Yıllardır dünyadaki Hıristiyan toplumunun Karabağ sorununu Azerbaycan yararına çözmemize asla izin vermeyeceği yalanıyla kendimizi kandırıyoruz. Elbette yüzlerce yıldır sınanan Hıristiyan bağnazlığını inkar etmek mümkün değildi. Ancak yakın çevremizdeki toprak çatışmaları, Hıristiyan birliği konusunda söylenenlerin o kadar da ciddi bir argüman olmadığını gösterdi.
![]()
Hıristiyan Gürcistan birkaç yıldır ayrılıkçılığın acısını çekiyor, Abhazya ve Güney Osetya yaklaşık 30 yıldır gerçek "bağımsızlıklarını" ilan ediyorlar. Rusya-Ukrayna savaşı genel olarak iki Hıristiyan kardeş arasındaki kara savaşıdır. Artık pek çok Hıristiyan ülke, Azerbaycan'ın üç yıl içinde toprak bütünlüğünü tamamen yeniden sağlamasına imreniyor ve bu başarının nasıl elde edildiğini anlamaya çalışıyor. Bu nedenle özellikle Gürcistan'da en aktif tartışmalar bu yönde gidiyor. Ülkenin kalkınmasını tamamen engelleyen bölücülüğe nasıl son verebiliriz?
Ağustos 2008'de ayrılığımızı sona erdirme girişiminin Gürcistan'a çok pahalıya mal olduğunu unutmadık. 2008'de yaşanan 5 gün savaşı sonucunda Rusya, ayrılıkçı bölgeleri bağımsız bir "devlet" olarak tanıdı ve bugün Gürcistan'ın her iki bölgesi de Moskova'nın "etkili kontrolü" altında.
![]()
Gürcistan Cumhurbaşkanı son konuşmalarında Rusya'nın işgal altındaki topraklardan çekilmesi gerektiğini belirtiyor. Hükümet, ülkenin anayasal birleşmesi (muhtemelen federasyon şeklinde) durumunda Abhazya ve Güney Osetya'ya 10 milyar dolar yatırım yapmaya hazır olduğunu açıkladı. Başbakan Garibaşvili, ülkenin yaralarını sarmak istediklerini belirterek, "Ülkemizin birleşmesi halinde ilk üç yılda Abhazya'ya yaklaşık 10 milyar dolar yatırım yapabiliriz. Abhazya'yı ikinci bir Monako'ya, Sohum'u ikinci bir Monte Carlo'ya dönüştürebiliriz. Gürcistan Başbakanı söz verdi.
Vladimir Putin ne kadar emperyalist olursa olsun, eski Sovyetler Birliği'ni tek bayrak altında birleştirmenin "ölüleri hayata döndürmek gibi" bir mucize olacağını da anlıyor. Dolayısıyla Gürcistan'ın Rusya'nın nüfuz alanına dönmeyeceğini anlamayacak kadar aklını kaybetmemiştir. Tiflis de geleceğini Batı modeline göre görüyor. Avrupa Birliği'nin Gürcistan'ı üyeliğe aday olarak listelemesi henüz bir anlam ifade etmiyor. Gürcistan, ayrılıkçı bölgelerin "unutulmuş" sorununu artık uluslararası gündeme taşımaya çalışıyor. Bu toprak meselesi aynı zamanda kolektif Batı ile Rusya arasında gelecekte kaçınılmaz olan müzakerelerin "büyük anlaşma" paketine de dahil edilmelidir.
![]()
Aslında Moskova, Abhazya'nın "bağımsız bir devlet" olarak faaliyetlerine ciddi bir siyasi destek veremez çünkü bu, komşu Kuzey Kafkasya'ya ve Rusya içindeki Tataristan ve Başkurdistan gibi ulusal özerkliklere kötü bir örnek teşkil edebilir. Abhazya'nın "bağımsızlığı", dedikleri gibi, Rusya'nın toprak bütünlüğü açısından "saatli bir bombadır". Yani Rusya bu politikayı sürdürürse ne Abhazya ihtilafının sonuçlarından yararlanabilecek ne de Kafkasya'da istediği konuma ulaşabilecektir. Rusya ayrıca Karabağ ihtilafındaki deneyiminden, gücün her zaman etkili olmadığını ve kurnaz diplomasinin güçlü bir silah olduğunu öğrendi. Putin'in "Karabağ'ı biz değil, Ermenistan terk etti" şeklindeki görüşünün bir anlamı da diplomasinin üstünlüğünün göstergesidir. Hızla değişen küresel dünyaya ne kadar tuhaf gelse de, şu anda en iyi adapte olan Rusya'dır. Moskova, Gürcistan'ın toprak meselesinin çözümünü belirli bir "fırsat penceresi" çerçevesinde görmeli.
Gürcistan'ın 2 özerk cumhuriyet ve 9 bölgeden oluştuğu bilinmektedir. Özerk cumhuriyetler arasında Azerbaycan ve Abhazya bulunmaktadır. Her ikisi de Sovyet döneminde yaratıldı ve modern Gürcistan Anayasası tarafından tanınıyor. Ayrılıkçı Güney Osetya idari olarak Şida Kartli bölgesine dahil.
![]()
Rusya, Ukrayna savaşından güvenli bir şekilde çıkmayı başarabilirse, önümüzdeki aylarda Gürcistan'ın toprak bütünlüğüne saldırı yönündeki önceki planlarında mutlaka değişiklik yapmak zorunda kalacak ya da en azından bunun yollarını arayabilir. Ayrılıkçı bölgelerin parlamento düzeyinde "tanınması" henüz bir anlam ifade etmiyor, uluslararası hukuki gücü olmayan bir kağıt parçası. Rusya, Gürcistan ve bu ayrılıkçı bölgelerle sınır komşusudur, dolayısıyla Moskova bu bölgelerden desteğini çekene kadar bu bölgelerde "bağımsız bir devlet" olarak varlığını sürdürmektedir. Rusya, Ermenistan'dan desteğini çeker çekmez Karabağ'da olanları gördük...
Moskova ile Tiflis arasında perde arkasında müzakerelerin olması ihtimali var, belki Türkiye müzakere masasındadır veya olacaktır. Rusya'nın Türkiye'den geçecek doğalgaz boru hattı Ankara'nın Moskova'ya mesaj iletme yetkisini artıracak. Türkiye, Gürcistan'ın toprak meselelerini de kapsayan bölgedeki daha fazla sorunu çözecektir.
Eğer Rusya, Ukrayna ile savaş başlatmamış olsaydı, Gürcistan'ın bu topraklar konusunda Moskova ile müzakere yapması muhtemelen mantıklı olmayacaktı. Elbette bu saldırganlık savaşı Rusya'yı zor durumda bıraktı. Bundan çıkış yolu aramak Abhazya meselesinde bir miktar ilerlemeye yol açabilir. Tabii ki en ciddi sorun Gürcü mültecilerin ayrılıkçı bölgelere geri dönmesidir. 250 binin üzerinde mülteciden bahsediyoruz...
![]()
27 Temmuz 1993'te Rusya'nın arabuluculuğuyla Soçi'de Abhazya'da ateşkese ilişkin üçlü barış anlaşmasının imzalandığını hatırlayın. Belgede, Gürcü birliklerinin geri çekilmesi ve yasadışı Abhaz birliklerinin tasfiyesi, uluslararası gözlemcilerin ve barışı koruma görevlilerinin bölgeye getirilmesinin yanı sıra, çatışmanın tam kapsamlı çözümü için BM'nin himayesinde müzakerelerin yapılması öngörülüyor.
Ancak ayrılıkçılar ve Kremlin anlaşmayı ihlal ederek Abhazya'nın tamamını ele geçirdi ve Gürcü halkına karşı acımasız etnik temizlik gerçekleştirdi...
Nazım SABIROĞLU,