ABD bölgeyi değil İsrail'i kurtarmak istiyor

ABD bölgeyi değil İsrail

ABD, Batı Asya'daki sorunları çözmeye çalıştığını söylüyor ama aslında bölgede şiddet ve huzursuzluğun yayılmasının temel nedeni Washington.

İran'ın Suriye Büyükelçisi Hüseyin Ekberi, Amerika'nın bölgesel sorunlara çözüm önerisini şöyle açıkladı: “10 gün önce İran'a heyetini gönderen Basra Körfezi ülkelerinden birinden bir mesaj aldık. Sadece savaşın kısmi bir çözümü değil, tüm bölgedeki sorun." 
 
Akbari'ye göre Amerikalılar, savaşın diğer bölgelere sıçrayarak Siyonist rejimin yıkılmasına yol açmasından korkuyorlardı. 

ABD, İran'a gönderdiği mesajda bölgesel gerginliklere çözüm aradığını iddia etti. Ancak Washington'un eylemleri farklı bir tablo çiziyor. Özellikle 7 Ekim'den bu yana Siyonist rejime sarsılmaz desteği, durumu daha da kötüleştirmekten başka işe yaramadı.

ABD'nin bu girişimi, İsrail'in saldırgan eylemlerine verdiği tutarlı destekle kıyaslandığında samimiyetsiz görünüyor. Sürekli askeri donanım ve istihbarat sağlaması, Siyonist rejimin Filistin halkı üzerindeki baskıcı hakimiyetini sürdürmesine olanak tanıdı ve bu da kızgınlığın alevlerini daha da körükledi.  
 
ABD'nin eylemleri aynı zamanda yeni direniş cephelerini de doğurdu.

ABD, çatışmanın temel nedenlerini ele almak yerine direniş cephelerini bölgesel barışın önündeki engeller olarak görmeye çalışıyor. Bu yanlış yönlendirilmiş yaklaşım, altta yatan patolojiye değinmeden bir hastalığın semptomlarını tedavi etmeye benzer. 

ABD'nin direniş hareketlerinin ezilenlerin derin acılarından doğduğunu görmesi gerekiyor. 
 
Direniş grupları, eylemlerinin İsrail'in Gazze'deki ihlallerine ve Beyaz Saray'ın Siyonist rejimin suçlarına verdiği sarsılmaz desteğe doğrudan bir yanıt olduğunu sürekli olarak iddia ediyor. 

Bu grupların yaydığı anlatı, faaliyetlerinin Gazze Şeridi'ndeki İsrail barbarlıklarına karşı bir tür karşı eylem olduğuna ve ABD hükümetinin Tel Aviv'e kadar en yüksek kademelerinin kesin desteğine sahip olduğuna dair köklü bir inancın altını çiziyor.

ABD'nin İsrail'e verdiği birleşik mali ve siyasi destek, bölgede daha karmaşık bir durum yaratarak direniş gruplarının daha güçlü bir tepki vermesine yol açtı.
 
İsrail rejimine olan bağlılığının çarpıcı bir göstergesi olarak ABD, BM Güvenlik Konseyi'nde İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşı durdurmasını talep eden kararları iki kez veto etti.

Ayrıca ABD'nin, direniş gruplarının tek arabulucusu olarak gördüğü İran üzerinden çatışmayı çözmeye çalışması da hatalı bir stratejidir. Bu grupların bağımsızlığını ve temel kendi kaderlerini tayin haklarını göz ardı ediyor. 

Amerika'nın yaklaşımının altında yatan bir diğer hatalı varsayım da, İran ile direniş grupları arasındaki ilişkinin hiyerarşik bir ilişki olduğu ve İran'ın tek karar verici olarak hareket ettiği inancıdır. Ancak İran ile direniş grupları arasındaki bağlantı hakimiyet değil dayanışma ve ortak amaç ilişkisine dayanıyor; her iki taraf da adalet ve özgürlük ilkelerini desteklemeye kararlı.

Bölgesel karmaşıklığın merkezinde Filistin'in 75 yılı aşkın süredir devam eden ve çözülemeyen sorunu yatıyor. Bölge çok yönlü zorluklarla boğuşurken, bu sorunun uzun süreli doğası, öneminin altını çiziyor.
 
Filistin halkının haklı istekleri kabul edilip ele alınana kadar ABD'nin suçu başkalarına atarak bölgesel krizin çözümüne katkıda bulunamayacağı açıktır.

Daha sakin bir bölgesel manzaraya ulaşılması, ABD'nin tutumundaki, İsrail'in Gazze'deki ihlallerini onaylamaktan kaçınan ve Filistin halkının meşru haklarını tartışmasız bir şekilde tanıyan tutumundaki önemli bir değişime bağlı.



Haber Editörü

Dikmen Hakan

hakandikmen30@gmail.com
Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku