖZÜ olan NEFİS ile düşünürler ve SAĞDAKİ CENNETİ görürler.
İMAN EDENLER ise hem AKIL GÖZÜ hem KALP GÖZÜ ile düşünürler, ÖNÜNE bakarlar ve sadece ALLAH'I GÖRMEK isterler.
Kuran-ı Kerim ARAPÇA okununca TESİRİ ve HİKMETİ artıyormuş.
Her çeşit ilmi yaratan RABBİM sizce mucize anlamındaki o ayetlerin TÜRKÇESİNDE, İNGİLİZCESİNDE ve diğer tüm dillerde çevirisinde de AYNI HİKMETİ yaratmamış mıdır?
ALLAH bir nimeti HER YÖNDEN mükemmel yaratamaz mı?
Siz ALLAH'I küçümsediğinizin farkında değil misiniz?
Sizlere hep kendi RUHUNDAN üflediği halde, FARKLI BEDENLERE sahip insanları AYNI MÜKEMMELLİKTE yaratabilen ALLAH'IM, kendi SÖZLERİ olan AYETLERİ farklı ALFABETİK SURETLERİNDE aynı mükemmellikte yaratamaz mı?
Bunları düşünemiyor olmanız,ALLAH'A inansanız da AKLINIZI kullanamayıp tam anlamıyla İMAN etmemenizdendir yani sürekli beyninizin tek tarafını kullanıp EKSİK DÜŞÜNMENİZDENDİR.
ALLAH'I KİM YARATTI mantıksız sorusuna CEVAP:
Dünyalar arası veya evrenler arası bir savaş olmadığına göre, TÜM EVRENİN sadece 1 YARATICISI vardır.
Büyük Patlamadan önce başka bir evren varsa bile, bu dönüşümü sağlayan evren üstü bir YARATICIDIR.
Eğer YARATICIYI da başka bir YARATICININ yarattığını düşünüyorsanız, son sorum şu:
SİZİ YARATANI yaratan, SİZİ yaratmış olur mu? Tabiki hayır.
YARATICI bir tanedir. Biz Müslümanlar O'na ALLAH deriz, Museviler ise YEHOVA derler.
Kendini uyanık zanneden insan kendisi için istemediğini başkası için istiyorsa ya fedakarlık zannettirerek insanları kandırıyordur, yada kendi isteğini gizleyerek kendini kandırıyordur.
Mademki kendin Allah'ı görmeyi cennetlere tercih ediyorsun ki zaten öyle olmalıdır; o halde neden sana gelenleri o şekilde yönlendirmiyorsun yani ALLAH'A yönlendirmiyorsun da sana gelmelerini istiyorsun?
Peygamberimize itaat, ALLAH'A itaatin önüne geçemez.
Meleklerin peygamberi HZ.CEBRAİL, peygamberimize Allah'ın ayetlerine TERS düşecek bir SÜNNET öğretmiş olabilir mi sizce? MELEKLER ve PEYGAMBERLER Allah'ın emirlerine ZITLIK oluşturacak bir HÜKÜM verebilir mi sizce? Siz ya gerçekten PEYGAMBERİMİZİN bencillikten uzak ÜSTÜN AHLAKINI anlayamamışsınız yada ALLAH'IN ayetlerini hafife alıyorsunuz.
Kuran-ı Kerim'de herşeyin AÇIKÇA bildirildiğine ve AHİRETTE sadece o kitaptan sorguya çekileceğinizi söyleyen ALLAH'IN SÖZLERİ olmasına rağmen, Kuran-ı Kerim size AĞIR gelmiş ve bu yüzden başkalarından duyduğunuz HADİSLERDEN işlerinize geleni anlamışsınız. Bu devirde babanıza bile güvenmezken, din alimleri zannettiğiniz kişilere güvenerek, kulaklarınızı ayetlere kapatarak kendinizi kandırmışsınız. Halbuki en azından 1 kere bile olsa KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK okumamışsınız ve okusanız da işinize gelmediği için ANLAMAMIŞSINIZ.
Hadisler, ayetleri TAMAMLAYABİLİR ama TEZAT oluşturamaz. Mesela, Bakara 219.Ayette ZEKAT ihtiyaç fazlasıdır derken 40da biri demedi peygamberimiz. Zaten PEYGAMBERİMİZ vefat ettikten sonra belirlendi bu ORAN.
Mesela, NAMAZIN şekli yazmaz ayetlerde. Şekli için hadislere bakılır.
Ayrıca ayetlere göre hiçbir GÜNAH, ZİKİRLERLE ve TESBİHLERLE affedilmez. GÜNAHIN AFFININ tek şartı TÖVBE ETMEKTİR ve o günaha bir daha dönmemektir. O halde SAYILI yaptığınız bu ZİKİRLERLE ayetlere karşı gelip, ALLAH'A GÖSTERİŞ yapmış olmuyor musunuz?
Ayrıca peygamberimize EN SEVGİLİ derken, ALLAH'A ŞİRK koştuğunuzun farkında değil misiniz?
Peygamberimize itaat kavramı, özellikle MÜSLÜMANLIĞI ve tebliğlerini kabul etmeyen MEKKELİ MÜŞRİKLER için söylenmiştir. Eğer Müslümansanız zaten o zaman PEYGAMBERİMİZE de itaat etmiş olursunuz. Şimdi KURAN-I KERİM'E uygun yaşayın da ALLAH'A da İTAAT etmiş olun.
ATEİST bir arkadaş sormuş: 'ALLAH'I KİM YARATTI?' diye.
ALLAH'I yaratan bir varlık olsaydı, o varlık seni yaratmış olmazdı.
Tıpkı ANNENİ doğuran kişinin yani ANNEANNENİN seni doğurmuş olmayacağı gibi.
Dolayısıyla bizim tek yaratıcımız ALLAH'DIR. Dolayısıyla ATEİST arkadaşın sorduğu soru MANTIKEN HATALIDIR.
160 gram YAĞ, 110 gram PROTEİN, 1 litre SU, 15 gram ŞEKER ve 10 gram TUZDAN, beynimizi yaratan ALLAH'A, AHİRETTE bedenlerinizi ve MELEKLERİN BEDENLERİNİ tekrar yaratmak HİÇ ZOR GELMEZ.
AHİRETE taşıyacağınız tek organınız AKLINIZ olmasına rağmen, neden aklınızı başkasına NAKLETMİŞ gibi AKLINIZI kullanmakta zorlanıyorsunuz ve ORGAN NAKLİNDEN korkuyorsunuz?
Ve neden AKLINIZIN içinde kalmayacağı MEZARLARINIZI SÜSLEMEK için uğraşıyorsunuz?
Hangi RÜYADAN uyandığınızda, RÜYAYA geri dönmeyi başarabildiniz?
Peygamberimize itaat, ALLAH'A itaatin önüne geçemez.
Meleklerin peygamberi HZ.CEBRAİL, peygamberimize Allah'ın ayetlerine TERS düşecek bir SÜNNET öğretmiş olabilir mi sizce? MELEKLER ve PEYGAMBERLER Allah'ın emirlerine ZITLIK oluşturacak bir HÜKÜM verebilir mi sizce? Siz ya gerçekten PEYGAMBERİMİZİN bencillikten uzak ÜSTÜN AHLAKINI anlayamamışsınız yada ALLAH'IN ayetlerini hafife alıyorsunuz.
Kuran-ı Kerim'de herşeyin AÇIKÇA bildirildiğine ve AHİRETTE sadece o kitaptan sorguya çekileceğinizi söyleyen ALLAH'IN SÖZLERİ olmasına rağmen, Kuran-ı Kerim size AĞIR gelmiş ve bu yüzden başkalarından duyduğunuz HADİSLERDEN işlerinize geleni anlamışsınız. Bu devirde babanıza bile güvenmezken, din alimleri zannettiğiniz kişilere güvenerek, kulaklarınızı ayetlere kapatarak kendinizi kandırmışsınız. Halbuki en azından 1 kere bile olsa KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK okumamışsınız ve okusanız da işinize gelmediği için ANLAMAMIŞSINIZ.
Hadisler, ayetleri TAMAMLAYABİLİR ama TEZAT oluşturamaz. Mesela, Bakara 219.Ayette ZEKAT ihtiyaç fazlasıdır derken 40da biri demedi peygamberimiz. Zaten PEYGAMBERİMİZ vefat ettikten sonra belirlendi bu ORAN.
Mesela, NAMAZIN şekli yazmaz ayetlerde. Şekli için hadislere bakılır.
Ayrıca ayetlere göre hiçbir GÜNAH, ZİKİRLERLE ve TESBİHLERLE affedilmez. GÜNAHIN AFFININ tek şartı TÖVBE ETMEKTİR ve o günaha bir daha dönmemektir. O halde SAYILI yaptığınız bu ZİKİRLERLE ayetlere karşı gelip, ALLAH'A GÖSTERİŞ yapmış olmuyor musunuz?
Ayrıca peygamberimize EN SEVGİLİ derken, ALLAH'A ŞİRK koştuğunuzun farkında değil misiniz?
Peygamberimize itaat kavramı, özellikle MÜSLÜMANLIĞI ve tebliğlerini kabul etmeyen MEKKELİ MÜŞRİKLER için söylenmiştir. Eğer Müslümansanız zaten o zaman PEYGAMBERİMİZE de itaat etmiş olursunuz. Şimdi KURAN-I KERİM'E uygun yaşayın da ALLAH'A da İTAAT etmiş olun.
Kuran-ı Kerim ARAPÇA okununca TESİRİ ve HİKMETİ artıyormuş.
Her çeşit ilmi yaratan RABBİM sizce mucize anlamındaki o ayetlerin TÜRKÇESİNDE, İNGİLİZCESİNDE ve diğer tüm dillerde çevirisinde de AYNI HİKMETİ yaratmamış mıdır?
ALLAH bir nimeti HER YÖNDEN mükemmel yaratamaz mı?
Siz ALLAH'I küçümsediğinizin farkında değil misiniz?
RUH, ALLAH'IN bizim bilmemiz ve görmemiz gerekenleri AKLIMIZA yazmasıdır.
HZ.ADEM'E üflenen RUH bunu anlatmaktadır ve Hz.Adem'i kendinden önceki İNSANA benzeyen MAYMUNLARDAN ayırmaktadır.
Bizi İNSAN yapan ve onlardan ayıran şey AKIL ve RUHTUR. RUHUN yazılı olduğu AKLIMIZ ise tek gerçek ORGANIMIZDIR.
AKIL, RUHUN; İNSAN da AKLIN vücut bulmuş halidir; ancak bu HACİMSEL GÖRÜNTÜYÜ de bize algılatan RUHTUR.
EVRİM TEORİSİNE inananlar, ALLAH'IN müdahalelerini yok sayarlar.
Tüm CANLILAR ve tüm HÜCRELER, SUDAN (hidrojen ve oksijen) ve TOPRAKTAN (yıldız tozlarından) yaratıldı ve farklı farklı canlılara EVRİLDİLER.
SUYUN HAFIZASINA ilave olarak, ALLAH insanı yaratırken AKLIN HAFIZASI olan RUHU da aklına yazmıştır yani üflemiştir.
İNSAN ve MAYMUN 2 farklı yaratılıştır. Maymunda SUYUN HAFIZASI, insanda ise AKLIN HAFIZASI vardır.
RUH, aklımızın görünmeyen DNA'sıdır yani BİLGİ KODLARIDIR.
Nasılki HÜCRELERİMİZ birçok özelliğini DNA'ya borçluysa, AKLIMIZ da yorum ve analiz kabiliyetini RUHA borçludur.
CANLI ve CANSIZ herşeyin RUHU vardır. Ancak RUHU olduğunu, sadece AKLI olanlar kavrayabilir.
Evrenin tamamı ENERJİDEN oluşmuştur. Mesela DÜNYADAKİ tüm atomlar birleştirilmesi, KÜP ŞEKER hacminde bir madde oluşur yani tamamı ENERJİDİR.
AKLIMIZDAKİ bu enerjilere HACİM ve KÜTLE algılatan ve ELEKTRONLARIN atom çekirdeği etrafında dönmelerini sağlayan BİLGİ kodlarına RUHLAR denir; ancak ELEKTRONLAR ruhlarının farkında değillerdir.
RUH olmadan AKIL olmaz; ancak AKIL olmadan RUH olur fakat ALGILANMAZ.
RUH, ALGILARIN aklımızdaki GÖRÜNTÜSÜDÜR. RUH, ENERJİYE canlılık, hacim, kütle ve amaç kazandırır AKLIMIZDA. Tüm ATOMLAR hareketli gibi görünmesine rağmen, tamamen ENERJİDEN oluşmuştur.
HÜCRELERİN de RUHU vardır, her gün 330 MİLYAR hücre ÖLÜYOR.
RUH, o varlığın tüm hayat sürecinin BİLGİSİDİR.
Yani RUH, aklımızın ve kaderimizin YAZILMIŞ kısmıdır. İRADE yani NEFİS ise aklımızın ve kaderimizin biz YAPTIKÇA YAZILAN kısmıdır.
RUH ve NEFİS, kaderimizin ve aklımızın bölümleridir.
Yani RUH, İlahi Bilgidir; NEFİS ise İnsani Bilgidir.
İnsani tüm bilgileri, ALLAH zamandan muaf olduğu için bilir. Ama İNSAN zamana bağlı olduğu için ALLAH'IN neyi bildiğini bilemez.
Ölüyü diriltemezsiniz belki ama insanlara düşünmediklerini düşündürerek ÖLÜ SİNİR HÜCRELERİNİ uyandırabilirsiniz.
İLMİNİZİN ZEKATINI VERİN. AKIL, soru sordukça ve paylaştıkça ARTAR.
ALLAH AŞKI bulunan bir kalp, EN SEVGİLİ diye peygamberimize değil, ALLAH'A seslenir.
ÖNCELİKLERİNİZİ karıştırmak, sizleri ŞİRKE yaklaştırır.
Bütün ibadetler, EN BÜYÜK ibadet olan ALLAH'I SÜREKLİ ANMAK için vesile olan araçlardır. Amaç ALLAH'I SÜREKLİ ANMAKTIR. Namaz, Oruç, Zekat ve birçok ibadet bizi ALLAH YOLUNDAN ayırmamak için, MANEVİ SAĞLIĞIMIZ içindir.
Yani bütün ibadetler ALLAH'I YÜCELTMEK için değil, bizim MANEVİ SAĞLIĞIMIZ içindir. ALLAH o ibadetleri yine kullarının İYİLİĞİ için istemiştir, ki zaten bizim yapacağımız ibadetlere ihtiyacı yoktur.
İnsanlar ise ALLAH'I sadece NAMAZLARDA, RAMAZAN AYI'NDA, CUMA günleri hatırlıyor; namaz vakitlerinin arasında UNUTUYOR. ALLAH'I her saniye anmak yerine belli sayılarda ZİKİRLERLE cenneti garantilemeye çalışıyor. Halbuki daha İBADETLERİN AMACINI bile anlayamamışız.
Gerçekten hayatında hiç İNSANİ AŞK tatmamış olan, İLAHİ AŞKIN ne demek olduğunu anlamıyor. AŞK, sesini duymasan da, yüzünü görmesen de, sana her istediğini vermese de, başına birçok MUSİBET getirse de ve senin hayatını bile öldürse de MENFAATSİZCE SEVMEKTİR.
CEHENNEMDEN kurtulmak için ZİKİRLER ve TESBİHLER çekiyorsunuz da, ALLAH'I GÖRMEK için neden O'nu her an her saniye ANMAK istemiyorsunuz. ALLAH'I GÖRMEK, CENNETLERDEN ve tüm dünya nimetlerinden daha güzel bir hediye değil mi sizin için?
HAYVANLAR bile şunu anlamışlar: VİCDANI olmayan TAŞ YÜREKLİ insanlar, TAŞTAN PUTLARDAN daha zararlıdırlar.
Allah bütün evreni, nurundan yarattı. Ve sizlere O NURLARIN anlamlarını ruh olarak üfledi. Ve bu ruhun da farkına varmanız için sizlere akıl verdi, bütün nurların aslında tek bir O NUR olduğunu anlamanız için.
EBCED hesabını bilir misiniz? Hep kendi anlamlandırdığımız insani ölçülerle ilahi kaderimizi tahmin etmeye çalışmışız. Harflere sayısal değer verip, tüm alfabelerin ANLAMIN BEDENLERİ olduğunu unutarak, KOMPLO TEORİLERİYLE hayatımıza heyecan katmaya çalışmışız.
İnsan ömrünü bile KALP ATIM SAYISI ile değil de YILLARLA ölçüp, o YILLARIN mucizesini de EBCED ile bulmaya çalışmışız. Halbuki biz DÜNYANIN GÜNEŞ etrafında bir turuna YIL demiştik.
Herşeyin ENERJİDEN yani Allah'ın NURUNDAN oluştuğu bu evrende RENKLERİN bile sadece bu enerjilerin DALGA BOYLARI olduğunu unutarak, kendi anlamlandırdığımız RENKLERİN kutsal yanını bulmaya çalışmışız.
Rüyalarımızda bile mana arayıp, AKLIMIZI geliştirmeye çalışmamışız.
Neden bir şeylerde MUCİZE aramaya meraklıyız. Tüm yaratılan herşeyin yaratılması apaçık bir MUCİZE değil mi zaten? Veya TV'LERDE neden sadece bu tarz komplo teorisi tarzı hikayeler anlatılıyor?
Neden herşeyi keşfeden bilim, SMA hastaları için ÜCRETSİZ bir çözüm yolu bulamıyor? Neden gerçekleri okumak yerine rivayetleri ve kehanetleri başkalarından dinlemek ve olaylara EZOTERİZM yani GİZEM katmak hoşumuza gidiyor? Kahinlerin kehanetleri bile kahinlere atılmış bir iftira. Kehanetlerin ve ebced hesaplarımızın gerçekleşeceğini sadece gerçekleştiği an bilebiliriz. O halde neden bu tesadüfleri hep kesinmiş gibi anlatıyoruz. Allah'ın yarattığı herşey mucizeviyken ve bizim kısıtlı algılarımızla algılayabiliyorken, neden AKLIMIZI mucize olarak görmeyip, başkalarından KERAMET bekliyoruz?
SÜNNETLER, Kuran-ı Kerim'de yazan FARZ olan ibadetlerin EKSİK hususunu AYETLERE karşı çıkmadan TAMAMLAMAK için vardır.
HADİSLER, Kuran-ı Kerim'de yazan ve tam anlaşılmayan bazı ayetlerin ANLAŞILMAYAN hususunu AYETLERE karşı çıkmadan AÇIKLAMAK için vardır.
SAÇLARIN AÇIK olması; GÖĞÜSLER, KALÇA BÖLGESİ veya BACAKLARIN ÜST KISMININ açık olması veya kapalı olsa da bilerek BELLİ edilmesi gibi TERBİYE ve AHLAK noksanlığı ile ilgili değildir.
Çünkü GİYİM olarak TERBİYE ve AHLAKTA erkek ve kadın eşittir. ERKEKTE açık olması normal bölgeler, KADINDA da aynıdır.
Yani kimse SAÇI AÇIK bir kadına TERBİYESİZ diyemez.
Tıpkı GÖZ ZİNASI ile FİİLİ ZİNANIN ahlaksal olarak aynı suç derecesinde olmadığı gibi.
Ayrıca NUR Suresi 31.Ayette neden özellikle 'BAŞÖRTÜSÜ TAKSINLAR' demiyor da, 'BAŞÖRTÜLERİNİ YAKALARININ ÜSTÜNDEN GÖĞÜSLERİNİN ÜSTÜNE SALSINLAR' deniyor?
Bu sorunun cevabı günümüzde SAÇI KAPALI olup da, GÖĞÜS ARALARI belli olan birçok MÜNAFIĞIN türemesi. Veya SAÇI KAPALI olup da ZİYNETLERİNİ yani VÜCUT HATLARINI belli eden birçok MÜNAFIĞIN türemesi.
ALLAH, dikkat ederseniz, SAÇLARINI ÖRTSÜNLER demiyor. SAÇLARI ÖRTÜLÜ olup da BAŞKA BÖLGELERİ belli olan MÜNAFIKLARI uyarıyor.
Ve ALLAH bu uyarıyı ARAF Suresi 26.Ayette 'TAKVA ELBİSESİ DAHA HAYIRLIDIR' diyerek daha NET açıklıyor.
Biz insanlar sadece NAMAZDA değil, her zaman ALLAH'IN HUZURUNDAYIZ. Yani bizi her zaman gören RABBİMİZ iç niyetimizi de görmektedir. İnsanların O'nu kandırabileceği zannına kapılmalarından onları korumak istemektedir.
Peygamberimizin 'ALLAH önce benim nurumu yarattı' şeklindeki hadisi sizce doğru mudur?
AHLAKLILIK arttıkça BEN MERKEZCİLİK azalır. Yeryüzünün en ahlaklısı olan peygamberimiz sizce öyle bir söz söylemiş midir yoksa YANLIŞ AKTARILAN bir rivayet midir?
Peygamberimize söylemediği sözleri, O'na yakıştırarak beyanda bulunanlar, AHİRETTE hiç mi utanmayacaklar PEYGAMBERİMİZİN YÜZÜNE bakmaktan.
Özellikle bu tür yanlış aktarılan hadisleri, MEHDİNİN gelmeyeceğini bildikleri halde, insanlara kendilerini MEHDİ gibi göstermeye çalışan kişiler savunuyor.
Halbuki AHLAKLI insan, kendini ÜSTÜN görmez, BENCİL davranmaz, insanları PARA TALEP ETMEDEN dinler, bilgilerini KARŞILIKSIZ paylaşır, insanları DİNLEMEKTEN rahatsız olmaz, bütün insanlara EŞİT MUAMELE yapar.
ALLAH, Kuran-ı Kerim'de BİZ YARATTIK diye bildirirken, peygamberimiz neden BEN MERKEZCİ konuşsun?
Sadece DİLİN yaptığı İSYANLA dinden çıkılırsa, DİLSİZLER nasıl dinimize giriyorlar? Ki zaten Allah KALBİ ve AKLI boşuna mı yarattı?
Yine sadece DİL ile EVLİLİK düşüyorsa, evlilerin KALPLERİ ve AKILLARI da evlenmiyor mu?
Sadece DİLİMİZLE yaptığımız ZİKİRLERLE değil, KALPTEN ve AKILDAN yaptığımız zikirlerle İMAN ETMİŞ oluruz.
Yine aynı şekilde, FREKANSIMIZI da DİLİMİZLE değil, AKLIMIZLA ÇOK DÜŞÜNEREK yani SİNİR hücrelerimizin arasındaki SİNAPSLARI etkileşime geçirerek YÜKSELTEBİLİRİZ.
O halde asıl hikmet ve mucize DİLİNİZ değil, AKLINIZDIR.
ALLAH, Kuran-ı Kerim'de FARZLARI apaçık ve eksiksiz bildirir. Demekki namaz FARZ, namazın şekli SÜNNETTİR.
Kuran-ı Kerim'in yetersiz olduğunu düşünenler, KANUNLARDA da ANAYASANIN yetersiz olduğunu savunur.
Oysaki ANAYASA insan yapımıdır, ancak Kuran-ı Kerim ALLAH KELAMIDIR.
GÜNAH, ZİKİRLERLE ve TESBİHLERLE affedilmez. GÜNAHIN AFFININ tek şartı TÖVBE ETMEKTİR ve o günaha bir daha dönmemektir. O halde günahların affı için SAYILI yaptığınız bu ZİKİRLERLE ayetlere karşı gelip, ALLAH'A GÖSTERİŞ yapmış olmuyor musunuz?
Ayrıca peygamberimize EN SEVGİLİ derken, ALLAH'A ŞİRK koştuğunuzun farkında değil misiniz?
Peygamberimize itaat kavramı, özellikle MÜSLÜMANLIĞI ve tebliğlerini kabul etmeyen MEKKELİ MÜŞRİKLER için söylenmiştir. Eğer Müslümansanız, zaten o zaman PEYGAMBERİMİZE de itaat etmiş olursunuz. Şimdi KURAN-I KERİM'E uygun yaşayın da ALLAH'A da İTAAT etmiş olun.
'En çok SALAVAT getiren, en fazla HURİYE sahip olur' sahih olmayan hadisine uyarak daha fazla HURİ için çok SALAVAT getiren insan, PEYGAMBERİMİZİ değil, HURİLERİ seviyordur.
CENNETTE tüm insancıl ihtiyaçlardan arınacağını bilen insanlar, CİNSEL İHTİYAÇLARINDAN da arınacağını akıl etmez mi?
Zaten ALLAH'I görmekten çok, HURİLERİ arzulayanlar; ALLAH'A ŞİRK koştukları için HURİLER yerine ZEBANİLERE kavuşacaklar.
CENNETTE, Dünyadaki EŞLERİNİN KISKANÇLIK huyundan arınacağını söyleyen erkekler yani KISKANÇLIĞIN kötü bir huy olduğunu söyleyen erkekler, kendi eşlerini kıskanmayan DEYYUSLARIN CENNETE giremeyeceğini bilmiyorlar mı?
ALLAH varken CENNET de ne oluyor, ALLAH'I GÖRMEK varken CENNETTEKİ NİMETLER de ne oluyor?
BÜTÜN HADİSLERİN doğru olduğunu düşünen kardeşlerim, AYETLERDE bile geçmeyen alttaki husustaki HADİS doğru mu aktarılmış sizce?
“İstimna (mastürbasyon) yapanların ahirette elleri hamile olacak ve ondan hak talep edecek, şikâyet edecek.' (Beyhaki, Şuabu’l-İman, 7/330)
PEYGAMBERİMİZ daha hayattayken, KUR'AN dışına çıkmaya çalışıyorlardı.
Peygamberimize itaat kavramı, özellikle MÜSLÜMANLIĞI ve tebliğlerini kabul etmeyen MEKKELİ MÜŞRİKLER için söylenmiştir.
Eğer Müslümansanız zaten o zaman PEYGAMBERİMİZE de itaat etmiş olursunuz.
Şimdi KURAN-I KERİM'E uygun yaşayın da ALLAH'A da İTAAT etmiş olun
Rabbimiz KELİMELERE bakmaz, NİYETE bakar.
Kuran-ı Kerim'de MEZHEPLER yoktur. Peygamberimiz zamanında da yoktu.
Yani ne FARZDIR mezheplerin kendine özgü uygulamaları, ne de SÜNNET.
Biz Müslümanlar, sadece FARZLARI ve FARZLARI karşı çıkmadan tamamlayan SÜNNETLERİ uygulamalıyız.
EVLİYALARIN gözünde de, PEYGAMBERLERİN gözünde de, ALLAH'IN katında da, KADIN ve ERKEK daima eşittir.
KADINLARI cinsel obje olarak gören KADIN DÜŞMANLARINDAN evliya olmaz, sadece MÜNAFIK olur.
KURAN-I KERİM'İN çoğunda ALLAH hep BİZ diye hitap eder.
Ama HADİSLERİN hepsinde değil, yarısında BEN diye sözler var.
Yeryüzünün en ahlaklısı olan PEYGAMBERİMİZ hiçbir zaman BEN diye hitap etmemiştir.
AHLAKLI insan BEN diye hitap etmez ve BEN MERKEZCİ olmaz.
Peygamberimize itaat, ALLAH'A itaatin önüne geçemez.
Meleklerin peygamberi HZ.CEBRAİL, peygamberimize Allah'ın ayetlerine TERS düşecek bir SÜNNET öğretmiş olabilir mi sizce? MELEKLER ve PEYGAMBERLER Allah'ın emirlerine ZITLIK oluşturacak bir HÜKÜM verebilir mi sizce? Siz ya gerçekten PEYGAMBERİMİZİN bencillikten uzak ÜSTÜN AHLAKINI anlayamamışsınız yada ALLAH'IN ayetlerini hafife alıyorsunuz.
Kuran-ı Kerim'de herşeyin AÇIKÇA bildirildiğine ve AHİRETTE sadece o kitaptan sorguya çekileceğinizi söyleyen ALLAH'IN SÖZLERİ olmasına rağmen, Kuran-ı Kerim size AĞIR gelmiş ve bu yüzden başkalarından duyduğunuz HADİSLERDEN işlerinize geleni anlamışsınız. Bu devirde babanıza bile güvenmezken, din alimleri zannettiğiniz kişilere güvenerek, kulaklarınızı ayetlere kapatarak kendinizi kandırmışsınız. Halbuki en azından 1 kere bile olsa KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK okumamışsınız ve okusanız da işinize gelmediği için ANLAMAMIŞSINIZ.
Hadisler, ayetleri TAMAMLAYABİLİR ama TEZAT oluşturamaz. Mesela, Bakara 219.Ayette ZEKAT ihtiyaç fazlasıdır derken 40da biri demedi peygamberimiz. Zaten PEYGAMBERİMİZ vefat ettikten sonra belirlendi bu ORAN.
Mesela, NAMAZIN şekli yazmaz ayetlerde. Şekli için hadislere bakılır.
Ayrıca ayetlere göre hiçbir GÜNAH, ZİKİRLERLE ve TESBİHLERLE affedilmez. GÜNAHIN AFFININ tek şartı TÖVBE ETMEKTİR ve o günaha bir daha dönmemektir. O halde SAYILI yaptığınız bu ZİKİRLERLE ayetlere karşı gelip, ALLAH'A GÖSTERİŞ yapmış olmuyor musunuz?
Ayrıca peygamberimize EN SEVGİLİ derken, ALLAH'A ŞİRK koştuğunuzun farkında değil misiniz?
Peygamberimize itaat kavramı, özellikle MÜSLÜMANLIĞI ve tebliğlerini kabul etmeyen MEKKELİ MÜŞRİKLER için söylenmiştir. Eğer Müslümansanız zaten o zaman PEYGAMBERİMİZE de itaat etmiş olursunuz. Şimdi KURAN-I KERİM'E uygun yaşayın da ALLAH'A da İTAAT etmiş olun.
Bu 1 günlük DÜNYADA neden Allah'tan ALLAH'I GÖRMEK dışında birçok şey istiyorsunuz, CENNETTE bile ALLAH'I GÖRMEK için diğer nimetlerden vazgeçmek isteyeceğinize göre.
Gerçekten MÜSLÜMAN ve AKILLI olan insan ALLAH'I GÖRMEYİ ister sadece. HURİ de istemez, PARA da istemez.
CENNETTE kimi HURİ isteyecek, kimi birçok NİMET. Ama asıl AKILLI insanlar sadece ALLAH'I GÖRMEK isteyecekler.
CENNETTE bile ALLAH'I GÖRMEK için diğer nimetlerden vazgeçmek isteyeceğinize göre, bu 1 günlük DÜNYADA neden Allah'tan ALLAH'I GÖRMEK dışında birçok şey istiyoruz?
İSRA Suresi 110.Ayette NAMAZDA Kuran-ı Kerim ayetlerinin OKUNUŞUNU çok sesli olmadan SESLİ okumamız gerektiği anlatılırken, neden ayetleri sessizce içimizden okuyoruz?
Yine ALLAH kullarının İYİLİĞİNİ düşünüyor. KONUŞURKEN aklınızdan başka bir konu geçirebilir misiniz? Hayır tabiki. BEYİN, konuştuğu konu dışında birşey düşünemez. Ama SESSİZCE okursanız, hem başka birşey düşünebilir beyniniz hem de VESVESEYE açık olursunuz.
Herkes ALLAH'I her an ansaydı ve herkes AHLAKLI olsaydı, yeryüzüne peygamberler, kitaplar ve ibadetler gelmezdi.
ORUÇ olmasa AÇLARIN halinden anlamıyoruz. NAMAZ olmasa ALLAH'I hiç anmıyoruz. ZEKAT olmasa FAKİRLERİ görmüyoruz.
ARAF Suresi 172.Ayette geçen BEZMİ ELEST, ALLAH'IN tüm ruhlara topluca hitap ettiği yer değildir.
Omurga ile kaburga kemikleri arasında bizi yarattığı sıvı, KANDIR. KALBİMİZ ve BEYNİMİZ ana rahminde 4.HAFTADA oluşmaya başlar. O sırada KALP de KAN pompalamaya başlar.
Cansız bildiğimiz ama içindeki ATOMSAL CANLILIĞI göremediğimiz maddelerin bile RUHU vardır. Ama RUHUNUN VAR olduğunu bilen bir canlıdır AKLI ve YORUMLAMA yeteneği olan İNSAN.
Ana rahmindeki ilk 4 HAFTADA ruhunun farkında değildir, ama KALP ve BEYİN oluşmaya başlayınca RUHUNUN farkına varır. O sırada ALLAH, ruhunuza seslenir: 'Ben sizin rabbiniz değil miyim?' diye. Ve ayetin sonunda da bunun AHİRETİN VARLIĞININ apaçık bir delili olduğuna işaret eder. Bu delil de şudur:
ÖLMEK, sadece KALBİN DURMASI ise; anne karnında neden 4ncü HAFTADAN itibaren KALP oluşmaya başlıyor? Demekki, kalpsiz olarak 4 HAFTA yaşayabiliyoruz.
Mekkeli müşriklerden EBU SÜFYAN'IN EŞİ de BAŞ ÖRTÜSÜ takardı. Ancak GÖĞÜSLERİN görünmemesi konusunda DİKKAT etmezlerdi.
NUR Suresi 31.Ayette anlatılmak istenen şudur:
Başörtüsü takıyorsunuz ama göğüslerinizin görünmemesi konusunda dikkatsiz davranıyorsunuz.'
BAŞ ÖRTÜSÜ takmayanların dini bilgilerine inanmayanlar, kılık kıyafeti olmayan bir garibanın 'ALLAH BİR' demesine inanmayanlar gibidir; yani bir nevi ŞEYTANIN HZ.ADEM topraktan yaratıldığı için secde etmemesi gibidir.
MEZAR TAŞLARINI güzel yaptırarak, sorgusunun daha güzel geçeceğine inananlar da, milyonlarca KÖLE kullanıp PİRAMİTLERİ yaptıran FİRAVUNLAR gibidir.
Ayetlerde ZİNAYA bulaşmamak için EVLENİN dediği halde, BEKARLARIN cehenneme gitmesinin kesin olmadığı gibi;
TANINMAMAK için KAPANIN dediği halde, KAPANMAYANLARIN cehenneme gitmesi de kesin değildir.
HZ.ADEM ve eşi YASAK MEYVEYİ yediklerinde birbirlerine AVRET yerleri göründü, SAÇLARI değil. SAÇLARI zaten açıktı. Yani SAÇLAR ne AVRET yeridir, ne de ZİYNETLERİNDENDİR.
'Biz, size ŞAH DAMARINIZDAN daha yakınız.' Ayet,şunu demek istiyor. 2 ATOM birbirine dokunamaz. Ama bir varlığa SADECE onu yaratan ALLAH sürekli DOKUNUR.
Atomların çekirdekleri YÜZDE 100 boşluktan oluşsa bile, onların varlıklarının içini de ALLAH doldurur.
Allah'a şükürler olsunki, çok şey bilirim belki ama ALLAH katında SIFIR bilgim vardır.
Kimisi de var hiçbir şey bilmediği halde, çok şey biliyormuş gibi KİBİRLİDİR.
Ne kadar bilirsen bil, ne kadar AHLAKLI olursan ol, eğer hep ALLAH'A ŞÜKRETMİYORSAN, o zaman senin BİLGİN de, AHLAKIN da seni KANDIRIR.
Bir insanın BİLGİSİ artıkça AHLAKI, AHLAKI artıkça İMANI artmıyorsa; onun bütün bilgisi ve ahlakı BOŞUNADIR.
SÜNNETİN sadece GELENEK olduğunu anlayamamış bir insan, PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETLERİNİ nasıl anlasın? Ki bu insan KURAN-I KERİM'İ hiç anlayamaz.
Müslüman kardeşlerimin esas sorunu SAÇINI KAPATMAMAK değil, ZEKAT vermemek ve NAMAZ kılmamaktır.
Cidden SORUYORUM: Hiç en azından 1 kere ANLAYARAK KURAN-I KERİM'İ yani Rabbimizin ayetlerini okudunuz mu? Üstelik AHİRETTE sorumlu tutulduğunuz tek kitap KURAN-I KERİM olmasına rağmen. ARAPÇASINI anlamadan okuyarak SAMİMİ olmuyorsunuz ibadetinizde.
ADET DÖNEMİ, kadının ibadet etmesine engel değildir, NAMAZ kılabilir, ORUÇ tutabilir ve KURAN-I KERİM okuyabilir.
Kuran-ı Kerim'de ADET DÖNEMİ ile ilgili sadece BAKARA Suresi 222.Ayette ERKEKLERİN kadınlarla o dönemde CİNSİ MÜNASEBETTE bulunmamaları yazar.
Bu ayette de ALLAH kulunun iyiliğini düşünmektedir. O dönemde o kadın acı çekmektedir. Fakat erkeklerin o acıya saygı göstermeden kadına yaklaşma bencilliği ihtimalleri bulunduğu için, KADINLARI korumaktadır.
BEDİR SAVAŞI'NDA dahil Müslümanlar her yanı YARA içinde de olsa NAMAZ kıldıklarına göre, hiçbir MAZERET ibadete engel değildir.
Ayrıca ADET döneminde ALLAH'I anamıyor musunuzki, İBADETE engel olsun.
ABDESTSİZKEN bir ayeti AKLINIZDAN yani İÇİNİZDEN okuyamıyor musunuzki, abdestsizken KURAN-I KERİM'İ okuyamıyorsunuz?
Nasılki, KURAN-I KERİM'İ kutsal yapan, kitabın DIŞ KAPAĞI olmayıp içindeki AYETLERSE; AKLI da kutsal yapan BAŞ ÖRTÜSÜ değil, gösterişsiz anlayarak İMANDIR.
BAŞ ÖRTÜSÜ sadece SAÇIMIZI örtüp, NEFSİMİZİ örtmüyorsa bize fayda vermez; tıpkı evini belalardan korumak için evinde KURAN-I KERİM bulunduran ama 1 kere bile ANLAYARAK OKUMAMIŞ insan gibi.
NUR Suresi 31.Ayet, kadını kendi zihniyetine göre yaşatmak isteyen zihniyetin çarpıttığı ayetlerin başında bu ayet gelir. Bu ayetteki “hımar” kelimesi geniş manalı bir kelime olup örtü manasına gelir.
Eski Arap yazılarına bakılırsa hımarın yere konulan, masaya örtülen veya herhangi bir örtüyü tarif edebileceğini görürüz. Hımar, başı örterse başörtüsü olur, masaya konursa masa örtüsü olur.
Allah eğer “hımar” kelimesi ile başın örtülmesini isteseydi “hımarürres” gibi bir vurgulama ile başörtüsü diyebilirdi: Böylece “res” kelimesi ile baş bölgesi vurgulanır ve örtü kelimesi olan “hımar” ile beraber başörtüsü net bir şekilde anlaşılırdı.
Nitekim abdest alınmasıyla ilgili ayette başın sıvazlanması söyenirken, baş kelimesi Arapça karşılığı ‘res’ ile vurgulanır.
REGL DÖNEMİ, yaklaşık 5 ila 7 gün arasında sürer.
Bu da 30 yılda 7 yıl, 60 yılda 14 yıl demek.
Kadınların 60 yılının 14 yılı ibadetine engel olacaksa, tüm farzların apaçık yazdığı KURAN-I KERİM'DE bu REGL döneminde ibadetin yasak olduğu neden yazmamış?
BAKARA Suresinde ZEKATIN ihtiyaç fazlası olduğu yazmasına rağmen, işine gelmeyenler onu 40 DA BİRİ diye uydurduğu gibi bu REGL dönemi İBADET yasağı da yanlış aktarılmış olabilir.
Düşünün, NEFSİNİZE kolay geleni yapmayın diye ALLAH sizde AKIL yaratmış.
DÖVMEM var İBADETİM kabul olur mu diye sorular geliyor.
ABDESTTE su ve TEYEMMÜMDE toprak, önce KÖTÜ GÖZÜN değdiği yerleri hem MANEVİYEN hem de bedenen temizler, sonra da kalbinizi ve NEFSİNİZİ temizler.
Su ve toprak, dövmemden dolayı DERİME temas etmiyor diye düşünen, NEFSİNE kolay geleni yapıyor ve kendine MAZERET arıyordur. Ondan dolayı, NİYET yoksa 100 kere de yıkansa, su ve toprak NEFSİNİ temizlemez.
Eğer dövmeniz varsa bu ABDESTE de mani değildir, İBADETLERE de.
Dövmeliyken sizi en büyük ibadet olan ALLAH'I ANMAKTAN alıkoyan sadece NEFSINİZDİR, dövmeniz değil.
Derime SU geçmez diye düşünmeyin. O zaman TEYEMMÜM niye var. ALLAH size ibadet için her türlü KOLAYLIĞI sağlamış. Siz ZORLAŞTIRMAYIN.
Helali ve haramı nasılki sadece ALLAH belirlerse, SAMİMİ olarak yaptığınız ibadeti de sadece ALLAH değerlendirir.
Ya BIG BANG yani BÜYÜK PATLAMA hiç olmamışsa, ya sürekli dönen dünyada kendimizi duruyormuş hissettiğimiz gibi, evreni de genişliyormuş gibi hissediyorsak.
Ya bütün kainat, ALLAH'IN sonsuzda bir parçasının bize görmemizi istediği kısmıysa.
Ya düşüncenin beyindeki iyi veya kötü olduğunun analizi gibi çok kısa bir etki-tepki deneyiyse ALLAH'IN bu dünya hayatı.
Ya bu çok kısa deney bittiğinde, senteze ulaşmak için tüm kainatı aklımızla algılamamazın istendiği gibi, kıyameti de ve kıyametin dehşetini de aklımıza algılatılıp, esas nura dönüştüğümüz AHİRETE ulaşacaksak,
Ya şu an ALLAH'IN AKLININ içindeki bir düşünceden ibaretsek ve gerçek dünya olan AHİRETTE düşünceden nura dönüşeceksek.
SPERMKEN yaratılış bilgimiz yani ruhumuz vardı ve 1'nci olmak için en hızlı şekilde yarışırdık.
Ancak ne zamanki AKLA ve içindeki NEFSE sahip olduk, sadece dini konularda değil, bütün bilgisel konularda yavaşlamayı tercih eder olduk, okumak araştırmak yerine günü geçirmekle yetindik.
Halbuki AKLIMIZIN bizi daha çok bilgi öğrenmede yarışa götürmesi gerekmez miydi? O halde neden YASİN Suresi 68.Ayette bahsettiği gibi YARATILIŞIMIZI TERSİNE ÇEVİRİYORUZ.
Ne çabuk NEFSİMİZİN yani dünyevi İSTEKLERİMİZİN kölesi olduk? Neden iskelete dönüşecek diğer organlarımızı geliştirirken, AKLIMIZI kullanmayıp, düşünmeye bile ÜŞENİYORUZ.
İLAHİ AHLAK diye birşey duydunuz mu hiç?
Çoğu ATEİST, ahlaklıyım diye övünür ama o İNSANİ AHLAKTIR. Yani sadece kendi çizdiği ve kendine mantıklı gelen ahlaktır. Halbuki insan, İLAHİ BİLGİNİN hepsine sahip olamadığı için, İLAHİ AHLAKI da bilemez, EKSİK DÜŞÜNÜR.
Örneğin, bir eve MİSAFİRLİĞE gitseniz ve ev sahibine 'AHLAKLIYIM fakat SANA İNANMIYORUM' deseniz, o eve giremezsiniz ve gerçekten AHLAKLI olmuş olmazsınız.
Veya EŞİNİZ sizle ilgilenmiyor diye EŞİNİZİ aldatıyorsanız ve bu size mantıklı ve bu yüzden ahlaklı geliyorsa, bir kez daha DÜŞÜNÜN.
Ya EŞİNİZ sizin İMTİHANINIZSA. Hz.Nuh, kendisine inanmayan oğlunu son dakikaya kadar gemiye bindirmeye çalışmadı mı? Hz.Lut, kavminin yaptıklarında gözü kalan EŞİNİ helak vaktinde o bölgeden kurtarmaya çalışmadı mı? Ama o son anda dönüp baktığı için TAŞ KESİLDİ.
O halde, neden imtihanınızı, sizden sonsuz kat daha iyi bilen ALLAH'A havale etmiyorsunuz da, kendiniz sonlandırmaya çalışıyorsunuz?
YKS sınavında kağıdı yırtmayıp, boş bıraktığınız soruyu bile yanıtlamaya çalışırken, neden imtihanlarınıza ve ibadetlerinize ALLAH'IN kısıtlamaları haricinde KISITLAMALAR getiriyorsunuz?
İLAHİ BİLGİYİ tam olarak bilseydiniz, KURAN-I KERİM'deki bütün emirlerin İLAHİ AHLAKIN yani AHLAKLI olmanın da şartları olduğunu anlardınız.
Tutturmuşsunuz ESMALARIN veya ZİKİRLERİN gücü diye birşey.
ALLAH diyen ASLAN mı mucizevi. Yoksa ASLANIN yaratılışı tek başına mucize değil mi?
Olaylara GİZEM ve KOMPLO TEORİLERİ katmayı çok seviyorsunuz.
Aslında BÜTÜN KAİNAT, Allah'ın sonsuzda biri parçasının bize görmemizi istediği kısmıdır.
Yani KAİNAT yoktur, sadece ALLAH vardır. Eğer gerçekten ALLAH'I görseydiniz, kendinizin dahil tüm kainatın var olmadığını anlardınız.
Bizler, ALLAH'I GÖREMEDİĞİMİZ için varız. KAİNATI da, ALLAH'IN bize görmemizi istediği için algılarız.
KUANTUM FİZİĞİNİ bilseniz, tüm kainatın ve tüm atomların BOŞLUKTAN oluştuğunu ve o boşlukları da ENERJİNİN yani ALLAH'IN NURUNUN doldurduğunu anlardınız.
Herşey O'nun NURUYSA ve biz YARATILIŞ BİLGİMİZ olan RUHUMUZ gereğince, herşeye HACİM, KÜTLE ve ANLAM yüklemiş gibi algılıyorsak; o halde neden bizim ALGI KODLARIMIZ olan RUHUMUZLA anlamlandırdığımız bu evrende, ESMALARIN gücüne inanıyorsunuz da, AKLINIZIN gücüne inanmıyorsunuz.
'YARATICIYA inanıyorum, fakat ALLAH'A inanmıyorum' diyen ATEİSTE ve 'ALLAH'A inanıyorum, fakat EVREN ilgi alanım değil' diyen MÜNAFIĞA tek sözüm şu: İNSANİ ölçülerle belirlediğimiz KELİMELERDE takılı kalmışsınız ve ALLAH'I BİLİMSİZ düşünerek neye inandığınızı tam olarak anlamamışsınız. Göremediğiniz o kadar çok şey varken, bilgisizliğinizin bile farkında değilsiniz.
Mesela ES-SABUR ismini sadece DİLLE ZİKRETMEK sizi SABIRLI yapmaz. Allah'tan gelen bütün imtihanlara SABIR göstererek, ORUCUNUZU tutarsanız, NEFSİNİZİ her günahtan kaçındırırsaniz, insanlar pirzola yiyemiyorken siz de onları düşünerek yemezseniz SABIRLI olursunuz.
ESMALARI, sadece DİLLE ZİKRETMEK hiçbir işe yaramaz, kendinizi kandırırsınız ve ALLAH'A GÖSTERİŞ yapmış olursunuz. KALBEN ve AKIL İLE yaşamanız gerekir.
AHİRETTE, SADECE herşeyi AYRINTILI ve ANLAŞILIR bir şekilde açıklayan KURAN-I KERİM'DEN sorgulanacaksınız.
ZUHRUF Suresi 44.Ayet: Şüphesiz ki o (Kur’an), senin ve kavmin için (gerçeği) hatırlatan (öğüt)tür. İlerde ondan SORGULANACAKSINIZ.
NAHL Suresi 89.Ayet: Biz sana bu Kur’an’ı, her şeyi AYRINTILI AÇIKLAYAN bir yol gösterici, bir rahmet ve Müslümanlara bir müjde olarak indirdik.
NUR Suresi 34.Ayet: Yemin olsun ki, biz size apaçık ANLAŞILIR ayetler, sizden önce geçmiş olanlardan bir örnek ve muttakiler (duyarlı olanlar) için bir öğüt indirdik.
Sadece DİLLE iman edip, KALPLE ve AKILLA iman etmeyenlere MÜNAFIK denir.
Sadece DİLLE ZİKİR yapıp, KELİMELERİN GÜCÜ olduğunu savunanlar, o halde kişinin adı bir PEYGAMBERİN ADIYLA aynıysa, o kişi çok mu İMANLI oluyor?
Veya kelimelerin FREKANSI olduğunu savunanlar, evrende yaratılmış olan herşeyin FREKANSININ olduğunu bilmezler mi?
Yani AKLINIZIN GÜCÜ ve FREKANSI, o kelimelerin gücü ve frekansından çok mu GÜÇSÜZDÜR.
ANKEBUT Suresi 2.Ayet şöyle der: İnsanlar, İMTİHAN edilmeden sadece “İMAN ETTİK!” demeleriyle bırakılacaklarını mı SANDILAR!
O halde ALLAH'I ne kadar ANARSANIZ ANIN, kalbinizde ALLAH AŞKI yoksa, DÜNYEVİ ZEVKLERDEN ayrılamıyorsanız, ZİKİRLERİNİZ size hiçbir FAYDA VERMEZ.
Bir de 'Şu DUAYI şu kadar okursanız, CEHENNEMDEN kurtulursunuz' veya 'Şu ZİKRİ şu kadar çekerseniz, ALLAH'I rüyanızda görürsünüz.' diyenler var.
ALLAH adına HÜKÜM vermekten hiç UTANMIYOR MUSUNUZ?
Örneğin, toplam serveti 800 milyon TL olan bir kişi düşünün. ZEKATINI, Kuran-ı Kerim'de yazan ayete uygun olmadan 40 da biri olarak yani 20 milyon TL olarak ödemiş olsun. Ve sonra da, nasıl olsa zekatımı verdim deyip, kalan 760 milyon TL' sinin 40 milyonuyla ARABA satın alsın.
ALLAH, AHİRETTE sormayacak mı? Bindiğin ARABA, zekat verdiklerinden 2 KAT daha mı DEĞERLİ diye.
800 milyon TL' lik servetinin YARISINI zekat olarak versen, geriye kalan 400 milyon TL ile yaşayamayacak mıydın diye.
O halde Kuran-ı Kerim'in hiçbir yerinde yazmayan 40 DA BİR oranıyla KENDİNİZİ kandırmayın.
ZEKAT, Kuran-ı Kerim'e göre İHTİYAÇ FAZLASIDIR.
NORVEÇ'in ve AVRUPA ülkelerinin HRİSTİYAN olmasına rağmen BOLLUK içinde, MÜSLÜMAN ORTADOĞU ülkelerinin FAKİRLİK içinde yaşadığını ve ALLAH'IN neden müdahale etmediğini savunan ATEİSTLER, AFRİKA'DA açlık çekenlerin yarısından fazlasının HRİSTİYAN olduğunu görmezler.
İnsanların AÇLIK ve FAKİRLİK çekmesi, kulun kulu düşünmeyip BENCİL yaşamasındandır ve ZEKATLARINI çoğu insanın SADAKA ile geçiştirmelerindendir.
Halbuki ZEKAT vermeyip, SADAKA veren insan; NAMAZIN vaciplerini kılıp, FARZLARINI kılmayan insana benzer. Çünkü Zekat FARZ, Sadaka ise VACİPTİR.
Örneğin, toplam serveti 800 milyon TL olan bir kişi düşünsün. ZEKATINI, Kuran-ı Kerim'de yazan ayete uygun olmadan 40 da biri olarak yani 20 milyon TL olarak ödemiş olsun. Ve sonra da, nasıl olsa zekatımı verdim deyip, kalan 760 milyon TL' sinin 40 milyonuyla ARABA satın alsın.
ALLAH, AHİRETTE sormayacak mı? Bindiğin ARABA, zekat verdiklerinden 2 KAT daha mı DEĞERLİ diye.
800 milyon TL' lik servetinin YARISINI zekat olarak versen, geriye kalan 400 milyon TL ile yaşayamayacak mıydın diye.
O halde Kuran-ı Kerim'in hiçbir yerinde yazmayan 40 DA BİR oranıyla KENDİNİZİ kandırmayın.
ZEKAT, Kuran-ı Kerim'e göre İHTİYAÇ FAZLASIDIR.
İnsanların AÇLIK ve FAKİRLİK çekmesi, kulun kulu düşünmeyip BENCİL yaşamasındandır ve ZEKATLARINI çoğu insanın SADAKA ile geçiştirmelerindendir.
Halbuki ZEKAT vermeyip, SADAKA veren insan; NAMAZIN vaciplerini kılıp, FARZLARINI kılmayan insana benzer. Çünkü Zekat FARZ, Sadaka ise VACİPTİR.
Yaratıldığımız TOPRAĞI yani YILDIZ TOZUNU, o yıldızın o yıldız büyüklüğündeki 2 MELEĞİ getiriyorsa; ve bu 2 melek, bizim amellerimizi sürekli yazıyorsa, sanki bizim ruhumuz gibi davranıyorsa, her meleğin YILDIZI olduğuna ve YILDIZLAR büyüklüğünde olduğuna şaşmamak lazım.
Belki o zaman, CENNETTE yıldızlar büyüklüğündeki o köşelere sahip olacağımız da düşünülebilir.
Belki de gökyüzündeki yıldızlarda MELEKLER varsa, AKILLARIMIZ ise yeryüzündeki YILDIZLARDIR. Belki de her bir AKIL bir evrendir, tüm akıllar ise PARALEL EVRENLER.
Şeytanın da neredeyse dünyanın 1 milyon katı büyük yıldızlar gibi olduğunu düşününce, her insana aynı anda vesvese vermesini anormal karşılamamak lazımdır.
Kuran ayetinde 'başörtüsü' diye bir kelime geçmemektedir. Buna rağmen tüm Kuran tefsirlerinde ve çevirilerinde Kuran ayeti 'başörtüsü' olarak çevrilmiştir. Halbuki ayette geçen 'HIMAR' kelimesi 'Baş örtmek' anlamında değil, sadece 'örtmek' anlamına gelmektedir. Eğer, herhangi bir şey örtülecek ise. O şeyin vurgulanması gerekir. Örneğin masa örtüsü derken, örtmek kelimesinin yanına masa kelimesinin gelmesi gibi, başörtüsü dendiği zaman da 'örtmek' ('hımar') kelimesinin yanına 'baş' ('re's') kelimesinin 'hımarü-re's' şeklinde gelmesi gerekir. Ayetteki 'hımar' ('örtü') kelimesinin yanında geçen ve vurgulayan kelime 'cuyub' kelimesidir ki, 'yaka' veya 'göğüs' anlamına gelir. Çünkü, aynı kelime 'cuyub' bir başka ayette (28:32) Hz. Musa'nın 'göğsüne/koynuna elini soktuğu' şeklinde geçer. Yani, 'cuyub' kelimesi, 'hımar' örtmek kelimesi ile kullanıldığı zaman 'bihumûrihinne ala cuyubihinne' başını örtmek değil, 'göğsünün üzerini örtmek' anlamına gelmektedir. Geleneksel tüm yorumcular, Kur'an ayetini bilimsel bakışla değil de, birbirlerini taklit edip, 'Başörtülerini yakalarının üzerine kadar örtsünler' diyerek 'Felyedribne' fiilini de 'örtsünler' diye tercüme etmişlerdir. Bu geleneksel yorumcular 'DaRaBe' kökünden gelen bu kelimeyi burada, 'Başörtülerini örtsünler' derken, bir başka yerde aynı 'DaRaBe' kelimesini 'Kadınları DÖVÜN' (Bak. 4:34) diye çevirmişlerdir. Özetle, Kuran'ın orijinal ayeti tüm açıklığı ile ortadayken, elverişli bir siyasal kullanım malzemesi olarak, sürekli gündemde tutulan başörtüsü, Kuran'ın değil, geleneklerin, kişisel görüşlerin dinleşmesinden kaynaklanmaktadır.'
Kuran-ı Kerim'de BAŞ ÖRTÜSÜ yoksa, her zaman ALLAH'IN HUZURUNDAYSAK ve ALLAH bizi bizden daha iyi TANIYOR ve TAMAMEN GÖRÜYORSA, hangi kıyafetle NAMAZ kılacağız diye soru gelmiş.
Seni DOĞURANIN ve BABANIN yanında nasılsan, SENİ YARADANIN huzurunda da öyle NAMAZ kılmalısın. DOĞURANA saygın yoksa, YARADANA saygın olmaz. YARADANA saygın yoksa, DOĞURANA saygı duymana gerek yok.
NAMAZINI samimi ve gösterişten uzak kılmalısın.
SALAT, şekilsiz namazdır, kalbin ve aklın SECDE etmesidir. Kalbin ve aklın secde etmezse, bedenin secde etmesi önemli değildir. SALATSIZ NAMAZ OLMAZ.
Peygamberimiz, DÖVME yapanlara ve yaptıranlara LANET etmemiştir. Biz insanlar belki BEDDUA etmeye çok alışkınız. Ama PEYGAMBERLER ve MELEKLER, BEDDUA etmezler ve LANET okumazlar.
Peygamberler ve melekler, HARAMI ve HELALİ belirleyemez ve LANET okuyamaz, çünkü yaratılmışların en AHLAKLILARIDIR; sadece ALLAH'IN hükümlerini iletmek zorundadırlar; aksi halde peygamber ve melek olarak yaratılmazlardı.
Kuran-ı Kerim ile tezatlaşan bazı sözleri peygamberimizin ağzından çıkmış gibi HADİS olarak bildirenler, AHİRETTE peygamberimizin yüzüne bakmaktan hiç mi UTANMAYACAKLAR?
Bütün ibadetler, EN BÜYÜK ibadet olan ALLAH'I SÜREKLİ ANMAK için vesile olan araçlardır. Amaç ALLAH'I SÜREKLİ ANMAKTIR. Namaz, Oruç, Zekat ve birçok ibadet bizi ALLAH YOLUNDAN ayırmamak için, MANEVİ SAĞLIĞIMIZ içindir.
Yani bütün ibadetler ALLAH'I YÜCELTMEK için değil, bizim MANEVİ SAĞLIĞIMIZ içindir. ALLAH o ibadetleri yine kullarının İYİLİĞİ için istemiştir, ki zaten bizim yapacağımız ibadetlere ihtiyacı yoktur.
İnsanlar ise ALLAH'I sadece NAMAZLARDA, RAMAZAN AYI'NDA, CUMA günleri hatırlıyor; namaz vakitlerinin arasında UNUTUYOR. ALLAH'I her saniye anmak yerine belli sayılarda ZİKİRLERLE cenneti garantilemeye çalışıyor. Halbuki daha İBADETLERİN AMACINI bile anlayamamışız.
Gerçekten hayatında hiç İNSANİ AŞK tatmamış olan, İLAHİ AŞKIN ne demek olduğunu anlamıyor. AŞK, sesini duymasan da, yüzünü görmesen de, sana her istediğini vermese de, başına birçok MUSİBET getirse de ve senin hayatını bile öldürse de MENFAATSİZCE SEVMEKTİR.
CEHENNEMDEN kurtulmak için ZİKİRLER ve TESBİHLER çekiyorsunuz da, ALLAH'I GÖRMEK için neden O'nu her an her saniye ANMAK istemiyorsunuz. ALLAH'I GÖRMEK, CENNETLERDEN ve tüm dünya nimetlerinden daha güzel bir hediye değil mi sizin için?
BAKARA Suresi 285.Ayette ALLAH, bütün PEYGAMBERLERİN EŞİT olduğunu bildirir, sadece FARKLI KERAMETLERİ vardır.
BAKARA Suresi 285.Ayet: O peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, müminler de. Hepsi Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. (Müminler) “O’nun (Allah’ın) peygamberlerinden hiçbiri arasında fark gözetmeyiz.” (derler). “İşittik, itaat ettik. Rabbimiz, affına (sığındık)! Dönüş yalnızca sanadır.” derler.
CASİYE Suresi 13.Ayet ve BAKARA Suresi 29.Ayete göre, ALLAH tüm kainatı, sadece PEYGAMBERİMİZ için değil, TÜM İNSANLAR için yaratmıştır.
AKIL SAĞLIĞINI yitirmiş kişiler, ne konuştuklarını anlamazlar. Halen AKLINIZ olduğu için ŞÜKRETMEYECEK MİSİNİZ aklınızı kullanarak.
Yediğiniz nimetleri sadece DİLİNİZDEN geçtiği için mi doyuyorsunuz? TADLARIN akla ulaşması gerekmez mi?
O halde NEDEN anlamadan okuyorsunuz?
KARINCAYI o kadar KÜÇÜK görürsünüzki, DİŞİ mi ERKEK mi ayrıcalık göstermezsiniz.
ALLAH ise sizi, sizin KARINCAYI gördüğünüzden SONSUZ kat daha KÜÇÜK görür.
Bu yüzden ibadetleriniz, sadece sizin İYİLİĞİNİZ yani MANEVİ SAĞLIĞINIZ ve TÜRDEŞLERİNİZ yani İNSANLAR arasındaki DENGE içindir.
Bu DENGE için, kıyafetinizin diğer insanların GÖZLERİNİ rahatsız etmemesi gerekir. ALLAH ise sizi, diğer insanların göremediği NİYETLERİNİZ ile herkesle AYNI BEDENSEL KIYAFETLE görür.
Tüm erkekler BAŞINI ÖRTERSE, tüm kadınların da BAŞINI ÖRTMESİ eşitliğidir BU DENGE. Tüm MAHREM bölgelerin erkekte de, kadında da eşitliğidir BU DENGE.
ALLAH'IN tüm kainatın heryerinde SONSUZ tane GÖZÜ vardır. Dolayısıyla KAİNATTAKİ tüm ZERRELER kadar GÖZLERİ vardır yani TÜM YARATILMIŞLAR ALLAH'IN GÖZLERİDİR.
İsterse evreni SİZİN gözünüzden görür, isterse kimsenin göremeyeceği taraftan görür.
İsterse sizinle aynı yükseklikten bakar, isterse tüm kainatı ZERRE kadar küçük görebilen bir YÜKSEKLİKTEN bakar.
Allah tüm insanlara ŞAH DAMARINDAN daha yakındır. Dolayısıyla SAÇINIZI da, KALBİNİZİ de AYNI MESAFEDEN görür. Vücudunuzdaki TÜM ORGANLARLA ve size verdiği TÜM RIZIKLARLA sizi İMTİHAN eder.
Peygamberimiz sadece NAMAZLARDA değil, günlük yaşantısında da BAŞINI ÖRTERDİ.
NAMAZDA ve günlük yaşantıda BAŞI ÖRTMEK eğer SÜNNETSE, neden tüm erkekler BAŞINI ÖRTMÜYOR?
Eğer ERKEKLER için GELENEK diyorsanız, neden KADINLAR için de GELENEK demiyorsunuz?
TÜM ERKEKLER başlarını örterse, KADINLARIN da başlarını örtmesidir İLAHİ DENGE.
NAMAZDA BAŞIN ÖRTÜLMESİ ile ilgili KURAN-I KERİM'DE bir AYET YOKTUR.
VAKIA Suresi 7.Ayete göre, insanlar MAHŞER yerinde 3 GRUBA ayrılırlar:
1.Ebedi cehennemlikler
2.Önce Cehennem sonra Cennetlikler
3.Doğrudan Cennetlikler
1.Solun Halkı 2.Sağın Halkı 3.Önde olanlar
SAĞIN HALKI, cehennemde günahlarını çekip, CENNETİN en alt katlarında olacaklarken;
ÖNDE OLANLAR, cennetin en üst katında olacaklardır.
SOLUN HALKI, inanmayanlar ve inanmış gibi yapanlardır.
SAĞIN HALKI, inananlardır.
ÖNDE OLANLAR ise iman edenlerdir.
BAKARA Suresi 24.Ayette neden ALLAH 'Yakıtı İNSANLAR ve TAŞLAR olan cehennem ateşinden sakınınız.' demiş de, niye 'İNSANLAR ve CİNLER' dememiş?
Kuran-ı Kerim'de bazı ayetleri ANLAMAK için sanırım önce TÜRKÇE'Yİ de anlamak ve ANALİZ yeteneği de gerekiyor. Yani İLAHİYATIN yanında MATEMATİK ve TÜRKÇE de gerekiyor sanırım.
ALLAH'IN merhameti, annenin evladına merhametinden SONSUZ kat büyüktürki; bu yüzden CEHENNEMDE azap çeken insanlardan AKILLANMAYANLARI, İNSAN olarak değil, TAŞ olarak SONSUZA kadar yakmaya devam eder. Bu sayede FERYATLARI bile duyulmaz.
Yine yanarken İMAN ETMEYİ seçmeyip, cehennem azabını hissetmemek için, TAŞLAŞMAYI o insanlar ALLAH'TAN isteyeceklerdir.
İşte cehennemde EBEDİYYEN kalacak olanlar, bu TAŞLAŞAN İNSANLARDIR.
Bazı insanlar, kalplerini ve akıllarını dünyadayken TAŞA çevirirler.
ALLAH neden Kuran-ı Kerim'de İÇKİ ve DOMUZ ETİ haram der de, TÜTÜN ve KÖPEK ETİ haram demez.
Çünkü ALLAH bedenlerinize değil, AKILLARINIZA ve KALPLERİNİZE hitap eder.
Bu DÜNYEVİ BEDENE değil, MANEVİ SAĞLIĞINIZA önem verir.
Kuran-ı Kerim MANEVİYAT AĞIRLIKLI bir kitaptır.
İbadetler de sizin İYİLİĞİNİZ için yani MANEVİ SAĞLIĞINIZ için yani EN BÜYÜK İBADET olan ALLAH'I SÜREKLİ ANMANIZ içindir.
Sahip olduğunuz tüm rızıkların ALLAH'TAN geldiği inanışına göre yaşamayan, gerçekten ALLAH'A ve AHİRETE iman etmiş sayılmaz.
Sizlere haddim olmayarak TEK TAVSİYEM:
AHİRETTE sorgulanacağınız ve ALLAH'IN sözleri olan KURAN-I KERİM'İ en azından 1 kere ANLAYARAK OKUYUN lütfen ama ANLAYARAK.
Ve SAMİMİ olarak, ne okuduğunuzu ANLAYARAK en azından 1 kere NAMAZ kılın ama UZUN SURELERDEN seçin BAKARA SURESİNİN TAMAMI gibi.
Gerekirse 1 SAAT sürsün NAMAZINIZIN 1 REKATI.
Sanki SON NAMAZINIZMIŞ gibi kılın.
Ve KURAN-I KERİM'İ en azından 1 kere ANLAYARAK okuyun lütfen, ÖLÜM sizi yakalamadan önce.
NAMAZDA elinize KURAN-I KERİM almanız GÜNAH DEĞİLKİ.
Ve SAMİMİ olarak, ne okuduğunuzu ANLAYARAK en azından 1 kere NAMAZ kılın ama UZUN SURELERDEN seçin BAKARA SURESİNİN TAMAMI gibi.
Gerekirse 1 SAAT sürsün NAMAZINIZIN 1 REKATI.
Ama İÇİNİZDEN okumayın SURELERİ, HAFİF SESLİ okuyun; böylece VESVESEYE ve FARKLI DÜŞÜNCELERE izin vermezsiniz.
Sanki SON NAMAZINIZMIŞ gibi kılın.
Çoğu insan, PEYGAMBERİMİZİN kılık kıyafetle ilgili SÜNNETLERİNE uyuyor.
Ama çok az kişi GÜNAHSIZ YAŞAMA davranışını benimsiyor peygamberimizin.
Ve çok az kişi PARASAL anlamdaki SÜNNETLERİNİ benimsiyor.
Çoğu insan, NEFSİNE KOLAY GELENİ uyguluyor.
ALLAH, 'SU yoksa TOPRAK ile TEYEMMÜM yapın' diyor. İnsanlar ise kendilerine NAMAZ kılmamak için, ÖZEL GÜN TATİLİ çıkarmış Kuran-ı Kerim'de yazmamasına rağmen.
Çoğu insan, sanki normal zamanlarında NAMAZ kılıyor gibi, İNSANİ MAZERETLERİNİ savunurlar.
Halbuki CENNETTEN ufacık bir yer görselerdi, dünyadaki TÜM MALLARINI dağıtırlardı ve ÖZEL GÜNLERİNDE NAMAZ kılamıyorlarsa bile KURAN-I KERİM okurlardı.
REENKARNASYONA inananlara soruyorum.
Peygamberlerin ruhunun da sürekli beden değiştirdiğini söylerseniz; PEYGAMBERİMİZİN, son peygamber oluşunu inkar etmiş olmuyor musunuz?
REENKARNASYON kesinlikle KURAN-I KERİM'DE yoktur ve AYETLERE karşı çıkmaktadır.
Ayrıca RUH, bedenimizden ayrı bir canlı varlık değildir. RUH, aklımızın içindeki YARATILIŞ BİLGİSİDİR. RUH, sadece bir BİLGİDİR, BİLGİ KODLARIDIR.
Ki zaten, MELEKLERİN de bizim göremediğimiz ama ALLAH'IN gördüğü SOMUT BEDENLERİ vardır ve YARATILIŞ BİLGİSİ olan RUHLARI da vardır.
HER ATOMUN ve HER HÜCRENİN de RUHLARI vardır.
AHİRETTE, bu dünyadaki AKILLARIMIZ yine bedenlere kavuşacak. RUH yani YARATILIŞ BİLGİMİZ zaten AKLIMIZIN içinde. NEFSİMİZ ise AMEL DEFTERİMİZ olacak.
RUH, bize yazılanların; NEFS ise yaptıklarımızın BİLGİSİDİR. RUH ve NEFS, aklımızın parçalarıdır.
ARAF Suresi 46.Ayet: İki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve ARAFTA herkesi yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. (Cennete girmeyi) arzulamalarına rağmen henüz oraya (cennete) giremeyen bu kişiler, cennet halkına “Selam üzerinize olsun!” diye seslenecektir.
ARAF ve MAHŞER YERİNDE beklemek, özellikle günahları olan MÜMİNLER için CENNET öncesi CEHENNEM gibi, YANMADAN azap görecekleri yer olacaktır, günahın bedeli ödenip, oradan yanmadan CENNETE gidebilmek için.
CEHENNEMDE sadece YANMAK yok.
ARAFTA ve MAHŞER yerinde SONUCUNU bilmeden CEHENNEMİ görerek beklemek de bir nevi CEHENNEM AZABIDIR.
VAKIA Suresi 7.Ayetteki AHİRETTEKİ 3 gruptan birisi de bu gruptur. Yani EBEDİ CENNETLİKLERDİR fakat başlangıçta CEHENNEMİ de hissedeceklerdir.
Ben NAMAZDA BAŞINIZI AÇIN demiyorum.
Kadınlar EVDE ailesiyle birlikteyken SAÇI AÇIKSA, namazda ALLAH'IN HUZURUNDA saçını kapatınca ALLAH'A GÖSTERİŞ olmuyor mu?
Mademki namazda SAÇIN AÇIK olması SAMİMİYETSİZ geliyor size, o halde neden EVDE AİLENLEYKEN de saçını kapatmıyorsun?
Namazda sizle beraber MÜSLÜMAN CİNLERİN de namaz kılabileceğini düşünün, ona göre KIYAFETİNİZE dikkat edin.
SAÇI KAPALI kardeşim bir insanın sözüyle saçını AÇARSA, önceden kendi ibadetlerine ve kendine inancı SAĞLAM değildir GÖSTERİŞENDİR.
SAÇI AÇIK kardeşim bir insanın sözüyle saçını KAPARSA, önceden bu konudaki HADİSLERİ ya duymamış yada duymazdan gelip, uyarılmaya ihtiyaç yaşamıştır.
Her iki halde de, kişi AKLINI kullanıp KURAN-I KERİM'İ bir kere bile ANLAYARAK OKUMAMIŞTIR. Anlamış olsaydı, bir insanın SAÇ ÖRTÜSÜ konusunda bilgiler vermesi onu dünyanın en büyük mevzusu gibi RAHATSIZ etmezdi ve KURAN'I ANLAMIŞ olsaydı kendini GÜNAHSIZ bir insan gibi görmeyip, ALLAH'IN saç örtüsünden DAHA NET olarak bildirdiği başka birçok EMRİ olduğunu görebilirdi.
İnsanların en ahlaklısı olan PEYGAMBERİMİZ, amcası HZ.HAMZA'YI öldürene bile LANET okumamıştır.
BEZMİ ELEST NEDİR?
ARAF Suresi 172.Ayette geçen BEZMİ ELEST, ALLAH'IN tüm ruhlara topluca hitap ettiği yer değildir.
Omurga ile kaburga kemikleri arasında bizi yarattığı sıvı, KANDIR. KALBİMİZ ve BEYNİMİZ ana rahminde 4.HAFTADA oluşmaya başlar. O sırada KALP de KAN pompalamaya başlar.
Cansız bildiğimiz ama içindeki ATOMSAL CANLILIĞI göremediğimiz maddelerin bile RUHU vardır. Ama RUHUNUN VAR olduğunu bilen bir canlıdır AKLI ve YORUMLAMA yeteneği olan İNSAN.
Ana rahmindeki ilk 4 HAFTADA ruhunun farkında değildir, ama KALP ve BEYİN oluşmaya başlayınca RUHUNUN farkına varır. O sırada ALLAH, ruhunuza seslenir: 'Ben sizin rabbiniz değil miyim?' diye. Ve ayetin sonunda da bunun AHİRETİN VARLIĞININ apaçık bir delili olduğuna işaret eder. Bu delil de şudur:
ÖLMEK, sadece KALBİN DURMASI ise; anne karnında neden 4ncü HAFTADAN itibaren KALP oluşmaya başlıyor? Demekki, kalpsiz olarak 4 HAFTA yaşayabiliyoruz.
ÖLÜMDEN SONRA DİRİLMENİN KESİN DELİLİ
Ölmek, sadece KALBİN DURMASI ise; anne karnında neden 4ncü HAFTADAN itibaren KALP oluşmaya başlıyor? Demekki, kalpsiz olarak 4 HAFTA yaşayabiliyoruz.
Yada ÖLÜM, vücudumuzdaki tüm 100 TRİLYON HÜCRENİN ölmesi ise, HER GÜN ÖLÜYORUZ; çünkü her gün 330 MİLYAR HÜCRE ölüyor ve yenileniyor vücudumuzda.
HACC Suresi 5.Ayette, ANNE RAHMİNDEKİ 3 ayrı YARATILIŞTAN bahsediyor. Her DÖNÜŞÜM, yeni bir ÖLÜMDÜR, yeni bir DİRİLMEDİR, yeni bir YARATILIŞTIR.
Anne karnındayken ANNENİZİ ve DÜNYA hayatını göremediğiniz gibi, dünyadayken de ALLAH'I ve AHİRETİ göremezsiniz.
İlk yaratıldığımız TOPRAK nasılki SU ile canlanıyorsa, ölü bir KALBİN canlanması da ALLAH için imkansız değildir.
HACC Suresi 5.Ayet: “Ey insanlar! Eğer siz öldükten sonra dirilmekten şüphe ediyorsanız, bilin ki: Biz sizi ilkin TOPRAKTAN, sonra bir NUTFEDEN, sonra bir YAPIŞKAN HÜCREDEN, sonra esas unsurlarıyla hilkati tamamlanmış, ama bütün azalarıyla henüz tamamlanmamış bir çiğnem et görünümünde bir CENİNDEN yarattık ki, kudretimizi size açıkça gösterelim. Dilediğimizi BELLİ BİR SÜREYE kadar ana rahminde durdururuz.
NAZİAT Suresi 27.Ayet: “(Sizce, öldükten sonra O’nun) sizi tekrar yaratması mı zor, yoksa SEMAYI yaratmak mı?'
MÜMİN Suresi 57.Ayet: “Elbette gökleri ve yeri yaratmak, insanları yaratmaktan daha büyük bir şeydir. Lâkin insanların çoğu (böyle olduğunu) bilmez.”
ZÜMER Suresi 42.Ayet: “Allah, insanların ruhlarını ölümleri sırasında, ölmeyenlerin ruhlarını ise UYKULARI sırasında alır. Hakkında ölüm hükmü verdiği rûhu tutar, ölüm hükmü vermediği rûhu ise belirli bir süreye kadar salıverir. Muhakkak ki bunda, düşünen kimseler için alacak ibretler vardır.”
AKLIYLA ÇEKİCİ olamayanlar, SAÇIYLA ÇEKİCİ olduklarını mı iddia ediyorlar?
ARAF Suresi 32.Ayet: De ki: Allah’ın kulları için çıkarttığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmış ki!
FITRATIMIZA yani YARATILIŞIMIZA uygun olmayan şeyler nelerdir? Mesela SAÇ UZATMAK, KÜPE takmak, MAKYAJ yapmak, DİŞİMİZE İMPLANT yaptırmak, DÖVME yaptırmak.
Herkes UZUN SAÇLI ve KÜPELİ mi dünyaya geldi de, bu ikisi dışındakiler YARATILIŞA AYKIRI gözüküyor?
Sahiden DÜNYADA ilk kim SAÇINI UZATTI? Sanki, vücuda zararını ve neyden yapıldığını bilemediğimiz COCA COLA'YI ilk kim İÇTİ gibi bir soru oldu bu.
O kişi SAÇINI UZATMASAYDI yani bütün KADINLAR ve bütün ERKEKLER kısa saçlı olsaydı, BAŞ ÖRTÜSÜ diye bir kavram olmayacak mıydı?
AKLIYLA ÇEKİCİ olamayanlar, SAÇIYLA ÇEKİCİ olduklarını mı iddia ediyorlar?
Önce İÇİNİZİ ve AKLINIZI, FESATLIKLARDAN ve ÖNYARGILARDAN temizleyin.
ZEKATA, ORAN getirmenin KUSURU şudur:
Diyelimki bu ORAN 40 da bir değil, YÜZDE 50 olsun.
800 milyon TL serveti olan bir insan 400 milyon TL ZEKAT verse, elinde yine onun geçimine epeyce yetecek 400 milyon TL kalacaktır.
Ama 20 bin TL serveti olan bir insan, 10 bin TL ZEKAT verse, elinde geçimine yetmeyecek 10 bin TL kalacaktır.
Bu yüzden ZEKATTA İLAHİ ADALET, ORANTIYA göre değil, FAKİRLERİN haklarını korumaya yönelik olarak İHTİYAÇ FAZLASINA göredir.
Sahip olduğunuz HERŞEY, zaten sadece ALLAH'INDIR.
MUTAFFİFİN Suresi MEDYEN kavminin neden HELAK olduğunu anlatır.
Ölçü ve tartıya hîle karıştıranların vay hâline!
Onlar, insanlardan bir şey ölçerek aldıkları zaman tastamam alırlar.
Fakat kendileri başkalarına bir şey satarken, eksik ölçüp tartarlar.
Sahi onlar, yeniden diriltileceklerini hiç akılarına getirmezler mi?
Gerçek şu ki, doğru yoldan sapmış kâfirlerin defteri Siccîn’dedir.
GÜNÜMÜZ DÜNYASINA ne kadar da benziyor dimi?
KÜRESELLEŞME adı altında, ALIŞVERİŞTEKİ ADALETSİZLİĞİ de küreselleştirdiler ve FAİZİ de normal birşey gibi hisettirdiler.
Halbuki FAİZ ile de, ALLAH'A SAVAŞ AÇMIŞ oldular.
İşte GÜNÜMÜZÜN MEDYENLEŞMİŞ DÜNYASININ helakıdır BÜYÜK KIYAMET.
NAHL Suresi 71.Ayet İŞVERENLERE sesleniyor.
Allah'ıma şükürler olsun İŞVEREN de değilim, ZENGİN de değilim.
“Allah, RIZIK hususunda kiminizi kiminize üstün kıldı. Nasipleri bol olanlar kendi nasiplerini, kendileriyle EŞİT SEVİYEYE gelecek derecede, yanlarında ÇALIŞTIRDIKLARINA vermezler. O hâlde nasıl olur da Allah’ın nimetini, Allah’ın kendilerinin üzerindeki hakkını bile bile inkâr ederler?'
ZEKATA ORAN VERENLER okumalı bu ayeti.
ZUHRUF Suresi 32.Ayet: “Senin Rabbinin rahmetini onlar mı TAKSİM ediyorlar? Halbuki bu dünya hayatında onların maişetlerini aralarında taksim eden, bir kısmının diğer kısmını çalıştırması için, kimini kimine üstün kılan Biziz. Senin Rabbinin rahmeti ise, onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır.”
ZENGİNLİK, çoğu peygamberin SÜNNETİ değildir. Ama çoğu insan ZENGİNLİĞİ ister.
SAKAL sünnetine uyarlar, YER SOFRASI sünnetine uymazlar, peygamberler gibi GÜNAHSIZ YAŞAMAK için özen göstermezler.
LANET ETMEK, sadece BEDDUA anlamında değil, 'uzaklaştırmak ve merhametten uzak tutmak' anlamındadır aynı zamanda.
Kuran-ı Kerim'de kafirlere ALLAH'IN LANET ettiği ve bu yüzden tüm MELEKLERİN de LANET ettiği yazar. Ama en başta ALLAH, LANET etmiştir.
ALLAH'IN LANET etmediği bir şeye MELEKLER LANET edemez.
Ayrıca ALLAH'IN HARAM kılmadığı birşeyi PEYGAMBERLER haram kılamaz.
Onların PEYGAMBER olarak seçilmelerinin nedeni, ALLAH'IN emirlerini değiştirmeden UYGULAMALARI ve değiştirmeden İLETMELERİDİR.
NAMAZIN nasıl kılınacağını CEBRAİL, ALLAH'IN kendisine bildirdiği şekilde PEYGAMBERİMİZE iletmiştir. Ayrıca zaten Kuran-ı Kerim'de RUKU ve SECDEDEN de bahsetmektedir.
BAKARA Suresi 177.Ayet: 'İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. ASIL İYİLİK, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere SEVDİĞİ MALDAN harcar, NAMAZ kılar, ZEKAT verir. Antlaşma yaptığı zaman SÖZLERİNİ YERİNE GETİRİR. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında SABREDER. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!'
NİSA Suresi 8.Ayet: Mirastan payı olmayan yakınlar, yetimler ve yoksullar miras paylaşımında hazır bulunduğu zaman, mirastan onları da rızıklandırın.
NAHL Suresi 120.Ayet: Şüphesiz ki İBRAHİM hanîf (Allah’ı birleyen), Allah’a itaat eden, TEK BAŞINA BİR ÜMMETTİ.
Bazı insanlar var, 100 kişiyi toplasanız 1 insan etmiyor.
Bazı insanlar var, 1 kişi 100 kişiye bedel.
İşte KIYAMET, böyle YÜZLERCE insana BEDEL mükemmel kişilerden dolayı halen kopmuyor. Ama o gerçekten iman eden kişiler öldüğünde HELAK için fazla beklemeyeceksiniz, belki 1 GÜN SONRA.
NİSA Suresi sadece MİRAS paylarını değil, ZEKAT paylarını da anlatır.
AYETLERİN kendimce ANALİZİ:
Mesela 120 milyon TL servetiniz varsa ve eşiniz ve 3 çocuğunuz varsa,
Kendiniz, eşiniz ve 3 çocuğunuza EK olarak; ZEKAT PAYINI da ÇOCUĞUNUZ olarak düşünün. ZEKAT PAYI ile birlikte toplam 6 KİŞİ oluyorsunuz.
Eşit paylaşım gereğince, ZEKAT PAYINIZ servetinizin 6 DA BİRİ yani 20 milyon TL olur.
İsterseniz 1000 yoksul aileye 20 bin TL den dağıtırsınız, isterseniz 100 yoksul aileye 200 bin TL den dağıtırsınız.
ZEKATINI veremeyeceğin MALI alamazsın.
Diyelimki, kendine ait 300 bin TL değerinde EV satın aldın.
Kendin, eşin ve 3 çocuğuna ilaveten ZEKAT PAYINI da ÇOCUĞUN olarak düşününce toplam 6 kişisiniz. Yani ZEKAT PAYINA 6 da bir düşüyor.
Yani cebinizde 50 bin TL yi ZEKAT için ayırmadan 300 bin TL'ye EV alırsanız, aldığınız EV için ŞÜKRETMİŞ olmazsınız.
50 bin TL'yi ister 10 yoksul aileye 5000 lira olarak, ister 5 yoksul aileye 10 bin lira olarak DAĞITIN.
ZEKAT PAYI da ÇOCUĞUNUZDUR.
TÜM YETİMLER ve YOKSULLAR da sizin ÇOCUĞUNUZDUR.
NİSA Suresi 8.Ayet: Mirastan payı olmayan yakınlar, yetimler ve YOKSULLAR miras paylaşımında hazır bulunduğu zaman, mirastan onları da rızıklandırın.
NİSA Suresi 9.Ayet: Geriye gücü yetmez nesiller bıraktıkları takdirde (hâlleri ne olur) diye endişe edenler, yetimlere ve YOKSULLARA haksızlık etmekten de korkup titresinler!
BAKARA Suresi 245.Ayet: Kim Allah’a güzel bir BORÇ verirse (karşılığı sadece Allah'tan beklenerek), Allah da ona bunun pek çok KATINI verir.
YOKSULLARA ve yetimlere KARŞILIKSIZ BORÇ verirseniz, sadece o zaman ŞÜKRETMİŞ olursunuz.
BAKARA Suresi 180.Ayete göre, MİRAS için vasiyet ÖLMEDEN önce FARZDIR.
Diyelim 22 DÖNÜM araziniz var.
Kendiniz, eşiniz, 2 çocuğunuz var ve onlara EK olarak ZEKAT PAYI da ÇOCUĞUNUZDUR. Yani ZEKAT PAYI, servetinizin 5 TE biridir yani 4,4 DÖNÜMÜN parasal değeridir.
Bu PAYI, ister 100 yoksul aileye, ister 1000 yoksul aileye dağıtırsınız. Bu SAYI, eşit miktarda paylaşım olmak şartıyla SİZE KALMIŞTIR.
Az toprak ATEŞİ söndürmez, çok toprak ATEŞİ söndürür.
İblis sadece VESVESE verir, zaten insan NEFİSLERİ şeytandan da tehlikelidir.
Az toprak ATEŞİ söndürmez, çok toprak ATEŞİ söndürür.
CENNETTE içtikleriniz SARHOŞLUK verici değildir. Bu dünyada HARAM olan ÖZELLİKLER, AHİRETTE sizden ARINDIRILMIŞ olacak.
Bunlar SARHOŞLUK, AZGINLIK gibi NEFSİN özellikleridir yani AKLIN düşmanlarıdır.
CİNSEL birlikteliğin, cinsellik HÜCRELERİNİN ve cinsellik HORMONLARININ tek sebebi, YARATILIŞ AMAÇLARIMIZDAN biri olan ÜREMEKTİR ve bu amaca uygun kullanmayan TEK CANLI biz insanlarız.
Ahirette ÜREME amacımız olmayacağı için, yeniden DİRİLİŞİMİZDE cinsellik HÜCRELERİMİZ ve cinsellik HORMONLARIMIZ olmayacak.
Yani HURİLERLE isteseniz de cinsel olarak birlikte olamazsınız.
SAFFAT Suresi 47.Ayet: Onlarda (içtiklerinde) sersemletme (baş ağrısı) yoktur; ondan dolayı sarhoş da edilmezler.
RAHMAN Suresi 56.Ayet: Orada, gözlerini eşlerinden ayırmayan EŞLER vardır ki, onlara hiçbir İNSAN ve CİN dokunmamıştır.
Bu ayete göre, demekki BÜYÜK KIYAMETTEN önce, CENNETTE insanlar ve cinler var, hatta demekki herkes ÖLÜMÜYLE yani KÜÇÜK KIYAMETİYLE Ahirete ve oradan cennet veya cehenneme gidiyor.
Ve CENNETTE onları bekleyen HURİLERİ yani EŞLERİ yani ölümsüz hayatının YOLDAŞLARI, ARKADAŞLARI, YARDIMCILARI olacaktır ve HURİLERE hiçbir İNSAN ve CİN dokunmamıştır ve DOKUNAMAYACAKTIR.
Buradaki EŞLERDEN kasıt budur. Zaten MELEKLER de insanın YARDIMCILARIDIR.
Esasen bütün canlıların bu dünyadaki ve Ahiretteki tek ve en büyük YARDIMCISI, kendisinden RIZASINI almaktan başka bir isteğimizin olamayacağı RABBİMİZDİR.
GAYBI sadece ALLAH bilir. Bizler sadece TAHMİN ederiz.
Yeryüzünün CEHENNEME, yıldızların CENNET KÖŞKLERİNE dönüşeceği bir gün olabilir AHİRET günü.
Belki de DABBETÜL ARZ, YERYÜZÜNÜN konuşturulmasıdır. Tıpkı cehennemin konuşturulması gibi.
Belki de MAHŞER yeri, KABE ve civarıdır.
Yeryüzü KIYAMET ile tutuşturulacak.
Zamandan bağımsız olsaydık, biz de bu dünyanın cehennem olduğunu görebilirdik belki.
Ölmeden zamanın ötesini göremeyiz.
Ölmeden Allah'ı da göremeyiz. Allah'ın heryerde olduğunu görebiliyor musunuzki, bu dünyanın cehennem olmadığına garanti veriyorsunuz?
Aynı mekanda doğup, aynı mekanda ölüyoruz. Zamandan bağımsız olsaydık, doğduğumuzda öleceğimiz günü de görebilirdik.
DABBETÜL ARZ, belki de YERYÜZÜNÜN konuşturulmasıdır. Belki de TAPTIĞINIZ ve ZEKATINI vermediğiniz ARAZİLERİN, haksız yere uğruna canlara kıydığınız TOPRAKLARINIZIN konuşturulmasıdır. Ve belki de o TAPTIĞINIZ topraklar, GAYYA KUYULARINIZ olacaktır.
DABBETÜL ARZ, kıyametten önce değil, AHİRETTE çıkacaktır.
NEML Suresi 82.Ayeti tek olarak okumak yetmez. 83.Ayet ile BİRLİKTE okunmalıdır. O zaman anlayacaksınızki, DABBETÜL ARZ Kıyamet öncesi değil, AHİRETTE çıkacaktır.
NEML Suresi 82.Ayet: Onlar hakkında o (azap) sözü gerçekleştiği zaman, onlar için yerden bir canlı çıkarmış (olacağ)ız ve bu (inkârcı) insanların ayetlerimize kesin bir şekilde inanmamış olduklarını kendilerine söyleyecektir.
NEML Suresi 83.Ayet: O gün, her ümmet içinden ayetlerimizi yalanlayanlardan (çeşitli) grup(ları) toplayacağız; onlar, (hesap yerine) sevk edilecektir.
İBRAHİM Suresi 48.Ayet: O gün, yer başka bir yer, gökler de başka gökler hâline getirilecek.
Ahirete AKLI olanlar, Cennete AKLINI imanlı ve ahlaklı kullananlar, Cehenneme de AKLINI nefsine göre kullananlar gidecektir.
Bu dünya CANLILAR-CANSIZLAR dünyası değil, çünkü herşey CANLI. Bu dünya AKILLILAR-AKILSIZLAR dünyası.
AKILLILAR bu dünyada, AKILSIZLAR Ahirette ceza çekerler.
Aynı rüyayı, aynı gece gören sayısı ne kadar çoksa, rüyanın gerçeklik payı o kadar fazladır.
Nerden mi biliyorum. Şu an dünyadaki 8 milyar insan aynı anda, aynı dünyayı görüyoruz Ahirette dirilmeden önceki rüyamızda yada amel defterlerimizi okurken.
Biz ölenlerin öldüğünü zannederiz, ancak sadece ölünce anlarız yaşayanların aslında ölü olduğunu.
Hiç rüyanızda gördüğünüz kişilerle aynı rüyayı gördüğünüz oldu mu?
ÖLEN insan, öldüğü an, tüm insanlarla birlikte aynı anda AHİRETTE dirilir.
DÜNYADAKİ insan AYRILIK çeker, ÖLEN insan AYRILIK çekmez.
Yapacağım İSTATİSTİKSEL DELİL, peygamber mucizelerinin kanıtıdır. Hiç Kızıldeniz'in Hz.Musa tarafından yarılıp yarılmadığını veya Hz.Nuh Tufanı'nın gerçekliğini SORGULADINIZ MI?
Şimdi yeni bir FİKİR içeren bir GÖNDERİ paylaştığınızı düşünün. Diyelimki yeryüzüne şu ana kadarki gelen insan sayısı kadar yani 115 MİLYAR TAKİPÇİNİZ var. Bu gönderiyi 10 da biri görür, görenlerin 10 da biri beğenir, beğenenlerin 10 da biri yorum yapar ve yorum yapanların 10 da biri bu fikri benimser ve aktarır. Yani 10 MİLYON kişi fikrinizi BENİMSER. Şu an yeryüzünde 1,5 MİLYAR Müslüman var. Yani tahminimden 150 kat fazla.
Yeni bir fikir sunun ortaya. Ki o kadar takipçiniz bile yok. Müslümanların sayısı şu anki ateistlerden daha az belki ama 1,5 milyarlık bir sayı bile benimsenme istatistiğinin çok büyük olduğunu gösterir.
İnsanlar şu an olduğu gibi, geçmişten beri hep yeni fikirlere muhalefettirler. Huylu huyundan vazgeçmez. Muhalefet olmak, insan fıtratında vardır. Apaçık bir MUCİZE görmeden asla inanmazlar. ALLAH'LA mı konuştun yada sen de bizim gibi insansın deyip, yeni fikirlere asla inanmazlar. Bu istatistiği iyice düşünüp, anladıysanız, geçmişte peygamberlerin gösterdiği birçok MUCİZELER olduğunu tahmin edebilirdiniz.
APAÇIK MUCİZELER olmadan Hz.Adem'den beri HAK DİNLER bu kadar çok yayılamazdı. Belki şu an niye MUCİZE yok diye düşünüyorsunuzdur. EVRENİN ilk başlangıcındaki genişleme hızıyla şu anki genişleme hızı da aynı değil. Düzen kurulurken MUCİZELER olur, KIYAMETE az kalmışken değil.
O kadar MUCİZELER de yaşanmış olsa, ateistlerin sayısı Müslümanların sayısından fazladır. Zaten bunu da bu istatistik gösteriyor. Bu fazlalık olsa bile, gerçek olan birşey var. O da MUCİZELERİN VARLIĞI. Görmek için bakan anlar, bakmak için gören anlamaz.
KÖTÜLÜĞÜ, ALLAH YARATMADI. cümlesini anlamayan arkadaşlar için açıklıyorum. NİSA SURESİ 78'inci Ayette 'Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalar; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa “Bu Allah’tan” derler, başlarına bir kötülük gelince de “Bu senden” derler. “Hepsi Allah’tandır” de. Ne oldu bu topluluğa ki bir türlü söyleneni anlayamıyorlar! HEMEN ARDINDAKİ NİSA SURESİ 79'uncu Ayette ise 'Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.' diye buyurur ALLAH'IM. Bakın o ayette Allah'tan gelen şer yani KAZA anlamındaki KÖTÜLÜK kasteder. Şöyle bir örnek vereyim: Araba sürerken her türlü emniyeti almışsınızdır ama diyelimki kaza yaptınız. Veya DEPREM oldu. Yani insan iradesinde olmayan kötülükten bahseder 78'NCİ AYETTE. Her şerrin altında bir hayır vardır ayeti ile aynı meale gelir. 79'NCU AYETTE bahsedilen insan iradesindeki kötülük ise, misal insanın insanı öldürmesi Allah'ın dilemesiyle olmaz. Allah dilemiş olsa, bunun günahını size yazmaz. YAZILDIĞI için YAPMIYORUZ. YAPTIĞIMIZ için YAZILIYOR. Yani insanların yaptığı en büyük hata, bir ayete bakıp yorum yapıyorlar. Öncesindeki ve sonrasındaki ayetlere bakmıyorlar yani diyorumya hep EKSİK DÜŞÜNÜYORLAR.
Dünyada hiç KÖTÜ insan olmasaydı, İYİLİĞİN ne olduğu anlaşılır mıydı veya ACI tat olmasaydı, TATLININ ne olduğu anlaşılır mıydı?
Siz, BEBEKKEN VEFAT eden çocuklar için ALLAH'A İSYAN etmeyin. Belki o çocuklar, gerçeği görünce yani gerçekte YAŞAYANLARIN ÖLÜLER olduğunu ölünce anladıkları zaman, siz yaşayan insanlar için üzülüyorlardır.
Kör olarak dünyaya gelenler, belki de AHİRETTE sizden daha NET görürler.
Kendinize yapacağınız en büyük KÖRLÜK, aklınızı kullanmamaktır.
MADDİ zenginliğin yeterli olduğunu zannedersiniz, ama MANEVİ zenginliği önemsemezsiniz. Sizin DOYMANIZI sağlayan PARA değilki, AKILDIR. PARA sadece ARAÇTIR. AMAÇ olan AKILDIR.
GÜLÜ DİKENİYLE yaratan RABBİM, mutluluğu sıkıntısız verir mi? ZITLIKLARIN bir arada olması, yaratılışın SIRLARIDIR.
Çoğu insan, PEYGAMBERİMİZİN kılık kıyafetle ilgili SÜNNETLERİNE uyuyor.
Ama çok az kişi GÜNAHSIZ YAŞAMA davranışını benimsiyor peygamberimizin.
Ve çok az kişi PARASAL anlamdaki SÜNNETLERİNİ benimsiyor.
Çoğu insan, NEFSİNE KOLAY GELENİ uyguluyor.
ALLAH, 'SU yoksa TOPRAK ile TEYEMMÜM yapın' diyor. İnsanlar ise kendilerine NAMAZ kılmamak için, ÖZEL GÜN TATİLİ çıkarmış Kuran-ı Kerim'de yazmamasına rağmen.
Çoğu insan, sanki normal zamanlarında NAMAZ kılıyor gibi, İNSANİ MAZERETLERİNİ savunurlar.
Halbuki CENNETTEN ufacık bir yer görselerdi, dünyadaki TÜM MALLARINI dağıtırlardı ve ÖZEL GÜNLERİNDE NAMAZ kılamıyorlarsa bile KURAN-I KERİM okurlardı.
CENNETTEN ufacık bir yer görselerdi, dünyadaki TÜM MALLARINI dağıtırlardı ve NAMAZ vakitleri arasında bile KURAN-I KERİM okurlardı ve PARA yerine sürekli ALLAH'I zikrederlerdi hem de SAYI ile değil, HER SANİYE.
Ailesinin ve kendisinin İHTİYACINDAN FAZLA PARAYI biriktiren insan, ALLAH'A GÜVENMİYOR demektir.
Hatta ASGARİ ÜCRETLE çalışanların 1 yıldaki aldıkları ZAMLARDAN daha fazlasını 1 seferde MALLARINA uygulayanlar, HARAMI akılları sıra HELAL gösterenlerdir ve onlar da ALLAH'A İNANDIK derler ama YA YOKSA diye ufacık bir ihtimali kalplerinden geçirerek, bu dünya hayatının ZENGİNLEŞEREK tadını çıkarmaya çalışırlar.
MAZERET olarak da çok şey sayarlar ve BİLMİŞLİK taslarlar.
Zaten KURAN-I KERİM onlara AĞIR geldiğinden, bazı SAHİH olmayan HADİSLERİ çıkarlarına uygun bulup, onlara yönelirler.
Kendilerinden önce MEDYEN KAVMİNE olanları bilirler, fakat görmedikleri için ufacık bir ihtimal TATMİN OLMAZLAR.
Halbuki kendileri hiç yokken, hiçbir şeyi bilmiyorlardı. O halde, BİRİKTİRDİKLERİ PARANIN da sadece ÖRÜMCEK AĞI kadar SAĞLAMLIĞI vardır.
Kuran-ı Kerim'de ALLAH çoğunlukla BİZ-SİZ diye konuşur.
ARAF Suresi 172.Ayette 'Ben, SİZİN Rabbiniz değil miyim' derken, aslında yarattığı insanın ruhuna seslenerek yani ANNE RAHMİNDE 'Ben, SENİN Rabbin değil miyim' diye sormuştur.
Yani SİZ derken SENİ kastetmektedir.
MAİDE Suresi 44.Ayet: Hepsi Allah’ın kitabını korumakla vazifelendirilmişlerdi ve onun hak kitap olduğuna şahit idiler.
Öyleyse siz İNSANLARDAN korkmayın da yalnız BENDEN korkun.
AYETLERİMİ azıcık bir dünya menfaati karşılığında SATMAYIN!
Kim Allah’ın İNDİRDİĞİ ile HÜKMETMEZSE, işte onlar KAFİRLERİN ta kendileridir.
YAZILDIĞI için YAPMIYORUZ.
YAPTIĞIMIZ için YAZILDI.
ALLAH tüm zamanları GÖRÜR.
KIYAMET çoktan koptu. AHİRET yaşanıyor.
Siz bunu ÖLMEDEN göremezsiniz.
ŞURA Suresi 20.Ayet: Kim AHİRET sevabını isterse, onun sevabını artırırız. Kim de DÜNYA menfaatini isterse, ona da ondan veririz; fakat ahirette ona hiç bir nasib yoktur.
ALLAH, yarattığı hiçbir varlık için KÖTÜLÜK DİLEMEZ. Fakat MUSİBETE İZİN VEREBİLİR.
Allah'ın İZİN VERMEDİĞİ hiçbir şey oluşmaz.
Allah'ın DİLEDİĞİNE ise hiçbir şey mani olamaz ve Allah kulu için ne dilerse dilesin, ALTINDA HAYIR vardır.
İSTEMEK, sadece DİLLE olmaz. İsteyen herşeyi yapar, sonrasında ALLAH'A TEVEKKÜL eder.
Mesela BİTCOİN için birçok GRAFİK ANALİZİ yaparız. Aynı şekilde YKS'ye çalışsak, GEOMETRİ sorularında TAM NET yaparız.
Her DUA hemen kabul olsaydı, bu dünya SABIR ve İMTİHAN dünyası olur muydu?
Hemen kabul olan DUA diye birşey olamaz. Tam olarak İSTEMEK demek, sadece DİLLE değil, AKIL ve ÇABA ile olur. Sonrasında TEVEKKÜL ile ALLAH'A bırakırsınız ve sadece ALLAH izin verirse olur.
Siz şeytana uymayı isterseniz, ALLAH da şeytanın sizi kandırmasına izin verir. Aynı şekilde siz CİNLERİN çarptığına inanırsanız, ki bu ALLAH'A ŞİRK olur; ALLAH da cinlerin sizi etkilemesine izin verir. Halbuki bu KAİNAT, ALLAH'IN sonsuzda biri parçasının bizim görmemizi istediği kısmıdır. Zaten ALLAH'I görebilseydiniz, ALLAH'TAN başka hiçbir şeyin olmadığını görürdünüz.
EVRENİN ve ATOMLARIN tamamı boşluklardan oluşmuştur. O boşlukları da, ENERJİ yani ALLAH'IN NURU doldurur.
Herşeyin RUHU vardır. RUH, yaratılış bilgisidir. Fakat sadece AKLI olanlar, RUHLARI algılar. ATOMLARIN ve HÜCRELERİN de RUHLARI vardır.
Tamamı NUR olan KAİNATI, bu ruhları ruhumuzla ANLAMLANDIRARAK algılarız.
RENKLER ve ŞEKİLLER, o nurların DALGA BOYU özelliği kazandıran RUHLARININ bizim gözümüzdeki 3 RENK RESEPTÖRÜ tarafından algılanıp, RUHUMUZ tarafından ANLAMLANDIRILMASI ile oluşur.
TÜM KAİNAT, ALLAH'IN sonsuzda biri parçasının görmemizi istediği kısmıdır.
ALLAH'IN görünür bir varlık olduğunu düşünün; ancak o zaman tüm KAİNATTA O'ndan başka hiçbir şey görünmezdi.
Yani ALLAH'I göremediğimizden dolayı VARIZ.
İNSANİ kaderinizi değiştirdiğinizi zannetseniz de, İLAHİ kaderi değiştiremezsiniz. Zaten İLAHİ kaderi bilemezsiniz.
İNSANİ zamanı bükebilirsiniz belki ama İLAHİ zamanı bükemezsiniz.
AKLINIZ, İNSANİ ve İLAHİ bilgilerden oluşur. İLAHİ bilgiler RUHUNUZDUR. İNSANİ bilgiler NEFSİNİZDİR ve AHİRETTE ölerek AMEL DEFTERİNİZE dönüşecektir.
HUCURAT Suresi 13.Ayet: Şüphesiz ki Allah katında EN DEĞERLİ olanınız, en çok TAKVALI (duyarlı) olanınızdır.
Bir SPERM hücresiyken, EN ÖNDE olmak için yarıştınız.
Bu dünyadan çıkıp, AHİRETTE doğmadan önce ise, EN TAKVALI olmak için YARIŞIN.
Sizler YÜRÜYEN AKILLARSINIZ. O halde ALLAH'A en yakın AKIL olmak için YARIŞIN. ALLAH AŞKI için DÜNYEVİ AŞKLARI terkedin.
Lütfen en azından 1 kere ANLAYARAK KURAN-I KERİM'İ okuyun lütfen.
AHİRETTE tek sorumlu olduğunuz kitap o.
ALLAH'IN SÖZLERİ O.
NAZİAT Suresi 25.Ayet: 'Allah onu AHİRET ve DÜNYA azabıyla yakalamıştı.'
Soruyorum ARKADAŞLAR: Sizce bu ayette neden KABİR azabı dememiş ALLAH?
Ve KURAN-I KERİM'DE hiçbir ayette KABİR AZABI geçmez.
SAKALI olmayan ERKEĞE saniye saniye GÜNAH yazılıyormuş. Bu zihniyette olanların tamamı KURAN-I KERİM'E AYKIRI.
ATATÜRK'ÜMÜZE laf uzatan DİNDEN HABERSİZ insanlara SORUN bakalım: KURAN-I KERİM'İ en azından 1 kere ANLAYARAK okumuşlar mı?
PARA AŞKI yüzünden MEDYEN KAVMİ helak oldu.
BAŞÖRTÜSÜ yüzünden değil, PARA AŞKI yüzünden HELAK oldu.
Vermediğiniz ZEKATLARI hafife almayın.
ALLAH, 'NAMAZ' ibadetinin geçtiği ayetlerde 'ZEKAT' ibadetini de söylemiş.
KURAN-I KERİM çoğuna AĞIR geldiğinden yani İŞLERİNE GELMEDİĞİNDEN dolayı HADİSLERE yöneliyorlar.
CENNET, CİMRİLERİN giremeyeceği bir yerdir.
VAZGEÇEMEDİĞİNİZ tüm günahlarınız, Allah'a ŞİRKTİR.
Biri SABIR için DUA ederse,
ALLAH ona SABIR mı verir?
Yoksa SABIRLI olmak için ona FIRSAT mı verir?
CESUR olmak isteyenlere,
ALLAH cesaret mi verir?
Yoksa CESUR olmayı gerektirecek FIRSATLAR mı?
İnsanlığa ve Türk Milleti'ne GECE GÜNDÜZ demeden çalışarak FEDAKARLIK yapan ATATÜRK'E ateist diyerek SAYGISIZLIK yapanlar ve 'Ateisti dost edinenler de dinden çıkmış olur' diyerek AHLAKLI olduğunu zanneden arkadaşlar size SORUYORUM.
BEBEKKEN sizin altınızı bile değiştiren, hastalandığınızda GECE GÜNDÜZ başınızdan ayrılmayan ANNE ve BABANIZI ateist olsalardı, SOKAĞA mı ATACAKTINIZ?
MAİDE Suresi 38.Ayet: HIRSIZLIK yapan erkek ve kadının, elde ettiklerine karşılık ve Allah’tan ibretlik bir ceza olmak üzere ELLERİNİ KESİN!
Bu ayette MECAZİ ANLAMDA ellerini kesin demiştir ALLAH. Yani HIRSIZLIK yapamayacak hale getirin.
Bu ayet, Kuran-ı Kerim'in MANEVİYAT AĞIRLIKLI bir kitap olduğunu gösterir.
Allah'ın MERHAMETİ, bir ANNENİN EVLADINA duyduğu merhametten SONSUZ KAT büyüktür.
Allah'ın MERHAMETSİZ olduğunu düşünen kişi yani bu ayeti GERÇEK ANLAMIYLA anlayan kişi ALLAH'A gerçekten İMAN ETMİŞ ve Allah'ı gerçekten TANIMIŞ ve SEVMİŞ değildir.
ALLAH, insanın FITRATINI insandan daha iyi tanır. Eğer o ayeti gerçek anlamıyla anlıyorsa kişi, zaten MERHAMETSİZDİR ve kendi merhametsizliğine KILIF için AYETLERİ kullanmaktadır. Kendi ÇIKARLARINA göre anlamaktadır. Ama AKILLARINI KULLANMAZLAR.
YORUMLAR, kişinin KARAKTERİNİ ortaya çıkarır. Zaten KÖTÜLER veya AKILSIZLAR olmasaydı, İYİLER ve AKILLILARIN değeri belli olmazdı. ACI kavramı olmasaydı, TATLIYI nasıl farkederdik?
Kuran-ı Kerim'deki TÜM AYETLERİ, önce MANEVİ yönden YORUMLAYIN.
ALLAH, geçici olan BEDENLERİMİZE değil, kalıcı olan AKLIMIZA hitap eder.
İNŞİKAK Suresi 10-11. Ayetler: Kimin de kitabı (amel defteri) sırtının arkasından verilirse, hemen yok olmayı dileyecek.
Eğer KABİR AZABI olsaydı, kişi AMEL DEFTERİNİ alınca bu şekilde bir ŞOK yaşamazdı, ne tarafa gideceği KABİRDE belli olurdu.
3 AZAP VARDIR:
1.DÜNYA AZABI
2.MAHŞER YERİNDE BEKLEME AZABI
3.CEHENNEM AZABI
KABİR AZABI YOKTUR ve KURAN-I KERİM'DE HİÇ GEÇMEMEKTEDİR.
Âl-i İmran 56’da: Küfre sapanlar var ya, işte onlara DÜNYADA ve AHİRETTE şiddetle azap edicem.
Tevbe 74’de: Eğer tövbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Eğer yüz çevirirlerse Allah onlara DÜNYADA da AHİRETTE de acıklı bir azapla azap edecektir.
Rad 34’de: Onlar için DÜNYA hayatında bir azap vardır. AHİRET azabıysa çok daha şiddetlidir.
Bu AYETLER açıkça gösteriyor ki: Allah bu DÜNYADA ve AHİRETTE cezalandıracaktır. Dolayısıyla KABİR AZABI YOKTUR.
Peygamberimizi 1 seviyorsam, diğer yaratılmışları 0 ila 1 arasında seviyorum. ALLAH'I ise SONSUZ seviyorum.
Eşimi ve çocuklarımı dahil sadece ALLAH'IN HEDİYESİ olarak görüyorum.
TEK AŞKIM var. O da ALLAH.
BAKARA Suresi 253.Ayet: İşte peygamberlerin bir kısmını bir kısmına (farklı oldukları noktalarda) üstün kılmıştık. ALLAH onlardan bir kısmıyla KONUŞMUŞ, bir kısmının da DERECESİNİ YÜKSELTMİŞTİR.
Yani KONUŞMADIKLARININ derecesini yükseltmiştir demek bu AYET.
Hristiyanlar HZ.İSA'YI, PEYGAMBERİMİZDEN üstün görürler. Halbuki ALLAH, apaçık MUCİZE vermediği peygamberin DERECESİNİ yükseltmiştir. Yani Hz.İsa Allah'ın izniyle ÖLÜLERİ DİRİLTEBİLDİĞİNDEN dolayı; peygamberimizin derecesi Hz.İsa'dan daha YÜKSEKTİR.
AYETİN DEVAMI şu şekilde: Meryem oğlu İSA’ya da APAÇIK deliller vermiştik. ALLAH dileseydi, onlardan sonra gelen milletler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra birbirleriyle SAVAŞMAZLARDI.
ALLAH'I görmeden sevmek, görüp sevmekten DAHA ÜSTÜNDÜR.
MALLARINI, EVLATLARINI ve SAĞLIĞINI kaybeden HZ.EYYÜP; belki de HZ.SÜLEYMAN'DAN daha üstündür.
FAKİRİN şükretmesi, ZENGİNİN şükretmesinden daha ÜSTÜNDÜR.
Doğuştan KÖR ve SAĞIR bir kişinin şükretmesi, SAĞLIKLI insanın şükretmesinden daha ÜSTÜNDÜR.
HUCURAT Suresi 13.Ayet: Şüphesiz ki Allah katında EN DEĞERLİ olanınız, en çok TAKVALI (duyarlı) olanınızdır.
Bir SPERM hücresiyken, EN ÖNDE olmak için yarıştınız.
Bu dünyadan çıkıp, AHİRETTE doğmadan önce ise, EN TAKVALI olmak için YARIŞIN.
Sizler YÜRÜYEN AKILLARSINIZ. O halde ALLAH'A en yakın AKIL olmak için YARIŞIN. ALLAH AŞKI için DÜNYEVİ AŞKLARI terkedin.
AYETLERİ anlamayarak yorumlayanlar, KABİR AZABI diye gösteriyorlar DÜNYA AZABINI. İşte bu ayetlerden biri:
MÜMİN Suresi 46.Ayet: SABAH AKŞAM ateşe sunulurlar. O (Son) Saat gerçekleştiğinde “Firavun’un DESTEKÇİLERİNİ azabın en şiddetlisine koyun!” (denecektir).
Bu AYETTE geçen SABAH AKŞAM kavramı DÜNYA HAYATINA ilişkin bir kavramdır.
Ayrıca BİREYSEL AZAPTAN değil, TOPLU AZAPTAN bahşedilmiştir FİRAVUNUN DESTEKÇİLERİ diyerek.
ARAF Suresi 133.Ayette uğradıkları bu DÜNYA AZABI şöyle anlatılır:
Bunun üzerine biz de ayrı ayrı ayetler (mucizeler) olarak üzerlerine TUFAN, ÇEKİRGELER, HAŞERELER, KURBAĞALAR ve KAN göndermiştik.
Yani KURAN-I KERİM'İN hiçbir ayetinde KABİR AZABI geçmez.
ALLAH izin vermezse, hiçbir şey olmaz. Yapmanıza izin verince YAPTIĞINIZ şeyi ise İZİN VERDİĞİ zaman bilir.
Ancak, siz, YAPTIĞINIZ AN bilirsiniz; ALLAH ise YAPTIĞINIZI evreni yarattığı andan itibaren bilir.
Vazgeçemediğiniz yani TÖVBE edemediğiniz TÜM GÜNAHLAR, aynı zamanda ALLAH'A ŞİRK koşmaktır.
Sadece GÜNAHIMIN cezasını çekip, biraz yanar çıkarım diye DÜŞÜNMEYİN. Çünkü o günahlarınız, APAÇIK ŞİRKTİR.
ALLAH'IN AYETLERİNE karşı gelmiş oluyorsunuz ve ALLAH için yani ALLAH AŞKI için o günahtan VAZGEÇEMİYORSUNUZ. Ya ALLAH'A ve AHİRETE inanmış gibi görünüp, ufacık bir ihtimal YA YOKSA diye kalbinizden geçiriyorsunuz, yada ALLAH'A GÜVENMİYORSUNUZ.
Ne zaman ÖLECEĞİNİZİ bilemezsiniz.
ÖLÜM gelip çatmadan TÜM GÜNAHLARINIZA TÖVBE edin.
Bazı günahlarınıza TÖVBE edip, bazılarına TÖVBE etmemezlik yapmayın. ALLAH'LA PAZARLIK yapmayın. ALLAH'A ORTAK koşmayın.
Sizi ALLAH'I ANMAKTAN alıkoyan herşey GÜNAHTIR, ALLAH'I ANMAYA sevkeden herşey ise İBADETTİR.
ALLAH AŞKI için vazgeçemediğiniz PARA BİRİKTİRME ve ZENGİNLEŞME aşkınız da APAÇIK ŞİRKTİR.
PARA AŞKI yüzünden MEDYEN KAVMİ helak oldu.
Vermediğiniz ZEKATLARI hafife almayın.
ALLAH, 'NAMAZ' ibadetinin geçtiği ayetlerde 'ZEKAT' ibadetini de söylemiş.
KURAN-I KERİM çoğuna AĞIR geldiğinden yani İŞLERİNE GELMEDİĞİNDEN dolayı HADİSLERE yöneliyorlar.
CENNET, CİMRİLERİN giremeyeceği bir yerdir.
VAZGEÇEMEDİĞİNİZ tüm günahlarınız, Allah'a ŞİRKTİR.
AL-İ İMRAN Suresi 55.Ayette: Hani Allah şöyle demişti: “Ey İSA! Şüphesiz ki seni ben VEFAT ettireceğim; seni bana (katıma) yükselteceğim; seni kâfir olanlardan arındıracağım ve sana uyanları kâfir olanlardan kıyamet gününe kadar üstün kılacağım. Sonunda dönüşünüz sadece banadır ve ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hüküm vereceğim.”
Yani HZ.İSA, düşmanları tarafından ASILAMAMIŞ ve ÖLDÜRÜLEMEMİŞ ama yine de VEFAT EDEREK ALLAH KATINA yükseltilmiştir.
HRİSTİYANLIĞIN bozulmamış hali İSEVİLİKTİR yani HZ.İSA'NIN tebliğ ettiği dindir ve o din de aynı İSLAM'DIR.
İSLAMİYET, ilk peygamber olan HZ.ADEM'DEN beridir vardır yani tüm HAK DİNLERİN bozulmamış ilk hali İSLAM'DIR. ALLAH'IN bütün peygamberlere gönderdiği mesajların ortak adı İSLAM'DIR.
AL-İ İMRAN 52.Ayette: İSA, onlardaki inkârcılığı sezince “Allah’a doğru (giden yolda) kim bana yardımcı olacak?” demiş, HAVARİLER de “Biz Allah’ın (yolunun) yardımcılarıyız; Allah’a iman ettik. Şahit ol ki biz MÜSLÜMANLARIZ” demişlerdi.
ŞUARA Suresi 193-195.Ayetler:
Uyarıcılardan olasın diye onu (Kur’an’ı) Arapça diliyle GÜVENİLİR RUH (Cebrail) senin KALBİNE indirmiştir.
YILBAŞINI kutlamak HARAM mı diye sorular geliyor?
Bu MANTIĞA AYKIRI bir sorudur.
EDİRNE'DE yaşayan birisi, AMASYA'NIN KURTULUŞUNU kutlar mı?
YILBAŞI kutlamayı HARAM olarak gören kişilere soruyorum:
Bir MÜSLÜMANIN İNCİL okuması HARAM MIDIR? Ama keşke o MÜSLÜMAN önce kitabımız KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK OKUSA.
Keşke önce MÜSLÜMANLIĞIN DEĞERLERİNİ adam akıllı yerine getirse.
Ama biz MÜSLÜMANLIĞIN sadece SUUDİ ARABİSTAN'DA olduğunu zannederiz.
HZ.ADEM'DEN beri olan tüm dinlerin esasının yani bozulmamış ilk hallerinin İSLAM olduğunu bilmeyiz.
Ayrıca HARAMI HELALİ Allah'tan başka kimse belirleyemez.
Ayrıca neden İÇKİ, KUMAR, FAİZ gibi HARAM olan şeyler konuşulmuyor da, YILBAŞI konuşuluyor?
SEVGİLİLER GÜNÜ de kutlamayalım. İŞİNE GELİR çoğumuzun. CANIMIZ gitsin, PARAMIZ gitmesin hesabı.
Neden YILBAŞI gibi gereksiz bir konuya bu kadar taktınız bilgili kardeşlerim YOKSA dinimizin esas konularını konuşmamak, sizin de mi İŞİNİZE GELİYOR?
AHİRETTE hangi dili konuşacağız diye KÜÇÜK DÜŞÜNMEYİN.
AHİRETTE tüm organlarımız bizim anlayacağımız DİLDEN konuşacak.
MAİDE Suresi 51.Ayet, 57.Ayet ile birlikte okunmalıdır:
MAİDE Suresi 51.Ayet: Ey iman edenler! Yahudi ve hristiyanları dost edinmeyin! (Zira) onlar, birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost edinen kişi şüphesiz ki onlardan olmuş olur.
MAİDE Suresi 57.Ayet: Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin!
Yani ALLAH diyorki, tüm YAHUDİ ve HRİSTİYANLARLA değil, dinimiz ile ALAY EDEN hristiyan ve musevilerle dost olmayın diyor.
BAKARA Suresi 62.Ayet: Şüphesiz ki iman edenler, yahudi olanlar, sabiiler ve hristiyanlar(dan) kim Allah’a ve ahiret gününe İMAN edip İYİ ŞEYLER yaparsa, onlar için Rableri katında ödül(ler)i vardır. Onlara herhangi bir korku yoktur; onlar üzülmeyecek de.
MAİDE Suresi 69.Ayet: Şüphesiz ki iman edenler, yahudi olanlar, sabiiler* ve hristiyanlardan kim Allah’a ve ahiret gününe İMAN edip İYİ İŞLER yaparsa onlara hiçbir korku yoktur; onlar üzülmeyecek de.
ŞİRKİN TÖVBESİ niye kabul olmaz hiç düşündünüz mü?
Çünkü TÖVBESİZ ÖLMEK de ŞİRKTİR.
Dolayısıyla TÖVBESİZ ÖLEN kişinin TÖVBESİ olamaz.
Örneğin ALLAH'TAN umudu kesip İNTİHAR eden kişi TÖVBE edemez.
Herhangi bir GÜNAHINA TÖVBE etmeden ölen kişi de, ALLAH'IN AYETLERİNE karşı gelerek ölmüştür o günahıyla.
Yani TÖVBE etmediği O GÜNAH ile ALLAH'A ORTAK KOŞMUŞ olur.
GÜNAHSIZ insan olmaz tabiki ama tüm GÜNAHLARDAN TÖVBE etme şansı vermiş ALLAH.
Sizi o günahınıza TÖVBE ETMEKTEN ALIKOYAN ŞEY nedir? O günahı, ALLAH'IN RIZASINA tercih mi ediyorsunuz.
İşte bu yüzden, TÖVBE ETMEDEN ölürseniz, ALLAH'A ŞİRK koşmuş olursunuz.
GÜNAHSIZ YAŞAMAK
TÜM PEYGAMBERLERİN en büyük SÜNNETİ, GÜNAHSIZ YAŞAMALARIDIR.
GÜNAHLARI varsa bile TÖVBE ETMEDEN vefat etmemeleridir.
GÜNAHA TÖVBE etmezseniz, günaha TAPMIŞ olursunuz bir nevi.
Sizi o günaha TÖVBE etmekten ALIKOYAN nedir?
ŞİRKİN TÖVBESİ niye kabul olmaz hiç düşündünüz mü?
Çünkü TÖVBESİZ ÖLMEK de ŞİRKTİR.
Dolayısıyla TÖVBESİZ ÖLEN kişinin TÖVBESİ olamaz.
Örneğin ALLAH'TAN umudu kesip İNTİHAR eden kişi TÖVBE edemez.
Herhangi bir GÜNAHINA TÖVBE etmeden ölen kişi de, ALLAH'IN AYETLERİNE karşı gelerek ölmüştür o günahıyla.
Yani TÖVBE etmediği O GÜNAH ile ALLAH'A ORTAK KOŞMUŞ olur.
GÜNAHSIZ insan olmaz tabiki ama tüm GÜNAHLARDAN TÖVBE etme şansı vermiş ALLAH.
Sizi o günahınıza TÖVBE ETMEKTEN ALIKOYAN ŞEY nedir? O günahı, ALLAH'IN RIZASINA tercih mi ediyorsunuz.
İşte bu yüzden, TÖVBE ETMEDEN ölürseniz, ALLAH'A ŞİRK koşmuş olursunuz.
Sizlere haddim olmayarak TEK TAVSİYEM:
AHİRETTE sorgulanacağınız ve ALLAH'IN sözleri olan KURAN-I KERİM'İ en azından 1 kere ANLAYARAK OKUYUN lütfen ama ANLAYARAK.
Ve SAMİMİ olarak, ne okuduğunuzu ANLAYARAK en azından 1 kere NAMAZ kılın ama UZUN SURELERDEN seçin BAKARA SURESİNİN TAMAMI gibi.
Gerekirse 1 SAAT sürsün NAMAZINIZIN 1 REKATI.
Sanki SON NAMAZINIZMIŞ gibi kılın.
Ve KURAN-I KERİM'İ en azından 1 kere ANLAYARAK okuyun lütfen, ÖLÜM sizi yakalamadan önce.
NAMAZDA elinize KURAN-I KERİM almanız GÜNAH DEĞİLKİ.
Ve SAMİMİ olarak, ne okuduğunuzu ANLAYARAK en azından 1 kere NAMAZ kılın ama UZUN SURELERDEN seçin BAKARA SURESİNİN TAMAMI gibi.
Gerekirse 1 SAAT sürsün NAMAZINIZIN 1 REKATI.
Ama İÇİNİZDEN okumayın SURELERİ, HAFİF SESLİ okuyun; böylece VESVESEYE ve FARKLI DÜŞÜNCELERE izin vermezsiniz.
Sanki SON NAMAZINIZMIŞ gibi kılın.
3 AZAP VARDIR:
1.DÜNYA AZABI
2.MAHŞER YERİNDE BEKLEME AZABI
3.CEHENNEM AZABI
KABİR AZABI YOKTUR ve KURAN-I KERİM'DE HİÇ GEÇMEMEKTEDİR.
Âl-i İmran 56’da: Küfre sapanlar var ya, işte onlara DÜNYADA ve AHİRETTE şiddetle azap edicem.
Tevbe 74’de: Eğer tövbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Eğer yüz çevirirlerse Allah onlara DÜNYADA da AHİRETTE de acıklı bir azapla azap edecektir.
Rad 34’de: Onlar için DÜNYA hayatında bir azap vardır. AHİRET azabıysa çok daha şiddetlidir.
Bu AYETLER açıkça gösteriyor ki: Allah bu DÜNYADA ve AHİRETTE cezalandıracaktır. Dolayısıyla KABİR AZABI YOKTUR.
İNŞİKAK Suresi 10-11. Ayetler: Kimin de kitabı (amel defteri) sırtının arkasından verilirse, hemen yok olmayı dileyecek.
Eğer KABİR AZABI olsaydı, kişi AMEL DEFTERİNİ alınca bu şekilde bir ŞOK yaşamazdı, ne tarafa gideceği KABİRDE belli olurdu.
AYETLERİ anlamayarak yorumlayanlar, KABİR AZABI diye gösteriyorlar DÜNYA AZABINI. İşte bu ayetlerden biri:
MÜMİN Suresi 46.Ayet: SABAH AKŞAM ateşe sunulurlar. O (Son) Saat gerçekleştiğinde “Firavun’un DESTEKÇİLERİNİ azabın en şiddetlisine koyun!” (denecektir).
Bu AYETTE geçen SABAH AKŞAM kavramı DÜNYA HAYATINA ilişkin bir kavramdır.
Ayrıca BİREYSEL AZAPTAN değil, TOPLU AZAPTAN bahşedilmiştir FİRAVUNUN DESTEKÇİLERİ diyerek.
ARAF Suresi 133.Ayette uğradıkları bu DÜNYA AZABI şöyle anlatılır:
Bunun üzerine biz de ayrı ayrı ayetler (mucizeler) olarak üzerlerine TUFAN, ÇEKİRGELER, HAŞERELER, KURBAĞALAR ve KAN göndermiştik.
Yani KURAN-I KERİM'İN hiçbir ayetinde KABİR AZABI geçmez.
NAZİAT Suresi 25.Ayet: 'Allah onu AHİRET ve DÜNYA azabıyla yakalamıştı.'
Soruyorum ARKADAŞLAR: Sizce bu ayette neden KABİR azabı dememiş ALLAH?
Ve KURAN-I KERİM'DE hiçbir ayette KABİR AZABI geçmez.
KORKAKLAR, birden fazla KADINLA evlenir. KORKAK değilseniz, EVLENMEDEN bir kadına KARŞILIKSIZ yardım edersiniz.
4 KADINLA evlenebilmenin ŞARTI, NİSA Suresi 3.Ayette, YETİMLERE haklarını vermekten korkanlar için, yani mallarını KENDİ AİLESİNDEN olmayanlara vermeyen CİMRİLER içindir.
Bu ayet, YETİMLERLE ve YOKSULLARLA evlensinler, böylece kendilerini GARANTİYE almış olurlar yani bu CİMRİLERİN malları AİLESİNDEN başka birine gitmemiş olur ve aynı zamanda o YETİMLERE de bir AİLE kazandırmış olurlar düşüncesiyle ALLAH tarafından 2 TARAFA da KOLAYLAŞTIRICI bir GARANTİDİR. Çünkü CİMRİLER, canını verirler ama MALLARINI vermezler.
Bu ayetteki AMAÇ, ŞEHVET ve CİNSELLİK değil, insanlara İYİLİK yapmak için AKLINI KULLANDIRMAYI öğretmek ve insanları KORUMAKTIR.
Zaten NİSA Suresi 8.Ayette de YETİMLERİN ve YOKSULLARIN DA aile bağlarınız olmasa bile MİRASINIZDA HAK SAHİBİ olduğunu anlatır. Yani bütün mallarınız ALLAH'TAN gelmiştir; dolayısıyla ailesi olmayan ZENGİN CİMRİLER, uyanıklık yapıp tüm mallarını kendileri yaratmış gibi yemesinler.
Bazı UYANIKLAR da 'Niye EVLENİP de mallarımı EŞİMLE ve ÇOCUKLARIMLA paylaşayım' zihniyetindeler. Ne yaparsanız yapın, TÜM mallarınızın ZEKATINI vermekten kurtulamazsınız. İşte bu ayet, ERKEKLERİN aç gözlülüğü için değil, YOKSULLARI ve YETİMLERİ korumak için indirilmiştir.
Sizler bu ayette anlatıldığı gibi, KORKAK değilseniz, EVLENMEDEN bir kadına KARŞILIKSIZ yardım edersiniz.
CEHENNEMDE sadece YANMAK yok.
ARAFTA ve MAHŞER yerinde SONUCUNU bilmeden CEHENNEMİ görerek beklemek de bir nevi CEHENNEM AZABIDIR.
ARAF ve MAHŞER YERİNDE beklemek, özellikle günahları olan MÜMİNLER için CENNET öncesi CEHENNEM gibi, YANMADAN azap görecekleri yer olacaktır, günahın bedeli ödenip, oradan yanmadan CENNETE gidebilmek için.
VAKIA Suresi 7.Ayetteki AHİRETTEKİ 3 gruptan birisi de bu gruptur. Yani EBEDİ CENNETLİKLERDİR fakat başlangıçta CEHENNEMİ de hissedeceklerdir.
ARAF Suresi 46.Ayet: İki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve ARAFTA herkesi yüzlerinden tanıyan adamlar vardır.
CENNETE girmeyi arzulamalarına rağmen henüz CENNETE GİREMEYEN bu kişiler, cennet halkına “Selam üzerinize olsun!” diye seslenecektir.
ARAF Suresi 47.Ayet: Gözleri ATEŞ HALKI tarafına döndürülünce de “Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğu ile birlikte BULUNDURMA!” diyeceklerdir.
Yazımı ANLAMAYANLAR için söylüyorum. Ben ANLAYARAK ARAPÇA okuyun dedim zaten. İnsanları YANLIŞLARI konusunda uyarmak için hatırlatma yaptım. Ama insanlar ÇOCUKKEN SADECE ARAPÇA EZBERLEDİKLERİ için BÜYÜDÜKLERİNDE ANLAMINI da araştırmaya ve ANLAYARAK ARAPÇA okumaya ÜŞENİYORLAR. Bide 'HOCALARIMIZDAN böyle gördük' diyenler var. Kardeşlerim rehberiniz sadece KURAN-I KERİM ve PEYGAMBERİMİZ olsun. ANLAYARAK ARAPÇA okumanın SÜNNET olmadığını düşünenler var. SÜNNET, Peygamberimizin Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan davranışlarıyla şu ya da bu konuda söylemiş olduğu sözlerin tümü, Peygamberimizin koyduğu kurallar ve Müslümanlara gösterdiği yoldur. Dolayısıyla ANLAYARAK okumak yani ANLAYARAK Arapça okumak da SÜNNETTİR.
Birde 'peygamberimiz OKUMA YAZMA bilmiyordu ve KURAN o zaman daha KİTAP haline gelmemişti' diyenler var. Kuran-ı Kerim AYETLERİNİ anlayarak KAVMİNE anlatmıyor muydu? Ayetleri anlatması için illaki KİTAP haline gelmesi gerekiyor mu, ayetlerin İNDİRİLMİŞ olması yetmiyor mu?
DİN, YARATILIŞ BİLİMİDİR yani İLAHİ BİLİMDİR.
MİRAS paylarınızdan biri olan ZEKAT PAYINIZI da ÖZ ÇOCUĞUNUZ gibi HESAPLAMALISINIZ, yoksa YETİM VE YOKSUL HAKKI yemiş olursunuz.
TÜM PEYGAMBERLERİN en büyük SÜNNETİ, GÜNAHSIZ YAŞAMALARIDIR veya GÜNAHINA TÖVBE etmeden vefat etmemeleridir. Tüm SÜNNETLERE uyuyorsunuz da, BU SÜNNETE neden uymuyorsunuz?
Tüm malvarlığınızın ZEKATINI vermedikçe, ŞÜKRETMİŞ olmazsınız.
İlminizin ZEKATINI vermedikçe de, SALAT ETMİŞ olmazsınız.
Güneş’te “ateş” yoktur. Bizim yeryüzünde bildiğimiz ateş, çeşitli maddelerin “oksijen” ile tepkimeye girip ısı ortaya çıkarmasıyla gerçekleşen basit kimyasal bir süreçtir. Güneş’teki muazzam enerji, bu basit kimyasal mekanizma ile değil, çok daha karmaşık olan “füzyon” yoluyla üretilir.
Yani, Güneş’in parlamasını sağlayan şey, “çok ağır” olmasıdır. O kadar ağırdır ki, merkezinde bulunan atomlar bu ağırlığın basıncına dayanamayarak birbirleriyle birleşmeye başlarlar. Dolayısıyla, Güneş’i söndürmek için üzerine su dökmek veya Güneş’i kaldırıp komple suya atmak (bu kısım saçma oldu biliyorum evet) onu söndürmez.
Aksine, üzerine boca ettiğiniz su da Güneş’in muazzam kütle çekimi tarafından çekilip kendi kütlesine eklenir. Bu “su”, merkez bölgesindeki basıncı artırır ve yıldızımızın daha fazla parlamasını sağlar. Yani Güneş, eklediğiniz o suyu da yakıt olarak kullanır.
İHTİYACI SAPIKLIĞA, AÇLIĞI AÇ GÖZLÜLÜĞE dönüştürmeyin.
Amaç BEYNİ doyurmak olmalıdır, MİDEYİ veya CİNSEL dürtüleri doyurmak değil.
TAKVALI olmak demek; sadece BEYNİ doyurarak, NEFSE hakim olmaktır.
CENNETTE insanların NEFSLERİ ölüdür yani TAKVALIDIRLAR.
Yani ACIKTIĞI için YEMEK yemezler, ŞÜKRETMEK ve ALLAH'I her an DÜŞÜNEBİLMEK için yemek yerler.
Kişi, göz zinası ve düşünce zinasından da kendini korumalıdır ve nefsine sahip çıkmalıdır.
KENDİNİ TATMİN ETME sırasında bile, düşünce zinasına bulaşamaz. İMKANSIZ diyenler, hayatlarını yaşarken veya konuştukları tüm sözleri söylerken sanki hep HAYAL kuruyorlar. Mesela, düşünmeden yaptığınız eylemlerden biri NAMAZDA okuduğunuz SURELERİN ANLAMLARI.
Yani size göre İHTİYAÇ düşünerek, İBADET düşünmeden yapılır, öyle mi? Kendinizi kandırabilirsiniz ama ALLAH'I kandıramazsınız. ALLAH tüm niyetlerinizi ve düşüncelerinizi görür ve bilir.
Sevdiğinize güvenmeyişinizi kontrol kılıfıyla örtmenizi, içinizdeki fesatlığı başkalarının suçlarını aramayla ve suçsuz iyilik meleği gibi görünmeyle örtmenizi, bilgisizliğinizi bol bol hikaye anlatarak örtmenizi, Allah'ı her an düşünmeyişinizi sadece NAMAZLARDA hızlı hızlı SURELERİ okuyarak örtmenizi, kısacası tüm niyetlerinizi ALLAH görür.
YASİN Suresi 21.Ayet: Sizden hiçbir ÜCRET istemeyen, kendileri de doğru yol üzerinde olanlara uyun!
REKLAMI, PARAYI, ÖNE ÇIKMAYI, AYETLERİ PARA ile anlatmayı, insanların DERTLERİNİ PARA karşılığı dinlemeyi, BİLGİLERİMİ PARA karşılığı anlatmayı SEVMİYORUM.
BEĞENİ SAYISI ve İZLENME sayısını KASTIRMA gibi bir DERDİM YOK.
KENDİMİ KANDIRMAKTAN nefret ederim. HİKAYE anlatmaktan, EFSANE ve KOMPLO TEORİSİ anlatmaktan NEFRET EDERİM.
BİLGİM, ALLAH'IN nazarında SIFIRDIR. KİBİRDEN nefret ederim.
Bunları kendimi ÖVMEK için ANLATMIYORUM. Ben kendimi ÖVMEKTEN ve KİBİRDEN nefret ederim.
Sadece EFSANELERE ve KOMPLO TEORİLERİNE inanmayın. İnsana sadece ALLAH yeter. ALLAH'I sevebilmek için ise AKIL ve KURAN-I KERİM yeter.
KURAN-I KERİM'İ en azından 1 kere ANLAYARAK OKUYUN LÜTFEN. O zaman HER SORUNUZUN cevabını bulacaksınız ve HURAFELERE inanmayacaksınız.
Sizden BİLGİ karşılığında ÜCRET isteyenlere İNANMAYIN. BİLGİNİN ücreti olmaz. Ben sadece İLMİMİN ZEKATINI VERİYORUM. HADDİM değildir kimseye BİLGİ vermek. Bunlar sadece TAVSİYELERİMDİR.
HZ.ADEM'den beri bütün HAK DİNLERİN bozulmamış ilk hali İSLAM'DIR.
İMAN etmek ve SALİH ameller işlemek yani
İMAN ve AHLAK
GÜNEŞ'TEN 4,5 milyar km uzaktaki NEPTÜN'DE yaşasaydık; 1 YAŞINDA olmak için DÜNYA'DA 165 YIL geçmesi gerekirdi.
GÜNAHA TAPMAYIN.
MANTIKEN herhangi bir günaha TÖVBESİZ ÖLEN kişi TÖVBE EDEMEZ.
AFFEDİLMEYECEK TEK GÜNAH: Tövbesiz Ölmek yani Ömrü boyunca ISRARLA bir GÜNAHA TÖVBE etmemek yani bir GÜNAHA TAPMAK.
NİSA Suresi 48.Ayet: Şüphesiz ki Allah kendisine ORTAK koşulmasını bağışlamaz; diğer günahları dilediği kimse için bağışlar. Allah’a ORTAK koşan kişi, bir GÜNAHLA iftira etmiş olur.
ALLAH, bize bütün ibadetlerde KOLAYLAŞTIRMA yaparken, biz ZORLAŞTIRMIŞIZ.
Herkese her zaman ibadeti TEŞVİK etmek yerine, işimize geldiği gibi SINIRLAMALAR koymuşuz.
ALLAH'IN LANET etmediği bir şeye, PEYGAMBERİMİZİN LANET ettiğini düşünerek yani O'na İFTİRA atarak, kendimize göre DÖVMEYİ HARAM kılmışız.
Ve ALLAH, SU olmadığında TOPRAK ile TEYEMMÜM yapın derken, biz DERİ ALTI ve DERİ ÜSTÜ DÖVMELERDE kendimizce HÜKÜMLER koyarak, ABDESTİN kabul olmayacağına karar vermişiz.
DÖVMELİ İNSANIN abdestinin kabul olmayacağını söyleyerek, kendimizce onun İBADETLERİNE engel olarak ve onu DİNDEN SOĞUTARAK nasıl ALLAH'IN HUZURUNA çıkacağız. ALLAH ki, MERHAMETİ bir annenin evladına MERHAMETİNDEN SONSUZ kat büyüktür.
CENNET ve CEHENNEME yerleştirme yetkisini kendimizde görerek; DÖVMELİ insanların direk CEHENNEME yerleşeceğine karar vermişiz.
ALLAH, NİSA Suresi 43.Ayete göre, 'SARHOŞKEN ne dediğinizi bilene kadar NAMAZA yaklaşmayın' derken ve BEDİR SAVAŞI'NDA bile Müslümanlar her yeri YARA içindeyken bile NAMAZ kılmışlarken, KURAN-I KERİM'DE yazmamasına rağmen, ADET DÖNEMİNDE ibadet etmeme kuralı koymuşuz kendimize.
Halbuki CÜNÜPLÜK bizim irademizde olan birşey olduğu için ENGELDİR, ama ADET DÖNEMİ bizim irademiz DIŞINDADIR.
KURAN-I KERİM'DE geçmiş zaman İFADELERİYLE, CEHENNEMDE yaşanacakları anlatan ayetler; ARAPÇA'NIN GRAMERİNDEN dolayı değil, bize göre orada yaşanacak olanlar aslında ZAMANDAN muaf olan ALLAH için şu an YAŞANIYOR OLDUĞUNDANDIR.
ALLAH doğdunuz anı da, öldüğünüz anı da AYNI ANDA görür.
ÖLÜNCE siz de ZAMANDAN MUAF olursunuz.
EVRENİN BAŞLANGICI olan BÜYÜK PATLAMA ANINI da, KIYAMET ANINI da AYNI ANDA ve HER ZAMAN görür.
ZAMANI yaratan ALLAH, geçmiş ve gelecek TÜM ZAMANLARI aynı anda görür.
FATIR Suresi 37.Ayet: Orada çığlıklarla yardım isterler. DERLER Kİ: “Rabbimiz! Bizi çıkar, önceden yaptığımızdan farklı olarak salih ameller yapalım.” Size, öğüt almak isteyenin öğüt alacağı kadar ÖMÜR vermedik mi? Hem size UYARICI da geldi. Tadın azabı! Zalimlerin hiçbir YARDIMCISI yoktur.
KURAN-I KERİM'DEN öğrendiğimiz günahlara DİNİ GÜNAHLAR, kitaplarda yazmasına gerek olmadan AKIL ve VİCDAN yoluyla bilinmesi gereken günahlara da AHLAKİ GÜNAHLAR yani AHLAKSIZLIK denir.
Mesela ORUÇ TUTMAMAK, NAMAZ KILMAMAK dini günahtır. ANNEYE BABAYA KÖTÜLÜK, ÇOCUK TECAVÜZÜ ahlaki günahtır. DİN Kutsal Kitaplarla, AHLAK ise akıl ile öğrenilir.
ALLAH, NİSA Suresi 17.Ayete göre, BİLEREK YAPILAN kötülüklerin TEVBESİNİ kabul etmez.
ALLAH, ZÜMER Suresi 53.Ayette, TÜM GÜNAHLARIN tevbesini kabul edeceğini söylemiştir.
ZÜMER Suresi 54.Ayet: Size AZAP gelip çatmadan önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun; sonra size YARDIM edilmez.
DİKKAT edin AZAP gelmeden önce, ÖLÜM değil.
TEK BİR AYETE göre hüküm veremezsiniz. O konu ile ilgili TÜM AYETLERİ anlamanız gerekir. AHLAKSIZLIĞIN tevbesi kabul olmayabilir ama DİNİ GÜNAHIN tevbesi samimi tevbe ise kabul edilebilir.
NİSA Suresi 17.Ayette şöyle der: Allah’ın kabul edeceği tevbe, SADECE BİLMEDEN kötülük edip SONRA HEMEN TEVBE edenlerin tevbesidir. İşte Allah bunların tevbesini KABUL eder. Allah bilendir, doğru hüküm verendir.
NİSA Suresi 18.Ayet: Kötülükleri SÜREKLİ yapıp da İÇLERİNDEN birine ÖLÜM gelip çatınca “Ben şimdi tevbe ettim.” diyenler İLE KAFİR olarak ölmekte olanlar için kabul edilecek tevbe YOKTUR. Onlar için acı bir azap hazırlamış olacağız.
İbadetlerinizi NİYETİNİZ, günahlarınızı SONUCUNUZ belirler.
İnsanın sadece kendisine yaptığı kötülükler DİNİ GÜNAH, başka insanlara ve başka canlılara yaptığı kötülükler AHLAKSIZLIKTIR.
Yani AHLAKSIZLIĞIN içinde KUL HAKKI YEMEK vardır. Adam öldürmek de yaşam hakkını elinden aldığın için KUL HAKKI kapsamına girer.
ZÜMER Suresi 54.Ayet: Size AZAP gelip çatmadan önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun; sonra size YARDIM edilmez.
DİKKAT edin AZAP gelmeden önce, ÖLÜM değil.
NİSA Suresi 17.Ayette şöyle der: Allah’ın kabul edeceği tevbe, SADECE BİLMEDEN kötülük edip SONRA HEMEN TEVBE edenlerin tevbesidir. İşte Allah bunların tevbesini KABUL eder. Allah bilendir, doğru hüküm verendir.
NİSA Suresi 18.Ayet: Kötülükleri SÜREKLİ yapıp da İÇLERİNDEN birine ÖLÜM gelip çatınca “Ben şimdi tevbe ettim.” diyenler İLE KAFİR olarak ölmekte olanlar için kabul edilecek tevbe YOKTUR. Onlar için acı bir azap hazırlamış olacağız.
CUMA namazlarına gidip, HUTBE sırasında ya UYUYAN yada DÜNYEVİ İŞLERİNİ düşünen kardeşlerim, bakalım bu AYETİ hatırlayabilecek misiniz?
NAHL Suresi 90.Ayet: Şüphesiz ALLAH, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.
Şimdi ise ATEİSTLERE soruyorum: Hani TECAVÜZ Kuran-ı Kerim'de geçmiyordu?
HAYASIZLIK, FENALIK ve AZGINLIK ne oluyor?
TÖVBE zikirle olmaz. Veya DİLLE de olmaz sadece. VİCDANEN, AKILLA ve KALPLE yapılır.
TÖVBE; PİŞMAN olup, o günaha bir daha DÖNMEMEKTİR.
Yani GÜNAH ALIŞKANLIĞINI PİŞMANLIKLA terketmenizdir.
HAVAS ve LEDÜN ilmiyle ilgili CEVABIM:
ALLAH'IMA şükürler olsun. Benim AKLIM bile ledün ve havas ilmine hurafe olarak bakıyorsa, bu ilimle uğraşanların benim kesfettiklerimi çoktan keşfetmiş olmaları gerekirdi.
Ama öyle biri yok. Demekki hurafeymiş, komplo teorileriymiş.
EN BÜYÜK İLİM, KURAN-I KERİM'DİR.
CENNETTE YEMEK ve HURİLER
İHTİYACI SAPIKLIĞA, AÇLIĞI AÇ GÖZLÜLÜĞE dönüştürmeyin.
Amaç BEYNİ doyurmak olmalıdır, MİDEYİ veya CİNSEL dürtüleri doyurmak değil.
TAKVALI olmak demek; sadece BEYNİ doyurarak, NEFSE hakim olmaktır.
CENNETTE insanların NEFSLERİ ölüdür yani TAKVALIDIRLAR.
Yani ACIKTIĞI için YEMEK yemezler, ŞÜKRETMEK ve ALLAH'I her an DÜŞÜNEBİLMEK için yemek yerler.
CENNETTE içtikleriniz SARHOŞLUK verici değildir. Bu dünyada HARAM olan ÖZELLİKLER, AHİRETTE sizden ARINDIRILMIŞ olacak.
Bunlar SARHOŞLUK, AZGINLIK gibi NEFSİN özellikleridir yani AKLIN düşmanlarıdır.
CİNSEL birlikteliğin, cinsellik HÜCRELERİNİN ve cinsellik HORMONLARININ tek sebebi, YARATILIŞ AMAÇLARIMIZDAN biri olan ÜREMEKTİR ve bu amaca uygun kullanmayan TEK CANLI biz insanlarız.
Ahirette ÜREME amacımız olmayacağı için, yeniden DİRİLİŞİMİZDE cinsellik HÜCRELERİMİZ ve cinsellik HORMONLARIMIZ olmayacak.
Yani HURİLERLE isteseniz de cinsel olarak birlikte olamazsınız.
SAFFAT Suresi 47.Ayet: Onlarda (içtiklerinde) sersemletme (baş ağrısı) yoktur; ondan dolayı sarhoş da edilmezler.
YAZILDIĞI için YAPMIYORUZ.
YAPTIĞIMIZ için YAZILDI.
ALLAH izin vermezse, hiçbir şey olmaz. Yapmanıza izin verince YAPTIĞINIZ şeyi ise İZİN VERDİĞİ zaman bilir.
ALLAH izin verince İZİN VERDİĞİNİ bilir.
Yani YAPTIĞINIZ şeyi, İZİN VERDİĞİ zaman bilir.
Yani YAPTIĞINIZ şeyi, SİZ BİLMEDEN ÖNCE ama siz YAPTIKTAN sonra, daha doğrusu siz KARAR verdikten sonra bilir. Çünkü ALLAH izin vermeden, siz KARAR VEREMEZSİNİZ.
Bundan dolayı, YAPTIĞIMIZ şeyi, ALLAH BİLDİĞİ için değil, ALLAH İZİN VERDİĞİ için YAPARIZ.
Ama ALLAH, tüm ZAMANLARI aynı anda gördüğü için yani ZAMANDAN MUAF olduğu için; ama siz ZAMANA BAĞLI olduğunuz için, YAPTIĞINIZ şeyi ALLAH HER ZAMAN görür, ama siz YAPINCA görebilirsiniz.
YAZILDIĞI için YAPMIYORUZ.
YAPTIĞIMIZ için YAZILDI.
ALLAH'TAN başka bir varlığın ŞEFAATİNİ kabullenmek, Allah'ın BİLGİSİNİ ve ADALETİNİ eksik görmektir. Her insanın AKLINDAN geçeni tüm varlıklardan daha iyi bilen RABBİMİZ, bizlerin her ZERRESİNİ hesaplayarak yaratırken, HESAPLARINDA kimseden YARDIM almayan ve size vereceği RIZIKLARI sadece kendisi belirleyen RABBİMİZDİR.
GÜNAHLARINIZIN affının tek şartı TÖVBE etmektir.
Kendinize başka ŞEFAATÇİLER arayarak veya düşünerek, size ŞAH DAMARINIZDAN daha yakın olan ALLAH'A ORTAK yani ŞİRK koştuğunuzun farkında değil misiniz?
Üstelik Allah'ın BİLGİSİNİ ve ADALETİNİ nasıl eksik görürsünüz?
KIZINA 'Ey Fatıma, seni ben bile KURTARAMAM' diyen PEYGAMBERİMİZİN ŞEFAAT ile ilgili HADİSLERİNİN SAHİH HADİSLER olamayacağını ve Peygamberimize İFTİRA olabileceğini neden düşünmezsiniz?
KATİL olan oğlunu kurtaramamışken HZ.ADEM,
KAFİR olan oğlunu kurtaramamışken HZ.NUH,
NASIL olur da SOYUNUZDAKİ atalarınızın, CEMAATLERİN ve medet umduğunuz TÜRBELERİN size ŞEFAAT edip, sizi kurtaracağını düşünerek, ALLAH'A ŞİRK koşarsınız?
KUL HAKKI, KULA bırakılsaydı; ÇOK MERHAMETLİ olan anne ve babanın ÇOCUĞU ile MERHAMETSİZ anne ve babanın ÇOCUĞU arasında ADALET olmazdı.
ALLAH'I ÜSTÜN yapan, MERHAMETİ ve GAZABI arasında kurduğu EŞSİZ DENGEDİR. ALLAH'IN MERHAMETİ, annenin evladına merhametinden SONSUZ kat büyüktür ama ADALETİ de SONSUZ kat büyüktür.
PEYGAMBERLER nasılki sadece ALLAH'IN emirlerini İLETİCİYSE, ANNE ve BABALAR da sadece YARATILIŞIMIZIN aracılarıdır.
ALLAH, sizi direk VASITASIZ yaratmadı ki, bu sayede kalp gözü KÖR olan KAFİRLERİN kendilerini TANIMALARINI sağladı. ALLAH zaten biliyordu, yaşadıkça sizler kendinizi tanıyorsunuz.
Bu yüzden çevrenizdeki HER NİMET ve HER İNSAN, sizin İMTİHANINIZ ve AKILSAL EĞİTİMİNİZ için yaratılmıştır.
Size ŞAH DAMARINIZDAN daha yakın olan ALLAH sizi kendinizden ve anne-babanızdan DAHA İYİ TANIR.
Bu yüzden ŞEFAAT sadece ALLAH'TADIR ve KUL HAKKINI kula bırakmaz.
Siz İNSANİ DENGELER gereği kimseye HAKSIZLIK yapmayın, ve İNSANİ DENGELERDEN sonsuz kat dengeli İLAHİ DENGENİN adaletine her zaman GÜVENİN.
İLAHİ DENGEYE ortaklar koşup, Allah'ın BİLGİSİNİ ve ADALETİNİ eksik görmeyin.
GÖKLERDEKİ DENGEYİ hiç mi görmezsiniz?
ŞEFAAT; CEHENNEMDEN kurtarma değil, başkası için ALLAH'A DUA etme anlamındadır.
Hiçbir insanın merhameti, ALLAH'IN MERHAMETİNDEN daha büyük değildir.
BAKARA Suresi 123.Ayet: Ve hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve hiç kimsenin ŞEFAATİNİN kabul edilmeyeceği ve yardım görülmeyeceği bir GÜNDEN sakının.
Hiçkimsenin ŞEFAATİNİN kabul edilmeyeceği o gün, AHİRET Günüdür.
AYETEL KÜRSİ'de bahsedilen 'ALLAH'IN izni olmadan kimse ŞEFAAT edemez.' cümlesindeki ŞEFAAT, DÜNYADAKİ ŞEFAATTİR yani DÜNYADA başkası için ALLAH'A DUA etmektir.
Çünkü BAKARA Suresi 123.Ayete göre, AHİRETTE hiçkimsenin ŞEFAATİ kabul olmaz.
Zaten ALLAH'IN İZNİ olmadan YAPRAK bile yere düşmez.
ALLAH, ilk önce CENNETİ (RUHU) ve CEHENNEMİ (NEFSİ) yarattı.
RUHULKUDÜS yani CENNETİN RUHU olarak HZ.CEBRAİL'İ yarattı.
RUH ve NEFS verdiği AKILLARI imtihan ve eğitim için, NEFS ALEMİ üzerinde 6 GÜNLÜK ZAMANI yarattı.
NEFSİN ele geçirdiği NEGATİF varlıklar NEFS ALEMİ olan CEHENNEME,
NEFSİ öldüren POZİTİF varlıklar RUH ALEMİ olan CENNETE gidecek.
Bir şeyde eğer NASİBİN varsa, ALLAH onu elde edebilmen için tüm DENGELERİ değiştirir, yeter ki ALLAH'A GÜVEN.
O halde, neden MİLLİ PİYANGOYU haram olan KUMARDAN saymıyorsun da, TEK NASİP KAPIN olarak görüp ALLAH'A güvenmiyorsun?
DOMUZ ETİ ve İÇKİNİN haram olduğunu biliyorsunuz da, DOMUZ ETİ ve İÇKİ satmanın yani HARAMDAN GELİR elde etmenin de HARAM olduğunu bilmiyor musunuz?
BAZI ŞARKI sözleri ŞİRK cümleleri diye MÜZİĞE HARAM demek, bazı insanlar MÜŞRİK diye TÜM insanlara MÜŞRİK demeye benzer.
Esasında MÜZİK de MATEMATİK gibi RUHUN GIDASIDIR.
Yaratılışımız TÜMDENGELİM,
Yaratıcıyı anlamamız TÜMEVARIMDIR.
NEFS bir TEZ, RUH bir ANTİTEZ, AKIL ise SENTEZDİR.
CEHENNEM (NEFS ALEMİ) bir TEZ, CENNET(RUH ALEMİ) bir ANTİTEZ, ALLAH'IN RIZASI ise SENTEZDİR.
ŞEFAAT ile ilgili birçok HADİS varmış. PEYGAMBERİMİZ ümmetinin YARISINA şefaat edecekmiş.
Peygamberimizin bir HADİSİ daha var: Her 1000 insanın 999'u CEHENNEME girecektir diye.
Ayrıca PEYGAMBERİMİZİN merhameti, ALLAH'IN merhametinden daha mı ÜSTÜNKİ; ALLAH'IN AHİRETTE cehenneme uygun gördüğünü PEYGAMBERİMİZİN affedeceğini düşünüyorsunuz?
PEYGAMBERİMİZE İFTİRA atmaya utanmıyor musunuz?
NAMAZ kılmayanlar, ALLAH onları HUZURUNDA görmek istemediği için NAMAZ kılamıyorlar.
Kuran-ı Kerim'in DEĞİŞMEYEN tek hakikat olduğunun göstergesi: MATEMATİKSEL ÖLÇÜ
TEVBE Suresi 23.Ayet: Ey iman edenler! KÜFRÜ imana tercih ediyorlarsa, BABALARINIZI ve KARDEŞLERİNİZİ dostlar edinmeyin! Sizden kim onları dost edinirse işte onlar ZALİMLERİN ta kendileridir.
TEVBE Suresi 24.Ayet: De ki: “Babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız MALLAR, kesada uğramasından (yok olup gitmesinden) korktuğunuz TİCARET, hoşlandığınız MESKENLER size ALLAH'TAN, ELÇİSİNDEN ve Allah yolunda olmaktan DAHA SEVGİLİ ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin!” Allah yoldan çıkanlar topluluğunu doğru yola ulaştırmaz.
Namaz kılınan tüm yerlere, insanların saygısı olmalıdır. Yapıya kutsallık vermekten ziyade, ALLAH ile buluşmanın olduğu her yere, her insan saygı duymalıdır. Nasılki evde annemizin babamızın karşısında saygısızlık yapamıyoruz; o halde okullarda, camilerde, marketlerde, alışveriş yapılan yerlerde, toplum içinde daha doğrusu; ALLAH heryerde olduğu için heryerde insanlar birbirlerine ve ALLAH'A saygılı olmak zorundadır.
Tüm insanlardan rica ediyorum. Keşke TÜM KAİNATIN TÜM DÜNYANIN aslında bir CAMİ olduğunu bilseniz keşke.
İşte SAHİH HADİSLER bu hadisler gibidir.
Var mı KURAN-I KERİM ile bir ÇELİŞKİ? Hayır, YOK.
Ama insanların İŞLERİNE gelmiyor KARŞILIKSIZ birisinin BORCUNU ÖDEMEK.
KURAN-I KERİM de AĞIR geldiği için çoğu insana, insanlar BAZI SAHİH olmayan HADİSLERLE kendilerini AVUTUYORLAR.
TEVHİD; Kulun KULA, kulun PARAYA, kulun GÜNAHA ve AHLAKSIZLIĞA, kulun AİLESİNE ve SOYUNA, kulun BEDENİNE ve VÜCUDA, kulun ŞEHVETE ve NEFSİNE, kulun MALVARLIKLARINA ve KİBRİNE, kulun BİLGİSİNE ve YETENEĞİNE, kulun ÖZGÜVENİNE ve ÖNYARGILARINA, kulun BENCİLLİĞE ve ÜSTÜNLÜĞE, kulun MAKAM ve MEVKİYE daha doğrusu ALLAH DIŞINDA hiçbir şeye, hiçbir DÜNYEVİ ZEVKE TAPMAMASIDIR.
Bir OLAYIN birden fazla İMTİHANI olabilir.
HARAM paranın ZEKATI olmaz derler. MİLLİ PİYANGO ile büyük ikramiyeyi kazandınız diyelim.
Burada 1 OLAY ama 2 İMTİHAN vardır.
BİRİNCİ imtihanı, HARAM olan KUMARI oynayarak kaybettiniz. Sonuçta ALLAH izin vermeseydi, büyük ikramiyeyi kazanamazdınız.
İKİNCİ imtihanı, ALLAH'TAN gelen parayı dağıtmayarak kaybedersiniz.
Eğer dağıtmış olsaydınız, ALLAH BİLİR belki birinci imtihan yenilginize KEFARET olacaktı.
ALLAH kullarını SABIR ve ŞÜKÜR ile ÖMRÜ BOYUNCA imtihan eder.
Ama BÜYÜK İKRAMİYEYİN ZEKATINI vermeyen kişi hem HARAM işleyerek SABIR TESTİNİ, hem dağıtmayarak ŞÜKÜR TESTİNİ kaybetmiştir.
İMANI sağlam olan insan, TEK BAŞINA bir ÜMMETTİR.
Bunun için TEVHİDİ TAM olması gerekir. TEVHİD yoksa ŞİRK vardır.
Dolayısıyla ALLAH'A tam anlamıyla İMAN etmek, sizi DÜNYADAKİ tüm geçici İNSANLARDAN ve tüm geçici NİMETLERDEN uzaklaştırır.
Yani sadece ALLAH ile kalbinizi doldurunca, sizi YALNIZ ve FAKİR olarak görürler.
Halbuki ALLAH, kainattan büyüktür.
Sadece GÖRÜNENE İNANANLAR anlamazlar, ama GÖRÜNMEYENE İNANANIN ödülü GÖRÜNMEYENİ DE GÖREBİLMEKTİR.
Keşke anlasalar, GÖRÜNMEYEN diye bir AYRIM yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ vardır.
Hastalığa ŞİFA içim en güzel ve tek DUA, Kuran-ı Kerim'in tamamını ANLAYARAK okumaktır.
Ve bereketi en fazla olan namaz, SABAH NAMAZIDIR. Her gün SABAH namazlarında DUA edin.
SABIR için ALLAH'A DUA etseniz; ALLAH sabır vermez, SABIRLI olmak için FIRSAT verir.
HOŞUNUZA gitmeyen her ŞERRİN altındaki HAYRI bulun, illaki SABRETMEK ve ŞÜKRETMEK için SEBEPLER vardır.
Çevrenizdeki ve sahip olduğunuz herşeyin sizin İMTİHANINIZ ve EĞİTİMİNİZ için olduğunu unutmayın.
CENNET için değil, ALLAH'IN RIZASI için İYİLİK yapın. Halinize her zaman ŞÜKREDİN. HAYVANLAR, insanlar gibi gününü gün edemediği için İSYAN mı etsinler?
Tüm varlıklar ve tüm insanlar, EŞİT yaratılmıştır. Neden mi? ALLAH, her insana ŞAH DAMARINDAN daha yakındır.
PEYGAMBERLERE de, DİĞER insanlara da AYNI yakınlıktadır. Fakat bizler kendimizden UZAK hissederiz.
HUCURAT Suresi 13.Ayette de dediği gibi, ALLAH katında EN DEĞERLİ olanınız, EN TAKVALI olanınızdır.
Nasılki ASKERLERDEN daha çok VATANINI SEVEN olabiliyorsa, İMAMLARDAN daha çok ALLAH'I SEVEN olabilir.
CENNET ve CEHENNEM ebedidir. Fakat bazılarına MAHŞER YERİ AZABI ve ARAFTA beklemek, CEHENNEM AZABI gibi SANCILI ve UZUN gelecektir.
ALTTAKİ ayetlerde CENNETTE EBEDİ kalacakları halde 'RABBİNİN DİLEDİĞİ HARİÇ' ifadesi ile CEHENNEMLİKLER kastedilmektedir.
CEHENNEM için de AYNI İFADE kullanılmış ve burada ise CENNETLİKLER kastedilmektedir ve ayrıca CEHENNEMİN de EBEDİ olduğu SONUCU çıkmaktadır.
HUD Suresi 105-108. Ayetler:
'CEHENNEMLİKLERE gelince, onlar ateştedirler. Orada feci bir şekilde nefes alıp verirler. RABBİNİN DİLEDİĞİ HARİÇ, gökler ve yer durdukça orada EBEDİ kalacaklardır.Rabbin murâd ettiğini mutlaka yapar.
CENNETLİKLERE gelince, onlar da cennettedirler. RABBİNİN DİLEDİĞİ HARİÇ, gökler ve yer durdukça orada EBEDİ kalacaklardır. Bitmez tükenmez bir lütuf olarak...'
'Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe yahut cehennem çukurlarından bir çukurdur.'
Bu HADİSTE bahsedilen KABİR, yanlış aktarılmış olabilir ve şu şekilde olabilir:
Belki de şu an herkesin KABRİ, MAHŞER YERİNDEDİR.
İnsanlar AMEL DEFTERLERİNİ alınca, MAHŞER YERİ kimisine CENNET BAHÇESİ gibi, kimisine CEHENNEM ÇUKURU gibi gelecek.
MENZİL TARİKATI, peygamberimizin soyundan olduğu için güvenilir insanlarmış.
Peygamberimizin AMCASI Ebu Leheb, PEYGAMBERİMİZE karşı savaşanlardan biriydi.
Çoğumuz HZ.ADEM'in soyundan geldik. O halde, çoğumuz kutsal insanlar mıyız?
AHLAK ve İMAN, SOY ile aktarılmaz. ALİMDEN zalim, ZALİMDEN alim doğabilir.
Hayvanlar ve insanlar, SU (SPERM hücresi) ve TOPRAKTAN (YUMURTA hücresi) yaratılmıştır.
İnsanların ve Maymunların ATASI CANLININ ve tüm CANLILARIN atası olan İLK CANLILAR, cansız maddelerden mi EVRİLDİ?
O halde neden çoğu GEZEGENDE yaşam yok?
EVRİM TEORİSİ esasında NEDENSELLİK TEORİSİDİR.
Dinimiz, NEDENSELLİK TEORİSİNİ inkar etmiyor. NEDENSELLİK olmasaydı, ALLAH insanları yaratmak için, ANNE ve BABAYI vasıta olarak kullanmazdı.
Ama DİNİMİZ, yaratılışı inkar eden EVRİM TEORİSİNİ uygun karşılamaz.
66 OKTİLYON YILLIK ömrü olan ELEKTRONLAR, evrenin başlangıcından bu yana neden EVRİLMEDİLER?
BİTKİLER de CANLI ama ilk bitkiler ile şu anki bitkiler AYNI, demekki onlar da EVRİLMEMİŞLER.
Ya da BAKTERİLERDEN mi EVRİLDİK? O halde neden kendi kendimize yeterek BÖLÜNÜP ÇOĞALABİLMEK varken, neden ÜREMEYİ zorlaştırmışız?
EVRİM, doğal seçilime karşı bizi DAHA DAYANIKLI hale getiriyorsa, neden hiçbir canlı ÖLÜME çare bulamadı?
KIYAMET kopmazsa milyarlarca yıl sonra İNSANLAR, başka canlılara mı EVRİLECEK?
ÖLEBİLECEK olduğumuz için ŞANSLIYIZ. Çünkü bizim varolmamız, 400 KATRİLYON kardeşimizin varolamaması anlamına gelir. O kardeşlerimiz ÖLEMEYECEKLER, çünkü DOĞAMAYACAKLAR.
Babanızın 4 trilyon SPERMİNİN, annenizin ömrü boyunca ürettiği 100 bin YUMURTASINDAN sizin varolma ihtimaliniz 400 katrilyonda birdir.
BAKARA Suresi 239.Ayet: Korkarsanız namazlarınızı YÜRÜYEREK veya BİNMİŞ olarak (BİNEK üzerinde kılın)! Güvende olduğunuzda, siz bilmiyorken Allah’ın size öğrettiği şekilde ALLAH'I HATIRLAYIN (namaz kılın)!
HUCURAT Suresi 13.Ayet: ALLAH katında EN DEĞERLİ olanınız, EN TAKVALI olanınızdır.
ATATÜRK'E İFTİRA atanlar hiç mi utanmayacaklar AHİRETTE?
MİLYONLARCA insandan DAHA AKILLI ve DAHA BİLGİLİ olan bir LİDER, hiç FESAT düşünenler gibi İBADETİ GÖSTERİŞ için yapanlardan olabilir mi?
AKILLI insanlar, aynı zamanda AHLAKLI ve İMANLI insanlardır. Onlar İBADETLERİNİ GÖSTERİŞEN yapmazlar.
Ama FESAT düşünen insanlar, insanları kendinin KUTSALLIĞINA inandırırlar ve insanların AKILLARINI küçük görüp, SORU SORMALARINA ve ANLAMALARINA izin vermezler.
Bunun için de FEDAKAR insanlara İFTİRA atmaktan çekinmezler.
AKLINI hiç kullanmayan insanlar ise, bu İFTİRA atanlara hemen inanırlar.
CENNETİN 2 şartı: İMAN ve AHLAK
ALLAH'IN rızasının TEK şartı: TAM TEVHİD yani ALLAH'TAN başka herşeyden, TÜM DÜNYEVİ ZEVKLERDEN vazgeçmek.
İMAN olmadan AHLAK olmaz.
AHLAK olmadan İMAN olmaz.
İBADETLERİMİZİ ve GELENEKLERİMİZİ, KURAN-I KERİM'E göre yaşamalıyız.
KÖTÜLÜK olacak diye DOĞANIN DENGESİ bozulamaz. Meyve vermesin, meyvelerini çalıyorlar veya ağaçları yakıyorlar diye ağaç dikmemek gibi.
Zaten hayatın İMTİHAN olması bu yüzden. Meyveler oluşacakki, kötüler belli olacak, iyiler belli olacak.
ALLAH, yeryüzünde bu kadar cinayet olacağını bile bile insanları yaratmadı mı? ALLAH bile bu dengeyi bozmuyorsa, biz aklımızı kullanarak, etkili çözümler bulabiliriz.
Sevmediğimiz birseyleri ortadan kaldırmak İMTİHANI kazandırmaz, onları var olmasına rağmen ETKİSİZ kılmak imtihanı kazandırır.
Ebu Hureyre (r.a) den rivayete göre Allah Resulu (sav) şöyle buyurmuştur;
*_Allah’ın kullarından öyle kullar vardır ki peygamberler ve şehidler onlara gıpta eder._*
*_Ey Allah’ın elçisi, kimdir onlar. Olur ki onları severiz denildi de Allah Resulu (sav) şöyle buyurdu;_*
*_Onlar öyle bir kavimdir ki mal ve neseb için değil, Allah için birbirlerini severler._*
(İBN KESİR CİLT VIII /S.3386)
4 ERKEK EVLADINI bebekken kaybeden PEYGAMBERİMİZ,
“Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış.” değil;
'Her zaman AHİRET için ÇALIŞ' demiştir.
ATATÜRK, İSLAMİYETE zarar veremez. İSLAMİYETE kimse zarar veremez, ALLAH izin vermez.
HZ.ADEM'DEN beri İSLAMİYET vardı.
Sadece İNSANLAR kendi imansızlıklarından dolayı, BAŞKALARINI SUÇLARLAR.
Ve ALFABE değişti deyip, işlerine gelmediği için kendilerine AĞIR gelen KURAN-I KERİM'İ ANLAYAMADIKLARINI MAZERET olarak ileri sürerler.
Halbuki kendi ANADİLLERİNDEN SINAVA girseler, onda da başarısız olurlar. Bu seferki MAZERET ise, ZAMAN YETMEDİ olurdu.
ÖLÜM, ANSIZIN yakaladığında da BU MAZERET olacak.
ZEKATLARINI vermeyerek PARALARINA TAPARLAR.
ALLAH'IN RIZASINA tercih ettikleri bir şey de, BİR ÖMÜR BOYU vazgeçemedikleri GÜNAHLARI.
GÜNAHLARINA TAPARLAR.
BUNLAR da APAÇIK ŞİRKTİR.
ZEKATLARINI vermeyerek PARALARINA TAPARLAR.
ALLAH'IN RIZASINA tercih ettikleri bir şey de, BİR ÖMÜR BOYU vazgeçemedikleri GÜNAHLARI.
GÜNAHLARINA TAPARLAR.
BUNLAR da APAÇIK ŞİRKTİR.
TÖVBE, DİLLE değil, KALP ve AKILLA başlar.
PİŞMANLIK duyduğunuzda, TÖVBE etmeye başlamış olursunuz. BİR DAHA YAPMAMAYA karar verirsiniz.
Geçen bir arkadaş, 'MİLLİ PİYANGODAN vazgeçemiyorum. HARAM olduğunu bilsem de vazgeçemiyorum.' dedi.
Ben de ona kardeşim o zaman 'MANTIĞINLA NEFSİNİ YEN' dedim. Çünkü YASAKLAR, NEFSE hep TATLI gelir ama NEFS MANTIĞI ve AKLI yenemez.
Ve dedimki, ' MİLLİ PİYANGODA büyük ikramiyenin DENK GELME ORANI 10 MİLYONDA BİRDİR. Kim kime bu devirde KARŞILIKSIZ PARA verir. Hiç gördün mü çevrende, İKRAMİYEYİ KAZANDIM diye gezen biri? UYGULAMALAR nasılki ALGILARIMIZI bile yönetebiliyorsa, AZ YAZILMIŞ SAYILARA göre TALİHLİ NUMARALARIN belirlenmesi ÇOK KOLAY bir TEKNOLOJİ artık. BU NUMARALARIN da, paylaşmadan BU SİSTEME TEKRAR KAZANDIĞI PARAYI iade edebilecek KARAKTERDE insanlara İSABET ettirilmesi ÇOK KOLAY bir ALGI TEKNOLOJİSİ. Hep yaptığınız ALIŞVERİŞLERLE veya ARAMA MOTORUNDA arattırdığınız ürünlerle alakalı REKLAM karşınıza çıkmıyor mu? Buradan da sizin SOSYOEKONOMİK durumunuzu TESPİT etmek çok mu zor? Kısacası, SİSTEM, kazandığı PARAYI hemen SİSTEME harcayacak insanları TESPİT eder ve onlara İSABET ettirir ALGI TEKNOLOJİSİYLE ve ÇOK AZ kişinin TERCİH ettiği NUMARALARI belirleyerek.'
Bunu DEDİKTEN sonra, 'Çok HAKLISINIZ. MANTIĞIM ve AKLIM, artık NEFSİMİ YENECEK dedi.
BÜTÜN GÜNAHLARI ve HARAMLARI, önce AKLINIZLA REDDEDİNKİ, ŞEYTAN bile size VESVESE veremesin.
1.Nefs-i Emmare: tamamıyla hayvanî ve şehvânî arzular
- Nefs-i Levvame: ara sıra pişmanlık duyan, sahibini yasaklara yöneltmekten ayıplayan
- Nefs-i Mülhime: şehvet ve şeytanî hislere karşı direnebilen
- Nefs-i Mutmainne: davranışlarından dolayı Rabbinin huzurunda kesinlikle hesap vereceğine inanması
- Nefs-i Râziyye: Allah’tan gelen her şeye tam bir rıza gösterdiği
- Nefs-i Marzıyye: Allah’ın razı, kulun da razı olunmuş olduğu
- Nefs-i Kâmile: bütün güzel sıfatları kendinde toplamış ve adeta cisimleşmiş bir melek haline
ALLAH'I SAYIYLA ZİKİR EDENLER sadece SOFRAYA oturduğunda BESMELE çekenler gibidir.
ALLAH'I TÜM AKLIYLA ZİKREDENLER ise AĞZINA her yemek kaşığı yemek götürdüğünde BESMELE çekenler gibidir.
'TÖVBE ESTAĞFURULLAH' kelimesini bilmeyen, OKUMA YAZMA bilmeyen bir insan KALBİNDEN geçirdiği PİŞMANLIK ile TÖVBE etmiş olur, DİLİYLE değil.
EVRİM TEORİSİNİN esas ismi NEDENSELLİK TEORİSİDİR.
Tüm EVRENİN ve tüm ATOMLARIN neredeyse TAMAMI BOŞLUK ve BOŞLUĞU dolduran ENERJİDİR.
AKLIMIZ bu enerjilere ANLAM, HACİM ve ŞEKİL verir.
Dolayısıyla ENERJİ başka bir ENERJİYE EVRİLEMEZ. AKLIMIZ ve ALGILAMA biçimimiz DEĞİŞİR.
Bu değişim ise, hep NEDEN-SONUÇ ilişkisi içinde olduğundan, bu teoriye NEDENSELLİK TEORİSİ denir.
EVRİM kavramı MATERYALİST DÜŞÜNCENİN isimlendirdiği bir kavramdır. Bu kavramın ESAS ismi, NEDENSELLİK TEORİSİDİR.
NEPTÜN'DE yaşasaydık, ASTROLOJİDEKİ BURÇLAR hiç olmayacaktı. İNSAN ÖMRÜ, 1 YIL bile olmayacaktı. KENDİ ANLAMLANDIRDIĞIMIZ özel günler, ÖMRÜMÜZ boyunca sadece 1 KEZ olacaktı.
GÜNEŞ'TEN 4,5 milyar km uzaktaki NEPTÜN'DE yaşasaydık; 1 YAŞINDA olmak için DÜNYA'DA 165 YIL geçmesi gerekirdi.
YIL kavramı, İNSANİ bir ÖLÇÜDÜR. İLAHİ ÖLÇÜDE zaman kavramı yoktur.
ÖMRÜMÜZ, yıllara göre değil, KALP ATIM SAYISINA veya NEFES ALIM SAYISINA göre belirlenmiştir.
O yüzden, ÇOK STRES ve ÇOK ÖFKELENME, KALBİN daha HIZLI atmasına ve dolayısıyla DAHA KISA yaşamaya neden olur.
Halbuki CENNETTEN ufacık bir yer görselerdi, insanların kendilerine olan BORÇLARINI hemen SİLERLERDİ ve bunları KARŞILIKSIZ YARDIM olarak hediye ederlerdi.
Ayrıca TÜM MALVARLIĞININ, evinin ve arabasının ZEKATLARINI verirlerdi.
ZAMLARDA FIRSATÇILIK yapmazlardı. PARA ve MAL biriktirmezlerdi.
HAYAT, hem bir İMTİHAN, hem bir EĞİTİMDİR.
40 YAŞ gerçekten AKILSAL OLGUNLUĞUN en üst seviyesidir, DOĞUMUN 40 HAFTADA oluşu gibi.
Benim de 4 YILIM KALDI.
ALLAH'IM tüm insanlara AKILSAL OLGUNLUĞU yaşatsın İNŞALLAH.
Esasen AKIL YAŞTA değil, BAŞTADIR. Keşke herkes 40 YAŞINDAKİ haliyle doğabilse, ama o zaman İMTİHANA ne gerek var?
DÜNYAYA doğarken 40 HAFTALIK, AHİRETE doğarken 40 YILLIK olarak doğarız belki de. 33 yaş olmayabilir belki.
HZ.MUSA gibi birçok PEYGAMBER, 40 YAŞINA gelene kadar BİRÇOK ZOR ŞARTLAR yaşadılar. Yani şimdikilerin bazıları olan ZENGİN ALİMLER gibi DEĞİLLERDİ.
FAKİRİN şükrü, ZENGİNİN şükründen daha KIYMETLİDİR. Ki ŞÜKRETMEK, SABRETMEKTEN sanıldığı kadar KOLAY değil, aksine ÇOK ZORDUR.
ALLAH'IMA şükürler olsunki, ZENGİNLİK YÜKÜNÜ sırtıma bindirmemiş.
TARIK Suresi 5-6-7.Ayet: İnsan, neyden yaratıldığına bir baksın! OMURGA ile KABURGA kemikleri arasından çıkan akıcı bir SIVIDAN yaratıldı.
ARAF Suresi 172.Ayet: Hani Rabbin âdemoğullarından, onların SIRTLARINDAN NESİLLERİNİ çıkarıp onları kendilerine şahit tutmuş ve “BEN SİZİN RABBİNİZ DEĞİL MİYİM?” demiş, onlar da “Evet, buna şâhidiz” demişlerdi. KIYAMET gününde “Biz bundan habersizdik.” dersiniz diye.
Ayette dikkat ederseniz, ALLAH, AHİRET gününde bu SÖZÜ hatırlamanızı istiyor, DÜNYA YAŞAMINDA değil. Dolayısıyla bu SÖZÜ, DÜNYA yaşamından ÖNCE değil, DÜNYA'DA yaratılırken verdik.
SIRTIMIZDAKİ KEMİK İLİĞİNDE bulunan KÖK HÜCRELERDE üretilen ÜREME hücrelerinki DNA'mıza kodlanan ALLAH'A İNANÇ KODU ile bize ÜFLENEN RUH yani İLAHİ BİLGİLERE ALLAH'IN seslenmesidir bu OLAY.
PEYGAMBERİMİZİN HADİSİ şöyledir: 'Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.'
BEZMİ ELEST yani KALU BELA ile ilgili ayette dikkat ederseniz, ALLAH, AHİRET gününde bu SÖZÜ hatırlamanızı istiyor, DÜNYA YAŞAMINDA değil. Dolayısıyla bu SÖZÜ, DÜNYA yaşamından ÖNCE değil, DÜNYA'DA yaratılırken verdik.
SIRTIMIZDAKİ KEMİK İLİĞİNDE bulunan KÖK HÜCRELERDE üretilen ÜREME hücrelerinki DNA'mıza kodlanan ALLAH'A İNANÇ KODU ile bize ÜFLENEN RUH yani İLAHİ BİLGİLERE ALLAH'IN seslenmesidir bu OLAY.
PEYGAMBERİMİZİN HADİSİ şöyledir: 'Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.'
Çoğu insan İNANIYOR, ama İMAN ETMİYOR.
Dilleri İNANDIK diyor, ama kalpleri ve akılları İNANMIYOR.
YÜZDE 1 İHTİMAL 'YA YOKSA' şeklinde düşünüp, PARA ve MAL biriktiriyorlar, ZAMLARDA FIRSATÇILIK yapıyorlar, BORSA ve MİLLİ PİYANGO yani KUMAR oynuyorlar, sanki MEZARLARI güzel olunca kolay azap çekecekler gibi KEFEN PARASI biriktiriyorlar, sanki ARABASINI ve EVİNİ Allah ona vermemiş gibi EVİNİN de ARABASININ da ZEKATINI vermiyorlar, hiçkimseye KARŞILIKSIZ PARASAL YARDIM yapmıyorlar.
Halbuki CENNETTEN ufacık bir yer görselerdi, insanların kendilerine olan BORÇLARINI hemen SİLERLERDİ ve bunları KARŞILIKSIZ YARDIM olarak hediye ederlerdi. Ayrıca TÜM MALVARLIĞININ, evinin ve arabasının ZEKATLARINI verirlerdi.
EN'AM Suresi 158.Ayet: Onlar ille de kendilerine meleklerin veya Rabbinin (azap emrinin) gelmesini veya Rabbinin bazı DELİLLERİN gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin bazı delilleri geldiği gün, önceden İNANMAMIŞ veya İMANINDA bir HAYIR KAZANMAMIŞ olan kimseye artık imanı bir yarar sağlamaz. De ki: “Bekleyin! Şüphesiz ki biz de bekleyenleriz.”
Bu ayette İMANSIZLIK ile HAYIRSIZLIĞIN yani İMANSIZLIK ile AHLAKSIZLIĞIN aynı DERECEDE olduğu anlaşılıyor.
BAKARA Suresi 82.Ayet: İMAN edip İYİ İŞLER yapanlara gelince onlar CENNET halkıdır.
Yani İMAN yoksa veya AHLAK yoksa yani İMANSIZ AHLAKLI ile İMANLI AHLAKSIZ, muhtemelen CENNET halkından değildir, en doğrusunu ALLAH bilir.
AL-İ İMRAN Suresi 185.Ayet: Her NEFS, ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size elbette TASTAMAM verilecektir.
EN'AM Suresi 98.Ayet: O, sizi TEK bir NEFİSTEN yaratandır. Sizin için bir kalış ve emanet yeri vardır.
ARAF Suresi 23.Ayet: Dediler ki: 'Rabbimiz, biz NEFİSLERİMİZE ZULMETTİK, eğer bizi bağışlamazsan ve esirgemezsen, gerçekten hüsrana uğrayanlardan olacağız.'
TEVBE Suresi 70.Ayet: Onlara, kendilerinden öncekilerin; NUH, AD, SEMUD kavminin, İBRAHİM kavminin, MEDYEN ahalisinin ve yerle bir olan şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri apaçık deliller getirmişlerdi. Demek ki ALLAH, onlara ZULMEDİYOR DEĞİLDİ, ama onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.
YUSUF Suresi 53.Ayet: Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten NEFS, Rabbimin kendisini esirgediği DIŞINDA, var gücüyle KÖTÜLÜĞÜ emredendir.
NEFS, ALLAH'IN NURUNDAN bize EMANET olarak verdiği NURLARDIR. NEFSİNE BAĞLI davranan insanlar, KÖTÜLÜĞÜ NEFSİNİN emrettiğini zannederler. AKIL olgunlaştıkça, NEFSİN emanet olduğunu anlar ve NEFSİNİ TERBİYE etmeye başlar ve o zaman HATA yapınca NEFSİNE ZULMETMİŞ olurlar, EMANETE HIYANET gibi.
TÜM NEFSLER, ALLAH'IN NURUNUN parçalarıdır ve HER KISITLI ENERJİ gibi BOZULMAYA yani ÖLÜMÜ TATMAYA mecburdur.
ÖLÜM, O NEFSİ amel defterine dönüştürür ve NEFSİMİZE yaptığımız her TERBİYE, AHİRETTEKİ perdemizi kaldırır ve duyularımızı arttırır.
İNSANİ BİLGİ olan NEFS, İLAHİ BİLGİ olan RUH ile TERBİYE edilir. RUH, ALLAH'IN İLMİNİN parçaları; NEFS ise ALLAH'IN NURUNUN parçalarıdır.
KAİNATTA cansız olarak bildiğimiz her ATOM, bizden DAHA CANLILARDIR. Biz hayatımız boyunca 2 MİLYAR civarı HAREKET yaparken, bir ELEKTRON SANİYEDE 7 KATRİLYON TUR atmaktadır ATOM ÇEKİRDEĞİ etrafında.
Sonuçta HER KISITLI ENERJİ bozulmaya mahkumdur yani HER NEFS ÖLÜMÜ tadacaktır.
BAKARA Suresi 219.Ayet: Rasûlüm! Sana İÇKİ ve KUMARIN hükmünü soruyorlar. Şöyle de: “Onlarda büyük bir HARAM ve ZARAR, bununla birlikte insanlar için birtakım faydalar da vardır; fakat günah ve zararları faydalarından DAHA BÜYÜKTÜR” Yine sana Allah yolunda neyi harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “İHTİYAÇ FAZLASI olup kolayınıza geleni verin.” Allah, etraflıca düşünesiniz diye size âyetleri böylece açıklıyor.
Bir OLAYIN birden fazla İMTİHANI olabilir.
HARAM paranın ZEKATI olmaz derler. MİLLİ PİYANGO ile büyük ikramiyeyi kazandınız diyelim.
Burada 1 OLAY ama 2 İMTİHAN vardır.
BİRİNCİ imtihanı, HARAM olan KUMARI oynayarak kaybettiniz. Sonuçta ALLAH izin vermeseydi, büyük ikramiyeyi kazanamazdınız.
İKİNCİ imtihanı, ALLAH'TAN gelen parayı dağıtmayarak kaybedersiniz.
Eğer dağıtmış olsaydınız, ALLAH BİLİR belki birinci imtihan yenilginize KEFARET olacaktı.
ALLAH kullarını SABIR ve ŞÜKÜR ile ÖMRÜ BOYUNCA imtihan eder.
Ama BÜYÜK İKRAMİYEYİN ZEKATINI vermeyen kişi hem HARAM işleyerek SABIR TESTİNİ, hem dağıtmayarak ŞÜKÜR TESTİNİ kaybetmiştir.
NİSA Suresi 29.Ayet: Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda hırsızlık, rüşvet, faiz ve kumar gibi meşrû olmayan yollarla yemeyin. KARŞILIKLI RIZAYA dayanan bir TİCARET yapmanız ise elbette meşrûdur.
Günümüzde GIDALARDAKİ ZAM, MAAŞLARDAKİ ZAMDAN büyük olduğu sürece, KARŞILIKLI RIZANIN olduğunu söylemek, SATICILARIN FIRSATÇILIĞINDAN ve TÜKETİCİLERİN ÇARESİZLİĞİNDENDİR.
Ama ALLAH, içinizde sakladıklarınızı sizden daha iyi ve SOMUT bir şekilde görür. ALLAH'A GÜVENEN kişi, insanlara KARŞILIKSIZ YARDIM eden kişidir.
NAMAZ (SALAT) ve ZEKATTAN aynı ayetlerde bahsedilmesinin nedeni; SALATIN karşılıksız manevi destek, ZEKATIN karşılıksız maddi destek olmasıdır.
Kuran-ı Kerim'de SALAT, bazı ayetlerde KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK okumak ve AKTARMAK ve ayrıca ALLAH'I ANMAK anlamındadır.
BAKARA Suresi 245.Ayet: Kim Allah'a güzel bir borç verirse (karşılığını yalnızca Allah'tan bekleyerek, başkasına KARŞILIKSIZ BORÇ verirse), Allah da bunu kat kat fazlasıyla öder.
ALLAH'I görmeden sevmek, görüp sevmekten DAHA ÜSTÜNDÜR.
Doğuştan KÖR ve SAĞIR bir kişinin şükretmesi, SAĞLIKLI insanın şükretmesinden daha ÜSTÜNDÜR.
FAKİR insanın şükretmesi, ZENGİN insanın şükretmesinden daha ÜSTÜNDÜR.
HUCURAT Suresi 13.Ayet: Şüphesiz ki Allah katında EN DEĞERLİ olanınız, en çok TAKVALI (duyarlı) olanınızdır.
Bir SPERM hücresiyken, EN ÖNDE olmak için yarıştınız.
Bu dünyadan çıkıp, AHİRETTE doğmadan önce ise, EN TAKVALI olmak için YARIŞIN.
Sizler YÜRÜYEN AKILLARSINIZ. O halde ALLAH'A en yakın AKIL olmak için YARIŞIN. ALLAH AŞKI için DÜNYEVİ AŞKLARI terkedin.
İNSANİ BİLGİ olan NEFS, İNSANİ İRADEYE yani CÜZİ İRADEYE sahiptir, ÇABALARIMIZLA gelişir.
İLAHİ BİLGİ olan RUH, İLAHİ TAKDİR ile ilgilidir, herkeste AYNIDIR.
NAHL Suresi 2.Ayet: ALLAH kendi emri gereği “Benden başka ilah olmadığına dair kullarımı uyarın ve bana karşı muttakî (duyarlı) olun!” diye MELEKLERİ kullarından layık olan kimseye RUH (VAHİY) ile gönderir.
MÜMİN Suresi 15.Ayet: ALLAH dereceleri yükseltendir; arşın sahibidir. KIYAMET günüyle ilgili uyarmak için emri gereği kullarından layık olana RUHU (VAHİYİ) indirir.
RUH=İLAHİ BİLGİ=VAHİY=KURAN-I KERİM
NEFS=İNSANİ BİLGİ=AMEL DEFTERİ
ALLAH'A GÜVENEN kişi, insanlara KARŞILIKSIZ YARDIM eden kişidir.
NAMAZ (SALAT) ve ZEKATTAN aynı ayetlerde bahsedilmesinin nedeni; SALATIN karşılıksız MANEVİ destek, ZEKATIN karşılıksız MADDİ destek olmasıdır.
Kuran-ı Kerim'de SALAT, bazı ayetlerde KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK okumak ve AKTARMAK ve ayrıca ALLAH'I ANMAK anlamındadır.
BAKARA Suresi 245.Ayet: Kim Allah'a güzel bir borç verirse (karşılığını yalnızca Allah'tan bekleyerek, başkasına KARŞILIKSIZ BORÇ verirse), Allah da bunu kat kat fazlasıyla öder.
BAKARA Suresi 239.Ayet: Korkarsanız, namazlarınızı YÜRÜYEREK veya BİNEK üzerinde kılın!
Ayetlerde geçen 'RUKU ve SECDEYE gidenlerle gidin ' ifadesi daha çok CEMAATLA kılınan namazları anlatır.
BİNEK ÜZERİNDE bile kılınabilen NAMAZ, Kuran-ı Kerim'in işaret ettiği SALATTIR yani Kuran-ı Kerim'i ANLAYARAK OKUMAKTIR ve ALLAH'I SÜREKLİ ANMAKTIR.
SALAT=karşılıksız MANEVİ destek
ZEKAT: karşılıksız MADDİ destek
PEYGAMBERİMİZİN bir HADİSİ şöyledir ama biz o HADİSİ işimize gelmediği için dinlemeyiz, ZEKAT vermeyiz, YAĞMUR DUASI yaparız.
'Hangi millet mallarının ZEKATINI vermezse mutlaka gökten YAĞMUR KESİLİR. Hayvanlar da olmasaydı tek damla yağmur düşmezdi.'
Bir HADİS ise şöyledir: 'Hangi milletin imamları KİTABULLAHLA ameli terk ederek Allah’ın indirdiği hükümlerden İŞLERİNE GELENİ seçerlerse, Allah onları kendi aralarında SAVAŞTIRIR.
YAĞMUR DUASINDAN önce ZEKATLARINIZI verin.
ŞEFAAT; CEHENNEMDEN kurtarma değil, başkası için ALLAH'A DUA etme anlamındadır.
Hiçbir insanın merhameti, ALLAH'IN MERHAMETİNDEN daha büyük değildir.
BAKARA Suresi 123.Ayet: Ve hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve hiç kimsenin ŞEFAATİNİN kabul edilmeyeceği ve yardım görülmeyeceği bir GÜNDEN sakının.
Hiçkimsenin ŞEFAATİNİN kabul edilmeyeceği o gün, AHİRET Günüdür.
AYETEL KÜRSİ'de bahsedilen 'ALLAH'IN izni olmadan kimse ŞEFAAT edemez.' cümlesindeki ŞEFAAT, DÜNYADAKİ ŞEFAATTİR yani DÜNYADA başkası için ALLAH'A DUA etmektir.
Çünkü BAKARA Suresi 123.Ayete göre, AHİRETTE hiçkimsenin ŞEFAATİ kabul olmaz.
Zaten ALLAH'IN İZNİ olmadan YAPRAK bile yere düşmez.
ALLAH'TAN başka bir varlığın ŞEFAATİNİ kabullenmek, Allah'ın BİLGİSİNİ ve ADALETİNİ eksik görmektir. Her insanın AKLINDAN geçeni tüm varlıklardan daha iyi bilen RABBİMİZ, bizlerin her ZERRESİNİ hesaplayarak yaratırken, HESAPLARINDA kimseden YARDIM almayan ve size vereceği RIZIKLARI sadece kendisi belirleyen RABBİMİZDİR.
GÜNAHLARINIZIN affının tek şartı TÖVBE etmektir.
Kendinize başka ŞEFAATÇİLER arayarak veya düşünerek, size ŞAH DAMARINIZDAN daha yakın olan ALLAH'A ORTAK yani ŞİRK koştuğunuzun farkında değil misiniz?
Üstelik Allah'ın BİLGİSİNİ ve ADALETİNİ nasıl eksik görürsünüz?
KIZINA 'Ey Fatıma, seni ben bile KURTARAMAM' diyen PEYGAMBERİMİZİN ŞEFAAT ile ilgili HADİSLERİNİN SAHİH HADİSLER olamayacağını ve Peygamberimize İFTİRA olabileceğini neden düşünmezsiniz?
KATİL olan oğlunu kurtaramamışken HZ.ADEM,
KAFİR olan oğlunu kurtaramamışken HZ.NUH,
NASIL olur da SOYUNUZDAKİ atalarınızın, CEMAATLERİN ve medet umduğunuz TÜRBELERİN size ŞEFAAT edip, sizi kurtaracağını düşünerek, ALLAH'A ŞİRK koşarsınız?
ALLAH'I zikretmenin en SAMİMİ şekli, KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK okumaktır.
Kuran-ı Kerim'in TAMAMINI en azından 1 kere ANLAYARAK okumayan insan, samimi olarak ALLAH'I ZİKRETMİŞ olmaz.
TEK DUA, Kuran-ı Kerim'dir ve en güzel duadır.
ANKEBUT Suresi 45.Ayet: Sana vahyedilen KİTABI okuyup aktar ve NAMAZI kıl! Şüphesiz ki NAMAZ, çirkinlikten ve kötülükten alıkoyar. ALLAH'I ANMAK, elbette ibadetlerin EN BÜYÜĞÜDÜR. Allah yaptıklarınızı bilir.
Bu ayette, ALLAH'I ANMANIN aslında KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK OKUMAK olduğu ve NAMAZDAN bile büyük, EN BÜYÜK ibadet olduğu anlatılmaktadır.
SEVABI için okuyorsanız, ARAPÇA da TÜRKÇE de sevap kazandırır. Ama ALLAH'IN RIZASINI kazanmak için, sadece ANLAYARAK okuyabilirsiniz. Sevdiğinin RIZASINI, sevdiğini ANLAMADAN kazanamazsınız.
Kuran-ı Kerim'de, Kuran'ı ARAPÇA okuyun YAZMAZ. ANLAYARAK OKUYUN yazar.
KUREYŞLİLER anlasın diye, ARAPÇA'NIN KUREYŞ LEHÇESİYLE indirilmiştir.
Tüm İNSANLIĞA ve tüm KAİNATA indirilmiştir
EVRENİN ve ATOMLARIN tamamı boşluklardan oluşmuştur. O boşlukları da, ENERJİ yani ALLAH'IN NURU doldurur.
Herşeyin RUHU vardır. RUH, yaratılış bilgisidir. Fakat sadece AKLI olanlar, RUHLARI algılar. ATOMLARIN ve HÜCRELERİN de RUHLARI vardır.
Tamamı NUR olan KAİNATI, bu ruhları ruhumuzla ANLAMLANDIRARAK algılarız.
RENKLER ve ŞEKİLLER, o nurların DALGA BOYU özelliği kazandıran RUHLARININ bizim gözümüzdeki 3 RENK RESEPTÖRÜ tarafından algılanıp, RUHUMUZ tarafından ANLAMLANDIRILMASI ile oluşur.
TÜM KAİNAT, ALLAH'IN sonsuzda biri parçasının görmemizi istediği kısmıdır.
ALLAH'IN görünür bir varlık olduğunu düşünün; ancak o zaman tüm KAİNATTA O'ndan başka hiçbir şey görünmezdi.
Yani ALLAH'I göremediğimizden dolayı VARIZ.
C/2022 E3 adlı kuyruklu yıldız, Dünya'ya 2023 ŞUBAT ayında yaklaşacak. Yörüngesini 50 BİN YILDA tamamladığı için, bu kuyruklu yıldız 50 BİN YILDA bir görülüyor.
HALLEY kuyruklu yıldızı ise, 9 ŞUBAT 1986'DA geçmişti.
MEARİC Suresi 4.Ayet: 'Melekler ve Ruh (Cebrail), ona, süresi 50 BİN YIL olan bir günde çıkabilmektedir.'
GÜNEŞİN BATIDAN DOĞMASI, batıda (AMERİKA'DA) sabah olduğunda KIYAMET kopacak demektir. Yani BATIDA (AMERİKA'DA) güneşin SON DEFA doğacağı an kopacak KIYAMET.
O sabah, Güneş ve Ay birleştirilir, yani GÜNEŞ TUTULMASI olur.
Batıda SABAH iken, Türkiye'de İKİNDİ vakti olur.
EN DOĞRUSUNU ve GAYBI sadece ALLAH BİLİR.
ENBİYA Suresi 98.Ayet: Siz ve Allah’ın peşi sıra TAPTIĞINIZ ŞEYLER cehennem yakıtısınız. Siz oraya gireceksiniz.
Yani, DÜNYA CEHENNEM olacaktır DÜNYAYA TAPANLAR için. Ama CEHENNEMİN şu an DÜNYADA yaşandığını GÖREMEZSİNİZ, tıpkı ÖLECEĞİNİZ ANIN DA şu an bulunduğunuz yerde YAŞANIYOR olduğu fakat sizin GÖREMEDİĞİNİZ gibi.
İSRA Suresi 1.Ayette, PEYGAMBERİMİZİN yaşadığı İSRA olayı, ALLAH BİLİR belki de aynı zamanda insanların KABE'DEN KUDÜS'E gidişi AHİRETTEKİ MAHŞER YERİDİR.
EN DOĞRUSUNU ve GAYBI sadece ALLAH BİLİR.
Ultraviyole ışınları göremiyor olmanız, onları GÖRÜNMEZ yapmaz.
GÖRÜNMEZ diye bir AYRIM yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ vardır.
Sizi sizden daha iyi tanıyan ve DÜŞÜNCELERİNİZİ görebilen ALLAH, İMANINIZIN YÜZDE KAÇ oranında olduğunu da GÖRÜR.
Örneğin, 2 MİLYAR saniyelik ömrünüzün KAÇ saniyesinde ALLAH'I ve AHİRETİ unutmadığınızı da GÖRÜR. Bu ORAN da neredeyse İMANINIZIN ORANI ile aynıdır.
Ve yaptığınız her KARŞILIKSIZ İYİLİK size ALLAH'IN kendini HATIRLATMASINI arttırır.
ALLAH, GÜNAHLA kendini unutanların ise UNUTMALARINI arttırır.
Sizi ALLAH'I ANMAKTAN alıkoyan şeylere GÜNAH,
ALLAH'I ANMAYA sevkeden şeylere İBADET denir.
Sizi ALLAH'I ANMAKTAN alıkoyan şeylere GÜNAH,
ALLAH'I ANMAYA sevkeden şeylere İBADET denir.
ÖMÜR boyunca GÜNAHTAN vazgeçmemeye ve pişmanlık duymamaya yani GÜNAHA TAPMAYA yani TÖVBESİZ ÖLMEYE ise ŞİRK denir.
ALLAH, TÖVBEYİ kabul edince, TÖVBE edilen GÜNAHLAR silineceğine göre, kişi ya GÜNAHSIZ gider AHİRETE yada ŞİRKLE gider. Her insanın GÜNAHI vardır ama kişinin TÖVBE etmeden ÖLMEMESİ gerekir.
ALLAH'A inanmadan yaptığı her iyilik ise, BOŞA YAPILMIŞ sayılır, yani SIFIR sayılır.
MÜŞRİKLER, MÜNAFIKLAR ve KAFİRLER için, TERAZİ kurulmaz. TERAZİ, cennetlikleri ve cehennemlikleri belli etmek için değil, cennetliklerin TAKVA derecelerini sıralamak için kurulur.
KEHF Suresi 103-106.Ayetler: De ki: “Yaptıkları işler bakımından en çok KAYBEDENLERİ size bildirelim mi?
Bunlar, iyi işler yaptıklarını sandıkları hâlde dünya hayatında ÇABALARI BOŞA giden kişilerdir.”
İşte onlar, Rablerinin AYETLERİNİ ve O’na kavuşmayı inkâr eden, bu yüzden işleri boşa giden kişilerdir ki biz onlar için kıyamet gününde hiçbir ölçü (TERAZİ) tutmayacağız.
İşte, inkâr ettikleri için, ayrıca AYETLERİMLE ve ELÇİLERİMLE alay ettikleri için onların cezası cehennemdir.
Sizi sizden daha iyi tanıyan ve DÜŞÜNCELERİNİZİ görebilen ALLAH, İMANINIZIN YÜZDE KAÇ oranında olduğunu da GÖRÜR.
Örneğin, 2 MİLYAR saniyelik ömrünüzün KAÇ saniyesinde ALLAH'I ve AHİRETİ unutmadığınızı da GÖRÜR. Bu ORAN da neredeyse İMANINIZIN ORANI ile aynıdır.
ALLAH, dille söylemeseniz bile, ALLAH için VAZGEÇTİKLERİNIZİ ve PİŞMANLIKLARINIZI sizden daha iyi bilir ve görür.
Sizi sizden daha iyi tanıyan ve DÜŞÜNCELERİNİZİ görebilen ALLAH, İMANINIZIN YÜZDE KAÇ oranında olduğunu da GÖRÜR.
Örneğin, 2 MİLYAR saniyelik ömrünüzün KAÇ saniyesinde ALLAH'I ve AHİRETİ unutmadığınızı da GÖRÜR. Bu ORAN da neredeyse İMANINIZIN ORANI ile aynıdır.
ALLAH, dille söylemeseniz bile, ALLAH için VAZGEÇTİKLERİNIZİ ve PİŞMANLIKLARINIZI sizden daha iyi bilir ve görür.
ÜREME hücrelerinin KEMİK İLİĞİNDE üretilmesi ve DNA'mızdaki İNANÇ KODU, Kuran-ı Kerim'in ALLAH KELAMI olduğunun en büyük DELİLLERİNDENDİR.
BEZMİ ELEST yani KALU BELA ile ilgili ayette dikkat ederseniz, ALLAH, AHİRET gününde bu SÖZÜ hatırlamanızı istiyor, DÜNYA YAŞAMINDA değil. Dolayısıyla bu SÖZÜ, DÜNYA yaşamından ÖNCE değil, DÜNYA'DA yaratılırken verdik.
SIRTIMIZDAKİ KEMİK İLİĞİNDE bulunan KÖK HÜCRELERDE üretilen ÜREME hücrelerinki DNA'mıza kodlanan ALLAH'A İNANÇ KODU ile bize ÜFLENEN RUH yani İLAHİ BİLGİLERE ALLAH'IN seslenmesidir bu OLAY.
PEYGAMBERİMİZİN HADİSİ şöyledir: 'Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.'
AMERİKA'DA GÜNEŞ doğarken olacak olan önümüzdeki en yakın 2 TAM GÜNEŞ TUTULMASININ tarihleri,
30 Nisan 2041 Salı ve
2 AĞUSTOS 2046 PERŞEMBE
GÜNEŞİN BATIDAN DOĞMASI, batıda (AMERİKA'DA) sabah olduğunda KIYAMET kopacak demektir. Yani BATIDA (AMERİKA'DA) güneşin SON DEFA doğacağı an kopacak KIYAMET.
O sabah, Güneş ve Ay birleştirilir, yani GÜNEŞ TUTULMASI olur.
Batıda SABAH iken, Türkiye'de İKİNDİ vakti olur.
EN DOĞRUSUNU ve GAYBI sadece ALLAH BİLİR.
Daha HZ.ZÜLKARNEYN'İN kim olduğunu bilmiyoruz ancak KURAN-I KERİM'DE adı geçmeyen MEHDİ'NİN geleceğini ve tüm özelliklerini biliyoruz.
Mademki HADİSLERDE MEHDİ'NİN özellikleri geçiyor, neden HZ.ZÜLKARNEYN'İN özellikleri geçmiyor?
ENBİYA Suresi 96-97.Ayetler: Sonunda YECUC ve MECUC'UN SETLERİ açıldığı, onların HER TEPEDEN akın ettiği,
Ve o SON SAAT yaklaşınca, KAFİR olanların gözleri birdenbire donakalır! (Onlar) “Ah, eyvah, yazıklar olsun bize! Elbette bu durumdan HABERSİZMİŞİZ; hatta biz zalimlermişiz!” diyeceklerdir.
DUHAN Suresi 10.Ayet: Şimdi sen göğün açık bir DUMAN getireceği günü gözetle!
GÜNEŞİN bir daha BATIDA batmayacağı ve BATIDA bir daha AKŞAM olmayacak bir günün GÜNEŞ TUTULMALI SABAHINDA, tüm insanları kaplayacak bir DUMAN ve çok şiddetli bir DEPREMLE setlerini açıp, KIYAMETİN GÖKLERDEKİ DUMANINDAN korkarak, HER TEPEDEN KAFİRLERLE beraber AKIN ederler YECÜC MECÜC.
O SET bugüne kadar açılamadığına göre, KIYAMETTEKİ çok şiddetli DEPREMLE açılacaktır sadece.
Yani DUMAN ve YECÜC MECÜC, o SON SAATTE yani KIYAMET GÜNÜ olacaktır.
TEVBE Suresi 35.Ayet: Kıyâmet gününde, BİRİKTİRİLEN o ALTIN ve GÜMÜŞLER cehennem ateşinde kızdırılıp onların alınları, yanları ve sırtları bunlarla dağlanacak ve onlara: “İşte bunlar, kendiniz için biriktirdiğiniz altın ve gümüşlerdir. Şimdi tadın bakalım o durmadan yığıp biriktirdiğiniz şeylerin cezasını!” denilecek.
TEĞABÜN Suresi 16.Ayet: Kim nefsinin CİMRİLİĞİNDEN korunabilirse, işte gerçekten kurtuluşa erecek olanlar onlardır.
NİSA Suresi 8.Ayet: Mirastan payı olmayan YETİMLER ve YOKSULLAR miras paylaşımında hazır bulunduğu zaman, MİRASTAN onları da rızıklandırın.
Bu ayetlerden dolayı; BORSA, BİTCOİN, KRİPTO PARA, MİLLİ PİYANGO, ŞANS OYUNLARI, ALTIN ve GÜMÜŞ biriktirmek FAİZ içerdiğinden ve YOKSULLARIN PAYLARI cimrilikle SAKLANDIĞINDAN dolayı ÇOK BÜYÜK GÜNAHTIR.
CEHENNEM, DÜNYA'DA yaşanacaktır.
MAHŞER YERİ ise, CEHENNEMİN ortasında KABE-KUDÜS arası bölgedir.
AHİRETTE yeniden diriliş KABE topraklarında olacak ve CENNETE yükseliş ise KUDÜS'TEN RUHULKUDÜS olan HZ.CEBRAİL ile olacaktır.
CENNET ve CEHENNEM şu anda da yaşanıyor. Yani, DÜNYA CEHENNEM olacaktır DÜNYAYA TAPANLAR için. Ama CEHENNEMİN şu an DÜNYADA yaşandığını GÖREMEZSİNİZ, tıpkı ÖLECEĞİNİZ ANIN DA şu an bulunduğunuz yerde YAŞANIYOR olduğu fakat sizin GÖREMEDİĞİNİZ gibi.
DİN olmadan BİLİM olmaz. BİLİM olmadan DİN olmaz.
BİLİMİ de ALLAH yarattı ve ALLAH bütün bilimlere vakıftır.
KAİNAT KİTABINI anlamayan KURAN-I KERİM'İ, KURAN-I KERİM'İ anlamayan KAİNAT KİTABINI anlayamaz.
İMAN olmadan AHLAK, AHLAK olmadan İMAN olmaz.
AKIL olmadan AHLAK, AHLAK olmadan AKIL olmaz.
ŞİRK, bir ÖMÜR boyunca ALLAH için VAZGEÇEMEDİKLERİNIZDİR.
Yani ŞİRK, kendi ALIŞKANLIKLARINA bir ÖMÜR BOYU TAPARAK, kendini ALLAH dışındaki bir VARLIĞA karşı ACİZ BIRAKMADIR.
ORUÇ hem NİYETİNİZİN SAĞLAMLIĞINI, hem de ŞİRKLERİNİZİ TANIMANIZA yardımcı olur. Ama ORUÇ, hem BEDENEN hem ZİHNEN yapılan bir ibadettir.
YEMEK yemeden veya GÜNAH işlemeden yaşayamayacağını iddia edenler, o YEMEĞİ ve ISRARLA işledikleri GÜNAHI, ALLAH'IN RIZASINA tercih mi ederler? Ki zaten, ALLAH yemeden yaşama demiyor, sadece SABAHTAN AKŞAMA kadar süre vermiş. TIPKI bir ÖMÜR sana GÜNAHIN için TÖVBE ETME fırsatı verdiği gibi.
Ya ORUCUNU UYKUYA tutturanlar, ALLAH'IN verdiği SÜREYİ kendi iradeleriyle azaltmaya mı çalışıyorlar, TIPKI İNTİHAR edenler gibi. UYKUYU veya UMUTSUZLUĞU, ŞİRK mi koşuyorlar?
NEFSİNİZİ TERBİYE etmek için, İRADENİZİ GÜÇLENDİRMENİZ lazım.
Halbuki CENNETTEN UFACIK bir yer görseydiniz, İRADE YARIŞINA girerdiniz? O halde ALLAH'A tam olarak GÜVENİNİZ mi yok? Yada AHİRETE ufacık bir ihtimal de olsa 'YA YOKSA' mı diyorsunuz?
GÜNAHA TAPMAYIN.
MANTIKEN herhangi bir günaha TÖVBESİZ ÖLEN kişi TÖVBE EDEMEZ.
AFFEDİLMEYECEK TEK GÜNAH: Tövbesiz Ölmek yani Ömrü boyunca ISRARLA bir GÜNAHA TÖVBE etmemek yani bir GÜNAHA TAPMAK.
Kendinizi sadece ALLAH karşısında ACİZ BIRAKIN.
BİR ÇOCUK, KAİNATA bedeldir.
ALLAH AŞKI ise TÜM ÇOCUKLARA bedeldir.
Aynı şekilde BİR İNSAN, KAİNATA bedeldir.
ALLAH AŞKI ise TÜM İNSANLARA bedeldir.
ALLAH kainatı İNSANLAR için yarattı ama İNSANLAR ALLAH için TÜM KAİNATTAN vazgeçemiyor.
KAİNAT, ALLAH'IN sonsuzda biri parçasıdır sadece. Keşke kendilerine verilen EMANETİN muazzamlığını bilse herkes.
EMANET olan AKILLARIMIZIN her biri ise ayrı ayrı KAİNAT.
Bu İLÜZYON dünyasında size EMANET olarak verilen AKLINIZA ne kadar kötülük yaparsanız, AHİRETTE AKLINIZ da size EBEDİ olarak kötülük yapar.
Bu dünyada NEFSİNE ve başka NEFİSLERE zulmedenler, AHİRETTE NEFİSLERİN zulmüne uğrarlar CEHENNEMDE.
ALLAH, CEHENNEMDEKİ AZABI nefislerinize bırakmıştır. Bu yüzden NEFSİNİZİN KUL HAKKINA girmemek için, NEFSİNİZİ bu dünyada TERBİYE edin. Yoksa cehennemde NEFSİNİZİN size olan zulmünü durduramazsınız.
Düşünsenize, bu dünyada AKLINIZDAN geçirdiğiniz KÖTÜLÜKLER, öbür tarafta karşınıza CANLANMIŞ olarak çıkacaklar ve size ZULMEDECEKLER.
Halbuki CENNETLİKLER, nefsini her TERBİYE ettiği an, AHİRETTEKİ kendi CENNETLERİNİ geliştiriyorlar.
İşte bu yüzden CEHENNEM NEFİSLER ALEMİ, CENNET RUHLAR ALEMİDİR.
Keşke İNSANİ olan NEFİSLERİMİZİ, İLAHİ olan RUHLARIMIZLA eğitebilsek.
BEN bilinci değil, BİZ bilincine ulaşabilsek. ZARURİ olarak ÖLÜMLE ALLAH'A dönmeden, İSTEKLİ olarak YAŞARKEN ALLAH'A dönebilsek.
NUR Suresi 23.Ayet: NAMUSLU, kötülüklerden habersiz mümin kadınlara ZİNA iftirasında bulunanlar, dünya ve ahirette LANETLENMİŞLERDİR. Onlar için büyük bir azap vardır.
Kuran-ı Kerim'de DÖVME yapanlar lanetlenmiştir DEMEZ, ama İFTİRA atanlar lanetlenmiştir.
DİLLERİNİZ söylemese bile, ALLAH kalplerinizden ve akıllarınızdan geçen İFTİRAYI bilir ve görür.
O yüzden LANETLENMEMEK için insanları ÖLÜMCÜL DIŞ GÖRÜNÜŞLERİ yüzünden İFTİRA kastedercesine ELEŞTİRMEYİN.
FESATLIK, TAKVANIZI ve İMANINIZI zedeler.
BAKARA Suresi 187.Ayet: Kadınlar sizin için ELBİSE (örtü), siz de onlar için ELBİSESİNİZ (örtüsünüz).
O halde, kadınınızın BAŞINI ÖRTÜP, kendi başınızı ÖRTMEZSENİZ; siz aynı zamanda KADININIZIN da ÖRTÜSÜ olduğunuz için, sizin başınız AÇIKSA, kadınınızın da başı KAPALIYSA bile AÇIK gibi sayılır.
Kadınınızın ÖRTÜNMESİ sizi de örter. Sizin ÖRTÜNMENİZ ise KADININIZI da örter.
YILDIZLARIN, TOPRAĞI ve ALEVİ yoktur. Onlar sadece FÜZYON TEPKİMESİ parlamasıdır. Yani gökyüzündeki ATOMLARDIR bir nevi YILDIZLAR.
ATOMUN toplam kütlesinin yüzde 99'u ATOMUN KATRİLYONDA BİR HACMİ olan ATOM ÇEKİRDEĞİNDE olduğu gibi, GÜNEŞ SİSTEMİNİN toplam kütlesinin yüzde 99'u GÜNEŞ'TEDİR.
KÜTLEYİ kazandıran şey, ENERJİNİN SIKIŞTIRILMASIDIR.
TÜM EVREN, YARATICININ sonsuzda biri parçasından biridir yani TÜM EVREN canlıdır.
ELEKTRONLAR, ATOM ÇEKİRDEĞİNİN etrafında SANİYEDE 7 KATRİLYON TUR atarlar. Demekki CANSIZ bildiğimiz herşey, insanlardan daha CANLI.
İKİ ATOMUN birbirine DOKUNMASI İMKANSIZ olmasına rağmen, KATILIĞI ve SOMUTLUĞU sağlayan şey, hem DOKUNUŞ hissi ALGIMIZ hem de bu AŞIRI HIZLI HAREKETTİR.
Aslında her AKIL, bize EMANET olarak verilmiş bir EVRENDİR. AKIL ve DÜŞÜNCELER de SOMUT ve GÖRÜLEBİLİR. Ama bizler ALGILAYAMIYORUZ.
GÖRÜNMEYEN diye bir AYRIM yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ vardır.
YILDIZLARIN, TOPRAĞI ve ALEVİ yoktur. Onlar sadece FÜZYON TEPKİMESİ parlamasıdır. Yani gökyüzündeki ATOMLARDIR bir nevi YILDIZLAR.
ATOMUN toplam kütlesinin yüzde 99'u ATOMUN KATRİLYONDA BİR HACMİ olan ATOM ÇEKİRDEĞİNDE olduğu gibi, GÜNEŞ SİSTEMİNİN toplam kütlesinin yüzde 99'u GÜNEŞ'TEDİR.
KÜTLEYİ kazandıran şey, ENERJİNİN SIKIŞTIRILMASIDIR.
TÜM EVREN, YARATICININ sonsuzda biri parçasından biridir yani TÜM EVREN canlıdır.
ELEKTRONLAR, ATOM ÇEKİRDEĞİNİN etrafında SANİYEDE 7 KATRİLYON TUR atarlar. Demekki CANSIZ bildiğimiz herşey, insanlardan daha CANLI.
İKİ ATOMUN birbirine DOKUNMASI İMKANSIZ olmasına rağmen, KATILIĞI ve SOMUTLUĞU sağlayan şey, hem DOKUNUŞ hissi ALGIMIZ hem de bu AŞIRI HIZLI HAREKETTİR.
Aslında her AKIL, bize EMANET olarak verilmiş bir EVRENDİR. AKIL ve DÜŞÜNCELER de SOMUT ve GÖRÜLEBİLİR. Ama bizler ALGILAYAMIYORUZ.
GÖRÜNMEYEN diye bir AYRIM yoktur, GÖREMEDİKLERİMİZ vardır.
KARE HIZININ diğer adı görsel sistem hızı yani beynin görüntüyü yakalama hızıdır.
KARE HIZI olarak, SİNEKLER insanlardan 4 kat hızlı, İNSANLAR ise deniz kaplumbağalarından 4 kat hızlıdır.
Yani ZAMANI, SİNEKLER insanlardan 4 kat yavaş hissediyor.
ZAMANDAN MUAF olan YARATICI ise, ZAMANI insanlardan TRİLYON kat daha hızlı hissedebiliyor.
EVRENİ başlangıçtan sonuna bir VİDEO yapsak, ve en yavaş canlıları bile IŞIK HIZINDA hızlandırsak, EVRENİN VİDEOSUNU minimum 6 GÜNE sıkıştırabiliriz.
ALLAH'IN sizinle KONUŞMASINI ister misiniz? Hiç kendi AYETLERİNİ anlamamış birine ALLAH seslenir mi?
Şimdi seslenecek olsa, sizin AYETLERİ anlamadığınız gibi, SESLENMESİNİ de anlamayacağınızı ÖNCEDEN bilmez mi?
O halde KURAN-I KERİM'İ okuyup tamamını ANLAMAMIŞ bir insana ALLAH seslense bile, o insan bunu anlamazki.
Hiç KULAKLARINI kapatıp KONUŞAN insan gördünüz mü? İşte onlar, ANLAMADAN OKUYANLAR gibidir.
Kuran-ı Kerim'in MEALLERİ kişiden kişiye göre DEĞİŞMEZ. Değişen sadece kişilerin VİCDANIDIR ve AKLIDIR.
HIRSIZLIK yapanın ELİNİ KESİN ayeti, hayatında KARINCA bile öldürememiş insana HIRSIZLIKTAN ELİNİ UZAKLAŞTIRIN anlamı verir, ALLAH'IN MERHAMETİNE inanmayan insana ise ELİNİ BEDENEN KESİN anlamı verir.
Kuran-ı Kerim'i, MANEVİYAT AĞIRLIKLI bir kitap olduğunu, AKILLARA ve KALPLERE hitap ettiğini bilerek okuyun.
ALLAH bedeninize aklınızdan daha çok önem verseydi; BEDENEN ölüp ÇÜRÜMEYİ değil, DELİLİĞİ yani AKLI kaybetmeyi ÖLÜM olarak bildirirdi.
AKLINIZI kullansaydınız, ŞÜKRETMENİZ gereken çok durum olduğunu anlardınız. FAKİR veya HASTA olduğunuz için ŞÜKREDERDİNİZ. Keşke hep SABIR ile İMTİHAN edilsek derdiniz.
O halde AKLINIZI kullanın ve MEALLERİN farklılığını kendinize BAHANE etmeyin. Kendi VİCDANINIZ nasılsa, AYETLERİ o şekilde anlarsınız. Yoksa daha henüz VİCDANINIZI tanımıyor musunuz veya OKUYUP TANIMAK işinize mi gelmiyor?
Büluğ çağına girişten ölüme kadarki aldığınız ve Allah'ı unutmadığınız her bir nefese, 1 DEĞERİ verelim. Aksi duruma 0 DEĞERİ verelim.
Bu dönemdeki Allah'ı unutmayarak aldığınız her nefesi, dünyada sizinle aynı vakitte Allah’ı unutmayarak alan insanların dünyadaki toplam insanlara oranına İNSAN ORANI diyelim.
Şimdi bu dönemdeki tüm 1 ve 0 değerlerini, o vakitlerdeki İNSAN ORANLARI ile çarpıp,nefes sayısı kadarki tüm değerleri toplayıp, tüm nefes sayımıza bölünce İMANINIZIN ORANI ile aynıdır.
Bu yüzden, özellikle çok az kişinin ALLAH'I hatırladığı SABAH NAMAZI vakitlerinde ALLAH'I sürekli hatırlayın.
Sizi sizden daha iyi tanıyan ve DÜŞÜNCELERİNİZİ görebilen ALLAH, İMANINIZIN YÜZDE KAÇ oranında olduğunu da GÖRÜR.
Örneğin, 2 MİLYAR saniyelik ömrünüzün KAÇ saniyesinde ALLAH'I ve AHİRETİ unutmadığınızı da GÖRÜR. Bu ORAN da neredeyse İMANINIZIN ORANI ile aynıdır.
Sizi sizden daha iyi tanıyan ve DÜŞÜNCELERİNİZİ görebilen ALLAH, İMANINIZIN YÜZDE KAÇ oranında olduğunu da GÖRÜR.
Düşüncelerinizi CÜMLE gibi SOMUT bir şekilde gören ALLAH, İMANINIZI da SOMUT bir ORGANINIZ gibi görür.
Uygulamak için karar verdiğiniz HER DÜŞÜNCE yani 2 MİLYAR saniyelik ömrünüzdeki yaklaşık 2 MİLYAR DÜŞÜNCE ve EYLEM, AHİRETTE adeta 1 MİLYON sayfalık bilgi içeren DNA gibi, AMEL DEFTERİNİZ olarak size verilir ve her düşünceniz AHİRETTE size ödül veya ceza verecek bir CANLIYA dönüşür.
ALLAH, 2 MİLYAR saniyelik ömrünüzün KAÇ saniyesinde ALLAH'I ve AHİRETİ unutmadığınızı da GÖRÜR. Bu ORAN da neredeyse İMANINIZIN ORANI ile aynıdır.
REENKARNASYON Sistemi, KURAN-I KERİM'E aykırıdır.
NEFSİN 7 MERTEBESİ için BİRDEN fazla DİRİLME, insanlar arası ADALETSİZLİKTİR. Çünkü PEYGAMBERLER ve gerçek imanlı insanlar TEK BİR ÖMÜRDE bu olgunlaşmaya ulaşırken, diğer insanlara bu İMKAN için onların TEKRAR DİRİLTİLMESİ, ADALETSİZLİKTİR.
SECDE Suresi 12.Ayet: O suçluların Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri ve “Rabbimiz! Gördük, duyduk; bizi DÜNYAYA GERİ GÖNDER de iyi işler yapalım; artık kesin olarak inananlarız!” diyecekleri zamanı bir görsen!
Sizi sizden daha iyi tanıyan ve DÜŞÜNCELERİNİZİ görebilen ALLAH, İMANINIZIN YÜZDE KAÇ oranında olduğunu da GÖRÜR.
Düşüncelerinizi CÜMLE gibi SOMUT bir şekilde gören ALLAH, İMANINIZI da SOMUT bir ORGANINIZ gibi görür.
Uygulamak için karar verdiğiniz HER DÜŞÜNCE yani 2 MİLYAR saniyelik ömrünüzdeki yaklaşık 2 MİLYAR DÜŞÜNCE ve EYLEM, AHİRETTE adeta 1 MİLYON sayfalık bilgi içeren DNA gibi, AMEL DEFTERİNİZ olarak size verilir ve her düşünceniz AHİRETTE size ödül veya ceza verecek bir CANLIYA dönüşür.
ALLAH, 2 MİLYAR saniyelik ömrünüzün KAÇ saniyesinde ALLAH'I ve AHİRETİ unutmadığınızı da GÖRÜR. Bu ORAN da neredeyse İMANINIZIN ORANI ile aynıdır.
İYİ İNSANI iyi yapan, hiçbir şeye karışmaması değil, GÖSTERİŞ yapmadan birçok KÖTÜLÜĞE rağmen birçok İYİLİK yapmasıdır.
ALLAH'I da SONSUZ FEDAKAR yapan, SEVGİSİNDEN dolayı tüm evreni yaratması ve herşeyi AYNI MANEVİ ÖZ ile fakat SONSUZ sayıda GEÇİCİ FARKLI görüntülerle yaratırken tüm yarattıklarına GÖSTERİŞSİZ GÖRMEDEN kendisini sevdirmesidir.
ALLAH isteseydi, size kendini gösterirdi ve bu kadar İŞARETE gerek kalmazdı, ama o zaman FEDAKARCA SEVMENİZİN manası kalmazdı, GERÇEKTEN SEVEN ile SEVMEYEN ayırt edilemezdi.
Ki zaten ALLAH'I görseydiniz, ALLAH'TAN başka hiçbir şeyi göremezdiniz, KENDİNİZİ bile.
Bu yüzden, ALLAH'I göremediğinizden dolayı VARSINIZ. Yani ALLAH'I görememeniz, yine ALLAH'IN SONSUZ MERHAMETİNDEN dolayıdır.
ALLAH bize ŞAH DAMARINDAN daha yakınken, BAŞKALARINDAN DUA istemek, APAÇIK ŞİRKTİR.
Kendi AKLIMIZ yok sanki ve ALLAH bize AKLIMIZDAN daha yakın değil sanki.
HOCALARDAN DUA istediğinizde, hem siz ALLAH'A ŞİRK koşmuş olursunuz, hem de O HOCALAR sizi uyarmayarak ŞİRK günahınıza ORTAK olmuş olurlar.
En güzel ve tek DUA, KURAN-I KERİM'DİR.
SADAKA vaciptir, ZEKAT farzdır.
ZEKATINI vermeden SADAKA ile kendini avutan CİMRİLER, bir nevi NAMAZIN FARZLARINI kılmadan VACİPLERİNİ kılıyorlar.
ALLAH, GÖSTERİŞİ SEVMEZ. Aynı şekilde, NUR Suresi 31.Ayette özellikle 'BAŞÖRTÜSÜ TAKSINLAR' demiyor, 'BAŞÖRTÜLERİNİ YAKALARININ ÜSTÜNDEN GÖĞÜSLERİNİN ÜSTÜNE SALSINLAR' deniyor.
MAUN SURESİ: Dini (hesap gününü) yalanlayanı gördün mü? İşte o, YETİMİ itip kakandır. YOKSULU doyurmaya teşvik etmez. Yazıklar olsun o NAMAZ KILANLARA (ibadet ettiğini sananlara). Ki onlar (yaptıklarını sandıkları) NAMAZLARINDAN (ibadetlerinden) habersiz olanlardır. Onlar GÖSTERİŞ yapanlardır. En ufak yardıma bile ENGEL olurlar.
BAKARA Suresi 280.Ayet: BORÇLU dardaysa eli genişleyinceye kadar ona zaman vermek gerekir. Bilirseniz alacağınızı BAĞIŞLAMANIZ sizin için hayırlı olandır.
Lütfen en azından 1 kere ANLAYARAK OKUYUN lütfen KURAN-I KERİM'İ.
AHİRETTE esas sorguya çekileceğiniz kitap KURAN-I KERİM.
ALLAH bize ŞAH DAMARINDAN daha yakınken, BAŞKALARINDAN DUA istemek, APAÇIK ŞİRKTİR.
Kendi AKLIMIZ yok sanki ve ALLAH bize AKLIMIZDAN daha yakın değil sanki.
HOCALARDAN DUA istediğinizde, hem siz ALLAH'A ŞİRK koşmuş olursunuz, hem de O HOCALAR sizi uyarmayarak ŞİRK günahınıza ORTAK olmuş olurlar.
En güzel ve tek DUA, KURAN-I KERİM'DİR.
ALLAH herkese AYNI uzaklıktadır. Bizler UZAK görürüz kendimizden. AKILLI olsaydık, kafamızı SECDEDEN ayırmazdık. Kendimiz SECDEYE varırdık, başkalarından bizim için SECDEYE varmasını istemezdik.
AFRİKADAKİ AÇLARIN kollarında BİLEZİK yokken, nedir bu ALTIN BİRİKTİRME MERAKI. ALLAH'A mi GÜVENMİYORSUNUZ yada AHIRETE mi inanmıyorsunuz? Kazık mı çakacağınızı düşünüyorsunuz DÜNYAYA.
AFRİKADAKİ AÇLARIN kollarında BİLEZİK yokken, nedir bu ALTIN BİRİKTİRME MERAKI. ALLAH'A mi GÜVENMİYORSUNUZ yada AHIRETE mi inanmıyorsunuz? Kazık mı çakacağınızı düşünüyorsunuz DÜNYAYA.
Bırakın kardeşim ATATÜRK ile uğraşmayı. ATATÜRK, KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK okudu ve belki de bilemezsiniz TÖVBE ederek VEFAT etti.
Sizler, başkalarıyla uğraşmayı bırakın ve en azından 1 kere KURAN-I KERİM'I ANLAYARAK okuyun da, 1000 de 1 ORANIN içine yani 80 BİN kişinin içine girin. AHİRETTE esas sorguya çekileceğiniz kitap KURAN-I KERİM.
Ülkemizin YÜZDE 1'i yani 800 BİN kişi KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK okumuş.
Onlardan da ONDA 1'i yani sadece 80 BİN kişi OKUDUĞUNU ANLAMIŞTIR yani HİKAYE KİTABI gibi değil, YAŞAYARAK ANLAMIŞTIR.
PEYGAMBERİMİZ HADİSİNDE her 1000 kişiden 1 kişinin CENNETLİK olduğunu buyurmuş. Hakikaten de öyle. 80 MİLYON nüfusta sadece 80 BİN kişi Kuran-ı Kerim'i YAŞIYOR ve ANLAYARAK OKUMUŞ.
Başkaları için dua edebilirsiniz, buna ŞEFAAT denir ve ŞEFAAT sadece DÜNYADA olacaktır. Ancak başkalarından DUA veya KARŞILIK bekleyerek DUA edersek, duamız SAMİMİ ve MENFAATSİZ olmaz.
ALLAH herkese AYNI uzaklıktadır. Bizler UZAK görürüz kendimizden. AKILLI olsaydık, kafamızı SECDEDEN ayırmazdık. Kendimiz SECDEYE varırdık, başkalarından bizim için SECDEYE varmasını istemezdik.
ALLAH bize ŞAH DAMARINDAN daha yakınken, BAŞKALARINDAN DUA istemek, APAÇIK ŞİRKTİR.
Kendi AKLIMIZ yok sanki ve ALLAH bize AKLIMIZDAN daha yakın değil sanki.
HOCALARDAN DUA istediğinizde, hem siz ALLAH'A ŞİRK koşmuş olursunuz, hem de O HOCALAR sizi uyarmayarak ŞİRK günahınıza ORTAK olmuş olurlar.
En güzel ve tek DUA, KURAN-I KERİM'DİR.
Lütfen en azından 1 kere KURAN-I KERİM'I ANLAYARAK okuyun da, 1000 de 1 ORANIN içine yani 80 BİN kişinin içine girin. AHİRETTE esas sorguya çekileceğiniz kitap KURAN-I KERİM.
Ülkemizin YÜZDE 1'i yani 800 BİN kişi KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK okumuş.
Onlardan da ONDA 1'i yani sadece 80 BİN kişi OKUDUĞUNU ANLAMIŞTIR yani HİKAYE KİTABI gibi değil, YAŞAYARAK ANLAMIŞTIR.
PEYGAMBERİMİZ HADİSİNDE her 1000 kişiden 1 kişinin CENNETLİK olduğunu buyurmuş. Hakikaten de öyle. 80 MİLYON nüfusta sadece 80 BİN kişi Kuran-ı Kerim'i YAŞIYOR ve ANLAYARAK OKUMUŞ.
PEYGAMBERİMİZE İFTİRA atmaya hiç utanmamışlar. AHİRETTE nasıl yüzüne bakacaklar PEYGAMBERİMİZİN söylemediği bu HADİSLERİ yanlış aktaranlar? Alttaki SAHİH OLMAYAN yani KURAN-I KERİM'E UYMAYAN hadislerde FIKIH ilmi NAMAZDAN daha değerli görülmüş, SIRF insanlar KURAN-I KERİM'İ anlayarak okumasınlar ve TEFSİRE yönelsinler diye. Bu sayede CEMAATLERİNİ kendi bakış açılarıyla toplamış, insanların AKILLARINI küçük gören ve ALLAH ile kulu arasına girmeye çalışan FIKIH HOCALARI.
Hırsızın eli, ÇEYREK ALTIN ve daha fazla çalarsa ancak o zaman kesilir. [Buhârî]
Sizden öncekileri helâk eden günah şu idi: Onlar, mevki sahibi biri HIRSIZLIK edince, ceza vermezler, zayıf biri hırsızlık edince, ona ceza verirlerdi. Allah’a yemin ederim ki, kızım FATIMA hırsızlık yapsaydı, onun da, elini keserdim. [Müslim]
PEYGAMBERİMİZ Hadis-i şeriflerde,
Benden sonra peygamber gelseydi, ÖMER peygamber olurdu,
OSMAN'IN şefaatiyle, cehennemlik 70 BİN kişi, SORGUSUZ Cennete girecek ve
'Ben ilmin şehriyim, ALİ de kapısıdır' buyurdu.
İbadetlerin en kıymetlisi FIKHI öğrenmek ve öğretmektir. [İbni Abdilberr]
Her şeyin dayandığı direk vardır. Dinin temel direği, FIKIH ilmidir. [Beyheki]
Âlimlerin en hayırlısı FIKIH âlimleridir. [Maverdi]
Allah, iyilik vermek istediği kimseyi FIKIH âlimi yapar. [Buhari]
İbadet için FIKIH kâfidir. [Beyheki]
İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki:
Kur’an-ı kerim tercümesini, Kur’an-ı kerim yerine okumak HARAMDIR. [Fetava-i fıkhiyye s. 37]
Siz eşinizin, eşiniz de sizin NAMUSUNUZ değil mi?
BAKARA Suresi 187.Ayet: Kadınlar sizin için ELBİSE (örtü), siz de onlar için ELBİSESİNİZ (örtüsünüz).
O halde, kadınınızın BAŞINI ÖRTÜP, kendi başınızı ÖRTMEZSENİZ; siz aynı zamanda KADININIZIN da ÖRTÜSÜ olduğunuz için, sizin başınız AÇIKSA, kadınınızın da başı KAPALIYSA bile AÇIK gibi sayılır.
Kadınınızın ÖRTÜNMESİ sizi de örter. Sizin ÖRTÜNMENİZ ise KADININIZI da örter.
Yani NAMUS istiyorsanız, önce sizin GÖZÜNÜZ dışarıda olmayacak.
ALLAH sizin kendinize KÖTÜLÜK olarak gördüğünüz ELİNİZDE OLMAYAN bazı sebepleri, direk TEVBE ETMİŞSİNİZ gibi kabul eder.
BAKARA Suresi 187.Ayet: ORUÇ gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar sizin için ELBİSE (örtü), siz de onlar için ELBİSESİNİZ (örtüsünüz).
Allah sizin kendinize KÖTÜLÜK ettiğinizi bilmektedir; bu nedenledir ki TEVBENİZİ KABUL edip sizi bağışladı. Artık hanımlarınıza yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazdıklarını (neslinizi) isteyin!
TAN yerinin BEYAZ İPLİĞİ (aydınlığı), (gecenin) SİYAH İPLİĞİNDEN (karanlığından) size göre tamamen AYIRT edilinceye kadar yiyin, için; sonra da geceye kadar orucu tamamlayın!
MÜZZEMMİL Suresi 20.Ayet: Şüphesiz ki Rabbin, senin ve beraberinde bulunan bir grubun gecenin ÜÇTE İKİSİNDEN daha az bir kısmında, yarısında ve üçte birinde kalkmakta olduğunu biliyor. Allah gecenin ve gündüzün ÖLÇÜSÜNÜ belirler. O, sizin bunu tamamen SAYAMAYACAĞINIZI bilmiş ve bunun için TEVBENİZİ KABUL etmiştir.
Yani tutamadığınız NAMAZLARI hesaplayamayacağınızı bilen ALLAH, bunları TOPLAYIP KAZASINI kılmanız yerine, direk TEVBENİZİ KABUL etmiştir. KURAN-I KERİM'DE zaten KAZA NAMAZI ibaresi geçmez. NAMAZLARI kaçırmadan, VAKTİNDE KILINIZ.
İbadetlerini CENNETİN VAR olduğunu düşünerek GARANTİYE alanlar,
ŞEFAATİN YOK olduğunu düşünerek NEDEN TEDBİR almazlar?
AKILLI olsaydık, kafamızı SECDEDEN ayırmazdık. Kendimiz SECDEYE varırdık, başkalarından bizim için SECDEYE varmasını istemezdik.
PEYGAMBERİMİZ ŞEFAAT edecek diye (menfaat için) SALAVAT getirenler, malvarlıkları üzerinde YETİMLERİN ve YOKSULLARIN hakları olmasına rağmen ZEKAT vermezler.
Başkalarından DUA veya KARŞILIK bekleyerek DUA edersek, duamız SAMİMİ ve MENFAATSİZ olmaz.
AKILLI olsaydık, kendimiz NAMAZ kılardık, başkalarından bizim hayrımıza NAMAZ kılmasını istemezdik.
KIZINA 'Ey FATIMA, seni ben bile KURTARAMAM' diyen PEYGAMBERİMİZİN ŞEFAAT ile ilgili HADİSLERİNİN SAHİH HADİSLER olamayacağını ve Peygamberimize İFTİRA olabileceğini neden düşünmezsiniz? AHİRETTE, PEYGAMBERİMİZİN YÜZÜNE nasıl bakacaksınız?
ALLAH ZULMETMEZ, nefisler zulmedecek.
Bu dünyada NEFSİNİ TERBİYE etmeyip, nefsine ve NEFİSLERE zulmedenler, CEHENNEMDE nefislerin zulmüne uğrayacaklar.
İnsan AHLAKLI olsa bile, EV SAHİBİNE inanmadığını söylerse, O EVE giremez. CENNET de bir nevi ALLAH'IN EVİDİR. CEHENNEM ise O EVİN DIŞIDIR, nefislerin SAHİBİNE ZULÜM için serbest bırakıldığı SOKAKLAR gibi.
Şimdi SOKAKLARIN KADERİNE bıraktığınız ÇOCUKLARIN NEFİSLERİ, bunu YAŞATANLARA ve SEBEP olanlara CEHENNEMDE AYNISINI yapacak.
ÇOK NANKÖR ve AKILSIZSIN İNSANOĞLU. YAŞATTIKLARININ yanına KAR KALACAĞINI zannedecek kadar AKILSIZSIN. Sen mi EMANET ettin kendine O NEFSİNİ? Sen mi YARATTIN kendini?
MUSKADAN veya CEVŞENDEN ümit beklemek, ANLAMADAN ARAPÇA'DAN ümit beklemek ile ve ARAPÇA HER HARFE SEVAP yazılır demek ile aynı GÖSTERİŞ ZİHNİYETİDİR.
Bunlar tıpkı EVİNİN duvarına KURAN-I KERİM asıp, Kuran-ı Kerim'i en azından 1 kere bile ANLAYARAK okumamakla AYNIDIR.
Ve ABDESTSİZ Kuran-ı Kerim ele alınmaz deyip, Kuran-ı Kerim'in KİTAP KAPAĞINA saygı gösterip, içinde yazan ayetleri ANLAYARAK 1 defa bile okumamakla AYNIDIR. Sanki insanlar AYETLERİ hep ABDESTLİ düşünüyorlar BEYİNLERİNDE?
Bu zihniyetler CEP TELEFONLARINA Kuran-ı Kerim uygulaması indirdilerse, o zaman TELEFONLARINI da ellerine hep ABDESTLİ alsınlar.
Kendinizi kandırabilirsiniz ama ALLAH'I kandıramazsınız.
CENNETİNİZİ İHTİMALLERE bırakmayın.
Neden ŞEFAAT YOKMUŞ gibi TEDBİR alıp İBADET etmiyorsunuz?
ATEİST biriyle tartışırken 'CENNET için yaşamak, AMAÇSIZ yaşamaktan daha KARLI' diyorsunuz.
Ama AHİRETTEKİ yaşamınızı, birkaç KİŞİNİN ŞEFAAT etme İHTİMALİNE bırakıp, NAMAZ kılmamak için kendinizi AVUTACAK bahaneler arıyorsunuz.
AKLINIZI kullansaydınız, NAMAZ kılmadan geçirdiğiniz vakit olmazdı, SİZİN HAYRINIZA başka insanlardan NAMAZ kılmalarını beklemezdiniz.
KARŞILIK bekleyerek, ŞEFAAT için SALAVAT getirmezdiniz, MENFAATSİZCE SALAVAT getirirsiniz. ŞEFAAT YOKMUŞ gibi TEDBİR alıp İBADET ederdiniz.
CENNETİNİZİ İHTİMALLERE bırakmazdınız.
AYNI cinse İLGİ duymak farklı birşey, SAPIKÇA eylemler farklı birşey. NEFSİNİZE sahip çıkacaksınız. NEFSİNE sahip çıkmak, insanın İMTİHANIDIR. Eğer ilgi duyduğunuz cins, HEP kendi cinsinle AYNI ise, hayatın boyunca BİRLİKTELİK yasamayacaksınız o ilgi duyduklarınızla.
Bu şuna benzer. FAKİR olarak doğup, ZENGİNLERE özenenlere. Fakir olarak doğup, fakir olarak ölebilirsin. İllaki tipini ZENGİNE benzetmeye gerek yok. Aklının ZENGİNLİĞİNE güven.
NEFSİ kontrol edebilmenin AHİRETTEKİ ZENGİNLİĞİNİ keşke şimdiden anlayabilseydiniz. Bu dünya hayat boyu bir İMTİHAN. Varsa GÜNAHLAR; TÖVBE edin, PİŞMANLIK duyun ve tekrar geri dönmeyin o NEFSİN sizi KÜÇÜLTEN isteklerine.
ALLAH'I GÖRMEK istiyorsanız, O'nu zekatını vermemiş ZENGİNLERİN yani CİMRİLERİN yanında değil; YOKSULLARIN yani ASGARİ ÜCRETLE çalışanların ve KONUŞAMAYAN veya GÖREMEYEN kullarının yanında arayınız.
Ki zaten cimri zenginler servetinin ALLAH'TAN geldiğine inanmazlar.
YOKSULLAR ve engeli bulunan kullar ise, daima ŞÜKRETMEK için bir güzellik görmeye çalışırlar.
Bu yüzden zenginlerin AKLI TEMBEL, fakirlerin ise AKLI UYANIKTIR.
CENNETİNİZİ İHTİMALLERE bırakmayın.
Neden ŞEFAAT YOKMUŞ gibi TEDBİR alıp İBADET etmiyorsunuz?
ATEİST biriyle tartışırken 'CENNET için yaşamak, AMAÇSIZ yaşamaktan daha KARLI' diyorsunuz.
Ama AHİRETTEKİ yaşamınızı, birkaç KİŞİNİN ŞEFAAT etme İHTİMALİNE bırakıp, NAMAZ kılmamak için kendinizi AVUTACAK bahaneler arıyorsunuz.
AKLINIZI kullansaydınız, NAMAZ kılmadan geçirdiğiniz vakit olmazdı, SİZİN HAYRINIZA başka insanlardan NAMAZ kılmalarını beklemezdiniz.
KARŞILIK bekleyerek, ŞEFAAT için SALAVAT getirmezdiniz, MENFAATSİZCE SALAVAT getirirsiniz. ŞEFAAT YOKMUŞ gibi TEDBİR alıp İBADET ederdiniz.
CENNETİNİZİ İHTİMALLERE bırakmazdınız.
Ki zaten, CENNET için değil, ALLAH'IN RIZASI için ibadet edin.
Lütfen en azından 1 kere ANLAYARAK OKUYUN lütfen KURAN-I KERİM'İ. AHİRETTE esas sorguya çekileceğiniz kitap KURAN-I KERİM.
PEYGAMBERİMİZE İFTİRA atmaktan hiç mi utanmayacaksınız? PEYGAMBERİMİZİN YÜZÜNE nasıl bakacaksınız?
SAHİH HADİS demek, KURAN-I KERİM'deki ayetleri TEZAT olmayacak şekilde TAMAMLAYAN HADİS demektir.
Dolayısıyla KURAN-I KERİM'DE yazmayan bir hususun HADİSİ, yanlış aktarılmış UYDURMA bir HADİSTİR.
Ve HADİSLERİN neredeyse YÜZDE 50'si SAHİH ve yüzde 50'si UYDURMADIR.
HADİSİN doğru olup olmadığını KURAN-I KERİM'E UYGUNLUĞU ile TEYİT edebilirsiniz.
Lütfen en azından 1 kere ANLAYARAK OKUYUN lütfen KURAN-I KERİM'İ. AHİRETTE esas sorguya çekileceğiniz kitap KURAN-I KERİM.
Kuran-ı Kerim'de ALLAH, TEK EŞLİLİĞİ bildirir.
NİSA Suresi 3.Ayette, EĞER KORKAKSANIZ, birden fazla KADINLA evlenebilirsiniz der.
Bu ayette, KORKAK değilseniz YETİM veya YOKSUL bir KADINA KARŞILIKSIZ yardım edersiniz demiştir ALLAH bir nevi.
Peygamberimizin vefatından 3 YIL ÖNCE inen bu ayet üzerine, PEYGAMBERİMİZ artık evlenmemiştir.
CEHENNEME gideceklerin EN FAZLA ortak günahı, ZEKAT VERMEMEKTİR.
Ancak bu cümle, ZEKAT VERMEYENLER cehenneme gidecek demek değildir.
DÜNYADA en fazla insan tarafından işlenen günah, ZEKAT VERMEMEKTİR.
EN AZ insan tarafından yerine getirilen ibadet ise, ZEKATI hakkıyla VERMEKTİR.
Erkek ve kadının EVLİLİK DIŞI ve ŞEHVETLİ tüm BEDENSEL TEMASLARI, ZİNADIR.
Sizlerin SAÇ kadar MAHREM olduğunu düşünmediğiniz DUDAKLARA temas ZİNA olabilecekken, SAÇA temas ŞEHVET amaçlı olmayabilir.
Yoksa KADININ SAÇINA değdiğinizde FİİLİ ZİNA, KADININ SAÇINI gördüğünüzde GÖZ ZİNASI mı işlemiş oluyorsunuz?
Keşke GÖZ ve DUDAĞIN, SAÇTAN daha MAHREM olduğunu ANLASANIZ.
EŞİNİ ALDATAN kişi MÜŞRİKTİR der RABBİMİZ Kuran-ı Kerim'de.
ZİNA eden kişi MÜŞRİKTİR.
NUR Suresi 3.Ayet: ZİNA eden erkek, ZİNA eden veya MÜŞRİK bir kadından başkası ile evlenemez; ZİNA eden kadınla da ancak ZİNA eden veya MÜŞRİK erkek evlenebilir. Bu, müminlere HARAM kılınmıştır.
Yani NAMUSLU bir kadın SADECE NAMUSLU bir erkek ile evlenebilir. Aksi durum HARAMDIR.
ZİNA, NİKAHIN ŞİRKİDİR. Eşini aldatan kişi, eşine ORTAK KOŞMUŞ yani eşine ŞİRK KOŞMUŞ olur.
ŞİRK sadece PUTA TAPMAK değildir.
İNTİHAR da ŞİRKTİR çünkü TÖVBESİ olamaz ve Allah’tan UMUDU kesmiş olursunuz.
İNTİHAR eden kişi, PUTA TAPMIŞ değildir ama Allah’a ŞİRK KOŞMUŞ olur.
YUSUF Suresi 106.Ayet: Onların çoğu ŞİRK koşarak ALLAH'A iman ederler.
Bu ayete göre, kendini İMANLI zannedenlerin çoğu ŞİRK içinde olduğunun FARKINDA bile değildir.
Demekki ŞİRK demek, SADECE PUTA TAPMAK değildir. Öyle olsaydı, AYETTE onların çoğu ŞİRK koşarak İMAN ederler demezdi.
Çünkü günümüzde TAŞTAN PUTLARA TAPAN kişilerin sayısı, TAŞTAN PUTLARA TAPMAYANLARDAN çoğunlukta değildir.
Ama ŞİRK koşanlar, ŞİRK koşmayanlardan ÇOĞUNLUKTADIR.
ÜVEYSLER, insanlara ÜVEYS ZİKRİNİ değil, KURAN-I KERİM'İ okumayı TAVSİYE etsinler.
Ahirette ALLAH'A, Kuran-ı Kerim yerine ÜVEYS ZİKRİ mi TAVSİYE ettik diyeceksiniz?
ALLAH'I zikretmenin EN SAMİMİ şekli, Kuran-ı Kerim'i ANLAYARAK OKUMAKTIR.
Kuran-ı Kerim'i en azından 1 kere bile ANLAYARAK OKUMAYAN kişi, hayatında hiç ALLAH'I ZİKRETMİŞ sayılmaz.
TEK DUA, Kuran-ı Kerim'dir ve en güzel duadır.
ANKEBUT Suresi 45.Ayet: Sana vahyedilen KİTABI okuyup aktar ve NAMAZI kıl! Şüphesiz ki NAMAZ, çirkinlikten ve kötülükten alıkoyar. ALLAH'I ANMAK, elbette ibadetlerin EN BÜYÜĞÜDÜR. Allah yaptıklarınızı bilir.
Bu ayette, ALLAH'I ANMANIN aslında KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK OKUMAK olduğu ve NAMAZDAN bile büyük, EN BÜYÜK ibadet olduğu anlatılmaktadır.
ENBİYA Suresi 50.Ayet: KUR'AN, bizim indirdiğimiz BEREKET kaynağı bir ZİKİRDİR.
ÜVEYSLER, insanlara ÜVEYS ZİKRİNİ değil, KURAN-I KERİM'İ okumayı TAVSİYE etsinler.
Ahirette ALLAH'A, Kuran-ı Kerim yerine ÜVEYS ZİKRİ mi TAVSİYE ettik diyeceksiniz?
DİNİMİZ sadece İSLAMDIR. Hz.Ademden beri tek ismi vardır İSLAM diye geçer Kuran-ı Kerim'de ÜVEYSLİK GEÇMEZ. Ayrıca uyumadan önce ÜVEYS ZİKRİ değil KURAN-I KERİM okuyun Ey Müslüman Kardeşlerim. Sizin için daha yararlı olacaktır DENEMEDIGINIZ için bilemezsiniz.
Sadece ÜVEYSLER mi ALLAH'I ZİKREDİYOR? O kadar SAPLANTILI kalmışsınız ki ÜVEYSLİĞE. Sanki o grubu ALLAH'A ORTAK KOŞACAKSINIZ gibi geliyor.
ÜVEYSLİĞİ İSLAM'A ORTAK KOŞMAYIN. ÜVEYSLİK, İSLAM'DAN daha büyük değildir.
Bu ÜVEYSLİK ZİKRİ insanları TEMBELLİĞE alıştırır. Zaten KURAN-I KERİM'İ okuyan 100 bin kişi çıkmıyor ülkemizde. İyice onları da KURAN-I KERİM'İ okumayı TAVSİYE etmek yerine tembelliklerine tembellik katacaksınız. YA KARDEŞİM her gün ÜVEYS ZİKRİ çekmek yerine her gün KURAN-I KERİM'İ ayet ayet okusan iyi olmaz mı? Bu kadar mı ÜŞENGEÇSİNİZ ey insanlar?
ÜVEYSLİK ile ilgili KURAN-I KERİM'DE geçen bir AYETİ yazabilir misiniz bana? YAZAMAZSINIZ YOK çünkü. KURAN-I KERİM'İ ESAS REHBER almayan ve SIRLI DUALARI savunan bir ÜFÜRÜKÇÜDEN ne farkınız var ÜVEYS kardeşlerim.
Peygamberimizin SÜNNETİNİ yapınca 100 ŞEHİT SEVABI verilir hadisi, SAHİH HADİS değildir. Kuran-ı Kerim'deki ŞEHİTLİK kavramını bile anlamamışsınız. Ve bu hadise SAHİH diyerek ve 100 ŞEHİT SEVABI diyerek ŞEHİTLERİ küçümsüyorsunuz ve PEYGAMBERİMİZE İFTİRA atıyorsunuz. Dinimizi HURAFELERDEN arındırmak yerine ŞARLATANLARIN ekmeğine yağ sürüyorsunuz.
Ahirette PEYGAMBERİMİZE İFTİRA atmaktan hiç mi utanmayacaksınız? PEYGAMBERİMİZİN YÜZÜNE nasıl bakacaksınız?
SAHİH HADİS demek, KURAN-I KERİM'deki ayetleri TEZAT olmayacak şekilde TAMAMLAYAN HADİS demektir.
Dolayısıyla KURAN-I KERİM'DE yazmayan bir hususun HADİSİ, yanlış aktarılmış UYDURMA bir HADİSTİR.
Ve HADİSLERİN neredeyse YÜZDE 50'si SAHİH ve yüzde 50'si UYDURMADIR.
HADİSİN doğru olup olmadığını KURAN-I KERİM'E UYGUNLUĞU ile TEYİT edebilirsiniz.
Lütfen en azından 1 kere ANLAYARAK OKUYUN lütfen KURAN-I KERİM'İ. AHİRETTE esas sorguya çekileceğiniz kitap KURAN-I KERİM.
SALAT, FARZDIR yani ALLAH'IN EMRİDİR. NAMAZ yani SALATIN ŞEKLİ ise SÜNNETTİR. SALATA sadece NAMAZ derseniz FARZI ANLAMAMIŞ olursunuz, SALAT NAMAZ değildir derseniz SÜNNETİ ANLAMAMIŞ olursunuz.
Amacım ÜVEYSLİĞİ yoketmek değil. İçinde EN AZ HURAFE olan bu grubu, az sayıda olan hurefelerinden de temizlemek. Bu hurafeler olduğu sürece, 1000 NAS Suresi ile BÜYÜ BOZULUR diyen ŞARLATANLARIN ekmeğine FARKINDA OLMADAN yağ sürüyorsunuz.
İnsanlara İSLAM DİNİNİ tavsiye edin, ÜVEYSLİĞİ değil.
İnsanlara KURAN-I KERİM'İ tavsiye edin, AŞKI UVEYSİ kitaplarını değil.
İnsanları ALLAH YOLUNA davet edin, bir GRUBA veya ÜVEYS ZİKRİNE değil.
ALLAH'A Ahirette, 'İlk başta ÜVEYS ZİKRİNE davet ettik, ilk başta KURAN-I KERİM'E tavsiye etmedik.' mi diyeceksiniz?
Ben eskiden HANEFİ mezhebindenim diyordum. Şimdi İSLAM dinindeyim diyorum. Neden insanlar SINIF veya MEZHEP oluşturma peşindeler? Neden bir zikire ÖZEL İSİM verme çabasındalar? ZİKİR olarak KURAN-I KERİM, GRUP olarak İSLAM DİNİ yetmiyor mu?
Sizden ve benden daha AKILLI ve daha AHLAKLI olan PEYGAMBERLER, hiçbir zaman SAYI BİLDİRMEZ. Her gün 100 defa TÖVBE ediyorum DEMEZ. Bu hadisin SAHİH HADİS olduğuna nasıl inanırsınız? PEYGAMBERLER, 'Her günahtan sonra ÇOKÇA TÖVBE edin ve ÇOKÇA DUA edin ve HER AN ALLAH'I ZİKREDİN' derler.
Peygamberlikten sonra ŞEHİTLİK makamı gelir. ÜVEYSLERE 100 ŞEHİT sevabı veriliyorsa, o 2 makamın arasında ÜVEYSLER mi var?
Mucizelerin ÜVEYS ZİKRİ sayesinde olduğunu sanıyorsunuz, halbuki KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK okumanız getirdi o mucizeleri.
KURAN-I KERİM'İ küçümsemeyin. KURAN-I KERİM, AŞKI UVEYSİ kitaplarından çok daha KUTSALDIR ve çok daha fazla mucize içerir. Kolay bitecek bir kitap değildir. Kimi insan anlamak için 10-20 yılını verir.
İSTATİSTİKLERE bakın. 80 milyon nüfuslu ülkemizde 100 bin kişi bile okumamış KURAN-I KERİM'İ. Hayatında 400-500 kitap okuyorlar ama KURAN-I KERİM'İ okumaya ÜŞENİYORLAR ve kulaklarına AĞIR geliyor çoğunun yani İŞLERİNE GELMİYOR.
Yarın ölmeyeceğinin GARANTİSİ var mı? Eee o zaman neden ÜVEYS ZİKİRLERİNİ kaçırmıyorsun da, KURAN-I KERİM'İ okumayı durmadan ERTELİYORSUN?
Sizler sadece SOFRAYA oturduğunuzda mı ELHAMDÜLİLLAH dersiniz yoksa HER NEFES alışınızda ve AĞZINIZA her YEMEK KAŞIĞI yemek gidişinde mi?
TÖVBE etmek, sadece 100 defa TÖVBE ESTAĞFURULLAH demek değildir. Zaten TÖVBE sadece DİLLE yapılmaz. PİŞMANLIK ve o günaha bir daha dönmemekle olur.
YKS sınavına çalışırken, her gün AYNI KONUYU mu çalışıyorsunuz veya her gün aynı konuyu FARKLI DİLLERLE mi çalışıyorsunuz? Hergün AYNI ZİKİRLER yerine farklı farklı SURELERİ okuyup öğrenmeniz daha HAYIRLI olmaz mı? Bu durum, 100 kere ŞU ZİKRİ çekersen CENNETE gidersin veya GÜNAHLARIN AFFOLUR demek ile aynı değil midir? Halbuki KURAN-I KERİM'DE günahların affının tek şartı TÖVBE etmektir.
KURAN-I KERİM, başlı başına TEK ZİKİRDİR ve TEK DUADIR.
Kuran-ı Kerim'de MEHDİ hakkında hiçbir ayet yokken, siz MEHDİ GELECEK diyorsunuz.
Keşke ilk tanıştığınız insanlara ilk tavsiyeleriniz KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK OKUYUN demek olsa, keşke sadece buna yoğunlaşsanız. Çünkü ÇOĞU İNSAN bırakın okumayı, SAYFASINI bile açmadı. Keşke HOCALAR şifa için sadece KURAN-I KERİM'İ OKUMAYI tavsiye etseler. Keşke hiçbir ZİKRİ ve hiçbir kitabı KURAN-I KERİM'E, hiçbir grubu İSLAM DİNİNE ve hiçbir YOLU ALLAH'IN YOLUNA ortak koşmasalar.
ALLAH, AHİRETTE AŞKI UVEYSİ kitaplarını bitirdin mi diye sormayacak. KURAN-I KERİM'İ okuyup bitirip hayatına UYGULADIN MI diye soracak.
'ÜVEYSLİĞİ RABBİM ifşa etti, kulu MUHARREM sebep eyledi' sözü, nasıl bir sözdür? PEYGAMBERİMİZDEN daha mı ÜSTÜN bu kişi?
ALLAH, GÖSTERİŞİ SEVMEZ. Aynı şekilde, NUR Suresi 31.Ayette özellikle 'BAŞÖRTÜSÜ TAKSINLAR' demiyor, 'BAŞÖRTÜLERİNİ YAKALARININ ÜSTÜNDEN GÖĞÜSLERİNİN ÜSTÜNE SALSINLAR' deniyor.
MAUN SURESİ: Dini (hesap gününü) yalanlayanı gördün mü? İşte o, YETİMİ itip kakandır. YOKSULU doyurmaya teşvik etmez. Yazıklar olsun o NAMAZ KILANLARA (ibadet ettiğini sananlara). Ki onlar (yaptıklarını sandıkları) NAMAZLARINDAN (ibadetlerinden) habersiz olanlardır. Onlar GÖSTERİŞ yapanlardır. En ufak yardıma bile ENGEL olurlar.
NAMAZI anlamadan gösterişen kılarsanız sizi kötülüklerden ALIKOYMAZ. Namazı, ANLAYARAK ve hayatınıza uygulayarak kılarsanız, sizi kötülüklerden ALIKOYAR. Namazı anlamak da, namazda okuduğunuz SURELERİ yani KURAN-I KERİM'İ anlamak ile olur. KURAN AHLAKI ile yaşayabilmek için, önce Kuran-ı Kerim'i ANLAYARAK okumak gerekir.
MAUN Suresi, AHLAKSIZ olup da İBADET edenlerle ilgili şöyle der: 'Dini yalanlayanı gördün mü? İşte odur YETİMİ İTİP KAKAN. Yoksulu doyurmaya teşvik etmeyen. Yazıklar olsun o NAMAZ KILANLARA (o musallilere) ki, onlar namazlarından gaflet içindedirler! Onlar gösteriş yaparlar. Ve onlar ufacık bir YARDIMA BİLE ENGEL olurlar.”
ANKEBUT Suresi 45.Ayet: 'Sana vahyedilen Kitabı [tilavet]* et (okuyup aktar) ve namazı kıl! Şüphesiz ki NAMAZ, ÇİRKİNLİKTEN ve KÖTÜLÜKTEN ALIKOYAR.* Allah’ı anmak* elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.'
İBRAHİM Suresi 4.Ayet: '(Allah’ın emirlerini) onlara AÇIKLASIN diye HER ELÇİYİ yalnız kendi KAVMİNİN diliyle gönderdik.'
NİSA Suresi 82.Ayet: 'Onlar Kur’an’ı İYİCE DÜŞÜNMÜYORLAR mı?* O, Allah’tan başkası katından (gönderilmiş) olsaydı, elbette onda birçok ÇELİŞKİ bulurlardı.' Bu sureyi anlayabilmek ve ÇELİŞKİLERİN olmadığını görebilmek için KURAN-I KERİM'İ tamamıyla ANLAMAK gerekir.
CUMA Suresi 5.Ayet: Kendilerine o kitap yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, KİTAPLAR taşıyan EŞEĞİN durumu gibidir. Allah’ın ayetlerini yalanlayanların durumu ne kötüdür, Allah ZALİM toplumu doğru yola iletmez.'
NİMET denince aklımıza ilk maddi şeyler geliyor. Oysaki insanın AHLAKLI insan olmaya denk gelmesi de bir nimettir.
KURAN-I KERİM, ÜVEYS ZİKRİNDEN milyonlarca kat daha çok mucize içerir. Sizin hayatınızı değiştiren, KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK OKUMANIZ.
Hiçbir ZİKRİ, KURAN-I KERİM'E ortak koşamazsınız ve KURAN-I KERİM'DEN ÜSTÜN göremezsiniz.
Peygamberimiz ÜVEYS değil, KURAN Müslümanıydı.
ÜVEYS ZİKRİNİ tavsiye ettiğiniz kadar, KURAN-I KERİM'İ tavsiye etmiyorsunuz?
İSLAM DİNİNİ neden MEZHEPLERE ve SINIFLARA ayırmaya çalışıyorsunuz?
HZ.MUSA'NIN Kızıldeniz'i ikiye ayırdığı ASA yapmadı MUCİZEYİ. ALLAH diledi ve oldu.
Sizin hayatınızdaki birçok mucizenin kaynağı ÜVEYS ZİKRİ değil, KURAN-I KERİM'DİR yani ALLAH'IN AYETLERİDİR. ŞİRK koşmayın lütfen ALLAH'A
Sizler neden kendinize EHLİ SÜNNETİZ veya ÜVEYSİZ veya VAHABİYİZ diyorsunuz.
İSLAM DİNİNDEYİM MÜSLÜMANIM demek ZORUNUZA MI gidiyor?
AL-İ İMRAN Suresi 52.Ayette, HZ.İSA'NIN HAVARİLERİ bile MÜSLÜMAN olduklarını söylerlerken, sizler NEDEN dinimizi SINIFLARA ayırma peşindesiniz?
ÜVEYS ZİKRİNİ veya HADİSLERİ neden KURAN-I KERİM'DEN üstün tutuyorsunuz?
BUNU DENEYİN. KURAN-I KERİM'İ hiç okumadan SADECE ÜVEYS ZİKRİ çekin, o zaman ASIL HİKMETİN KURAN-I KERİM'İ anlayarak okumak olduğunu anlayacaksınız.
Ben de ALLAH'A AŞIĞIM ve KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK okuyorum. Ama bunun sebebi ÜVEYS ZİKRİ değil.
ALLAH'A AŞIK olmak için ve KURAN-I KERİM'İ anlayarak okumak için ÜVEYS ZİKRİNE gerek yok.
Kuran-ı Kerim'i ARAPÇA da TÜRKÇE de okumak SEVAP VERİR. Ama kişi SEVGİSİNİ, sadece sevgilisini ANLAYINCA ispat edebilir.
ANKEBUT Suresi 45.Ayette, ALLAH'I ANMANIN yani ZİKİRİN, KURAN-I KERİM'İ okumak ve NAMAZ kılmak olduğu yazmasına rağmen; KURAN-I KERİM'DE yazmayan ÜVEYS ZİKRİNİ neden ALLAH'IN AYETLERİNDEN üstün tutuyorsunuz?
Sizler neden kendinize EHLİ SÜNNETİZ veya ÜVEYSİZ veya VAHABİYİZ diyorsunuz.
İSLAM DİNİNDEYİM MÜSLÜMANIM demek ZORUNUZA MI gidiyor?
AL-İ İMRAN Suresi 52.Ayette, HZ.İSA'NIN HAVARİLERİ bile MÜSLÜMAN olduklarını söylerlerken, sizler NEDEN dinimizi SINIFLARA ayırma peşindesiniz?
ÜVEYS ZİKRİNİ veya HADİSLERİ neden KURAN-I KERİM'DEN üstün tutuyorsunuz?
BUNU DENEYİN. KURAN-I KERİM'İ hiç okumadan SADECE ÜVEYS ZİKRİ çekin, o zaman ASIL HİKMETİN KURAN-I KERİM'İ anlayarak okumak olduğunu anlayacaksınız.
Ben de ALLAH'A AŞIĞIM ve KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK okuyorum. Ama bunun sebebi ÜVEYS ZİKRİ değil.
ALLAH'A AŞIK olmak için ve KURAN-I KERİM'İ anlayarak okumak için ÜVEYS ZİKRİNE gerek yok.
Kuran-ı Kerim'i ARAPÇA da TÜRKÇE de okumak SEVAP VERİR. Ama kişi SEVGİSİNİ, sadece sevgilisini ANLAYINCA ispat edebilir.
ANKEBUT Suresi 45.Ayette, ALLAH'I ANMANIN yani ZİKİRİN, KURAN-I KERİM'İ okumak ve NAMAZ kılmak olduğu yazmasına rağmen; KURAN-I KERİM'DE yazmayan ÜVEYS ZİKRİNİ neden ALLAH'IN AYETLERİNDEN üstün tutuyorsunuz?
Kuran-ı Kerim'i ARAPÇA da TÜRKÇE de okumak SEVAP VERİR.
Ama kişi SEVGİSİNİ, sadece sevgilisini ANLAYINCA ispat edebilir.
ALLAH'I zikretmenin en SAMİMİ şekli, KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK okumaktır.
SEVABI için okuyorsanız, ARAPÇA da TÜRKÇE de sevap kazandırır. Ama ALLAH'IN RIZASINI kazanmak için, sadece ANLAYARAK okuyabilirsiniz. Sevdiğinin RIZASINI, sevdiğini ANLAMADAN kazanamazsınız.
Kuran-ı Kerim'de, Kuran'ı ARAPÇA okuyun YAZMAZ. ANLAYARAK OKUYUN yazar.
KUREYŞLİLER anlasın diye, ARAPÇA'NIN KUREYŞ LEHÇESİYLE indirilmiştir.
Tüm İNSANLIĞA ve tüm KAİNATA indirilmiştir
BİR ÇOCUK, KAİNATA bedeldir.
ALLAH AŞKI ise TÜM ÇOCUKLARA bedeldir.
Aynı şekilde BİR İNSAN, KAİNATA bedeldir.
ALLAH AŞKI ise TÜM İNSANLARA bedeldir.
ALLAH kainatı İNSANLAR için yarattı ama İNSANLAR ALLAH için TÜM KAİNATTAN vazgeçemiyor.
TÜM KAİNAT, ALLAH'IN sonsuzda biri parçasıdır sadece.
Bu dünyada NEFSİNE ve başka NEFİSLERE zulmedenler, CEHENNEMDE NEFİSLERİN zulmüne uğrarlar.
MEZHEPLERE KARŞI bunu deyin:
Benim tek bir dinim var: İSLAM DİNİ
Tek bir rehberim, tek bir zikrim ve tek bir duam var: KURAN-I KERİM
Tek bir sınıfım var: PEYGAMBERİMİZİN ÜMMETİ
Tek bir yolum var: ALLAH'IN YOLU.
Kuran-ı Kerim'in dili ARAPÇA'DIR, TÜRKÇE'YE çevrilemez diyenler;
HADİSLERİ neden TÜRKÇE'YE çevirdiniz?
Kuran-ı Kerim'i SEVABI için okuyorsanız, ARAPÇA da TÜRKÇE de sevap kazandırır. Ama ALLAH'IN RIZASINI kazanmak için, sadece ANLAYARAK okuyabilirsiniz. Sevdiğinin RIZASINI, sevdiğini ANLAMADAN kazanamazsınız.
Kuran-ı Kerim'de, Kuran'ı ARAPÇA okuyun YAZMAZ. ANLAYARAK OKUYUN yazar.
KUREYŞLİLER anlasın diye, ARAPÇA'NIN KUREYŞ LEHÇESİYLE indirilmiştir.
Tüm İNSANLIĞA ve tüm KAİNATA indirilmiştir
ALLAH'IN NURUNU ben de gördüm rüyamda. AZRAİL hariç 3 BÜYÜK MELEĞİ ben de gördüm rüyamda. HZ.MUSA'YI 3-4 kere gördüm rüyamda CENNETİN GİRİŞİNDE.
RÜYALARINIZIN kutsal olması, sizi KUTSAL bir insan yapmaz. Sizi SALİH AMELLER mübarek bir insan yapar ama mübarek olmanız ÜSTÜN olmanız anlamına GELMEZ.
TÜM PEYGAMBERLER kendilerini diğer insanlarla EŞİT görürlerdi, KİBİRLİ değillerdi.
ALLAH'IMA şükürler olsun ben 22 YILDIR okuyup araştırıyorum ama yine de ALLAH'IN bilgisine nazaran bilgim SIFIRDIR.
Dünyadaki 2 MİLYAR insan ATEİSTKEN ve Kuran-ı Kerim'de ATEİSTLERİN kalbi MÜHÜRLÜDÜR ve 'Ne yaparsanız yapın, onlar ASLA İNANMAZLAR' derken,
nasıl olur da MEHDİ'NİN geleceğine ve tüm dünyayı MÜSLÜMAN yapacağına inanırsınız?
Yeryüzünün en ahlaklısı olan PEYGAMBERİMİZDEN daha mı ÜSTÜN bu MEHDİ?
Hatta ALLAH'IN ayetlerinden daha mı ÜSTÜN bu MEHDİ?
UYANIN artık. KIYAMET ANSIZIN KOPACAKTIR. Bunu anlayacaksınız ama İŞ İŞTEN GEÇMİŞ OLACAK. O zaman sizi HOCALARINIZ bile kurtaramayacak.
DABBETÜL ARZ, AHİRETTE olacak.
NEML Suresi 83.Ayet ile birlikte okuyun, NEML 82'yi kardeşlerim.
DABBETÜL ARZ, belki de YERYÜZÜNÜN konuşturulmasıdır. Belki de TAPTIĞINIZ ve ZEKATINI vermediğiniz ARAZİLERİN, haksız yere uğruna canlara kıydığınız TOPRAKLARINIZIN konuşturulmasıdır. Ve belki de o TAPTIĞINIZ topraklar, GAYYA KUYULARINIZ olacaktır.
DABBETÜL ARZ, kıyametten önce değil, AHİRETTE çıkacaktır.
NEML Suresi 82.Ayeti tek olarak okumak yetmez. 83.Ayet ile BİRLİKTE okunmalıdır. O zaman anlayacaksınızki, DABBETÜL ARZ Kıyamet öncesi değil, AHİRETTE çıkacaktır.
NEML Suresi 82.Ayet: Onlar hakkında o azap sözü gerçekleştiği zaman, onlar için yerden bir canlı çıkarmış olacağız ve bu inkârcı insanların ayetlerimize kesin bir şekilde inanmamış olduklarını kendilerine söyleyecektir.
NEML Suresi 83.Ayet: O gün, her ümmet içinden ayetlerimizi yalanlayanlardan çeşitli grupları toplayacağız; onlar, hesap yerine sevk edilecektir.
TEKRAR DİRİLTİLECEĞİMİZ yerlerdir belki O KUTSAL TOPRAKLAR, CEHENNEM olacak bu DÜNYANIN ORTASINDA.
HADİSLERDE birbirinin ZITTI olan ÇOK HADİS vardır.
SAHİH HADİS demek, KURAN-I KERİM'deki ayetleri TEZAT olmayacak şekilde TAMAMLAYAN HADİS demektir.
Dolayısıyla KURAN-I KERİM'DE yazmayan bir hususun HADİSİ, yanlış aktarılmış UYDURMA bir HADİSTİR.
Ve HADİSLERİN neredeyse YÜZDE 50'si SAHİH ve yüzde 50'si UYDURMADIR.
HADİSİN doğru olup olmadığını KURAN-I KERİM'E UYGUNLUĞU ile TEYİT edebilirsiniz.
Lütfen en azından 1 kere ANLAYARAK OKUYUN lütfen KURAN-I KERİM'İ. AHİRETTE esas sorguya çekileceğiniz kitap KURAN-I KERİM.
SEVAP, ALLAH'I ANMANIN sayısıdır. ALLAH'I ANMAK ise HER SANİYE yapmanız gereken EN BÜYÜK İBADETTİR. Ama bu ANMAK; KALBEN, AKLEN ve AMELLE olmalı, sadece DİLLE olmamalıdır.
Bir ibadetten 1000 SEVAP almanız, 1000 kere ALLAH'I ANMIŞ sayılmanız demek. Dünyada insanların EN ZORLANDIĞI ANLARDA yapılan İBADETLER, bu yüzden DAHA ÇOK SEVAPLANIR.
Mesela SABAH NAMAZLARI ve ORUÇLUYKEN KURAN-I KERİM'İ okumak, HASTAYKEN NAMAZ kılmak, FAKİR olsan bile İNSANLARA MADDİ YARDIM etmek, KURAN-I KERİM'İ okurken okuduğunun ANLAMINI DÜŞÜNMEK gibi.
ALLAH'A EN TAKVALI olan kişi, O'nu herkesin EN ZORLANDIĞI ANLARDA zikredendir.
En güzel dua KURAN-I KERİM'dir. Her ZİKİR etkilidir belki ama ALLAH'IN AYETLERİNİ AYIRMADAN TAMAMINI okumak daha hikmetlidir. ALLAH GÖSTERİŞİ ve ÜŞENGEÇLİĞİ sevmez. NEFSİN KOLAYINA GELENİ yapmanızı sevmez.
Bu 6236 AYET boşuna inmedi. ÖLÜM sizi yakalamadan okuyun hepsini ANLAYARAK.
Ayetleri ayırmayın. Hiçbir AYET diğerinden üstün değil. Baştan sona 6236 ayetin tamamını ANLAYARAK OKUYUN lütfen.
Lütfen en azından 1 kere ANLAYARAK OKUYUN lütfen KURAN-I KERİM'İ. AHİRETTE esas sorguya çekileceğiniz kitap KURAN-I KERİM.
ÜREME hücrelerinin KEMİK İLİĞİNDE üretilmesi ve DNA'mızdaki İNANÇ KODU, Kuran-ı Kerim'in ALLAH KELAMI olduğunun en büyük DELİLLERİNDENDİR.
TARIK Suresi 5-6-7.Ayet: İnsan, neyden yaratıldığına bir baksın! OMURGA ile KABURGA kemikleri arasından çıkan akıcı bir SIVIDAN yaratıldı.
BEZMİ ELEST yani KALU BELA ile ilgili ayette dikkat ederseniz, ALLAH, AHİRET gününde bu SÖZÜ hatırlamanızı istiyor, DÜNYA YAŞAMINDA değil. Dolayısıyla bu SÖZÜ, DÜNYA yaşamından ÖNCE değil, DÜNYA'DA yaratılırken verdik.
SIRTIMIZDAKİ KEMİK İLİĞİNDE bulunan KÖK HÜCRELERDE üretilen ÜREME hücrelerinki DNA'mıza kodlanan ALLAH'A İNANÇ KODU ile bize ÜFLENEN RUH yani İLAHİ BİLGİLERE ALLAH'IN seslenmesidir bu OLAY.
PEYGAMBERİMİZİN HADİSİ şöyledir: 'Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.'
Allah'a İMAN; o ANLIK ne kadar inandığın değil, HAYATIN BOYU ne kadar saniye Allah'a inandığın ile belli olur.
Yani İMAN YÜZDEN (ORANIN) yani ne kadar İNANDIĞIN, hayatın boyunca Allah'a inanarak geçirdiğin SANİYELERİN hayatındaki TOPLAM SANİYEYE ORANI ile belli olur.
Hayatı boyunca ALLAH'A İNANMADAN GÜZEL AMELLER işleyenler SIFIR SEVAP alırken, bir anda TÖVBE EDİP ALLAH'A İNANIRSA, GEÇMİŞİNDEKİ o tüm güzel amellerin HER SANİYESİ SEVAP olur.
HER TÖVBE, GÜNAHLA geçirdiğiniz SANİYELERİN SEVAP olmasına neden olabilecekken, nedir sizi TÖVBE etmekten ALIKOYAN ve ALLAH'IN RIZASINA GÜNAHINIZI tercih ettiren.
SEVAP, ALLAH'I ANMANIN sayısıdır. ALLAH'I ANMAK ise HER SANİYE yapmanız gereken EN BÜYÜK İBADETTİR. Ama bu ANMAK; KALBEN, AKLEN ve AMELLE olmalı, sadece DİLLE olmamalıdır.
Bir ibadetten 1000 SEVAP almanız, 1000 kere ALLAH'I ANMIŞ sayılmanız demek. Dünyada insanların EN ZORLANDIĞI ANLARDA yapılan İBADETLER, bu yüzden DAHA ÇOK SEVAPLANIR.
Mesela SABAH NAMAZLARI ve ORUÇLUYKEN KURAN-I KERİM'İ okumak, HASTAYKEN NAMAZ kılmak, FAKİR olsan bile İNSANLARA MADDİ YARDIM etmek, KURAN-I KERİM'İ okurken okuduğunun ANLAMINI DÜŞÜNMEK gibi.
ALLAH'A EN TAKVALI olan kişi, O'nu herkesin EN ZORLANDIĞI ANLARDA zikredendir.
SEVAP, ALLAH'I ANMANIN sayısıdır. ALLAH'I ANMAK ise HER SANİYE yapmanız gereken EN BÜYÜK İBADETTİR. Ama bu ANMAK; KALBEN, AKLEN ve AMELLE olmalı, sadece DİLLE olmamalıdır.
Bir ibadetten 1000 SEVAP almanız, 1000 kere ALLAH'I ANMIŞ sayılmanız demek. Dünyada insanların EN ZORLANDIĞI ANLARDA yapılan İBADETLER, bu yüzden DAHA ÇOK SEVAPLANIR.
Mesela SABAH NAMAZLARI ve ORUÇLUYKEN KURAN-I KERİM'İ okumak, HASTAYKEN NAMAZ kılmak, FAKİR olsan bile İNSANLARA MADDİ YARDIM etmek, KURAN-I KERİM'İ okurken okuduğunun ANLAMINI DÜŞÜNMEK gibi.
ALLAH'A EN TAKVALI olan kişi, O'nu herkesin EN ZORLANDIĞI ANLARDA zikredendir.
Allah'a İMAN; o ANLIK ne kadar inandığın değil, HAYATIN BOYU ne kadar saniye Allah'a inandığın ile belli olur.
Yani İMAN YÜZDEN (ORANIN) yani ne kadar İNANDIĞIN, hayatın boyunca Allah'a inanarak geçirdiğin SANİYELERİN hayatındaki TOPLAM SANİYEYE ORANI ile belli olur.
Hayatı boyunca ALLAH'A İNANMADAN GÜZEL AMELLER işleyenler SIFIR SEVAP alırken, bir anda TÖVBE EDİP ALLAH'A İNANIRSA, GEÇMİŞİNDEKİ o tüm güzel amellerin HER SANİYESİ SEVAP olur.
HER TÖVBE, GÜNAHLA geçirdiğiniz SANİYELERİN SEVAP olmasına neden olabilecekken, nedir sizi TÖVBE etmekten ALIKOYAN ve ALLAH'IN RIZASINA GÜNAHINIZI tercih ettiren.
SMA'LI ÇOCUKLARA ŞİFA için okunabilecek TEK DUA ve TEK ŞİFA, Kuran-ı Kerim'in tamamını ANLAYARAK okumaktır. Ama her 1000 kişiden 1 kişi okumuş.
ALLAH size SABIR vermez, SABIRLI olmanız için FIRSATLAR verir.
En büyük MUCİZE, KURAN-I KERİM'DİR.
ŞİFALARIN, ZİKİRLERİN ve DUALARIN en güzeli olan KURAN-I KERİM'İN tamamını ANLAYARAK okumam sayesinde, ALLAH'IN NURUNU ben de gördüm rüyamda. NEFSİMİ de gördüm. AZRAİL hariç 3 BÜYÜK MELEĞİ ben de gördüm rüyamda. HZ.MUSA'YI 3-4 kere gördüm rüyamda.
Sadece sabah akşam değil, HER SANİYE LA İLAHE İLLALLAH deyin.
En büyük ibadet ALLAH'I ANMAKTIR, sonra da 5 VAKİT NAMAZ ve tüm malvarlığının ZEKATIDIR.
ALLAH'I zikretmenin de EN GÖSTERİŞSİZ şekli ÜŞENMEDEN ANLAYARAK KURAN-I KERİM'İ okumaktır.
RÜYALARINIZIN kutsal olması, sizi KUTSAL bir insan yapmaz. Sizi SALİH AMELLER mübarek bir insan yapar ama mübarek olmanız ÜSTÜN olmanız anlamına GELMEZ.
ALLAH'IN bilgisine nazaran bilgim SIFIRDIR.
SEVAP, ALLAH'I her saniye ANMANIN sayısıdır.
İMANINIZIN ORANI ise, ömrünüzde ALLAH'I ANARAK davrandığınız SANİYELERİN ORANI ile belli olur.
TÖVBE edip, geçmişteki GÜNAHLARINIZI SEVABA dönüştürmek için ve ALLAH'IN RIZASINA günahlarınızı ORTAK KOŞMAMAK için sizi engelleyen nedir?
ALLAH'A EN TAKVALI olan kişi, O'nu herkesin EN ZORLANDIĞI ANLARDA zikredendir. Örneğin SABAH NAMAZI ve ORUÇ TUTMAK.
ALLAH GÖSTERİŞİ ve ÜŞENGEÇLİĞİ sevmez. NEFSİN KOLAYINA GELENİ yapmanızı sevmez.
Bu 6236 AYET boşuna inmedi.
Ayetleri ayırmayın. Hiçbir AYET diğerinden üstün değil.
AHİRETTE esas sorguya çekileceğiniz kitap KURAN-I KERİM.
ALLAH sevdiği kuluna, bu dünyada HASTALIK, ahirette MUTLULUK verir. HZ.EYYÜB'ÜN SABRI gibi her hastalık için ÖMÜR BOYU sabırlı olabilme fırsatı versin RABBİM.
ALLAH, SABIR vermez; SABIRLI olmak için FIRSATLAR yaratır.
FAKİRİN şükrü ZENGİNİN şükründen, HASTALIKLININ şükrü SAĞLIKLININ şükründen daha FAZİLETLİDİR.
HASTALIKLAR ve FAKİRLİKLER eğer sabredersek, bizi ALLAH'A daha TAKVALI yapar.
O halde, ALLAH bu dünyada kuluna BOLLUK ve SAĞLIK veriyorsa, bizim ŞÜKÜR YÜKÜMÜZ daha çok artıyor demektir.
Hiç göremezsiniz UZUN yaşayıp FEDAKAR olan yada ZEKATLARINI hakkıyla verip ZENGİN olan.
RABBENA ATİNA Duası yani BAKARA Suresi 201.Ayette, ALLAH'TAN istediğimiz DÜNYADAKİ İYİLİK ve güzellik; PARASAL ZENGİNLİK ve HASTA olmadan YAŞAMA değildir.
ASIL MUSİBET, fakirlik ve hastalık değil, kişinin ALLAH'TAN uzaklaşmasıdır, NAMAZ kılmamaktır, KURAN-I KERİM'İ okumamaktır ve ZEKATINI vermemektir.
En büyük ve tek ŞİFA, KURAN-I KERİM'DİR; tek ŞİFA VEREN ise RABBİMİZDİR.
ACILARINIZI değiştiremiyorsanız, BAKIŞ AÇINIZI değiştirin.
En güzel TEVEKKÜL, SİHİR gibi algıladığınız bir duayı ANLAMADAN GÖSTERİŞEN SAMİMİYETTEN UZAK olarak NEFSE KOLAY ŞEKİLDE okuyarak değil, TÜM KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK okuyarak ve ELİNDEN GELEN HERŞEYİ yaparak ALLAH'A HAVALE etmekle olur.
Kuran-ı Kerim'deki 6236 AYET boşuna inmedi.
ALLAH sevdiği kuluna, bu dünyada HASTALIK, ahirette MUTLULUK verir. HZ.EYYÜB'ÜN SABRI gibi her hastalık için ÖMÜR BOYU sabırlı olabilme fırsatı versin RABBİM.
ALLAH, SABIR vermez; SABIRLI olmak için FIRSATLAR yaratır.
FAKİRİN şükrü ZENGİNİN şükründen, HASTALIKLININ şükrü SAĞLIKLININ şükründen daha FAZİLETLİDİR.
HASTALIKLAR ve FAKİRLİKLER eğer sabredersek, bizi ALLAH'A daha TAKVALI yapar.
O halde, ALLAH bu dünyada kuluna BOLLUK ve SAĞLIK veriyorsa, bizim ŞÜKÜR YÜKÜMÜZ daha çok artıyor demektir.
Hiç göremezsiniz UZUN yaşayıp FEDAKAR olan yada ZEKATLARINI hakkıyla verip ZENGİN olan.
REGAİP KANDİLİ, Kuran-ı Kerim'de geçmez.
Her gün CUMA günü gibi, her gece KADİR gecesi gibi, her ay RAMAZAN Ayı gibi ibadet edin.
Uyuşturucu SATMAK (insanları zehirlemek) nasılki uyuşturucu KULLANMAKTAN (sadece kendine zarar vermekten) DAHA BÜYÜK suç ve günahsa, İÇKİ SATMAK içki içmekten DAHA BÜYÜK günahtır.
30 tane SİGARA içerseniz size ALLAH'I unutturmaz ama 30 tane ALKOL içerseniz size ALLAH'I ve kendiniz dahil herşeyi UNUTTURUR. İşte bu yüzden, SİGARA, ALKOL ile aynı kategoride değildir.
Lütfen en azından 1 kere ANLAYARAK OKUYUN lütfen KURAN-I KERİM'İ. AHİRETTE esas sorguya çekileceğiniz kitap KURAN-I KERİM.
Yapacağım İSTATİSTİKSEL DELİL, peygamber mucizelerinin kanıtıdır. Hiç Kızıldeniz'in Hz.Musa tarafından yarılıp yarılmadığını veya Hz.Nuh Tufanı'nın gerçekliğini SORGULADINIZ MI? Şimdi yeni bir FİKİR içeren bir GÖNDERİ paylaştığınızı düşünün. Diyelimki yeryüzüne şu ana kadarki gelen insan sayısı kadar yani 115 MİLYAR TAKİPÇİNİZ var. Bu gönderiyi 10 da biri görür, görenlerin 10 da biri beğenir, beğenenlerin 10 da biri yorum yapar ve yorum yapanların 10 da biri bu fikri benimser ve aktarır. Yani 10 MİLYON kişi fikrinizi BENİMSER. Şu an yeryüzünde 1,5 MİLYAR Müslüman var. Yani tahminimden 150 kat fazla. Yeni bir fikir sunun ortaya. Ki o kadar takipçiniz bile yok. Müslümanların sayısı şu anki ateistlerden daha az belki ama 1,5 milyarlık bir sayı bile benimsenme istatistiğinin çok büyük olduğunu gösterir. İnsanlar şu an olduğu gibi, geçmişten beri hep yeni fikirlere muhalefettirler. Huylu huyundan vazgeçmez. Muhalefet olmak, insan fıtratında vardır. Apaçık bir MUCİZE görmeden asla inanmazlar. ALLAH'LA mı konuştun yada sen de bizim gibi insansın deyip, yeni fikirlere asla inanmazlar. Bu istatistiği iyice düşünüp, anladıysanız, geçmişte peygamberlerin gösterdiği birçok MUCİZELER olduğunu tahmin edebilirdiniz. APAÇIK MUCİZELER olmadan Hz.Adem'den beri HAK DİNLER bu kadar çok yayılamazdı. Belki şu an niye MUCİZE yok diye düşünüyorsunuzdur. EVRENİN ilk başlangıcındaki genişleme hızıyla şu anki genişleme hızı da aynı değil. Düzen kurulurken MUCİZELER olur, KIYAMETE az kalmışken değil. O kadar MUCİZELER de yaşanmış olsa, ateistlerin sayısı Müslümanların sayısından fazladır. Zaten bunu da bu istatistik gösteriyor. Bu fazlalık olsa bile, gerçek olan birşey var. O da MUCİZELERİN VARLIĞI. Görmek için bakan anlar, bakmak için gören anlamaz.
Allah'ım YARATICI sıfatının gereği tüm evreni, kendi parçaları olan RUHLARDAN yarattı. Allah'ın emirleri doğrultusunda hareket eden bu RUHLARDAN sadece insanların ve cinlerin ruhları SINIRSIZ irade ile yaratılmıştır. ALLAH, bu kendisine en yakın olan parçalarından, kendisini APAÇIK GÖRMEDEN sevecek ruhları tespit etmek için kendi AKLI olan LEVH-İ MAHFUZ kitabını yazmaya başladı. Tüm kainat başlangıcından kıyamete kadar bu kitaba meydana gelen herşeyiyle 6 GÜNDE yazıldı. Yani LEVH-İ MAHFUZ kitabı 6 GÜNDE yazıldı. Allah, SINIRSIZ İRADE vermiş olduğu insanları ve cinleri SINADI ve tüm herşeyiyle bu kitaba yazdı. LEVH-İ MAHFUZ, ALLAH'IN İLİM SIFATINI oluşturdu. İnsanlar ve cinler, Allah istediği için kötülük yapmıyorlar, yaptığı kötülüğü Allah zamanı bizlerden çok daha hızlı gördüğü için SINAMASININ sonucunda ÖĞRENİLMİŞ bir bilgi olarak bilmektedir. Biz yaratılmışlar zamanı çok yavaş yaşarız. Allah, geçmişi geleceği ve TÜM ZAMANLARI, AYNI ANDA ve HER ZAMAN görür. KIYAMETE kadarki OLACAK OLAN DEĞİL, OLMUŞ OLAN herşeyi içeren LEVH-İ MAHFUZ kitabının yazımı bittikten sonra Allah'a yakınlaşmış parçaları için CENNET, Allah'tan uzaklaşmış parçaları için CEHENNEM yaratılmıştır. AHİRETTE yaşanılacak olanlar dahil şu an ve her zaman ALLAH'IN GÖZLEMİNDE yaşanmıştır ve yaşanmaya devam etmektedir. ALLAH, ZAMANDAN daha hızlı olduğu için, zaten bunları kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'de yaşanmış olduğu için yaşanmış gibi GEÇMİŞ ZAMAN ifadeleriyle anlatmaktadır. Zamandan yavaş olan biz yaratılmışlar için şu an CENNET VE CEHENNEM daha kurulmamıştır. Ama ALLAH için çoktan yaşanmıştır ve yaşanmaktadır. Peygamberlerin bir kısmı ve MELEKLER şu an YERYÜZÜ OLAN EVRENİN sonundaki 7 KAT GÖKLERDE bulunmaktadır. KIYAMETTE ALLAH, ARŞI, KÜRSÜSÜ ve LEVH-İ HAHFUZ dışındaki herşey yok olacaktır. İlahi Bilgi Kodları olan RUHLARIN TÜMÜ bu LEVH-İ MAHFUZ'UN içinde, AHİRETTE tekrar diriltilecek olan BEDENLERİNİ bekleyeceklerdir. AMEL DEFTERİMİZ olarak da LEVH-İ MAHFUZ'UN bizimle ilgili olan parçası AHİRETTE bize verilecektir. Bu İMTİHANIN nedeni, AHİRETTE yaptıklarımızı inkar etmememiz içindir. Peygamber Efendimiz Miraç Gecesi Allah'ın izniyle ZAMANIN HIZINI AŞIP, şu an bizim için daha kurulmamış fakat Allah için kurulmuş ve hatta yaşanmakta olan CENNET ve CEHENNEMİ görmüştür. CEHENNEM, yeryüzü olan şu anki evrenin, CENNET ise evrenin sonundaki 7 kat göklerin kıyamet ile dönüştürüleceği yerdir.
ALLAH'IMIZA İMAN yetmiyor sadece ALLAH'IMIZIN RIZASI için. Neden mi? Şeytan, ALLAH'A İNANIYORDU. Ama KİBİRLİYDİ. İşte bu yüzden; Şeytan, Ateist değil MÜNAFIKTIR. Şu halde, insanlara şaşırıyorum. Şeytan bile ALLAH'A inanırken, siz ne kadar aklınızla NEFSİNİZE uyup, KİBİRE kapılıp, ALLAH'I yok sayıyorsunuz. CİNLERE, MELEKLERE masal diyorsunuz. Sadece GÖREBİLME ALGINIZ olmadığından, görmediklerinizi GÖRÜNMEYEN diye nitelendirmişsiniz. GÖRÜNEN ve GÖRÜNMEYEN diye bir AYRIM YOK. O FREKANSLARI algılayamıyorsunuz sadece. Halen CİNLERİN ÇARPTIĞINA ve MUSALLAT OLDUĞUNA inanıyorsunuz. Halbuki sadece ALLAH çarpar. ALLAH'A ŞİRK koşmuş oluyorsunuz. Bi düşünün bakalım niye musallat oluyorlar size. Herşey ALLAH'IN DİLEMESİYLE olur. ALLAH'IM şunu diyor size 'Normalde görmediğiniz halde şu an bu CİNLERİ görüyorsunuz. BÜYÜLERİN etkisini görüyorsunuz. Ama ALLAH'I niye göremiyor ve tam olarak inanmıyorsunuz' CİNLER ve BÜYÜLER kalbinde SAĞLAM İMAN olan insanlara ETKİ etmezler. PEYGAMBERİMİZE de büyü yapıldı ama TUTMADI. Tuttuğunu iddia edenler BÜYÜ MİSYONERLERİ olan SİYONİST YAHUDİLERDİR. Uykuda KABUS gördüğünüzde ne yapıyorsunuz uyanmak için? Ya UYKUDA olduğunuzu hatırlıyorsunuz yada GÖZ KAPAKLARINIZI açıyorsunuz. CİNLERİ gördüğünüzde, ALLAH dışındaki herşeyin sadece HAYAL olduğunu hatırlayınız ve UYANIN artık. Sizi UYUTMALARINA izin vermeyin. ALLAH'IM HERŞEYE KADİRDİR. Muskalardan, türbelerden, hocalardan UMUT beklemeyin. KURAN-I KERİM'DE ayette söylediği gibi, sizin o Kitap'tan ve Peygamberimizden başka hiçbir REHBERE ihtiyacınız yoktur.
RUH, yaratılmış bilgi kodlarıdır. Evrendeki KARANLIK ENERJİ ve KÜTLEÇEKİMİ de RUHTUR. Varlığa KÜTLE ve HACİM kazandıran şeydir RUH. ELEKTRONLARIN saniyede 7 KATRİLYON TUR dönmelerini sağlayan da RUHTUR. Herşeyin RUHU vardır. RUH; enerjinin, BİLGİ KODLARI ile maddenin şeklinde ve büyüklüğünde, tüm görüntüsüne ve tüm hacmine SİRAYET ETMİŞ halidir. FREKANSLARINI göremediğimiz için GÖRÜNMEYEN dediğimiz varlıkların da RUHLARI vardır. RUH, 5 BOYUTLU evrenimizdeki EVREN ile ZAMAN arasındaki BOYUTTUR. Sadece ALLAH'IN izin verdiği RUHLAR, maddeden yani 3 BOYUTLU dünyasından ayrılabilir. RUH, şekli varlıklarla aynı olan, hologramsal İLAHİ YAZILIMLARDIR. RUH, varlıkların içindeki KARANLIK ENERJİDİR yani SİCİMLER BÜTÜNÜDÜR. Biz insanlar olarak RUHUMUZUN, 3 ilave bileşeni vardır. AKIL, VİCDAN (İRADE) ve SEVGİ. Aslında RUHLAR da, herşey gibi SOMUT ve GÖRÜNÜRLER ama biz onların FREKANSLARINI göremediğimiz için SOYUT VE GÖRÜNMEYEN diyoruz.
ZAMAN var olmasaydı, yaratılanlar da var olmazdı. ZAMAN, ALLAH'IN ilk yarattığı ve yaratılmış EN ÜST boyuttur. UZAY ve IŞIK HIZI, zamanı BÜKEMEZ. Zamanda GEÇMİŞE VE GELECEĞE YOLCULUK imkansızdır. Çünkü geleceğe yolculuk yaptığımızı zannetsek de, yine ALLAH'IN katındaki zaman DEĞİŞMEZ. IŞIK HIZINA ulaşırsak, zamanı AŞAMAYIZ. Çünkü ışığın da bir BAŞLANGIÇ NOKTASI vardır ve aslında IŞIK HIZI, ZAMANIN HIZIDIR.
Bütün EVREN hayatını bir VİDEO yapsak, o videoyu en kısa video yapacak şekilde HIZLANDIRSAK, en kısa olarak 6 GÜNE SIĞDIRABİLİRİZ. Bu hesaplama için de evrenin en YAVAŞI ELEKTRONU ve en HIZLISI IŞIĞI standart almalıyız.
Cennet ve Cehennem olarak adlandırılan Ahiret yurtları aslında şu anlamı taşırlar: Cennet yani RAHMET YERİ, Cehennem yani RAHMETTEN KOVULMA YERİ. Bu tüm kainatın sahibi ve tek gerçek olan Allah'ımızın rahmetinden kovulmaktan büyük CEZA, O'nun RAHMETİNİ kazanmaktan ve O'nu GÖREBİLMEKTEN büyük ÖDÜL olamaz. Siz yalan dünyada çektiğiniz her SIKINTI için ALLAH'A isyan ettiniz. ALLAH olsaydı, bu kadar sıkıntı olur muydu dediniz. Allah her an MUCİZE yaratır. Ama biz insanlar kör olduğumuz için göremeyiz o mucizeleri. Siz de görmediniz YARATILIŞLARDAKİ mucizeleri. Hep 'ARMUT PİŞ, AĞZIMA DÜŞ' atasözündeki gibi yaşadınız. Vücudunuzdaki en büyük mucize olan AKLINIZI kullanamadınız. SIKINTISIZ bir dünya olsaydı, imtihan olur muydu veya isyan eden sizler bu dünyanın CENNET olmasını hakeder miydiniz? Her kötülükte kıyamet kopsaydı, Habil Kabili öldürünce, kıyamet kopardı ve insanoğlu hiç varolmazdı. İnsanlar 1 sabreder, Allah'ım 1000 sabreder. O zaman da insanlar sadece 'ALLAH'IM KURTAR' diye dua ederler. Salgın zamanlarında Amerika dahil kiliselerde bile KURAN-I KERİM okutulan günler gibi. Siz insanlar, Allah'ın ne zamana kadar sabredeceğini bilemezsiniz. Allah, kimseyi yapmadıklarından ötürü yargılamaz. Herşeyi YAZILDIĞI için yapmıyoruz. YAPTIĞIMIZ için yazıldı. Size kalmış anlayıp anlamamak. Anlamak isteyene zaten ispata gerek yok. Zaten paylaşımlarımı sizin gibi yüzde 100 kör olan insanlar için yapmıyorum. Akıllarında ufacık şüphe olanlar için yapıyorum. ANKEBUT SURESİ 2'nci Ayette şöyle der: 'İnsanlar, 'İNANDIK' demekle İMTİHAN edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.' Hep şu şekilde DUA edin: 'ALLAH'IM eğer CEHENNEMDEN korktuğum için ibadet ediyorsam beni cehenneminde yak. Eğer CENNETİN için ibadet ediyorsam beni cennetinden mahrum bırak. Eğer senin RIZAN için ibadet ediyorsam, beni ebedi CEMALİNDEN mahrum etme Allah'ım.'
CENNET olmasaydı KÖTÜ BİR İNSAN mı olacaktınız veya bu dünya hayatını doyasıya yaşamak mı isteyecektiniz? HAYVANLAR ne yapsın? Onlar da insanlar gibi eğlenemiyoruz diye, İSYAN MI ETSİNLER?
Allah'ın imtihanı işte bu kadar zordur. HZ.EYYUB'UN kıssasını açın okuyun. Allah'ın en sevgili kulu olan PEYGAMBERİMİZİN 7 çocuğunun içinden, oğullarının hepsinin daha BEBEKLİK yaşındayken VEFAT ettiğini biliyor musunuz? Kolay bir imtihan olsaydı, evren hiç yaratılmazdı.Yaratılmasaydınız bunları bile düşünemeyecektiniz. 100 yıla yakın ömür yaşıyorsunuz, sonra da hiç yaratılmamış olsaydınızki halinizden daha beter bir hale dönüyorsunuz. İnsanlar olayı sadece cennet ve cehennem olarak görüyorlar. Allah'ı görmekten daha büyük bir ödül, Allah'ın rahmetinden kovulmaktan daha büyük bir ceza olamaz ki; üstelik bu kadar sonsuz merhametli bir varlık olmasına rağmen. Demekki hatayı Allah'da değilde insanlarda aramak lazım. KÖTÜLÜĞÜ ALLAH YARATMADI. Kör olarak dünyaya gelen bir insan niye şansız diyorsunuz. Hayvanlar ne yapsın, ya bitkiler. Onlar bu dünyayı hiç yaşayamıyorlar. Ne yapsın onlar da mı isyan etsinler. İnsanoğlunun yaratabildiği hiçbirşey yokken, halen evrenin TESADÜFEN varolduğuna inanabiliyorya insan, şaşırıyorum. İLAHİ BİLİM anlaşılması çok zor bir bilimdir. Aslında herkesin Hz.Adem'den beridir olan HAK DİNİNE aynı zamanda İLAHİ BİLİM olarak da bakmaları lazım. RUHLAR, AKIL ve Allah'ımızın kelamı KURAN-I KERİM, İLAHİ BİLİMİN mucizeleridir. Allah, İBADETLERİ ve BİLİMİ, insanların İYİLİĞİ İÇİN yarattı. Kendi ihtiyacı olduğu için değil. İNSANİ BİLİMDE İCAT ettiğimizi zannettiğimiz herşey, İLAHİ BİLİMİN KEŞİFLERİDİR. Evreni keşfettikçe, ALLAH'I daha iyi anlayabileceksiniz.
Kendinizi 'KÖTÜLÜĞÜ, ALLAH yarattı' diye kandırınca, çok mu rahatlıyorsunuz? Dün 500 BİN TL.lik arabası olan bir arkadaş, 'niye EVLENİP, paramı ÇOCUKLARIMLA ve EŞİMLE paylaşayımki' diye söyledi. HARCAMALARIMIZ, yardım etmekten daha önemlidir. 59 MİLYON TL.'ye ADA alan bir kişi, o parada kaç YETİMİN kaç AÇ VE GARİBANIN hakkı olduğunu bilseydi, o ADAYI alır mıydı, veya o kişi MÜSLÜMAN değil yada AHİRETE inanmıyor. Sonuçta ADALAR, KÖPRÜLER, ARAZİLER, EVLER, ARABALAR hiçbirisi AHİRETE gitmeyecek.
Şeytanı da Allah yarattı ama kibirli olmayı şeytan seçti ve Allah, şeytanın bu itaatsizligini yaptıktan sonra Levhi Mahfuza yazdı. Ama şeytan, zamandan öte bir varlık değildir. ZAMANDAN ÖTESİNİ sadece ALLAH görür. Yani şeytanın kibirlenecegini, şeytandan önce görmektedir ALLAH'IM.
Bizim şer olarak bildiğimiz, Allah katında hayırdır. ANNENİZDEN bile SONSUZ kat MERHAMETLİ olan ALLAH'IMIZ hiçbir kulunun kötülüğünü ve Cehennem'e gitmesini istemez. Her kuluna ömrü boyunca doğru yolu bulması için süre verir. Allah tüm kullarının CENNETE gitmesini ister fakat CEHENNEMİN daha kalabalık olduğunu bu SINAMANIN sonunda görmüştür. Bizler için KIYAMET henüz kopmadı ama ALLAH, ZAMANDAN ÖTESİNİ görebildiği için şu an AHİRET hayatını da görmektedir.
Peygamberimizi gören herkes cennetlik değildir. Gördüğü halde inanmayanlar, görmediği için inanmayanlardan daha kötü cezalandırılır. Yani MÜNAFIKLAR, kafirlerden daha ağır ceza alacaklardır. O yüzden fiziki anlamda KÖR olmak veya SAĞIR olmak, aslında bizim için daha hayırlı olandır.
KÖTÜLÜĞÜ, ALLAH YARATMADI. cümlesini anlamayan arkadaşlar için açıklıyorum. NİSA SURESİ 78'inci Ayette 'Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalar; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa “Bu Allah’tan” derler, başlarına bir kötülük gelince de “Bu senden” derler. “Hepsi Allah’tandır” de. Ne oldu bu topluluğa ki bir türlü söyleneni anlayamıyorlar! HEMEN ARDINDAKİ NİSA SURESİ 79'uncu Ayette ise 'Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.' diye buyurur ALLAH'IM. Bakın o ayette Allah'tan gelen şer yani KAZA anlamındaki KÖTÜLÜK kasteder. Şöyle bir örnek vereyim: Araba sürerken her türlü emniyeti almışsınızdır ama diyelimki kaza yaptınız. Veya DEPREM oldu. Yani insan iradesinde olmayan kötülükten bahseder 78'NCİ AYETTE. Her şerrin altında bir hayır vardır ayeti ile aynı meale gelir. 79'NCU AYETTE bahsedilen insan iradesindeki kötülük ise, misal insanın insanı öldürmesi Allah'ın dilemesiyle olmaz. Allah dilemiş olsa, bunun günahını size yazmaz. YAZILDIĞI için YAPMIYORUZ. YAPTIĞIMIZ için YAZILIYOR. Yani insanların yaptığı en büyük hata, bir ayete bakıp yorum yapıyorlar. Öncesindeki ve sonrasındaki ayetlere bakmıyorlar yani diyorumya hep EKSİK DÜŞÜNÜYORLAR.
Anlamadan iman olmaz. İMAN öyle kolay birşey olsaydı, kaderin ne olduğunu kavrarlardı insanlar. Halen KADERİ anlayamamış ama kadere inandığını söyleyen insanlar var. Elhamdülillah ben KADERİ ve KAZAYI anladım. Ama bazıları sırf imanın 6 ŞARTI yerine gelsin diye anlamış gibi görünmeyi tercih ediyor.
Siz annelerinizi, babalarınızı seviyor musunuz? ALLAH'A itaat etmeyen bir insan kendi anne ve babasını da sevemez. Şimdi ANALİZ özürlü bazı arkadaşlar, Ne alaka? diyecekler. Seni YARADANA saygı duymazsan, seni DOĞURANA hiç saygı duyma.
Geçen gün 8-3=7 cevabını veren KURAN-I KERİM'İ anlayamaz demiştim. Bazı MANTIKSIZ arkadaşlar 'NE ALAKA' demişlerdi. Bunu deneyin. O kişilerin BESMELENİN ANLAMINI bile bilmediğini göreceksiniz. MATEMATİK deyince akla hemen ders geliyor. Matematik, MANTIKLI düşünebilme ve ANALİZ yapabilme yeteneğidir. Örnek veriyorum. ALLAH, ZAMANIN ÖTESİNİ görür. 100'e kadar sayılar öğretilen bir insan, 1 milyon sayısının BİLMEDİĞİ ve GÖRMEDİĞİ için YOK OLDUĞUNA inanır. Veya HÜCRELERİ ve ATOMLARI görebilecek kadar mikroskobik GÖZE sahip bir insan olsaydınız, normal yeteneksiz bir arkadaşınız GÖRÜNMEYEN SOYUT ATOMLAR dediğinde, 'Hayır, onlar GÖRÜNEN SOMUT ATOMLAR' derdiniz. Ya da TETRAKROMAT bir insansanız, söyleyeceğiniz bir RENGİ, TRİKROMAT arkadaşınız hiç görmediği için yok diyecektir. BEYNİMİZ o kadar KARMAŞIK ve KISITLI yaratılmışki, size 100 kere ardardına DOMATES yazsam, araya DOMESTOS kelimesini sıkıştırsam, onu da aynı algılardınız ve hata yok diye iddia ederdiniz. Aslında GÖRMEDİĞİMİZ şeyleri GÖRÜNMEYEN olarak biz insanlar NİTELENDİRMİŞİZ. Ondan dolayı, havanın içindeki OKSİJEN ATOMUNU bile göremeyen şu KISITLI AKLIMIZ ve GÖZÜMÜZLE, ALLAH'IN yok olduğunu iddia ediyoruz. ATEİST bir kişinin, İMANLI olanların yanlış düşündüğünü iddia edebilmesi için GÖRÜNMEYEN ATOMU elle tutup verebilmesi gerekir. MATEMATİKLE sorununuz varsa, ne demek istediğimi anlayamamışsınızdır. Bu bir nevi VARSAYIMI İSPAT ÖNERMESİ oluyor. Benim gözümle aynı görme yeteneğine sahip olan bir ATEİST, bana ALLAH yok diyemez. Çünkü benim varsayımımı çürütmek ve bana delil sunmak istiyorsa, benim göremediğim bir şeyi gördüğünü ve onlardan başka bir görünmeyen olmadığını bana göstermek zorundadır. Ama şu gerçekki, OKSİJEN atomunun var olduğunu bildiğimiz halde, onu elle tutabilen bir insan yok. Artık şu vücudumuzu RUH ve BEDEN diye ayırıp durmayın. RUHU da MELEKLER gibi birşey gibi hayal etmeyin. RUH sadece KODDUR, BİLGİDİR. Zaten MELEKLER de, CİNLER de bizim gibi SOMUT GÖRÜNEN varlıklardır. Fakat sadece eksiğimiz onların FREKANSLARINI göremiyoruz yani algılayamıyoruz. O halde SOMUT bedenimizin içinde yine SOMUT MELEKLER gibi bir RUHUN varolması şu ana kadar yanlış bilinen bir olgu değil mi?
EMEVİ CAMİ Meselesi. Hadislerin bazıları (hepsi değil) EMEVİLERDEN yanlış aktarılmıştır. Ayrıca MEHDİ gelmeyecektir. Esas rehberimiz KURAN-I KERİM'İN hiçbir ayetinde MEHDİ'DEN bahsetmez. Kıyamet, ANSIZIN gelecektir. GAYBI sadece ALLAH bilir.
EN'AM SURESİ 114ncü Ayette şöyle der: 'Allah'tan başka bir hakem mi arayayım ki size, her muhtaç olduğunuz şeyi bildirip açıklayan kitabı, o indirmiştir. Kendilerine kitap verilenler de bilirler ki o, senin Rabbin tarafından gerçek olarak indirilmiş bir kitaptır; artık şüphe edenlerden olma.'
KEHF SURESİ 27nci Ayette şöyle der: 'Rasûlüm! Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O’nun kelimelerini değiştirebilecek hiçbir kuvvet yoktur. O’ndan başka bir sığınak da bulamazsın!'
Ayrıca Kıyamet, ANSIZIN gelecektir. ARAF SURESİ 187nci Ayette ALLAH'IM şöyle buyuruyor: 'Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi ancak Rabbimin katındadır. Onu vaktinde ancak O (Allah) ortaya çıkaracaktır. O göklere de, yere de ağır basmıştır. O, size ancak ANSIZIN gelecektir.” Sanki senin ondan haberin varmış gibi sana soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi sadece Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar.”
İnsan dışındaki herşeyin RUHLARI, ALLAH'IN KURALLARIDIR. İnsanın Ruhu ise AMELLERİDİR. İnsan kendisini tamamlamak için, diğer RUHLARI görebilmeli yani ALLAH'IN KURALLARINA göre yaşamalıdır. Ruhlar, LEVH-İ MAHFUZ KİTABININ harfleridir.
Kıyamet, ANSIZIN gelecektir.
ARAF SURESİ 187nci Ayette ALLAH'IM şöyle buyuruyor: 'Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi ancak Rabbimin katındadır. Onu vaktinde ancak O (Allah) ortaya çıkaracaktır. O göklere de, yere de ağır basmıştır. O, size ancak ANSIZIN gelecektir.” Sanki senin ondan haberin varmış gibi sana soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi sadece Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar.”
ZAMAN var olmasaydı, yaratılanlar da var olmazdı. ZAMAN, ALLAH'IN ilk yarattığı ve yaratılmış EN ÜST boyuttur.
UZAY ve IŞIK HIZI, zamanı BÜKEMEZ. Zamanda GEÇMİŞE VE GELECEĞE YOLCULUK imkansızdır. Çünkü geleceğe yolculuk yaptığımızı zannetsek de, yine ALLAH'IN katındaki zaman DEĞİŞMEZ.
IŞIK HIZINA ulaşırsak, zamanı AŞAMAYIZ. Çünkü ışığın da bir BAŞLANGIÇ NOKTASI vardır ve aslında IŞIK HIZI, ZAMANIN HIZIDIR.
Kendini dindar gibi gören YOBAZLARA lafım
Onlar ATATÜRK düşmanları
Onlar KADIN düşmanları
Onlar TÜRKÇE düşmanları
Onlar BİLİM düşmanları
Öğretmen Kemal adlı film günümüzün dindar görünümlü YOBAZLARINI anlatıyor. Bu yobazlar suni teneffüsü yani hayat öpücüğünü de NAMAHREM ve GÜNAH sayarlar şimdi. TESETTÜR diye hep uyarılarda bulunan zihniyet, aslında DİNİMİZ için endişe etmiyor. Onlar ATATÜRK düşmanları, onlar KADIN düşmanları, onlar TÜRKÇE düşmanları. Onlar milletimizi bölmeye ve ülkemizi İRAN'A döndürmeye çalışıyorlar. Kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'de ĞAŞİYE SURESİ 21-23 Ayetlerde 'O halde (Resûlüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde bir zorba değilsin.' diye Allah'ımız buyururken, onların bu şekilde bağırıp çağırmalarının nedeni tövbe haşa kendilerini Allah'ımızdan daha büyük görmeleri midir?
Önce AKILLARI, DÜŞÜNCE TARZLARINI değiştirin lütfen. Hep aynı konu CİNSELLİK.
Değişim, AKILDA başlar.
Allah ile kul arasındaki ibadete karışamayız. Herkes çevresine şeytani gözlerle değil, ahlaklı gözlerle bakarsa zaten sorun oluşmaz. Eğer insanın bu kabiliyeti yoksa yani NEFSİNE TAPIYORSA o zaman hep önüne baksın. Şeytan kadın kılığına girse, ona da bakarlar. Nefislerine tapanlar, şeytanın köleleridir zaten. Ahlaksız kanı bozuk ÇOCUK TACİZCİLERİ de hep bu nefsine köle olan zihniyetlerin içinden çıkıyor. DİNİMİZ, sadece CİNSEL KURALLARDAN oluşmuyor. SAPIKLARIN, TACİZCİLERİN ve KATİLLERİN karakterinde hiç bozukluk yok mu, herşey insanların giyimi yüzünden öyle mi? Eğer İNSANOĞLU nefsine sahip çıkamıyorsa HAYVANDAN bir farkı yoktur. İÇGÜDÜLERİMİZLE değil, İMANIMIZLA hareket edelim.
DELİ BİRİSİ NİYE İBADETTEN SORUMLU TUTULMAZ bilir misiniz? Çünkü AKIL, İMANIN YAPITAŞIDIR. Zeka demiyorum AKIL diyorum.
ALLAH'IM her an RUH yani İlahi Bilgi Kodları yaratmaktadır. KADER İlim, KAZA Kudret sıfatına dayanmaktadır. CÜZ'İ irademiz SINIRSIZ, Allah'ımızın KÜLLİ iradesi SONSUZDUR. Sınırsızlık ÖZNEL olup, kendisinden SONSUZ kat büyük ve NESNEL olan Sonsuzluğun parçalarıdır.
Bu soruyu güzel ülkemdeki 750 BİN kişi çözememiş. Bu soruyu bile çözemeyen insan, kutsal kitabımız KURAN-I KERİM'İ hiçbir zaman ANLAYAMAZ. İnsanların en büyük eksiği EĞİTİM ve AKIL.
Bir arkadaşım, 'İnsana RUH hangi safhada girer? diye sormuş. Öncelikle bu bilgi sadece ALLAH katındadır. Ben sadece kendi tahminsel analizimi söylüyorum. GAYBI sadece ALLAH bilir. RUH yani İlahi Bilgi Kodları canlı ve cansız herşeyin içinde vardır. Evrendeki KARANLIK ENERJİ ve KÜTLEÇEKİMİ de RUHTUR. Varlığa KÜTLE, HACİM ve HAREKET kazandıran şeydir RUH. ELEKTRONLARIN saniyede 7 KATRİLYON TUR dönmelerini sağlayan da RUHTUR. FREKANSLARINI göremediğimiz için GÖRÜNMEYEN dediğimiz varlıkların da RUHLARI vardır. RUH, 5 BOYUTLU evrenimizdeki EVREN ile ZAMAN arasındaki BOYUTTUR. Sadece ALLAH'IN izin verdiği RUHLAR, maddeden yani 3 BOYUTLU dünyasından ayrılabilir. Biz insanlar olarak RUHUMUZUN, 3 ilave bileşeni vardır. AKIL, VİCDAN (İRADE) ve SEVGİ. RUH, ALLAH'IN kainattaki KURALLARIDIR. SINIRSIZ İRADE, sadece İNSAN RUHLARININ özelliğidir. ALLAH, her an RUH yaratmaktadır. Ruhlar, LEVH-İ MAHFUZ'UN harfleridir. Yani sorunun aslında şu şekilde olması gerekirdi. İnsan RUHUNA hangi evrede SINIRSIZ İRADE verilir?
EINSTEIN kadar AKILLI olamadı çoğu insan. Çünkü o bilimi ve EVRENİ araştırdıkça, ALLAH'IN varlığına inanmaya başladı.
KÖTÜLÜĞÜ, ALLAH yaratmadı.
'Ben atomu insanlığa hizmet etmek için parçaladım. Onlar bomba yapıp birbirlerini yok ettiler.' Albert Einstein
'Sadece iki şey sınırsızdır, evren ve insanoğlunun ahmaklığı, ilkinden o kadar da emin değilim.' Albert Einstein
KADER, senaryo veya alınyazısı değildir. KADER, deneydir. KAZA ise gözlemdir. Yani bişeyleri YAZILDIĞI için yapmıyoruz. YAPTIĞIMIZ için yazıldı. Yani bizim için OLACAK OLAN, ALLAH için ÇOKTAN OLMUŞTUR. Allah, tüm zamanları görür.
İnsanlar, Allah istediği için kötülük yapmıyorlar, yaptığı kötülüğü Allah zamanı bizlerden çok daha hızlı gördüğü için SINAMASININ sonucunda ÖĞRENİLMİŞ bir bilgi olarak bilmektedir. ALLAH, yaptıklarımızı ve hatta AHİRETİ Kuran-ı Kerim'de yaşanmış olduğu için, GEÇMİŞ ZAMAN ifadeleriyle anlatmaktadır. ALLAH katında, AHİRET de dahil tüm zamanlar, yaşanmıştır ve şu an ve her zaman yaşanmaktadır.
KADER, senaryo veya alınyazısı değildir. KADER, deneydir. KAZA ise gözlemdir. Yani bişeyleri YAZILDIĞI için yapmıyoruz. YAPTIĞIMIZ için yazıldı. Yani bizim için OLACAK OLAN, ALLAH için ÇOKTAN OLMUŞTUR. Allah, tüm zamanları görür.
YUNUS SURESİ 100.AYET şöyle der: 'Oysa Allah’ın izni olmadan hiçbir kişinin iman etmesi mümkün değildir. Allah, AKILLARINI KULLANMAYANLARIN kalpleri üzerine mânevî pislikler yağdırır.' BİLİM olmadan DİN, DİN olmadan BİLİM olmaz. ALLAH, bütün BİLİMLERİ bilir. Şimdi diyeceklerki, ALLAH zaten iman etmeme izin vermemiş diye. ATEİST insan, boşuna AHLAKLIYIM demesin. KİBİRLİ olmak, AHLAKSIZLIKTIR. ATEİSTLER de KİBİRLİ oldukları için İMAN ETMİYORLAR. Hadi o halde, ALLAH İZİN VERMİYORMUŞ YA SİZE, inadınızı gösterin. ALLAH izin vermediği halde ibadet edin ve iman edin. Bir insan NAMAZ kılmıyorsa, ALLAH onu namaz kılmaya layık görmediği için, huzuruna istemediği için kılmıyordur. Bana değişik değişik yorum yapan insanlar var. Neymiş Allah'a inanıyormuş ama namaz kılmıyormuş. ALLAH seni huzuruna istemiyor, inansan ne olacakki? ÖYLE KURU KURU İMAN mı olur? Ya gerçekten hiç aklınızı kullanamıyor musunuz? AHLAKLI olan insan, iman etmemişse zaten KİBİRLİ olur yani yine AHLAKSIZ olur. Örneğin Kimya dersini sevmiyorsunuz. Öğretmen bir ödev verdi kimyadan. Siz 'Ben kimyaya inanmıyorum. Ödevi yapamam. Ama AHLAKLIYIM' diyebilir misiniz? BU KİBİRLİLİKTİR yani AHLAKSIZLIKTIR. DİN olmadan AHLAK, AHLAK olmadan DİN olmaz.
TEKNOLOJİ büyüdükçe, insanlar ALLAH'IN mucizelerini küçümsüyorlar. Halbuki Allah, her an RUH yani İlahi Bilgi Kodları yaratmaktadır. Son peygamberin peygamberimiz Hz.Muhammed olması ve teknolojiden önce Dünyadaki peygamberliğin bitmesinin nedeni o. İnsanların Allah'ı ve mucizelerini küçümsemesi ise KIYAMETİ getirecek. Şu an dünyada 8 milyar nüfusun 2 milyarı ATEİST. Tüm peygamberlere ALLAH'IN tüm mesajları aynı gelmiştir. Fakat insanlar o kutsal metinleri değiştirdiler, peygamberleri bile öldürdüler. Hz.Musa Kızıldeniz'i ikiye ayırıp İsrailoğullarını karşıya geçirdi. Hemen BUZAĞIYA tapmaya başladılar. BAKARA SURESİ 6 ve 7nci ayetlerinde: “Kendilerini uyarsan da uyarmasan da kafir olanlar inanmazlar. Allah onların kalpleri ve kulaklarını mühürlemiştir; onların basiretleri (kalp gözleri) üzerinde perde vardır” der. EN'AM SURESİ 8 ve 9uncu ayette: 'Bir de: “Ona, bizim de görebileceğimiz bir melek indirilmeli değil miydi” dediler. Eğer biz bir melek indirseydik, elbette iş bitirilir, kendilerine göz açtırılmaz, bir an bile yaşama fırsatı verilmezdi. Eğer peygamberi melek olarak gönderseydik, onu yine bir insan suretinde gönderir de onları içine düştükleri şüpheye yine düşürürdük.' der. Hala anlamıyorsunuz dimi ATEİST arkadaşlarım ALLAH sizi sizden daha iyi tanıyor. Yazıkki siz AKLINIZI kullanamıyorsunuz.
İnsanlar, Allah istediği için kötülük yapmıyorlar, yaptığı kötülüğü Allah zamanı bizlerden çok daha hızlı gördüğü için SINAMASININ sonucunda ÖĞRENİLMİŞ bir bilgi olarak bilmektedir. ALLAH, yaptıklarımızı ve hatta AHİRETİ Kuran-ı Kerim'de yaşanmış olduğu için, GEÇMİŞ ZAMAN ifadeleriyle anlatmaktadır. ALLAH katında, AHİRET de dahil tüm zamanlar, yaşanmıştır ve şu an ve her zaman yaşanmaktadır.
İnsanlar ELEKTRON olduğunuzu ve saniyede 7 KATRİLYON TUR attığınızı, ALLAH'IN da sizin 7 KATRİLYONUNCU turunuzdan sonra KIYAMETİ koparacağını düşünün. ALLAH zamandan muaf olduğundan yani zamanı katrilyonlarca veya sonsuz kat hızlı gördüğünden ALLAH için AHİRET hayatı bile şu an yaşanmaktadır. Ama biz insanların ZAMAN STANDARTLARI çok çok düşük olduğu için, daha henüz belki 1 MİLYARINCI TURUMUZU yeni atıyoruz.
İnsanların zaman standartlarına göre, CENNET ve CEHENNEM şu an halen YARATILMAMIŞTIR. ALLAH zamandan muaf ve zamandan sonsuz hızlı olduğundan, ALLAH'A göre KIYAMET çoktan kopmuş, AHİRET yaşanmaktadır.
İnsanlar, Allah istediği için kötülük yapmıyorlar, yaptığı kötülüğü Allah zamanı bizlerden çok daha hızlı gördüğü için SINAMASININ sonucunda ÖĞRENİLMİŞ bir bilgi olarak bilmektedir. Allah, geçmişi, geleceği ve TÜM ZAMANLARI, AYNI ANDA ve HER ZAMAN görür. KIYAMETE kadarki OLACAK OLAN DEĞİL, OLMUŞ OLAN herşeyi içerir LEVH-İ MAHFUZ kitabı. ALLAH, ZAMANDAN daha hızlı olduğu için, zaten bunları kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'de yaşanmış olduğu için, GEÇMİŞ ZAMAN ifadeleriyle anlatmaktadır. KIYAMETTE ALLAH, ARŞI, KÜRSÜSÜ ve LEVH-İ HAHFUZ dışındaki herşey yok olacaktır. İlahi Bilgi Kodları olan RUHLARIN TÜMÜ bu LEVH-İ MAHFUZ'UN içinde, AHİRETTE tekrar diriltilecek olan BEDENLERİNİ bekleyeceklerdir. Peygamberimiz Miraç Gecesi Allah'ın izniyle ZAMANIN HIZINI AŞIP, şu an bizim için daha kurulmamış fakat Allah için kurulmuş ve hatta yaşanmakta olan CENNET ve CEHENNEMİ görmüştür. CEHENNEM, yeryüzü olan şu anki evrenin, CENNET ise evrenin sonundaki 7 kat göklerin kıyamet ile dönüştürüleceği yerdir.
7'NCİ GÖĞÜN KADINI
Bu öyle bir SIR ki, kimse anlamaz görmeden. Gördüğünü anlatsan da, inanmazlar. Aklını zorlamazlar, karmaşık derler yazına. Kaç okul bitirdin, kaynağın ne sorarlar. AKIL dersin, gülerler çünkü hiç onu kullanmamışlarki. Halbuki bu yazdıklarımı anlamayanlar, kitabımız KURAN-I KERİM'İ nasıl anlasınlar?
Yüksek ruhlar, her zaman sıradan akılların şiddetli muhalefetleriyle karşılaşırlar.
ALLAH'I sağlam İMAN ve SEVGİ ile ancak görebilirsiniz. Dünyadayken görmek ise KEHF SURESİNDE Hz.Musa ve Hz.Hızır'ın yolculuğu gibi SABRETMESİ çok zor bir İMTİHAN ile olur. Sanki tüm dünya üstünüze geliyordur, tüm belalar sizi buluyordur, intihar etmek bile aklınızdan geçer. Hayatınızda 1 kere böyle EMSALSİZ bir İMTİHAN olur. Sonucu size göre kesin umutsuzca bile olsa, sonucunu bilemediğiniz bu olay karşısında isyan etmeden SABREDİN. Ama çoğu insan SABREDEMEZ. Sabrınızın sonunda ALLAH'I göreceksiniz ve GAYBİ BİLGİLERİN bir kısmı size görünmeye başlayacaktır. Bu İMTİHAN, anlatılamayan ve sadece yaşanarak anlaşılan bir MUCİZEDİR. Dünyadayken SAYILAR da dahil herşeyin RABBİ olan Allah'ımızı görmeniz için SONSUZ SABIR ve SONSUZ ŞÜKÜR gerekir. SABIR ve ŞÜKÜR, imanın en büyük göstergesidir. AHİRETTE cehenneme dönüştürülecek olan bu evrende, ALLAH'I görmenin tek yolu ölmeden önce belalarla bu cehennemi yaşamak ve onlara karşı sonsuz SABIR ile olur. BAKARA 216.Ayette Allah'ım şöyle der: 'Bazı şeyler vardır ki hoşlanmazsınız, fakat hayırlıdır size. Bazı şeyler de vardır, hoşlanırsınız, şerdir size. Allah bilir, siz bilmezsiniz ki.'
Cennette ne YEMEK YİYECEĞİMİZ TEFERRUATSA, cennette HANGİ DİLİ konuşacağımız da TEFERRUATDIR. HZ.ADEM cennetteyken ARAPÇA mı konuşuyordu? Yoksa DOĞANIN ve YANSIMA sözcüklerin (Derenin ŞIRIL ŞIRIL akması gibi) dili TÜRKÇEMİZE yakın MU DİLİNİ mi konuşuyordu? ALLAH'IN ZAMAN boyutu ve ANA DİLİ yoktur. ALLAH, bütün BİLİMLERİ ve DİLLERİ bilir. DİL, Kuran-ı Kerim'i ANLAMAK için sadece ARAÇTIR, AMAÇ değildir. LEVH'İ MAHFUZ'U anlamak için, Kuran-ı Kerim'i tam anlamıyla ANLAMAK, hatta YAŞAMAK gerekir.
LEVH-İ MAHFUZ kitabının verdiği mesajı anlamak için, KURAN-I KERİM'İ tam anlamıyla ANLAMAK hatta YAŞAMAK gerekir. Öncelikle ben DİN ADAMI değilim ama BİLİM KADINIYIM. Zaten son din adamı da PEYGAMBERİMİZDİR. Beni kendisinin birçok günahı olup da, SAÇININ AÇIK OLMASI günahtır diye eleştiren ŞEKİLCİ insanlar var. Tabiki GÜNAH. Kuran-ı Kerim'de yazıyor. TEK GÜNAHIM O ZATEN. Ama bu benle ALLAH arasında. Ama SAKALIMIZ olmadığı için kime laf anlatabileceğiz? Devrimizde SAKALI UZUN olanın bilgisi çok demektir. Herkesi AŞURE günü TIRNAKLARINI kesmeleri konusunda 'TIRNAK KESMEK İBADETTİR' diyerek uyaran bazı hocalarım SAKALLARINI niye kesmiyorlar anlamıyorum. Erkeğin SAÇ UZATMASI günah ama SAKAL UZATMASI sünnet. ALLAH'IMIZ insanların içindeki NİYETLERİ görür ŞEKİLLERE bakmaz. AFRİKA'DAKİ bir çok fakir insan bırakın TIRNAK KESMEYİ, üstüne giyecek KIYAFET bile bulamıyorlar. Allah razı olsun Hüseyin Çevik hocamdan. Gerçekten çok doğru söylemiş. SAÇIN AÇIK OLMASINDAN daha büyük sorundur GÖZ ZİNASI. Hüseyin Çevik hocamın da alttaki videonun kapak fotoğrafında yazdığı gibi, bu günümüz Müslümanlarının EN BÜYÜK SORUNLARINDAN biridir. İnsanları SAÇI AÇIK diye eleştirmek yerine önce KENDİ GÜNAHLARIMIZA bakalım ve kendi NEFSİMİZİ TERBİYE EDELİM.
ALLAH'IM her an RUH yani İlahi Bilgi Kodları yaratmaktadır. KADER İlim, KAZA Kudret sıfatına dayanmaktadır. CÜZ'İ irademiz SINIRSIZ, Allah'ımızın KÜLLİ iradesi SONSUZDUR. Sınırsızlık ÖZNEL olup, kendisinden SONSUZ kat büyük ve NESNEL olan Sonsuzluğun parçalarıdır.
1100 DESİBELLİK ses, EVRENİ YOKEDEBİLİR. 1883 yılında KRAKATAO YANARDAĞI patlaması sırasında çıkan 310 desibellik ses, insan KULAĞI için tehlike sınırı olan 150 desibelden 10 KATRİLYON kat, ATOM BOMBASININ 250 desibellik sesinden 1 milyon kat fazladır. Metrekarede 0,01 GOOGOL WATT gücündeki 1100 desibellik ses evreni yokedebilir. 120 desibellik sesin gücü 1 watt dır. ALLAH'IMIZ BİLİR, belki de İSRAFİL'İN SURA üflemesi 1100 desibellik ses civarında olabilir. Helak olan SEMUD KAVMİ de büyük bir SESLE helak olmuşlardı. İnsanlar da MEHDİ gelecek zannedip beklerlerken, ANSIZIN KIYAMET kopacaktır.
Peygamberimizin 'KOMŞUSU açken, tok yatan bizden değildir.' sözündeki KOMŞU kelimesi, OSMANLI DEVLETİ zamanında, imparatorluk içindeki GAYRİMÜSLÜMLER dahil tüm insanları kapsıyordu. Ama şimdi dinimizi GÖSTERİŞEN yaşayan çoğu Müslüman kardeşlerim KOMŞU olarak APARTMAN KOMŞUSUNU algılıyor. Yani ZEKATIN anlaşılamadığı dönemimizde, YARDIMLAŞMALAR azaldı, TİCARETTE HİLELER arttı, PARAYA TAPMALAR arttı. Yani dinimizi GÖSTERİŞEN yaşamak arttı. NAMAZ ve ZEKAT, dinimizin TEMEL direkleridir. GÖSTERİŞEN yaşamanın kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'deki karşılığı MÜNAFIKLIK değil midir? O zamanki insanlarla bu zamanki insanların arasındaki FARK BU.
NAMAZ ve ZEKAT, Kuran-ı Kerim'de çoğu yerde birlikte anılır ve DİNİMİZİN temel direkleridir. Bu da iki ibadetin SÜREKLİ her an ifa edilmesi gereken bir ibadet olduğunu gösterir. Yani sadece 1 YILLIK malların zekatı verilmez. Sahip olduğumuz bütün rızıklar, ALLAH'TANDIR ve ZEKATA dahildir. Bakara Suresi 3'üncü AYETTE bu husus şöyle açıklanır: 'Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.' Kuran’da birçok ayette anlatılan bu konuda, eğer 1/40 şeklinde bir ölçü evrensel ve belirlenmiş olsaydı, hiç şüphesiz ALLAH'IMIZ bunu Kuran-ı Kerim'de açıklardı. ZEKAT, İHTİYAÇ FAZLASIDIR.
Allah'ımızın ZAMAN boyutu yoktur. Bundan dolayı, ALLAH'IMIZ için bütün günlerin değeri EŞİTTİR yani her geceyi KADİR Gecesi, her günü CUMA günü, her ayı RAMAZAN Ayı gibi yaşamak lazımdır. Yine bundan dolayı ve İNSANCIL ölçülere mecbur olduğumuz için, MEALİST hocalarımın dediği gibi KANDİLLERİ yok sayılması ve HADİSCİ hocalarımın dediği gibi KANDİLLERDE yapılan ibadetin birkaç günlük ibadetin yerine geçmesi, yanlış olabilme ihtimalindedir. KADİR Suresi 2 ve 3ncü Ayette şöyle der: ' Kadir gecesinin ne olduğunu sana bildiren ne olabilir ki! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.' Asıl doğduğumuz gün yani asıl uyandığımız gün, ÖLECEĞİMİZ GÜNDÜR. Bütün ibadetlerimizi SON İBADETİMİZMİŞ gibi yaparsak, öleceğimiz gün yani 1000 AYLIK yaşamımız sonunda KADİR GECESİNİ yakalarız. Keşke ölmeden uyanabilsek yani ölmeden KURAN-I KERİM'İ gerçekten ANLAYABİLSEK. Ama O'nu gerçekten anlamak, aklında hiç ZERRE şüphe olmadan ALLAH'A inanmakla, o da hiçbir GÜNAHA yeltenmemek, PARA VS. gibi TÜM DÜNYASAL menfaatlerden elini tamamen çekmekle olur. Ama herkes bekler AKLINI kullanmadan UYARICI gelecek diye. Kuran-ı Kerim harici sözlerin bazılarının yanlış aktarılmış bir HURAFE olduğunu ise sadece ANSIZIN KIYAMET kopunca anlayacaklar.
Yorumlar, ZİHNİYETİMİZİ belli eder. Kuran-ı Kerim'i doğru ANLAMAK lazımdır. NEBE Suresi 31-34 Ayetlerinin 2 farklı din alimi tarafından yapılan MEALLERDEN hangisi doğru?
En büyük karadelik Ton-618, güneşten 140 TRİLYON kat PARLAKTIR, güneşin çapının 160 milyar katıdır ve güneşin kütlesinin 66 milyar katıdır. Ondan SONSUZ kat parlak ve büyük olan ALLAH'ın büyüklüğünü hayal edin. Zaten hayal etmek zorundasınız, görürseniz büyüklüğü ve parlaklığı karşısında PARAMPARÇA olursunuz. O yüzden İNANÇ İHTİYAÇ değil, acizliğimizden dolayı kavrayamadığımız bu gücü ANLAYABİLME çabasıdır. ALLAH'IN kanıtlanamıyor olması, yaratılmış kanıtları göremeyeceğimiz anlamına gelmez. Bu yüzden İNSANİ BİLİM değil, İLAHİ BİLİMDİR Allah'ın varlığı. Matematikte kanıtlanamayan ama bir teorisi olduğuna güçlü bir şekilde inanılan ASAL SAYILARIN birçok VARSAYIMI bu İLAHİ BİLİMİN yansımalarıdır.
RÜYALARIN hikmeti olmaz. Sadece hikmet gerçekleştiğinde, rüya mana bulur. Rüyaların mucizesi, SAYILARIN mucizesi gibidir. Hayatımızı sayılara göre yaşamayız, ama bizim için değerli olan sayıları mucizeler gerçekleştiğinde farkederiz. Bu da KADER gibidir.
Soru sormak, merak etmek ÖĞRETİR, DİNDEN ÇIKARMAZ.
124 bin peygamber olduğu rivayet edilir. Her kavme, her millete, her coğrafyaya peygamber gelmiştir. Kuran-ı Kerim'de sadece peygamberimizin soyağacındaki peygamberler yani 25 peygamber anlatılır.
Zuhruf Suresi 2nci ve 3uncu ayet şöyle der: Apaçık Kitab’a andolsun ki, iyice ANLAYASINIZ diye biz, onu Arapça bir Kur’an yaptık.
Bu ayette KORELASYON yoktur, NEDENSELLİK vardır. Yani ANLAMAK için OKUYUN, OKUMAK için ANLAMAYIN. Dil ARAÇTIR, Anlayarak İman AMAÇTIR. ANLAMAdan İMAN, İMAN etmeden ANLAMA olmaz. ALLAH, SUBJEKTİF bir değer için, OBJEKTİF değeri değiştirmiştir. Yani o sırada putperest olan kavim, Arap milletinden başka bir kavim olsaydı, Kuran-ı Kerim yine o KAVMİN DİLİYLE indirilecek. ALLAH'ın insanlar gibi ZAMAN boyutu ve ANA DİLİ yoktur. ALLAH, bütün DİLLERİ ve bütün BİLİMLERİ bilir. HZ. MUSA İbrani'dir, İbranice konuşurdu. Tevrat da İBRANİCE indirilmiştir. Kendinize SORUN. Müslüman bir ülkede dünyaya gelmeseydim, gerçekten müslümanlığı NASIL arar bulurdum?
KURAN-I KERİM'DE saçın kapatılması gerektiği yazıyor. Ayetleri hiçbir şekilde sorgulayamayız. Ayetler, ALLAH'IMIZIN KELAMIDIR. İnsanları uyaran hocalardan bir isteğim olacak. PAVYONLARI, faiz yiyen BANKALARI ve TİKTOKU da kapattırın lütfen. Fakat şimdi çoğu insan karşı çıkar çünkü HARAM PARA getiriyor bu yerler. İnsanlar ayrıca içlerini, fesatlıklarını, azgınlıklarını temizlesinler TV lerde çıkan hocalarım lütfen. ZİNA yapmak, saçın açık olmasından belki 100 kat belki 1000 kat günahtır. Kuran-ı Kerim'de GÖZ ZİNASINDAN da bahseder. Zinanın cezası, LİVATA ile hemen hemen aynı sayılır Kuran-ı Kerim'de.
Livatadan dolayı LUT KAVMİ helak oldu. Zina da bir helak sebebidir. Bugun KIYAMET kopmuyorsa bunun sebebi Allah'ın, peygamberimizin ümmetine peygamberimizden dolayı sağladığı merhamettendir. Yoksa çoktan helak olmayı HAKETTİK. Geçmişte alışverişteki adaletsizlik, ölçü ve tartıya dikkat etmemeden dolayı helak olan MEDYEN KAVMİNDEN bile ibret almadık. Saçımızın açık olması ve DÖVME büyük günahlar değildir ZİNA ve KUMAR kadar. Medyen kavmi gibi PARAYA TAPIYOR çoğu insan. Çoğu erkek saçtan çok GÖZDEN ve DUDAKTAN etkileniyor. Onlar da NAMAHREM. Gözünüzü de kapatın bantla. Hatta tüm yüzünüzü de kapatın. O şekilde yürüyün yollarda görmeden yürüyebiliyorsanız. Bu son sözlerimi yanlış anlamayın. Laf dokundurmadır. ALLAH, herkesin içini, niyetini görür. Halbuki biz insanlar ne kadar ŞEKİLCİYİZ dimi saygıdeğer hocalarım.
Geçen 'NÖTRON YILDIZLARININ 1 küp şeker boyutunun ağırlığı EVEREST DAĞI kadardır.' diye paylaşım yaptım. Adamın teki 'Millet ŞEKER BULAMIYOR' diye yorum yapmış.
BU DÜNYA DEĞİŞMEZ. Gerçekten İYİLER KÖTÜLER değil, AKILLILAR AKILSIZLAR dünyası bu dünya.
GÖRMEDİĞİME İNANMAM diyenler gerçekten BEYİNSİZDİR. KÖR olsaydınız hiç bir şeye inanmayacak mıydınız?
Gerçekten insanları anlamak ZOR. Ne BİLİM adamları bilimden anlıyor, ne DİN adamları dinden anlıyor. İnsanları DONDURUP tekrar diriltme DENEYİ yapan akılsız bilim adamları var. Bide İSLAMİYET bilimi reddeder diyen akılsız din adamları var. Ya gerçekten akılsızlar, yada birileri tarafından bilerek yaptırılıyor.
KURAN-I KERİM'i anlamadan okumak, ALLAH'A GÖSTERİŞ yapmaktır. ALLAH'A gösteriş yapmanın dinimizdeki adı da MÜNAFIKLIKTIR. Celal ŞENGÖR gibi ateistler bile KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK tamamını en azından 1 kere TÜRKÇE olarak okuduğu halde, kendini Müslüman zanneden bazı din kardeşlerim KURAN-I KERİM'İ TÜRKÇE olarak okumayı günah sayıyorlar. Şimdi kesin bazı AKILSIZ arkadaşlarım yorum yapar şu şekilde 'Asıl münafık Celal ŞENGÖR'DÜR' diye. Zaten o adam ateist yani kafir olduğunu kabul ediyor. MÜNAFIKLIĞI KAFİRLİKLE KARIŞTIRMAYIN. Bide AYETLERİ sihir sözcükleri yani 'okus pokus' gibi görmekten vazgeçin. Şu AYETİ 1000 defa okursan CENNETE gidersin gibi sözlere inanmayın. ALLAH'A gerçekten GÖSTERİŞ yaptığınızın farkında değil misiniz? ALLAH herkesin asıl maksadını görür. Yanlış anlaşılmasın demek istediğim. ARAPÇA da okuyabilirsiniz ANLIYORSANIZ. Önemli olan hangi dille okuduğun değil, ANLAYARAK OKUMANIZ.
YAŞARKEN KÖR ve SAĞIR olmuş bir insan, KURAN-I KERİM'İ sadece DOKUNMALI MORS ALFABESİ ile okuyabilir. Yani MORS ALFABESİ gibi ARAPÇA ve TÜRKÇE sadece bir ARAÇTIR. Amaç ANLAMAKTIR. Amaçlar ile araçları karıştırmayın. Bütün DİLLERİ, bütün ALFABELERİ, bütün BİLİMLERİ biliyor ALLAH'IM. Hatta en çok MATEMATİK DİLİNİ seviyor.
'ANLAMAK için TÜRKÇE okuyun. Ama İBADET için ARAPÇA okuyun.' DİYORLAR EKSİK DÜŞÜNENLER. Ben şunu anlarım bu konuşmadan. Demekki İBADET, ANLAMADAN YAPILANMIŞ. Kabul eder inşallah ALLAH'IM, ANLAMADAN yapmış olduğunuz ibadetleri. ALLAH'IM BANA YARDIM ET derken hep ARAPÇASINI mı diyorsunuz?
'CENNET, ANNELERİN ayakları altındadır' diyen PEYGAMBERİMİZ; cehennemin çoğunu KADINLARIN oluşturduğunu söylemiş. Bu HADİSİ yanlış aktaran kadın düşmanı bilgin kimse ona hakkımı helal etmiyorum. Bu şekilde düşünen kadın düşmanı insanlara da ALLAH'IM HİDAYET versin. Cehennemin çoğunu ZENGİNLER de değil, KADINLAR da değil, ZEKAT VERMEYENLER oluşturacaktır. Çünkü neredeyse hiç yapılmayan ibadettir ZEKAT.
Ülkemizdeki tüm herkesin ekonomik durumunun iyi hale getirilmesi lazım. Ailesini geçindiremediği için intihar eden babalar var. ALLAHIM razı olsun HÜKÜMETİMİZDEN. Daima İNSANA YATIRIM ÖNCELİKLİ olalım. NEFRET tohumları değil, anlayış tohumları saçalım. FİRAVUNLAR gibi PİRAMİTLER için binlerce köle çalıştırmayalım DOLAYLI yada DOĞRUDAN olarak. AHİRETE inanan bir MÜSLÜMAN, KEFEN PARASI biriktirmez. MEZAR TAŞI için milyarlarca para vermez. ATEİSTLERİ de dinimize kazandırmaya çalışalım. HOŞGÖRÜLÜ olalım. Kindar olmayalım
Bizler KALEMİZ, ruhlarımız ise DEFTER. Hepimiz kendi hikayemizin baş karakteri olan kalemleriz. 2006'DA başladı eşimle benim yolculuğumuz. 40 YIL geçse ve tüm kalemlerin mürekkebi tükense de, yine devam edecek sonsuza kadar.
CEHENNEMİN çoğunu ZEKAT VERMEYENLER, cennetin çoğunu da FAKİRLER oluşturacaktır. Nereden mi biliyorum çünkü neredeyse insanların tamamının KURAN'DA anlatıldığı gibi yapmadığı ibadettir ZEKAT yani neredeyse hiç yapılmayan ibadettir ZEKAT. Tüm ZEKATLAR hakkıyla verilmiş olsaydı, şu an yeryüzünde YOKSUL kalmazdı.
Bir insanın en iyi PSİKOLOĞU ve en iyi AVUKATI kendisidir. Kimse sizden iyi sizin haklarınızı savunamaz. ADALETLİ bir insan olmak, iyi bir MATEMATİK ve MANTIK bilgisi gerektirir. ALLAH'A İNANAN bir insan, masum bir insanı ÖLDÜREMEZ. KİRAYI kafasına göre artıran EV SAHİBİ, PARAYA tapıyordur. AHLAKLI insan, ekmeğini yediği VATANA ve bu vatan uğruna ŞEHİT olanlara ve bu vatanı kurtaran ATATÜRK'E saygısızlık edemez. LAİKLİK, kimse kimsenin ALLAH ile arasına giremez demektir, başkalarının özgürlüğüne tecavüz etmeden yaşamak demektir. LAİKLİK DİNSİZLİK DEĞİLDİR. Onu dinsizlik olarak gören AHLAKSIZDIR ve MÜNAFIKTIR. ALLAH'A inandığını söyleyip de, YARADILANLARIN hakkını yiyenlere denir MÜNAFIK.
SORGUSUZ İMAN, İMANSIZ SORGU olmaz. BİLİMSİZ DİN, DİNSİZ BİLİM olmadığı gibi. Ateistler ALLAH'I kavrayamadığı için inanmıyorlar. Sorguluyorlar ama eksik sorguluyorlar. Eksik düşünüyorlar. ALLAH'I, KADERİ ve AHİRETİ kavrayamadiklari için iman etmiyorlar. Sorgusuz iman, eksik imandır. Ama onların düşünceleri ve akılları da eksik. Zaten AKIL sorgulayan insanı ALLAH'A imana ulaştırır. Bazı Müslüman arkadaşlar da tam olarak Allah'ı kavramadan düşünmeden inanıyorlar. EVREN ve BİLİM çok saçma diyorlar. Evreni ve bilimi de ALLAH yarattı. ALLAH'A VE PEYGAMBERLERİNE inanın ama HACILARA HOCALARA inanmayın. Onlar sizden daha mı AKILLI. KURAN-I KERİM gibi bir rehberimiz varken, HOCALARA inanarak ALLAH'A ŞİRK koştuğunuzun farkında değil misiniz? HOCALARA inanmanın TÜRBELERDEN medet ummaktan ne farkı var?
STANDARTLAR önemlidir. 1 SANİYE 1 AŞİRE olsaydı, EVRENİN ÖMRÜ 1 SANİYE olurdu. ELEKTRONLAR, saatin YELKOVANI hızıyla dönselerdi, gerçekte attıkları 1 SANİYELİK TURUNU evrenin başlangıcından sonuna kadar ancak atabilirlerdi. İnsanlar ömürleri boyunca 2 milyar hareket yapabilir, her bir HAREKETİ 1 SANİYE sayarsak. Halbuki 1 saniyede SEZYUM atomu 9 MİLYAR kez, İTERBİYUM atomu ise 900 TRİLYON kez TİTREŞİM yapıyor.
ALLAH, geçmişi, geleceği ve TÜM ZAMANLARI aynı anda ve her an görmektedir. Ateistler, KADER kavramını bide böyle düşünsünler. İnsanların en büyük yanlışı, EKSİK DÜŞÜNMELERİDİR.
Benim OTOSTOP TEORİM var. Herkes DENEYEBİLİR. Birgün eşimle İstanbul'da taksi bekliyoruz. Eşim de taksi durdurmak için otostop çekiyor. Yemin ediyorum 30 dakika boyunca hiçbir TAKSİ durmadı. Sonra aklımıza birşey geldi. Eşim geriye görünmeyecek şekilde oturdu. Bu sefer ben otostop çektim. Aynı hizada giden 2 taksi birden durdu. Sonra da eşim ile taksiye binip gittik. ŞİMDİ SORUYORUM NAMUS BEKÇİLİĞİ yapan DİNCİ arkadaşlarıma. KIYAFETİM AÇIK OLMAMASINA rağmen bu taksiler ben BAYAN olduğum için mi durdu, yoksa herşey sadece TESADÜF MÜ? Ne yazıkki EGOLARIMIZIN KÖLESİYİZ. Bazı arkadaşlar NEDEN FOTOĞRAFLARININ altında AYETLER paylaşıyorsun. GÜNAH değil mi? diye soruyorlar. BU OTOSTOP TEORİMDE anlattığım gibi, insanlar GÜZEL BİR FOTOĞRAF olmadan YAZILARI okumazlar. TÖVBE HAŞA KURAN-I KERİM bir MAGAZİN DERGİSİ olsaydı tamamını ezbere bilirlerdi hatta ABONE olurlardı. Şimdi eminim YAZDIĞIMA değil de FOTOĞRAFA yorum yapan SİVRİ AKILLI ABAZA illaki olacaktır.
TÜM AHLAK sadece 2 BACAK ARASINDA olsaydı, ALLAH'IM AKLIMIZI VE İMANIMIZI beynimize değil, oraya verirdi. Bu aralar imamlığının yanında namus bekçiliği görevini de üstlenmiş dinci birileri hadsizce şeyler söylüyor YUSUF SURESİNDE kadınların Hz.Yusuf peygamberin namusuna ahlakına iftiralarindan bahseder O kadar çok beğenilmesine rağmen Yusuf peygamber kadınları suçlamaz, kadınlardan yana bakıp nefsine uymaz ve sadece ALLAH'A sığınır. Hatta uğradığı bir iftirada KIYAFETİ ARKADAN YIRTILDIĞI için temize çıkar. Kadınlarımızın nasıl giyineceğini bildirip, onları kendi olmayan aklına göre Cennete Cehenneme sokma hadsizliğinde bulunan bu şahıslar, ben de size soruyorum. SİZ NEDEN BAKIYORSUNUZ? NEFSİNİZE SAHİP çıkamıyor musunuz? HZ.YUSUF KISSASINDAN ibret almaz mısınız? Bide HRİSTİYANLAR, MUSEVİLER cennete giremezlermiş. Cehennemin çoğunu KADINLAR değil, CİMRİ ZENGİNLER oluşturacak. Bide kadınlar erkeklerle eşit değil diyorlarmış. Peygamber Efendimizin annesi ve peygamberlerin anneleri de dahil mi bu dediğinize. Kimin Cennete girip giremeyeceğine bırakın da ALLAH'IM karar versin. Siz önce haklarınıza saygı duyun. Fitne ve fesat çıkarmayın. Dedikodu yapmayın. BODRUM gibi yerlerde 200 BİN LİRAYA 1 günlük LOCA parası vermeyin. HARCAMALARINIZDA birçok yokluk çeken insanı düşünün. NİSA SURESİNDE miras paylaşımında GÖZ HAKKI da yazıyor. HİÇ OKUDUNUZ MU? Gerçi insanlarımızın çoğu BESMELENİN ANLAMINI bilmiyor. İmanda sorgulama yapılmaz diyip geçiyorlar hiçbir şey öğrenmeden OKUMADAN. İyiki MÜSLÜMAN bir ÜLKEDE doğmuşsunuz. Başka dinde doğsaydınız, şu an imkanı varken KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK okumayanlar, o dinden Müslümanlığı seçmezlerdi hatta ARAŞTIRMAZLARDI BİLE.
RUH, yaratılmış bilgi kodlarıdır. YARATMA olmadan olmaz. Enerji değildir. ALLAH, her an RUH yaratmaktadır. BIG BANG'TE evrenin yoktan varolmasını sağlayan şey de RUHTUR. Karanlık enerji olarak bildiğimiz ve evrenin genişlemesini sağlayan şey de RUHTUR. PSİKOLOJİNİN kuantumu olan EPİGENETİKTEKİ bizim özelliklerimizi belirleyen şey de DNA kodlarını belli bir amaç doğrultusunda birleştiren RUHTUR. Evrendeki herşeyin YÖRÜNGELERİNDE dönmesini sağlayan ve KÜTLEÇEKİMİ olarak bildiğimiz şey de RUHTUR. ELEKTRONLARIN atom çekirdekleri etrafında SANİYEDE 7 KATRİLYON TUR dönmelerini sağlayan da RUHTUR. ÖRÜMCEK AĞLARINI göremezsek, ağda takılı kalan şeyi UÇUYORMUŞ gibi algılarız. Herşeyin RUHU vardır. RUH, tüm atomları belli bir AMAÇ doğrultusunda birarada tutan, bir nevi KARANLIK ENERJİDİR. RUH; enerjinin, BİLGİ KODLARI ile maddenin şeklinde ve büyüklüğünde, tüm görüntüsüne ve tüm hacmine SİRAYET ETMİŞ halidir. FREKANSLARINI göremediğimiz için GÖRÜNMEYEN dediğimiz varlıkların da RUHLARI vardır. RUH, 5 BOYUTLU evrenimizdeki EVREN ile ZAMAN arasındaki BOYUTTUR. Sadece ALLAH'IN izin verdiği RUHLAR, maddeden yani 3 BOYUTLU dünyasından ayrılabilir. RUH, şekli varlıklarla aynı olan, hologramsal İLAHİ YAZILIMLARDIR. RUH, varlıkların içindeki KARANLIK ENERJİDİR yani SİCİMLER BÜTÜNÜDÜR. Biz insanlar olarak RUHUMUZUN, 3 ilave bileşeni vardır. Ruhu yöneten AKIL, Ruhu yönlendiren VİCDAN (İRADE), Ruha bağ kurduran AŞK. Aslında RUHLAR da, herşey gibi SOMUT ve GÖRÜNÜRLER ama biz onların FREKANSLARINI göremediğimiz için SOYUT VE GÖRÜNMEYEN diyoruz. ALLAH, her an RUH YARATIYOR yani tüm yarattıklarına ÖZELLİKLER, BİLGİLER veriyor. MUCİZELER, sıradan şeylerde olağanüstü olanları gördüğünüz an başlar. Yani, MUCİZELER, İHTİMALLERİN SIFIR OLDUĞU YERDE GERÇEKLEŞİR.
PARALEL EVRENLERİN yaratılması, iradesi olan ilk insan HZ.ADEM'İN yaratılması ile oldu. İnsanların yaratılışsal üstünlüğü buradan gelir. Ancak bu paralel evrenler kozmolojik değil hologramsal yani simülasyon gibi. Tıpkı izlerken seçim yapılan interaktif çizgi film videoları gibi. Her insan beyni ve aklı bir evrendir. İrade, paralel evrenleri seçer ama yaratmaz. Allah zaman boyutunun hepsini görebildiği için bizim seçeceğimiz tüm tercihleri önceden bilir. Bizim seçimlerimiz bize göre sınırsız ama sonsuz değil. Maddiyat ve maneviyat alemleri arasında iradesini kullanan insanların tercihlerini sorgu ve ödül yeridir Ahiret. Hayal dünyası olan bu paralel evrenimizdeki verilen veya yaptığımız fakat Allah'tan gelmiş gibi kullanmadığımız her pozitif tercih (irademize ve nefsimize göre pozitif tercih), esas ve ölümsüz alem olan Ahiret'teki negatif sonucu doğurur. Görme engelli bir arkadaşımızın öbür tarafta sapasağlam bir gözü olacakken, bu dünyada sağlam gözü olan fakat zinaya yönelen göz öbür tarafta perdelenir. Kainattaki varlıklar kendilerinin havada ve karada olduğunu hissetse bile, aslında doğmadan önce olduğu gibi hep su içindedirler. Bu su, bizim boyutumuzun görebildiği bir su değildir. Yani karanlık enerji, Allah katında bir sudur. Evrenin içindeki karadelikler, su içindeki GİRDAPLAR gibidirler. HER KARADELİKTE BİR EVREN VARDIR. Atomlar da aslında karadeliktir. Karadelikler 0 ile 1 arasındaki rasyonel sonsuzluk gibidir.
Bütün EVREN hayatını bir VİDEO yapsak, o videoyu en kısa video yapacak şekilde HIZLANDIRSAK, en kısa olarak 6 GÜNE SIĞDIRABİLİRİZ. Bu hesaplama için de evrenin en YAVAŞI ELEKTRONU ve en HIZLISI IŞIĞI standart almalıyız. 63 yıllık yani 2 MİLYAR SANİYELİK hayatınız çok mu uzun zannediyorsunuz? ELEKTRONLAR bile SANİYEDE 7 KATRİLYON TUR atarlarken.
Ay ve Dünya ışık hızında dönselerdi, Dünya Güneş etrafında 1 saatte, Ay Dünya etrafında 7 saniyede dönerdi. Gerçekte ise, 1 yıllık ışık mesafesini; Dünya 10 BİN yılda, Ay ise 365 BİN yılda katediyor.
Ses hızında 1 ASIR 1 SAAT olursa, ışık hızında 26 BİN YIL 1 SANİYE olur. Yani İNSANLIK, 6 GÜNLÜK KAİNATIN son saniyesindedir.
ALLAH, bir KARINCADA yaklaşık 500 BİN sinir hücresi yaratmıştır.
SORGULAMADAN VE araştırmadan İMAN VE SEVGİ olmaz. EVRENİ DE araştırmasınlar o zaman. Siz EŞİNİZİN tüm özelliklerini bilmeden onu nasıl sevdiğinizi söylersiniz? ALLAH tüm evreni KİBİRLİ OLMAYI sevmediği için YARATTI. Bir insanın yaratılış amaçlarından biri de ÇOCUK SAHİBİ olmaktır. Gerçek MUTLULUK, en güzel ANILARI, tek başına değil, başkalarıyla yaşayarak olur.
Erkekler ŞORT giyince NAMAHREM olmuyor da, biz kadınlar ETEK veya ASKILI giyince NAMAHREM oluyor. Sizin ruhlarınız kirlenmiş. Ruhu kirli olan insan TÜRBANLIYI bile ÇIPLAK görür. Beyinleriniz sadece ABAZALIĞA ve SAPIKLIĞA çalışıyor. HURİ deyince bile aklınıza hemen CİNSELLİK geliyor, halbuki HURİ hizmetkarlardır. HURİLERİN CİNSİYETİ YOKTUR. Cennette insanlar İNSANCIL İHTİYAÇLARINDAN arınmış olarak bulunurlar. Beyniniz CENNETİN nasıl bir yer olduğunu algılayamıyor, çünkü AKLINIZIN İÇİ CENNET GİBİ DEĞİL, CEHENNEM GİBİ OLMUŞ.
NÜMEROLOJİ nedir bilir misiniz? Hiçbir şeyin TESADÜF olmadığını, herşeyin SAYILARLA bağlantısını söyler. Ben eşimle 7000 İNCİ günümde tanıştım. Kardeşim 11000 İNCİ günümde evlendi. ALLAH, SAYILARIN DA, BİLİMİN DE RABBİDİR. İnce Yapı Sabiti ve KAPREKAR Sabiti gibi sabitleri duydunuz mu? Biz SINIRLI düşündüğümüz için, bazı şeyler bize TESADÜF geliyor. Hiçbir şey TESADÜF değildir.
Birçok kitap okudunuz hayatınız boyunca. İNANSANIZ DA İNANMASANIZ DA en azından 1 kez KURAN'I KERİM'İ ANLAYARAK yani diğer kitapları okuduğunuz gibi TÜRKÇE olarak okuyun. Kuran'ı okuduğunuz gün sizin gerçekten KADİR GECENİZ olacaktır. Tüm ayetleri okumak YAKLAŞIK 24 SAAT zaman alıyor. NAMAZIN da esası KURAN OKUMAKTIR. Kuran'ı anlayarak okumadan, yazarı olan ALLAH'I SEVDİĞİNİZİ nasıl İSPAT EDECEKSİNİZ?
GÜLÜ DİKENİYLE yaratan RABBİM, mutluluğu sıkıntısız verir mi? ZITLIKLARIN bir arada olması, yaratılışın SIRLARIDIR.
Yunus Emre 'Yaratılanı severim, Yaradan'dan ötürü' derken o zamanlar gösterişsiz ve menfaatsiz sevgiler vardı. Allah'ın yarattıklarını sevmeyenler, Allah'ı sevmiş olmazlar. Allah'ın kelamı Kuran-ı Kerim'i ANLAYARAK okumayanlar Allah'ı sevmiş olmazlar. Sevginin ispatı, sevdiğinin herşeyini sevmektir. ANKEBUT Suresi 2nci Ayette şöyle der: İnsanlar 'İnandık' demekle imtihan edilmeden bırakılmazlar. Sadece Allah'ı sevdim demekle de sevmiş olmaz. Sevgi gibi Allah'a iman da kolay birşey değildir. Sevgi fedakarlık gerektirir. Örneğin, çocuklarınıza şefkat göstermiyorsanız, eşinizin düşüncelerine değer vermiyorsanız, eşinizi gerçek anlamda sevmiş olmazsınız. Kuran-ı Kerim'in mükemmelliğini gördükçe, evreni araştırdıkça Allah'a inancım arttı. Allah'a inanan insan kul hakkı yiyemez, masum bir insanı öldüremez, her gün parasına para katıp zenginleşmeye çalışamaz. Sevgi ile şehveti karıştırmayın. Eşinizi eşiniz olduğu için değil, çocuklarınızın annesi olduğu için sevin. Seven insan sevdiğine güvenir, sevdiğine isyan etmez. Allah sevgisi bir NEDEN değil, SONUÇTUR. Sorgulamadan sevgi olmaz. Allah önce OKU, ARAŞTIR demiş. Kendini direkt gösterebilirdi. Esas sevgi, görmeden sevebilmektir. MÜNAFIKLAR Allah'ı sevdiğini söylerler ama kul hakkı yerler. Halbuki yaratılanlara kötü davranmasa, zaten bu Allah'ın hoşuna gider. Allah'ın yarattıklarını sevip de, Yaradan'ı görmemek ise akılsızlıktır. Zeki insan, akıllı insan demek değildir. Akıllı insan ahlaklı insandır aynı zamanda. Kalbinizde Allah sevginizden önceye hiçbir sevgi koymayın. En çok Allah'ı sevin. Ama yarattıklarını da sevin. Tüm yaratılanların EŞİT olduğunu bilin Allah katında. İnsanlara hayatları boyunca TÖVBE fırsatını vermiş merhameti sonsuz Allah'ım. YERDEKİLERE MERHAMET EDİN Kİ, GÖKTEKİ DE SİZE MERHAMET ETSİN. Merhamet edin, affedin, çünkü siz Allah'tan daha büyük değilsiniz. İnsanlar Allah'ı sevdim, inandım deyip hemen cennete gideceğini zannediyorlar. İnsanlar Allah'a ve Ahiret'e azıcık bile şüphe duymadan inansalardı, İHTİYAÇ FAZLASI tüm paralarını hemen dağıtırlardı. KAĞITTAN PUTLAR olan PARAYA tapmayın. Gösteriş için ve menfaat için sevmeyin.
İNANMAK; din ve bilimin, kıskançlık ve güvenin, görünen ve görünmeyenin AKILSIZLARIN anlayamayacağı MUHTEŞEM bir şekilde birleşmesidir. Bu dünya iyiler kötüler dünyası değil, akıllılar akılsızlar dünyasıdır. AKIL insanları AHLAKLI VE VİCDANLI olmaya ulaştırır. İşte bu yüzden, AKILLILAR BU DÜNYADA, AKILSIZLAR AHİRETTE CEZA ÇEKERLER.
İnsancıl düşünmeyin, evrensel düşünün. Allah katındaki zaman hiçbir zaman bükülemez. Sadece yaratılanlara göre yavaş veya hızlı algılanır. Allah'a birçoğumuz inanıyoruz belki. Ama bilim olduğunda niye içine Allah'ı dahil etmiyoruz. Allah'ı bilimden ayrı tutarak gücünü eksik düşündüğümüzün farkında değil miyiz? Heisenberg'in belirsizlik ilkesini biliyorsunuz dimi yada Laplace şeytanını? Bilim kendini geliştirdi ve kuantumu buldu. Kuantum şu an antimaddeyi ve karanlık maddeyi bulamıyor. Çünkü yaratıcı olgusunu kabullenmeyi bilerek istemiyorlar. Çünkü evrim teorisi çöker o zaman ve paranın krallığı yıkılır o zaman. Halbuki zifiri karanlık bir odada çam ağacının sadece ışıklarını görebilirler yaratıcıyı dahil etmezlerse ve o ağacın dallarını hiçbir zaman göremezler.
Zaman var olmasaydı, yaratılanlar da var olmazdı. Zaman, Allah'ın ilk yarattığı boyuttur. Zaman olmasaydı, yaratılanların başlangıcı da olmazdı. Zamanı da var yapan şey, yaratılanların yaratılmasıdır. İnsanlar zamanı, GÜN ve YIL kavramları ile karıştırıyorlar. Dünya ve Güneş olmasaydı, gün ve yıl kavramları şu anki bildiğimiz gibi olmazdı ama yine var olurlardı. Zaman, evrenden ve ışık hızından daha ÜST BOYUTTUR. Allah'tan sonraki bir alt boyuttur zaman. Nasılki sayı doğrusunda EKSENLER olmadan sayılar gösterilemez, zaman da yaratılanların eksenidir. Uzay ve ışık zamanı BÜKEMEZ. Zamanı sadece Allah bükebilir. Zamanda GEÇMİŞE VE GELECEĞE YOLCULUK imkansızdır. Çünkü geleceğe yolculuk yaptığımızı zannetsek de yine Allah'ın katındaki zaman DEĞİŞMEZ. Işık hızına ulaşırsak, zamanı aşamayız. Çünkü ışığın da bir BAŞLANGIÇ NOKTASI vardır.
İNSAN SEVGİSİ olmadan ne ALLAH sevgisi olur, ne HAYVAN sevgisi olur, ne de VATAN sevgisi.
Evrende 0,1 SEXVİGİNTİLYON atom olup, evrenin kütlesi 100 SEKSDESİLYON kilogram ve evrenin çapı 880 SEKSİLYON kilometredir. 1 mol hidrojende 602 SEKSİLYON atom vardır. Dünyadaki kum tanesinin sayısı 4 SEKSİLYON iken, evrendeki yıldızların sayısı 70 SEKSİLYONDUR.
Bana göre meslekler KIYAFETTİR, benim kıyafetim ise SANATÇILIK. Bandanam ise bilimdir. Aklımı BİLİMLE, kalbimi DİN İLE kapatırım. Bu ikisi birbirinin OLMAZSA OLMAZIDIR.
“İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanır? Evet, Biz’im, onun PARMAK UÇLARINI bile aynen eski hâlinde düzenlemeye gücümüz yeter.” (Kıyamet Suresi, 3 ve 4. Ayet)
ALLAH'IM eğer CEHENNEMDEN korktuğum için ibadet ediyorsam beni cehenneminde yak. Eğer CENNETİN için ibadet ediyorsam beni cennetinden mahrum bırak. Eğer senin RIZAN için ibadet ediyorsam, beni ebedi CEMALİNDEN mahrum etme Allah'ım. (Hz.Rabia'nın Duası)
CENNET olmasaydı KÖTÜ BİR İNSAN mı olacaktınız veya bu dünya hayatını doyasıya yaşamak mı isteyecektiniz? HAYVANLAR napsın onlar da insanlar gibi eğlenemiyoruz diye İSYAN MI ETSİNLER?
DÖVME, vücudumuza ZARAR veriyormuş ve dövme olan yer su almadığı için ABDEST kabul olmuyormuş, o yüzden HARAM diyorlarmış. SİGARA içmek ve SEZERYANLA DOĞUM haram mıdır? Vücudumuz YANDIĞINDA veya kolumuz ALÇILANDIĞINDA abdest alamayacak miyiz? Dinimiz o kadar GÜZEL BİR DİN ki su olmadığında, TOPRAKLA TEYEMMÜME bile izin vermişken, KURAN'I 1 kere bile TÜRKÇE olarak okumayan CAHİLLER, kendilerini haşa ALLAH zannedip insanları CEHENNEME sokabiliyor. Bu DİNSİZ DİNCİLER ateistleri bile dinden soğutuyor. Ey yüce RABBİM, onlara HİDAYET VER.
Kuran'da dövme ile ilgili 'Haramdır, günahtır' diye bir ayet yoktur. Bir şeye haram demek için Kuran'da özel olarak hüküm bulunması gerekir. Arabistan'da şu anda bile kadınların vücutlarında dövme vardır. Gaziantep'in Suriye kısmına yakın yerlerinde kadınların alın çatılarından ayaklarına kadar dövmeleri vardır. Bu süstür, eski zamanlardan beri ziynet sayılır. Kuran'da da açık şekilde haram olduğu yoktur.
GÖRÜNMEYEN 3 ŞEYE sahibiz. AKIL, VİCDAN VE AŞK. O frekansları göremediğimiz için GÖRÜNMEYEN diyoruz. Aslında SOYUT varlıkların hepsi SOMUT varlıklardır. Size soruyorum. Vicdanı ve ahlakı olan bir insan kendisini doğuran ANNEYE nasıl saygısızlık yapabilir? Bunun KUTSAL KİTAPLARDA yazmasına bile gerek yok. Aslında yaptığınız her ibadet sizin RUH SAĞLIĞINIZ içindir. CENNET olmasaydı KÖTÜ BİR İNSAN mı olacaktınız veya bu dünya hayatını doyasıya yaşamak mı isteyecektiniz? HAYVANLAR napsın onlar da insanlar gibi eğlenemiyoruz diye İSYAN MI ETSİNLER?
ROTHSCHİLD hanedanlığının serveti 240 TRİLYON DOLARDIR. Bu parayı dünyadaki 8 MİLYAR nüfusa dağıtsa her bir kişiye 500 BİN LİRA düşer. Herkes TÜM MALVARLIĞININ ZEKATINI verseydi, aylık geliri 5 LİRA olan BURUNDİ halkı gibi kimse dünyada fakir kalmazdı.
Bakara 275.Ayet: Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların «Alım-satım tıpkı faiz gibidir» demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır.
Şimdi KAĞITTAN PUTLAR var. Adına PARA diyorlar. PARAYA TAPIYORLAR.
Hümeze 3.Ayet: (O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder.
Bakara 219.Ayet: Sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar. «İhtiyaç fazlasını» de.
ZEKAT, İHTİYAÇ FAZLASIDIR.
İlmin ve tüm malvarlığının zekatı vardır.
Ankebut suresi 2'nci ayette şöyle der: 'İnsanlar, 'İnandık' demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.'
Peygamberimiz de Kuran Müslümanıydı. Kuran'dan başka dosdoğru bir rehber yoktur.
KURAN'I ANLAYARAK, TÜRKÇE olarak okuyun. Dil ile değil, AKIL İLE OKUYUN.
Kaç kişi 1 rekatta BAKARA SURESİNİ okudu. Hızlıca okumak için kısa kısa sureleri seçmeyin.
Hızı, ışık hızının 0,9 katından büyük olan yani yaklaşma oranı 0,1 den küçük nesneler için; zamanı t kat hızlandırmak istersek, yaklaşma oranı (y), 1 bölü t'nin karesi kadar olmalıdır. Yani y.t²=1 dir.
BİLİMSİZ DİN, DİNSİZ BİLİM olamaz. KURAN-I KERİM'e uymayan HADİSLER yanlış aktarılmış olabilir.
Elektronların 50 BİN YILDA aldığı mesafe, ışığın 1 SANİYEDE aldığı mesafeye eşittir; yani evrenin başından beri aldıkları mesafe, ışığın 6 GÜNLÜK mesafesidir.
Meâric Suresi 4. Ayetteki 'Melekler ve Ruh, O’nun Arşına miktarı ELLİ BİN sene olan bir günde yükselirler.' sözünün delilidir bu hesaplama.
Furkan Suresi 59. Ayetteki ' O Allah ki gökleri, yeri ve aralarinda bulunan her şeyi 6 günde yaratti, sonra da arşa istivâ etti.' sözünde Big Bang'ten yani başlangıçtan KIYAMETE kadarki sürenin 6 gün olduğundan bahsedilir. Yani yaratma, şu anda da hep devam etmektedir. Evrenin en yavaşı olan elektronların evrenin başından sonuna kadar katettiği mesafe, ışığın 6 günlük mesafesine eşittir.
Evrenin sınırlari BERZAH ALEMİ ile kapli olup, onun da üstü içinde cennet ve cehennemin olduğu 7 kat gök ile çevrilidir. Berzah alemi ve 7 kat gök antimaddeden oluşur. Berzah aleminin kuşattığı tüm evren, 7 kat gök için YERYÜZÜDÜR. Furkan Suresi 59. Ayetteki ' O Allah ki gökleri, yeri ve aralarinda bulunan her şeyi alti günde yaratti, sonra da arşa istivâ etti.' sözünde Big Bang'ten yani başlangıçtan KIYAMETE kadarki sürenin 6 gün olduğundan bahsedilir. Evrenin en yavaşı olan elektronların evrenin başından sonuna kadar katettiği mesafe, ışığın 6 günlük mesafesine eşittir.
Atomlardaki boşluklar çıkarılırsa Dünyamız bir misket, tüm insanların tamamı da bir küp şeker boyutuna sıkıştırılır. Yani her bir insan, toplu iğne ucu yani toz parçası kadar olurdu. Saniyede 75 bin km hızla 700 kez kendi etrafında dönen, ışık hızının 4te biri hızda maddeleri kendine çeken, dünyanın kütleçekim kuvvetinden 1 katrilyon kat güçlü olan (Dolayısıyla orada cisimlerin ağırlıkları 1 katrilyon kat artar.), 1 trilyon gauss manyetik alana sahip olan (Magnetarlar ise 1 katrilyon gauss manyetik alana sahiptirler.), yüzey sıcaklığı 10 milyon dereceyi bulan ve metreküpte 100 trilyon ton olan nötron yıldızlarının 1 milyar tonluk (Everest Dağı kütlesine eşit) 1 çay kaşığı parçası nötronyum maddesi gibi (çelikten 10 milyar kat sert) olurduk.
Işık 1 saatte Güneşe 7 kere gidip geliyor, 1 saniyede Dünyamızı 7 kere dönüyor ve 1 saniyede Ay'a ulaşıyor.
1 feet mesafeyi 1 nanosaniyede, 1 milyar kilometreyi ise 1 saatte katediyor.
Evren 28 gigaparsek çapında olduğundan, saniyede 2 milyon km yani 6 ışık saniyesi genişlemektedir. Evrenin hacmi 0,6 xonametreküp olup, yoğunluğu metreküp başına 6 protondur yani metreküpte 10 yoktogramdır.
Planck için enerji 2 gigajoule yani 12 xona (12 oktilyon) elektronvolt, kuvvet 121 sortanewton, güç 36 peptawatt, gerilim 1 xonavolt, frekans 18,5 sortahertz, akım 35 yottaamper, kütle 22 mikrogramdır. Planck sıcaklığı 142 nonilyon kelvindir. Evren, Big Bang'ten sonraki planck zamanda planck sıcaklığındaydı. Planck sabiti ile ışık hızının çarpımı 1240 elektronvolt nanometreye eşittir. Görünür ışığın (kırmızıdan mora) enerjisi 1,8 ila 3 elektronvolt arasıdır, frekansı ise 430-750 terahertz (terahertz=trilyon titreşim) frekans aralığındadır.1883 yılında Krokatao Yanardağı patlaması sırasında çıkan 310 desibellik ses, insan kulağı için tehlike sınırı olan 150 desibelden 10 katrilyon kat, atom bombasının 250 desibellik sesinden 1 milyon kat fazladır. Metrekarede 0,01 googol watt gücündeki 1100 desibellik ses evreni yokedebilir.
Çapı 1,4 gigametre olan Güneşin kütlesi 2 vundagram (2 desilyon gram), Dünyanın kütlesi 6 xonagram (6 oktilyon gram) dır. Dünyada 133 quexa yani 133 kendesilyon atom
vardır. Güneşte 1 nena yani 1 oktodesilyon atom vardır. Ayın çapı ve Dünyamızın 100 katı çapı olan Güneşin çapı, Dünyamıza olan uzaklıklarının 100 de biridir. Evrenin yoğunluğu, Big Bang'ten 1 Planck zamanı sonra Planck yoğunluğundaydıki, bu yoğunluk tek bir atom çekirdeğine sıkıştırılan Güneşin yoğunluğundan 100 seksilyon kat fazladır yani bir atom çekirdeğine sıkıştırılan 0,1 sexvigintilyon atom (evrendeki atom sayısı) olup yoğunluğu metreküpte 0,5 googol gramdır. Evrenin kütlesi 100 seksdesilyon kilogram yani 100 ochagram dir. Evrenin bu kütlesinin eşdeğeri enerji 10 dovigintilyon (10 milyon vigintilyon) yani 10 üzeri 70 joule dur. En parlak quasar (karadelik yıldızı) Güneşten 300 trilyon kat parlaktır yani galaksimizdeki tüm yıldızların toplam parlaklığının 25 bin katıdır.
Planck uzunluğu kalınlığında bir kağıdı 102 kere katlarsak 1 sayfa kalınlığa (0,05 mm), o sayfayı da 102 kere katlarsak evrenin şu anki tespit edilmiş çapına (93 milyar ışık yılı) ulaşırız. Yani 2 üzeri 204 kat demektir. Yani kağıda kadar gelen büyüklük kadardır, kağıttan evrene kadarki. Yani toz tanesi ve saç teli aynı kalınlığa sahip olan kağıt cinsinden ifade edersek, evrenin çapı 7 nonilyon kağıt çapı, kağıdın çapı ise 7 nonilyon planck uzunluğudur. Evrenin çapı 880 seksilyon kilometre, yaşı ise 440 katrilyon saniyedir. Evrenin çapı 55 minga planck uzunluğu, yaşı ise 4 minga planck zamanıdır.
Işık hızına (saniyede yaklaşık 1 nonilyon titreşime sahip nötrinolar gibi) 1/365000 in karesi yani 7/trilyon hassasiyetle yaklaşmak (ışık hızının 0,999999999993 katına ulaşmak) yani ışık hızına saniyede 2 milimetrelik yaklaşmak demek 1000 yıllık zamanı 1 gün gibi yaşamak (zamanı 365000 kat hızlandırmak) demektir.
Zamandan tek bağımsız olan Allah'ın bütün zamanları ve bütün evreni aynı anda görmesi, elektrik olayındaki mucize gibidir, en yavaş olan elektronları (bakır tel içinde saniyede 0,3 mm sürüklenme hızıyla) en hızlı olan ışık gibi görmesine yani 1 trilyon kat hızlı görmesine benzer. Işık hızına saniyede 0,3 femtometre (protonun yarıçapının yarısı) kadar yani 1 septilyonda bir yaklaşma oranıyla (1 trilyonun karesi) (çapı 880 seksilyon km olan evrenin çapına 0.88 kilometre farkla yaklaşmak demek) yaklaşırsak (sicimler gibi); 1 trilyon günü 1 güne, tüm evreni 6 güne sığdırmış olurduk.
Elektronların saniyede 0,24 mm sürüklenme hızıyla 50 bin yılda aldığı mesafe, ışığın 1 saniyede aldığı mesafeyle yaklaşık olarak aynıdır; yani evrenin başından beri aldıkları mesafe, ışığın 6 günlük mesafesidir. Bir nesne 50 bin yılda 1 km yol alsa, ışığın 1 saniyede aldığı mesafeyi evrenin başından beri ancak katedebilir. Yaklaşma oranının 1240/22bin ile çarpımı nanometre cinsinden dalgaboyuna eşittir. İnsanlar için 1000 yıl nötrinolar için 1 gün, insanlar için 1 trilyon gün sicimler için 1 gündür. 1 eksi nesnenin hızı/ışık hızı=yaklaşma oranı 1/yaklaşma oranı=zamanı hızlandırma oranının karesi
Yeryüzü olan evreni atomun çekirdeği, 7 kat göklerle (7 kat gök, elektronların 7 yörünge seviyesi misali) birlikte tüm Arş Evrenini de atom olarak düşünürsek, arşın bize olan uzaklığı evrenin çapının 50 bin katı olurdu, ayrıca Arş Evreninin içine 1 katrilyon evren sığardı.
Meâric Suresi 4. Ayetteki 'Melekler ve Ruh, O’nun Arşına miktarı ELLİ BİN sene olan bir günde yükselirler.' sözünün delilidir bu hesaplama.
Işık, saniyede dünyayı 7 kere dönebiliyorken, Ay yörüngesine çıktığında 7 saniyede dünyayı 1 kere dönebiliyor. Ay, ışık hızında hareket etseydi, yörüngesinde 1 günde 12 bin kez yani 1000 hicri yıldaki dönüşü kadar Dünyanın etrafını dönerdi.
Hac suresi, 47. âyetteki, “Allah katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir.” sözünün delilidir bu hesaplama.
63 yıllık yani 2 MİLYAR SANİYELİK hayatınız çok mu uzun zannediyorsunuz? ELEKTRONLAR bile SANİYEDE 7 KATRİLYON TUR atarlarken.
7,3/1000 = 1/137 sayısı ince yapı sabitidir. Bu sayıya alfa da diyebiliriz. Ay'ın Dünya etrafındaki yörüngesi 2,1 gigametre olup, ışık bu yörüngeyi 1000 alfa saniyede kateder. Işık, Dünya etrafında ise saniyede 1000 alfa kadar tur atar. Işık hızına nano alfa kadar yani alfanın milyarda biri oranla yaklaşırsak, 1000 yıllık olan bir zamanı 1 günde katetmiş oluruz. Elektronlar, atom çekirdeğinin etrafını saniyede 1 kentilyon alfa yani 1 exa alfa kez döner. 3+1/(1000×alfa)=pi
Rothschild hanedanlığının serveti 240 TRİLYON DOLARDIR. Bu parayı dünyadaki 8 MİLYAR nüfusa dağıtsa her bir kişiye 500 BİN LİRA düşer. Herkes TÜM MALVARLIĞININ ZEKATINI verseydi, aylık geliri 5 LİRA olan BURUNDİ halkı gibi kimse dünyada fakir kalmazdı.
Bakara 275.Ayet: Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların «Alım-satım tıpkı faiz gibidir» demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah´a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.
Şimdi KAĞITTAN PUTLAR var. Adına PARA diyorlar. PARAYA TAPIYORLAR.
Hümeze 3.Ayet: (O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder.
Bakara 219.Ayet: Yine sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar. «İhtiyaç fazlasını» de. Allah size âyetleri böyle açıklar ki düşünesiniz.
Yasin 68.Ayet: Kime uzun ömür verirsek biz onun gelişmesini tersine çeviririz. Hiç düşünmüyorlar mı?
Allah'ın büyüklüğünü görmek için, makroevrenden mikroevrene ve beynin yapısına, farklı fonksiyon alanlarında en büyük kaç en küçüktür katsayılarını ve bu katsayılardan çok çok büyük ihtimallerle, rastgeleliğin imkansızlığı derecesinde var olabilen canlı yaşamların genetiksel özelliklerini araştırıp anlamak lazımdır.
Saat ve saniyeyi hafife almayın. Işık bir saatte Güneşe 7 kere gidip geliyor, bir saniyede ise Dünyamızı 7 kere dönüyor. İnsanın hafızası, bir kağıdın Güneşe kadar katlanması kadar bilgi içerebilir. Yazdığımız kağıtlar ise mikroevrenin en küçüğü ile makroevrenin en büyüğü arasındaki geometrik ortalamadır. Yani kağıda kadar gelen büyüklük kadardır, kağıttan evrene kadarki.
Zamandan tek bağımsız olan Allah'ın bütün zamanları ve bütün evreni aynı anda görmesi, elektrik olayındaki mucize gibidir, en yavaş olan elektronları en hızlı olan ışık gibi görmesine yani 1 trilyon kat hızlı görmesine benzer.
Atomlardaki boşluklar çıkarılırsa Dünyamız bir misket, tüm insanlar da bir küp şeker boyutuna sıkıştırılır. Saniyede 700 kez kendi etrafında dönen, ışık hızının 4te biri hızda maddeleri kendine çeken ve dünyanın manyetik alanından 1 katrilyon kat güçlü olan nötron yıldızlarının 1 milyar tonluk 1 çay kaşığı parçası gibi olurduk. Herşey sadece enerjidir. Katı gibi hissetmemizin nedeni ise evrendeki frekansı en yüksek olan ve gramın oktilyonda biri ağırlığındaki elektronların çekirdeği etrafında saniyede 7 katrilyon kez dönmeleridir. Vücudunda 7 oktilyon atom bulunan insanın toplam 7 gram elektronu ve 12 kg protonu vardır. Bu atomların herbiri, metrenin katrilyonda biri çapa sahip olan çekirdeğinin hacminin 1 katrilyon katı hacime sahiptir.
Satrançta her bir karesine bir önceki karenin 2 katı pirinç koysak ve sonra o tüm pirinçleri kilometre başına 1 pirinç koysak Andromeda Galaksisine ulaşmak için daha 7 kentilyon pirince ihtiyacımız vardır.
MANTIK sorusu: YILLAR SAAT olsa, SON GÜNE girmiş olsaydık, SON SAAT hangi yıl olurdu?
HİÇKİMSENİN bilemediği bu SORU o kadar basit bir mantık sorusuki aslında. İşte MATEMATİK bu yüzden çok gerekli bazı şeyleri ANLAMAK için.
CEVAP: 1 yıl=1 saat olsa. Son GÜN=24 saat=24 yıl. Şu an 2022deyiz 24 yıl sonra son saat 2046 yılı olur.
Anne karnındayken annenizi göremediğiniz ve yok sayamadığımız gibi, bu evrenin sonuna ulaşmadan tüm kainatı ve Allah'ı göremeyiz ve yok sayamayız.
NEBE SURESİ 31-34.Ayetlerde bahsi geçen 'MEMELER' kelimesi 'Tomurcuklanmış ÜZÜM SALKIMLARI' demektir. Hiç mi AKLINIZI kullanmazsınız YORUMCU kardeşlerim. Bir AYETİN anlamını anlamak için, ÖNCESİNDEKİ ve SONRASINDAKİ Ayetlere de bakmak lazımdır. Eğer sizin çevirdiğiniz gibi 'MEMELER' anlamı olsaydı, 32,33 ve 34'uncu ayetlerin ANLAM BÜTÜNLÜĞÜ bozulurdu. Ayrıca YORUMLAR, ZİHNİYETİMİZİ belli eder. Şaşırıyorum insanlara. O kelimenin anlamı 'MEMELER' diye TÜRKÇE okunamaz mi yani KURAN-I KERİM. Ya ne kadar ZİHNİYETİNİZ BOZUK. Kadın Doğum Uzmanı DOKTOR olsanız vay halinize. Nasıl konuşacaksınız hastalarınızla. Örneğin KULAK MEMESİNE kulak göğsü mü diyorsunuz? Yada TAVUK GÖĞSÜNE tavuk namahrem yeri mi diyorsunuz? Size SAPIKÇA gelen kelimeler; hayvanlar için, doktorlar için veya göremediğiniz varlıklar için SIRADAN kelimelerdir. Yatak odasındayken MELEKLER gözlerini kapatırmış. Gördün mü kardeşim gözlerini kapattığını. Meleklerin biz insanlar gibi CİNSEL ihtiyaçları yokki. Melekler biz insanlar gibi SAPIK ZİHNİYETLİ değilki. Aynı şekilde HURİLER de MELEKTİR. HURİLERİN de CİNSEL İHTİYACI ve CİNSİYETİ yoktur. Dün İZTUZU PLAJINA gittim MUĞLA DALYAN'DAKİ. Bütün GAYRİMÜSLÜMLER yani HRİSTİYANLAR vs., BİKİNİ giyiyorlar. İnanın gözlerim bi süre sonra o kadar alıştıki bu görüntülere, Müslüman bayan kardeşlerimden açık olanlara bile dikkat etmedim. Hiç kadının olmadığı bir sokakta, ilk defa heryeri kapalı da olsa bir kadın dolaşsa, ABAZA insanlar kapalı olmasına bakmadan, gözlerini dikerler. Ama birçok BİKİNİLİ Hristiyanın olduğu plajlarda ETEK giysen kimsenin umurunda olmaz. NAMAHREMİ belirleyen İNSANLARIN GÖZLERİDİR, algılarıdır. Nasılki RENKLERİ belirleyen de GÖZLERİMİZ olduğu gibi. DÖVME de bir nevi KINA gibidir. Vücudumuza ZARAR verdiğini iddia ediyoruz. O halde koşmayın, çalışmayın çünkü onlar da sağlığa zararlı. Bu ETTEN KEMİKTEN bedenimize o kadar bağımlı kalmışızki, AHİRETTE IŞIKTAN bedenimiz olacağını unutuyoruz. ŞEKİLCİLİKLE kafayı bozmuşuz. NEFİSLER sapıklaşmış ve özden uzaklaşmış. Ahiretteki IŞIKTAN bedenimizin hiçbir İNSANİ ihtiyacı olmayacak. O zaman MELEKLERİ görebileceksiniz. ALGILARINIZ ve AKILLARINIZ çok yüksek olacak. Ve o zaman dünyadaki saçmasapan düşünceleriniz için 'Ne kadar ACİZ varlıklarmışız. Aslında bizim gibi SOMUT varlık olan MELEKLERİ bile görememişiz' diyeceksiniz. GÖRÜNEN ve GÖRÜNMEYEN diye bir AYRIM yoktur. Sadece biz göremediğimiz için GÖRÜNMEYEN diyoruz.
MUZEMMİL SURESİ 4.Ayette ALLAH, 'KURAN-I KERİM'İ de özenle, ANLAMINI düşüne düşüne oku' buyurmuştur.
Bir arkadaşım AHZAB SURESİ 50'nci AYETİ anlamamış. Onun için açıklıyorum.
'Ey Peygamber! Biz, mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah’ın sana savaş esiri olarak verdiği câriyeleri, seninle beraber hicret eden amca kızlarını, hala kızlarını, dayı ve teyze kızlarını sana helâl kıldık. Mehir istemeksizin kendisini Peygamber'e hibe eden mü’min bir kadını da, eğer Peygamber onu nikâhlamak istiyorsa, diğer mü’minlerden farklı olarak, sadece sana helâl kıldık. Zâten biz, hanımları ve sahip oldukları câriyeleri hakkında mü’minlere hangi hükümleri geçerli kıldığımızı elbette bilerek belirlemiş bulunuyoruz. Bu özel hükümler, sana bir zorluk olmaması, gönlüne bir darlık gelmemesi içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.'
Bu Ayette geçen 'helal kıldık' ibaresi SEKSÜEL bir amaç içermemektedir. Biz insanlara tavuk yemek, kurban eti yemek veya evlat edinmek de helal kılınmıştır. Tavuğa karşı ve edindiğiniz evlada karşı SEKSÜEL bir amaç mı düşünüyorsunuz? Peygamberler, insanların arasında İNSANİ ihtiyaçların en az olduğu ve MELEKSİ özelliklerin en fazla olduğu insanlardır. Peygamberleri, kendiniz gibi SIRADAN bir insan olarak düşünmeyin. Onlar hayatlarını daima ALLAH yolunda harcamışlardır, hayatlarını imanlarına ŞAHİT kılmışlardır yani peygamberler ÖLMEDEN YAŞARKEN ŞEHİT olanlardır.
Albert EİNSTEİN'IN da dediği gibi 'İnancı dışlayan bilimin topal, bilimi dışlayan dinin ise kör olduğunu unutmayınız.' DİN, yüce ahlak için bir araçtır. AHLAK olmadan DİN, DİN olmadan AHLAK olmaz. AHİRET hayatını sadece YARATICIYA inanıp inanmamak olarak sınıflandıran ve CEHENNEMİN katlarını DİNLERE göre sınıflandıranlar AHLAKSAL sınıflandırmayı niye unutuyorlar. Kafir adil bir hükümdar mı yoksa Müslüman zalim bir hükümdar mı daha hayırlıdır? Kafir adil hükümdar daha iyidir. Çünkü onun küfrü kendine, adaleti halkadır. Müslüman zalim hükümdarın ise Müslümanlığı kendisine zulmü halkadır. AHLAK kuralları, kutsal kitaplar olmadan önce de daima var olan YAZISIZ kurallardır. Mesela ANNEYE BABAYA İTAAT, hırsızlık yapmamak, haksız yere adam öldürmemek, KUL HAKKI YEMEMEK. AHLAKLI olupta İMAN etmeyen ATEİSTLER, KİBİRLİLİKTEN iman etmezler. Zaten KİBİRLİ olan da AHLAKLI olmaz. İMAN edipte AHLAKSIZ olan MÜNAFIKLAR ise GÖSTERİŞ yaparlar. AHLAK ve DİN, her zaman AKIL ve DİN gibi, BİLİM ve DİN gibi birbirini TAMAMLAR.
YARATICIYA Tanrı demeyin. Neden mi? ALLAH, Rabbimizin özel ismidir. İsminiz AHMET ise, size ADAM veya İNSAN diye hitap edilse, uygun olur mu hiç?
KURAN-I KERİM'DE kabir azabından bahsetmemiştir. Ölümden sonra RUH adlı İlahi Bilgi Kodları için ZAMAN söz konusu olmadığından, göz açıp kapayıncaya kadar AHİRETTE diriltilen yeni MELEKSİ bedenlerinde birleşirler. HADİSLERDE geçen ve KABİR AZABI anlamına gelen ibare AHİRET AZABIDIR. RUHLAR kod olduğu için azap çekmezler. CENNET ve CEHENNEMİN arasında MAHŞERDE azap çekerler KIYAMET kopuncaya kadar. CENNETLİK olup günahkar olanlar da MAHŞER yerinde ceza çekerler. Yoksa HİNDİSTAN'DA bedenleri YAKILANLARIN yada ATOM BOMBASINDA bedenleri BUHARLAŞANLARIN mezarlıklarda mı KABİR AZABI çektiğini zannediyorsunuz? CEHENNEM, yeryüzü olan şu anki evrenin, CENNET ise evrenin sonundaki 7 kat göklerin kıyamet ile dönüştürüleceği yerdir. MAHŞER yeri, EVREN okyanusunun sonundaki KIYIDIR, aynı zamanda tüm RUH kodlarının yaratıldığı BERZAH alemidir. EVREN SINIRSIZDIR fakat SONSUZ değildir. CEHENNEME giren bir daha cehennemden çıkamayacaktır. MAHŞERDE bile İMAN etmeyen insanlar olacaktır. Çünkü ŞEYTAN da ALLAH'IN varlığını bildiği halde İMAN etmemiştir. KİBİRLİLİK yani AHLAKSIZLIK, İMANSIZLIKTAN bile kötüdür. SONSUZ tane MUCİZE olsa da inanmazlar. KİBİRLERİ kalplerini MÜHÜRLEMİŞTİR.
'Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış, yarın ölecekmiş gibi de ahirete çalış.' HADİSİNİN virgülden önceki ilk kısmı YANLIŞ AKTARILMIŞ hatta İŞİNE GELİNDİĞİ GİBİ aktarılmış olabilir. Neden mi? ALLAH'IM dünya hayatına SİNEĞİN KANADI kadar değer vermez. Bu dünyada MALLARINI ve PARALARINI ÇOCUKLARINA tercih edenler, AHİRETTE kendisini kurtaracak ne EVLATLAR bulurlar, ne de PARALAR. Peygamberimizin her HADİSİNE ve her SÜNNETE uyan kardeşlerim, neden 63 YAŞINDAN sonra DÜNYA hayatından tüm PARASAL bağlarınızı kesmiyorsunuz?
Ne derler acaba? diye kahrolası bir PUT vardır. AHZAB SURESİ 37'nci Ayette dediği gibi 'Allah’ın daha sonra ortaya çıkaracağı bir gerçeği içinde gizliyor ve onu açıklama konusunda insanlardan çekiniyordun. Oysa asıl çekinmen gereken Allah’tı.' İnsanlar ne der? diyerek CUMA NAMAZINA gitmeyin. ALLAH'IN RIZASI için CUMA NAMAZINA gidin. Hayırlı bir şekilde yetiştireceğiniz 1 EVLAT, sonsuz CAMİDEN daha değerlidir. Çünkü AHİRETE camiler, okullar, KÖPRÜLER değil, insanlar ulaşacaktır. Yemin edebilirimki, içinizde CENNETİ veya ALLAH'I ufacık pencereden görseler, bütün malvarlığından vazgeçecek insanlar var. Gerçekten aklınızda 'Ya AHİRET yoksa' diye ZERRE kadar düşünce olmasaydı, yani yüzde yüz AHİRETE inansaydınız, ufacık PARA bile BİRİKTİRMEYE çalışmazdınız ve tüm malvarlığınızın ALLAH'TAN geldiğini bildiğiniz için ufacık CİMRİLİK yapmazdınız. Mallarınızla da SINANIYORSUNUZ. Hz.Lut peygamberlerin eşi gibi geriye dönüp bakarsanız, baktığınız ve ayrılamadığınız mallarınız sizin cehennemdeki YAKITLARINIZ olacaktır. Cehennemi aramayın boşuna. KIYAMETTE alevlerle tutuşturulacak olan bu dünya CEHENNEMDİR, sizin taptığınız ARAZİLERİNİZ ise cehennemdeki azap yerlerinizdir. Gökyüzüne bakıp bu kadar yıldızın boşuna yaratıldığını düşünmeyin. TÜM EVREN, cehenneme dönüştürülecek ve her bir insanın azap yeri YILDIZ kadar büyük olacak. EVRENİN sonundaki 7 KAT GÖKLER ise CENNETE dönüştürülecek. Orada da DÜNYADAN çok daha büyük her bir YILDIZ, Dünya gibi yaşanılabilir bir yer olarak CENNETLİKLERİN bahçeleri olacaktır. Her NİMET onlara sunulacak ve bir yaptığını bir daha yapmayacak kadar yani SINIRSIZ NİMET olacaktır. Allah'ın TEKVİN yani YARATICI sıfatından dolayı bizler yaratıldık. Çocuğu olmayan insana BABA denilir mi? Allah'ın KUDRET sıfatından dolayı ve İLİM sıfatı için SINANDIK ve KADERLER oluştu. ADİL sıfatı gereği de AHİRETİ yaşayacağız. Bir arkadaşım 'ALLAH, insanlar gibi SABRETMEZ. Çünkü O ne zaman ne yapacağını bilir' demiş. ES-SABUR, Allah'ın en güzel isimlerindendir yani sıfatlarındandır. ÇOK SABIRLI anlamına gelen bu sıfatı ile Allah'ın cezalandırıcı olma konusunda acele etmediği, kulunu affetmek için onun günahlarını ertelediği manaları çıkmaktadır. Her SIFAT, her özelliği ve DENKLEMİN her parametresini içerir. Her parametre de bi nevi bir BOYUTTUR. ALLAH, özellikle insanları bu TÜM SIFATLARIYLA yaratmıştır. SONSUZ KÜLLİ iradenin, SINIRSIZ CÜZİ irade ile yarattıklarıyız biz insanlar. İşte bunun için; SONSUZ ALLAH'IN, SINIRSIZ EVRENİNİN merkezinde olacak kadar önemliyiz. SINIRSIZLIĞIMIZI, ALLAH'IMIZIN SONSUZLUĞUYLA kaynaştıracağımız yerdir CENNET. Siz, evlatlarınızın her yönden size çok benzemesini istemez misiniz? Bu dünya bir nevi imtihandan öte YETİŞTİRME ve EĞİTİM dünyasıdır. İBADETLER, sizin iyiliğiniz içindir, ALLAH'I yüceltmek için değil. Hiç kafanızı kaldırıp, gökyüzündeki 70 SEKSİLYON YILDIZI görmez misiniz? ALLAH'IN sizin yapacağınız ibadete zaten ihtiyacı yok. Bir YILDIZ mı yaratabiliyorsunuz? Nedir bu KİBİR?
Allah'ın büyüklüğünü görmek için, makroevrenden mikroevrene ve beynin yapısına, farklı fonksiyon alanlarında en büyük kaç en küçüktür katsayılarını ve bu katsayılardan çok çok büyük ihtimallerle, rastgeleliğin imkansızlığı derecesinde var olabilen canlı yaşamların genetiksel özelliklerini araştırıp anlamak lazımdır.
Bir proteinin hem sol-elli amino asitlerden (584 tane) oluşmasının, hem peptid bağı (583 tane) kurmasının, hem de amino asit dizilimini doğru oluşturmasının (20 aminoasitten oluşan protein) olasılığı 10 üzeri 1110’da bir olasılıktır. Bu, tek bir proteinin tesadüfen oluşma olasılığıdır. Babanızın 4 trilyon sperminin, annenizin ömrü boyunca ürettiği 100 bin yumurtasından sizin varolma ihtimaliniz 400 katrilyonda birdir. Doğru spermin, üst üste 150.000 defa sizi (sizden önce 150 bin nesil var diyelim) ve yalnızca sizi üretecek olan soy hattındaki yumurtalarla birleşme olasılığı ise yaklaşık 10 üzeri 2.640.000’de 1 dır. Eğer tüm hücrelerimizdeki DNA zincirlerini açıp uç uca ekleyebilseydik, bu, Ay’a 6000 kez gidip gelecek uzunluğa denk gelirdi. Eğer vücudumuzdaki tüm DNA molekülleri uç uca eklenseydi, 600 kez Güneş’e kadar gidip geri dönebilirdik. Vücudumuzdaki damarların uzunluğu ise 100.000 kilometreyi bulur. Tek bir hücredeki DNA açılırsa, 2 metre uzunluğa kadar ulaşabilir. İnsan genomu 6 milyar baz çiftinden oluşur, anne ve babadan 3’er milyar baz çifti gelir.
70 yılı 1 saate sığdırırsak, 7 günü de 1 saniyeye, 1680 yılı da 1 güne sığdırmış oluruz. (Ses hızında iken) O halde ses hızından 1 milyon kat hızlı olan ışık hızında ise 17 bin yılı 1 saniyeye, 1 buçuk milyar yılı 1 güne, Dünya'dan önceki evreni 6 güne, Dünya hayatını 3 güne sığdırmış olurduk. (Zaman, 541 milyar kat hızlandırıldığında.)
Bir parçacığın aynı anda birçok yerde olma olasılığına kuantum dolanıklığı (süperpozisyon) denir. Kütlesi olmayan hatta negatif kütleli egzotik madde gibi davranabilen sicimler, bu hızla ışık hızını aşsa bile, başlangıcı olduğu için zamandan muaf olamazlar. Bu sicimler gözlemlenmeyi başarabilse bile, parçacık olarak değil sürekli dalga olarak varolduklarından yine insanlar tarafından görülmezler. En kapsamlı 3lü koordinat sistemi x=kütle-hacim, y=enerji-frekans, z=zaman-ivme koordinatları ile parçacık ve dalgaların yerleri belirlenebilir. X koordinatı, maddeye kütlesini kazandıran Higgs Alanıdır. Y koordinatı ise Elektromanyetik Alandır.
Zamandan tek bağımsız olan Allah'ın bütün zamanları ve bütün evreni aynı anda görmesi, elektrik olayındaki mucize gibidir, en yavaş olan elektronları en hızlı olan ışık gibi görmesine yani 1 trilyon kat hızlı görmesine benzer. Işık hızına 7 rakamının trilyonda biri hassasiyetle (1/(365000×365000)= 7/trilyon) yaklaşırsak ( Yani 0,999999999993 kat yani virgülden sonra 11 tane 9) 1000 yıllık zamanı 1 günde gitmiş oluruz. 220 bin elektronvolt enerjiyle elektron ışık hızına 1/10 oranında (saniyede 270 bin km) yaklastirilabilir. 7/trilyon yaklaştırma için yani 1000 yılı 1 güne sıkıştırma için 3 peta elektronvolt yani 4800 erg enerji (Erg, joule un 10 milyonda biridir) gerekirki (Nötrinoların enerjisinin 3 katı) bunun için 0,4 zeptometre dalga boyu yani 750 xonahertz (750 oktilyon hertz) gerekir. Yani nötrinolar saniyede yaklaşık 1 nonilyon titreşime sahiptir. (Işık hızının nesnenin dalga boyuna oranı, nesnenin frekansına eşittir.) Bohr modelinde elektron yarıçapının Compton dalga boyundan 1000 kat daha küçük olduğundan, nesnelerin dalga boylarının çaplarından 500 kat büyük olduğu ileri sürülürse, 0,4 zeptometre dalga boyu için 0,8 yoktometre çap gerekirki, bu da yaklaşık olarak nötrinoların çapıdır. Işık hızına 1/septilyon yaklaşma için yani zamanı trilyon kat hızlandırma için 22 bin septilyon elektronvolt (22 oktilyon yani 22 xona elektronvolt) yani 3,5 gigajoule (plank enerjisinin 1,7 katı) enerji gerekir. (septilyon, trilyonun karesidir) 1240/22bin=0,05636 Yaklaşma oranının 0,05636 ile çarpımı nanometre cinsinden dalgaboyuna eşittir. 1/septilyon yaklaşma için, (0,05636/septilyon) nanometre dalga boyu gerekir o da 3,5 plank uzunluğuna eşittir. Bu dalga boyunun frekansı 5,3 sortahertz yani saniyede 5,3 tredesilyon (nonilyonun trilyon katı) titreşimdirki bunun 3,5 katı ise plank frekansına eşittir. Demekki insanlar için 1000 yıl nötrinolar için 1 gün, insanlar için 1 trilyon gün yani 2,74 milyar yıl sicimler için 1 gündür. 1 eksi nesnenin hızı/ışık hızı=yaklaşma oranı 1/yaklaşma oranı=zamanı hızlandırma oranının karesi=enerjinin elektronvolt cinsinden değeri/22000 Büyük Hadron Çarpıştırıcısında (LHC) çarpıştırılan protonların hızı, ışık hızına 9/milyon yaklaştırılmıştır. Yani zamanı 333 kat hızlandırılmıştır.333= (milyon/9) un karekökü. LHC’deki mıknatıslar 150 bin gauss olup, saniyede 600 milyon çarpışma gerçekleştirilmiştir. Işık hızı, ses hızının (yolcu uçağının yaklaşık hızı) 873521 katı, mermi hızının 365 bin katıdır. Pi sayısının ilk 152 basamağıyla evrenin çevresi hesaplansa hata payı plank uzunluğundan küçük olurdu, ilk 40 basamağıyla hesaplansa hata payı hidrojen atomunun çapından küçük olurdu. Altın oranin karesi ile euler sayısının karesinin toplamı pi sayısının karesine eşittir. Pifiloloji yöntemiyle ”Sen, o alan o çevre bölününce ve sonsuz rakam ile çıkan değişken dizilimli sayısın” pi= 3,1415926535897
Atomlardaki boşluklar çıkarılırsa Dünyamız bir misket, tüm insanların tamamı da bir küp şeker boyutuna sıkıştırılır. Yani her bir insan, toplu iğne ucu yani toz parçası kadar olurdu. Saniyede 75 bin km hızla 700 kez kendi etrafında dönen, ışık hızının 4te biri hızda maddeleri kendine çeken, dünyanın kütleçekim kuvvetinden 1 katrilyon kat güçlü olan (Dolayısıyla orada cisimlerin ağırlıkları 1 katrilyon kat artar.), 1 trilyon gauss manyetik alana sahip olan (Magnetarlar ise 1 katrilyon gauss manyetik alana sahiptirler.), yüzey sıcaklığı 10 milyon dereceyi bulan ve metreküpte 100 trilyon ton olan nötron yıldızlarının 1 milyar tonluk (Everest Dağı kütlesine eşit) 1 çay kaşığı parçası nötronyum maddesi gibi (çelikten 10 milyar kat sert) olurduk. Dünyamızın manyetik alanı ise 0,25 ile 0,65 gauss (25 bin ile 65 bin gamma) arasındadır. (Gamma, nanotesladır.) Üretilen en güçlü mıknatıs ise 32 bin gausstur. Bu neodyum mıknatısları, kendi ağırlığının 1500 katını taşır. 1 Tesla (Tesla=Weber/metrekare) 10 bin Gauss (Maxwell/santimetrekare) a eşittir.(Weber=voltsaniye) Güneş 100 gauss, EMK cihazı 10 bin gausstur. Nötron yıldızları (diğer adları pulsarlar, atarcalar yani evrenin kalp atışlarıdır), 20 kilometrelik bir çapa, Dünya'nın 500.000 katına yani 1,5 Güneş kütlesine varan miktarda kütle sığdırabilmekte olup, yoğunluğu Güneşin 400 trilyon katı, Dünyanın 100 trilyon katıdır. Olay ufku 20 kilometre olan bir kara deliğe kabaca 2,25 milyon adet Dünya kütlesi sığabilmektedir. Nötron yıldızlarının çekirdeğinde kuark-gluon plazması vardır. Big Bang'ten hemen sonra evren bu 1 trilyon derecelik sıvıdan oluşuyordu. Büyük Hadron Çarpıştırıcısında (LHC) 5 trilyon kelvin sıcaklığa ulaşılmıştır. En hızlı yıldız, saniyede 1200 km hızla uzayda hareket eder. Dünya atmosferi 100 km olmasına rağmen (karman sınırı), nötron yıldızı atmosferi 30 santimetredir. Dünya kütleçekimi, nesneleri saniyede 12 kilometre hızla yani ses hızının 35 katı hızla çeker. Dünyanın iç çekirdeği suyun yoğunluğunun 13,6 katı olup, sıcaklığı 6300 derecedir. Ay ile Dünya arasındaki mesafeye Güneş Sisteminin tüm gezegenleri sığar. 0,1 mm çapında olan uzay tozunda yani kozmik tozda 10 trilyon atom, tuz tanesinde 10 katrilyon atom, 4 gramlık küp şekerde (1/45 mol) 321 seksilyon atom vardır. (Şeker molekülünde 6 karbon, 12 hidrojen, 6 oksijen yani toplam 24 atom vardır.) 1 su bardağı toz şeker, 45 küp şeker eder. Santimetreküp için; yıldızlararası uzayda 1 atom, gezegenlerarası 100 atom, Dünyada havada 10 kentilyon atom vardır. Yaratanın (Do) madde (Re) mucizesi (Mi), Güneş Sistemi(Fa)-Güneş(Sol)-Samanyolu(La)-Gökler(Si) olarak sıralanır. (Müziğin 7 notası) Dominus Rerum Miraculum Familias Planetarium Solis Lactea Via Siderae.
Herşey sadece enerjidir. Katı gibi hissetmemizin nedeni ise gramın oktilyonda biri ağırlığındaki elektronların (Ömrü 66 oktilyon yıl yani evrenin yaşının 5 kentilyon katı olan elektronların) çekirdeği etrafında saniyede 7 katrilyon kez (7 petahertz) dönmeleri (X ışınları frekansında dönmeleri, dalga boyu 43 nanometre) dir. Bu elektronlar çekirdek etrafını ışık hızında dönselerdi, (gama ışınları frekansında, dalga boyu 300 pikometre) saniyede 1 kentilyon kez (1 exahertz) dönerlerdi. (Sürüklenme hızında dönselerdi, saniyede 777777 kez dönerlerdi.) Elektronlar bakır tel içinde saniyede 0,02 mm sürüklenme hızıyla yani Fermi hızıyla, çekirdek etrafında saniyede 2200 km hızla yani sürüklenme hızının 9 milyar katı hızla, elektrik olayında ise ışık hızına yakın bir hızda yani sürüklenme hızının 1,25 trilyon kat hızla ilerler. Uçan bir sivrisinek 1 tera (1 trilyon) elektronvolt iken, nötrinolar 1 peta (1 katrilyon) elektronvolt enerjiye sahiptir. Vücudunda 7 oktilyon atom bulunan insanın toplam 21 gram elektronu (ölünce 21 gramlık azalma gibi) ve 12 kg protonu (Birbirlerini 9 kg lık kuvvetle yani ağırlığının 5 oktilyon katı kuvvetle iten protonlar) vardır. Bu atomların herbiri, metrenin katrilyonda biri yani 1 femtometre çapa sahip olan çekirdeğinin hacminin 1 katrilyon katı hacime sahiptir. Protonun ve nötronun kütlesi birbirine eşit olup, 1 atomik kütle birimi (1 akb) dir ve elektronun kütlesinin 1836 katıdır. Elektronların Compton dalga boyu 2,43 pikometredir. Protonun ve nötronun kütlesi 1 milyar elektronvolt yani 1 giga elektronvolt, elektronun kütlesi 500 bin elektronvolt, nötrinoların kütlesi ise 0,12 elektronvolttur. (1 Desilyon elektronvolt=1783 miligram) Protonun çapı 1,6 femtometre, kütlesi 1,6 yoktogramdır. Protondan 1 milyar kat küçük olan nötrinoların çapı 1 yoktometre olup metrenin septilyonda biridir. Protonun çapı ise 1 femtometre yani metrenin katrilyonda biridir. Nötrinoların kütlesi gramın desilyonda biridir. Atomun çapı 1 angstrom yani 100 pikometre ( pikometre metrenin trilyonda biridir), çekirdeğinin çapı 1 fermi dir. Planck uzunluğundaki sicimlerin çapı protonun seksilyonda birinin 10 katıdır yani metrenin undesilyonda birinin 16 katıdır. Evrenimiz atomun çekirdeği olursa, Dünyamız sicim çapında olurdu. 1 mol hidrojende (1 gram hidrojende) 602 seksilyon atom vardır. (Avogadro sayısı) Gama ışınlarının dalga boyu 1 pikometre, frekansı 300 exahertz, foton başına enerji 1,24 Mega elektronvolttur. Nötrinoların yaklaşık 100 trilyon kadarı her saniye bizimle etkileşmeden vücudumuzdan geçiyor. Protonun ve nötronun yoğunluğu suyun yoğunluğunun 1 katrilyon katıdır. Higgs bozonu, protonun kütlesinin 135 katıdır. Taşıyıcısı fotonlar olan elektromanyetik kuvvet, taşıyıcısı gravitonlar olan kütleçekiminden undesilyon kat; taşıyıcısı gluonlar olan güçlü çekirdek kuvveti (1 femtometre uzunlukta etkili) de elektromanyetik kuvvetten 137 kat (ince yapı sabiti=1/137) fazladır. Güçlü çekirdek kuvveti olmasaydı, birbirini iten protonlar saatte 12800 km hızla fırlardı. Higgs Bozonunun kütlesi 135 giga elektronvolttur. Çekirdeğin kütlesinin yüzde 99’u kütlesiz gluonlardır. 1 femtometreye sıkıştırıldıkları için kütle kazanırlar. Yani sıkıştırma, kütle kazandırır. Elektrik devresinde enerji, bataryadan veya telden değil, etrafını saran evrenden gelir. Üst kuark 173 giga elektronvolt kütleli olup, ömrü 0,5 yoktosaniyedir. Alt kuark 4 giga elektronvolt kütleli olup, ömrü 1 pikosaniyedir. Kuarklar, 0,1 attometre yani 100 zeptometre çapındadır. Protonlar, kuarklardan oluşur, protonların da yüzde 99’u boşluktur. Kuarklar, noktasaldır yani hacimleri yoktur. Plank kütlesi= 12,2 kentilyon giga elektronvolt/ışık hızının karesi yani Plank kütlesi 12,2 xona elektronvolttur. Fotonlar, Higgs Alanı ile etkileşime girmediklerinden kütlesizdir. Üst kuark ile elektron aynı büyüklüktedir. Ancak üst kuark, elektrondan 350 bin kat ağırdır.
Işık 1 saatte Güneşe 7 kere gidip geliyor, 1 saniyede Dünyamızı 7 kere dönüyor ve 1 saniyede Ay'a ulaşıyor. 1 feet mesafeyi 1 nanosaniyede, 1 milyar kilometreyi ise 1 saatte katediyor. Görebildiğimiz ışığın 380-740 nanometre dalga boyları arasında oluşan 7 renginin saniyedeki titreşimleri 15-75 trilyon arasında değişir. Bu frekanslar ise atom saatlerinde kullanılan sezyum atomunun 1 saniyedeki 9 milyar titreşimi ve stronsiyum atomunun 1 saniyedeki 429 trilyon titreşimi, iterbiyum atomunun 1 saniyedeki 900 trilyon titreşimleri yanında hiçbir şeydir. İnsanın hafızası, bir kağıdın Güneşe kadar 51 kez katlanması kadar (2,5 katrilyon kat kadar) yani 2,5 petabytelık bilgi içerebilir. Beyinde herbiri 1000er bağlantı yapan 100 milyar nöron vardır. Evren büyütülmüş beyin, beyin küçültülmüş evrendir. Yazdığımız kağıtlar ise mikroevrenin en küçüğü ile makroevrenin en büyüğü arasındaki geometrik ortalamadır. Yani kağıda kadar gelen büyüklük (102 kez katlama) kadardır, kağıttan evrene kadarki. Yani toz tanesi, saç teli ve karıncayla aynı çapa sahip olan kağıt cinsinden ifade edersek, evrenin çapı 7 nonilyon kağıt çapı, kağıdın çapı ise 7 nonilyon plank uzunluğudur. Evrenin çapı 880 seksilyon kilometre (yaklaşık 1 xonametre yani 1 oktilyon metre), yaşı ise 440 katrilyon saniyedir. Evren bu kağıt çapı genişliğe Big Bang'te saniyenin trilyonda biri zamanda yani 1 pikosaniyede ulaşmıştır. Evrenin çapı 55 minga plank uzunluğu, yaşı ise 4 minga plank zamanıdır. (Minga, oktilyon çarpı oktilyon demektir yani novemdesilyondur.) Evren, 3,26 milyon ışık yılı mesafede (1 megaparsekte) saniyede 72 km hızla genişliyor. (Hubble Sabiti) Evren 28 gigaparsek çapında olduğundan, saniyede 2 milyon km yani 6 ışık saniyesi genişlemektedir. Evrenin hacmi 0,6 xonametreküp olup, yoğunluğu metreküp başına 6 protondur yani metreküpte 10 yoktogramdır. 8,4×10 uzeri 184 plank hacmine sahip olan evrene sığabilen 2 mikrogram Hidrojen sayısı, 2 mikrogram Hidrojenin içindeki plank hacmi kadardır. Evrenin plank hacmi olarak küp kökü, 2 mikrogram hidrojen atomunun plank cinsinden hacmidir. Güneşin kütlesi 2 vundagram (2 desilyon gram), Dünyanın kütlesi 6 xonagram (6 oktilyon gram) dır. Dünyada 133 quexa yani 133 kendesilyon atom vardır. Güneşte 1 nena yani 1 oktodesilyon atom vardır. Ayın çapı ve dünyamızın 100 katı çapı olan güneşin çapı, dünyamıza olan uzaklıklarının 100 de biridir. Çapı 1,4 gigametre olan Güneş için Schwarzschild yarıçapı (nesneyi karadeliğe dönüştürmek için sıkıştırılması gereken yarıçap) 3 kilometre, Dünya için 1 santimetre, insan için 0,1 yoktometredir (nötrinoların 10da biri). Evrenin yoğunluğu, Big Bang'ten 1 Planck zamanı sonra Planck yoğunluğundaydıki, bu yoğunluk tek bir atom çekirdeğine sıkıştırılan Güneşin yoğunluğundan 100 seksilyon kat fazladır yani bir atom çekirdeğine sıkıştırılan 0,1 sexvigintilyon atom (evrendeki atom sayısı) olup yoğunluğu metreküpte 0,5 googol gramdır. Evrenin çapı plank uzunluğunun 2 üzeri 205 katıdır yani yaklaşık 48 faktöriyel katıdır. Evrenin kütlesi 100 seksdesilyon kilogram yani 100 ochagram dir. Evrenin bu kütlesinin eşdeğeri enerji 10 dovigintilyon (10 milyon vigintilyon) yani 10 üzeri 70 joule dur. En parlak quasar (karadelik yıldızı) güneşten 300 trilyon kat parlaktır yani galaksimizdeki tüm yıldızların toplam parlaklığının 25 bin katıdır. Evrenin en büyük elması, V886 Centauri beyaz cüce yıldızının çekirdeğidir ve 10 desilyon karat yani 2 desilyon gramdırki elmasın gramı 30 bin dolardır. 2 trilyon yıldızlı galaksimizin çapı 150 bin ışık yılı iken, IC-1101 adlı en büyük galaksi 6 milyon ışık yılı çapında olup, içinde 100 trilyon yıldız vardır. Evrendeki en büyük yapı olan ve evren kütlesinin yüzde 11'ini oluşturan Herkül Korona Duvarı 10 milyar ışık yılı uzakta olup, içinde 300 milyar galaksi vardır ve kıvrımlarıyla beraber 17 milyar ışık yılı uzunluğundadır. Eridanus Süper Boşluğu 1 milyar ışık yılı genişliğindedir. Evren, Big Bang sırasında ilk 10 üzeri (-32) saniyede 10 üzeri 26 kat genişledi yani saniyede 10 üzeri 58 kat hızında. Satrançta her bir karesine bir önceki karenin 2 katı pirinç koysak ve sonra o tüm pirinçleri kilometre başına 1 pirinç koysak 25 kentilyon kilometre yani 0,89 megaparsek uzaktaki Andromeda Galaksisine ulaşmak için daha 7 kentilyon pirince ihtiyacımız vardır.
İnsanın ayaklarındaki bir atomun insanın yüzüne olan uzaklığının atomun çapı cinsinden değeri insanın güneşe olan uzaklığının insanın boyu cinsinden değerine eşittir. Kütlelere göre sıkıştırma ile ilgili Schwarzschild çapına ilaveten, çapı 880 trilyon ışık saati yani yaklaşık 1 katrilyon ışık saati olan evrendeki tüm atomlar yani 10 üzeri 80 atom sıkıştırılsa, çapını ışığın 1 saatte gidebileceği yani çapı 1 trilyon metre olan bir küreye dönüşürdü yani Betelgeuse yıldızı gibi olurduki bu yıldızın çapı Stephenson 2-18 in çapından 3 kat daha az. Dünyadaki tüm 133×10 üzeri 48 atom sıkıştırılsa 50 metre çaplı küre, Güneşteki 10 üzeri 57 atom sıkıştırılsa 10 kilometre çaplı küreye, insandaki tüm 7×10 üzeri 27 atom sıkıştırılsa nöron hücresi kadar olurdu. Uzunluktaki 100 bin kat sıkıştırma hacimdeki 1 katrilyon kat sıkıştırmaya denk gelir. Allah katında zaman 1 trilyon kat hızlı, hacimler ise 1 katrilyon kat küçüktür. Yani yeryüzü olan evreni atomun çekirdeği, 7 kat göklerle (7 kat gök, elektronların 7 yörünge seviyesi misali) birlikte tüm Arş Evrenini de atom olarak düşünürsek, arşın bize olan uzaklığı evrenin yarıçapının 100 bin katı yani evrenin çapının 50 bin katı olurdu, ayrıca Arş Evreninin içine 1 katrilyon evren sığardı paralel evrenler misali ki zaten bu tüm kainat ve tüm zamanlar hologramsal ayna evren misali Levhi Mahfuzda 2 boyutlu olarak yazılmıştır. Evrenimiz 1000 yıl yarıçapında ise, 7 kat semanın herbiri 7000 yıl dersek, Arş Evreninin yarıçapı 50 bin yıl olur. Yani Arş Evreni, evrenimizin 125 bin katıdır.
Dünyanin kütlesinin 333 bin katı olan yani kütlesi 2 nonilyon (2 weka) kilogram olan Güneş saniyede 400 septilyon joule (400 septilyon watt yani 400 yottawatt gücünde) yani 4 desilyon (4 vunda) erg enerji üretir ve her saniye 600 milyon ton hidrojeni helyuma dönüştürürki (Bu da, Güneş'in her geçen saniye 5,5 teragram hafiflemesine yol açar) bu 10 milyar atom bombasının patlamasına eşdeğerdir yani 1 dakikada dünyanın yaratıldığından beri üretilen enerjiyi üretir. En büyük karadelik Ton-618 ise 40 dodesilyon watt yani 40 tredawatt aydınlatma gücünde olup güneşten 140 trilyon kat parlaktır, güneşin çapının 160 milyar katıdır ve güneşin kütlesinin 66 milyar katıdır. (64 milyar Güneş kütleli Samanyolu Galaksisinden fazladır.) Ton 618 in içine 15 bin adet UY Scuti yıldızı sığabilir. Güneşin çapınin 2150 katı olan yani çapı 3 milyar kilometre olan Stephenson 2-18 ise Güneşten 440 bin kat parlak olup içine 10 milyar Güneş veya 13 katrilyon Dünya (Hacmi 1000 megametreküp yani 1 trilyon kilometreküp yani 1 yottalitre olan Dünya) sığabilir. (1 litre 1 desimetreküptür.) Kütlesi 1 kg olan cismin Dünyadaki ağırlığı 9,8 Newton, Ay'da 1,62 Newton (Dünyadakinin 6 da biri), Güneşte 247 Newtondur. Dünyanin hacmi Ay'ın 50 katı, kütlesi Ay'ın 81 katıdır. Dünya, güneşten 4 kat yoğundur. Güneşin çekim kuvveti Dünya yer çekiminin 28 katıdır. Hidrojeni helyuma çevirmek için en az 6 milyon derece sıcaklığa ihtiyaç vardır ve yıldızların merkezinde olmaktadır. Güneş'ten çıkan enerjinin 2,2 milyarda 1'i yeryüzüne ulaşır. Güneşin yüzey alanı 6 kentilyon metrekare yani 6 gigametrekare olup, Dünyanın 12 bin katıdır. Stephenson 2-18 in 1 günü 18,5 saat sürerken, Güneşin ve Ay'ın 1 günü 27 gün sürmektedir. Dünya kendi etrafında ses hızına yakın bir hızda, saniyede 360 metre hızla, güneş etrafında saniyede 30 kilometre hızla (1 ışık yılı mesafeyi 10 bin yılda kateder), güneş ise Samanyolu etrafında saniyede 230 km hızla (1 turunu 250 milyon yılda atar. Yani Güneş 18 yaşında), galaksimiz ise saniyede 600 km hızla Başak Süper Kümesi içinde ilerler. Dünya ışık hızında olsaydı, 1 saatte Güneş etrafındaki 940 milyon kilometrelik yörüngesini dönerdi. Işık, saniyede dünyayı 7 kere dönebiliyorken, Ay yörüngesine çıktığında 7 saniyede dünyayı 1 kere dönebiliyor. Ay, ışık hızında hareket etseydi, yörüngesinde 1 günde 12 bin kez Dünyanın etrafını dönerdi. (1000 hicri yılda Ay Dünya etrafında 12 bin kez döner ve 25,8 milyar kilometre yol kateder.) 1 hicri yıl, 12 Ay turu olup, 1 Ay turu 27,3 gün yani 655,7 saattir. (Ay 1 saatte 3682,8 km hızla Dünyayı döner.) Güneş, saniyede 1 trilyon megaton yani 1 yottagram bombaya eşdeğer enerji salınımı yapmaktadır. Güneşin çekirdeğinde sıcaklık 15 milyon Kelvin'dir, basınç ise 250 milyar atmosferdir. Çekirdekten yükselip yüzeye ulaşmaya çalışan her bir fotonun yolculuğu yaklaşık 100 bin yıl sürer. Merkürde 1 yıl 88 gün iken, Güneşten 4,5 milyar kilometre uzaktaki Neptünde 1 yıl 165 Dünya yılıdır. 1 Jüpiter günü 10 saat iken, 1 Venüs günü 243 gündür. Satürn'ün yoğunluğu suyun yoğunluğunun yüzde 69 udur. Dünyadaki bütün sular 1385 km çaplı küre hacmindedir. Suyun yoğunluğunun yüzde 30’u olan kümülüs bulutlarının 1 kilometreküp hacminde olanının içinde 300 megaton su bulunur. Suyun metrekübü 1 tondur yani 1000 litredir. Yıldırım, 0,3 gigajoule enerji ve 1 milyar volttur. Güneş kendi çevresinde saatte 7000 km hızla, Dünya kendi çevresinde saatte 1666 km hızla döner. Deprem 1 derece artarsa, logaritmik 10 kat büyük olur ve logaritmik 32 kat fazla enerji çıkarır. Bizim galaksimiz, Virgo Galaksi Kümesine bağlı olup, Virgo Galaksi Kümesi de saniyede 630 km hızla 100 bin galaksiden oluşan ve 520 milyon ışık yılı çapındaki Laniakea Üstün Galaksi Kümesine (bu küme 100 katrilyon Güneş kütlesine sahiptir.) doğru çekilmektedir. Galaksimiz ve içinde bulunduğu Virgo Galaksi Kümesi, 2 milyar ışık yılı genişliğindeki KBC Süper Boşluğunun içindedir.
Bir hipernova patlamasında açığa çıkan enerji, Güneş'i 100.000 kez tamamen yok etmek için yeterli enerjiye veya 1 oktilyon yıl boyunca Dünya'nın toplam güç tüketimini karşılamaya yetecek enerjiye eştir. Süpernovada Güneş’in 10 milyar yıllık ömrü boyunca üreteceğinden daha fazla enerji salınır. Hipernovalar, Samanyolu’ndaki tüm yıldızların toplamından birkaç milyon kat daha fazla ışık yayar. Süpernova patlamalarının sıcaklığı ise 100 milyar derece, nötron yıldızı çarpışmalarının sıcaklığı ise trilyon derecedir. İki nötron yıldızı çarpışmasında (İki nötron yıldızı çarpışmasına ise kilonova yada makronova denir.) 10 Ay kütlesi yani 730 septilyon gram yani 730 yottagram altın açığa çıkar. Süpernovanın parlaklığı Güneş'in parlaklığının yüz milyon katıdır. Hipernovalar, süpernovadan 100 kat daha parlaktır. İki karadelik çarpışırsa, evrendeki tüm yıldızların toplamının 50 katı kadar enerji ortaya çıkar. 1 gramlık kütle içindeki saklı olan enerji 90 trilyon joule yani 21,5 terakalori (1 kalori 4,18 jouledir) dir. Atom bombasında 50 gram Uranyum maddesi 1 petakalori enerjiye saniyenin milyonda biri sürede dönüşmüştüki bu atom bombasının gücü 18 kiloton TNT (18 gigagram TNT yani 18 terakalori) dir. (1 gram TNT, 1 kilokaloridir.) Çar bombasının (hidrojen bombasının) gücü ise 50 megaton TNT gücündedir. 1 kilogram uranyumun yakılmasıyla elde edilen 82 milyon joule enerji, 1 kilogram antimadde ile 9 milyar joule seviyesine gelecektir. Antimaddenin gramı 100 Trilyon Dolar seviyesindedir. Büyük Patlama sırasında Evren'in entropisi 10 üzeri 88 Boltzmann sabitiyken, şu anda 10 üzeri 103 Boltzmann sabitine ulaştı, yani 13,82 milyar yılda entropi 1 katrilyon kat arttı. Ton eşdeğer petrol, 11600 kilowattsaate yani 10 gigakaloriye eşittir. (1 kilowattsaat= 3,6 megajoule) En büyük deprem, 1960 Şili Depremi, 9,5 şiddetinde olup, 34 trilyon kilogram enerji açığa çıkmıştır. 13 şiddetinde deprem büyüklüğünde olan ve 65 milyon yıl önce meydana gelen Chicxulub Meteorunun çarpması (çapı 10 kilometre olan meteor) 400 seksilyon joule enerji açığa çıkarmış olup, 108 megatonluk enerjiye yani Tsar Bombasının 2 katı enerjiye denk gelir. Dünyadaki en güçlü volkan patlaması Krakatoa Yanardağı Patlamasında 150 megatonluk enerji yani Tsar Bombasının 3 katı enerji açığa çıkmıştır.
Planck için enerji 2 gigajoule yani 12 xona (12 oktilyon) elektronvolt, kuvvet 121 sortanewton, güç 36 peptawatt, gerilim 1 xonavolt, frekans 18,5 sortahertz, akım 35 yottaamper, kütle 22 mikrogramdır (pirenin yumurtasinin kütlesidir, protonun kütlesinin 14 kentilyon katıdır). Plank sıcaklığı 142 nonilyon kelvindir. Evren, Big Bang'ten sonraki plank zamanda plank sıcaklığındaydı. Sıfır santigrat derece plank sıcaklığının nonilyonda birinin 2 katıdır yani 273 Kevindir. Planck sabiti ile ışık hızının çarpımı 1240 elektronvolt nanometreye eşittir. Görünür ışığın (kırmızıdan mora) enerjisi 1,8 ila 3 elektronvolt arasıdır, frekansı ise 430-750 terahertz (terahertz=trilyon titreşim) frekans aralığındadır.1883 yılında Krokatao Yanardağı patlaması sırasında çıkan 310 desibellik ses, insan kulağı için tehlike sınırı olan 150 desibelden 10 katrilyon kat, atom bombasının 250 desibellik sesinden 1 milyon kat fazladır. Metrekarede 0,01 googol watt gücündeki 1100 desibellik ses evreni yokedebilir. 120 desibellik sesin gücü 1 watt dır. Dalgaboyu=ses hızı/frekans=340/frekans Ses saatte 1234 km, saniyede 340 m/sn hızındadır. İnsan 20 mikropascal (0 desibel) ila 200 Pascal (140 desibel) arası ses basıncını rahatlıkla işitebilir. Atmosfer basıncı 100 bin Pascal olduğu için sıfır desibel ses, atmosfer basıncının 5 milyarda birine denk gelir. 194 desibel ses 1 atmosfer basıncı (1 atm yani 1 bar) yani 100 bin pascal, 1100 desibel ses 0,2 peptapascal yani 0,2 seksdesilyon pascaldır. (Pascal=newton/metrekare)
1 trilyon farklı kokuyu algılayabilen burnumuzun bulunduğu ve günde 330 milyar hücre yenileyen vücudumuz, 100 trilyon hücreden ve 1,5 katrilyon mikrobik hücreden oluşur. Her bir hücre ise Samanyolu Galaksisindeki yıldız sayısının 100 katı kadar yani 200 trilyon atom içerir. Dünyadaki kum tanesinin sayısı 4 seksilyon iken, evrendeki yıldızların sayısı 70 seksilyondur, gezegenlerin sayısı ise 700 kentilyondur. Bir kilo bal için 40 bin arının 6 milyon kez çiçeğe konması gerekir. Dünyanın en hızlı bilgisayarı saniyede 440 katrilyon aritmetik işlem (440 petaflop) yapabilirken, ömürleri 42 gün olan işçi bal arıları saniyede 10 trilyonluk işlem yapma kapasitesine sahiptir. Bir koloninin bir kilogram bal üretebilmesi için dünyanın etrafını 6 kez dönmeye eşdeğer bir uçuş yapması, bir arının dünyanın çevresini dönmesi için yaklaşık 25 kilogram bal tüketmesi gerekir. Bir arı bir litre balla 25 kilometre hızla ve saniyede 250 kez kanat çırparak 3 milyon kilometre kat edebilir. Arı 60000 çiçek ziyaret ettikten sonra bir çay kaşığı kadar bal yapabilecek nektarı toplayabilir. Kara sinek saniyede 1000 defa kanat çırpar. İnsanın ağırlığı, karınca ağırlığının (60 mg) bir milyon katıdır. Dünyadaki 10 katrilyon karıncanın toplam ağırlığı, insanların toplam ağırlığına eşittir. Yani biyokütleleri eşittir ve yaklaşık Everest Dağının ağırlığı kadardır. Dünyadaki 4 nonilyon bakterinin kütlesi 1 trilyon tondur. En hızlı kamera saniyede 440 trilyon kare (440 tera fps) çeker. Beynimiz en az 0,013 saniyeyi yani en az 77 Hertzi algılayabiliyor. İnsan gözü 324 megapiksel olduğu gibi, şu ana kadarki en iyi çözünürlüklü fotoğraf 320 gigapikseldir. Bu fotoğraf 46 terabytelık yer kaplıyor. Karasineklerin görsel sistem hızı (beynin görüntüyü yakalama hızı) yani kare hızı insanlarınkinden 4 kat hızlıdır yani dünyayı 4 kat yavaş algılarlar. Kaplumbağaların kare hızı ise, insanlarınkinden 4 kat yavaştır. İnsanların geneli trikromattır ve 3 renk konisine sahiptir yani 1 milyon farklı renk algılayabilir. Nadir olarak bulunan tetrakromat insanlar 4 farklı renk konisine sahiptir ve 100 milyon farklı renk algılayabilirler. Kuşların da 4 farklı renk konisi var. Arılar çevrelerini insanlardan 3 kat hızlı algılar ve arılar ultraviyole ışınları görürler. Peygamberdevesi karidesinin 16 renk konisi vardır.
Yukarıdaki sayılar ile 63 yıllık yani 2 milyar saniyelik ömrümüzü ve Rothschild hanedanlığının dünyadaki 8 milyar insanın herbirine 500 bin lira vermesi kadar olan 240 trilyon dolarlık servetini karşılaştıralım. Özetle hiçbir şey Allah'ın büyüklüğüne erişemez. Herkes tüm malvarlığının zekatını verseydi, aylık geliri 5 lira olan Burundi halkı gibi kimse dünyada fakir kalmazdı.
KURAN-I KERİM'DE kabir azabından bahsetmemiştir. Ölümden sonra RUH adlı İlahi Bilgi Kodları için ZAMAN söz konusu olmadığından, göz açıp kapayıncaya kadar AHİRETTE diriltilen yeni MELEKSİ bedenlerinde birleşirler. HADİSLERDE geçen ve KABİR AZABI anlamına gelen ibare AHİRET AZABIDIR. RUHLAR, KOD olduğu için AZAP çekmezler. Bu meleksi bedenler, CENNET ve CEHENNEMİN arasında MAHŞERDE azap çekerler KIYAMET kopuncaya kadar. CENNETLİK olup günahkar olanlar da MAHŞER yerinde ceza çekerler. Yoksa HİNDİSTAN'DA bedenleri YAKILANLARIN yada ATOM BOMBASINDA bedenleri BUHARLAŞANLARIN mezarlıklarda mı KABİR AZABI çektiğini zannediyorsunuz?
Artık şu vücudumuzu RUH ve BEDEN diye ayırıp durmayın. RUHU da MELEKLER gibi birşey hayal etmeyin. RUH sadece KODDUR, BİLGİDİR. Zaten MELEKLER de, CİNLER de bizim gibi SOMUT GÖRÜNEN varlıklardır. Fakat sadece eksiğimiz onların FREKANSLARINI göremiyoruz yani algılayamıyoruz. O halde SOMUT bedenimizin içinde yine SOMUT MELEKLER gibi bir RUHUN varolması şu ana kadar yanlış bilinen bir olgu değil mi?
Sadece GÖREBİLME ALGINIZ olmadığından, görmediklerinizi GÖRÜNMEYEN diye nitelendirmişsiniz. GÖRÜNEN ve GÖRÜNMEYEN diye bir AYRIM YOK. O FREKANSLARI algılayamıyorsunuz sadece.
RUHLAR; İRADELİ Ruhlar (İnsan Ruhları), CANLI Ruhlar (Hayvan ve Bitki Ruhları), DÜZENLEYİCİ Ruhlar (Atomlardaki Ruhlar) olarak 3'e ayrılır. Özellikle sadece İNSAN RUHLARI, ALLAH'IN tüm sıfatlarını içeren parçalarıdır ve en güzel özelliği Allah'ın ES-SABUR isminin yansıması olan SABIRLI olmaktır.
SONSUZ KÜLLİ iradenin, SINIRSIZ CÜZİ irade ile yarattıklarıyız biz insanlar. İşte bunun için; SONSUZ ALLAH'IN, SINIRSIZ EVRENİNİN merkezinde olacak kadar önemliyiz.
ALLAH'IM her an RUH yani İlahi Bilgi Kodları yaratmaktadır. Sınırsızlık ÖZNEL olup, kendisinden SONSUZ kat büyük ve NESNEL olan Sonsuzluğun parçalarıdır.
İnsan dışındaki herşeyin RUHLARI, ALLAH'IN KURALLARIDIR yani EMİRLERİDİR. İnsanın Ruhu ise AMELLERİDİR.
CANLI ve CANSIZ herşeyin RUHU vardır. RUH yani İlahi Bilgi Kodları canlı ve cansız herşeyin içinde vardır. Evrendeki KARANLIK ENERJİ ve KÜTLEÇEKİMİ de RUHTUR. Varlığa KÜTLE, HACİM ve HAREKET kazandıran şeydir Ruhlar, LEVH-İ MAHFUZ'UN harfleridir.
UYANMAK için uyumuyoruz da, UYUMAK için mi uyanığız?
Zamandan muaf olan ALLAH için, NEDEN-SONUÇ ilişkisinde, neden ve sonuç aynı anda olur. Biz, 6 GÜNLÜK evren hayatını YAVAŞLATILMIŞ olarak yaşıyoruz. ALLAH katında şu an AHİRETİ de yaşıyoruz. Asıl olan BİLİM, biz zahiri insanların bilimi değil, gerçek olan ALLAH'IN katındaki bilimdir. Yani neden ve sonuç, görünen ve görünmeyen, fizik ve metafizik, din ve bilim AYRIMI YOKTUR.
Doktorun yazdığı REÇETEYİ sadece okumak sizi iyileştirmez. Hayatımızın reçetesi KURAN-I KERİM'İ ANLAMADAN okumanın sizi iyileştirmediği gibi. ANLAYARAK OKUYUN VE KURAN-I KERİM'İ YAŞAYIN.
NARKOZ alınca uyanamadığınız gibi, ÖLMEDEN de gerçekleri göremezsiniz. Bir ATEİST, 'İnsan, ölümlü TANRIDIR' demiş. Bu durumda 'ÖLÜMDEN SONRAKİ HAYATI' kabul etmek zorunda. 180 DESİBEL şiddetinde bir SESTE kulaklarımız patlamakta, Güneş'ten katrilyonlarca kat PARLAK KARA DELİKTE gözler kör olmakta, birkaç nanosaniyeden düşük frekanslı etkileri BEYİN algılayamamakta, NARKOZDA bile vücut uyanamamakta iken, yani o kadar aciz bir varlık iken, biz insanlar yine de ALLAH'A en yakın olan varlıklar olup, Allah'ın NURUNUN parçalarıyız. SİCİMLERİ göremediğimiz halde BİLİM kabul etmişken, neden ALLAH'I bilim kabul etmiyor? Bir şeyin EKSİK açıklanması, bilimi YANLIŞ yapmaz mı? KÜTLEÇEKİMİNİ de göremediğimiz halde, BİLİM kabul ediyor. Eski insanlar İNTERNETİ hayal bile edemezken, o zamanlar İNTERNETİ düşünen bir insan için, internet İNANÇ mıdır BİLİM midir? Gerçek bilim, İNSANİ boyuttaki değil, İLAHİ boyuttakidir. ALLAH'A ister inanın, ister inanmayın. Sizin inancınız ALLAH'I yüceltmezki. ALLAH sadece kendisine EN YAKIN insanları seçecek. Sizden sadece AKLINIZI kullanmanızı istiyor. Mademki KIYAMETİ engellemek istiyorsunuz, tüm dünyayı çevirin CENNETE. Kıyamet alametlerini tersine çevirin. Herkes mutlu yaşasın. Hem KIYAMETE engel olmaya gücünüz yetmez, hem de KİBRİNİZDEN ve BENCİLLİĞİNİZDEN bu dünyayı cennete çeviremezsiniz. AKLINIZI kullansanız,Allah'ın İNANCIN değil BİLİMİN konusu olduğunu anlardınız.
EMEKLİLİK YAŞI belirlenirken insanların ORTALAMA YAŞAM SÜRELERİ de baz alınıyor. Düşünsenize herkesin HZ.ADEM peygamber kadar 1000 YIL yaşadığını. Devletler, düzenlerini korumak için KANUNLAR koyuyor. ALLAH da, insanların AHLAKLILIĞI bulabilmesi için kutsal kitaplarla kelamlarını indirmiş peygamberlerine. Bazı insanlar PEYGAMBERİMİZDEN daha ahlaklı olduğunu iddia ediyor. ALLAH niye haşa peygamberimizi seçmiş diyorlar? Bunu düşünen kardeşim, sen ALLAH katındaki YERİNİ nereden biliyorsun? Üstelik madem çok ahlaklısın, o zaman bu HASET nedir? DÜŞÜNCELERİNİZ de AHLAKLI olmalıdır. KURAN-I KERİM'deki her ayet, insanların AHLAKLI olması içindir. İnsanlar kullanamadıkları AKILLARIYLA iyiyi kötüyü bulamazlar. Bulsalar bile, YAPTIĞINIZ herşeyden SORUMLU olduğunu insanlara ALLAH gönderdiği kitaplar ile pekiştiriyor. DEVLETİMİZİN koyduğu kanunlar, HER YIL değişmesine rağmen, insanlar DEVLETİMİZİN kanunları kadar önem vermiyorlar KURAN-I KERİM ayetlerine. Üstelik KURAN-I KERİM ayetleri, KANUN gibi KANUNDUR yani hiçbir zaman, hiç bir şartla DEĞİŞTİRİLMEMİŞTİR. İnsanlar CEZAEVİNDE yatmaya korkuyorlar, POLİSTEN, HAKİMDEN korkuyorlar ama ALLAH'TAN korkmuyorlar.
ALLAH'A inanan, AHİRET GÜNÜNE de inanır. AHİRET'E inanan; DÜNYEVİ cinsel, parasal ve sağlıksal zevklere tenezzül etmez. Birden fazla EVİ olan insan, EŞİNİ ALDATAN insan gibidir. Birisi PARAYA TAPAR, birisi ŞEHVETE TAPAR. Doğar doğmaz ölen BEBEĞİN şanssızlığının suçu ne diye soranlar, o bebeğin de dünyada yaşayanlar için üzülüyor olabileceğini düşünmezler. Allah'ın bu dünyaya hiçbir önem vermediğini düşünmezler. Allah'ın en sevdiği kulu PEYGAMBERİMİZE bile erkek EVLAT ACILARI verdiğini düşünmezler. Şimdi ölen bir insan ile binlerce sene önce ölen insan için AYNI ZAMANIN geçtiğini düşünmezler. BİNALARINI KATLARCA yükseltmekte yarışırlar sanki hiç ölmeyeceklermiş veya servetleri onları ölümsüz yapacakmış gibi. SABIR peygamberi HZ.EYYUB'UN mallarını, oğullarını ve sağlığını kaybederek imtihan edildiğini ama hiç isyan etmeyince hepsine tekrar kavuştuğunu düşünmezler. ŞÜKRETMEK için çok neden olduğunu araştırmazlar. HARCADIĞI ve KAZANDIĞI her paranın onu ESİR YAPTIĞINI düşünmezler. KÖRLERLE alay ederler fakat AHİRETTE kimin daha iyi göreceğini düşünmezler. 17 YIL toprak altında kalıp, son 4 HAFTA toprak üstüne çıkıp öte öte patlayarak ölen AĞUSTOS BÖCEKLERİNİ düşünmezler. CANLILIĞIN hiçbir zaman bitmediğini yani ÖLÜMÜN hiçbir zaman yokoluş olmadığını, sadece ŞEKİL DEĞİŞTİRMEK olduğunu düşünmezler. CANSIZ görünen maddelerde de atomlar içinde CANLILIK olduğunu düşünmezler. Hiçbir şeyin TESADÜF olmadığını, KUSURSUZ DENGELERLE korunduğunu fakat TESADÜF olarak algıladıkları şeyin aslında onların SINIRSIZ İRADESİ olduğunu ve SONSUZLUĞUN SINIRSIZLIKTAN BÜYÜK olduğunu düşünmezler ve kavrayamazlar. Halen KIYAMET kopmuyorsa, AKILLI ve AKLINDAN dolayı AHLAKLI sayıları 1000'i geçmeyecek insan yaşadığından kopmadığını, fakat onların ölümünün ardından pek süre kalmayacağını düşünmezler. Ben kendime hep derim. Ben bu dünyadan hiçbir zaman MÜKAFAT beklemiyorum. BEBEKKEN ölseydim keşke. Bana bu yaşam verildiyse, bildiklerimi OĞULLARIMA ve İNANMAYA MEYİLLİ birkaç insana anlatmak zorundayım. ÖĞRENMENİN en etkili metodu, SORU SORMAK ve ANLATMAKTIR. Ben de DÜŞÜNEREK ÖĞRENİYORUM.
İnsanlar birçok DİLLERE ve DİNLERE sahip olsalar da, VİCDANI OLANLAR ve OLMAYANLAR olarak 2'ye ayrılırlar.
Bir Hristiyan arkadaşım İslamiyetin hakikat olduğunun 2 kere 2, 4 eder gibi kesin kanıtını istemiş.
Dinler de bilim gibi keşiftir ve keşfedilir. Her keşfedilen yeni bilgi, bir önceki bilgiyi güçlendirir ve daha iyi açıklar. Siz 2+2=4 dersiniz ben 2+2=3,99999999999...... derim. 4 sayısı kendi başına SINIRSIZDIR. Sabit bir nokta değildir. Sınırsız tane 3,99999999....... sayılarının hepsi 4'e eşittir. Siz Hz.İsa Allah'ın oğlu dersiniz. Halbuki bütün insanlar Allah'a EN YAKIN varlıklar olup, Allah'ın nurunun parçalarıdır. Siz Hz.Muhammed'i peygamber olarak görmezsiniz fakat Yahudiler de Hz.İsa'yı peygamber olarak görmezler. İnsanların bakış açıları sadece o açıdan doğru olduğunu gösterir halbuki kimse 360 derece göremez. Bazen göremediğimiz şeyleri de sorgulamak gerekir. Esas olan İslamiyet de değil, HAK DİNİDİR, TEVHİD DİNİDİR. Aynı şekilde esas olan KURAN-I KERİM değil LEVH-İ MAHFUZ dur. Esas olan güzellik değil güzelin kendisidir. Esas olan dinler değil ALLAH'IN kendisidir. Bu sonsuzluğu kavraması için ALLAH insanlara AKIL vermiş.
Allah'ın nurlarının parçaları olan insanlar tertemiz bebek olarak doğarlar. Sonra da hem bedenen hem ahlaken değişmeye ve bozulmaya başlarlar yıllar geçtikçe. Ama ahlaken bozulmadan hayatını surdurebilseler herkes keşke. ALLAH, nurlarının bile değişmesine izin veriyorsa, sözlerinin de değiştirilmesine izin vermektedir. Bugün Kuran-ı Kerim'i anlamadan okuyan herkes onu kendince zaten değiştirmektedir. SÖZ uçar, YAZI kalır. YAZI uçar, AKIL kalır.
NAMUS, insana ait bir kavramdır. Günah, KADIN için neyse, ERKEK için de aynıdır. Neden NAMUS deyince, akla sadece KADIN gelir?
Bana SONSUZ eklense, IŞIN gibi SINIRSIZ olurum. Sonsuza BEN eklensem, DOĞRU gibi hiçbir şey DEĞİŞMEZ.
HAYIRLI CUMALAR diyeceğim ama sadece insanlar için bugün CUMA. Biz insanların koyduğu ÖLÇÜTLER, tüm evren için geçerli değildir. ALLAH katında, ZAMAN boyutu yoktur. Gerçek olan İNSANCIL değil, İLAHİ standartlardır. Her günü CUMA günü gibi yaşamalıyız; çünkü hangi günün CUMA GÜNÜ, hangi gecenin KADİR GECESİ, hangi ayın RAMAZAN AYI olduğunu bilemeyiz. Yine de HAYIRLI CUMALAR.
EVLAT, KAİNATA bedeldir. Bu dünyada hiç PİŞMAN olmadığım ve EN SEVDİĞİM şey, sadece ÇOCUK YAPMAKTIR. İşte benim 3 YILDIZIM, 3 OĞLUM.
Etrafımdaki insanların bazıları PARA GİDECEK diye yani ÇOK MASRAFLI diye bırakın ÇOCUK YAPMAYI, EVLENMİYORLAR bile. Çocuğu veren ALLAH'IM rızkını da verir. Demekki ALLAH'A da güvenmiyorlar. PARALARINI, evlatları ve eşleri ile PAYLAŞMAK istemiyorlar. KREDİ çekmek isteyen çocuklarına KEFİL olmayan BABALAR bile gördüm ben. Çocukları EKONOMİK sıkıntı çekerken, kendisi 80'li yaşlarda olmasına rağmen KEFEN PARASI diye parasını saklayıp, sonra ÇALININCA vay param çalındı diye HABERLERE çıkan, 80'li yaşlarda olmasına rağmen ÖLMEDEN MİRASINDAN zerre paylaştırmayan insanlar da tanıdım. Halbuki KEFEN PARASI biriktirenlerin, mezar olarak PİRAMİTLERİ yaptıran FİRAVUNLARDAN farkı olmadığını düşünmezler. Sanki MEZAR TAŞI güzel olan, KOLAY AZAP çekecek zannederler. AHİRETE inanmış olmasa, eski HÜKÜMDARLAR gibi SERVETİ ile gömülecek. Öldükten sonra ORGAN BAĞIŞI yapmak için imza atmaktan çekinen CAHİL ve İNANCI ZAYIF insanlar gördüm. Seni YOKTAN var eden ALLAH için hiçbir ZORLUK yoktur. Ama çoğu insan ya çok CAHİL, ya da çok BENCİL. İNANCI SAĞLAM olan insan, AKILLI düşünen ve CÖMERT olan insandır. Ancak çoğu insanın en büyük hatası EKSİK DÜŞÜNMEK. Beyinlerinin bir tarafı BOMBOŞ. Bunların İNANÇLARI ne kadar SAĞLAM olabilirki. Bunlar hayatımızın rehberi KURAN-I KERİM'İ ne kadar ANLAYABİLİRLERKİ. ACILAR insanı olgunlaştırırmış. İyiki birçok şeye KOLAY yoldan değilde, hep ZOR yoldan kavuşmuşum. Hem KIYMET öğrendim, hem AKLIMI KULLANMAYI. O yüzden, RABBİME ŞÜKÜRLER olsun. Ben PARA zenginliğini değil, AKIL zenginliğini istedim hep Allah'ımdan. AKIL belki karın doyurmuyor ama azıcık para ile bile MUTLU olmayı sağlıyor. Ama AKILSIZCA olan parasal zenginlik ise, zemini sağlam olmadığı halde İSTANBUL'DA büyük büyük binalar dikip, BÜYÜK DEPREM olacağını bile bile KAOSA giden bir ZARI ATMAK gibi birşey.
Kuran-ı Kerim'de YILANDAN bahsedilmemiştir. İnsanları CENNETTEN çıkaran şey, ŞEYTANA uyan NEFİSLERİMİZDİR. Bu yüzden bu dünya, TERBİYE ve EĞİTİM yeridir. İnsanlar zaten İMTİHANI en başta kaybetmişlerdir. Bu dünyayı İMTİHAN yeri değil, EĞİTİM yeri olarak görün. ALLAH'IN sizin yapacağınız ibadete zaten ihtiyacı yok. Ama ALLAH'A EN YAKIN olmak için kendinizi ve AKLINIZI eğitin. CENNET, ALLAH'I görebileceğimiz tek yerdir. AKLINIZI eğitmezseniz, bırakın ALLAH'I görmeyi, YILDIZLARI ve EVRENİ bile göremezsiniz. YILAN gibi sürünür, bu dünya TOPRAĞINDAN gözünüzü ayıramazsınız. ALLAH'IN NURUNUN PARÇASI olduğunuzu bilin ve ALLAH'A EN YAKIN VARLIK olan İNSANLIĞINIZIN kıymetini bilin. SONSUZ Allah'ın SINIRSIZ insanlarıyız. Ama biz SINIRSIZLIĞIMIZI hep EKSİ SONSUZ yönünde HİÇLİĞE doğru kullanıyoruz. YAPMADIĞIMIZ hiçbir şeyden SORUMLU değiliz. YAZILDIĞI için YAPMIYORUZ, YAPTIĞIMIZ için YAZILDI. O kadar AKILSIZKİ, daha KADERİN MANTIĞINI bile anlayamadık. GÖRMEDEN AŞIK olmak imkansız dersiniz, SESİ duyunca aşık olursunuz. SAĞIR ve KÖR olsaydınız, aldığınız havaya KOKUYA aşık olurdunuz. SEVMEK ve ŞÜKRETMEK için NEDEN ÇOK. Ama KİBRİNİZ ve BENCİLLİĞİNİZ çok daha büyük. Halbuki ALLAH tüm evreni, kendisine ibadet etmeniz için değil, SONSUZ SEVGİSİNDEN dolayı yarattı. Hiç BENCİL konuşmadı KURAN-I KERİM'DE. Allah'ı GÖRMEDEN SEVMEK bu kadar mı zor. Tüm evrenin yaratılma nedeni SEVMEK. Ama biz sadece kendimizi ve gördüklerimizi, daha doğrusu bize PARA sağlayanları seviyoruz. KAĞITTAN PUT olan PARA için yaşayan tek canlılarız ne yazıkki. Bu PARAYA TAPANLAR keşke soludukları OKSİJEN için para ödeselerdi. SERVETİNİN bile ACİZ ve KIYMETSİZ olduğunu anlarlardı o zaman.
KURAN-I KERİM'E göre, KADIN ve ERKEK eşittir. Kuran-ı Kerim'de geçen BAŞ ÖRTÜSÜ ibaresi, AKIL ÖRTÜSÜ anlamındadır. Kadınlar ve erkekler AKILLARINI, kötü ve sapkın düşüncelere karşı örtmelilerdir. Yani içleri FESAT ve SAPKIN olmamalıdırlar. Kadın gibi, Erkek de bu BAŞ ÖRTÜSÜNÜ yani AKIL ÖRTÜSÜNÜ giymelidir. GÖZLERİNİ ve bütün DUYU organlarını GÖZ ZİNASI ve benzeri kötü sapkınlıklara karşı kapatmalıdırlar. GÖZLER, SAÇTAN DAHA ETKİLİDİR. O yüzden GÜZELE bakmak değil, GÜZEL bakmak sevaptır. KALP GÖZÜNÜZ de KÖTÜ olmasın. Kuran-ı Kerim'de ZİYNETLİKLERİNİZİ gizleyecek şekilde örtününden kasıt, ALLAH'IN yine insanların iyiliğini düşünmesindendir. Yoksa bu insanlar BOYNUNUZDA gördükleri kıymetsiz bir ALTIN PARÇASI için veya ET PARÇASI için sizi ÖLDÜRMEKTEN hiç çekinmezler. ALLAH, insanların sapkın FITRATLARINI bildiği için, insanların İYİLİĞİ için, ZİYNETLİKLERİNİZİ yani sizin için KIYMETLİ olan herşeyi gizleyin demiştir. EŞİNİZ için KORUDUĞUNUZ namahremleriniz ne kadar çoksa, ona sevginiz ve sadakatiniz de o kadar çoktur. ALLAH, yarattıkları arasında İYİLİĞİ ve DENGEYİ gözetir. İçiniz de, dışınız da BİR olsun. SIR TUTMAYI bilmeyen, İÇ NAMAHREMİNİ kaybetmiştir. Bu yüzden, bu BAŞ ÖRTÜSÜ, dedikodu yapacak DİLLERİ bile kapatmalıdır.
KEFEN PARASI diye 100 binlerce lira biriktirip saklayan YAŞLILAR, mezar taşınız güzel de olsa AHİRET AZABINDAN kurtulamazsınız. O biriktirdiğiniz parayı evlatlarınıza, torunlarınıza verin. Belki HACCA gitmelerine vesile olursunuz. Emin olun, bu yardım mezar taşından daha büyük sevap kazandırır size. MEZAR için kendisine PİRAMİTLER yaptıran DİNSİZ FİRAVUNLARDAN ne farkınız var? Öldükten sonra ORGAN BAĞIŞI vermeyi kabul etmeyen BEYİNSİZLERDEN ne farkınız var? HİNDİSTAN'DA ölüleri yakıyorlar. Aslında çok yanlış birşey yapıyorlar ama Hintliler bile KEFEN PARASI biriktiren akılsızlardan çok daha akıllılar. En azından beden parçasına ve dünya malına değer vermiyorlar. Ayrıca hazineleri ile gömülen geri zekalılar var. AHİRETE götürebileceğini zannediyorlar. VASİYETİMDİR ben ölünce beni ÇÖP TENEKESİNE ATIN. TÜM ORGANLARIMI öldükten sonra BAĞIŞLIYORUM. Mezar Taşı falan istemiyorum. KEFEN PARASI biriktirenler ve ORGAN BAĞIŞINI reddedenler, AHİRETE inanmıyorlar. AHİRETE İNANAN kişi, bu dünya malına ve mezar taşına önem vermez.
Mastürbasyon, günah değildir. Akıllı düşünmeyi sağlayan, aklı kötü düşünceden arındıran herşey, AKIL ÖRTÜSÜDÜR. Kendinizi tatmin ettiğinizde, kadınlara sapıklık yapmazsınız. Ve aklınızı, cinsellik düşünmekten kurtarmış olursunuz. Mesela, içki içmek, beyni uyuşturur. Beyni uyuşturan herşey, aklı kötü düşünmeye sevk eden herşey, AKIL ENGELİDİR. Aslında gözleri görmeyen kişi, engelli değildir. Gözleri harama bakan yani göz zinası yapan kişi, engellidir. Endonezya'da ve Suudi Arabistan'da MASTÜRBASYON yasak. Bence yasak olmamalı çünkü insanları azgınlıktan ve sapıklıktan kurtarıyor. Kuran-ı Kerim'de BAŞ ÖRTÜSÜ olarak algıladığınız şey, aslında AKIL ÖRTÜSÜDÜR. Aklınızı örtmediğiniz sürece, başınızı örtmenin faydası yoktur. Saçını tamamen kestiren bir kadının, baş örtüsü giymesine gerek yok mu? Zaten saçı görünmüyor. Kuran-ı Kerim, basit düşünceli bir kitap değildir. Biz insanların düşünemediklerini de yazar. Biz insanlar, Allah'ın bilgisinin yanında hiçbir şey bilmiyoruz. BAŞ ÖRTÜSÜ yani AKIL ÖRTÜSÜ, gözleri ve dedikodu yapacak DİLLERİ bile kapatmalıdır.
SOYADIM olan DİPDAĞ ın ve https://www.dipdag.com/ adresinin Pakistan'ın Karaçi şehrindeki ünlü bir Bilgi Teknolojileri Şirketine ait olduğunu biliyor muydunuz? SLOGANI ise SONSUZLUK BAŞLANGIÇTIR.
“İstimna (mastürbasyon) yapanların ahirette elleri hamile olacak ve ondan hak talep edecek, şikâyet edecek.' (Beyhaki, Şuabu’l-İman, 7/330)
AHİRETTE bütün insanların ELLERİ ŞİŞ mi olacak? Yani ELLERİ HAMİLE mi olacak BÜTÜN İNSANLARIN? Hayatında bir kere bile yapmamış hiç kimse YOKKİ. Yanlış mı düşünüyorum?
FOTOĞRAFIMI koymasam, paylaşımı HİÇ görmüyorsunuz. Fotoğrafımı KOYSAM, yazıyı okumuyorsunuz. Takipçilerimin bazıları KARAKTERSİZ sanırım.
KULAK MEMESİNE kulak göğsü mü diyorsunuz? Yada TAVUK GÖĞSÜNE tavuk namahrem yeri mi diyorsunuz? Size SAPIKÇA gelen kelimeler; hayvanlar için, doktorlar için veya göremediğiniz varlıklar için SIRADAN kelimelerdir. Yatak odasındayken MELEKLER gözlerini kapatırmış. Gördün mü kardeşim gözlerini kapattığını. Meleklerin biz insanlar gibi CİNSEL ihtiyaçları yokki. Melekler biz insanlar gibi SAPIK ZİHNİYETLİ değilki. Aynı şekilde HURİLER de MELEKTİR. HURİLERİN de CİNSEL İHTİYACI ve CİNSİYETİ yoktur. Dün İZTUZU PLAJINA gittim MUĞLA DALYAN'DAKİ. Bütün GAYRİMÜSLÜMLER yani HRİSTİYANLAR vs., BİKİNİ giyiyorlar. İnanın gözlerim bi süre sonra o kadar alıştıki bu görüntülere, Müslüman bayan kardeşlerimden açık olanlara bile dikkat etmedim. Hiç kadının olmadığı bir sokakta, ilk defa heryeri kapalı da olsa bir kadın dolaşsa, ABAZA insanlar kapalı olmasına bakmadan, gözlerini dikerler. Ama birçok BİKİNİLİ Hristiyanın olduğu plajlarda ETEK giysen kimsenin umurunda olmaz. NAMAHREMİ belirleyen İNSANLARIN GÖZLERİDİR, algılarıdır. Nasılki RENKLERİ belirleyen de GÖZLERİMİZ olduğu gibi. ŞEKİLCİLİKLE kafayı bozmuşuz. NEFİSLER sapıklaşmış ve özden uzaklaşmış. Ahiretteki IŞIKTAN bedenimizin hiçbir İNSANİ ihtiyacı olmayacak. O zaman MELEKLERİ görebileceksiniz. ALGILARINIZ ve AKILLARINIZ çok yüksek olacak.
Peygamberimizin her HADİSİNE ve her SÜNNETE uyan kardeşlerim, neden 63 YAŞINDAN sonra DÜNYA hayatından tüm PARASAL bağlarınızı kesmiyorsunuz? Ben bu dünya yaşamına değer vermeyen birisiyim. Kendi çocuklarım da dahil kimse 63 yaşından fazla yaşamamalı diyen birisiyim. Ama İNTİHAR etmek, ŞİRK koşmaktır. İNTİHAR etmek, ALLAH'TAN umudu kesmek ve ALLAH'A güvenmemek demektir. Eğer ALLAH'IM 63 yaşından yani 2 MİLYAR saniyeden fazla ömür vermişse, geri kalan ömrü dünyadan TAMAMEN elini eteğini çekmek olması gerektiğini savunan birisiyim. Kendi oğullarım için de sözlerim değişmez. ALLAH, en sevdiği kulu peygamberimize 63 yıllık ömür vermişken, bizim 63 yaşından sonraki zamanımızı düşünmemiz lazım. ÖLÜMDEN KORKMAYIN bu kadar. 'Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış, yarın ölecekmiş gibi de ahirete çalış.' HADİSİNİN virgülden önceki ilk kısmı YANLIŞ AKTARILMIŞ hatta İŞİNE GELİNDİĞİ GİBİ aktarılmış olabilir. Neden mi? ALLAH'IM dünya hayatına SİNEĞİN KANADI kadar değer vermez. Bu dünyada MALLARINI ve PARALARINI ÇOCUKLARINA tercih edenler, AHİRETTE kendisini kurtaracak ne EVLATLAR bulurlar, ne de PARALAR.
Hurilerle SEX yapacağını düşünen akılsızlar var. CENNET, sapıkların ve cimrilerin gireceği bir yer değildir. İnsanların akıllarının yarısını CİNSELLİK, diğer yarısını PARA oluşturuyor. CİNSELLİK ve PARA, tanrıları olmuş insanların. CİNSELLİKTE ve PARADA ihtiyaç fazlası LÜKSTÜR, GÜNAHTIR. O yüzden AKLINIZI ve ZAMANINIZI bu gereksiz ve değersiz 2 konu ile meşgul etmeyin. AKLINIZIN TAMAMINI kullanmak istiyorsanız, aklınızı bu negatif duygulardan arındırın. GOOGLE'DA Dünya genelinde en çok aranan kelimenin SEX olması, insanların ne kadar sapkın olduğunu gösterir. İnsanların kendi arasındaki muhabbetlerde en çok PARA konusu konuşuluyor. ALLAH'I zikreden ve her an düşünen neredeyse çok az insan var. Ama CİNSELLİK ve PARAYI konuşan ve onlar için yaşayan çok insan var. Geçici zevklerle aklınızı meşgul etmeyin, zamanınızı harcamayın. Çünkü ÖLÜM insanları ansızın yakalar. Ama insanlar sadece günü geçirmenin, geçici zevklerin peşindeler.
DÜZ mü, YUVARLAK mı DÜNYA? DÜNYA yuvarlaktır, ama EVREN düzdür. EVREN, kainatın merkezindeki OKYANUSTUR. GİRDAPLARI da KARA DELİKLERDİR. Anne karnındayken nasılki SU içindeysek, yaşadığımız bu EVRENİN tamamı da SU içindedir. Ama bu suyu göremeyiz ve hissedemeyiz. Evreni oluşturan bu SUYU sadece ALLAH görebilir. EVREN insanlar için YUVARLAK ve 3 boyutlu, ama ALLAH için DÜZ ve 2 boyutludur. TÜM EVREN, ALLAH'IN yarattığı KİTAP sayfaları gibi sadece 2 boyutludur. ALLAH, evreni LEVH-İ MAHFUZ kitabı olarak görür ve bu kitap 6 sayfadır yani 6 GÜNDÜR. ALLAH, zamanı TRİLYON KAT hızlı görür. O yüzden bu 6 günlük kitap içinde YAPTIĞIMIZ herşey çoktan yazılmıştır. Biz insanlar YAVAŞLATILMIŞ olarak yaşıyoruz. YAPTIĞIMIZ için YAZILIYOR. YAZILDIĞI için YAPMIYORUZ. ALLAH, sizi YAPMADIĞINIZ hiçbir şeyden SORUMLU tutmaz. ALLAH katında şu an AHİRET de yaşanıyor ama biz zamana bağlı olduğumuz için göremeyiz.
ERKEKLER kendisinden 49 yaş küçük birisini sevebiliyor ama KADINLAR sevse kadına namussuz denir. Bence böyle SEÇİM olmaz. Bunun AŞK olduğuna da inanmıyorum. PEYGAMBERİMİZ Hz.Muhammed kendisinden yaşça çok büyük kadınlarla evlenmiş fakat korumak amaçlı evlenmiş. Yani SEKSÜEL amaçlı değil. Üstelik bütün erkek çocukları BEBEKLİK yaşındayken VEFAT etmişler. Bütün insanlar için, özellikle erkekler için, AHLAK ve SABIR sembolüdür peygamberimiz. NAMUS, insana ait bir kavramdır. Günah, KADIN için neyse, ERKEK için de aynıdır. Neden NAMUS deyince, akla sadece KADIN gelir? Bence 63 yaşından sonra insanlar, DÜNYA HAYATINDAN elini tamamen çekmelidir, kendilerini ALLAH'A ibadete adamalılardır. Ömrümüzün ZEKATI, 63 yaşından sonrası olmalıdır. 63 yaş demek, 2 MİLYAR saniye yani 2 MİLYAR kalp atışı demektir. Ben 33 yaşındayım. Yani daha hayatımda 1 MİLYAR saniye geçti. Ama bu yarın ölmeyeceğim anlamına gelmez. Ölüme her zaman hazırlıklı olmalıyız. İNTİHAR etmek, Allah'tan UMUDU kesmektir, Allah'a ŞİRK koşmaktır ve TÖVBESİ imkansızdır. Dolayısıyla İNTİHAR, affedilmeyecek bir günahtır. Hayatımız boyunca herşeye sabretmeliyiz. İLAHİ TAKDİR olan ÖLÜMÜN ne zaman gerçekleşeceğini bilemeyiz. Sigara içmek ile uyuşturucu kullanmak arasındaki fark, uyuşturucu hemen öldürür, sigara yavaş yavaş öldürür. Yani GÜNAHIN ve HARAMIN DERECELERİ olduğu gibi, İNTİHARIN da dereceleri vardır. Kimisi UYUMAK için İÇKİ içer, kimisi içince ADAM ÖLDÜRÜR. İbadetlerinizi NİYETİNİZ, günahlarınızı SONUCUNUZ belirler. Bir insanı suçu yokken öldürmekle, suçu varken öldürmek yani MEŞRU MÜDAFAA aynı mıdır hiç? Bir ÇOCUĞU öldürmekle, 80 yaşındaki bir İHTİYAR adamı öldürmek aynı olur mu hiç? ÇOCUĞUN 80 yılını yokedersiniz, İHTİYAR adamın 5 yada 10 yılını yokedersiniz. ŞEHİTLİĞİN bile dereceleri vardır. Kendinize BOMBA bağlayıp, birçok TERÖRİSTİ öldürdüğünüzde, ama kendiniz de öldüğünüzde ŞEHİT olursunuz. Ama bu İNTİHAR mıdır yoksa ŞEHİTLİK midir? Önce tehlikeden kurtulmak için, kendinize zarar vermeden başka yollar var mı diye AKLINIZI KULLANMANIZ gerekir. TERCİHLERİNİZİ ve SEÇİMLERİNİZİ bireysel ve bencil fayda için değil, TOPLUMSAL FAYDA için yapmalısınız. Öncelikle EVLATLARINIZ için yaşamalısınız.
SORUYORUM sizlere: KEL olan bir kadının BAŞÖRTÜSÜ giymesine gerek var mı? Erkeğin GÖĞÜS KILLARI namahrem olmuyor ama SAÇ namahrem oluyor.
Yeter ki saçlar görünmesin; GERİSİ SERBEST.
Bu saçlar özgürlüğümüzü kısıtlıyorsa, keser atarız.
Asıl mesele saçlar değildi, sesleri kesmekti, biat etmeyenleri cezalandırmaktı.
Kadının saçlarından korkuyorlar. Kadının sadece saçlarından korkmuyorlar başka yerlerinden de korkuyorlar.
Kadının aklından, sezgilerinden, evrensel gücünden korkuyorlar.
Bu korkak zihniyetler, hem kendi geleceklerini, hem çocuklarının geleceğini şuursuzca negatif güçlere kurban ediyorlar. Bu şekilde kötülükten beslenen insan görüntüsündeki vampirlere hizmet ediyorlar.
Ama bu böyle gitmeyecek!
Çünkü biz kadın olmaktan öte, insan olarak sessiz kalmayacağız!
İyiliklere, güzelliklere, inceliğe, zarafete, etiğe gebe kalacak ve insanlığı yeniden DOĞURACAĞIZ!
İNSANLAR, sevilmek için yaratılmıştır.
EŞYALAR, kullanılmak için yaratılmıştır.
Dünyadaki KAOSUN nedeni,
İNSANLARIN kullanılması,
EŞYALARIN sevilmesidir.
AMAÇLAR, ARAÇ OLMASIN.
ANLAMAK amaç, OKUMAK araçtır.
BENİMSEMEK amaç, ANLAMAK araçtır.
YARDIMLAŞMAK amaç, PARA araçtır.
ALLAH SEVGİSİ amaç, İNSAN SEVGİSİ araçtır.
İNANMAK amaç, ARAŞTIRMAK araçtır.
İLAHİ BİLİM amaç, İNSANİ BİLİM araçtır.
GÜZELİ KEŞFETMEK amaç, GÜZELLİĞİ GÖRMEK araçtır.
GÖRMEK amaç, BAKMAK araçtır.
SONUÇ amaç, NEDEN araçtır.
ALLAH'I GÖRMEK amaç, EVRENİ GÖRMEK araçtır.
ALLAH için, ZAMAN boyutu yoktur. Bu nedenle ÖMRÜMÜZ yıl olarak değil, KALP ATIM SAYISI olarak belirlenmiştir. Bu demek oluyorki; HIZLI yaşayanlar, YAVAŞ yaşayanlara göre yaşam sürelerini kısaltmış olurlar. Yani SPOR, yaşam süresini kısaltır; UYUMAK ise uzatır. Ben UZUN YAŞAMAYI sevmediğim için, UYUMAYI sevmiyorum. UYUMAYI seven arkadaşlarıma MUTLU UYKULAR.
ALLAH'IM beyinleri kafatası ile ÖRTMÜŞ, insanlara da AKLI örtmeyi bırakmıştır. SAÇI örtmeyle herşey çözülseydi, başınızda 7 DELİK yaratmazdı.
MAİDE 38.AYET: Hırsızlık yapan erkek ve kadının, elde ettiklerine karşılık ve Allah’tan ibretlik bir ceza olmak üzere ellerini kesin!* Allah güçlüdür, doğru hüküm verendir.
BURADA KASTEDİLEN hırsızlıktan ellerin kesilmesi yani hırsızlık yapacak durumların ortadan kaldırılması, hırsızlık yapamayacak duruma getirmek anlamındadır.
TÜM malvarlığının ZEKATI vardır. Sahip olduğumuz herşeyi ALLAH bize vermiştir. O yüzden ARAZİLERİMİZİN, EVLERİMİZİN ve ARABALARIMIZIN da ZEKATI vardır. Hatta İLMİMİZİN, SEVGİMİZİN ve ÖMRÜMÜZÜN de ZEKATI vardır. Vücudumuzun zekatı KAN ve ORGAN BAĞIŞIDIR. ÖMRÜMÜZÜN zekatı, 63 yaşından sonra dünya malından vazgeçmekle olur. Bir gündeki 40 rekat NAMAZIN zekatı, en azından 1 rekat namazdır. ALLAH'IN bize verdiği herşeyin ZEKATI vardır. KURBAN da bir nevi ZEKATTIR. ORUÇ da nefsimizin ve TOKLUĞUN zekatıdır. Aslında İSLAM'IN 5 ŞARTI ve İMANIN 6 ŞARTI sadece MÜSLÜMANLAR için, BÜTÜN İNSANLAR için geçerlidir. Yani gayrimüslimler de zekat vermelidir. Zekat, YILDA 1 defa değil, NAMAZ gibi her gün ve her an yani kazandığınız HER RIZIKTA verilir. Zekatta 40'da bir diye bir ölçü yoktur. BAKARA Suresi 219.Ayette yazdığı gibi; ZEKAT, İHTİYAÇ FAZLASIDIR.
ROTHSCHİLD hanedanlığının serveti 240 TRİLYON DOLARDIR. Bu parayı dünyadaki 8 MİLYAR nüfusa dağıtsa her bir kişiye 500 BİN LİRA düşer. Herkes TÜM MALVARLIĞININ ZEKATINI verseydi, aylık geliri 5 LİRA olan BURUNDİ halkı gibi kimse dünyada fakir kalmazdı.
İKİZLER PARADOKSU şöyledir: Mesela hızımız, ışık hızına 7/TRİLYON hassasiyetle yaklaşırsa 1000 YILI 1 GÜN gibi; 1/SEPTİLYON hassasiyetle yaklaşırsa BÜYÜK PATLAMADAN BU YANA olan süreyi 6 GÜN gibi yaşarız.
Hızı, ışık hızının 0,9 katından büyük olan yani yaklaşma oranı 0,1 den küçük nesneler için; zamanı t kat hızlandırmak istersek, YAKLAŞMA ORANI (y), 1 bölü t'nin karesi kadar olmalıdır. Yani y.t²=1 dir.
Işık, saniyede dünyayı 7 kere dönebiliyorken, Ay yörüngesine çıktığında 7 saniyede dünyayı 1 kere dönebiliyor. Ay, ışık hızında hareket etseydi, yörüngesinde 1 günde 12 bin kez yani 1000 hicri yıldaki dönüşü kadar Dünyanın etrafını dönerdi.
HAC SURESİ, 47. âyetteki, “Allah katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir.” sözünün delilidir bu hesaplama.
Yeryüzü olan evreni atomun çekirdeği, 7 kat göklerle (7 kat gök, elektronların 7 yörünge seviyesi misali) birlikte tüm Arş Evrenini de atom olarak düşünürsek, arşın bize olan uzaklığı evrenin çapının 50 bin katı olurdu, ayrıca Arş Evreninin içine 1 katrilyon evren sığardı.
MEARİC SURESİ 4. Ayetteki 'Melekler ve Ruh, O’nun Arşına miktarı ELLİ BİN sene olan bir günde yükselirler.' sözünün delilidir bu hesaplama.
Elektronların 50 BİN YILDA aldığı mesafe, ışığın 1 SANİYEDE aldığı mesafeye eşittir; yani evrenin başından beri aldıkları mesafe, ışığın 6 GÜNLÜK mesafesidir.
MEARİC SURESİ 4. Ayetteki 'Melekler ve Ruh, O’nun Arşına miktarı ELLİ BİN sene olan bir günde yükselirler.' sözünün delilidir bu hesaplama.
Kuran-ı Kerim ayetleri SİHİR SÖZCÜKLERİ değildir. 'Subhanallahi ve Bihamdihi Subhanallahil Azim Estağfirullah' anlamı 'Allâh’ı hamd ile tüm eksikliklerden tenzih ederek tesbih ederim. Azîm olan Allâh’ı her türlü eksikliklerden tenzih ederek tesbih ederim.' manasına gelmektedir. 100 BİN tane günahı olan birisi, bu zikri 100 kere okuduğunda tüm günahları bağışlanacaksa, TÖVBEYE gerek yok mu? TÖVBEYE gerek varsa, bu ZİKİRLERE gerek var mı? TÖVBE, günahın affı için YETERLİDİR. Ve tövbenin TEK ŞARTI, o günaha bir daha GERİ DÖNMEMEKTİR. Bu zikrin HADİS olduğunu söyleyen KURAN-I KERİM'E karşı gelmiş olur. Çünkü Kuran-ı Kerim'de TÖVBE yeterlidir der. ALLAH'I her an zikredip, ÖLÜMÜ hiç bir zaman unutmazsanız; zaten günaha hiçbir zaman bulaşmazsınız. Kalbinizin attığı her an boyunca, kalp atım sayınız kadar ALLAH'I zikredin. Yani 63 yaşına kadarki 2 MİLYAR saniye boyunca 2 MİLYAR kez zikretmiş olursunuz. Zikretmenin şartı yoktur. Şu kadar zikrederseniz, CENNETE gidersiniz diye birşey yoktur. Zaten amaç CENNET değil, ALLAH'IN RIZASI olmalıdır. Onun için de HER SANİYE Allah'ı anmak gerekir. Ayrıca alttaki fotoğrafta yazdığı gibi, bir kimse başka bir kimsenin günahının bağışlanmasına neden olamaz. Herkes kendi yaptıklarından kendisi sorumludur.
Peygamberimizin her HADİSİNE ve her SÜNNETE uyan kardeşlerim, neden 63 YAŞINDAN sonra DÜNYA hayatından tüm PARASAL bağlarınızı kesmiyorsunuz? Ben bu dünya yaşamına değer vermeyen birisiyim. Kendi çocuklarım da dahil kimse 63 yaşından fazla yaşamamalı diyen birisiyim. Ama İNTİHAR etmek, ŞİRK koşmaktır. İNTİHAR etmek, ALLAH'TAN umudu kesmek ve ALLAH'A güvenmemek demektir. Eğer ALLAH'IM 63 yaşından yani 2 MİLYAR saniyeden fazla ömür vermişse, geri kalan ömrü dünyadan TAMAMEN elini eteğini çekmek olması gerektiğini savunan birisiyim. Kendi oğullarım için de sözlerim değişmez. ALLAH, en sevdiği kulu peygamberimize 63 yıllık ömür vermişken, bizim 63 yaşından sonraki zamanımızı düşünmemiz lazım. ÖLÜMDEN KORKMAYIN bu kadar. 'Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış, yarın ölecekmiş gibi de ahirete çalış.' HADİSİNİN virgülden önceki ilk kısmı YANLIŞ AKTARILMIŞ hatta İŞİNE GELİNDİĞİ GİBİ aktarılmış olabilir. Neden mi? ALLAH'IM dünya hayatına SİNEĞİN KANADI kadar değer vermez. Bu dünyada MALLARINI ve PARALARINI ÇOCUKLARINA tercih edenler, AHİRETTE kendisini kurtaracak ne EVLATLAR bulurlar, ne de PARALAR.
RUH, İlahi Bilgi Kodları demektir. Ruh, KOD demek olduğu için; PSİKOLOJİ, Ruh Bilimi değildir, ALGI ve DUYU BİLİMİDİR. Sinir Bilimi olan NÖROLOJİ sinir hücrelerinin ETKİLERİNİ, PSİKOLOJİ ise vücudumuzun sinir hücrelerine TEPKİLERİNİ inceler. Bu şuna benzer. Sizin şu an fotoğrafta gördüğünüz kıyafetin KIRMIZI görünmesi, gözün o şekilde algılamasından (TEPKİ) veya o kıyafetin, ışığı kırmızı olacak şekilde bükmesindendir. (ETKİ) Varlıkları var eden bizim duyu organlarımızla algılamamızdır. Yani IŞIK ETKİDİR, ALGI TEPKİDİR. Mesela uykusuzluğun ve mutsuzluğun nedeni ALGISALDIR. ALGI ise RUH ile değil, AKIL ile alakalıdır. Yani AKIL KULLANMAYI öğretir PSİKOLOJİ. AKLINIZI kullanma kabiliyetiniz varsa, PSİKOLOĞA gitmeden tüm manevi sorunlarınızı kendiniz çözebilirsiniz. Mutluluk BEYİNDE başlar, beyinde biter. Sözün özü, AKILLI insanlar PSİKOLOĞA gitmezler.
ALLAH'A İNANMAYANLAR tüm kainatı KARGAŞA içinde düşünürler. Onların akılları, AKILLI düşünmeye de karşıdır. Onlar PLANLI yaşamayı da beceremezler. Onlar beceriksizdirler, akılsızdırlar ve KÖRDÜRLER. Kusursuz düzeni göremeyecek kadar ACİZDİRLER.
OSMANLI İMPARATORLUĞU olmasaydı yani TÜRKLER olmasaydı; İSLAMİYET, Suudi Arabistan'dan başka bir yere yayılamazdı. MÜSLÜMANLIĞI Türkler, Hristiyanlığı Romalılar ve Avrupalılar, Museviliği Yahudiler ve Amerikalılar yaymıştır. Tengri dini, hak din değildir ve Asyalıların ve Şamanların dinidir. Biz Türkler, en KÖKLÜ IRKIZ. Kökümüz MU KITASINA yani insanlığın başlangıcına dayanır. HZ.ADEM de, HZ.İBRAHİM de ve Peygamberimiz HZ.MUHAMMED de TÜRKTÜR. Hatta kendisi 'Ben SONRADAN ARABIM' demiştir. TÜRKÇE, bütün dillerin temelidir. EVRENİN dili olan MATEMATİK, dillerin içinde en çok TÜRKÇE ile yakındır. DOĞANIN dili olan TÜRKÇE ile anlatılabilir, ŞARIL ŞARIL akan dereler gibi YANSIMA SÖZCÜKLERİ. Tarihte en çok devlet kuran ırk, TÜRKLERDİR. Askerliği, disiplini ve tüm bilimleri TÜRKLER başlatmıştır. Hiçbir YEMEK kültürü, Türk yemekleri kadar çeşitli ve güzel değildir. Hiçbir MÜZİK kültürü de, Türk müziklerinin MAKAMLARI kadar çeşitli ve güzel değildir. ATAMIZ ATATÜRK, SOYUMUZ OSMANLI DEVLETİ, MİLLETİMİZ TÜRK MİLLETİ VE DİNİMİZ İSLAM DİNİDİR. Bu esas NİRENGİ noktalarımızı değiştirmeye çalışanlar, TÜRK VE İSLAM MEDENİYETİNİN mükemmelliğini bozmaya çalışıyorlar.
VARSA YOKSA OSMANLI TORUNU ...
'Türkiye'de neden hiç kimse;
Hun Torunuyuz, Göktürk torunuyuz, Uygur torunuyuz, Avar, Hazar torunuyuz demiyor da,
Sadece Osmanlı torunuyuz diyor..!
Yani mesele Türklük ise ilk Türk devleti Hunlar..
Yok eğer mesele hükümdarlık ise;
Uygurlar hükümdarlığın kralını yaptı..
Herkes neden sadece Fatih'in, Selim'in torunu oluyor da, neden hiç kimse Teoman Han'ın, Atilla'nın, Mete' nin torunuyum demiyor..?
Yoksa,
Osmanlı'dan başka devlet mi bilmiyorlar?
Bu Osmanlı torunuyum diyenler arasında!
Kavimler göçü sonrası Avrupa'da kurulan ilk Türk devletini bilen var mı..?
Balamir Kağan'ı tanıyan var mı aranızda eyyy Türkçü geçinen Osmanlıcılar..!
Yani mesele tarihe sahip çıkmaksa Göktürk devletinden büyük devlet var mı..?
Neden sadece Osmanlı..?
Saltanat ile yönetildiği için mi..?
Avarları, Hazarları tanıyan var mı aranızda.?
Hazar Türk devleti bugünkü Rusya'dan daha büyüktü.. Belki adını bile duymadınız.?
Niye ille de Osmanlı..İllede Abdülhamit ?
Devlet yönetiminden; Türkleri dışladığını,
Sadrazamların 3'te 2'sinin Devşirme ve dönmelerden olduğunu,
Osmanlı dediklerinizin, Türk Milleti için 'ETRAK-I Bİ İDRAK ' dediklerini, yani akılsız Türk, pis Türk diye aşağıladıklarını biliyor musunuz?
Ses bayrağımız Türkçeyi ;
Farsça ve Arapçaya bulamaç yaparak devletin resmî yazışma dilini ağdalı bir ucubeye döndürülmesi ,
Harfleri arapçayı anımsatıyor diye mi..?
Mesela tarihe sahip çıkmaksa Osmanlı'dan daha büyük devletlerde var tarihimizde...
Oğuzlar, Türğişler, Karluklar hiç duydunuz mu hiç..?
Neden hiç Karahanlı, Kıpçak, Gazne, Selçuklu torunuyuz diyen yok..?
Memluk Türk devletini duyan var mı aranızda..?
Siz sadece takke, cübbe, sakal seviyorsunuz..
Bu yüzden Osmanlı torunuyuz diyorsunuz..
Tarihte övünülecek çok daha büyük devletler varken neden sadece Osmanlı..?
Siz Türk Milletinin tarihini okumaktan korkuyorsunuz.
Bu yüzden sadece Osmanlı'yı biliyorsunuz..
(Belli ki onu da, bilmiyorsunuz!)
Hunlardan haberiniz yok, .
Göktürklerden haberiniz yok..
Nereden haberiniz olsun ki..?
Niye haberiniz olsun..?
Cesareti METE HAN’dan,
İntikamı ATİLLA’dan,
Destanı BİLGE KAĞAN’dan,
Gücü ALP ER TUNGA’dan,
Umudu KÜR ŞAD’tan,
İnancı ALPARSLAN’dan,
Mücadeleyi ATATÜRK’ten öğrenen yiğitlere selam olsun...
Rüyanızda sahip olduğunuz şeyleri nasılki uyandığınızda getiremezseniz, aynı şekilde dünyada sahip olduklarınızı da Ahirete götüremezsiniz.
Türkçe DUA etsek, Türkçe TÖVBE etsek kabul olmuyor mu? İllaki Arapça mı dua ve tövbe okunmalı? Eğer Türkçe DUA kabul oluyorsa, KURAN-I KERİM'İ Türkçe olarak okuyabilir miyiz ve NAMAZDA ZAMMI SURELERİ Bakara Suresi gibi UZUN surelerden seçip, TÜRKÇE olarak okuyabilir miyiz?
Kelime-i Şehadeti TÜRKÇE olarak okuyan kimse MÜSLÜMAN olmaz mı yada ANLAMINI bilmeden ARAPÇA olarak okuyan kimse MÜSLÜMAN olur mu? Yani 'Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü.' yerine 'Şahitlik ederim ki, Allah'tan baska ilâh yoktur ve yine şahitlik ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve resûlüdür.' diye okusak MÜSLÜMAN olmaz mıyız? Ülkemizde kendisini MÜSLÜMAN zanneden çoğu kişi Kelime-i Şehadetin anlamını bilmiyor. BESMELENİN anlamını bilmeyen de çok kişi var. “Bismillahirrahmanirrahim” yerine “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” desek daha anlamlı olmaz mı? NAMAZDA secdede okuduğunuz ‘’Sübhane Rabbiyel Ala’’ cümlesinin anlamının 'Büyük olan Rabbim her türlü noksan sıfatlardan uzaktır.' olduğunu ve rükuda okuduğunuz 'Sübhane Rabbiyel Azim' cümlesinin anlamının “Büyük olan Allah (rabbim) her türlü kusur ve eksiklikten uzaktır” olduğunu KAÇ KİŞİ BİLİYOR?
Esas olan GÜZELLİK değil, GÜZELİN kendisidir.
Esas olan DİNLER değil, ALLAH'IN kendisidir.
Son peygamber Peygamberimiz Hz.Muhammed'dir. Ondan sonra peygamber gelmeyecektir. Ayrıca MEHDİ de gelmeyecektir. Eğer MEHDİ gelirse, sosyal medya hesaplarında milyonlarca TAKİPÇİSİ olmalıdır, ÇOK ZENGİN olmalıdır, makam ve mevki olarak ÇOK YÜKSEK mertebelerde olmalıdır. Çünkü ne yazıkki, bu çağda TAKİPÇİSİ ve PARASI olmayan insan söz geçiremez büyük kitlelere. Günümüzde PARASI ve TAKİPÇİSİ olmayan insan İTİBAR görmüyor. Günümüzde PARASI olmayan ŞARKICI şarkılarını hiçbir insana ulaştıramıyor, PARASI olmayan YAZAR kitaplarını matbaada bastıramıyor. Hatta PARASI olmayan insan EVLENEMİYOR. Saltanat kaldırıldı gibi gözüküyor ama kaldırılan şey sadece devlet yönetimindeki saltanat. ZENGİN olan insanın çocuğu da zengin oluyor. TANINMIŞ KİŞİ diye birşey var. PARASI olmayan insan TANINMIŞ KİŞİ de olamıyor ve babası tanınmadığı için çocuğu da tanınmıyor. SEÇİLMİŞ olan kişiler bile PARALARI olmasa seçilmezler; hatta ADAY bile olamazlar. Eskiden BİLGİ, SES, SEVGİ önemliydi ve SAMİMİYET vardı. Günümüzde onların yerini sadece PARA ve MENFAAT aldı. Artık AŞKLAR ve EVLİLİKLER bile PARA için. KADIN isen SAKALIN olmadığı için DİNİ DÜŞÜNCE aktaramıyorsun. BOYU KISA olanlar POLİS olamıyor; sanki BOYU KISA olanların VATAN SEVGİSİ olamazmış gibi. İLAHİYAT diploman yoksa KURAN-I KERİM ayetlerinin TÜRKÇE MEALİNİ açıklayamıyorsun. Tek günahın BAŞ ÖRTÜSÜ takmamak olsa da, BAŞ ÖRTÜN olmadığı için DİN hakkında söylediğin herşey yalan algılanıyor. BAŞ ÖRTÜN varsa da TARİKAT ÜYESİ değilsen yine DİN hakkında söylediğin herşey yalan algılanıyor. Sadece SAVCILAR Cumhuriyet Savcısı gibi, öğretmenler CUMHURİYET Öğretmeni gibi değer görmüyor. BİNLERCE KİTAP okusan bile, DİPLOMAN ve PARAN yoksa, bildiğin şeyler hakkında bile yorum yapamıyorsun. İktidardaki PARTİDEN tanıdıkların yoksa, güzel yerlere TAYİNİN çıkmıyor. BABANIZIN suçundan dolayı, sanki AHLAK genetik birşeymiş gibi, VİZE alamıyorsunuz. ORANTININ yanlış mantığı gereğince, AZ MAAŞ alan kişi AZ ZAM alıyor, ÇOK MAAŞ alan kişi ÇOK ZAM alıyor. Yani FAKİR daha çok fakirleşiyor, ZENGİN daha çok zenginleşiyor. Yani PARAN, DİPLOMAN ve TANIDIKLARIN yoksa, çok BİLGİ bilsen de, SESİN çok güzel olsa da, çok KİTAP okusan da hiçbir faydası yok. Dünyayı CENNETE çevirmek istiyorsanız önce PARAYI yoketmek gerekir. Asıl DECCAL, PARADIR.
Seni sen yapan, sen gibi düşünmendir. Geri kalan bedenler, hep aynıdır. Düşünceleriniz görünür olsaydı, kimse kimseyi görmediği kadarki kadar sevmezdi. Allah'ın size görünmüyor olması, yine O'nun merhametindendir. Dünyadaki her acıyı görebiliyor, her depremi hissedebiliyor, görünmeyen her varlığı görebiliyor olsaydınız mutlu olmaya fırsatınız olmazdı. Allah'ı gördüğü halde Allah'a itaat etmeyen Şeytanın KİBİRİ gibi, Ateistler de Allah'ı görselerdi yine Allah'a itaat etmezlerdi. Asıl göz, akıl gözüdür. Asıl görmek, bilmektir. Yeryüzüne yılda 10 SEKSİLYON yağmur damlası, Dünya yaratıldığından beri 45 NONİLYON yağmur damlası düştüğünü ve hiçbir yağmur damlasının birbiriyle kesişmediğini, kurşun gibi hızda yere düşmediğini, topluca değil de teker teker damlalar halinde yere düştüğünü ve tuzlu sulardan buharlaştığı gibi tuzlu olarak değil de tatlı su olarak yere düştüğünü düşündüğünüzde Allah'ı görmek için birçok mucize olduğunu anlardınız. Her bir yağmur damlasından da bir meleğin sorumlu olduğunu düşünün. Biz insanları nonilyonlarca MELEKTEN üstün tutan şey, ALLAH'I görmeden sevmemizdir. CEHENNEMDE yanmaktan ziyade bir YOKOLUŞ söz konusudur. Elmanın çürük kısmının ÇÖPE ATILIP KURTLANMASI gibidir cehennem azabı. ALLAH kendisine en yakın kullarını CENNETE yerleştirir ve bu çürük insanları CEHENNEM ÇÖPLÜĞÜNDE sonsuza kadar yavaş yavaş YOKEDER. Bu yüzden CEHENNEME giren bir daha CEHENNEMDEN çıkamaz. Cehennemlikler ALLAH'IN rahmetinden ve sevgisinden kovulmuştur ve en büyük esas ceza budur. Cennetlikler ise nimetlerden DERECE DERECE farklı zevk alırlar. GÖZÜ HARAMA bakmış olanla HİÇ HARAMA bakmamış olan aynı şekilde göremez CENNETTE, tıpkı yemek sofrasında oturanların yemeklerden ayrı zevk alması gibi. Malının zekatını vermeyenler, zekatını verenler gibi dik yürüyemez CENNETTE. Zekatını vermediği mallar, onların yükleri olur.
Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz...
Nehirler kendi suyunu içemez.
Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez.
Güneş kendisi için ısıtmaz.
Ay kendisi için parlamaz.
Çiçekler kendileri için kokmaz.
Toprak kendisi için doğurmaz.
Rüzgar kendisi için esmez.
Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz.
Doğanın anayasasında ilk madde şudur:
Her şey birbiri için yaşar!
Birbiri için yaşamak, doğanın kanunudur...
Eski çağlarda yürürlükte olan bir anlayıştı bu.
Bütünlüğü anlatırdı, özü iki cümleydi:
'Ben, biz olduğumuz zaman ben olurum.'
'Ben, ben olduğum için sen, sensin.'
Seni sen yapan, sen gibi düşünmendir. Geri kalan bedenler, hep aynıdır. Düşünceleriniz görünür olsaydı, kimse kimseyi görmediği kadarki kadar sevmezdi.
'Karım benimle hiç BİRLİKTE OLMUYOR veya İLGİLENMİYOR' deyip eşini aldatan kocalar; siz 'ALLAH'I göremiyorum veya Allah benimle ilgilenmiyor' deyip başka GÖRÜNÜR TANRILAR mı ediniyorsunuz?
Şu kızın 'SAÇI AÇIK' deyip, ona bakmayı hak olarak görenler; açık bir şekilde buldukları PARAYI çalmayı kendilerine hak olarak mı görüyorlar veya KIZ KARDEŞLERİNİ yanlışlıkla açık olarak gördüklerinde gözlerini bakmaktan hemen çevirmezler mi?
NEFSİNİZE kolay gelen şeyler, hayrınıza olmayan şeylerdir. Çünkü nefisler, SABRETMEYİ sevmez.
Yeryüzüne yılda 10 SEKSİLYON yağmur damlası, Dünya yaratıldığından beri 45 NONİLYON yağmur damlası düştüğünü ve hiçbir yağmur damlasının birbiriyle kesişmediğini, kurşun gibi hızda yere düşmediğini, topluca değil de teker teker damlalar halinde yere düştüğünü ve tuzlu sulardan buharlaştığı gibi tuzlu olarak değil de tatlı su olarak yere düştüğünü düşündüğünüzde Allah'ı görmek için birçok mucize olduğunu anlardınız.
ALLAH'IN merhameti, ANNENİN EVLADINA duyduğu merhametten SONSUZ KAT büyüktür. Belki de HERKES CENNETE gidebilecek. En doğrusunu ALLAH bilir. Ama TOPRAĞIN bile kabul etmeyeceği, İNSANLIKTAN nasibini almamış insanları illaki görmüşsünüzdür. Mesela çocuk tecavüzcüleri, çocuk katilleri, hayvanlarla ilişkiye girecek kadar sapık olanlar, haksız yere masum insanları öldürenler, katliam yapanlar, uyuşturucu ile insanları zehirleyenler, para için annesini babasını öldürenler ve benzeri bu tür insanları TOPRAK bile kabul etmez. Bu tür canilerden değilseniz, belki de HERKES CENNETE gidebilecek. O halde siz neden CENNETTEN alacağınız huzuru ve dereceyi artırmaya çalışmıyorsunuz? Eğer bu tür canilerden değilseniz, inancınız neden KİBRİNİZİN esiri oluyor? Ahlaklıyım diyorsunuz ama Allah'a inanmamakta ısrar ederek KİBİRLİ oluyorsunuz. Allah'a inanmayan insan, KİBİRLİ insandır. KİBİRLİ insan, AHLAKLI insan değildir. AHLAK olmadan DİN, DİN olmadan AHLAK olmaz. İMAN etmeyen insan, AHLAKLI değildir. Hep EKSİK ve TEK TARAFLI, TÜMEVARIMSIZ düşünüyorsunuz. 'NAMAZ kılmayan, CENNETE giremezmiş. Bu ne saçma bir DİN' deyip inanmıyorsunuz. ALLAH varken, kim sizin CENNETE girip giremeyeceğinize karar verebilirki. Neden ALLAH'IN merhameti ve İSLAMİYET hakkında bu kadar KARAMSAR davranıyorsunuz veya hangi din görevlisi sizi bu kadar KORKUTTU? Neden ALLAH ve kitabı KURAN-I KERİM varken, sizden daha az aklını kullanan bazı hocaların sözleriyle İSLAMİYETİ tam öğrendiğinizi düşünerek kendinizi MÜSLÜMANLIKTAN soğutuyorsunuz? BARDAĞA DOLU tarafından bakmak varken, niye hep BOŞ tarafından bakıyorsunuz? ŞÜKRETMEK için aldığınız NEFES bile yeterken, niye hep FAKİRİM diye isyan ediyorsunuz? Niye ALLAH'I daha çok tanımak değil de, ALLAH'I inkar etmek için SORGULAMA yapıyorsunuz? Neden EVRENİ araştırmak, sizi DİNDEN ÇIKARIR gibi saçmasapan hurafelere inanıyorsunuz? Siz imanınızdan vazgeçmediğiniz sürece sizi hiçbir HURAFE, dinden çıkaramaz. Neden KURAN-I KERİM'İ okumak yerine, HURAFELERE ve HOCALARA inanıyorsunuz? ALLAH size AKIL vermedi mi? Yoksa İLAHİYAT mezunu değilsiniz diye KURAN-I KERİM'İ anlayamayacağınızı mı zannediyorsunuz? KURAN-I KERİM Allah'ın insanları uyarmak için bir mesajıdır. SİHİR SÖZCÜKLERİ değildir. Zor durumda kaldığınızda 'ALLAH'IM YARDIM ET' diye mi DUA edersiniz yoksa ARAPÇASINI mı okursunuz? Neden bu SONSUZ AKIL içeren dinimizi AKILSIZCA ANLAMADAN yaşamaya çalışıyorsunuz? Neden BİLİM deyince DİN olmaz diyorsunuz? BİLİMİ de yaratan, SONSUZ BİLİM sahibi ALLAH'TIR. KURAN-I KERİM'İN ve EVRENİN esas dili ARAPÇA değil, MATEMATİKTİR. Siz sadece harfleri ve varlıkları görürsünüz. Ayrıntıyı inceledikçe harflerin ve varlıkların ardındaki SAYISAL İLİŞKİLERİ görürsünüz. MUCİZELER, sıradan şeylerde olağanüstü olan şeyleri görmeye başlayınca ortaya çıkar. Neden ARAŞTIRMA yapmıyorsunuz, SIRADAN İNSAN gibi davranıyorsunuz? İllaki araştırmalarınızın size PARA kazandırması mı lazım?
Bu EVREN OKYANUSUNDA gördüklerimiz BUZ DAĞININ üst kısmı, görünmeyenler ise alt kısmı.
Namaz çoğu kimseyi kılamıyor, oruç çoğu kimseyi tutamıyor.
TESBİH çekerken kaç kişi ALLAH'IN en güzel isimleri olan ESMAÜL HÜSNADAKİ 99 ismin tamamını okuyor?
BAKARA SURESİNİN tamamını kaç kişi FATİHA suresinden sonra okuyor?
Namazı HUŞU ile kılmak gerekirken, kaç kişi dünya işlerini düşünmeden namazını kılıyor?
DUAYI ve KURAN-I KERİM'İ TÜRKÇE olarak okuyabildiğiniz halde NAMAZDAKİ SURELERİ neden TÜRKÇE okumuyorsunuz?
HER NAMAZI sanki ÖLMEDEN önceki SON NAMAZINIZMIŞ gibi kılın. Neden namazı JET HIZINDA aceleyle kılıyorsunuz?
Sureleri namazda SESLİ OKUMAK günah diyorsunuz, ama SESLİ OKUMANIN başka dünya işlerini düşünmemenizi sağlayacak faydası olduğunu yani HUŞU içinde kılmanızı sağladığını düşünmez misiniz?
Kaç kişi ABDESTİ sadece vücuttan çıkan kan, irin, idrar, dışkı ve benzeri şeylerin bozduğunu zannediyor? YALAN söylemek, sövmek abdesti bozmaz zannediyorsunuz. İÇİNİZİN DE temiz olmasının, DIŞINIZIN temiz olması gibi gerekli olduğunu düşünmez misiniz?
Türkçe DUA etsek, Türkçe TÖVBE etsek kabul olmuyor mu? İllaki Arapça mı dua ve tövbe okunmalı? Eğer Türkçe DUA kabul oluyorsa, KURAN-I KERİM'İ Türkçe olarak okuyabilir miyiz ve NAMAZDA ZAMMI SURELERİ Bakara Suresi gibi UZUN surelerden seçip, TÜRKÇE olarak okuyabilir miyiz?
Kuran-ı Kerim ayetleri SİHİR SÖZCÜKLERİ değildir. 'Subhanallahi ve Bihamdihi Subhanallahil Azim Estağfirullah' anlamı 'Allâh’ı hamd ile tüm eksikliklerden tenzih ederek tesbih ederim. Azîm olan Allâh’ı her türlü eksikliklerden tenzih ederek tesbih ederim.' manasına gelmektedir. KAÇ KİŞİ BİLİYOR?
Kelime-i Şehadeti TÜRKÇE olarak okuyan kimse MÜSLÜMAN olmaz mı yada ANLAMINI bilmeden ARAPÇA olarak okuyan kimse MÜSLÜMAN olur mu? Yani 'Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü.' yerine 'Şahitlik ederim ki, Allah'tan baska ilâh yoktur ve yine şahitlik ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve resûlüdür.' diye okusak MÜSLÜMAN olmaz mıyız? Ülkemizde kendisini MÜSLÜMAN zanneden çoğu kişi Kelime-i Şehadetin anlamını bilmiyor. BESMELENİN anlamını bilmeyen de çok kişi var. “Bismillahirrahmanirrahim” yerine “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” desek daha anlamlı olmaz mı? NAMAZDA secdede okuduğunuz ‘’Sübhane Rabbiyel Ala’’ cümlesinin anlamının 'Büyük olan Rabbim her türlü noksan sıfatlardan uzaktır.' olduğunu ve rükuda okuduğunuz 'Sübhane Rabbiyel Azim' cümlesinin anlamının “Büyük olan Allah (rabbim) her türlü kusur ve eksiklikten uzaktır” olduğunu KAÇ KİŞİ BİLİYOR?
Bir insan NAMAZ kılmıyorsa, ALLAH onu namaz kılmaya layık görmediği için, huzuruna istemediği için kılmıyordur. Bana değişik değişik yorum yapan insanlar var. Neymiş Allah'a inanıyormuş ama namaz kılmıyormuş. ALLAH seni huzuruna istemiyor, inansan ne olacakki? ÖYLE KURU KURU İMAN mı olur? Ya gerçekten hiç aklınızı kullanamıyor musunuz?
Çocuk tecavüzcüleri, kadın tecavüzcüleri, hayvanlarla ilişkiye girecek kadar sapık olanlar ŞEHVETE ve NEFSİNİN arzularına TAPARLAR. Haksız yere masum insanları öldürenler, katliam yapanlar, çocuk katilleri ALLAH'IN verdiği canları kendileri alarak, kendilerini ALLAH gibi görürler. Para için annesini babasını öldürenler PARAYA taparlar. İNTİHAR edenler, ALLAH'TAN umudu kesip, ALLAH'A güvenmezler. Allah'ın affetmeyeceği tek günah, Allah'a ŞİRK koşmaktır. Ama biz insanların düşünemediği şey, ŞİRKİN KAPSAMININ genişliğidir. NEFSİNE, PARAYA tapmak, kendini ALLAH gibi görmek ve ALLAH'TAN umudu kesmek de ŞİRKTİR. Yani yukarıdaki günahların hepsi ŞİRKTİR ve kesinlikle affı yoktur. Masum yere İNSAN ÖLDÜRMEK, o insanı geri getiremeyeceğin için hem affı olmayan bir günah, hem ŞİRK, hem de YAŞAM HAKKINI elinden almak olduğu için KUL HAKKI yemektir. CİNLERİN ve ŞEYTANIN çarpacağını düşünüp, ALLAH'TAN fazla onlardan korkmak da, ŞİRKTİR. ŞİRK sadece taştan putlara tapmak değildir. KAĞITTAN PUTLAR olan PARA için canlar almakta, NEFSİMİZİ putlaştırıp onun istekleri için insanlara tecavüz etmek ve onları masum yere öldürmek de ŞİRKTİR. PARA için, daha çok ARAZİ için ORMANLARI yakmak da ŞİRKTİR. UYUŞTURUCU kullanıp, onun esiri gibi davranmak da UYUŞTURUCUYA TAPMAKTIR ve o da ŞİRKTİR. Allah'tan başka bir varlığı daha yaratıcı kabul eden herkes şirk koşmuş olur. Mal, mülk biriktirme hırsı ve dünya sevgisi de ŞİRKTİR. Çünkü dünyaya ve dünya nimetlerine fazla düşkün olmak, Allah sevgisinin önüne geçer.
'Kim bir insanı (suçsuz yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de suçsuz bir insanı ölümden kurtarırsa, sanki bütün insanları ölümden kurtarmış gibidir!..' (Maide, 5/32)
“Şu kesin ki: Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, ama dilediği kimse hakkında, bunun dışındaki diğer günahları affeder. Her kim Allah’a şirk koşarsa, haktan çok uzağa sapmış olur.” (Nisa, 4/116)
Size 2 CÜMLE arasındaki FARKI sormak istiyorum. Bu farkı anlayanlar KURAN-I KERİM'DE TÜRKÇE okuduğunu ANLAYABİLİR. Bakalım kimlerin ANALİZ ve ANLAMA yeteneği var?
1'inci Cümle: CEHENNEMİN çoğunu ZEKAT VERMEYENLER, cennetin çoğunu da FAKİRLER oluşturacaktır.
2'nci Cümle: ZEKAT vermeyenler CEHENNEME gidecektir.
1'inci Cümle DOĞRU, 2'nci Cümle YANLIŞ.
İki cümlenin anlamı AYNI DEĞİLDİR.
Ama çoğu insan AYNI ANLAMDA olduğunu ZANNEDİYOR.
1'inci Cümlenin doğruluğunu nereden mi biliyorum çünkü neredeyse insanların tamamının KURAN'DA anlatıldığı gibi yapmadığı ibadettir ZEKAT yani neredeyse hiç yapılmayan ibadettir ZEKAT. Tüm ZEKATLAR hakkıyla verilmiş olsaydı, şu an yeryüzünde YOKSUL kalmazdı.
Şu ana kadar yaşamış olan 115 MİLYAR insanın 114 MİLYARI zekatını doğru olarak vermemiştir. Dolayısıyla CEHENNEME gidenlerin içinde en fazla insanca işlenen ortak günah, ZEKAT VERMEMEKTİR. Yanlış anlaşılmasın, ZEKAT vermedikleri için CEHENNEME giderler demiyorum. CENNETTEKİ insanların içinde de en fazla insanca işlenen ortak günah, ZEKAT VERMEMEKTİR. İnsanların çoğu PARAYI çok sever ve PARAYA TAPARLAR. PARAMA değil de, CANIMA zarar gelsin diye düşünürler. Dünyada hep BORÇ içinde veya FAKİR olarak yaşayanlar ZEKAT vermek zorunda değildir. Bu yüzden, CENNETİN çoğunu FAKİRLER oluşturacaktır. Yine yanlış anlaşılmasın, ALLAH'A İMAN etmeyenler FAKİR olsalar da CENNETE giremezler. Demek istediğim, CENNETE girenlerin en çok ortak yanı FAKİR olmalarıdır. Bu yüzden, bu dünyada FAKİRİM diye isyan etmeyin, aldığınız her NEFES için ALLAH'A şükredin. Çok iyi kalpli, çok ahlaklı ve insanlara MADDİ PARASAL ve MANEVİ her türlü yardım eden, PARASINI ve MÜLKÜNÜ insanlara dağıtan, dünya malında hiç gözü olmayan, hiç kul hakkı yememiş ama yaşadığı yerde hiç HAK DİNLERDEN haberi olmayan ve bu yüzden ALLAH'IN ismini bile HİÇ DUYMAMIŞ insanların CENNETE girip giremeyeceğini ALLAH bilir, SAKALLI HOCALAR bilemez. Son yazdığım cümleyi İYİ DÜŞÜNÜN. Bizler Elhamdülillah şükürler olsunki MÜSLÜMAN bir ülkede dünyaya geldik. Ya BUDİST olan HİNDİSTAN'DA dünyaya gelseydik, İSLAMİYETİ arayıp bulabilir miydik? O zaman da, KURAN-I KERİM'İ anlamadan okuyup öğrenmeye mi çalışacaktınız veya KELİME-İ ŞEHADETİ manasını anlamadan mı MÜSLÜMAN olacaktınız? ÖĞRENMEK, ANLAMAKLA olur, o da bildiğin dilden OKUMAKLA olur. Okuduğunu ANLAMAYAN insan, kendini KANDIRMIŞ olur. Kendisini kandırmaktan da asla rahatsız olmaz. Çünkü hayatı bile GÜNÜBİRLİK ve sadece ZEVK almak için yaşamaya ALIŞKIN çoğu insanın psikolojisi.
MAİDE 38.AYET: Hırsızlık yapan erkek ve kadının, elde ettiklerine karşılık ve Allah’tan ibretlik bir ceza olmak üzere ellerini kesin!* Allah güçlüdür, doğru hüküm verendir.
BURADA KASTEDİLEN hırsızlıktan ellerin kesilmesi yani hırsızlık yapacak durumların ortadan kaldırılması, hırsızlık yapamayacak duruma getirmek anlamındadır.
LİVATA ile hemen hemen aynı sayılır zinanın cezası, Kuran-ı Kerim'de. LİVATADAN dolayı LUT KAVMİ helak oldu. Zina da bir helak sebebidir. ZİNA yapmak, saçın açık olmasından belki 100 kat belki 1000 kat günahtır.
KURAN-I KERİM'DE saçın kapatılması gerektiği yazıyor. Ayetleri hiçbir şekilde sorgulayamayız. Ayetler, ALLAH'IMIZIN KELAMIDIR. İnsanları uyaran hocalardan bir isteğim olacak. PAVYONLARI, faiz yiyen BANKALARI ve TİKTOKU da kapattırın lütfen. Fakat şimdi çoğu insan karşı çıkar çünkü HARAM PARA getiriyor bu yerler. İnsanlar ayrıca içlerini, fesatlıklarını, azgınlıklarını temizlesinler TV lerde çıkan hocalarım lütfen. Kuran-ı Kerim'de GÖZ ZİNASINDAN da bahseder.
Bugun KIYAMET kopmuyorsa bunun sebebi Allah'ın, peygamberimizin ümmetine peygamberimizden dolayı sağladığı merhamettendir. Yoksa çoktan helak olmayı HAKETTİK. Geçmişte alışverişteki adaletsizlik, ölçü ve tartıya dikkat etmemeden dolayı helak olan MEDYEN KAVMİNDEN bile ibret almadık. Saçımızın açık olması ve DÖVME büyük günahlar değildir ZİNA ve KUMAR kadar. Medyen kavmi gibi PARAYA TAPIYOR çoğu insan. Çoğu erkek saçtan çok GÖZDEN ve DUDAKTAN etkileniyor. Onlar da NAMAHREM. Gözünüzü de kapatın bantla. Hatta tüm yüzünüzü de kapatın. O şekilde yürüyün yollarda görmeden yürüyebiliyorsanız. Bu son sözlerimi yanlış anlamayın. Laf dokundurmadır. ALLAH, herkesin içini, niyetini görür. Halbuki biz insanlar ne kadar ŞEKİLCİYİZ dimi saygıdeğer hocalarım.
Eğer ŞANS OYUNLARI günahsa, HACCA giderken niye ÇEKİLİŞ yapılıyor? Yılda 1 defa MİLLİ PİYANGO oynamak ile HER GÜN oynamak AYNI DERECEDE günah mıdır? Milli Piyangodan kazanılan paradan, günah para olduğu için YARDIM olmaz mı? O zaman BORÇLARINIZI da kapatmayın helal para olmadığı için. 100 MİLYON TL kazandınız diyelim. Yarısını yani 50 MİLYON TL'Yİ fakirlere dağıtsanız, GÜNAH MI? Milli Piyangodan kazanılan paranın ZEKATI olmaz mı? O para ALLAH'IN İZNİYLE kazanılmadı mı? İŞİNİZE geldiği gibi davranıyorsunuz. Sanki HELAL paranız olsa, ZEKAT veriyorsunuz. Sanki HELAL yoldan o kadar parayı bir anda kazanabileceksiniz? Yeryüzünde o kadar fakir varken, milyon dolarlık serveti olanlar, HELAL yoldan mı kazandılar sanki servetlerini. ZENGİNLER, hep cimrilikleriyle ve hep HARAM yoldan zengin olmuşlardır. MEMUR maaşı ve ASGARİ ücretle zenginleşilmez. Bankadan alınan KREDİNİN ve bütün BANKALARIN FAİZ ürünü olduğunu biliyorsunuz ama yine de KREDİ çekiyorsunuz veya insanları KREDİ çekmeye zorluyorsunuz. ZENGİN, FAKİRİ düşünmüyor. Çoğu insan BENCİL ve CİMRİ.
Peygamberimizin 'KOMŞUSU açken, tok yatan bizden değildir.' sözündeki KOMŞU kelimesi, OSMANLI DEVLETİ zamanında, imparatorluk içindeki GAYRİMÜSLÜMLER dahil tüm insanları kapsıyordu. Ama şimdi dinimizi GÖSTERİŞEN yaşayan çoğu Müslüman kardeşlerim KOMŞU olarak APARTMAN KOMŞUSUNU algılıyor. Yani ZEKATIN anlaşılamadığı dönemimizde, YARDIMLAŞMALAR azaldı, TİCARETTE HİLELER arttı, PARAYA TAPMALAR arttı. Yani dinimizi GÖSTERİŞEN yaşamak arttı.
Sigara içmek ile uyuşturucu kullanmak arasındaki fark, uyuşturucu hemen öldürür, sigara yavaş yavaş öldürür. Yani GÜNAHIN ve HARAMIN DERECELERİ olduğu gibi, İNTİHARIN da dereceleri vardır. Kimisi UYUMAK için İÇKİ içer, kimisi içince ADAM ÖLDÜRÜR. İbadetlerinizi NİYETİNİZ, günahlarınızı SONUCUNUZ belirler. Bir insanı suçu yokken öldürmekle, suçu varken öldürmek yani MEŞRU MÜDAFAA aynı mıdır hiç? Bir ÇOCUĞU öldürmekle, 80 yaşındaki bir İHTİYAR adamı öldürmek aynı olur mu hiç? ÇOCUĞUN 80 yılını yokedersiniz, İHTİYAR adamın 5 yada 10 yılını yokedersiniz. ŞEHİTLİĞİN bile dereceleri vardır. Kendinize BOMBA bağlayıp, birçok TERÖRİSTİ öldürdüğünüzde, ama kendiniz de öldüğünüzde ŞEHİT olursunuz. Ama bu İNTİHAR mıdır yoksa ŞEHİTLİK midir? TERCİHLERİNİZİ ve SEÇİMLERİNİZİ bireysel ve bencil fayda için değil, TOPLUMSAL FAYDA için yapmalısınız. AŞKIN ve SEVGİNİN de dereceleri vardır. Karşılık beklemeden MENFAATSİZCE sevmek ile MENFAAT için sevmek aynı olur mu? ALLAH'I anlamak ve görmek için yapılan ibadet ile CENNETE girmek için yapılan ibadet aynı olur mu? ALLAH'I CENNET için sevenler, MENFAATÇİDİR. KURAN-I KERİM'İ anlamak için okumak ile sırf ibadet diye anlamadan okumak aynı derecede sevap olur mu hiç? Hep ALLAH'I düşünün. O zaman zaten, ölmeden yaşarken ŞEHİT olacaksınız yani hayatınızı ALLAH'A ŞAHİT kılacaksınız. GÖSTERİŞ için değil, GİZLİ olarak yapın ibadetlerinizi. Davranışlarınız gibi, düşüncelerinizin de ibadeti vardır. Sadece CENNETE girmek için ibadet edene denir MÜNAFIK.
PARANIN geçerli olmadığı ülke: KÜBA
CENNETTE de PARA geçerli değildir. Keşke her ülke, KÜBA gibi olsaydı. KOMÜNİZM kötü birşey midir? DEVLET, insan için mi vardır; İNSAN, devlet için mi vardır? VATANIN üstünde MİLLET yoksa, o vatana VATAN denir mi? DEVLETLER, her insana bir EV ve bir dekar ARAZİ veremeyecek kadar fakir mi? ALLAH'A ve AHİRET'E inanıyorsanız, İNSANA neden değer vermiyorsunuz? ANNELİK neden MESLEK sayılmıyor? Halbuki dünyanın en zor ve en kutsal işi. İNSAN, zamana göre değerlenmediği halde; PARANIN neden ZAMAN DEĞERİ var? HİZMETİN bedeli neye göre ölçülüyor? COVİD-19 gibi milyonlarca insan SMA hastası olsaydı, SMA ilacının 1 adedi 2 milyon dolar olur muydu?
NİSA 34.AYET: Allah’ın onlardan (insanlardan) bir kısmını diğerlerine (farklı oldukları noktalarda) üstün kılması ve (bir de) mallarından harcama yapmaları sebebiyle erkekler, kadınların koruyucusudur.* (Onun için) iyi kadınlar, (Allah’a) itaatkâr; Allah’ın (kendilerini) korumasına karşılık gizliyi (namuslarını) koruyanlardır. Geçimsizliğinden* endişe ettiğiniz kadınlara gelince, onlara öğüt verin; onları yataklarda yalnız bırakın ve kendilerini (kısa süreli yanınızdan) uzaklaştırın!* Size gönülden bağlanırlarsa* artık onların aleyhine başka bir yol aramayın! Şüphesiz ki Allah yücedir, büyüktür.
NİSA 3.AYET: (Kendileriyle evlendiğiniz takdirde) yetimlerin haklarını gözetememekten korkarsanız beğendiğiniz (size helal olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın! Adil olamamaktan korkarsanız bir tane ile veya sahip olduğunuzla (yetinin)! Bu (davranış), adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.
Kendileriyle evlenilmesi istenenler, diğer hür kadınlar değil, cariyelikten ve kölelikten kurtulmak isteyenlerdir. Çok eşlilik olacaksa sadece bu şekilde olabilir.
TALAK 4.AYET: Kadınlarınızdan âdet halinden ümit kesenlerin (durumundan) şüphe ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. (Bir sebeple) âdet göremeyenler (için de durum böyledir).* Hamile olanların (bekleme) süresi ise yüklerini bırakmaları (doğuma kadar)dır. Kim Allah’a karşı [takvâ]lı (duyarlı) olursa, (Allah) ona işinde kolaylık verir.
NİSA 24.AYET: Sağ ellerinizin (yeminlerinizin) sahip oldukları* hariç, Allah’ın size bir yazısı (emri) olarak evli kadınlar* da (size haram kılınmıştır).* Bunların ötesinde (başkasını), namuslu olmak ve zina etmemek üzere mallarınızla (mehirlerini vererek) istemeniz size helal kılınmıştır. Onlardan yararlanmanıza karşılık, kararlaştırılmış olan mehirlerini kendilerine verin!* Mehir kesiminden sonra (bir miktar indirim için) karşılıklı anlaşmanızda size herhangi bir vebal yoktur. Şüphesiz ki Allah bilendir, doğru hüküm verendir.
BAKARA 223.AYET: Kadınlarınız sizin için bir tarladır.* Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın!* Kendiniz için (ileriye) hazırlık yapın!* Allah’a karşı [takvâ]lı (duyarlı) olun! Bilin ki şüphesiz siz O’na kavuşacaksınız. Müminleri (büyük ödülle) müjdele!
Bu ifade ile kadın aşağılanmamış, aksine 'insanın yaratıldığı öz' anlamında toprak benzetmesi ile yüceltilmiştir.
NİSA 11.AYET: Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli gibi (miras vermenizi) emreder.* (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, (ölünün) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. (Mirasçı) tek bir (kadın) ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana babasından her birinin mirastan altıda bir payı vardır. Çocuğu yok da ana babası ona mirasçı olmuş ise annesine üçte bir (düşer). Ölenin kardeşleri varsa, annesine altıda bir (düşer. Bütün bu paylar, ölenin daha önce yapmış olduğu) vasiyetten ve/veya borçtan sonradır.* Babalarınız ve oğullarınız(dan) hangisinin size yarar bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz.* (Bunlar) Allah tarafından belirlenmiş farzlardır (paylardır).* Şüphesiz ki Allah bilendir, doğru hüküm verendir.
BAKARA 282.AYET: Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süreye kadar birbirinize borçlandığınız zaman onu yazın!* Bir kâtip onu aranızda adaletle yazsın! Hiçbir kâtip, Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın; (olduğu şekilde) yazsın! Üzerinde hak olan (borçlu) kişi de yazdırsın; Rabbine karşı [takvâ]lı (duyarlı) olsun ve borcundan hiçbir şey eksiltmesin (eksik yazdırmasın)! Üzerinde hak olan (borçlu) kişi, aklı kıt veya zayıf ya da yazdırmaya gücü yetmiyorsa, velisi (onu) adaletle yazdırsın! Erkeklerinizden iki şahit de bulundurun! İki erkek bulunamazsa, razı olacağınız bir erkek ile biri yanılırsa (şaşırırsa) diğerinin ona hatırlatması için iki hanım şahit (olsun)!* Şahitler, çağrıldıkları zaman (şahitlik etmekten) kaçınmasınlar! Küçük veya büyük hiçbir şeyi süresiyle birlikte yazmaya sakın üşenmeyin! Böyle yapmanız, Allah katında daha adil, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygundur. (Ancak) aranızda gerçekleştirdiğiniz ticaret peşin olursa bu hariç; bu durumda onu yazmamanızda sizin için hiçbir vebal yoktur. Karşılıklı (yüz yüze) alışveriş yaptığınızda (da) şahit tutun!* Yazan da şahitlik eden de zarara uğratılmasın!* (Zarar verme işini) yaparsanız şüphesiz ki bu, yoldan çıkmanız demektir. Allah’a karşı [takvâ]lı (duyarlı) olun! Allah size öğretiyor.* Allah her şeyi bilendir.
AL-İ İMRAN 14.AYET: Kadınlara, çocuklara, yığınla altın ve gümüşe, nişanlı atlara, (sağılabilen) hayvanlara ve ekinlere karşı aşırı düşkünlük o insanlara* çekici görünür. Bu(nlar), dünya hayatının geçimlikleridir. (Oysa) varılacak güzel yer, yalnızca Allah’ın katındadır.
ARAF 26.AYET: Ey âdemoğulları! Size edep yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise indirdik (verdik). Hayırlı olan ise [takvâ] (duyarlılık) elbisesidir.* İşte bu, (gerçeği) hatırlasınlar diye Allah’ın ayetlerindendir.
NUR 30.AYET: Mümin erkeklere söyle: “Gözlerini (harama bakmaktan) kıssınlar ve namuslarını korusunlar!” Bu, kendileri için en uygun olandır.* Şüphesiz ki Allah yapmakta olduklarından haberdardır.
NUR 31.AYET: Mümin kadınlara da söyle: “Gözlerini (harama bakmaktan) kıssınlar* ve namuslarını korusunlar! (Kendiliğinden) görünen kısımları hariç olmak üzere,* ziynetlerini (süslerini) açmasınlar! Başörtülerini, yakalarının üzerine vurup (salsın)lar!* Kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya kendi oğulları veya kocalarının oğulları veya erkek kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kendi kadınları veya (meşru olarak) ellerinin altında bulunanlar veya şehvet sahibi olmayıp (evde) bulunan erkek (yaşlı hizmetçi)ler veya kadınların avretlerinin henüz farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini açmasınlar! Gizlemekte oldukları ziynetleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar!* Ey müminler! Hep birden Allah’a yönelin ki kurtulasınız!”
BAKARA 228.AYET: Boşanmış kadınlar, kendi kendilerine (evlenmeden) üç âdet hâli beklerler.*Onlar Allah’a ve ahiret gününe inanmışlarsa, rahimlerinde Allah’ın yarattığını gizlemeleri kendilerine helal olmaz. (Kocaları) barışmak isterlerse, bu durumda onları (boşanma sürecindeki eşlerini) geri almaya daha fazla hak sahibidir. (Erkeklerin) kadınlar üzerindeki (hakları gibi), kadınların da (erkekler üzerinde) belirli (hakları) vardır. O (boşanma sürecindeki) erkeklerin, onlara (boşanma sürecindeki kadınlara dönmede) bir derece (önceliği) vardır. Allah güçlüdür, doğru hüküm verendir.
BAKARA 230.AYET: (Erkek) onu (eşini üçüncü kez) boşarsa, ondan sonra (kadın) bir başka eşle evleninceye kadar onu alması kendisine helal olmaz. Bu kişi (ikinci eş) de onu boşarsa, (her iki taraf da) Allah’ın sınırlarını koruyacaklarına inandıkları takdirde, yeniden evlenmelerinde herhangi bir vebal yoktur.* İşte şu (hüküm)ler, (gerçeği) bilmek (isteyen) bir topluluk için Allah’ın açıkladığı sınırlarıdır.
AHZAB 33.AYET: Evlerinizde oturun; eski Cahiliye (âdetinde olduğu) gibi açılıp saçılmayın!* Namazı kılın, zekâtı verin; Allah’a ve Elçisine gönülden itaat edin!* Ey (Peygamber’in) evinin halkı!* Allah sizden, günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.* ALLAH, peygamberimizin hanımlarına emretmektedir bu ayet ile.
AHZAB 50.AYET: Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunanları, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle birlikte hicret eden kızlarını sana helal kıldık.* (Bir de) kendisini ([mehir]siz bir şekilde) Peygamber’e hibe eden, Peygamber’in de nikâhlamak istediği mümin bir hanımı diğer müminlere değil, sadece sana özel* olmak üzere (helal kıldık). Biz sana bir zorluk olmasın diye eşleri ve ellerinin altında bulunanlar hakkında onlara (müminlere) neyi farz kıldığımızı elbette biliriz. Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir.
NUR 32.AYET: İçinizden bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden (durumu evlenmeye) elverişli olanları* evlendirin! Fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir.*Allah (imkânları) geniş olandır, bilendir. Bu ayet, evlenmenin ve bekarları evlendirmenin FARZ olduğunu gösterir.
TALAK 1.AYET: Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınız zaman onları (bekleme) sürelerini gözeterek boşayın ve o süreyi sayın!* Rabbiniz Allah’a karşı [takvâ]lı (duyarlı) olun! Apaçık bir çirkinlik (fuhuş) yapmaları durumu hariç, onları (bulundukları) evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar! Şu (hüküm)ler, Allah’ın (koyduğu) sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa işte onlar, elbette kendine haksızlık etmiş olur. Bilemezsin, belki de Allah bundan sonra bir durum ortaya çıkarır.*
MAİDE 38.AYET: Hırsızlık yapan erkek ve kadının, elde ettiklerine karşılık ve Allah’tan ibretlik bir ceza olmak üzere ellerini kesin!* Allah güçlüdür, doğru hüküm verendir.
Burada kastedilen hırsızlıktan ellerin kesilmesi yani hırsızlık yapacak durumların ortadan kaldırılması, hırsızlık yapamayacak duruma getirmek anlamındadır.
Değerli din kardeşlerim, bugün bizlere öğretilen ama Kur’an da asla bahsedilmeyen, hatta bunun kabul edilmesi dahi Kur’an ayetlerine ters düşen bir konuda, yani KABİR AZABI KONUSUNDA KONUŞMAK İSTİYORUM. Bizlere bu konuda söylenenleri Kur’an ayetleri ile karşılaştırıp, konunun mahiyetini birlikte araştıralım.
Yaradan Kur’an da bahsetmediği, ama bizlerin rivayet ve sanı inançlarımızın etkisiyle inandığımız konular hakkında ne söylüyor, önce yine her zaman yaptığımız gibi, Kur’an ayetleri ile anlamaya çalışalım. Yani Kur’an a danışalım. Önce aşağıdaki ayeti lütfen dikkatlice okuyalım ve çok dikkatle üzerinde düşünelim.
Araf 33 ; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, HAKKINDA HİÇBİR DELİL İNDİRMEDİĞİ BİR ŞEYİ, Allah'a ortak koşmanızı VE ALLAH HAKKINDA BİLMEDİĞİNİZ ŞEYLERİ SÖYLEMENİZİ, HARAM KILMIŞTIR.
Değerli arkadaşlarım, lütfen ayeti dikkatlice tekrar okuyalım. Ne diyor Yaradan, HİÇBİR DELİL İNDİRMEDİĞİ BİR ŞEY HAKKINDA, yine Allah hakkında bilmediğiniz ŞEYLERİ SÖYLEMEMİZİ HARAM KILDIĞINI, YASAKLADIĞINI çok açık bir şekilde belirtiyor. Bu ayeti yazının devamı sürecince lütfen unutmayalım. Şimdide kabir azabı konusunda, günümüzde rivayetler yoluyla, bakalım neler anlatılıyor bizlere.
(İnsanlar ölür ölmez kabir diye bir çukura konuyorlar. Hemen sonra munker-nekir melekleri geliyor, soru sormaya başlıyor: Rabbin kim? Dinin ne? Peygamberin kim? gibi sorular... Müslümanlar bu sorulara: Rabbim Allah, dinim İslam, Peygamberim Hz. Muhammed diye cevap veriyor. Kâfirler ise.- Hah, hah anlamadım diyorlar. (Fıkhul Ekber, Aliyyul Kari Şerhi).)( Kabir, müminler için cennet bahçelerinden bir bahçe, kâfirler için ise cehennem çukurlarından bir çukurdur.)
Önce şunu unutmayalım, bu sözleri Kur’an asla doğrulamaz ve bunlarla ilgili tek bir bilgide Kur’an da yoktur. Mezheplerde, Kabirde kime soru sorulacağı konusu da tartışıla gelmiştir. Bu konuda Hanefiler arasında bile, ittifak yoktur. Bir kısmı, Müslümanların çocuklarının da sorguya çekileceğini söylerken bir kısmı, Peygamberler, çocuklar ve şehitlerin sorgudan muaf tutulacağını söylemişlerdir.
Kur’an, Resullerin bile hesaba çekileceğini söylemesine rağmen, bu sözlere ne yazık ki günümüzde inanılmıştır. Müslüman çocukların kabirde sorgulanmasına rağmen cennete gireceği, kâfir çocuklarının ise durumunun daha karışık ve Müslüman çocuklarından farklı olarak 'cennet ehline hizmetçi olacaklarına hükmedilmiştir.' denilmektedir. Ne kadar düşündürücü değil mi? Bizler İslam ı bakın nasıl anlıyoruz, kendimizi temize çıkarıp, günahsız çocuklar hakkında bile neler söyleyebiliyoruz. Tabi Kur’an dan habersiz, onun rehberliğinde yaşamayan, ancak bu sözleri söyler.
Kabirlerde azabın nasıl olacağı da tartışılmaktadır. Cesede mi yapılacaktır. Ruha mı yapılacaktır, yoksa hem ruha hem de cana mı yapılacaktır? Bu durumda kabirde ruhların cesede dönmesi konusu gündeme gelmektedir. Tabii ki bu da mezheplerde tartışma konusudur. Kabirde ruhlar cesedin tümüne mi, yahut bir kısmına mı, topluca yahut ayrı ayrı olarak mı iade edilecektir? Kabirde soru sorulma işi, ruhların bedene iade olunmasından sonra olduğu iddia edilmiştir.
Ehlisünnet azabın hem bedene, hem ruha olduğu, bunun da ruhların bedene dönmesiyle olacağı inancındadırlar. Ayrıca İmanlı ölen ve kabir azabı görmeyen insanların ruhları serbest dolaşır. Bu sebeple pek çok yere gidip gelebilirler. Bir anda çok yerde bulunabilirler. Aramızda dolaşmaları mümkündür diye anlatılır.
TÜM BU BİLGİLER NEREDEN ALINMIŞTIR HİÇ BİLİNMEZ, KİMSEDE SORMA GEREĞİ BİLE DUYMAZ. GENELDE BU BİLGİLERİN İNANDIRICI OLMASI İÇİN, PEYGAMBERİMİZİN İSMİ KULLANILARAK ANLATILIR.
Kabir azabı konusu, Ehlisünnet inancına göre iman edilmesi vacip olan konulardan biridir. İlmihal kitaplarında olsun, akaid kitaplarında olsun, konu hep bu şekilde ortaya konmuştur. Bu konularla ilgili mezheplerin çok değişik inançları ve fikirleri de vardır.
Örneğin Cuma gecesi ve Cuma günü ve özel günlerde ölen asi bir insanın, bu gecede kabir azabı kaldırılıp, bir daha iade edilmez gibi düşüncelerde vardır. Bu konuyu daha fazla dağıtmadan, kabir azabı ile ilgili hadislere de göz atalım.
Peygamberimiz mezarlıktan geçerken: 'Kardeşiniz için Allah'tan mağfiret dileyiniz. Çünkü o şu anda sorguya çekilmektedir' demiştir.
İdrardan sakınınız, zira kabir azabının çoğu ondandır.
Şüphesiz kabir ahiret konaklarının ilkidir. Eğer ölü bu konaktan kurtulursa ondan sonrası daha kolaydır. Ondan kurtulamazsa sonrası daha zordur.
Hz. Peygamber Hz. Ayşe’ye sordu: 'Kabirde halin nedir.' Kendisi cevap verdi: Ya Hümeyra şüphesiz kabrin mü'mini sıkıştırması, ananın çocuğunun ayağını sıkması gibidir. Münker-Nekir meleklerinin soru sorması da; göz kamaştığı zaman ona sürme çekmek gibidir.
Hz. Peygamber, Hz. Ömer'e: 'Kabirde halin nicedir?' demiş. Hz. Ömer de- 'Aklım başımda mı olacak ?’ demiş. Resulullah ‘Evet’ demiş. Hz. Ömer de ‘O takdirde hiç aldırmam’ cevabını vermiş.
Yukarıdaki rivayet hadisleri okudunuz. Yazıma başlamadan önce bir ayet örneği vermiş ve bu ayeti yazının sonuna kadar lütfen unutmayın demiştim. Yaradan asla Kur’an da bahsetmediği, hiçbir açıklama yapmadığı bu konulara, hatta bizlere detayları ile söylenen bu konunun doğruluğuna inanmamız, bahsettiğim ayet doğrultusunda, sizce doğrumu? Kur’an da hiç bir açıklaması ve hükmü olmayan, kabir azabı konusunda Allah ın elçisi ve ashabı yukarıdaki sözleri söylemiş olabilir mi sizce?
Örneğin Kur’an da ismi dahi geçmeyen, melek isimleri dahi verilerek, sorguya çekileceğimiz söyleniyor. Ama bu kadar önemli bir konu, niçin Kur’an da tek bir kelime dahi zikredilmediği halde, inanmakta bir sorun görmüyoruz? Bir soru daha akla geliyor, Allah Kur’an da açıklamadığı halde, bu melek isimleri nasıl öğrenilmiş? Rabbimiz Kur’an da ne diyordu, hatırlayalım önce.
Enam 38: BİZ KİTAPTA HİÇBİR EKSİK BIRAKMAMIŞIZDIR. Sonra hepsi Rablerinin huzurunda toplanırlar.
İsra 89; YEMİN OLSUN, BİZ BU KURAN'DA, İNSANLAR İÇİN HER BENZETMEDEN NİCE ÖRNEKLER SIRALADIK. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.
Enam 114: ALLAH SİZE KİTAP'I AYRINTILI KILINMIŞ BİR HALDE İNDİRMİŞKEN, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım?
Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İLERİDE ONDAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ.
Demek ki Allah, bu kitapta hiçbir eksik bırakmadığını ve her benzetmeden, konudan nice örnekler verdiğini, ayrıca Kur’an ı ayrıntılı kıldığını ve işin ilginci, bizleri bu kitaptan sorumlu tutacağını açıkça söylüyor. Tabi batıl savunucuları, kitapta eksik olmayan Kur'an değildir, Allah katındaki kitaptır diyerek, kendilerini avutanlarıda duyuyoruz. Bu durumda Kur'an ın eksik olduğunu, bizlere iman adına yetmeyeceğini , ısrarla söylemekte bir sakınca görmüyorlar.
Peki, bunca detaylı açıklama yapılan, kabir azabı konusunda, sorumlu olduğumuz Kur’an da neden hiçbir bilgi yok ? Önce kabir azabının, Kur’an ayetlerine baktığımızda, asla olamayacağını gösteren ayetleri, sizlere hatırlatmak istiyorum.
Nahl 21: Onlar diriler değil, ölülerdir. NE ZAMAN DİRİLTİLECEKLERİNİ DE BİLMEZLER.
Demek ki bu ayete göre, öldükten sonra yalnız mahşer günü diriliş var. Kabirde tekrar dirilip hesaba çekilmiş olsak, mahşerde dirileceğimizi bilmemiz gerekirdi.
Dühan 56: ORADA, İLK ÖLÜMDEN BAŞKA BİR ÖLÜM TATMAZLAR.
Bu ayetten de anlaşılıyor, bizler öldükten sonra eğer, kabirde dirilip hesaba çekildikten sonra yine öldürülecek, daha sonra mahşer günü diriltileceksek, iki kez ölüm tatmış oluruz. Kabir azabına inanırsak, bu ayete ters düşmüş oluruz.
İsra 52: Sizi çağıracağı gün, onu hamt ederek çağrısına derhal uyacaksınız. VE SADECE AZ BİR SÜRE KALDIĞINIZI DÜŞÜNECEKSİNİZ.
Yüce Rabbimiz, bu olayı da uykuya benzetir. Nasıl saatlerce uyuduğumuz halde, zaman kavramını yitirip bir göz kırpması kadar uyuduğumuzu sanıyorsak, benzer şekilde öldükten sonra, diriltilinceye kadar bir yokluk yaşarız. Eğer mahşer gününden önce, bir hesap olsaydı kabirde, önce yapılanlar hatırlanacaktır.
Yasin 51: Nihayet Sur’a üfürülecek(Kalk borusu çaldığında). BİR DE BAKARSIN Kİ ONLAR KABİRLERİNDEN KALKIP KOŞARAK RABLERİNE GİDERLER.
Yasin 52: (İşte o zaman:) EYVAH, EYVAH! BİZİ KABRİMİZDEN KİM KALDIRDI? BU, RAHMAN’IN VAAT ETTİĞİDİR. PEYGAMBERLER GERÇEKTEN DOĞRU SÖYLEMİŞLER! DERLER.
Yukarıdaki ayetlerde de büyük bir şaşkınlık ve pişmanlık görülüyor. Ancak insanlar kabir azabı gibi bir ön hazırlık azabı çekseler hiçte şaşırmazlardı, inkâr ettikleri şeylerin gerçek olduğuna.
İnfitar 4: Kabirlerin içindekiler dışarı çıkarıldığı zaman.5. İNSANOĞLU, NE YAPTIĞINI VE NE YAPMADIĞINI GÖRÜR.
Ama kabir azabı inancına göre, kişi zaten daha kabirde ne yaptığını ne yapmadığını görmüş, bundan dolayı azaba ya da mükâfata tabi tutulmamış mıydı? Demek ki bu ayetten de anlaşılıyor ki, öldükten sonra ilk hesap mahşer günü olacak, kabirde değil.
Ali imran 185: Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı ise aldatma metaından başka bir şey değildir.
Kur’an ecirlerimizin kıyamet günü ödeneceğini söylerken, Kabir hayatı inanışına göre ecirlerimizden (yaptıklarımızdan) dolayı kabrimizin cennet bahçelerinden bir bahçe olması, ecirlerimizin kıyamet gününden önce ödeneceği anlamına gelmez mi? Demek ki bu ayetten de çok iyi anlaşılıyor, hesap görüleceği gün yalnız ve yalnız mahşer günüdür. Şimdide kabir azabının var olduğuna delil gösterdikleri tek ayete bakalım isterseniz.
Mümin 45-46: Allah, o adamı ötekilerin kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu. Firavun ailesini de azabın en beteri kuşattı. SABAH-AKŞAM, ATEŞE ARZ OLUNURLAR. Kıyamet koptuğu gün de şöyle denir: 'Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun.
Bu ayete baktığımızda, firavun ailesinin azabın en kötüsünü kuşattığını söylüyor. Bu azabın hem dünyada, hem de ahi rette olabileceğini düşünmemiz yanlış olmaz. Yaradan sabah akşam sözüyle, hesabın görülmesinden sonra sürekli, devamlı ateşe sunulacağını belirtiyor ve bu ailenin mahşer günü, azabın en şiddetlisine sokun sözleriyle de açıklık getiriyor.
Ayette bahsedilen sabah, akşam ateşe arz olunurlar sözünün, kabirde olabileceği söylenerek Kur’an dan delil aranmıştır. Bunu söylemek diğer yazdığımız tüm ayetlerle çelişir. Ayrıca Yaradan yine Kur’an ı bir bütün olarak düşündüğümüz de, cezaların bu dünyada da bir kısmının verileceğini bizlere bildirmiştir.
Bu demektir ki Rabbimiz firavun ailesine, bu dünyada da azap vermiş olması mümkündür. Sabah akşam sözcüğü Arapçada sürekli anlamında kullanılır, buradan da ayette anlatılmak istenen, hem mahşerde hem de yaşarken, dünyada Allah ın sürekli freun ailesine azap edeceğini anlayabiliriz. İsterseniz bu sözlerime, yine Kur’an dan delil gösterelim.
Ali İmran 56: Küfre sapanlar var ya, işte onlara DÜNYADA VE ÂHİRETTE ŞİDDETLE AZAP EDECEĞİM. HİÇBİR YARDIMCILARI OLMAYACAKTIR ONLARIN.
Tevbe sur. 55. ayet: Onların ne malları, ne de evlatları seni imrendirmesin. Allah bunlarla onlara DÜNYA HAYATINDA AZABETMEYİ ve kâfir olarak canlarının çıkmasını istiyor.
Tevbe 74 :….. Eğer tövbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Eğer yan çizerlerse Allah onlara DÜNYADA DA ÂHİRETTE DE ACIKLI BİR AZAPLA AZAP EDECEKTİR. Ve yeryüzünde onların ne bir dostu olacaktır ne de bir yardımcısı.
Rad 34 : DÜNYA HAYATINDA BİR AZAP VAR ONLAR İÇİN; âhiret azabı ise çok daha şiddetlidir. Onları Allah'a karşı koruyacak kimse de yoktur.
Yukarıda yazdığım bazı ayetler de çok açıkça bahsediliyor ki, Rabbimiz hem bu dünyada, hem de ahirette yani mahşer günü, cezalandıracağını çok açık ve net bildiriyor. Kabir azabına delil olabilecek, mümin suresindeki tek ayetinde böylelikle doğru olamayacağı açıklanmış oluyor. Zaten Kur’an ayetlerini bir bütün olarak almayıp, içinden cımbızla sözleri, kelimeleri aldığınızda, asla ayetlerin anlaşılması da mümkün değildir. Kabir azabının olduğuna inananların, delil gösterdiği bir başka ayetleri de hatırlatmak istiyorum sizlere. Ama bu ayetlerde açıkça ölüp tekrar dirilmekten değil, inkarcıların daha ölürken canlarının alınma anından bahsetmektedir. Asla kabir azabı ile bir ilgisi yoktur.
Muhammed 27: Melekler, onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken hâlleri nasıl olacak?
Enfal 50: Melekler, kâfirlerin yüzlerine ve artlarına vura vura ve “haydi tadın yangın azabını” diyerek canlarını alırken bir görseydin.
Konuyu toparlamak gerekirse, yazımızın başında verdiğimiz bazı hadislere baktığımızda, bunların ancak peygamberimizin üzerinden konuşulan, hurafe ve batıl inançlar olduğunu anlamak zor olmasa gerek.
YARADAN IN ADALETİ, BİR SUÇTAN İKİ KEZ CEZALANDIRMAYI ASLA UYGUN GÖRMEZ. Hatta bir suçun karşılığının, bir cezası olduğunu söylediği gibi, yapılan bir iyiliğin ise kat kat sevap yazılacağını anlatır. Herkes istediği sözlere inanmakta özgürdür, ama Allah ın ayetlerinin sonunda söylediklerini, lütfen unutmayalım. Ne diyordu birçok ayetinde;
(HÂLÂ DÜŞÜNMÜYOR MUSUNUZ?', NE KADAR DA AZ ÖĞÜT ALIYORSUNUZ, ÖĞÜT ALAN YOK MUDUR, YEMİN OLSUN Kİ, BİZ, KURAN'I ÖĞÜT VE İBRET İÇİN KOLAYLAŞTIRDIK. FAKAT DÜŞÜNEN Mİ VAR, AYETLERİ SİZE AÇIK-SEÇİK BİLDİRİYORUZ Kİ, AKLINIZI İŞLETEBİLESİNİZ.)
Allah ölümü uykuya benzetir, hatta her gece uyuduğumuzda, aslında ölümü yaşadığımızı, verdiği ayet örneğiyle anlamamızı ister. Allah ın verdiği bu örnekten yola çıkarak şunu söyleyebiliriz.
Bizler bu dünyada, rüyada gördüklerimizden etkilenip, bedenimiz ile birlikte gerçekmiş gibi ruhumuzla etkileniyor ve gerçekmiş gibi azap çekiyor, ya da tam tersi çok mutlu olabiliyoruz.
RABBİMİZ BİZLER ÖLDÜKTEN SONRA, MAHŞER GÜNÜ HEPİMİZİ KALDIRIP, HESABA ÇEKECEĞİ GÜNE KADAR, BİZLERİN ÖLÜMÜNDE, TIPKI UYKUDA OLUŞUMUZ DA GÖRECEĞİMİZ RÜYALARIN ETKİSİNDE OLDUĞU GİBİ, MUTLU OLABİLİR, HATTA KÖTÜ GÖRECEĞİMİZ RÜYALARIMIZDAN DOLAYI AZAP ÇEKEBİLİRİZ. Ancak bunu söyleyebiliriz, yoksa kabirde canlanıp, hesaba çekileceğimizi söylemek, Kur’an a ve Rabbin adaletine asla uymaz.
Din kardeşlerim, ben Allah ın rehberinden bunları anladım, Allah yanıltmasın. Allah hatalarımı affetsin. Tüm yaptıklarımızın karşılığını, geri dönüşü olmayan yola girdiğimizde, hesap günü göreceğimiz için, daha önce biraz aklımızı KUR’AN ile çalıştırmanın, hurafenin ve sanının ardına düşmemenin, daha mantıklı olacağını ve bizlere daha çok yararlı olacağını düşünüyorum.
Allah Kur’an a sarılın, sizin kalplerinizdeki pası alacak, gönül perdenizi açacak, sizleri doğruya yönlendirecek diyorsa, gelin onu anlayarak okuyalım ve Allah ın söylediği gibi, ayetler üzerinde düşünelim. Allah yardımcımız olsun.
Dilerim Allah dan, cümlemizin gönül gözleri açık, Allah ın ipine sıkı sıkı sarılan, hurafenin değil, Kur’an ın peşi sıra giden, Rabbin halis kullarından oluruz.
Bu yazımda, Allah ın elçisinin söylediği iddia edilen, rivayet bir hadisi üzerinde sizleri düşünmeye davet etmek istiyorum. Peygamberimiz aşağıdaki sözleri, sizce söylemiş olabilir mi?
'6063 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: 'Kabir azabının çoğu SİDİK sebebiyledir.'
İdrar sıçramasından kaçının. ÇÜNKÜ KABİR AZÂBININ ÇOĞU, İDRAR SIÇRAMASINDAN OLMAKTADIR.'
Bu bilgiler eğer gerçekten doğru ise, Kur’an mutlaka bu bilgiyi bizlere vermiş olması gerekmez mi? Çünkü Rabbimiz ne diyordu hatırlayalım.
Zuhruf 44: Doğrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir öğüttür ve SİZ ONDAN SORGUYA ÇEKİLECEKSİNİZ.
Dikkat ederseniz ayette Allah, sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum, Kur’an dan hesaba çekeceğim diyor. Allah böyle bir hüküm verdikten sonra, sizce Kur’an da hiç bahsedilmeyen, örneği bile verilmemiş bir hükümden sorumlu tutup, azap verir mi?
Allah Kur’an da birçok kez tekrar ederek, yemin olsun ki Kur’an ı, sizler için kolaylaştırdım der. Bu hükmü veren Rabbimiz, bizlerin farkında olmadan, elbisemize damlamış ya da sıçramış olan idrardan sorumlu tutup, bizlere sizce azap eder mi? Çünkü hiç kimse kasıtlı olarak, idrarını üzerine sıçratmaz. Kasıtlı olmadan yapılan hiç bir şeyden, Rabbimiz bizleri sorumlu tutmayacağını da söylüyorsa, sizce peygamberimiz böyle bir söz söylemiş olabilir mi? Buna inanmalımıyız? Böyle bir soru bile sormak mantıksız, ama ne yazık ki Müslüman toplumların içinde, buna inanan çok fazla kardeşimiz var.
İşte bizler İslam ı, kendi nefsimizde böyle zorlaştırıyor ve adeta korku dini yaratıyoruz. Bunlar doğru olamaz, elimizdeki Kur’an bu bilgileri onaylamıyor diyenleri de, dinden çıkmakla suçlayabiliyorlar.
Lütfen şöyle düşünün, erkek ya da kadın idrarını yaptıktan sonra, kiloduma benim hiç idrar damlamıyor, ben çok dikkatliyim diyen var mı aramızda? Bunu söylemek hiç mümkün değil. HELE YAŞI İLERLEMİŞ, ERKEK YA DA KADININ, BUNDAN NEREDEYSE KAÇIŞI HİÇ MÜMKÜN DEĞİL. Bu durumda nasıl olurda bu söylenenlere inanırız ve toplumu tedirgin ederiz. Bu güzelim dinimizi, Allah ın vermediği bir hükümle, nasıl olurda toplum içinde korku salarız, zorlaştırırız. Bunun vebalini hiç mi düşünmüyoruz?Allah ın elçisi, bakın neler söylemişti hatırlayalım.
BENDEN KUR'AN DIŞINDA BİR ŞEY YAZMAYIN. Kim, benden Kur'an dışında bir şey yazmışsa, onu imha etsin.'
Muslim-Zuhd/72(3004) /4137 Ebu Davud-İlm/3(3647) /4136 Musned-c.3/12,21,39 Darimi-Mukaddime/42
4106 - El-Muttalib İbnu Abdillah İbni Hantab radıyallahu anh anlatıyor: 'Zeyd İbnu Sabit Hz. Muaviye radıyallahu anhüma'nın yanına girmişti. Hz. Mu'aviye ona bir hadisten sual etti. Zeyd de hadisi ona söyledi. Hz. Muaviye (orada hazır bulunan bir adama) hadisi yazmasını emretti. ZEYD MÜDAHALEDE BULUNARAK RESÛLULLAH ALEYHİSSALÂTU VESSELÂM, HADİSLERİNDEN HİÇ BİR ŞEY YAZMAMAMIZI EMRETMİŞTİ' dedi. Bunun üzerine Hz. Muaviye yazılanı derhal imha etti.'
Ebu Davud, İlm 3, (3647).
5176 - Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: 'Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: 'Benim hakkımda yalan söylemeyin. ZİRA BENİM ÜZERİME YALAN UYDURAN CEHENNEME GİRER.'
Buhâri, İlm 38; Müslim, Mukaddime 1, (1); Tirmizi, İlm 8, (2662).
Bunlar elbette rivayettir, ama rivayetlere gereğinden fazla değer verenler, bunlarıda göz ardı etmemelidirler. Bu sözlerin, peygamberimize ait olduğuna inanan bir Müslüman, Kur’an da asla bahsedilmeyen, tek kelimesi bile geçmeyen, İDRARIN KABİR AZABINA NEDEN OLDUĞUNU, PEYGAMBERİMİZİN ASLA SÖYLEMEYECEĞİNİ ÇOK İYİ BİLİR ve bunu söyleyenlere inanmaz. Buna inanmak, Allah ın elçisine iftira atmaktır, lütfen unutmayalım.
Kabir azabı konusu da ayrıca, yine Kur’an çizgisinde araştırılmalı ve üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir konudur, onu da belirtmek isterim. Çünkü Kabirde bir azabın olacağı bilgisi, Kur'an ın değil rivayetlerin ve beşeri FIKIH inancınız öğretisidir. Kabir azabı konusunun, daha iyi anlaşılması için, daha detaylı farklı bir makalede anlatmaya çalıştım.
Peygamberimizin yaşadığı devri ve O toplumun yaşadığı şartlarını hatırlayınız lütfen. Evlerde ne su var, nede tuvalet. Büyük tuvalet yapma ihtiyacı duyulduğunda, genelde su bulamadıkları zaman taşlarla taharetlendiklerini, bizlere ulaşan bilgilerden öğreniyoruz. Sormak isterim, büyük abdestini yapan bir insan, taşlarla günümüze göre, ne kadar temiz taharetlenebilir? BU KONUDA SUSKUN KALAN VE HİÇ BİR ŞEY SÖYLEMEYEN BİZLERİN, İDRAR KONUSUNDA BU DERECE FARKLI FİKİRLERE İNANMASINI, SİZLERİN DİKKATİNİZE SUNUYORUM.
Kur’an akıl ve mantık dinidir ve bizlere örneklerle öğüt verir. BİZLERİN TEMİZ, TERTİPLİ İNSANLAR OLMAMIZI İSTER. Bunu yaparken sert bir üslup kullanmaz. Yemin ederek, sizler için kolaylaştırdım dediği kitabı, dini asla zorlaştırarak yaşanmasını istemez.
Kur’an öğretisinden uzak kalıp, batıl ve sanı ile dini yaşayan İslam toplumları, kendilerince gördükleri yanlışları, dini kendi nefislerinde yönlendirmek, şekillendirmek istemiş, böylece ne yazık ki peygamberimizin asla söylemesi mümkün olmayacak sözleri, ona mal ederek söylemişlerdir. TÜM BUNLARI, BELKİ TOPLUMUN İYİLİĞİ İÇİN YAPMAYA ÇALIŞSALAR DA, TOPLUMUN İÇİNDE BU SÖZLERİN, ZAMANLA ÇOK DAHA FARKLI ANLAMLARA BÜRÜNMESİNİ DE ENGELLEYEMEMİŞLERDİR.
İdrar elbette insan üzerinde, hiç istenmeyen bir pisliktir. Böyle bir durumda hemen silmeli, temizlemeliyiz. Bunu zaten her aklı başında insan yapar. Bundan ve BUNA BENZER TÜM PİSLİKLERDEN SAKINMALIYIZ. Çünkü bir Müslüman Allah ın huzuruna durduğu zaman, her haliyle tertemiz olmalıdır. Tüm bunları söylerken, bir konuya dikkat çekip ve o konu üzerinde korku salarak değil, genel anlamda her türlü pislikten uzak kalarak, temiz bir insan olmanın koşullarını kendimize oluşturmalıyız. Çünkü Kur’an bizlerin, böyle olmamızı ister.
Bir şeyin günah olduğunu ve onu yapanların cezalandırılacağına yalnız Allah hükmeder. Bunun dışında kural ve hüküm koyan yoktur, lütfen bunu unutmayalım. Yazımızın başında bir ayet hatırlatmıştık, SİZLERİ KUR’AN DAN HESABA ÇEKECEĞİM diye. Bu hükmü Allah verdiyse, Kur’an da olmayan hiçbir konudan hesap sormayacağını, aklımızdan çıkarmamalıyız.
Allah birçok ayetinde, Elçisinin topluma yalnız Kur’an ile hükmetme görevini aldığını açıkça söyler. Bizlerin Kur’an ın ipine sarılmamız gerektiği konusu üzerinde de dikkatimizi çeker ve emin olmadığımız bilginin de ardından gitmemizi yasaklar. Onun içindir ki bizlere düşen, her söylenene inanmadan, elimizde FURKAN, söylenenleri mutlaka Kur’an süzgecinden geçirmeliyiz.
Bu titizliği gösteren, Allah ın elçisinin yolunu izlemiş olur. Titiz davranmayan, her söylenene inanan ise, bir bilinmeyenin peşinden giderek, mahşer günü ebedi hayatını tehlikeye atanların ve pişmanlıklarını dile getirenlerin safında yer alır.
Dilerim yüce Rabbimizden, gönül gözleri Kur’an ile parlayan, gönülleri Kur’an nuruyla nurlanan, Rabbin halis azınlık kulları arasında oluruz.
Devletin bekası için bile olsa, KARDEŞ VE EVLAT KATLİ hiçbir zaman şart değildir, İSLAMİYET'TE yer almamaktadır ve CANİLİKTİR. İslam HALİFESİ olan Osmanlı padişahlarının HALİFELİĞİNE ve hatta MÜSLÜMANLIĞA yakışmayan çok büyük bir günahtır. Canı veren ALLAH, canı alır. İDAMDAN yani ÖLDÜRMEKTEN daha etkili CEZALAR vardır. CANI sadece ALLAH alabilir. KARDEŞ VE EVLAT KATLİ zaruri bir kural olsaydı, 222 YIL hiç yapılmadan Osmanlı Devleti nasıl devam etmişti? Demekki, KARDEŞ VE EVLAT KATLİ, şart değilmiş.
OSMANLI DEVLETİ'NDE oğlunu öldürten ilk padişah, I.Murat Hüdavendigâr'dır. Sultan II.Murat'ın ölümünden sonra tahta Fatih Sultan Mehmet çıktı.İlk iş olarak 2 yaşındaki kardeşi Ahmet'i ve Hasan'ı öldürttü. Fatih Kanunnamesi'ni çıkardı. Bu kanunun meşhur maddesine göre, 'Nizam-ı alem için şehzadeler öldürülebilir'di. Bu maddeye dayanarak tahta çıkan padişahlar ilk iş ve kendilerine tanınmış bir hak olarak kardeşlerini katletmeye başladılar. Fatih, ek olarak iki de eşini öldürttü. I.Selim (Yavuz Sultan Selim), babasını öldürterek tahta geçti. Kardeşleri Ahmet, Korkut, Abdullah, Şehinşah, Şahsultan, Alemşah, Mahmut ve Mehmet'i olmak üzere 8 kardeşini boğdurarak öldürttü. Bunların tüm eş ve çocuklarını da öldürttü. I.Süleyman, oğlu Şehzâde Mustafa'yı Hürrem Sultan'dan olan oğlu Sarı Selim'in padişah olmasına imkân sağlamak amacıyla ve onun yönlendirmesiyle boğdurdu. III. Murat, Osmanlı mülkünü devralır almaz ilk iş olarak 6 kardeşini boğdurttu. III. Murat öldüğünde, hemen o gece ondan hamile olan 10 cariye boğdurulup Sarayburnu'ndan denize atıldı. III. Mehmet, içlerinde kundakta olan çocukların da olduğu 19 kardeşini tahta çıktığı günün gecesi öldürttü. Yerine oğlu I. Ahmet geçti. Aynı gün biat töreni yapıldıktan sonra III. Mehmet'in cenazesi Ayasofya camisine götürüldü. Cenaze namazı kılınacaktı. Kalabalık toplanmıştı. Fakat oğlu 13 yaşındaki genç padişah I. Ahmet gelmemişti. Şeyhülislam, birkaç kişiyle padişahı davet etmeye gitti. İçeri girdikleri zaman padişahı iki elinin arasına başını almış düşünür buldular. Şeyhülislam'ın cenaze namazını kılmak için davetini şu sözlerle geri çevirdi. 'Taht sahibi olmak için 19 kardeşini ve bir oğlunu öldüren adam, babam da olsa katildir. Ben katil bir adamın cenazesini kılmam. Varın siz kılın ve defnedin' dedi. Kardeş katili usulünü de kaldırdı. Osmanlı da 1389'da başlayan kardeş katliamı 1603'e kadar 214 yıl devam etti. Daha sonra tek tük şehzade katli olayı olduysa da 1700 yılından sonra 1922 yılına, saltanat kaldırılana kadar 222 yılda hiç şehzade katliamı olmadı.