Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan protokol çerçevesinde alanında uzman isimler tarafından 7 farklı seminerle verilecek olan eğitimlerin sonunda katılımcılara sertifika verilecek.
Seminerlere farklı ilçelerde bulunan okullardan gönüllü olarak katılan öğretmenler, aldıkları eğitimlerle öğrendiklerini öğrencilerine aktararak Filistin davasında bir farkındalık oluşturacak.
18 Kasım'da başlayan ancak bugün gerçekleştirilen 4'üncü seminer ile basına duyurulan eğitimlerle Filistin meselesinde bilinen doğru ve yanlışlar ile siyonistlerin hedefleri anlatılması hedefleniyor.

FSMVÜ Gülhane Binası'nda üniversitenin öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Zekeriya Kurşun'un "Kutsal Mekânlar Meselesi ve Avrupa'nın Filistin'e Müdahalesi" başlığıyla gerçekleştirdiği seminerin ardından İLKHA muhabirine konuşan katılımcılar, Filistin davasının daha iyi anlatılabilmesi adına söz konusu eğitimlerin çok önemli olduğunu ifade ettiler.

Ömer İşler
"Yaşanan katliamları, haksız işgalleri öğrencilere aktarmak bize düşüyor"
Gerçekleştirdikleri seminerler için FSMVÜ ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne teşekkür ederek konuşmasına başlayan seminer katılımcılarından Eğitimci Ömer İşler, "Öğretmenler için gerçekten çok güzel bir eğitim oldu. Çünkü Gazze ve Kudüs'te yaşanan insani dram herkesin malumu. Yaşanan bu katliamları, haksız işgalleri öğrencilere aktarmak da bize düşüyor. Tabi öncesinde bizim bu konuyu daha iyi anlamamız gerekiyor. Bu anlamda alanında uzman hocalarımızdan eğitimler aldık. Onların liderliğinde bu olayların arka planını ele aldık. Bu açıdan kendimi geliştirmek istedim. Öğrencilerin karşısına çıktığımızda kendimizi daha iyi ifade etmemiz gerekiyor." dedi.

Miner Ekinci
Yapılan çalışmayı takdir ettiğini söyleyen 30 yıllık eğitimci Mine Ekinci, "Birkaç arkadaş beraber bu eğitimlere katılıyoruz. Dünyada zulme dur dememiz gerekiyor. Burada bir zulüm var ve en başta bizim karşı çıkmamız gerekiyor. İnsanoğlu bugün var yarın yok ama bıraktığımız izlerle anılacağız." diye konuştu.
10 Aralık İnsan Hakları Günü için okulda pano görevinin kendisine verildiğini ve gözlerinden kan akan bir kadın resmi hazırlayarak dünyada zulüm varken insan hakları gününün kutlanamayacağı mesajını vereceğini söyleyen Ekinci, dünyanın yaşanan zulüm karşısında 3 maymunu oynadığını, bunu tasvir eden görselleri de kullanacağını ifade etti.
"Sesimizin az çıktığına inanıyorum, elimden geldiğince maddi-manevi yanlarında olacağım"
Ekinci, "İnsan hakları insanın doğumuyla başlayıp ölene kadar devam eden haklardır. Peki, Filistin'dekiler insan değil mi? Onları resimlerle okula koyacağım ve okulun sitesinde de paylaşacağım. Bu sene insan hakları gününü kutlamamalıyız. Sesimizin az çıktığına inanıyorum. Filistin için hangi miting olduysa hemen hemen hepsine eşimle birlikte katıldım. Biz çok az şey yapıyoruz. Ancak o insanlar (Gazzeliler) çok güzel bir duruş sergilediler. Onlara imrendim. Onların duruşuna, tevekkülüne bakın bir de bize bakın. Karşıdaki insanları takdir etmekten başka elimden bir şey gelmiyor. Elimden geldiğince, gücüm yettiğince maddi manevi yanlarında olacağım." şeklinde konuştu.

Zekeriya Kurşun
"Filistin, Kudüs ve Gazze için farkındalığın oluşturması zarureti bulunmaktadır"
Gerçekleştirdikleri seminerlerin amacı ile ilgili hazırlanan basın açıklamasını okuyan FSMVÜ Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, "Bilindiği gibi üçüncü yılına girmiş olan Gazze soykırımı 2 yıl içinde kadın, çocuk ve yaşlının, öğrenci, öğretmen ve bilim adamının, sağlık görevlisi ve gazetecilerin bulunduğu yüzbinlerce Gazzelinin hayatına mal olmuştur. Her ne kadar UAD ve UCM israil devleti ve onun katil sözde başbakanı hakkında soykırım yaptıklarına dair suçları sabit görmüşler ise de Uluslararası toplumun eylemsizliği ve siyonist lobilerin dünyadaki etkisi bu kararların uygulanmasına engel teşkil etmektedir. Bu yüzden uluslararası toplum gerçek görevini yerine getirinceye ve Filistinlilerin gasp edilen hakları iade edilinceye kadar sivil toplum hareketlerinin sürdürülmesi, evlerden eğitim kurumlarına, iş yerlerinden, hastanelere; hülasa hayatın her noktasına kadar ulaşarak Filistin, Kudüs ve Gazze için farkındalığın oluşturması zarureti bulunmaktadır. Bu mesele 7 Ekim 2023’te başlamadığı gibi Türkiye’nin de çabalarıyla kurulan kırılgan ateşkes ile sonlanmadığı bir gerçektir. Meselenin önünde daha uzun bir yol vardır." dedi.
"Meselenin tarihi derinliği kadar geleceğe de uzanan bir boyutu var"
Türkiye ve dünyanın farklı ülkelerinde halkların yaşanan vahşet karşısında sokaklara çıkarak tepki gösterdiğini hatırlatan Kurşun, "Unutulmamalıdır ki bu tepki, sonucun alınması, Filistin halkının haklarının iadesi ve özellikle katil bir devletin Siyonist aklının restorasyonu için yeterli değildir. Meselenin tarihi derinliği kadar geleceğe de uzanan bir boyutu vardır. Bu yüzden dünya toplumları, yaşadıkları sistemlerden emin olabilmeleri ve kendilerini güvende hissetmeleri için insanları ötekileştiren her türlü bozuk ve karanlık zihniyetleri bilmek ve öğrenmek zorundadırlar." diye konuştu.

"Maalesef öğrencilerine ve öğretim üyelerine rağmen dünya akademisi Filistin konusunda sınıfta kaldı"
Üniversite olarak uzun zaman önce kurdukları Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi'nde mağdur coğrafyaları ilgilendiren bilimsel faaliyetler yaptıklarını kaydeden Kurşun, "Özellikle Filistin konusunda Siyonist propagandası ile geliştirilen asılsız iddialara cevap verecek bir dizi bilimsel üretimler gerçekleştirdik. İsrail’i de rahatsız eden bu çalışmalar büyük çoğunlukla bilim insanları ve meseleye doğrudan muhatap olanlar arasında dolaşmaktadır. Yaptığımız çalışmaların birinde; Türkiye'de Filistin, Kudüs ve Gazze algısının yüksek olduğu ancak bunu sürdürülebilir olması için mutlaka bilgi ile desteklenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Özellikle ortaöğretim düzeyindeki gençleri konuya ya anne babaları veya sosyal medyadan âşina olabildikleri anlaşılmıştır. Bu da onların üretilmiş doğru bilgi ile beslenmeleri zaruretini ortaya koymuştur. Holokost'u dünyaya benimseterek akabinde onu bir endüstriye dönüştürüp onun üzerinden siyonizmin pazarlandığı dikkate alınırsa, karşı faaliyetin de en az onun kadar veya daha gelişmiş yöntemler ile yapılması gerektiği anlaşılmaktadır. Holokost Endüstrisi ve siyonizmin pazarlamacıları karşısına ancak güçlü bir bilinç ile çıkmak mümkündür. Maalesef öğrencilerine ve öğretim üyelerine rağmen dünya akademisi Filistin konusunda sınıfta kaldığı gibi, dünya medyasını kontrol eden siyonist akıl yüzünden büyük medya gurupları da siyonistlerin değirmenine su taşımaya devam etmektedir. İşin kötü tarafı benzeri bir durumun ülkemizde de yaşanıyor olmasıdır. Merkezimiz bilimsel çalışmaları yanında bu doğrultuda iki sosyal sorumluluk projesi geliştirmiştir." şeklinde konuştu.
Hedef 81 ilde Kudüs ve Filistin'i anlatmak
İl Millî Eğitim Müdürlüğü ile yaptıkları protokol çerçevesinde uzmanların İstanbul'da lise düzeyindeki okullara giderek Filistin, Kudüs ve Gazze'yi anlattığını belirten Kurşun, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"Oldukça ilgi gören bu projenin sadece kendi uzmanlarımız ile sürdürülmesi ise zor görüldüğünden ikinci bir proje hayata geçirilmiştir. Bu da 'Kudüs ve Gazze Ekseninde Filistin ve Siyonizm Meselesi' başlığı altında eğitimcilerin eğitimi projesidir. Bu projede; yine İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile yapılan protokol çerçevesinde İstanbul’daki okullardan seçilen gönüllü öğretmenler üniversitemize gelerek Filistin ve Siyonizm Meselesi konusunda farkındalık eğitimi verebilecek bir eğitimi almaktadırlar. Bu programda Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Prof. Dr. Ahmet Ağırakça, Doç. Dr. Alaaddin Dolu, Doç. Dr. Mustafa Öksüz, Dr. Ali İhsan Aydın, Dr. Tuba Yıldız ve Dr. Ahmet Emin Dağ gibi konunun uzmanları, öğretmenlere eğitim vermektedir. Seminerlerde Filistin Tarihi, Filistin Halkının Toprak ve Egemenlik hakları, bölgedeki Osmanlı mirası ve bunun uluslararası hukuk bakımından değerlendirilmesi; siyonizmin amaçları ve bugüne kadar gerçekleştirdikleri ile gerek ülkemizde ve gerekse dünyada Filistin konusunda ileri sürülen kasıtlı iddialar ve yanlış bilgilerin öğretilmesi hedeflenmiştir. Beklentimiz bu eğitimi alan öğretmenlerimizin; bizim ulaşamadığımız noktalarda öğrencilerimizi ve gençlerimizi dünyanın en büyük problemi haline getirilen ve esasında dünyamızın barış anahtarı olan Filistin, Kudüs konularında bilinçlendirmeleridir. Hedefimiz bu programları önce İstanbul’da her ilçede, akabinde bütün Türkiye'de 81 ilde yaygınlaştırmaktır. Böylece üniversitede üretilen bilgi dolaşıma sokulurken Türkiye'nin Filistin ile olan tarihi bağları ve gelecek hedefleri de ortaya konularak hakiki bir farkındalık ve dayanışma kültürü geliştirilecektir." (İLKHA)